Cevap : A Dan Z Ye Hukuk Sözlüğü - Harf Sırasına Göre |
06-02-2010 | #16 |
Şengül Şirin
|
Cevap : A Dan Z Ye Hukuk Sözlüğü - Harf Sırasına GöreP pafta: Kadastrosu yapılan yerlerin ada ve parsellerinin, belli ölçülerle çizilmiş haritaları parsel: İmar düzeni bakımından belli ölçüler gözönüne alınarak sınırlandırılmış arazi parçalarından her biri paydaş: Bir bütünün belli bir kısmından (paydan) yararlanan; hissedar pedavra:köknar ve lâdin ağaçlarından elde edilen, çatı örtüsü olarak kullanılan ince tahta; hartama __________________
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|
Cevap : A Dan Z Ye Hukuk Sözlüğü - Harf Sırasına Göre |
06-02-2010 | #17 |
Şengül Şirin
|
Cevap : A Dan Z Ye Hukuk Sözlüğü - Harf Sırasına GöreR râbıta :bağlantı; bağ; düzen; tertip râci :rücu eden; geri dönen; ilgisi olan rahin:rehin veren; rehneden rakabe:devri ve devir alınması olanaklı bulunan şeyin kendisi; örneğin tarla,köle gibi; mala(şeye) hakim olabilme kudreti; çıplak mülkiyet rapt :bağlama; bağlanma; iliştirme; bağlaç rayiç :sürüm değeri; geçerli olan rayiç Değer: Bir iktisadi kıymetin, değerleme günündeki normal alım-satım değeri; piyasa değeri ref etmek:kaldırmak; örneğin itirazın ref'i (kaldırılması) refik:arkadaş rehin: Bir borcun yerine getirilmemesi halinde, alacaklarının teminatı olmak üzere ve paraya çevirtme hakkıyla birlikte alacaklı lehine verilen taşınır veya taşınmaz mal güvencesi Reisievvel: birinci reis resen :kendiliğinden; herhangi bir isteğe gerek olmadan; otomatikman resim: Devlet daire ve kurumlarında görülen hizmet ve yapılan giderlerin karşılığı olarak, sadece o işle ilgisi bulunan kişilerden alınan bir gelir resmi gazete: Başbakanlık tarafından çıkarılan ve kanunların, kanun hükmündeki kararnamelerin, tüzüklerin ve bazı yönetmeliklerin yürürlüğe girmesi için yayımladığı gazetedir resmi Senet: Resmi bir makam ve görevlinin, usulüne göre düzenlediği veya onayladığı belge resülmâl :anamal; sermaye reşit :ergin; rüşt yaşını doldurmuş; onsekiz yaşını dolduran veya onsekiz yaşını doldurmamasına rağmen evlenen veya yasal olarak erginliğine mahkemece karar verilen kişi rücu :dönme; geri dönme; cayma; sözünden dönme; sözünü geri alma; bir ödemede bulunan kimsenin, bu bedeli, asıl ödeme yapması gereken kişiden istemesi; rüçhan: öncelik; üstünlük; imtiyaz rüsum :resimler; devlet dairelerinde ve diğer kamu kuruluşlarında görülen hizmet ve harcamaların karşılığı olarak alınan vergiler rûz-nâme:gündem; yevmiye defteri; takvim rü'yet :davanın bakılmakta olması
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|
Cevap : A Dan Z Ye Hukuk Sözlüğü - Harf Sırasına Göre |
06-02-2010 | #18 |
Şengül Şirin
|
Cevap : A Dan Z Ye Hukuk Sözlüğü - Harf Sırasına GöreS sâdır olmak:çıkmak sahih :sıhhatli; gerçek; düzgün; doğru; legal; hukuka uygun sâkıt :susan; herhangi bir görüş bildirmeyen; düşen; düşücü; hükümsüz salâhiyet:yetki; bir davaya bakabilme salahiyetname: temsilciye verilen yetkiyi üçüncü şahıslara ispatlaması için verilen yazılı belgedir sâlif-üz-zikr:zikri geçen; bildirilen salih :elverişli; uygun saniyen :ikinci olarak sarahat :açıklık; netlik; sarihlik; aydınlık sarfiyat :harcamalar; giderler sari :bulaşan; bulaşıcı satış vaadi : Bir kimsenin, taşınmaz malını bir başkasına satmayı (ileride yapılacak satım akdini) taahhüt ettiği sözleşme satış Vaadi : Bir kimsenin, taşınmaz malını bir başkasına satmayı (ileride yapılacak satım akdini) taahhüt ettiği sözleşme savcılık: Devlet adına kamu davasını açan makamdır sây :emek; çalışma sebketmek:vâki olmak; yapılmak; olmak; ileri geçmek sehim: pay; hisse selb :zorla alma; kaldırma; giderme selef: önce gelen kimse semen:satış parası; satış sözleşmesinde, satana mal teslimine karşılık olarak ödenecek para semere:bir maldan elde edilen ürünler; Tabii Semere:Bir şeyin kendisinden oluşan ürün; Medeni Semere:tabii olmayan semere, hukuki işlemlerden doğan semere senedât:senetler sened-i hâkanî:tapu senedi senevî :senelik; yıllık serdetmek:ileri sürmek; öne sürmek; ortaya çıkmak; belirtmek seyrân-gâh:gezme yeri; dolaşma yeri sigorta primi : Sigorta ettirenin sigortacıya ödemekle yükümlü olduğu ücrettir sin: yaşanılan süre sirayet :bulaşma; yayılma; geçme sirkat :hırsızlık; çalma; çalınma siyanet:koruma siyasi haklar: Herhangi bir biçimde devletin yönetimine ve siyasi kuruluşlarına katılmaya yönelik haklardır sosyal devlet: fertlerin sosyal durumlarıyla ilgilenen, onlara asgari bir hayat düzeyi sağlamayı, sosyal adaleti ve sosyal güvenliği gerçekleştirmeyi ödev bilen devlettir sosyal ilişkiler: Şahısların birbirleriyle veya toplumla olan ilişkileridir sosyal kurallar: sosyal ilişkileri düzenleyen din, ahlak, görgü ve hukuk kurallarıdır sosyal ve ekonomik haklar: Kişinin sosyal ve ekonomik faaliyetleriyle ilgili bulunan hak ve hürrriyetlerdir sözleşme: İki veya daha çok kişinin, aralarında bir hukuki bağ yaratmak, bu bağı değiştirmek veya ortadan kaldırmak amacıyla, karşılıklı ve birbirine uygun iradelerini beyan ederek yaptığı hukuki işlem; akit sözleşme: İki veya daha çok kişinin, aralarında bir hukuki bağ yaratmak, bu bağı değiştirmek veya ortadan kaldırmak amacıyla, karşılıklı ve birbirine uygun iradelerini beyan ederek yaptığı hukuki işlem; akit sözleşmeden Dönme: Taraflardan birinin, mevcut sözleşmeden cayması; sözleşmeden rücu Sudur: verilen ; çıkan suiniyet:kötüniyet sukut :düşme; düşüş sureti mahsusa: özel olarak; özellikle; belli amaçla sureti mümtaze: öncelikli suveri müsaddaka onanmış örnek sübût :sabit olma; gerçekleşme; ispatlama; ispatlanma; kanıtlama sükna oturma yeri; oturulacak yer; konut sükna hakkı:bir evde veya evin bir bölümünde oturma hakkı veren kişiye bağlı bir irtifak hakkı; oturma hakkı, bir evde veya evin bir bölümünde oturma imkanı veren bir irtifak hakkı sülüsân :üçte iki sürekli edim: borçluyu belli bir süre, belli davranış ya da davranış biçimleri ile bağlı bulunmakla yükümlü kılan edim süreli icap: bir kimsenin, belli bir süre bağlı olmak niyeti ile beyan ettiği icap süresiz icap: kabul haberinin kendisine ulaşması ile ilgili olarak herhangi bir süre tayin etmediği icap
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|
Cevap : A Dan Z Ye Hukuk Sözlüğü - Harf Sırasına Göre |
06-02-2010 | #19 |
Şengül Şirin
|
Cevap : A Dan Z Ye Hukuk Sözlüğü - Harf Sırasına GöreŞ şagil :meşgul eden; meşgul olmayı gerektiren; işgal eden; bir mülkte oturan şahâdet:tanıklık şahbender: konsolos şahsi edim: borçlunun bizzat bedeni ya da fikri gücü ya da yeteneği ile icra edeceği edim türü şahsi haklar: Ayni hakların aksine, herkese karşı ileri sürülemeyen haklar; kişisel haklar şahsiyet hakları: şahısların maddi,manevi ve ekonomik bütünlüğü üzerindeki mutlak haktır şahsı âhar (âher): başkası; üçüncü kişi şamil :içine alan; kapsayan; çevreleyen şâmil olmak:kapsamak; içine almak şârih :şerhçi; şerh eden; bir konuyu ayrıntılarıyla açıklayan şayi : pay; hisse şâyi hisse: ortak (müşterek) mülkiyette, ortaklardan herbirine ait pay şayian : ortaklaşa şefi :şufa (önalım) hakkı bulunan kişi; önalımcı şerait:şartlar; koşullar şerh :kişisel hakların, devir sınırlamalarının ve geçici tescilin, tapu siciline yazılmasını gösteren terim şerik : ortak; iştirakçi şerh: Şahsi hakları, temlik (devir) sınırlamalarını ve geçici tescilleri tapu kütüğünde belirten yazıların (kayıtların) genel adı şibh (şibih):benzer; benzeme; benzeyiş şifahî beyan:sözlü açıklama şufa :önalım; öncelikli alım şufa hakkı:önalım hakkı; mükellefin, hakkın konusu olan şeyi bir üçüncü kişiye satması durumunda, hak sahibine tek taraflı bir irade beyanı ile satılan şeyin mülkiyetinin kararlaştırılan bedel karşılığında öncelikle kendisine devrini isteme yetkisini veren haktır, yenilik doğuran haklardandır Şuhut: şahitler şümul :kapsam; içine alma; kapsama şüyu paydaşlık; hissedarlık
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|
Cevap : A Dan Z Ye Hukuk Sözlüğü - Harf Sırasına Göre |
06-02-2010 | #20 |
Şengül Şirin
|
Cevap : A Dan Z Ye Hukuk Sözlüğü - Harf Sırasına GöreT taaddüd: birden çok taahhütname: Kişinin kendi ad ve hesabına, bir gerçek kişi veya tüzel kişiye karşı, sözleşmeli ya da sözleşmesiz olarak, bir işin yapılmasını veya bir şeyin teslimini üstlendiğini gösterir belge taalluk:ilişiği olma; asılma; ilgi taayyün:tayin olunma; belli olma; belirme tabiyet: kişi veya şeyleri devlete bağlayan siyasi ve hukuki bağ; vatandaşlık yurttaşlık; bağımsızlık tacir :ticaretle uğraşan; bir ticari işletmeyi kısmen dahi olsa kendi adına işleten kimsedir tadât :sayma; sayılma; sayım tadil :değiştirme; değişiklik tağyir:başkalaştırma; değiştirme; bozma tahakkuk gerçekleştirme; gerçekleşme tahaddüs: ortaya çıkmak tahassul:hasıl olma; sonuç olarak ortaya çıkma tahavvül :değişme; dönme tahdîdât :sınırlamalar; kısıntılar tahfif :hafifletme; azaltma tahkikat: soruşturma tahlif: yemin tahliye taahhütnamesi: Kiracının, kiralananı belli bir tarihte boşaltacağına ilişkin yaptığı yazılı irade beyanı tahliye: Boşaltma; salıverme; serbest bırakma tahrir: yazım tahsin: beğenme tahsis: Emrine verme; özgüleme tahşiye: çıkıntı yapmak takas: Vadesi gelmiş, aynı cinsten ve karşılıklı iki alacağın birbirine sayışılması taksim: Ortak mülkiyette bulunan bir malın, ortaklar arasında yapılan bir sözleşmeyle veya dava açmak suretiyle bölüştürülmesi takyit: kısıtlama ta'lık :geciktirme; askıda bırakılma tahmil:yükleme tahrip :harabetme; yıkma; kırma; bozma tahrir :yazma; yazım tahriren:yazılı olarak taht :alt; aşağı tahtani:binanın alt kısmı tahtani fevkani: altlı üstlü tahvil :değiştirme; değiştirilme; borç senedi tahvilat:tahviller takaddüm: önce gelme; önde gelme takarrür etmek: kararlaşmak; kararlaştırmak; istikrar kazanan kararlar takrîr :önerge; anlatma; anlatış; tapuda malını sattığını veya ipotek ettiğini söyleme takrir etmek:sağlamlaştırmak taksir: iradi olarak işlenen bir icra ya da ihmal eyleminden, fail tarafından istenmemiş olmalarına rağmen, kanunun cezalandırdığı sonuçların meydana gelmesi hali takyit :sınırlama; kayıtlama; şarta bağlama; kısıtlama talâk: islâm hukukunda boşanma talîmâtnâme:yönetmelik tapuyu misil :tarafsız bilirkişinin belirteceği tapu; bedel; değer baha tarik :yol; yöntem târik :terkeden; bırakan tariki âmm: herkesin geçebilmesi için bırakılan yol; kamunun yararlandığı yol; tasarruf: Bir şeyden yararlanabilme ve o şey üzerinde fiili veya hukuki işlem yapabilme gücü tashih:düzeltme; resmi bir kütüğün, bir hukuki işlemin düzeltilmesi tasnif: düzen tasrih etmek: açıklamak; belirtmek tasvib :doğru bulma; uygun görme; onaylama tatbika medar imza:uygulamaya elverişli imza tathir :temizleme tavassut:aracılık; ara bulma; aracı olma tavazzuh: aydınlanma tavzîh :açıklama tavzif: görevlendirme tazammun etmek:öngörmek; sonucu doğurmak; içine almak; kapsamak tazminat: Maddi veya manevi zarara karşılık ödenen bedel; zarar ödencesi;hukuka aykırı olarak başkalarına verilen zararların ödetilmesi biçiminde müeyyidedir teadül :beraberlik; denklik; birbirine denk gelme teahhur(teehhür):gecikme; temerrüt teâmül :örf ve adet; öteden beri olagelen, insanlar arasında yapılagelen belli bir davranış teati: karşılıklı gönderme tebaa :uyruk; bir devletin hükmü altında bulunan kimseler tebâdür:akla gelme; hatırlanma tebârüz ettirme:belirtme; ortaya koyma tebdil :değişme; değiştirilme tebeddül:değişiklik tebellüğ :bir tebliği alma; tebliğ edilen bir yazıyı imza ile teslim alma tebellür :netleşme; net olarak ortaya çıkma; aydınlanma tebeyyün etmek: saptanmak ; ortaya çıkmak; aydınlanmak tebligat: Bir hukuki işlemin yetkili makamca, ilgili kişinin bilgisine sunulmak üzere, kanun ve usule uygun olarak yazı veya ilanla bildirilmesi tecdit :yenileme; tazeleme, açıkça anlaşılacak şekilde önceki borcun, yeni bir borç kurarak ortadan kaldırılması; yenileme tecezzî: bölünme; doğranma tecvîz :ceza verme; caiz görme tedabir:tedbirler önlemler tedarik :sağlama; temin etme tedavül :sürüm; elden ele gezme; dolaşma; kullanılma tedip hakkı: ana babalara tanınmış çocuğa öğüt vermek, ihtirada bulunmak tebdil : değiştirmek tebeddül : değişiklikler tebeyyün ortaya çıkmak tediye :ödeme; bir borcun ödenmesi tedricen:azar azar; yavaş yavaş; aşamalı olarak tedvîn :hukuku birleştirmek amacıyla,hukukun bir dalı ile ilgili yasa halinde kurallar koyma teehhür:gecikme; sonraya kalma teemmül:düşünüp taşınma; etraflıca düşünme teessüs :kuruluş; kurulma; yapılma; yapılanma tefehhüm:anlamak; akıl erdirmek teferruat :ayrıntı; bölgesel töreye (örfe) veya malikin açık isteğine göre, bir şeyin işletilmesi veya korunması veya ondan yararlanılması için sürekli olarak ona tahsis olunan ve kullanışta o şeye bağlı kılınan yada takılan veya onunla birleştirilen taşınır mallar, asıl şeyin teferruatıdır teferruğ :satın alanın aldığı mülkün ferağ işlemini yaptırması, tapu kaydını kendi üzerine çevirme teffiz :bkz tefvîz tefhim:verilmiş olan kararın veya hükmün,duruşmada hazır bulunan taraflara yargıç tarafından sözle bildirilmesi tefrişat:döşeme araçları; bir yeri döşemek için kullanılan eşya tefvîz :ihale; sipariş etme; havale etme; dağıtım; ısmarlama; bir taşınmazı belli bedel karşılığında üçüncü kişinin üzerinde bırakma tehâlüf:yargıcın iki tarafa da yemin vermesi; birbirine zıt olma tehir erteleme: ara verme tek taraflı irade beyanı: Hukuki bir ilişkide taraflardan birinin, o ilişki bakımından hüküm ve sonuç doğurmaya yetecek şekilde iradesini açıklaması tekabül etmek:karşılamak; karşılık olmak tekaüd :emeklilik tekâyüd:birbirine hile yapma tekeffül :birine kefil olma; kefalet verme; garanti etme tekemmül:tamamlanma; olgunlaşma tekevvün etme: yaratılma; meydana gelme telâfi: zararı karşılama; giderme; eksikliği giderme telâhuk: birbirine katılma; yarışma; hakların yarışması telhîs: hülasa etme; özetleme; özet telif: yazma; uzlaştırma telif hakları : fikir ürünü eserler üzerinde yaratıcısının sahip bulunduğu haktır telvis etmek: kirletmek temadi: sürüp gitme; süregelme; devamedegelme; sürme; uzama temellük:mülk edinme; kendine mal etme; sahip olma; sahiplenme; devralma temerrüd:direnme; borcun ifasında gecikme, bir yükümlülüğün yerine getirilmesinde oluşan gecikme; direnme temettü: kâr; kazanç payı; yarar teminat: Belli bir hukuksal durumu (genellikle borcun ödenmesini) sağlamak için verilen garanti teminat akçesi: bir sözleşmenin kurulması için taraflardan birinin diğerine vermek yükümlülüğünde bulunduğu para temlik: devir temlik: Bir malın veya hakkın, bir hukuki işlemle başkasına devredilmesi; mülkiyetin nakli temyiz Kudreti: İyiyi kötüden ayırma ve makul biçimde davranışta bulunma yeteneği tenâküz: çelişki tenbih: uyarma; uyarı tenezzül: inme; alçalma; düşme; kendine aykırı gelen bir işi veya durumu kabul etme tenkis: indirme; azaltma; eksiltme tenmiye: nemalandırma; artırma; işletme tensip: uygun görme tenvîrât: aydınlatma; ışıklandırma tenzil: indirtme; azaltma terâküm: birikme; biriktirme tercihe şayan: üstün tutulan; yeğlenen; tercih edilen tereke (terike): miras bırakanın mirasçılarına geçen kalıtı; kalıt; mirasçılara kalan malvarlığı terekküp etmek: oluşmak teressübât :tortulanmalar; dibe çökmeler; durulmalar terettüp etmek: düşmek; doğmak; ait olmak; sırası gelmek; gerektirmek terhin :rehin olarak verme; emanet bırakma terkin :silme; çizme; resmi kütük veya defterde yazılı bulunan bir konunun (şerhin) çizilmesi termim: tamir etme; onarma; düzeltme; iyileştirme tersîmât: resmetmeler; resmini yapmalar; çizmeler tertip :sıra; düzen; düzenleme tesâhub: sahip çıkma; koruma tescil: Resmi kütük veya defterlere bir konunun (hakkın) yazılması, kayıt düşülmesi tesellüm :teslim alma tesmiye :ad koyma; isimlendirme; belirleme tesviye :sonuca bağlama; çözümleme; gereğini yapma; seviye; düzdüzeltme teşevvüş: karışıklık; kargaşalık teşmil :kapsamına alma; yayma tevakkuf: bağlı olma; durma tevarüs :bir kimseden miras kalma; mirasa konma; kalıtım yoluyla birinden diğerine geçme tevdi etmek: vermek; bırakmak; sunmak teveccüh :yönelme; yakınlık duyma; sevgi tevellüt: doğum; doğma tevessül etmek: başvurmak; kalkışmak; girişmek tevfik :uydurma; uygunlaştırma tevfikan: uyarınca; (ona) göre tevhid :birleştirme tevkif: tutuklama tevkil: Vekil olarak tayin edilmiş kimsenin, vekillik yetkisini bir başkasına devretmesi tevlit etmek: doğurmak tevliyet :vakfın işlerini yönetmek tevliyet davası: mütevellilik davası; vakfın işlerine bakma göreviyle ilgili dava tevsî' :genişleme tevsîk :belgelendirme tevzi :dağıtma tezâyüd: artış; çoğalma tezkere-i sâmiyye: sadrazamlık makamından yazılan tezkere tezyinat :süslemeler toplu iş sözleşmesi: işçi sendikaları ile işveren veya işveren sendikaları arasında yapılan ve iş şartlarını, tarafların hak ve borçlarını düzenleyen yazılı bir anlaşmadır trampa: Bir malın başka bir malla veya bir hakkın başka bir hakla değiştirilmesini konu alan sözleşme tüzel Kişi: Kendisini oluşturan gerçek kişilerin üzerinde ve onlardan bağımsız bir varlığı ve belirli bir amacı bulunan tüzük : Bir kanunun uygulamasını göstermek veya kanunun emrettiği işleri belirtmek üzere, kanunlara aykırı olmamak şartıyla ve Danıştayın incelemesinden geçirtilerek Bakanlar Kurulu tarafından çıkartılan yazılı hukuk kurallarıdır __________________
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|
Cevap : A Dan Z Ye Hukuk Sözlüğü - Harf Sırasına Göre |
06-02-2010 | #21 |
Şengül Şirin
|
Cevap : A Dan Z Ye Hukuk Sözlüğü - Harf Sırasına GöreU uhde :görev; birinin yapmakla yükümlü olduğu iş; bir işin yapılacağına söz verme uhdesinde: üzerinde; sorumluluğunda ulak :haberci; haber iletici umran: bayındır umranî: bayındırlıkla ilgili; imarlı hale getirme umur :işler urup :arşının sekizde biri uyrukluk : Şahısları veya şeyleri devlete bağlayan hukuki ve siyasi bağdır uygulama imar plânı : onaylı halihazır haritalar üzerinde, varsa kadastral durumu işlenmiş olarak, nazım imar plân esaslarına göre çizilen ve çeşitli bölgelerin yapı adalarını, bunların yoğunluk ve düzeni, yolları ve uygulama için gerekli imar uygulama plânlarına esas olacak uygulama etaplarını ve diğer bilgileri ayrıntılarıyla gösteren plân uzatılmış mal ortaklığı: Evlilik birliğinin, eşlerden birinin ölümüyle son bulması halinde, sağ kalan eşin, ölen eşin çocuklarıyla birlikte devam ettirdiği mal ortaklığı rejimi Ü üçüncü şahıs: Bir sözleşmenin, davanın veya icra takibinin taraflarından olmayan kişi üst hakkı: Taşınmaz malikinin, bir başkasına, arsasının üstünde ya da altında inşaat yapma veya mevcut inşaatı koruma (ona sahip olma) yetkisi verdiği irtifak hakkı
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|
Cevap : A Dan Z Ye Hukuk Sözlüğü - Harf Sırasına Göre |
06-02-2010 | #22 |
Şengül Şirin
|
Cevap : A Dan Z Ye Hukuk Sözlüğü - Harf Sırasına GöreV vabeste :bağlı vakfiye :vakfedenin vakfa ilişkin bildirimini ve hakimin tescilini kapsayan belge vakıf :tesis; başlı başına bir varlığı bulunmak üzere bir malın belirli amaca tahsisi varaka: belge; yazılı kağıt varant :rehin senedi; umumi mağazaya tevdi edilen mallara ve tahıla ilişkin rehin hakkını gösteren ve bu mallar üzerinde herhangi bir alacaklı yararına bu hakkın yaratılmasını sağlayan senet varîd :gelen; vasıl olan; gerçek olan; varolan vâridât: gelirler; devlet(kamu)gelirleri vâris :mirasçı vasıl olmak :ulaşmak, erişmek vasi: Kanunun öngördüğü durumlarda, küçük veya kısıtlı kişilerin haklarını korumak üzere mahkeme tarafından atanan kanuni temsilci vatandaşlık : Bir hakiki şahsı bir devlete bağlayan hukuki bağdır vaz' :koyma; konulma (yürürlüğe koyma) vazıyed etme: bir şeye veya bir işe el koyma vaziyet :durum; hal vecîbe :borç veçhile : bu yönden; böylece; uyarınca vedia: saklama vefa hakkı: hak sahibine, sattığı şeyin mülkiyetinin kararlaştırılan bedel karşılığında tekrar kendisine devrini, tek taraflı irade beyanı ile isteme yetkisi veren hak vehle :öncesi; baş tarafı; dakika; an vehle-i ûlâ: ilk başlangıç; birdenbire vekalet Sözleşmesi: Kişinin, bedelli veya bedelsiz olarak, bir işi yürütmeyi veya yerine getirmeyi başkası adına üstlendiği sözleşme vekil: Vekalet sözleşmesi gereği, müvekkil tarafından ve onun adına işlem yapmakla yetkilendirilen kişi velayet: Ana ve/veya babanın, reşit olmamış çocukları üzerindeki (kanundan doğan) eğitim ve terbiye hak ve yetkisi velev: olsa bile; hatta; ister; isterse veli: Velayet hakkına sahip bulunan ana ve/veya baba verese: mirasçılar vergide adalet ilkesi: herkesin mali gücüne göre vergiye tabi tutulmasıdır vesayet: Küçük veya kısıtlıların haklarının korunması amacıyla özel hukuk tarafından düzenlenen ve bir kamu hizmeti niteliğini taşıyan kurum vesait :vasıtalar; araçlar vezâif :vazifeler; görevler vicahî :yüze karşı; tarafın yüzüne karşı vikaye :koruma vuku bulmak: olmak; oluşmak; meydana gelmek vücut bulmak: doğmak; yapılmış olma
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|
Cevap : A Dan Z Ye Hukuk Sözlüğü - Harf Sırasına Göre |
06-02-2010 | #23 |
Şengül Şirin
|
Cevap : A Dan Z Ye Hukuk Sözlüğü - Harf Sırasına GöreY yabancı : bir devletin ülkesinde oturan ve o devletin uyruğunu iddia etmek hakkı olmayan kimselerdir yalamuk :çam ağacının reçineli kabuğu; soymuk yapı (imar hukukunda) karada ve suda, sürekli veya geçici, resmî veya özel yeraltı ve yerüstü inşaatı ile bunların ilave, değişiklik ve tamirlerini içine alan sabit ve hareketli tesisler yapı alacaklısı ipoteği: bir yapıyı yapanların, o yapıdan doğan alacaklarını teminat altına almak için koydurdukları gayrimenkul rehni yapı kullanma izni :iskân belgesi yapı malikinin sorumluluğu:bir binanın veya diğer yapı eseri malikinin, bunların çürük yapılmasından veya korunmasındaki kusurundan dolayı sorumlu tutulması yapı ruhsatı :inşaat izni; inşaat ruhsatı yargı: Hukuk kurallarının bağımsız ve tarafsız mahkemelerce belli bir olaya uygulanmasıdır yayla :çevresi dik bayırlarla çevrili, düz ve yüksek yer; genellikle yüksek platolarda yer alan, insanların serinlemek ve hayvanlarını otlatmak için yaz aylarında gidip kaldıkları yer yaylak: Bir veya birkaç köy ya da beldeye, ayrı ayrı veya ortak olarak, yaz mevsimini geçirmeleri ve hayvanlarını otlatmaları için tahsis edilen veya öteden beri bu amaçla kullanılagelen arazi hayvanların yayılıp otlamasına uygun yer; otlak yed :el ;elinde bulundurma yed'i istirdat: mal üzerindeki yitirlmiş egemenliği, tasarruf gücünü geri almak, yeniden ele geçirmek yediemin :uyuşmazlık konusu şeyin saklanması ve idaresi kendisine verilen kişi; güvenilir kişi; yediadl yekûn :toplam yeni arazi teşekkülü: Kimsenin mülkiyetinde olmayan yerlerde birikme, dolma, kayma ya da kamunun malı olan akarsuların yatak veya seviyelerinin değişmesi gibi olaylarla oluşan toprak parçası yeniden değerleme: Vergi matrahının hesaplanmasıyla ilgili ekonomik kıymetlerin takdir ve tespiti; paranın değer kaybı gözönüne alınarak, bilançolardaki stoklar, sabit varlıklar gibi kalemlerde düzeltmeler yapılması yerleşme alanı: imar Plânı sınırı içindeki yerleşik ve gelişme alanlarının tümü yeşil alan :şehir imar plânlarında toplumun yararlanması için ayrılan ve üzerinde inşaat yapılması mümkün olmayan ve ileride veya şimdiden park, çocuk parkı vb hizmet alanı olarak ayrılmış alan yönetim planı: Kat Mülkiyeti Kanunu'na göre anagayrimenkulün yönetimini düzenleyici hükümler içeren ve bütün kat maliklerini bağlayan sözleşme
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|
Cevap : A Dan Z Ye Hukuk Sözlüğü - Harf Sırasına Göre |
06-02-2010 | #24 |
Şengül Şirin
|
Cevap : A Dan Z Ye Hukuk Sözlüğü - Harf Sırasına GöreZ zabıt defteri: Eski hukukta, tapu sicili gibi kullanılan defter zabıtname: tutanak zâhire :yiyecek; gerektiği zaman harcanmak üzere ambarda saklanan hubûbat zâhirî :görünen; görünüşte zail :zeval bulma; bitme zamanaşımı: Kanunda öngörülen ve belirli koşullar altında geçmekle, bir hakkın kazanılmasını, kaybedilmesini veya bir yükümlülükten kurtulmayı sağlayan süre zamin: bir şeyi tazmin eden; kefil zevâid (zevait): vakıfta gelirin dağıtılmasından sonra geri kalan zeval :son; bitim; nihayet; yok olma zevciyyet: kocalık,karılık; karı-kocalık; eşlik zımnında :dolayısıyla; için; olarak zımnî :üstü kapalı; açık olmayan zihni kayıt: bir kimsenin bilerek ve isteyerek, asıl iradesiyle uyuşmayan bir beyanda bulunması zikretmek: anmak; anılmak; bildirmek; belirtmek zilyet :bir şeyi fiilen elinde bulunduran kişi; bir şeyde tasarrufta bulunan kişi; elmen zilyetlik: Bir şey üzerinde fiili hakimiyet veya bi eşyayı fiili hakimiyet ve kudret alanı içinde bulundurma demektir ziya :kaybetme; yitme ziyade: fazla; çok; aşırı zuhur etmek: ortaya çıkmak; doğmak __________________
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|
|