Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
dönemi, iii, selim

III. SELİM ve Dönemi

Eski 01-03-2010   #1
Şengül Şirin
Varsayılan

III. SELİM ve Dönemi



III SELİM ve dönemi








Osmanlı sultanlarının yirmi sekizincisi, İslâm halifelerinin doksan üçüncüsü Sultan Üçüncü Mustafa Hanın oğlu olup, annesi Mihrişah Sultandır İstanbulda 24 Aralık 1761 târihinde, Topkapı Sarayında doğdu Şehzâde Selimin doğumunda yedi gün, yedi gece "Şehrâyîn", üç gece de Deniz Donanmasında tertiplenen merâsimlerle büyük şenlikler yapıldı Şehzâdeliğinde sarayda mükemmel bir eğitim, öğretim gösterilip, terbiye edilerek yetiştirildi Yüksek din ve fen ilimleri, Arapça ve Farsça öğrendi


Veliahd Selim, devam etmekte olan Osmanlı-Avusturya-Rus Harbinde cephelerden gelen acı haberlere dayanamayan amcası, Birinci Abdülhamid Hanın vefâtıyla 7 Nisan 1789 târihinde Osmanlı Sultanı oldu İçte ve dışdaki meseleleri hâl etmek için yüksek devlet memurlarının katıldığı, 16 Mayıs 1789 târihinde büyük bir dîvân toplantısı yaptı
Dîvânda devlet meselelerinin halli için herkesin fikirlerini söylemesini istedi Dîvândan sonra idârî, mâlî, siyâsî ve askerî meselelerin halli için tâlimat verdi Avusturya ve Rusya ile harplerin devâmına karar verildi Mâliyenin düzelmesi için, sarayda bulunan altın ve gümüş eşyânın büyük bir kısmı paraya çevrilmek üzere, darphâneye gönderildi Merkez ve eyâletlerdeki halk da Sultan Selim Hana yardımcı olmak ve saraya uymak için, altın ve gümüşlerini devlete teslim etti Saray ve halkın yardımlarıyla cepheler takviye edildi Fransa ve İspanya sefirleri sulh; Prusya, Kırımın kurtarılması için antlaşma; İsveç ise Rusyaya karşı yardım talebiyle harp teklif ettiler


Sultan Selim Han, cephelerdeki harbin devâmını istedi İsveç ile Rusyaya karşı 11 Temmuz 1789 târihinde Beykoz İttifak Antlaşması imzâlandı 1788 yılından beri devam eden Osmanlı-Avusturya harplerinde, Serasker Kemankeş Mustafa Paşa, takviye kuvvetlerle Yaştan Rus ordusuna karşı sefere giderken, Foksanda Avusturya ordusunun âni taarruzuna uğradı Arnavutların ihânetiyle Osmanlıordusu, 1 Ağustos 1789 târihinde Foksanda bozuldu Avusturyalılar, Belgrata kadar ilerleyip, 8 Ekimde şehir düştü 31 Ocak 1790da Prusya ile Avusturya ve Rusyaya karşı ittifak anlaşması imzâlandı Prusyanın arabuluculuğuyla Avusturya ile devam etmekte olan harbe son verilmesi kararlaştırıldı Fransız İhtilâlinin Avrupada sebep olduğu hâdiseler üzerine, İngiltere ve Prusyanın müdâhalesiyle Rusya da antlaşmaya taraftar hâle getirildi Avusturya ile 4 Ağustos 1791 târihinde Ziştovi Antlaşması imzâlandı Antlaşmaya göre; Avusturya 1788-1791 harbinde aldığı yerleri Osmanlı Devletine geri verecekti Rusya ile 1787den beri Kafkasya ve Balkanlarda devam eden harp, 9 Aralık 1792 târihli Yaş Antlaşmasıyla neticelendi Osmanlı Devleti, Rusya ile Avrupada Dinyester Turla Nehri, Kafkasyada Kuban Nehri hudut kesildi Osmanlı Devleti, Ziştovi ve Yaş Antlaşmalarıyla, en az kayıpla harbe son verip, büyük mâlî külfetlerden kurtulmuştur Avusturya-Rus harplerinin antlaşmalarla halli sonrasında; Avrupa devletlerinin 1789 Fransız İhtilâlinin etkisiyle, ülkelerinde meydana gelen hâdiselerle uğraşması, Osmanlı Devletini geçici bir sulh devrine soktu


Sultan Selim Han, devletin dışta sulh devrine girmesiyle; veliahtlığından beri düşündüğü ıslâhatların icraatına geçti Osmanlı Devleti için lüzumlu askerî, idârî, iktisâdî, ticârî ve sosyal ıslâhatları Nizâm-ı Cedid adıyla tatbikat safhasına koydu Son sefer ve harplerdeki mağlûbiyet ve kesin netîce alınamaması, askeriyenin ıslâhını daha fazla gerektiriyordu Sultan Selim Han, devlet adamlarından aldığı lâyihalarla 24 Şubat 1793 târihinde, modern tarzda, yeni bir orduyu Nizâm-ı Cedid adıyla kurdu


Nizâm-ı Cedid ordusunun masraflarının karşılanabilmesi içinİrâd-ı Cedîd Defterdarlığı kurulup, eski sadâret kethüdâlarından Mustafa Reşîd Efendi de bu işle vazifelendirildi Levend çiftliğinde kışla kurulup, yeni ordu hemen tâlime başlatıldı Nizam-ı Cedîd ordusuna getirilen yenilik ve tâlimler, Yeniçerilere de tatbik edilmek istendi Ancak Yeniçeriler, yenilik ve tâlimleri kabullenmeyerek, birkaç ay sonra eğitimi terk ettiler Ordunun teknik sınıfları takviye edilerek; humbaracı, lağımcı, topçu ocakları için yeni kânunlar yapıldı 1794te Teknik Üniversite mâhiyetinde Sütlücede Mühendishâne-i Berrî-i Hümâyûn kuruldu Okulun öğretim üyesi, kitap, ders âlet ve edevatları yurtiçi ve dışından bütünüyle karşılandı Nizâm-ı Cedîd ordusu yetiştirilmek üzere Ankara, Kayseri ve Konyada teşkilât kurulup, askerin mevcudu artırılmaya çalışıldıMülkî ıslâhat da yapılıp, Anadolu ve Rumeli toprakları, yirmi sekiz eyâlete ayrıldı Âyanların eskiden olduğu gibi halk tarafından seçilmesi kânun hâline getirildi Resmî dâirelere tâlimat gönderilerek, yazışmalara, kullanılan dile, tâbirlere dikkat edilmesi ve halkın işlerinin süratle tâkip ve yerine getirilmesi istendi İlmiye ricâli(ileri gelen devlet adamları) için yeni nizâmnâme yayınlandı İlmî eserler yazılıp, pekçok kitap tercüme edilerek, yayınlandı Ticârî ve iktisâdî sahada yenilik yapılıp, Zahire Nazırlığı kuruldu Tecdid-i Kânun-i Tımar ve Zeamet kânunuyla, harbe katılmayan tımar ve zeâmet sâhiplerinden topraklarının geri alınması esâsı getirildi


Gayri müslim esnaf ve tüccardan bâzıları vergi ve yurt dışına para kaçırmak ve Osmanlı ülkesinde oturduğu halde, yabancı devlet tebaasına giriyorlardı Bu durum ve paranın dışarıya çıkarılmasına karşı tedbir alındı Avrupa devletlerine daimi elçilikler kurularak, 1793te ilk tâyinler yapıldı Avusturya, Fransa, İngiltere ve Prusya merkezlerine gönderilen elçiler; bulundukları memleketlerin yalnız siyâseti ve diğer devletlerle olan münâsebetleri hakkında bilgiler toplamakla kalmadılar Aynı zamanda, oraların kültürleri, her türlü ilerleme ve gelişmeleri hakkında bilgiler toplayıp, rapor hâlinde İstanbula gönderdiler


Avrupalılar ve Rusyanın kışkırtmasıyla Balkan kavimleri, İngilizlerin teşvikleriyle Arabistanda Vehhâbi Bedevîler, Ortadoğuda Dürzî veMarunîler, Kölemen Beğleri,Rumelide kânun kaçaklarından meydana gelen eşkiyânın koruyucusu Kırcalılar da denilen Dağlı Eşkiyası, devlete âsi olup, isyan çıkardılar Bu meselelerin halli için teşebbüs edildiyse de, Fransanın Balkanlar, Akdeniz, Kuzey Afrika, Mısır, Filistin ve Suriyedeki faaliyetleri ardından Napolyon Bonapartın 1798de âni harekâtla Mısır�a asker çıkarması sebebiyle bütünüyle tam bir hal çâresi bulunamadı


Sultan Selim Hanın hükümdarlığının üçüncü ayında çıkan Fransız İhtilaliyle, Avrupa devletleri Fransaya cephe olmasına rağmen, Osmanlı Devleti meseleye karışmadığı gibi münâsebetlerini de dostâne devam ettirdi Nizam-ı Cedid için, Fransadan teknik ve yetişmiş eleman getirildi Fransanın müstakbel imparatoru General Napolyon Bonapart, memleketinde görevden alınınca, sultan SelimHanın dâveti üzerine, Nizâm-ıCedid Ordusunda vazife kabul etmişti Osmanlı Devleti; ihtilâlle değişen yeni Fransız idâresini tanıyan ilk devletlerdendi Fakat, Fransanın 1795 Basel Antlaşmasıyla Venediklilerden Dalmaçya kıyılarını almasıyla Balkanlarda başlattığı istiklâl (bağımsızlık) fikri propagandası, tâkip edilen siyâsetin değişmesine sebep oldu


Adâlet-Eşitlik-Hürriyet fikriyle yapılan Fransız İhtilâli, çıkış gâyesinden uzaklaşarak, Fransanın yayılma siyâsetine döndü Hırvat, Rum veSırplar arasında ihtilâl fikirlerini yaydılar; Yahûdîleri Filistinde istiklale dâvet ettiler Fransa, bununla da kalmayarak, sömürgecilik zihniyetiyle; İngiltereyi Akdenizden çıkarıp, Uzakdoğudaki İngiliz sömürgelerini ele geçirmek için Hinde giden yolların en kısası olan Mısıra sâhip olmak idealiyle, Osmanlı Devletinin toprak bütünlüğünü bozmaya çalıştı Napolyon Bonapart, beş yüze yakın gemiye aldığı Fransız ordusuyla Akdenize açılıp, Maltayı işgâl ettikten sonra, 2 Temmuz 1798 târihinde İskenderiyeden Mısıra çıkarma yaptı


Fransanın beklenmedik harp îlânı ve Mısıra çıkarma yapması, İngilterenin menfaatlerine ters düştüğünden, Akdenizdeki İngilizAmirali Nelson harekete geçti Amiral Nelson, 1 Ağustos 1798 târihinde Fransız Donanmasını Ebûkîrde mağlup etti Fransız donanmasının Ebûkîrde imhâsıyla, Napolyonun ve Mısırdaki Fransız ordusunun anavatanla irtibatı kesildi Rusya, ihtilâlin tesirinden çarlığı korumak için Fransa�ya karşı Osmanlı Devletiyle ittifak kurdu Karadenizden kdenize geçirilen Rus filosu, Osmanlı donanmasıyla birlikte hareket etti Arnavut sâhillerinin muhâfazası ve Venediklilerden Fransaya geçen yerlerin alınmasıyla vazifelendirilen Tepedelenli Ali Paşa, Prevezede Fransızları mağlup etti Osmanlı-Rus donanması Zenta ve Kefalonya adaları sâhilindeki Fransız gemilerini mağlup edip, bir kısmını da zaptetti Bu muvaffakiyetler üzerine, İngiltere ve Rusya ile antlaşma imzâlanarak, ittifaklar resmîlik kazandı


Fransız donanması imhâ edildiğinden Napolyon Bonapart ve ordusunun deniz yolu, Akdenizde Osmanlı-İngiliz-Rus donanmasınca kapatıldığından, Osmanlı ülkesinde mahsur kalmıştı Sultan Selim Han, Fransaya karşı ordu sevk etmek için tâyinlerde bulundu Sayda Vâlisi Cezzâr Ahmed Paşa, Mısır Seraskerliğine tâyin edildi Tırhala Mutasarrıfı Köse Mustafa Paşa da deniz yoluyla Mısıra gönderildi Napolyon Bonapart, Mısırdan çıkış yolu bulmak ve Suriyeye hâkim olmak için, Akkayı kuşattı Akka Kalesi,Mısır Seraskeri Cezzar Ahmed Paşa kumandasındaki Nizâm-ı Cedid askerince, Fransızlara karşı kahramanca müdâfaa edildi Napolyon Bonapartın inatla taarruzu, Fransızların çeşitli hîle ve vaatleri Akkada neticesiz kaldı Cezzar Ahmed Paşa ve Nizam-ı Cedid askerlerinin destânî müdâfaası karşısında kuşatmanın altmış dördüncü günü, Napolyon Bonapart; "Akka olmasaydı, Doğu İmparatoru olurdum" diyerek, büyük hayallerle kendisine bağlanan Fransız ordusunu vebâ salgını, sefâlet ve mağlubiyetle önce Kahireye çekip, sonra da yüzüstü bırakarak, 1799 yazında gizlice Fransa�ya kaçtı Mısırda kalan Fransızlar, Osmanlılara mukâvemet ettilerse de, üst üste mağlubiyete uğradılar 27 Haziran 1801 târihinde imzâlanan tahliye mukâvelesiyle Fransızlar Mısırı boşalttı 25 Haziran 1802 târihli Osmanlı-Fransız anlaşması, Fransa ile harp hâline son verdi Mısır Vâliliğine, 1805te Kavalalı MehmedAli Paşa tâyin edildi Napolyon Bonapartın İstanbul şehri ve Çanakkale ile İstanbul Boğazlarını almak istemesi üzerine 24 Eylül 1805te Osmanlı-Rus ittifâkı yenilendiNapolyon Bonapart tehlikesine karşı İngiltere ve diğer Avrupa devletleri Osmanlılara yardım talebinde bulundular Fakat, Rusya ile ittifak ve İngiltere ile dostluk uzun sürmedi


Arabistan Yarımadasındaki Vehhâbiler, Avrupalılardan gördükleri yardımlarla, çeşitli batı dillerinde birçok yayınlarda da bulunup, 18 Şubat 1803te Tâifi muhâsara ettiler Sultan Selim Han, Arabistandaki hâdiselere esaslı tedbirler almayı plânladıysa da; İngiltere ve Rusya Balkanlar meselesinden Bâbıâliye baskı yapmak istemeleri, muvaffak olamayınca, Rusyanın harp îlân dahi etmeden Osmanlı hududunu ihlâli sebebiyle gerçekleştiremedi Sâdece, Mısır Vâlisi Kavalalı Mehmed Ali Paşa, sultandan aldığı emirle Vehhâbi isyanını bastırıp, Arabistan ve Mısırda kısmen huzur ve asayişi temin etti


Sultan Üçüncü Selim Han zamânında İngilterenin Ortadoğuda; Rusya veAvusturyanın Balkanlarda Osmanlı Devletinin iç işlerine karışıp, müdâhaleci bir siyâset tâkip etmeleri, bu devletlerle harp hâlinde bulunan Fransaya yakınlaşmaya sebep oldu Osmanlı Devletine tâbi Eflâk Beyi Konstantin İpsilanti ile Boğdan beyi Aleksandr Moruzzi, Rus yanlısı olduklarından azledilince, İngiltere ve Rusyanın müdâhalesiyle karşılaşıldı Rusya, harp îlân etmeden, General Michelson komutasındaki altmış bin mevcutlu Rus Ordusuyla, Eflâk veBoğdanı işgâle başladı Vezir-i âzam İbrâhim Hilmi Paşa, sefer için Serdar-ı ekrem tâyin edildi


Rusyanın Balkanlara girmesiyle, İngilterede on altı gemiden meydana gelen bir İngiliz filosunuİstanbul önlerine gönderdi İstanbul önlerine kadar gelen İngiliz donanması, Fransa ile münâsebetlerin kesilmesini, Osmanlı-İngiliz ittifakının yenilenmesini teklif ettiler Kabul edilmeyince, teklifi daha da ağırlaştırdılar Eflâk veBoğdanın Rusya�ya, Çanakkale Boğazının da İngiltereye teslimini teklif ettiler İngilterenin teklifleri kabullenmenin ötesinde akıl ve hayâle sığmayacak derecede olduğundan, İngilizler müzâkerelerle oyalanılarak, boğaz sâhillerinin iki yakası askerlerin ve ahâlinin gayretleriyle kısa zamanda tahkim edildi Boğaz sâhillerine birkaç gün içinde bin iki yüzden fazla top yerleştirildi İngiliz donanması, Osmanlı Devletinin ve ahâlinin kuvvetli tepkisini görünce, çekildi Bunun üzerine İngiltere hükümeti, Akdenizdeki İngiliz donanmasını Mısırın zaptıyla vazifelendirdi


İngilizler, Osmanlıya âsi Kölemenlerle anlaşıp, 20 Mart 1807 târihinde İskenderiyeye çıkarma yaparak teslim aldılar Balkanlarda; İbrâhim Hilmi Paşa, RusCephesine sefere çıkınca, İstanbulda türeyen âsiler harekete geçti Sultan Selim Hanın, Osmanlı Devleti lehine icraatlarına karşı, iç ve dış düşmanların aleyhine propagandasıyla muhâlefet başladı


1806 Edirne Vakasına sebep olan Nizâm-ı Cedid aleyhtarlığıyla başlayan muhâlefet, âsilerden Kabakçı Mustafanın liderliğinde büyük hâdiselere sebep oldu Yeniçeri zorbaları, 25 Mayıs 1807 Kabakçı Vakasından sonra; asıl niyetlerini ortaya koyarak, 29 Mayısta Sultan Üçüncü SelimHanı hâl edip, tahttan indirdiler Âsiler, Sultan SelimHanın amcasının oğlu Veliaht Mustafayı Osmanlı tahtına geçirdiler Sultan Selim Han, on dört ay Topkapı Sarayında nezâret altında yaşadı Kendisine sâdık devlet adamları ve âsilerin hükümetteki icraatlarını beğenmeyen taraftarları, tekrar tahta geçirmek için faaliyet gösterdiler Sultan SelimHan taraftarları, Rusçuktaki Alemdar Mustafa Paşa etrafında toplanıp, harekete geçtiler Alemdar Mustafa Paşa, Sultan SelimHanı tekrar tahta geçirmek için Rumelideki maiyetiyle İstanbula geldi 28 temmuz 1807de Bâbıâli ve Topkapı Sarayını basıp, Sultan Selim Hanı tahta geçirmek istediyse de muvaffak olamadı Sultan Selim Han, 28 Temmuz 1808 târihinde Harem Dairesinde şehit edildi 29 Temmuzda kalabalık bir cenâze merâsimiyle, Lâleli Câmii yanında babası Üçüncü Mustafa Hanın türbesine defnedildi


Sultan Selim Han, yaratılışında halim, selîm ve çok zekîydi Hayırsever olup, pekçok hayır müessesesi ve eserler yaptırdı Üsküdarda Selimiye Câmiini ve ÇiçekçiCâmiini yaptı Eyüp Câmiini büyüterek yeniden yaptırdı Karaca Ahmedde Miskinler Tekkesi denilen Dedeler Mescidini yaptırıp, Küçükmustafapaşada Gül Câmiini kiliseden çevirdi Üsküdarda hâlâ kullanılan meşhur Selimiye Kışlasını, Heybeliadada Deniz Harp Okulu olan Bahriye Mektebini, HalıcıoğlundaTeknik Üniversite mâhiyetindeki Mühendis ve Topçu mekteplerini yaptırıp yeni bölükler kurdu Saltanatı müddetince içte ve dışta büyük düşmanlarla mücâdele etmesine rağmen, ülke îmâr edilip, fazla toprak kaybı olmadı Tam ıslâhata başlayacağı zaman şehit edilmesi, düşündüğü büyük hizmetlerin yerine getirilmesine mâni oldu

Kaynak: http://membreslycosfr/ecdad/osmanli/padi$ahlar/

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : III. SELİM ve Dönemi

Eski 01-03-2010   #2
Şengül Şirin
Varsayılan

Cevap : III. SELİM ve Dönemi



SULTAN III SELİM

III Mustafa’nın Mihrişah Sultân’dan Aralık 1761 yılında dünyaya gelen III Selim, amcasının cephelerdeki duruma üzülerek beyin kanaması geçirmesi ve vefat etmesi üzerine Osmanlı tahtına Recep 1203/Nisan 1789 tarihinde oturdu İslâmî ilimlere vukûfu, şiir, hat ve diğer güzel san’atlardaki mahâreti ve kısaca kültürü açısından, denilebilir ki, 1595’de vefat eden III Murad’dan sonra gelen Padişahlar içinde bir numaradır III Selim, aynı zamanda dirâyetli, merhametli ve ıslâhâta taraftar olan bir Padişahtır Geldiğinde sadrazamlık koltuğunda Koca Yusuf Paşa’nın bulunması ve sonra da uzun müddet Kaptan-ı Deryalık görevinde bulunan Cezayirli Gâzî Hasan Paşa ile çalışması, onun için büyük bir fırsat olmuştur Damad Melek Ahmed Paşa ise, III Selim ile birlikte nizâm-ı cedîd mücadelesini veren sadrazamdır

Saltanat III Selim’e intikal ettiğinde, cephelerde durum çok kötüydü Zira Rus ve Avusturya cephelerinde savaş bütün hızıyla devam ediyordu Boğdan sınırlarındaki Fokşani Meydan Muharebesinde, Kemankeş Mustafa Paşa kumandasındaki Osmanlı orduları, Rus ve Avusturya kuvvetlerinin iki taraflı saldırıları üzerine ağır bir hezimete uğradılar (1203/Ağustos 1789) Bunu Rusların galibiyeti ile sonuçlanan Boza (Buzaov) mağlubiyeti takip etti (Eylül 1789) Ruslar Boğdan’ın başşehri Yaş’ı işgal ederken, Avusturyalılar da Bükreş’i teslim alıyorlardı (Ekim 1789) III Selim’in askerlere hitâben kaleme aldığı ve İslâm’daki gazâ ruhunu hatırlatan hatt-ı hümâyûnu da müessir olamadı Osmanlı kuvvetleri, Eflak’a bağlı Yerköyü’nde Avusturya kuvvetlerini mağlup etseler de, Tuna’nın güneyine çekilmek durumunda kaldılar Ruslar, Besarabya ile Dobruca arasındaki Osmanlı savunma merkezlerini, bazı kayıplar ve mağlubiyetlerle birlikte ele geçirmiş oldu (İsmail, Kili, Tulça gibi, 1790) İsveç’le yapılan ittifak Osmanlı Devleti’nin hiç işine yaramadı Bu sırada 1789 Fransız İhtilalinin olması, Osmanlı Devleti’ni rahatlattı ve Avusturya sulh andlaşması istedi Ağustos 1791’de imzalanan Ziştovi Muâhedesi ile Avusturya-Osmanlı Harbi sona erdi Böylece tarihteki son Alman-Türk savaşı sona erdiği gibi, Alman kuvvetler, Belgrad başta olmak üzere işgal ettikleri yerleri Osmanlılara iade ettiler Osmanlı Devleti ile başbaşa kalan Rusya da sulha yanaştı ve Ocak 1792 tarihinde imzalanan Yaş Andlaşması ile Özü ve Hocapaşa (Odesa) gibi bazı sahil şehirleri Ruslara bırakılarak, Osmanlı-Rus savaşına da son verildi





Cephelerde kaybeden Osmanlı Devleti, sosyal, hukukî, iktisâdî ve özellikle de mağlubiyetlerin birinci sebebi sayıldığından askerî ıslâhatları düşünmeye başladı Zira devlet, dış düşmanlara karşı vatanı müdafaa ederken, iç durum hiç de iyi değildi Anadolu’da derebeyleri, Rumeli’de a’yânlar ve cephelerde savaşan yeniçeri grubu, devlet için büyük bir belâ haline gelmişti Osmanlı ordusunun ve hatta bütün devletin yeniden düzenlenmesi gerekiyordu Osmanlı Devleti, gerileme devrini tamamlayarak artık yıkılmanın sancılarını çekmeye başlamıştı Bu yıkılış emârelerinin sebeplerinin Kur’ân’a aykırı olarak yaşanan sefâhet, halkın vergi yükünün altında ezilmesi, müminlerin kalbinden devlete muhabbetin çıkması ve yardım duyguları yerine kin ve nefret duygularının fışkırmaya başlaması olduğunu, aklı başında olan herkes biliyordu Osmanlı Devleti, nizâm-ı cedîd tabir edilen yeni bir düzenlemeye muhtâc idi Ancak bu nasıl yapılacaktı? Bu konuda tamamen mevcut düzeni değiştirmek isteyenlerin görüşü esas alındı ve 24 Şubat 1793’de Nizâm-ı Cedid resmen bir Hatt-ı Hümâyûn ile ilan edildi Bunun üzerinde ayrıca duracağımızdan ayrıntıya girmiyoruz

Nizâm-ı Cedid de fayda vermedi Osmanlı Devleti devamlı kan kaybediyordu 400 yıldır dost devlet olarak bilinen Fransa’nın başına geçen General Napolyon Bonaparte, 1797 yılında Venedik Cumhuriyet’ine son vererek Osmanlı Devleti’ne komşu haline gelmişti Bununla da kalmadı ve harp ilan etmeden Mısır İskenderiye önlerine geldi (Temmuz 1798) Görünürde, Padişaha itaat etmeyen Memluk Beylerini cezalandırmak için gelmişti; ancak buradan Kahire’ye hareket etti Mısır Beylerbeyisi Ebu Bekir Paşa ile yaptığı Ehrâmlar Muhârebesini de kazandı Bunu gören Osmanlı Devleti, Eylül 1798’de Fransa’ya harb ilan etti İngilizler de tabiî müttefik oldu Şubat 1799’da Filistin’e doğru ilerleyen ve Gazze ile Yafa’yı teslim alan Bonaparte, Akka’da Cezzâr Ahmed Paşa tarafından durduruldu “Akka’da durdurulmasaydım, bütün şarkı ele geçirirdim” diyen General, İstanbul’dan bir ordunun Mısır’a doğru geldiğini duyunca Paris’e döndü Haziran 1801’de Mısır’ın Tahliyesi Mukavelesi imzalandı ve Osmanlı ordusu Mısır’a girdi Böylece III Selim’e de Gâzi ünvanı verildi Bunu, Nizâm-ı Cedidci Gâlib Paşa’nın Haziran 1802 tarihinde imzaladığı Paris Mu’âhedesi takip etti

Bu arada Arabistan’da ortaya çıkan Vehhâbîlik hareketi de Osmanlı Devleti’ni ciddi manada rahatsız ediyordu Bunu ayrıca inceleyeceğiz Mısır’da Memluk Beyleri nasıl bertaraf edilir diye düşünülürken, Mısır’a gittiğinde (1799) asla Arapça bilmeyen ve Arnavud olan Mehmed Ali Ağa, bu beylikleri bertaraf etmek ve Hicaz’daki problemi çözmek için kullanıldı Vehhâbileri bertaraf etmek ümidiyle kendisine Temmuz 1807 yılında Mısır Beylerbeyiliği verildi

Bu arada, Fransız ihtilâlinin milliyetçiliği tahrik etmesi sebebiyle 1806 yılında Sırplar ihtilâl çıkardılar Bunda yeniçerilerin Hıristiyan tebe’aya kötü muâmelesinin de etkisi vardı Zaten Rumeli’de hâkim olan da devlet değil, a’yân denilen zorbalar idi Vidin’de Pazvandoğlu Osman Ağa, Ruscuk’da Tirsiniklioğlu İsmail Ağa ve benzeri zorbalar büyük güç kazanmışlardı Bunların üzerine gönderilen ve kısa zamanda haklarından da gelen Kadı Abdurrahman Paşa geri çekilince, hem halk rahatsız oldu ve hem de Sırp İhtilâli azıttı Avusturya bu ihtilâli kışkırtıyordu Ancak lider Kara Yorgi, 1804’de Ruslara yanaştı Aralık 1806’da Belgrad’ı ele geçirdi ve Rusya da, Kaynarca’daki hakkını kullanarak Osmanlı Devleti’ne harp ilan etti Bender, Hotin, Akkerman ve Kili işgal edildi Resmen Osmanlı-Rus Savaşı başladı Silistre valisi Alemdâr Mustafa Paşa, Rusları iki defa yenince, İngiltere Rusların yanında savaşa girdi Şubat 1807’de İngiliz donanması İstanbul önlerine kadar geldiyse de, hemen geri döndü ve bu sefer Mısır’a yönelerek İskenderiye’yi işgal etti (Mart 1807) Mehmed Ali Paşa İngilizleri durdurdu Diğer taraftan Rus cephesine gönderilmek istenen Nizâm-ı Cedid askerlerini kapıkulu ocağı neferleri kabul etmiyordu Düşman vatanı işgal ederken, ordu birbirine girmişti Ordu, devletin başına belâ olmuştu

Önceleri Nizâm-ı Cedid’e taraftar olan ve en azından ses çıkarmayan âlimler, Nizâm-ı Cedid ricâlinin suiistimallerini ve ahlaksızlıklarını görünce, aleyhe geçmeye başladılar Kasım 1806’da Şeyhülislâm olan İshak-zâde Mehmed Atâullah Efendi, âlimleri Nizâm-ı Cedid grubuna ve hatta Padişah’a karşı tahrik etti İş çığırından çıktı ve Padişah, İslâma aykırı bazı fiilleri yapmakla (mesela ney üflemesi ve tanbur çalması, kız kardeşlerinin ve hanımlarının Avrupâî bir hayat yaşamaya başlamaları gibi) suçlandı 25 Mayıs 1807’de Kastamonulu Kabakçı Mustafa denilen bir neferi kendilerine reis tayin eden yeniçeri yamakları, 19 yıl sürecek olan bir iç isyanı başlattılar III Selim hâlim ve selim birisi olduğu için, kan dökmeğe değil taviz vermeğe taraftardı Bu sebeple 28 Mayıs 1807’de Nizâm-ı Cedid’i ilga etti ve bir gün sonra da kendisi tahttan indirildi Yerine Padişahın amca-zâdesi olan IV Mustafa tahta çıkarıldı

KADIN EFENDİLERİ: 1- Nef‘-i Zâr Baş Kadın Efendi 2- Hüsn-i Mâh Baş Kadın Efendi 3- Zîb-i Fer‘ İkinci Kadın Efendi 4- Âfitâb Üçüncü Kadın Efendi 5- Re’fet Dördüncü Kadın Efendi 6- Nûr-i Şems Kadın Efendi 7- Gonca-nigâr Kadın Efendi 8- Dem-hoş Kadın Efendi 9- Tab‘-ı Safâ Üçüncü Kadın Efendi 10- Ayn-ı Safâ Kadın Efendi 11- Mahbûbe Kadın Efendi İKBALLERİ: 12- Meryem Hanımefendi 13- Mihribân Hanımefendi 14- Fatma Fer‘-i cihân Hanım Efendi Çocukları olmadı

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.