Ozanlarımız - Seyrani |
06-23-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Ozanlarımız - SeyraniSeyrani Eski libas gibi aşıkın gönlü Söküldükten sonra dikilmez imis Güzel sever isen gerdanı benli Her güzelin kahrı çekilmez imis Seyrani'nin gözü gamla yaş imis Benim derdim her dertlere baş imiş Ben bağrımı toprak sandım, taş imiş Meğer taşa tohum ekilmez imiş XIX yüzyıl gizemci halk şiirinin büyük ustası, kuşkusuz, Seyrani'dir(1807-1866) Dahası, yergiciliği, taşlamacılığı, bir bakıma, gizemciliğini bastıran, haksızlığa, rüşvete, kıyıcılığa, toplumsal denge*sizliklere, kaba sofuluğa, ahlaksızlığa karşı gözünü budaktan esirgemeden, korkmadan, çekin*meden savaşım veren, bu arada inancının gereklerini de bir yana itmeden, şiirsel yapıdan, söyleyişten uzaklaşmadan, etkin, kalıcı şiirlerini sazıyla halk içinde sôyleyen güçlü bir ozan Seyrani Şiirlerinin çoğunun bugün de güncelliğini yitirmemiş olması, halk katında büyük saygınlık kazanması, Seyrani'nin gücünü belirlemesi bakımından ilginçtir Seyrani, Kayseri'nin şimdiki adı Develi olan Everek ilçesinde doğmuş, gene doğduğu yerde ölmüştür Yoksul bir mahalle imamı olan Cafer Hocanın oğludur Asıl adı Mehmet'tir Bir saptamaya göre, 1807 yılında doğmuş, 1866 yılında ölmüştür Ancak, bu tarihlerin doğruluğu üzerinde kuşkular da vardır Medresede birkaç yıl okuduktan sonra ayrılmış, İstanbul'a gitmiştir İstanbul'da yedi yıl kaldığı anlaşılıyor İstanbul'da ''bilimsel ve kültürel öğrenim'' gördüğünü şiirlerinde söylüyor Bir yandan da Alevi-Bektaşiliği seçmiş, tekkelere gitmiştir Yergici, taşlamacı yanını acımasızca kullanmaktan çekinmemiştir Anlaşılan odur ki Seyrani, doğasal olarak her türlü yanlışlı*klara karşı çıkmadan, olayları, kişileri yermeden edememektedir Bu yüzden olacak İstanbul*'da seçkinleri yerdiği için hakkında kovuşturma açılmış, o da bir dostunun yardımıyla İstanbul*'dan kaçıp Develi'ye gelmiş, bir daha da İstanbul'a gitmemiştir Özellikle Orta Anadolu'da gezdiği anlaşılan Seyrani'nin ''Aşık Toplantıları''na katıldığı, düzenlenen türlü sazlı sözlü ya*rışmalarda hep önde gittiği anlaşılıyor Yaşamının sonuna doğru bir sinir hastalığına da tutulan Seyrani'ye son döneminde "Deli'' dendiği saptanıyor Seyrani'nin yaşamı acılarla, yoksulluklarla geçmiştir Yaşamı böyledir de Seyrani, bütün bunlara karşın yaşama sevincini hiçbir zaman yitirmemiştir Direncini yitirmemiştir Yoksulluğunu, çektiği acıları, dik kafalı bir ozan oluşuna bağlamak da, pek yanlış olmaz Seyrani'nin yaşadığı dönemde ülkede de birtakım değişiklikler, yenilikler başlamıştır Çağdaş okullar açılmaya,yeni mahkemeler kurulmaya başlamış, Ülkeye telgraf gelmiş çeşitli yenileşme çabaları gözlenir olmuştur Bütün bunları Seyrani'nin yakından izlediğini, halkın üzerindeki etkileri gözlediğini, şiirlerinden, çıkarma olanakları vardır Bu bakımdan Seyrani, kendisinden önceki Ozanlar gibi alışılmış konu sınırlarını aşan, çağdaş olayların, oluşumların içine girmeye çalışan, bunları eleştirel gözle değerlendirmeye yönelen bir ozan olarak özellikle dikkati çekmektedir Seyrani'nin bu yergici, taşlamacı tavrının yanı sıra içtenlikli, duyarlılıklı bir yanı olduğu da görülüyor Herhalde Seyrani, çağının da tüm halk şiirimizin de üzerinde önemle durulması gereken en güçlü, en ilginç ozanlarından biridir Güncelliğini yitirmeme başarısını göstererek, diliyle, deyişiyle, konusuyla, deme ustalığıyla güçlü, saygın bir ozan Seyrani Eserlerinden bazıları: Ağlar Gezerim Askın Derdine Düşeli Mecnunum Dağlar Gezerim Katram Kaynayıp Coşalı Sel Oldum, Çağlar Gezerim Pîr Eşiğin Bildim Kabe Hatası Var İse Tövbe Derd İle Erdim Eyyüb'e Yarimi Bağlar Gezerim Kimi Beydir, Kimi Geda Cümlesine Yaren Hüda Yusuf'umdan Düştüm Cüda Yakub'um Ağlar Gezerim SEYRANİ, Aşkın Tur'unda Tecelli Gördüm Nurunda Gerçeklerin Huzurunda Çürüğüm, Sağlar Gezerim Aşıkın Gönlü Eski libas gibi aşıkın gönlü Söküldükten sonra dikilmez imis Güzel sever isen gerdanı benli Her güzelin kahrı çekilmez imis Bülbül daldan dala yapıyor sekiş O sebepten gülle ediyor çekiş Aşkın iğnesiyle dikilen dikiş Kıyamete kadar sökülmez imis Sevdiğim değildin böylece ezel Askinim bağına düşürdün gazel İbrişimden nazik saydığım güzel Meğer pulat gibi bükülmez imiş SEYRANI'nin gözü gamla yaş imis Benim derdim her dertlere baş imiş Ben bağrımı toprak sandım, taş imiş Meğer taşa tohum ekilmez imiş Muhabbet Yelleri Hak yoluna gidenlerin Asa olsam ellerine Er, pîr vasfin edenlerin Kurban olsam dillerine Torunuyuz bir dedenin Tohumuyuz bir bedenin Mûnkir ile cenk edenin Silali olsam ellerine Bir üstada olsam çirak Bir olurdu yakin irak Kemigimi yapsam tarak Yar saçinin tellerine Vücudumu kavursalar Yönüm yare çevirseler Harman edip savursalar Muhabbetin yellerini Vakit kalmadı dermagin Kaldır SEYRANI parmağın Deryaya akan ırmağın Katre olsam sellerine Katreamla, su damlasi Aşkın Çilesi Ben bu askin çilesini Yanar çektim, tüter çektim Yedim gonca sillesini Bülbül gibi öter çektim Dizgin etsem gönül atin Geçer gögün yedi katin Yalan dünya maslahatin Kah bitmez, kah biter çektim SEYRANI, bilmeme mert midir Yoksa cana cömert midir Eyyub'un derdi dert midir Ben ondan besbeter çektim |
|