|
|
Konu Araçları |
ağrı, duyum, eden, eşlik, herhangi, vücuttaki, yaralanmaya, örselenmeye |
Ağrı,vücuttaki Herhangi Bir örselenmeye Ya da Yaralanmaya Eşlik Eden Duyum. |
01-28-2012 | #1 |
Şengül Şirin
|
Ağrı,vücuttaki Herhangi Bir örselenmeye Ya da Yaralanmaya Eşlik Eden Duyum.AĞRI Ağrı,vücuttaki herhangi bir örselenmeye ya da yaralanmaya eşlik eden duyumAğrı ,bir yönüyle,zarar verici etkenlerden kaçınmayı sağladığı için canlının korunma mekanizmasına bir yönüyle de hastaları dinlenmeye zorladığı için iyileşmeye yardımcı olurAncak,özellikle sinir sisteminin yıkıma uğradğı bazı durumlarda ağrı da aşırı ölçüde şiddetli olabilirAğrı duyumu her ne kadar psikolojik ve öznelse de,bilim adamları bu duyumun anatomik ve fizyolojik temellerine ilişkin pek çok bilgi edinebilmişlerdirAğrı duyumunun var olabilmesi için,hafif ve kolayca iyileşebilir türden de olsa doku hasarına yol açabilecek bir uyaran (stimulus) gereklidirİnsanların çocuklukta yaşanmış birtakım olaylar sonucunda ağrı duyumunu tanıyıp ayırt etmeyi öğrendiklerine ilişkin kanıtlar vardırİnsanlar ve hayvanlar kendilerine zarar verecek uyaranlardan kaçınmayı yaşamlarının çok erken,dönemlerinde ve hızla öğrenirlerBununla birlikte,vücuda zarar verebilecek deneyimlerden gereksiz yere ve aşırı ölçüde kaçınmanın da ilerde ağrı duyma ve ağrıya neden olan uyaranları ayırt edebilme yetisinde körleşmeye yol açtığı bilinmektedirAteşin yakıcı etkisini hiç tatmamış bir çocuk doğal olarak ateşten korkmayacağı gibi,ilerde yandığı zaman ağrı duyması ya da ne duyduğunu anlayabilmesi de güçtür Doğuştan ağrı duyma yetisi olmayan ya da bu yetisi çok zayıf olan pek az insan vardırBunlarda yaşamlarını olağan biçimde sürdürebilirama yanık,kırık ya da mikrobik hastalık gibi tehlikelerden kaçınma şansları daha az,bu tehlikeleri yaşama riskleri daha yüksektirBir kaza sonucu orta beyninin bir bölümü zedelenmiş bir kişide,buna benzer bir durum gözlenmiştirBu tür kişilerin ortalama yaşam süresi normalden daha kısadır Ağrı duyma yetisi normal olan kişilerde bile ciddi yaralanmalar her zaman ağrıya neden olmayabilirBuna karşılık erişkinlerde,görünürde ağrı duyumunun fiziksel bir temeli olmadığı ya da fiziksel nedenlerin ikincil derecede kaldığı durumlarda,çoğu kez psikolojik nedenlerden kaynaklanan ağrılar belirirNitekim ağrıdan yakınan insanların büyük bir bölümünde bu duyum fiziksel bir rahatsızlıktan değil,duygusal bir bozukluktan kaynaklanmaktadırGene de,ağrı,temelde yaralanma ya da örselenmeyle bağlantılı bir duyum olarak kabul edilirSonuçta,hem bu bağlantı ,hem de ağrının öğrenilmiş bir deney olması,sık rastlanan öznel kalıplar göstermesi ve çoğu kez fiziksel bir temele dayandığına ilişkin kanıtların bulunmaması da göz önünde tutularak,ağrı,temelde doku yaralanmasına bağlı hoş olmayan bir duyum olarak tanımlanır NÖROFİZYOLOJİK TEMELLER 19yüzyıldan önce kuramcılar,hekimler ve öbür bilim adamları,ağrıyı duyumsal bir olgudan çok,bir heyecan olarak kabul etme eğilimindeydilerSonraları anatomi ve nörofizyoloji alanındaki buluşlar,ağrının kesinlikle duyumsal bir olgu olarak tanımlanmasına yol açtıAma daha yeni araştırmaların ışığında,nörofizloyojik temel bütün ağırlığıyla önemini korumakla birlikte,ağrıyı yalnızca duyumsal olaylar arasına katan bir sınıflandırma bilim adamlarınca pek desteklenmemektedir Ağrı genellikle norma deriye ya da serbest sinir uçları denilen mikroskopik yapıların bulunduğu başka dokulara,dokuyu örseleyen uyaranların uygulanmasından sonra duyulurVücudun iç ve dış yüzeylerinin hir yanına dağılmış olan serbest sinir uçları,ağrıdan başka duyumların alınmasına da aracı olurBu uçlardan çıkan uyarılar ( impulslar) sinir lifleri aracılığıyla omuriliğe iletilirDeride serbest sinir uçlarının bulunduğu bir noktanın uyarılması,yalnızca ağrının değil ,değişik koşullar altında sıcaklık,soğukluk gibi değişik duyumların da algılanmasına neden olabilirBu yüzden ağrının,belirli duyumlara özgü,hiçbiri öbürüne değmeyecek biçimde bir demiryolu rayı gibi uzanan değişmez sinir yollarından çok,değişken anatomik ve fizyolojik kalıplar ile ilişkili olduğu öne sürülebilir Kaynak:AnaBritannica cilt 1 frmsinsinet için derlenmiştir
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|
Cevap : Ağrı,vücuttaki Herhangi Bir örselenmeye Ya da Yaralanmaya Eşlik Eden Duyum. |
01-28-2012 | #2 |
Şengül Şirin
|
Cevap : Ağrı,vücuttaki Herhangi Bir örselenmeye Ya da Yaralanmaya Eşlik Eden Duyum.Bununla birlikte,alıcısına yakın olan bazı sinir liflerinin ( örnvücudun deri gibi çevrel bölümlerine yakın sinirlerin ) zarar verebilecek uyaranlar karşısında oldukça kendine özgü yanıtlar verdiği de bilinmektedirBu açıdan bakıldığında,merkezi sinir sisteminden en uzak çevrel sinirlerde bile,ağrı duyumunun fizyolojik temeline etkin olarak katılan birtakım sabit öğelerin bulunduğu düşünelebilirAma bu sabit öğelerin etkisinin aynı anda sinir sisteminin daha derinlerinde gelişen başka etkinlik kalıplarınca değişikliğe uğratıldığı sanılmaktadırZarar verici uyarıları hep aynı biçimde yanıtlayan sinir lifleri ,genel olarak miyelinsiz sinir lifleri ve miyelinle kaplı ince sinir lifleri grubundandırBu sinirler,dokunma ve basınç gibi duyumların iletiminden sorumlu olan kalın sinir liflerine oranla ,uyarıları daha yavaş iletirler Ağrı sinirleri de denilen bu sinir liflerinin bir bölümü omirilikteki bozmaddenin arka boynuz diye adlandırılan kesimine dağılmıştır ve arka boynuzun uç bölümünü kaplayan jelatinsi maddeyle yakın ilişki içindedirKimi sinir lifleri iki arka boynuzdan çıkarak omuriliğin öbür yanına geçer ve akmaddenin "anterolateral kolon" denilen ön-yan bölümünde yoluna devam ederBu bölümü boydan boya geçen pek çok sinir demeti vardıren önemlisi de beyinde tıpkı bir röle merkezi ya da makas istasyonu gibi çalışan talamusta sonlanan omurilik -talamus sinir ileti yoludurOmurilik -talamus yolunun tam o bölgede yıkıma yol açan yaralanma ya da hastalık gibi nedenlerle kesintiye uğraması durumunda,vücudun öbür yanına,kopukluk naktasının altında kalan bölümlere uygulanan tüm uyaranların yanıtsız kaldığına ve ağrı duyumu yetisinin yok olduğuna ilişkin pek çok kanıt derlenmiştir Sinir ileti yolları tam anlamıyla kesintiye uğradığında ,bu tür duyu yitimleri kaçınılmaz bir sonuçturBuna karşılık,tek tek sinirlerin örselenmesi,daha dar alanlarda duyu yitimine yol açarÇok seyrek olarak sinir ileti yollarındaki herhangi bir hasar duyu yitiminin yanı sıra bu demetteki sinirlerin yayıldığı bölgede hiçbir uyarana bağlı olmaksızın gelişen bir ağrıya neden olabilirEğer bu ağrı çevrel sinirlerin örselenmesinden ileri geliyorsa genellikle yanma duyusunun eşlik ettiği yakıcı bir ağrıdırKolunu ya da bacağını yitiren kişi ,genellikle yetirdiği organın hala yerinde durduğu izlenimine kapılırBöyle bir "sanal organ" çoğu kez son derece rahatsız edici "sanal ağrıları" da birlikte getirirOmurilik ya da talamus gibi daha merkezci yapıların zarar görmesi de,yakıcı ağrıya benzeyen ve merkezi ağrı olarak adlandırılan ağrı duyumuna yol açarMerkezi ağrı,sanal ağrı ve yakıcı ağrı,genellikle aynı bağlamda ve nörojenik ağrı adı altında toplanır Böylelikle,hem çevrel sinirler düzeyinde gelişen sınırlı olayların hem de daha yüksek düzeydeki sinir sistemi yapılarının etkilerini göz önünde tutarak,ağrı duyumundaki değişkinlikleri açıklayabilecek tutarlı bir kuram oluşturabilmiştirNörofizyoloji terimleriyle dile getirilen bu kuram,bugüne değin gözlenmiş olguların çoğunu açıklayabilmektedirKuramda çevrel sinirlerle alınan değişmez verilere olduğu kadar,verinin nörofizyolojik kalıbına ve beyinde geçireceği süreçlere eşlik edebilecek psikolojik etkilere de özel bir önem verilir Kaynak:AnaBritannica cilt 1 frmsinsinet için derlenmiştir
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|
Cevap : Ağrı,vücuttaki Herhangi Bir örselenmeye Ya da Yaralanmaya Eşlik Eden Duyum. |
01-28-2012 | #3 |
Şengül Şirin
|
Cevap : Ağrı,vücuttaki Herhangi Bir örselenmeye Ya da Yaralanmaya Eşlik Eden Duyum.PSİKOLOJİK VE DUYGUSAL ETKENLER Ağrının niteliğine ilişkin kimi kuramlar,hemen bütünüyle psikoloji kavramları üzerine kurulmuşturve psikolojik olguların temelinde yatan sinir sistemi olaylarına özel olarak değinme gereği bile duymazAğrı çoğu kez psikolojik etkenlere bağlanırAyrıca bu psikolojik etkenlerin,yalnızca ağrı duyumuna neden olmak gibi birinci dereceden değil,somut fiziksel kökenli bir ağrının şiddetini artırmak ya da azaltmak gibi ikinci dereceden etkinlikleri da saptanmıştırSonuç olarak nörofizyolojik kökeni tam olarak açıklanamadığı sürece,ağrıdan söz ederken içebakış yöntemlerine başvurmak daha doğru olacaktır Sürekli kas kasılmalarının,örneğin rahatsız bir konumda uzun süre yolculuk yapmanın ağrıya neden olduğu bilinmektedirBenzer biçimde ,aşırı kaygı ya da anksiyete gibi ruhsal bir gerginlik de özellikle boyun ve daha yukarı bölgelerde kasılmalara yol açabilirKaslardaki bu gerginlik ağrıya ,özellikle başağrısına neden olur ağrı da yeni bir kaygı ve panik yaratırbu kaygı ağrıyı daha çok artırırve böylece bir kısır döngü başlarGevşemek ve kaygılardan kurtulmakla çoğu kez ağrı yok olurBu tür ağrılar için,psikolojik bozukluktan kaynaklanan bedensel rahatsızlık anlamındaki psokosomatik ( ruhsal-bedensel) terimi kullanılabilir Ağrının kaynağı kimi zaman yalnızca bir düşüncedirSigmund Freud,narkoz verilmiş kardeşinin kalça ameliyatını izleyen bir adamın öyküsünü buna örnek gösterirAmeliyat sırasında,kalça ekleminin hareket etmesini engelleyen anormal kemik kaynaşmaları kırılırken büyük bir çatırdı duyulur ve adam ,aynı anda kendi kalçasında ,duygu özdeşleşmesi olarak yorumlanabilecek bir ağrı duyduğunu söylerAğrı,bir sancı olarak da ortaya çıkabilirÖzellikle ağır ruhsal çöküntü içindeki kişilerde ayrıca daha seyrek olarak şizofrenlerde ve saralılarda bu duruma rastlanır Kaynak:AnaBritannica cilt 1 frmsinsinet için derlenmiştir
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|
Cevap : Ağrı,vücuttaki Herhangi Bir örselenmeye Ya da Yaralanmaya Eşlik Eden Duyum. |
01-29-2012 | #4 |
Şengül Şirin
|
Cevap : Ağrı,vücuttaki Herhangi Bir örselenmeye Ya da Yaralanmaya Eşlik Eden Duyum.AĞRININ HAFİFLETİLMESİ Genel olarak vücut,özel olarak da sinir sistemi dokularındaki hasarların yanısıra ,yaş,cinsiyet,öğrenim,meslek,toplumsal koşullar ve kaygı gibi etkenler de ağrı oluşumuyla ilgili sayılırAğrının,ruhsal gerginliği azaltmaya yönelik ilaçlarla ve psikiyatri teknikleriyle hafifletilebileceği pek çok olayda kanıtlanmıştırHer ne kadar asetilsalisilik asit ( aspirin) gibi ağrı kesici ilaçların ağrının hafifletilmesinde özel farmakolojik etkileri varsa da kişiye güven verebilen ve korkusunu azaltabilen her ilaç ya da yöntem genel olarak ağrının azalmasına neden olur Kişinin ruhsal durumunu değiştirerek etki yapan ilaçların yararı bir ölçüde telkine ve ağrının azalacağı yönündeki beklentiye bağlanabilirÖrneğin ilaçlardan yarar uman hastanın bu beklentisini karşılamak için hap biçiminde şekerler vbverilmesine dayanan ve tıp dilinde plasebo adıyla anılan uygulamada ,hastanın kaygıları azalıp iyileşebileceğine olan inancı arttığı ölçüde ağrıları hafiflerBu nedenle,aspirin gibi ilaçların yararı yalnızca hastanın ruhsal durumu ve dolayısıyla ağrıları üzerindeki doğrudan farmakolojik etkilerinden değil ağrının azalacağına ilişkin psikolojik beklentiden de kaynaklanmaktadır Ağrının hipnoz ve benzeri trans ( kendinden geçme) yöntemleriyle giderilebileceği görüşü çok eskiden beri kabul edilmiştirBu konudaki bütün savları olduğu gibi benimsemek söz konusu değilse bile,davranış değişikliklerinin kimi zaman ağrıyı azalttığı kabul edilebilirÖzellikle orta şiddette ve yavaş yavaş artan ağrılar için yararlı olabilen bu yöntem,ani ve çok şiddetli ağrılarda pek etkili olmamaktadırGenede ,savaş gibi çok özel koşullarda ,kişi aldığı çok ağır bir yarayı bile oldukça geç farkedebilir Hipnoz,plasebo,telkin,psikoterapi gibi yöntemlerin sakinleştirici ilaçların ve orta derecede etkili ağrı kesicilerin gerginliği ve kaygıyı azaltıcı ve ağrıyı hafifletici etkisi hemen hemen eşit gibidirBuna karşılık ,organik bir nedene bağlı daha şiddetli ağrıların giderilmesi için daha güçlü ilaçlar,yerel anestezi ya da sinir sistemine cerrahi müdahale ( nöroşirürji) gerekirBeynin belirli bölgelerine uygulanan cerrahi müdahale ağrının giderilmesinde etkili olmakla birlikte,çok zorunlu olmadıkça başvurulamayacak yadar özel bir yöntemdir Ağrının algılanmasına,vücut tarafından üretilen ve doğal ağrı kesici görevini üstlenen ,endorfin adındaki nörokimyasal maddelerin aracılık ettiği 1970"lerden beri bilinmemektedirBu maddelerin ağrının algılanmasıyla ilgili özel beyin dokularına bağlanarak ağrıyı hafifletilmesi için bol miktarda üretilmesi gerekirDolayısıyla ağrının şiddetini azaltmayı amaçlayan yöntemlerin genellikle vücuttaki endorfin düzeyini yükselterek bu etkiyi yarattığı sanılmaktadırÖrneğin akapunturun etkisi bir ölçüde buna dayanırÖte yandan bilinen en güçlü ( ve en tehlikeli) ağrı kesiciler olan morfin,eroin gibi afyon alkaloitlerinin ve türevlerinin kimyasal yapısı da endorfinlerle aynı yerlere bağlanmalarından kaynaklanır Kaynak:AnaBritannica cilt 1 frmsinsinet için derlenmiştir
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|
Cevap : Ağrı,vücuttaki Herhangi Bir örselenmeye Ya da Yaralanmaya Eşlik Eden Duyum. |
01-29-2012 | #5 |
Şengül Şirin
|
Cevap : Ağrı,vücuttaki Herhangi Bir örselenmeye Ya da Yaralanmaya Eşlik Eden Duyum.KRONİK ( SÜREĞEN ) AĞRI Kronik ağrı,akut (ivecen) ya da kısa süreli ağrıdan çok daha karmaşık bir sorundur ve her zaman tedavide psikolojik ve fiziksel yaklaşımların birlikte uygulanmasını gerektiren özellikler gösterirKronik,ağrıdan,yakınan hastalara akapunktur,hipnoz ,ilaç tedavisi ,biyolojik geri besleme ,elektrik uyarımı ,sinir iletiminin kimyasal maddelerle engellenmesi,çevrel ya da omurilik sinirlerinin kesilmesi,hatta garakteğinda beyin ameliyatı gibi çeşitli yöntemler uygulanabilirAncak kronik hastaların çoğunda ağrı,organik bir temeli olmadan da varlığını sürdürebilen öğrenilmiş bir olgudurAğrının bir ölçüde kaygı ve korkuyla beslenen,bir ölçüde de iş sorumluluğundan ve kişisel ilişkilerdeki beklentilerden kaçınma,dinlenmeye ve eğlenmeye ayrılan zamanların artması ,aşırı ilgi görme gibi,rahatsızlığın sağladığı yararlarla desteklenen oldukça esnek bir yanıt olduğu saptanmıştır Ağrı tedavisinde davranışçı yaklaşımın öncülerinden olan psikolog Wilbert Fordyce,uyarana doğrudan yanıt biçiminde gelişen ağrı ile öğrenme yoluyla edinilen dolayısıyla "unutulma^"ya açık olan ağrıyı birbirinden ayırırNitekim bugün birçok klinikte Fordyce"ın ağrının sağlayacağı ayrıcalıklardan yararlanma isteğinin yakınma ve topallama gibi davranışlara yol açtığı ilkesi göz önüne alınmakta ve "iyileşen" hastaları ödüllendirme yöntemi uygulanmaktadır Ağrı duyumundan kurtulmaya yardımcı olabilecek başka bir yöntem de,psikanaliz ya da Gestalt tedavisi gibi psikolojik çözümlemeye dayanan tedavilerdirBu yöntem hastanın,çektiği ağrıya karşı duygusal bağımlılığının nedenlerini anlamasına ve beklentilerini giderebilecek daha sağlıklı yollar bulmasına yardımcı olurBazı durumlarda ağrı ruhsal çöküntünün bir belirtisi olarak ortaya çıkabilirBu koşullarda ağrıyı azaltmaya yönelik tedavinin yanı sıra antidepresif ilaçlarında verilmesi gerekirAyrıca bak,biyolojik geri beslenme ,davranış tedavisi, Kaynak:AnaBritannica cilt 1 frmsinsinet için derlenmiştir
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|
|