Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Biyografiler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
orhan, pamuk

Orhan Pamuk

Eski 06-24-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Orhan Pamuk



Orhan Pamuk

________________________________________



1952 yılında İstanbul’da doğduOrtaöğrenimini Robert Kolej’ de bitirdi Bir süre İstanbul Teknik Üniversitesi’ ne devam etti, daha sonra girdiği İstanbul Üniversitesi Gazetecilik Yüksekokulu’ndan 1977’ de mezun oldu


ESERLERİ

Karanlık ve Işık adlı romanıyla 1979 Milliyet Roman Yarışması’nda birincilik ödülünü Mehmet Eroğlu ile paylaştı Daha sonra Cevdet Bey ve Oğulları ( 1982 ) adıyla yayımlanan bu roman ayrıca 1983 Orhan Kemal Roman Armağanı’ nı da aldı İkinci kitabı Sessiz Ev ( 1983 ) ile 1984 Madaralı Roman Ödülü’ nü kazandı Bunu Beyaz Kale (1985), Kara Kitap (1990), Yeni Hayat (1994), Benim Adım Kırmızı (199 izledi Gizli Yüz filminin senaryosunu yazdı Bu çalışmasını 1992 yılında kitaplaştırdı


HAKKINDA YAZILANLAR


"Valla Yahudi Değilim" Cemal A Kalyoncu Aksiyon

Aksiyon sayı 391 15 Haziran 2002


Orhan Pamuk, Nişantaşı kültüründen gelen bir kişi Geçmişi ve ailesiyle ilgili bilgileri ilk defa Aksiyon’a anlatmaya karar verdi Hakkındaki iddiaların hemen hepsini zor da olsa cevapladı

Hayallerini fazlası ile gerçekleştirmişti Ama hedeflediklerinin bitmediğini düşündü Şimdiye kadar yedi tane roman yazmıştı Aklında 19 tane daha roman konusu olduğunu hatırladı Bir kere bunları mümkün olduğu kadar iyi yazmak istiyordu İkincisi, onların Türkiye’de ve yurt dışında okunmasını istiyordu Sonra, kitaplarının bugün okunması kadar, onların, böyle, yan yana dizilmiş eserler yığını olarak yarına kalmasını istiyordu Başka istekleri de vardı: “Tüm bunlarla birlikte hayattan memnun ve mutlu olmak istiyorum, acı çekmek istemiyorum


– Mutlu değil misiniz?


“Değilim Mutsuz da değilim Gri bir havadayım şu an” Şimdilerde de gri bir rengi vardı ama yaklaşık üç yıldır ertelediği bir röportajı gerçekleştirecekti o gün O gün, hayatını konuşacaklardı Belki romanlarında kahramanlarına yüklediği, ama hangi romanının hangi karakterinde kendisinden izler bulunduğunu okuyucularının da bilmediği hayatını ilk kez, hem de bir bütün olarak anlatacaktı


– İntihar etmeyi hiç düşündünüz mü Orhan Bey?


"Bunları başkalarına ko–lay–lık–la söyy–le–ye–mem Belki burada da herşeyi söylemeyeceğim Siz, ‘Hayatta en büyük acınız ne?’ diye sorarsanız ben bunu söylemem Ama bir tanesini anlatayım size 22–30 yaş arası durmadan, günde 10 saat roman yazdım Romanlarımı yayınlamıyorlardı Çevrem de yavaş yavaş delirdiğime hükmediyor ve bunu bana inandırmaya çalışıyordu Çünkü ‘mimar/mühendis olacakken tahsili bıraktı Roman diye birşeyler yazıyor Hatta onlar ödül de alıyor, fakat yayınlanmıyor’ Sadece karım olacak kişi vardı yanımda Onun dışında çok yalnız hissediyordum kendimi Bu benim en sıkıntılı dönemimdir"


Baba tarafı Gördes müftüsü


Şimdi buraya bir virgül koyalım ve Orhan Pamuk'un köklerine doğru bir yolculuğa çıkalım Önce baba tarafı : “Babam tarafı Türkleşmiş Çerkezlerdir” Ailenin şeceresi ile ilgili bilgileri daha çok Şevket Pamuk’tan ediniyoruz Şevket Pamuk, Orhan Pamuk’un 18 ay büyük ağabeyidir: “Hem babaannem hem anneannem tarafı 1890’lara kadar Manisa’nın Gördes kazasında yaşıyor” Şevket Bey’in söylediğine göre ailenin baba kanadı buranın yerlisidir: “Mesela baba tarafımdan Sabit Bey, 19 yüzyılın ikinci yarısında Gördes Müftülüğü yapmış Babaannemin annesi tarafı ise, 1850–60’lardaki Kafkas göçüyle Gördes’e yerleştiriliyorlar


Orhan Pamuk’un dedesi Mustafa Şevket ve ailesi daha sonra Gördes’ten İzmir’e gider Oradan da Teknik Üniversite’nin (İstanbul) ilk mezunlarından olarak, mühendis çıkar: “Cevdet Bey ve Oğulları kitabında ondan etkilendim ama onu anlatmadım Dedem İsmet Paşa’nın döneminde demiryolu yapımından epey para kazanmıştır” (Mustafa Şevket Bey’in Abdullah adındaki kardeşinin kızı Turan Hanım da ünlü felsefe profesörü Hüseyin Batuhan ile evlenmiş, ailenin tanınmış bir başka ferdidir Diğer kızı Selçuk Hanım ise resim eğitimi alıp Fransız bir ressamla birleştirir hayatını)


Mustafa Şevket Bey evlilik zamanı gelince hayatını (Maide) Pakize Hanım’la birleştirir Ve üç çocuk sahibi olur: Özhan (doktor), Aydın (mühendis olur), Gündüz (Orhan'ın babası, o da mühendistir) ve Gönül (gazeteci Bedii Faik Akın’ın, hukuk fakültesi dekanlığından emekli kardeşi İlhan Akın’la evlendi): “Eskiden hep saklardım bunları” Pamuk'un dedesinin 1933–34’lerde ölümü aile için büyük kayıptır: "Dedemin ölmesi, büyük para kazanma mekanizmasının sona ermesi demekti Mühendislik okuyan babamla amcam, kısa süre içerisinde –bunu gülümseyerek söylemiyorum– dedemden kalan paraların büyük bir kısmını, iddialı bir şekilde büyük yatırımlara, ihalelere girerek 1950’lerin sonuna doğru batırmışlar Hayat standardında bir düşme olmadı ama benim çocukluğum o malın satılması, bu malın satılması, babaannemin ağlaması ve fakir düşme hikayelerinin arasında geçti Nitekim babam da işte böyle özel girişimci müteahhitlikten bir yöneticiye evrildi Bizi bırakıp kaçtı, Paris’te yaşadı


Orhan Pamuk’un babası Gündüz Pamuk da inşaat mühendisliği okur İşleri tasfiye ettikten sonra Paris’e gidip IBM şirketinde çalışmaya başlar Sonra ilk bilgisayarcılardan olarak IBM’in Türkiye şubesini açar ve Türkiye müdürü olur (1959–64) 1964’te Koç Topluluğu’nda çalışmaya başlar, Aygaz Genel Müdürlüğü, Koç Holding Plan Grubu Başkanlığı, Arçelik ile Garanti Bankası Yönetim Kurulu üyeliği ve 1978’den sonra iki yıl da Petkim Genel Müdürlüğü yapar 2001’e kadar da mezun olduğu üniversitede öğretim görevlisi olarak bulunan Gündüz Pamuk, İsmet Paşa ile Heybeliada'dan tanışıklığından dolayı SODEP’in kurucuları arasında yerini alır: “Halk Partisi yakınlığı ailede hep vardı Ben, ‘Tabii Halk Partisi’ni sevecekler, çünkü Halk Partisi döneminde zengin oldular’ diye söylüyorum


Büyükdedesi Girit'te vali


Pamuk'un anne tarafı ise 1720'lerde Girit Valiliği de yapmış İbrahim Paşa'ya dayanmaktadır: “Anne tarafımı size en iyi Doğan Hızlan anlatır aslında Çünkü Doğan Hızlan anne tarafımdan akrabamdır O meraklıdır ya böyle soyluluğa falan Bilmem ne paşa nereden devşirilmiş” (Burada yine Şevket Pamuk’un yardımına başvuruyoruz CK): “Aile Kaptan–ı Derya İbrahim Paşa’ya dayanıyor Paşa, ayrıca 1720’lerde Girit valiliği de yapmış Sicilli Osmani var, orada rastladım kayıtlara” İstanbul Ticaret Odası’nın kurucularından Basmacızade olarak anılan kişi de Pamuk’un dedesinin dedesi veya amcası, yani aileden birisidir Bez işi yaptıklarından dolayı Basmacızade olarak anılan Pamuk'un dedesinin babası İbrahim Ferit’in, Cevdet dışında Fuat ve İzzet adında iki oğlu daha olur Cevdet Ferit’in amcası Nejat Basmacı da İstanbul Ticaret Borsaları Birliği Başkanlığı yapmış birisidir Söz Orhan Pamuk’ta yine: “Bir zamanlar İş Bankası Genel Müdürü de olan Ferit Basmacı da aynı aileden geliyor Aslında, sevmediğim ve kimsenin de bilmesini istemediğim küçük adım da Ferit’tir Ailede bazıları Basman, bazıları da Basmacı soyadını almış ama aynı ailedir” Pamuk’un annesinin babası Cevdet Ferit (1882–1953), Almanya’da hukuk eğitimi alıp, Darülfünün (İstanbul Üniversitesi) Hukuk Fakültesi’ne dönüşene kadar (1933) orada dersler verir: “Atatürk’ün 1933 reformundan sonra üniversiteden uzaklaştırılmıştır


'Şevket'le gerilim var aramızda'


İşte bu Cevdet Ferit de Nikfal Hanım’la evlenir ve üç kız babası olur Kızlarının en büyükleri (emekli hukuk profesörü) Türkan Hanım, Hayat dergisinin kurucusu şair Şevket Rado ile, en küçükleri Gülgün de, İstanbul Valisi Muhittin Üstündağ’ın oğlu Üstün’le evlenir Cevdet Ferit–Nikfal çiftinin ortanca kızı Şeküre ise Mustafa Şevket–Pakize çiftinin çocuğu, Orhan Pamuk’un da babası Gündüz Bey’le evlenmeye karar verdiğinde yıl 1949’dur: “Sinemanın benim hayatımda önemli bir yeri vardır Çünkü annemle babam sinemada tanıştı” Orhan doğduğunda sene 1952’dir: “Ailede hiç Orhan dede tanımıyorum, ama annem ‘Bu ismi veriyorum, bu olsun’ dedi” Çiftin, 1950’de doğan diğer çocukları da Şevket’tir: “Gerilim var aramızda O gerilimi anlatmamdan da haklı olarak şikayetçidir Fakat ben yazarım, yazdım ve ona gülümseyerek söylüyorum, yazmaya da devam edeceğim Tabii onunla çatışıyor görünmek de istemem Doğru da değil Arkadaşız


– Aranızdaki meselenin sebebi nedir?


“Bizim gibi babaerkil toplumlarda, birinci erkek çocuk bütün kuralları koyar, yasaları önerir İkinciye de birşey kalmaz Ona oyun oynamak, hayal kurmak kalır


'Tembel, şımarık, sulu öğrenci'


İlkokula, amca ve babasının da okulu olan Işık Lisesi’nde başlayan küçük Orhan, iki sene sonra babası IBM Genel Müdürü olup Ankara’ya gidince, başkentteki Mimar Kemal İlkokulu’na devam eder Tekrar İstanbul’a döndüklerinde Işık Lisesi bu sefer almaz Orhan’ı O da Şişli Terakki’den alacaktır diplomasını Ardından hemen Robert Kolej’e kaydını yaptırır 1970 yılında buradan mezun olur Pamuk’un, o yıllarda bugünkünün aksine bir imajı vardır: “Tembel, başarısız, şımarık, durmadan şaka yapan ama okulda ressam olarak bilinen falan Yani bugün toplumda hiç bilinmeyen öyle bir imgem vardı” 6–7 yaşlarında resme başlayan Pamuk, 22 yaşına kadar resme devam eder Robert Kolej'in ardından dedesi ve babası gibi önce İstanbul Teknik Üniversitesi’nde mühendis olmak için okumaya başlayan (1970) Pamuk, üçüncü yılın sonunda buradan ayrılır Askerliğini tehir için yine de bir okul olsun diye de (İstanbul Üniversitesi) gazetecilik bölümüne geçer ve burayı 1977'de bitirir Yine askere gitmemek için mastere başlar (Pamuk, 12 Eylül’den sonra çıkan kısa dönem askerlik imkanıyla Tuzla’da 4 ay yapacaktır askerliğini)


'Ailem maneviyatımı bozardı'


Pamuk’un 22 yaşında iken resmi bırakmasının sebebi romancı olmaya karar vermesidir İlk romanı Cevdet Bey ve Oğulları’nı yazmaya başlar Pamuk bu dönemde, hatta biraz daha önce 18 yaşlarında iken kolejdeki burjuva arkadaşlarından birdenbire kopar ve kendi iç dünyasına çekilir Bunda belki aile içindeki tartışmalı ortamın da etkisi vardır: “Kabaca kavgalı bir ailede yetişmek Bütün bunlar bende iz bırakmıştır, ama Türkiye’de ailelerin belki yüzde 70–80’i böyledir Annemle babam kavga ettiklerinde beni alır Şevket Radoların evine, ağabeyimi de başka bir yere bırakırlardı" Annesi ile babası 1972'lerde evleri ayırır, 1978'de resmen boşanırlar (Gündüz Pamuk, ikinci evliliğini ise, 1989–93 yılları arasında da SHP Merkez Disiplin Kurulu üyeliği yapmış Fatma Feyza (Geç) Hanım’la gerçekleştirir ve 1980'de de Hümeyra adlı bir kızı olur) Bu dönem Şevket Amerika'da olduğu için annesiyle Teşvikiye'de yalnız oturan Pamuk'un hayatındaki en zor dönemdir: “O süre içerisinde annem bana anlayış göstermedi Siz roman yazıyorsunuz ve roman yazmanızın bir sonuç vermeyeceğini kafanıza kakıyor Türkçe söyleyeyim, maneviyatımı bozardı Saçmalıklarla uğraştığımı düşünürdü Ama çok önemli değil Bu dönemde babam birazcık daha hoşgörülü idi


'Bir baltaya sap olamadın'


Peki Orhan Pamuk nasıl ve niye yazma ihtiyacı hissetmiştir? Bu sorunun cevabı, biraz da olsa Pamuk’un ikili ilişkilerdeki başarısızlığında yatmaktadır: “Ben bu konularda çok başarısızdım İstediğim gibi kız arkadaşım olmazdı Karizma da yoktu


– Böyle olmanız mı sizi yazı yazmaya itti acaba?


“Bu beni yazarlığa kesinlikle itmiştir, ‘Ben size göstereyim, bakın ben ne kadar parlağım deme isteği” Bu döneminde bir tek kişi hariç, herkes ve herşey Pamuk’un karşısındadır Önce anne ve babasının eleştirilerine göğüs germek durumunda kalır Sonra yakın çevresinin: “Mesela yakın aile çevremizde bir düğüne/davete gitmeye utanırdım Çünkü orada, aile çevresinden olan bütün insanlar, –yaşım gelmiş 28–30’a, bilen utandığı için sormaz, ama bilmeyenler– ‘Aaa sen Gündüz’ün oğlu musun? Ne yapıyorsun şimdi?’ diye sorarlardı (Çok kısık bir sesle) ‘Hiç bi–şey, ev–de–ro–man ya–zı–yo–rum’ Çok zor bir durum Sonra ‘Hiç bir baltaya sap olamama’ lafı benim için büyükler tarafından çok kullanılmıştır ve onları öldürmek isterdim


– Belki bu da kamçılamıştır sizi


“Biliyordum, Cemal Kalyoncu’nun da annemin ve babamın söylediklerini diyeceğini biliyordum Annem ve babam da ‘Demek ki seni iyi yetiştirmiştik de böyle yapmışsın Niye şikayet ediyorsun?’ diyor Bu mantığa karşı hiç birşey söylenemez Halbuki bu konuda çok acılarım var ama anlatmam herhalde


89 dakikada atılan gol


Pamuk, bu uzun dönemde böyle dini olmayan bir içsel hayat yaşamaktadır: “Kendimi sol olarak görüyordum ama bir parti ya da siyasi gruba girip faaliyet gösterecek biri değildim Bu iç dünyamı dostça bir şekilde emecek, beni içine alacak toplumsal kurumlar da eksikti Bu süreçte ben korkunç derecede kitap okudum


Orhan Pamuk, yazar olmakla olmamak arasındaki bu maçında 89 dakikada attığı golle maçı lehine çevirir: “Ben de ‘Ne yapalım artık’ı oynadım hayatta Çünkü para vermek istemiyorlardı Annem ‘Baltaya sap ol, git bir yerde para kazan’ diyordu Ben de gideyim bir reklamcı mı olayım gibi, oralara yaklaşıyor olabilirdim Ama olmazdım, biliyordum, olmazdım


– O golü atamasaydınız


“30 yaşına kadar hiç iyi oynayamadım, durum kötüydü ama inanmaya devam ederdim” Orhan Pamuk’un bu dönemde yanındaki tek kişi, daha sonra eşi olacak, şimdilerde ayrılmak üzere olduğu Aylin (Türegün) Hanım’dır: "Onun anne tarafı Rus İhtilali’nde Türkiye’ye gelmiş Beyaz Rus’tur” Orhan Pamuk’un, 1982’de evlendiği ve doktorasını yaptığı için ancak 1991’de bir kız çocuğu (Rüya) dünyaya getirdiği eşi Aylin Hanım, Kazım–Nadide Türegün çiftinin kızıdır Pamuk’un Beyaz Rus dediği Aylin Hanım’ın annesi Nadide Hanım da, Hacıyusufzade Mehmet Bey’in torunu, Ali ve Leman Tecimer’in de kızıdır Aylin Hanım’ın, Fethi Naci ile iktisat fakültesinden sınıf arkadaşı olan babası Kazım Türegün de, Osmanlı dönemi Adliye Nazırı Kazım Bey’in torunudur (Kazım Bey, Danıştay eski başkanı Hazım Türegün’ün yeğeni, İntes İnşaat Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Avukat Necip Türegün’le ise kuzendir): “Aylin’le bu sıralar biraz uzaklaşıyoruz Oraya girmek istemiyorum Karımdan ayrılıyorum diye de yazabilirsiniz


Pamuk'un ilk romanı Cevdet Bey ve Oğulları 1982'de basılır Kitap 1979 Milliyet gazetesi ile 1983’te de Orhan Kemal Roman Armağanı kazanır Sonrasında Sessiz Ev, Beyaz Kale, Kara Kitap, Gizli Yüz (Senaryo), Yeni Hayat, Benim Adım Kırmızı ve Kar, Pamuk'un külliyatına ilave olacaktır


Küçüklüğünde futbolla var olan ilgisini 1985’te Amerika’ya gidince bırakan Orhan Pamuk, eskiden kalan alışkanlıkla Fenerbahçeli’dir “Müzikten bahsetmeyelim, müzik benim eksiğim” diyen, “Gerçek bir sanatçının hobisi yoktur” anlayışını savunan, sinemayı ve kitap okumayı seven, seyahatlere dinlenme zamanları gözüyle bakan Orhan Pamuk’u dinlendiren bir başka şey ise, Türkiye’nin seslerinden uzak olmaktır:




“Türkiye’nin dertleri beni yorar


Orhan Pamuk, belki bütün yazarlar gibi romana kensdisinden karakterler yüklemiş birisidir de: “Cevdet Bey ve Oğullarında Refik en çok yakın olandır Ömer’de de birşeyler vardır Sessiz Ev’de bana tam yakın bir kahraman yoktur Beyaz Kale’de iki kahraman da bana benzer ama uzak bir şekilde Yeni Hayat’taki kahraman da bana biraz benzer Benim Adım Kırmızı’da Orhan Kara ile Katil de biraz benzer Kar’da da Orhan olarak silik bir kişi şeklinde görünürüm ama bana benzeyen tabii ki Ka’dır Kara Kitap’taki Galip ise bana tüm kahramanlarım içinde belki de en yakın olanıdır Galip ve karısı Rüya’nın ilişkisi, benimle karımın ilişkisi üzerine kurulmuştur


– Orhan Bey, sizin için ‘Çok satıp az okunuyor’ diyorlar


“Artık o kadar çok duyduğum bir laf ki Bir kısmı doğru, bir kısmı yanlış Yeni Hayat 200 bin tane sattı Bence o kitabı anlayacak 200 bin okur yok Türkiye’de Ama Benim Adım Kırmızı, o da 170–180 bin tane sattı Onu anlayacak 180 bin kişi var bence Ama onun için de böyle dediler Hatırlatmak isterim ki, benim kitaplarım artık yurt dışında da çok satmaya başladı


– Yalçın Küçük de kitaplarında sizden bahsediyor


“Okumadım bile Bu konuya girmek istemiyorum Konu dışı söylüyorum Bu adamcağız tutturmuş, benim Yahudi olduğumu söylüyor, kitabına da almış Kitapları okumadım Pek çok insan da bunu bana söylüyor Bu, bana çok ayıp geliyor Ben Yahudi değilim, ben Selanikli değilim Olsam söylerim, geçmişime ait aile ağacımı anlattım size Böyle birşeyin ilgi gördüğü toplumda yaşamaktan utanıyorum Ama böyle ben Yahudi değilim demekten de utanıyorum Çok kötü bir durum Çünkü o zaman ‘Yahudilerden baskı var, kendini sevdirmek için, valla ben Yahudi değilim O da buralardan bir malzeme buldu, cevap vermek istemiyorum Bazı düzeyler var bence En sonunda açar birgün bakarım, ama inanın okuyamam


"Ben Yahudi, Selanikli değilim Olsam söylerim Ama böyle ben Yahudi değilim demekten de utanıyorum"

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.