Roman-Türk Edebiyatında Roman |
11-16-2009 | #1 |
Şengül Şirin
|
Roman-Türk Edebiyatında RomanRoman-Türk Edebiyatında Roman Roman, düzyazı biçiminde yazılan ve öyküye göre daha uzun olan bir edebiyat türüdür Romanın en yaygın ve kısa tanımlarından biri budur Roman, kişi ve olaylar aracılığıyla geçmişin ve bugünün gerçek yaşamını, az ya da çok karmaşık bir örgü içinde anlatan bir edebiyat türü olarak da tanımlanır Bazı tanımlamalara göre ise, roman düş ürünüdür Gerçek yaşama uygun olabileceği gibi uygun olmayabilir de; romancı kafasında kurduğu bir dünyayı yansıtabilir Romanda serüven; gelenek, görenek ve kişilik incelemesi; duyguların ve tutkuların çözümlemeleri vardır Bütün bu tanımlar ve nitelemeler çağdaş roman için de geçerli olmakla birlikte, daha çok 19 yüzyıl romanının özelliklerine dayanır Roman sürekli değişen bir edebiyat türü olarak 20 yüzyılın ilk yarısında yeni bir nitelik kazandı 20 yüzyılın ikinci yansından sonra ise daha kökten değişimler geçirdi; "yeni roman" diye adlandırılan bir roman anlayışı ortaya çıktı Başta sinema olmak üzere 20 yüzyılın yenilikleri romanı da etkiledi; anlatım ve kurguda yeni yollar denendi Roman öteki edebiyat türlerine göre oldukça genç sayılır İngilizce ve İtalyanca'da roman sözcüğüne karşılık olarak kullanılan sözcüklerin kaynağı, "yeni" anlamına gelen "no-vus" sözcüğüdür "Roman" sözcüğü ise, ilk kez ortaçağda uzun öyküleri adlandırmak için kullanıldı Bu uzun öyküler halkın kullandığı ve "Roman dili" diye adlandırılan Latince'yle yazılıyordu Böylece bu yeni türün adı "roman" olarak kaldı Roman niteliği taşıyan yapıtların varlığı çok eski zamanlardan beri bilinmekle birlikte romanın bir edebiyat türü olarak yaygınlaşması 12 yüzyılda Fransa'da başlar Öte yandan İÖ 2000'lerde Mısır'da romana benzeyen öyküler yazıldığı bilinmektedir Hint, İran, Çin, Japon edebiyatlarında 8 yüzyıldan sonra roman sayılabilecek edebiyat ürünleri görülür Eski Yunan edebiyatının son dönemlerinde roman niteliğinde ilk yapıt ortaya çıktı Bu, Longos'un yazdığı Daphnis'le Chloe (Daphnis kai Khloe) adlı bir aşk öyküsüydü Romanı, ataları olan ilk uzun öykülerle karşılaştırırsak daha iyi anlayabiliriz 12 yüzyılda ortaya çıkan ilk örnekler düzyazı değil, koşuk biçimindeydi Sekiz heceli dizelerden oluşan bu ilk örneklerin efsane ve fabl ile ortak yönleri vardır Gerçekleşmesi, yaşanması olanaksız olayları ve serüvenleri anlatırlar, bu olaylar ve serüvenler anlatılırken, kişilerin yaşadığı dünya ile ilgili fazla ayrıntıya girilmez, kişilerin düşünceleri üzerinde durulmazdı Bunlar tarihsel olayları, özellikle savaşları konu alan romanlardı Aşk öykülerini anlatan romanlar da vardı Kişileri hayvanlardan oluşan, eğlendirici nitelikteki romanlar da yaygındı Şövalyelerin başından geçenleri anlatan bir başka tür roman da ortaçağda, yaygınlık kazandı Bir ünlü örnek Sir Thomas Malory' nin 15 yüzyılda İngiltere'de yazdığı Art-hur'un Ölümü'dm {Morte d'Arthur; 1485) Bu öykü dizisi, şövalyelerin ejderhalar, büyücüler, esrarlı şatolarla dolu serüvenlerini anlatır; kişilerin düşünceleri konusunda bir bilgi vermez (bak ARTHUR) 15 yüzyılda halk arasında tanınıp yaygınlık kazanan bir başka düzyazı biçimi de "pika-resk" romandır Bu sözcük İspanyolca "külhanbeyi", "serüvenci serseri" anlamındaki "picaro"dan gelir Pikaresk romanda serüvenleri anlatılan kişi, şövalye romanlarının kahramanlarıyla taban tabana zıttır Çapkın, hileci, ama çoğu kez sevimli olan roman kişisi aracılığıyla, okur yaşamın saçma ve çirkin yönünü görür Büyük romancılar bazen şövalye romanı ve pikaresk roman biçimlerini değişik amaçlarla kullanmışlardır Buna bir örnek, 17 yüzyılın başında İspanyol romancı Miguel de Cervantes Saavedra'nın yazdığı Don Kişoftaı (Don Quijote; 1605-15) Don Kişofta yazar, şövalye romanıyla alay eder ve iki ana kişisini pikaresk kahramanların karşılaştıkları gibi bir dizi serüvenin içinde sunar Don Kişot günümüze kadar yazılmış en büyük romanlardan biridir 17 ve 18 yüzyıllarda Avrupa'daki toplumsal değişmeler edebiyatı da etkileyince roman önem kazanmaya başladı İngiltere'de Daniel Defoe ve Samuel Richardson, Fransa'da Ma-rie de La Fayette ve Alain-Rene Lesage gibi romancılar yeni bir anlayışla ürünler verdiler Ama 19 yüzyıla gelene kadar roman başlı başına bir tür olamadı Pierre Marivaux, Voltaire, Jean-Jacques Rousseau, Deniş Diderot, Bernardin de Saint-Pierre gibi Fransız yazarlar ve Alman yazar Goethe roman örnekleri verdiler Romanın yaygınlaştığı ve başlı başına bir tür özelliği kazandığı çağ ise 19 yüzyıl oldu Fransa'da Stendhal, Balzac, Hugo, Flaubert, Zola; Almanya'da Novalis ve Ludwig Tieck; İtalya'da Alessandro Man-zoni; İngiltere'de Jane Austen, William M Thackeray, Dickens; Rusya'da Gogol, Dostoyevski ve Tolstoy; ABD'de Edgar Allan Poe, Herman Melville, Nathaniel Hawthorne, Mark Twain ve Henry James bu dönemin en tanınmış romancılarıdır Çağdaş romanda ise Fransız romancı Marcel Proust, Alman romancı Franz Kafka, İngiliz romancı James Joyce roman anlayışına yenilik getirenler arasındadır Romanlann anlatım biçimleri değişiktir Birinci tekil kişinin ya da romancının ağzından anlatılan romanlar olduğu gibi roman kahramanlarını üçüncü kişi olarak anlatanlar da vardır Roman, anı ya da mektup biçiminde yazılabilir "Bilinç akışı" adı verilen akımda ise anlatımda noktalama işaretleri kullanılmaz; insanın kafasından geçenleri, düşünceleri vermeyi amaçlayan yazar sözcükleri art arda sıralar Romanlar konulanna göre serüven, polisiye, aşk, psikolojik çözümlemelere ağırlık veren, bir dönemin ya da bir çevrenin gelenek ve göreneklerini yansıtan töre romanları olarak sınıflandırılabilir Çağdaş roman anlayışında romanı belli bir anlatım ya da kalıp içine sokmak söz konusu değildir Bütün bu türlerden yararlanarak roman yazan romancılar vardır Türk Edebiyatında Roman Türk edebiyatında batıdaki anlamıyla roman ilk kez 19 yüzyılın ikinci yarısında yazılmaya başlandı Bundan önce Divan edebiyatında, bir koşuk türü olan "mesnevi" ile yazılmış uzun öyküler vardı Halk edebiyatı alanında ise çeşitli halk kahramanlarının, âşıkların, İslam dinine hizmet eden kişilerin öykü ve destanları sözlü bir anlatımla aktarılıyordu Osmanlı Devleti'nin sınırlan içinde ilk basım-evinin çalışmaya başlamasından sonra bu tür ürünler basılmaya başlandı Ülkemizde roman öncesinin anlatı örnekleri olarak düzyazı yapıtlar arasında Arapça ve Farsça'dan çevrilmiş, tarihsel ve efsaneleşmiş olayları konu alan öyküler de vardır Düzyazı alanında, masal öğelerinin de karıştığı, akıldışı olayları içeren öyküler de görülüyordu İlk Türk romancıları, gerek Avrupa edebiyatı ile olan ilişkileri, gerek 1850'den sonra Avrupa edebiyatından yapılan çevirilerin etkisiyle batı romanına öykündüler Ama, geleneksel halk öykülerinden ve meddah öykülerinden de yararlandılar Şemseddin Sami'nin yazdığı ve 1872'de yayımlanan Taaşşuk-ı Talât ve Fitnat ilk Türk romanı kabul edilir Bu dönemin en önemli romancılarından biri Ahmed Midhat'tır Samipaşazade Sezai, Namık Kemal, Recaizade Mahmud Ekrem de ilk romancılanmızdandır Ayrıca bak Adivar, Halide Edip; Ahmed midhat efendi; ahmed kasim; atay, falih rlf-kı; güntekin, reşat nuri; gürpınar, hüseyin rahmi; halikarnas balıkçısı; hisar, abdülhak sinasi; ilhan, attilâ; karaosmanoğlu, yakup kadri; kemal tahir; namık kemal; nesin, aziz; Orhan Kemal; Sabahattîn Alî; Safa, Peyamî; Tanpinar, Ahmet Hamdî; Uşakligİl, Haljd Zîya; Yaşar Kemal
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|
|