Atasözleri |
06-23-2009 | #1 |
Şengül Şirin
|
AtasözleriAtasözleri Atasözleri toplumca benimsenmiş bazı inanış, görüş ve düşüncelerin daha çok bir öğüt ve uyan biçiminde dile getirildiği kalıplaşmış kısa, özlü sözlerdir Atasözleri her ulusun dil dağarcığında zengin bir birikim oluşturur Uzun süre ağızdan ağıza dolaşarak yaygınlaşır ve toplumun inanış, düşünüş özelliklerini dile getiren özlü bir söz niteliği kazanır Bu bakımdan, toplumun sağduyusundan kaynaklanan güvenilir sözler olmalarının yanı sıra, ilginç anlatım biçimleriyle de kolayca akılda kalır Atasözlerinin çoğu kişilere ne yapıp ne yapmamaları konusunda öğüt verme ve uyarma amacı da taşır Bu nedenle toplumsal bir işlevleri olduğu söylenebilir Sözgelimi, "Acele işe şeytan karışır" atasözünde kişileri, işlerini yaparken dikkatli ve sabırlı olmaya çağıran bir uyan ve öğüt vardır Atasözlerini yaşamımızın hemen hemen her alanında kullanabiliriz Öğüt vermek, Örnek göstermek, bir savı güçlendirmek, görüşümüzü kısa yoldan anlatmak için atasözlerine başvururuz Bazı atasözleri, birçok dilde ortaktır Türkçe'deki "Vakit nakittir" sözü birçok dilde de vardır Bunun nedeni, zamanın büyük bir değeri olduğu gerçeğine bütün insanlığın inanmış olmasıdır Bazı atasözleri, ufak bir değişiklikle, birçok dilin ortak malı olur Sözgelimi Türkçe'deki, zor durumda kalan insanın en olmadık çarelere başvurmasını anlatan, "Denize düşen yılana sarılır" atasözü İngilizce'de "Denizde boğulan samana sarılır" biçimindedir Ama atasözleri, büyük çoğunluğuyla, belirli bir topluma özgü inanış, görüş ve düşünceleri dile getirir Türkçe'de bu tür sözlere atasözü ya da atalar sözü denmesinin nedeni bu sözleri, sözüne güvenilir atalann, büyüklerin ve bilge kişilerin söylediğine inanılmasıdır Bu nedenle de güvenilir ve inanılır olması gerektiği vurgulanır Aslında atasözlerinin çoğu halkın ortak ürünüdür Günümüzde Türkçe'de kullanılan bazı atasözlerinin çok uzun bir geçmişi vardır Sözgelimi bugün "Dağ dağa kavuşmaz, insan insana kavuşur" diye kullanılan atasözü, 900 yıl önceden kalma Kâşgarlı Mahmud'un Divanü Lügati'tTürk adlı sözlüğünde "Tag taga karışmaz, kişi kişigga kafışır" biçiminde yer alır Bunun gibi "Aç ne yemez, tok ne demez", "Baba ekşi elma yer, oğlunun dişi kamaşır" gibi atasözleri de o zamanlardan günümüze gelebilen atasözleridir Türk atasözlerinin özelliklerini kısaca şöyle toparlayabiliriz: Bunlar kalıplaşmış sözlerdir Sözcükleri değiştirilemez, yerlerine başkaları konamaz: "Sakla samanı, gelir zamanı" yerine, sözgelimi, "Sakla şapkanı, gelir zamanı" demek aykırı kaçar Genellikle kısa ve özlüdür, az sözcükle çok şey anlatır "Acı patlıcanı kırağı çalmaz" örneğinde görüldüğü gibi genel kural niteliğindedir Uzun bir gözlem ve deneme sonucu edinilen görüş, inanış ve düşünceleri dile getirir "Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır" buna örnektir Atasözleri karşılıklı konuşma, kısa öykü, dize, beyit gibi çeşitli anlatım biçimleri, çeşitli söz ve ses oyunlarıyla kulağa hoş gelen bir yapıya bürünürler "Tilkiye tavuk kebabı yer misin? demişler; adamın güleceğini getiriyorsunuz demiş" sözünde karşılıklı konuşma; "Analı kuzu, kınalı kuzu" sözünde ses oyunu; "Adam, adam sayesinde adam olur" sözünde de sözcük oyunu kullanılmıştır Bazı atasözleri yalnızca bir yöreye özgü olabilir Örnek olarak, "Aç kurt komşu kuzuyu yemez" Bursa yöresinin; "Değirmeni su döndürür, insanı dil" İsparta yöresinin; "Giden varır, arayan bulur" Afyon yöresinin atasözleridir "Üzümünü ye, bağını sorma", "Parayı veren düdüğü çalar" gibi Nasreddin Hoca fıkralarından türetilmiş atasözleri de vardır Atasözleri, toplumsal gelişme, değer yargılarının, değişmesi, dilin gelişimi gibi etmenlere bağlı olarak değişime uğrar Bazı atasözleri ise zaman içinde unutulup gider Atasözlerini, çoğunlukla söyleyeni belli, derin anlamlı, kısa ve özlü sözler demek olan özdeyişlerle (vecize) de karıştırmamak gerekir Atatürk'ün "Hayatta en hakiki mürşit ilimdir" sözü atasözü değil bir özdeyiştir Bunun gibi, halk arasında sık sık kullanılan "Etekleri zil çalmak" "Küplere binmek" gibi deyimleri de atasözlerinden saymamak gerekir Deyimlerin hem sayısı, hem kullanılma alanları atasözlerine göre çoktur Deyimler bir cümle içinde kullanılır oysa atasözlerinin kendisi cümle yapısındadır Yazılı olarak ilk örneklerine 8 yüzyıldan kalma Göktürk yazıtlarında rastlanan Türk atasözleri Divan edebiyatında olsun, halk edebiyatında olsun bolca kullanılmıştır Divan edebiyatında Necati, Nabî, Şeyh Galib gibi şairler şiirlerinde atasözlerine yer veren sanatçılardan birkaçıdır Halk edebiyatında ise "atalarsözü destanı" adı verilen yapıtlarda atasözleri hece ölçüsüne uygun biçimlerde kullanılmıştır 18 yüzyılda yaşamış ünlü minyatürcü ve âşık Levnî'nin Atalarsözü Destanı bunlara bir örnektir Ayrıca Karacaoğlan başta olmak üzere pek çok âşık, deyişlerine serpiştirdikleri atasözleriyle görüşlerini güçlendirmeye, söylediklerinin doğruluğunu vurgulamaya çalışmıştır
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|
Cevap : Atasözleri |
06-02-2010 | #2 |
Şengül Şirin
|
Cevap : AtasözleriAtasözleri Yağmurda bilinir, bir nesnenin değeri, ona gereksinim duyulduğu zaman daha iyi anlaşılır Aba vakti yaba, yaba vakti aba, zamanı gelince gerekecek şeyleri daha önceden hazır etmelidir Abdal tekkede, hacı Mekke'de, herkes kendisine uygun düşecek yerde bulunmalıdır Acele ile menzil alınmaz, sonuca ulaşmak için en uygun davranış biçimi acele etmeden iş yapmaktır Acele işe şeytan karışır Acı acıyı keser, su sancıyı, güçlük güç yoldan yenilir Acıkan doymam, susayan kanmam sanır, yoksunluk çeken kimse isteklerine kavuşunca eline geçenlerin yeterli olmadığını sanır, daha çoğunu ister Acıkmış kudurmuştan beterdir, uzun süre yoksunluk çeken kimse, istediklerine kavuşmak için beklenmedik işler yapabilir Acı patlıcanı kırağı çalmaz, çile çekmiş, yaşam deneyleri artmış kişiler kötülüklerden kolay kolay etkilenmez Acıyan uyumuş, acıkan uyumamış, her şeye katlanılır, açlığa katlanılmaz Aç ayı oynamaz Aç doymam, tok acıkmam sanır Aç elini kora sokar, aç insan yiyeceğini sağlamak için kendisini en büyük tehlikelere atabilir Aç gözünü, açarlar gözünü, uyanık davranmayan, gerekli önlemleri almayan kişi karşılaştığı kötülüklerden ders alarak uyanık davranmayı öğrenir Açık yaraya tuz ekilmez Açın gözü ekmek teknesinde olur, gereksinmeler içinde olan kimse en çok bunları nasıl karşılayacağını düşünür Açın karnı doyar, gözü doymaz Açın koynunda ekmek durmaz, kazancı kendisine güç yeten kişi eline geçeni harcar, yarına bir şey saklayamaz Açın kursağına çörek dayanmaz, yoksul kimse gereksinmelerine kavuşma olanağını bulsa da eksikleri kolay kolay bitmez Aç köpek fırın deler Aç kurt arslana saldırır Açlık İle tokluğun arası yarım yufka, yoksulluğun socunlarını abartmamak gerekir Açma sırrını dostuna, o da söyler dostuna Aç ne yemez, tok ne demez, yoksunluk içindeki kimse sağlayabildiklerinin iyi mi kötü mü olduğuna aldırmaz; varlıklı kişi ise en iyi şeyde bile kusur bulur Aç tavuk kendini arpa ambarında sanır, aç kişi bolluk hayalleriyle avunur Açtırma kutuyu, söyletme kötüyü, kışkırtıp zorladığımız zaman karşımızdakilerin bizim aleyhimizde söyleyecekleri pek çok sözleri olabilir Adam adama yük değil, can gövdeye mülk değil, insanlar başkalarının sorunlarına sahip çıkmalı, onlara yardımcı olmalıdır Adam adamdan korkmaz, utanır Adam adamı bir kere aldatır Adama dayanma ölür, ağaca dayanma kurur, insan yapacağı işlerde başkalarının sürekli desteğine güvenmemelidir Ağacı kurt, insanı dert yer Ağacm kurdu içinde olur, her varlığı çökertecek öğeler gene kendi içinde bulunur Ağaç kökünden yıkılır, bir düzende ayrıntılara değil temele bakmalıdır Ağaç ne kadar uzasa göğe ermez, her şeyin doğasından gelen bir sınırı vardır Ağaç yaş İken eğilir Ağalık vermekle, yiğitlik vurmakla, her şeyin kendine göre bir yolu yordamı vardır Ağanın alnı terlemezse ırgçdın burnu ka-namaz, bir iş yerinde çalışanların işlerini uyumlu sürdürmeleri için işçiler gibi İşverenin de özveride bulunması gerekir Ağanın malı çıkar, uşağın canı, malı olan malından, malı olmayan canından olur Ağılda oğlak doğsa ovada otu biter, Tanrı herkesin kısmetini verir Ağır basar, yeğni kalkar, saygınlık ağırbaşlılıkla sağlanır Ağır git ki yol alasın, amacına varmak isteyen güvenli adımlarla ilerlemelidir Ağır kazan geç kaynar, kimi insan güç harekete geçse de sonunda verimli olur Ağır taş batman döver, ağırlığı olan, durmuş oturmuş kişiler kolay kolay hırpalanmaz Ağır yongayı yel kaldırmaz, durmuş oturmuş kişileri gelip geçici olaylar kolay kolay etkilemez Ağız yer yüz utanır, armağan kabul eden karşılığını vermek zorunda kalır Ağlamakla yar ele girmez, bir sonucu elde etmenin yolu duygusal davranışlar olmamalıdır Ağlamayan çocuğa meme vermezler Ağlarsa anam ağlar, kalanı yalan ağlar Ağustosta beyni kaynayanın zemheride kazanı kaynar, zamanında gereken çabayı gösterip çalışan ilerde karşılığını görür Ağustosun yarısı yaz yarısı kış Ah alan onmaz, kötülük eden kötülük bulur Ahmağa yüz, abdala söz vermeye gelmez, başarının sırrı kimden ne bekleyeceğini bilmektir Ah yerde kalmaz Akacak kan damarda durmaz Ak akçe kara gün içindir Akan su yosun tutmaz Akıl akıldan üstündür Akıl için yol birdir, tutkular araya karıştırıl-mazsa herkes gerçeği bulabilir Akıllı düşman akılsız dosttan hayırlıdır Akıl para ile satılmaz Akılsız başın cezasını ayak çeker Akılsız köpeği yol kocatır, iyice düşünmeden yapılmaya kalkışılan işin sonunda yapana zarar verecek sonuçlar ortaya çıkar Akıl yaşta değil baştadır Ak koyunun kara kuzusu da olur, iyilerden beklenmedik kötü işler de çıkar; iyi anababa-dan kötü çocuklar da doğabilir Akla gelmeyen başa gelir, hesaplanmayan şeyin cezası çekilir Akmasa da damlar Akraba ile ye iç, alışveriş etme Akşamın hayrından sabahın şerri iyidir, her işi geciktirmeden, vaktinde yapmalıdır Alacakla verecek ödenmez Ala keçi her vakit püsküllü oğlak doğurmaz, değerli bir kaynaktan her zaman istendiği kadar değerli verim alınmaz Alçak eşek binmeye kolay, öksüz çocuk dövmeye kolay, esirgeme, korunmadan uzak kalanlara haksız davranışlarda bulunmak kolay bir yol gibi görünür Alçak yerde yatma sel alır, yüksek yerde yatma yel alır, insan kendi durumuna uygun bir davranış yolunu tutmalıdır Alet işler el övünür Alıcı kuşun ömrü az olur, başkalarına kötülük etmek, hele can almak sonuçta insanın kendisine de kötülük getirir Alın yazısı değişmez Alışmış kudurmuştan beterdir Al ile aslan tutulur, güç ile sıçan tutulmaz, yolu yordamıyla, en güç işi bile başarmak mümkündür; sadece kaba güç kullanmak ise en küçük sonucu dahi elde etmeye yetmez Âlim unutmuş, kalem unutmamış, en bilgili insan bile her şeyi aklında tutamaz Bilinen şeyler mutlaka yazıya geçirilmeli böylece kalıcılığı sağlanmalıdır Allah bilir ama kul da sezer, bir işin nasıl gelişeceğini, ne sonuç vereceğini önceden bilemeyiz, ama akıl yürütüp sonuçları önceden kestirebiliriz Allah çam isteyene çam, mum isteyene mum verir, insan Tanrı'dan ne isteyeceğini bilmelidir Allah dağına göre kar verir Allah'ın bildiği kuldan saklanmaz Allah kardeşi kardeş, kesesini ayrı yaratmış Alma mazlumun ahım, çıkar aheste aheste, insan başkalarına kötü davranışlarda bulunmamalıdır; yaptığı kötülüklerin cezasını yavaş yavaş da olsa mutlaka çeker Altın anahtar her kapıyı açar, para ile her güçlüğün yenilebileceği yolunda yaygın bir inanç vardır Altın ateşte, insan mihnette belli olur, altın nasıl eritilerek saflığını belli ediyorsa insan da güçlükler karşısındaki davranışlarıyla değerini belli eder Aman diyene kılıç kalkmaz, hatasını kabul eden, bağışlanmasını dileyen kimseye anlayışla davranmalıdır Amcam, dayım, herkesten aldım payım, insan en yakınlarından bile kötülük görebilir; kimsenin yardımını görmeden işlerini başarmayı öğrenmelidir Ana gibi yâr olmaz, Bağdat gibi diyar olmaz Ana kızına taht kurmuş, baht kuramamış, insanlar çocuklarının türlü isteklerini karşılayabilirler ancak onların mutlu olmalarını sağlayamazlar Anan güzel idi hani yeri, baban zengin idi hani evi, ananın babanın sağlayacağı olanaklar geçicidir Anasına bak kızını al, kenarına bak bezini al, yeni yetişenlerin tutum ve davranışlarında onları yetiştirenlerden gelen derin izler„ etkiler vardır Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az Aptala malûm olur, eskiden ermişlerin kerametini belirten bu söz günümüzde bir şeyi gerekçesiz olarak kestirip atanlarla alay etmek için kullanılır Aptessiz sofuya namaz mı dayanır, işi kurallarına, sırasına göre yapmayanların çabası boşa gider Araba devrilince yol gösteren çok olur Arabanın ön tekerleği nereden geçerse art tekerleği de oradan geçer, yetişkinlerin yaptıkları yeni yetişenlere de örnek olur Arayan mevlasını da bulur belasını da Arı bal alacağı çiçeği bilir Art gibi eri olanın dağ kadar yeri olur, çalışkan insanlardan oluşan topluluklar en geniş alanlardaki olanaklardan yararlanabilirler Arık etten yağlı tirit olmaz, elverişsiz gereçler kullanılarak nitelikli sonuç sağlanamaz Arı kızdıranı sokar, insan kendisiyle çekişip çatışana sert tepki gösterir Arı söğüdü, akıllı öğüdü sever, akıllı insan kendisine gösterilen yolu, yordamı benimser Arife günü yalan söyleyenin bayram günü yüzü kara çıkar Arkadaşını söyle, kim olduğunu söyleyeyim Armudun iyisini ayılar yer, iyi şeylerden kimi kez onu hiç hak etmeyenler yararlanır Armut dalının dibine düşer, bir kimse kendisini yetiştirenin etkilerini taşır Arpa eken buğday biçmez Arpa verilmeyen at kamçı zoruyla yürümez, birinin çalışmasından verim almak için onun gereksinmelerini de karşılamak gerekir Ar yılı değil kâr yılı, günümüzde çekingen davranmak yerine kendi çıkarlarını gözetmek için çaba gösterenler çoğunluktadır Aslan kükrerse atın ayağı kösteklenir, güçlü, haklı konumda olanlar sırası gelip haklarını istediklerinde, bir tek sözleri beklenen etkiyi sağlamaya yeter Aslını saklayan haramzadedir, kişinin kendisini yetiştiren çevreyi gizleyip saklamaması gerekir Aşığa Bağdat yakın gelir Âşığın gözü kör olur, seven kişi sevdiğinin kusurlarını kolay kolay fark etmez Aşı pişiren yağ olur, gelinin yüzü ağ olur, iyi bir sonuca iyi araç gereç kullanarak ulaşılır Aşk olmayınca meşk olmaz, bir işi öğrenmek, bir işte başarı kazanmak o işe köklü bir sevgiyle bağlanarak sağlanabilir At binenin kılıç kuşananın, bir şeyde gerçekten hakkı olan kimse onu kullanıp ondan yararlanmasını bilendir At binicisini tanır Ateş düştüğü yeri yakar Ateş olmayan yerden duman çıkmaz Atın bahtsızı arabaya düşer, kişi talihsizse değeri ne olursa olsun karşılığını göremez Atın ölümü arpadan olsun, istediklerini elde ettikten sonra başlarına gelecek her şeyi kabule hazır kimselerin durumunu anlatır Atın ürkeği, yiğidin korkağı, olaylar ve insanlar karşısında uyanık, tetik davranmalıdır Atlar tepişir, arada eşekler ezilir, büyüklerin çekişmesi kimi kez aradaki küçüklerin zarar görmesine yol açar At olur meydan olmaz, meydan olur at olmaz, bir sonuca ulaşmak için gerekli bütün koşullar her zaman bir arada bulunmaz At ölür meydan kalır, yiğit ölür şan kalır, insan iyi işler yapmalı, iyi bir ad bırakmalıdır At yedi günde, it yediği günde, soylu kişi geleceği düşünür, soysuz kişi günü gününe yaşar Ava giden avlanır Avcı ne kadar al bilse ayı o kadar yol bilir, başkalarını alt etmek için türlü yolları deneyenler bir de bakarlar ki karşılarındakiler de hiç akla gelmedik önlemleri almıştır Avrat var arpa unundan aş yapar, avrat var buğday unundan keş yapar, kimi kadın hiçten en iyi şeyleri yaratır, kimi kadın ise en iyi araç gereçten yararlanmasını beceremez Ayağını yorganına göre uzat Aza kanaat etmeyen çoğu hiç bulamaz Az veren candan çok veren maldan Baba malı tez tükenir evlat gerek kazana Babası oğluna bağ bağışlamış, oğlu babasına bir salkım üzüm vermemiş, yapılan iyiliklerin karşılığını vermeyenler için söylenir Bağa bak üzüm olsun, yemeye yüzün olsun, bir işten iyi sonuç almak için çalışıp çabalamak gerekir Bakarsan bağ olur, bakmazsan dağ olur Balık baştan kokar Bal tutan parmağını yalar, başkalarına çıkar sağlamakla görevli olanlar kendilerine de bir pay ayırırlar Bana dokunmayan yılan bin yaşasın, kendilerine kötülük dokunmadıkça olaylardan uzak duran, etliye sütlüye karışmayan kimseler için söylenir Başa gelen çekilir Baş nereye giderse ayak da oraya gider Baş yarılır börk içinde, kol kırılır kürk içinde, kişisel dertleri, sorunları yerli yersiz ortaya dökmemelidir Bedava sirke baldan tatlıdır Bekârlık sultanlık Besle kargayı oysun gözünü Beş parmak bir değil Beterin beteri vardır Bilmemek ayıp değil sormamak ayıp Bir adamın adı çıkacağına canı çıksın Bir avuç altının olacağına bir avuç toprağın olsun, elde bulunan para pul tükenir, oysa toprak işlenerek sürekli kazanç sağlanabilir Bir elin nesi var, iki elin sesi var, dayanış-masız hiçbir başarı elde edilemez Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı var, insan küçücük bir iyiliğini gördüğü kişiye bile hak ettiği yakınlığı göstermeli Biri bilmeyen, bini hiç bilmez, küçük iyiliklerin değerini bilmeyen daha büyük yardımların karşılığını hiç vermez Biri yer biri bakar, kıyamet ondan kopar, insanlar arasında eşitlik kurulmalı, herkese hakkı olanlar sağlanmalıdır Bir koyundan iki post çıkmaz, verebileceğini zaten vermiş olandan, daha çoğunu elde etmek artık olanaksızdır Bir kötünün yedi mahalleye zararı dokunur Bir mıh bir nal kurtarır, bir nal bir at kurtarır, en küçük, önemsiz şeyler bile sırası gelince işe yarar; küçük küçük şeyler birleşerek çok büyük yararlar sağlar Bir musibet bin nasihattan iyidir, öğütlere kulak asmayan kişiler kimi zaman başlarına gelen kötü işlerden unutulmayacak dersler alırlar Bjr sıçrarsın çekirge, iki sıçrarsın çekirge, üçüncüde ele geçersin çekirge, kaçamak kötü işler çevirenler bir iki kez kendilerini kur-tarsalar bile sonunda mutlaka ele geçip cezalarını çekerler Bir sürçen atın başı kesilmez, hata yapana sert davranıp hemen ceza vermemeli; ona yeniden çalışıp çaba göstermesi için olanak tanımalı Boğaz dokuz boğumdur, bir sözü söylemeden önce iyice düşünmek gerekir Borcun iyisi vermek, derdin iyisi ölmek, borçlu yaşamak da dert çekmek de kötüdür; ikisinden de kurtulmak gerekir Borç ödemekle, yol yürümekle tükenir Borç yiyen kesesinden yer, borç yapan eninde sonunda ödemek zorunda kalacağını düşünmelidir Bostana dadanan eşeğin kuyruğu, kulağı olmaz, yolsuz işler yapan kimseler bu durumun yol açacağı zararları da sık sık çeker Boşboğazı cehenneme atmışlar, odun yaş diye bağırmış, yerli yersiz konuşanlar bu tutumlarını en olmadık koşullarda bile sürdürürler Boş lakırdı karın doyurmaz Böyle gelmiş böyle gider Bugünün işini yarına bırakma Buğdayım var deme ambara girmeyince, oğlum var deme yoksulluğa ermeyince, elde edilmemiş şeylere elde edilmiş gibi bakmamak gerekir Buğday ile koyun, geri yanı oyun, temel şeylere bakmalı; ayrıntılarla boşuna uğraşmamalı Buldum bilemedim, bildim bulamadım, ele geçen olanaklardan zamanında yararlanmasını bilmeli Bülbülü altın kafese koymuşlar, ah vatanım demiş, özgürlükten vazgeçilmez; onun yerini ne kadar değerli olursa olsun başka hiçbir şey tutmaz Büyük balık küçük balığı yer, güçlüler daima güçsüzleri ezer Büyük lokma ye büyük söz söyleme, sonunda ne ile karşılaşacağını düşünmeden kesin yargılar vermemeli, atıp tutmamalı Cahilin dostluğundan âlimin düşmanlığı yeğdir, kötü de olsa bilgili kişi bilmeyenden daha iyidir Cana gelecek mala gelsin Can boğazdan gelir, insan sağlığını korumak için her şeyden önce yiyip içmesine dikkat etmelidir Can canın yoldaşıdır, insan tek başına yaşayamaz, başkalarıyla dayanışma içinde bulunmalıdır Can çıkmayınca huy çıkmaz, insanlar alışkanlıklarını daima sürdürür, daha önceki hatalı davranışlarını tekrarlarlar Canı yanan eşek attan yörük olur, bir işte bir kötülükle karşılaşan kimse bundan ders alır, gücünün üstünde çalışmaya koyulur Cefayı çekmeyen safanın kadrini bilmez, bir İşin sıkıntısını çekmeyen, elde edilecek sonucun değerini de kavrayamaz Cins horoz yumurtada öter, iyi ortamda, iyi yetiştirilen çocuk daha başlangıçtan kendini belli eder Cömert derler maldan ederler, yiğit derler candan ederler, başkalarının pohpohlamasına kanıp savurganlığa kalkışmamalı; kışkırtmalara uyup kavgaya dövüşe girmemeli Cömertle nekesin harcı birdir, savurganlık da cimrilik de iyi değildir Çalma elin kapısını, çalarlar kapını Çam sakızı çoban armağanı Çanağa ne doğrarsan kaşığında o çıkar Çatal kazık yere batmaz, birkaç kişinin birden yönetmeye giriştiği iş iyi yürjjmez Çekişilmeyince pekişilmez, düşünceler karşılıklı tartışılmadan iyi sonuç alınamaz Çerçi kızı boncuğa âşıktır, insanın değer ölçüsü yetiştiği ortama bağlıdır Çıkmadık candan umut kesilmez, insanoğ-lundan son ana kadar umut kesilmez Çiftçinin karnını yarmışlar, kırk tane "gelecek yıl" çıkmış,çiftçi yaşamı yalnızca sürekli bir umuttur Çiftçiye yağmur, yolcuya kurak; cümlenin muradını verecek Hak, insanların çıkarları birbirleriyle çelişir, ancak hiç kimse isteklerine ulaşacağından umudunu kesmemelidlr Çiğnemeden yutulmaz, isteklere ulaşmak için mutlaka gereken çabayı göstermelidir Çivi çıkar ama yeri kalır, yapılan kötülükler hiçbir zaman unutulmaz, mutlaka bir iz bırakırlar Çivi çiviyi söker, her şey benzeriyle giderilir Çobanın gönlü olursa tekeden yağ çıkarır, insan istedikten sonra olmayacak şey yoktur Çobansız koyunu kurt kapar, iyi yöneticisi olmayan toplumlar felaketle karşılaşır Çocuğa iş, ardına sen düş, bir işi ancak becerecek yeterlikte olan kimselerden istemelidir Çocuk düşe kalka büyür Çocuktan al haberi, çocuk gördüklerini, bildiklerini saklayıp değiştirmeden doğru biçimde anlatır Çoğu zarar, azı karar Çok bilen çok yanılır, insan kendisinin her şeyi bildiğini ileri sürer, bu yolda davranırsa yanlış işler yapmaktan kurtulamaz Çok gezen çok bilir Çok havlayan köpek ısırmaz, yaygaracı insandan iş çıkmaz Çok koşan çabuk yorulur Çok naz âşık usandırır Çok söyleme arsız edersin, aç bırakma hırsız edersin, gereksiz sınırlamalar aşırılığa yol açar Çömlek demiş dibim altın; kaşık demiş girdim çıktım, kendini olduğundan başka türlü görtermeye çalışan, boş yere övünenlerin gerçek durumunun ne olduğunu bilip söyleyen biri mutlaka ortaya çıkar Çul içinde aslan yatar, insanların değerlerini kılık kıyafetlerine, dış görünüşlerine göre belirlemek yanlıştır Dağ başına kış gelir, insanın başına iş gelir, insanın sorunlarla, güç durumlarla karşılaşması doğaldır Dağ başından duman eksik olmaz, önemli işler yapan, sorumlu durumda olanların dertleri, sıkıntıları da olur Dağda gez belde gez, insafı elden bırakma, insan her koşulda insaflı davranmalıdır Dağ dağa kavuşmaz İnsan insana kavuşur Damlaya damlaya göl olur Darı unundan baklava, incir ağacından oklava olmaz, kötü araç gereçle iyi iş başa-rılmaz Davacın kadı olursa yardımcın Allah olsun, başkalarını yargılayanların kendi çıkarları sözkonusu olsa bile adalet yolundan ayrılmamaları beklenir Davulun sesi uzaktan hoş gelir Değirmen iki taştan, muhabbet iki baştan, sevgi ve saygının karşılıklı olması gerekir Deli deli akanı bura bura tıkarlar, aşırı davranışlarla başkalarına zarar verenleri gerektiğinde sert önlemler alarak zararsız duruma getirirler Deli deliden hoşlanır, imam ölüden, insanlar en çok, kendileri gibi olan ya da kendilerine yarar sağlayan kimselerle ilişki kurar Dell İle çıkma yola, başına getirir bela Dell kız düğün etmiş, kendi baş sedire geçmiş, hatır gönül tanımayan, çevresinde Aslan yatağından bellidir, bir kimsenin niteliği, çalışıp, yaşadığı ortamdan belli olur Asıl azmaz, bal kokmaz, iyi yetişmiş kişiler kolayca bozulup yozlaşmaz kilere gereken saygıyı göstermeyenler için söylenir Deliye bal tattırmışlar, çarşıda katran bırakmamış, iyilik anlayana yapılmalıdır Deliye her gün bayram Demir nemden, insan gamdan çürür Demir tavında dövülür Denize düşen yılana sarılır, zor durumda her çareye başvurulur Derdini söylemeyen derman bulamaz Derede tarla sel için, tepede harman yel için, bir işe girişirken ilgili önlemleri de almak gerekir Dervişin fikri ne ise zikri de odur, insanı çok yakından ilgilendiren konular bütün konuşma ve davranışlarında da kendini belli eder Destursuz bağa girilmez, izin alınması gereken bir işte mutlaka bu koşulu yerine getirmeli Deve büyüktür ama beşini bir eşek yeder, önderlik güce bakmaz Deveden büyük fil var Dibi görünmeyen sudan geçme, iyice araştırmadan, gerekli önlemleri almadan bir işe girişme Dikensiz gül olmaz Dilim seni dilim dilim dileyim, başıma geleni senden bileyim, gereken yerde gerektiği biçimde konuşmayan kimse bundan zarar görür Dilin kemiği yok, ileri sürdüğü görüşleri değiştiren, daha önce vardığı yargıların tersini savunanlar için söylenir Dinsizin hakkından imansız gelir, insafsız davrananlar sonunda kendilerinden daha da insafsızıyla karşı karşıya kalırlar Doğmadık çocuğa don biçilmez, her şey sırasında yapılmalıdır Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar Dost acı söyler Dpst kara günde belli olur Dostluk başka alışveriş başka Dünya malı dünyada kalır Düşenin dostu olmaz Düşmez kalkmaz bir Allah, sağlık, zenginlik gibi durumların tümü geçici olabilir; insan bunu daima göz önünde bulundurmalıdır Ecele çare bulunmaz, çaresiz gibi görünen en güç iş için bile önlem alınabilir Ekmeği ekmekçiye ver, bir ekmek de üste ver, her işi en iyi bilene yaptırmalı, uzmana istediğinden daha fazlasını vermekten kaçınmamalı Ekmekle oynayanın ekmeğiyle oynanır, başkasını işinden eden kendi işinden olur El atına binen tez iner, sadece başkalarının sağladıklarından yararlanarak başarı kazananlar bir süre sonra bu olanaklardan yoksun kalırlar Elçiye zeval olmaz, aracı olan sorumlu tutulmaz El elden üstündür El elin nesine, gülerek gider yasına, kimseye bel bağlamamak gerekir El için kuyu kazan evvela kendi düşer Elifin hecesi var, gündüzün gecesi var, hiçbir şey tek başına düşünülmemelidir, her şeyin ardında başka bir şey vardır El ile gelen düğün bayram, ortak sıkıntılar daha kolay karşılanır Elin ağzı torba değil kl büzesin, insanlar başkaları için ileri geri konuşurlar, buna engel olmak kolay değildir El mi yaman bey mi yaman, topluluğun bireyden daha etkili ve başarılı olduğunu belirtmek için söylenir El üstünde gömlek eskimez, ödünç alınan şey iyi korunup geri verilir; bu yüzden az zarar görür El yarası onulur, dil yarası onulmaz, maddi zararların etkisi çabuk yok olur, kötü sözlerin yol açtığı zararlar ise kolay giderilmez El yumruğu yemeyen kendi yumruğunu değirmen taşı sanır, başkasının gücüyle karşılaşmamış kimse kendisini herkesten güçlü sanır, ancak bir süre sonra durumun ne olduğunu kavrar Emanete hıyanet olmaz Erenlerin sağı solu olmaz, beklenmedik davranışlar için kullanılır Erkek aslan aslan da dişi aslan aslan değil mi, erkekler kadar kadınlar da güçlü ve yürekli davranabilirler Eski dost düşman olmaz Eşek hoşaftan ne anlar, eğitimi kıt, beğenisi incelmemiş kimseler ince ve derin şeylerin değerini kavrayamaz Etle tırnak arasına girilmez, birbirine çok yakın olanların arasına girmemeli; onları ayırmaya çalışmamalı Ev alma komşu al Evladın var mı derdin var Evvela can sonra canan, insan kendi çıkarlarını bütün yakınlarının çıkarlarından önce düşünür Fakirlik ayıp değil tembellik ayıp Faydasız baş mezara yaraşır Fazla mal göz çıkarmaz Garip kuşun yuvasını Allah yapar, kimsesizler umutsuzluğa düşmemelidir; onların işleri de sonunda çözüme kavuşur Geçmişe mazi, yenmişe kuzu eti derler, geçmişteki başarılarla övünmek yersizdir Gel demesi kolay ama git demesi güçtür Gelen gidene rahmet okutur Gemisini kurtaran kaptan Gençliğin kıymeti ihtiyarlıkta bilinir Gönül ferman dinlemez Gönül kimi severse güzel odur Görünen köy kılavuz istemez Görünüşe aldanmamalı Göz görmeyince gönül katlanır Gülme komşuna gelir başına Gülü seven dikenine katlanır Güneş balçıkla sıvanmaz, gerçek, yalanla gizlenemez Güneş girmeyen eve doktor girer Haklı söz haksızı Bağdat'tan çevirir, doğru sözle haksızlık er geç ortadan kalkar Harmanda dirgen yiyen sıpa, yılına kadar acısını unutmaz, ceza alan kimse bunu kolay kolay unutmaz Harman dövmek keçinin işi değil, her işi ancak buna yeterli olan kimseler yapabilir Hastaya döşek sorulmaz, insan en çok ihtiyaç duyduğu şeylere her şeyden önce sahip olmak ister Hatasız kul olmaz Hatır için çiğ tavuk yenir Haydan gelen huya gider, emeksiz kazanılan kolay yenir Hazıra dağlar dayanmaz, arkası gelmeyen, değerlendirilmeyen varlık çabuk tükenir Her güzelin bir kusuru vardır Her horoz kendi çöplüğünde öter, insanın ancak kendi çevresinde sözü geçer Her işin başı sağlık Herkes davul çalar ama çomağı makama uyduramaz, bir işi gerektiği gibi ustaca yapmak çok zordur Herkes kaşık yapar ama sapını ortaya getiremez Her koyun kendi bacağından asılır, herkes kendi işlediği suçtan sorumludur Her kuşun eti yenmez, insanları görünüşlerine göre değerlendirmemen; kolayca elde edilecek, söz geçirilecek sanılan kimse umulmayacak kadar sert çıkabilir Her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır, herkesin kendine özgü bir çalışma biçimi, davranış yolu vardır Hocanın dediğini yap, yaptığını yapma, akıl verip yol gösteren kimselerin kendileri de yanlış işler yapabilirler; onların yaptıklarına değil verdikleri öğütlerin doğru olup olmadığına bakmalı Irmak kenarına çeşme yapılmaz, yararlı bir iş yaparken işe yarayıp yaramayacağını da düşünmeli Irmaktan geçerken at değiştirilmez, bir iş yaparken yerini ve zamanını iyi kollama- lı İbadet de gizli kabahat de, insanın yalnız kendisini ilgilendirecek iyi ve kötü eylemleri başkalarının gözünden uzak kalmalıdır İki cambaz bir ipte oynamaz, yaptığı iş sadece hileye, kurnazlığa dayanan kimselerin karşısına aynı nitelikte kişiler çıkıp onları alt edebilir İki el bir baş içindir, bir insanın gücü ancak kendine yeter İki gönül bir olunca samanlık seyran olur, birbirini seven kimseler elbirliğiyle en güç koşulların bile üstesinden gelirler İki testi tokuşunca biri elbette kırılır İnanma dostuna saman doldurur postuna, insan en yakınına bile güvenmemelidir İnsan doğduğu yerde değil, doyduğu yerde İnsan yedisinde ne ise yetmişinde de odur İşleyen demir ışıldar İt ürür kervan yürür, doğru yolda ilerleyenlere engel olmak isteyen, karşı çıkmaya kalkışanlar görülür; bunların hiçbiri gidişi durduramaz Kabahat ölende mi öldürende mi, haksızlığa uğramış, ama buna kendileri neden olmuş kimseler için söylenir Kalp kalbe karşıdır, birbirlerine sevgi, yakınlık duyan kişiler kolay anlaşırlar Karga kekliği taklit edeyim derken kendi yürüyüşünü şaşırmış, görgüsüzlüğü yüzünden gülünç duruma düşenler için söylenir Kartala bir ok değmiş, yine kendi yeleğinden, en büyük kötülük kimi zaman insana en yakınlarından gelir Kem söz, kem akçe sahibinindir, kötü söz, başkasını zarara sokacak kötü davranış sonunda sahibini etkiler Kendi düşen ağlamaz Keskin sirke küpüne zarar Komşunun tavuğu komşuya kaz görünür, başkasının malı daha değerli görünür Korkak bezirgân ne kâr eder ne zarar, gereğinden çok ihtiyatlı davranan bu yüzden beklenen sonucu alamayan kişiler için söylenir Korkunun ecele faydası yoktur, korkmakla bir sonuca varılamaz Koyunun bulunmadığı yerde keçiye Ab-durrahman Çelebi derler, bir şeyin iyisi, değerlisi ortada yoksa, kötüsü ilgi görür Kurda neden ensen kalın demişler, kendi işimi kendim yaparım demiş, başkalarından yardım beklemeden kendi işini başaran kimselerin durumu için söylenir Lafla peynir gemisi yürümez, boş sözlerle iş başarılmaz Laf torbaya girmez, söylenmiş bir söz artık saklanamaz ve yalanlanamaz Leyleğin ömrü laklak ile geçer, çalışıp somut ürünler ortaya koyamayan kişiler vakitlerini boş konuşmalarla geçirirler Mahkeme kadıya mülk değildir, bir makam kişisel çıkarlara alet edilemez Mal canın yongasıdır, mal canın parçası gibidir; mala gelecek zarar cana gelmişçesine acı verir Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır Mayasız yoğurt tutmaz Meyveli ağacı taşlarlar, bilgili, yetenekli kimseler, sürekli olarak çekemeyenler tarafından eleştirilir, kötülenirler Mızrak çuvala girmez, gerçeklerin gizlenmesi, örtbas edilmesi mümkün değildir Misafir umduğunu değil bulduğunu yer Mühür kimde ise Süleyman odur, bir işte yetki kime verilmişse karar ona aittir Mürüvvete endaze olmaz, iyilikte ölçü ve sınır aranmamalıdır; küçüğü de değerlidir, büyüğü de Ne oldum dememeli ne olacağım demeli, başarılarla övünmek, böbürlenmek doğru değildir; bir gün işler tersine dönünce ummadığımız sonuçlarla da karşılaşabiliriz Nerde birlik orda dirlik, aralarında birlik beraberlik olan kişiler rahat ve huzur içinde oldukları gibi işlerinde de başarı kazanırlar Nereye gitsen okka dört yüz dirhem, yer ve zaman ne olursa olsun değişmeyen, değişmeyecek olan bazı gerçekler ve ölçütler vardır Ne yavuz ol asıl, ne yavaş ol basıl, ne başımızı derde sokacak kadar atılgan, ne de kendimizi ezdirecek kadar yumuşak olmalıyız Niyet hayır, akıbet hayır, iyi niyetle girişilen her işte er geç olumlu bir sonuç alınır Olacakla öleceğe çare yoktur, önleyemeyeceğimiz bazı olaylar karşısında soğukkanlılığımızı yitirmemeliyiz Otu çek köküne bak, başta insanlar olmak üzere doğada bulunan her şey, geçmişinden izler taşır Bu yüzden herhangi bir şeyi tanımak isteyen önce onun aslını araştırmalıdır Öfke ile kalkan zararla oturur, aşırı öfke sonucu kendini denetleyemeyen kimse, yaptıklarıyla kendisine de,çevresine de zarar verir Öksüz oğlan göbeğini kendi keser, yardım edecek, elinden tutacak kimsesi olmayanlar kendi sorunlarını kendileri çözümlemek zorundadır Ölenle ölünmez Ölüm hak, miras helal, ölüm, insanın engelleyemeyeceği bir sonuç olduğuna göre miras da haktır Geride kalanların ölen kişinin mirasını paylaşmaları da olağandır Öpülecek el ısırılmaz, saygı gösterilmeye değer kişilere iyi davranmalı, hatırları hoş tutulmalıdır Parayı veren düdüğü çalar Perşembenin gelişi çarşambadan bellidir Rüzgâr eken fırtına biçer, kötü ve sert davranışlarla başkalarının zararına yol açanlar daha şiddetli tepkiyle karşılaşırlar Sabır ile koruk helva, dut yaprağı atlas olur, sabırlı davranarak en olmayacak işlerden olumlu sonuç sağlanabilir Sabrın sonu selamettir, sonuca ulaşmak için aceleci davranmamak, sabırlı ve temkinli olmak iyidir Sakla samanı gelir zamanı Sen bilirsin deyince, değirmende kavga olmaz, kişiler birbirlerine karşı uysalca ve anlayışla davranırlarsa sorunlar çözümlenebilir Sırça köşkte oturan, komşusuna taş atmaz, kendisi de zaman zaman kusur işleyen biri, başkalarının kusurlarını yüzüne vurmama-lıdır Sinek küçüktür ama mide bulandırır, kimi kötü şeyler küçük ve etkisiz bile olsalar, insanı rahatsız eder, ilişkilere zarar verirler Sofu soğan yemez, bulunca sapını ko-maz, bazı konularda ileri geri konuşan kimseler ellerine fırsat geçince söylediklerinin tersi olan birçok şeyi yaparlar Sona kalan dona kalır, her iş zamanında yapılmalıdır Geciktirilen işlerden beklenen sonuç elde edilemez, hatta zararlı bile çıkılabilir Son pişmanlık fayda vermez, atılan her adımın sonucunu iyi hesaplayıp ona göre hareket etmeliyiz; sonradan ne yapılırsa yapılsın yararı olmaz Söz gümüşse sükût altındır, yeri ve zamanı gelince susmasını da bilmek yerinde olur; bilmediği konularda fikir yürütenler gülünç duruma düşerler Su testisi su yolunda kırılır, kötü işlerle uğraşanların başına sonunda kötü işler gelir Su uyur düşman uyumaz, dostumuz olmayan kimselerin sessiz duruşları bizi yanıltma-malı, onların kötülük yapmak için fırsat kolladıklarını unutmamalıyız Sürüden ayrılanı kurt kapar, birlikte yola çıktığı kimseleri terk eden, yalnız başına kalır, sonunda başı derde girer Sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yer, zaman zaman uğranılan başarısızlıklar, başa gelen kötü olaylar, kişileri daha dikkatli ve özenli olmaya, önceden önlemler alarak davranmaya zorlar Şeyh uçmaz, müritleri uçurur, bir kişinin ünü, onun yakın çevresindeki kişilerce yayılır, yüceltilir Şimşek çakmadan gök gürlemez, ister doğal ister toplumsal olsun her olay mutlaka bir nedene bağlıdır Taşıma su ile değirmen dönmez, kişi bir işi yaparken kendi gücüne güvenmeli, başkalarının yardımı ve desteğiyle iş yapmaktan kaçınmalıdır Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır Tavşan dağa küsmüş, dağın haberi olmamış, ölçüsüz tepkiler etkisiz kalır, üsttekilerin alttakilerden haberi olmaz Terazi var tartı var, her bir şeyin vakti var, herhangi bir girişimde bulunurken iyice düşünmek, zamanlamasını iyi yapmak gerekir Terzi kendi söküğünü dikemez, başkalarına yararlı olmak için çırpınan kimse, aynı konuda kendisinin ve yakınlarının gereksinmesi olduğu zaman yararlı olamaz Tilkinin dönüp geleceği yer kürkçü dükkânıdır, ne kadar bağımsız yaşamaya, kendi başına buyruk olmaya özenirse özensin, bir kişi ait olduğu çevreden kolay kolay kopamaz Tok açın halinden anlamaz, yoksulların bunalımı, sıkıntısı bu durumu hiç yaşamamış, tanımayan kimselerce kolay anlaşılamaz Tok ağırlaması güçtür, karnı tok olana yemek beğendirmek kolay olmaz Ucuz etin yahnisi iyi olmaz, ucuza alınan mal ya da yaptırılan iş, istenen nitelikte olmayacağından umulan sonucu da vermez Ummadığın taş baş yarar,önem verilmeyen, elinden iş gelmez gözüyle bakılan kişiler, yerinde kullanırlarsa olağanüstü başarı gösterebilirler Ürümesini bilmeyen köpek sürüye kurt getirir, davranışlarında, konuşmalarında ölçülü olamayan kişi kendisine ve çevresindekilere zarar getirir Üzüm üzüme baka baka kararır, sürekli olarak bir arada bulunan kimseler ve yakın arkadaşlar, birbirlerinin huylarından tutum ve davranışlarından etkilenirler Vakitsiz öten horozun başını keserler, yersiz ve zamansız davranışta bulunmamalıdır Varını veren utanmamış, elindekini veren kişi içtenlikle davrandığı için bunların azlığından, değersizliğinden dolayı ayıplanmaz Yalancının mumu yatsıya kadar yanar, söylenmiş bir söz eğer yalan ise, durum kısa sürede anlaşılır, söyleyenin yalancı olduğu ortaya çıkar Yalnız taş duvar olmaz, insan tek başına bütün güçlükleri yenemez Yanlış hesap Bağdat'tan döner, yanlış yolda olduğunu anlayan bir kimse ne denli emek ve para harcamış olursa olsun, onu hemen bırakmalı ve doğru yolu seçmelidir Yarım elma gönül alma, insanın gönlünü almak, hatırını hoş tutmak için verilmiş armağanların büyüklüğüne küçüklüğüne ya da değerli değersiz oluşuna bakılmaz Yarım hekim candan eder, yarım hoca dinden eder, bir iş uzmanlarına yaptırılmazsa zararı büyük olur Yaş kesen baş keser, yaş ağacı kesmek cana kıymak kadar büyük bir suçtur Yavaş atın tekmesi pek olur, yumuşak huylu kimseler, kızdıkları zaman beklenmeyecek kadar sert tepki gösterirler Yazın gölge hoş, kışın çuval boş, zamanında çalışmayan, günlerini boşu boşuna geçiren insanlar yaşlandıkları, ihtiyaçları olduğu zaman sıkıntıya düşerler Yerin kulağı var, gizli kalması gereken ya da iki kişi arasında kalmak üzere konuşulan konular da başkaları tarafından öğrenilebilir Yiğidin sözü demirin kertiği, mert ve yiğit insan sözünü ne saklar, ne değiştirir, ne de inkâr eder Yol bilen kervana katılmaz, herhangi bir konuda kendi kendine yeterli olabilecek durumdaki kişiler, başkalarının yardımına gerek duymaz Yol ile giden yorulmaz, bir işi gereği gibi ve kurallara uygun olarak yapan kimse güçlük çekmez Yol yürümekle borç ödemekle Yolcu yolunda gerek, bir işte gereksiz şeylerle oyalanmadan bir an önce sonuca varmaya bakmalıdır Zaman sana uymazsa sen zamana uy, insanın düşünce ve davranışlarıyla çağının koşullarına uyması gerekir Zararın neresinden dönülse kârdır Zengin arabasını dağdan aşırır, züğürt düz ovada yolunu şaşırır, varlıklı kimseler en olmayacak işleri bile para gücüyle yapar ya da yaptırırlar; yoksullar ise en kolay işi bile başarmakta güçlük çeker Zenginin malı, züğürdün çenesini yorar Zorla güzellik olmaz Zor oyunu bozar, usulüne uygun olarak yapılan bir iş, zorla başka bir yöne çevrilemez; aksi halde düzen bozulur, kurallar işlemez olur ve zorbalık başlar
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|
|