Gezgin Ile Fakir Padişah |
10-27-2009 | #1 |
b@ron
|
Gezgin Ile Fakir PadişahGezgin Şehmuz geze geze yoklar, yoksulluklar ülkesine varmış Gezdikçe insanların nasıl bu kadar yoksul olduklarına şaşırıp kalmış Giydikleri elbiseler eski, yamalı, yırtık pırtıkmış Ayaklarında ise birer tahta çarık, yalınayak dolaşanlar bile varmış Köyler, kasabalar ve şehirlerdeki evler tek katlı, ahşap yapılarmış Tarlalar, bağlar, bahçeler belirli yerlerde bulunuyor, fakat ülkenin genişliğine oranla az yer kaplıyormuş Başkente gitmiş Padişahın sarayının nerede olduğunu sormuş İlerde, ağaçlar arasında demişler Ağaçlığın kenarında atından inmiş Ağaçların arasından yürümüş, sonunda yolu geniş bir düzlüğe çıkmış Bakınmış ortada iki katlı ahşap bir evden başka bina görememiş Ahşap binanın çevresinde beş altı kişi, ellerinde kazmalarla toprağı kazıyorlar, ekim - dikim işiyle uğraşıyorlarmış Yanlarına yaklaşmış:”Kusura kalmayın ağalar, sarayı burada diye tarif ettiler Acaba yanlış mı geldim?”diye sormuş “Doğru gelmişsin, beyim! Bizim padişahın sarayı işte burası”demiş köylülerden birisi ve eliyle iki katlı ahşap yapıyı işaret etmiş Gezgin Şehmuz, iliklerine kadar titrediğini hissetmiş Koca bir ülkenin padişahı, nasıl olur da bu eski binada hüküm sürer? Aklına, hayallerine sığdıramamış Başı dönmüş, bakışları bulanmış, olduğu yere çöküvermiş Az biraz dinlendikten sonra, başını elleri arasına almış, düşünceye dalmış”Vah bana, vahlar bana Nasıl oldu da düşünemedim? Onca yoksulluk varken, bu yoksulluğu yöneten padişahın da yoksul olacağını, fakir padişah olacağını Çok yerler gördüm, çok insanlar tanıdım Demek ki tecrübe de bazı durumlarda pek işe yaramazmış Neyse, kalk bakalım Şehmuz Gidelim, görelim şu fakir padişahı, yoksulluğunun derecesini ölçelim Etrafında toplananlara: “Yok bir şeyim Yorgunluktan herhalde başım döndü Padişahınızla görüşmek isterim Gezgin Şehmuz geldi deyin kendisine”demiş Oradakiler, sevinçle birbirlerine bakınmışlar İçlerinden birisi dönmüş Koşarak, padişaha haber vermeye gitmiş Gezgin Şehmuz biraz sonra padişahın odasına girmiş Orta yaşlı padişah kendisini ayakta karşılamış, gülerek: “Hoş geldin! Sefalar getirdin Demek Gezgin Şehmuz sensin Yıllardır hakkında anlatılanları can kulağıyla dinlerim Gittiğin yerlere hareket, bereket getirirmişsin Bilgine, sözüne, sohbetine doyulmazmış Ben seni daha yaşlı zannederdim; pek gençmişsin” “Hoş bulduk, padişah hazretleri Hakkın ihsanları üzerinize olsun efendim On beş yaşlarında ilk gezilerimize başladık, bir o kadarı da, yollarda geçti Yıllar yollarda kaçar, yollarda yılları kovalar dururum Gezerim, dolaşırım, sorarım, öğrenirim Öğrendiklerimi, bilmeyenlere öğretirim Bilgiyi bilen yerlerden, bilgiyi bilmeyen yerlere bilgi taşırım Benim yaptığıma bir nevi bilgi hamallığı denebilir” “Doğru dersin Şehmuz, öğretenin olmadığı yerde bilginin varlığı bilinmiyor, hiçbir şey de öğrenilemiyor Neyse yorgunsundur Buyur, geç otur şöyle, rahatına bak”diyerek padişah Şehmuz'a tahta bir sandalye uzatmış, kendisi de başka bir sandalyeye oturmuş “Şehmuz, sanırım buraya gelene kadar ülkemin birçok kasabasını, köyünü görmüşsündür Halkımın çok yoksul oluşu, şehirlerde tüccar bulunmayışı, toprakların büyük kısmının verimsiz oluşu mutlaka dikkatini çekmiştir Yabancı ülke tüccarları gelmezler benim ülkeme Mal getirseler kime satacaklar? Halkım kendi karnını doyuramazken elbise mi, ayakkabı mı düşünecek O boş gördüğün topraklarda çok denemeler yaptık, her türlü ürünü yetiştirmeyi denedik Sonuç sıfır" “Değerli padişahım Arazilerinizin büyük kısmı killi toprak tabir edilen cinstenKilli topraklar geçirimsiz topraklardır Bu toprağa dikilen nebatların kökleri hava ile temas edemez Yağan yağmur suları bitkinin köklerine ulaşamaz Hava ve su olmayınca da bitkiler yaşayamaz Ülkeniz topraklarının verimli olan küçük bir bölümü kumlu topraklardır Kumlu topraklar bazı sebze ve meyvelerin yetişmesine elverişlidir Fakat kum oranı biraz fazlacadır Uygun yerlerde killi toprakları kumlu topraklarla karıştıralım Bu karışım gübre ile desteklenirse humuslu toprak oluşur Humuslu topraklar erimli topraklardır Bol ürün elde edilir Ayrıca suni göletler yapılırsa, buralarda balık nesli çoğaltılabilir Ülke insanlarının et ve protein ihtiyacı karşılanabilir Zamanla ihtiyaç fazlası ürünler ve balıklar komşu ülkelere satılıp para bile kazanılabilir Gezgin Şehmuz'un anlattıklarını dikkatle dinleyen padişah: "Aman be Şehmuz, yeter ki kendimizi doyuralım, para kazanması eksik kalsın Duymadığımız, bilmediğimiz nice şeyler söylersin Ağzından bal akar Demek ziraat işlerinde böylesine metotlar geliştirilmiş İki yarımın toplamı bir değil, dört edermiş, beş edermiş demek ki Hiç vakit kaybetmeye gelmez Şehirlerden, kasabalardan, köylerden temsilciler gelsin Burada yapmaları gerekenleri öğrensinler Öğrendiklerini gittikleri yerlerde öğretsinler Şu andan itibaren ülkemde genel tarım seferberliğini başlatıyorum”demiş Ekim-dikim işlerinin başladığı günlerde Gezgin Şehmuz'un gelişi fakir ülke için büyük bir şans olmuş Herkes Gezgin Şehmuz'un anlattıklarını can kulağı ile dinlemiş Bilenler bilmeyenlere anlatmış Günlerce, haftalarca arabalarla kumlu toprak taşınmış Yumuşak bir toprak çeşidi olan killi toprakla karıştırılmış Hazırlanan tarlalar sürülmüş, gübrelenmiş, tohumlar atılmış Su kanalları açılmış Tarlalar sulanmış Sonbahar yağmurları toprağın sulanma işine kesin çözüm getirmiş Ekim-dikim işleri bittikten sonra uygun yerlerde suni göletler hazırlanmış Buralarda balık yetiştirilmeye başlanmış Aradan zaman geçmiş Ülkenin birçok yerinde başaklar boy atmaya, sebzeler olgunlaşmaya başlamış Herkes sevinç içindeymiş Sebzeler ve meyveler toplanmış Ambarlar ürünle dolmuş Büyük ve küçükbaş hayvanlar çayırlarda, çimenlerde otlamışlar Eskiden, zayıflıktan kemikleri sayılacak halde olan hayvanlar gelişmişler, semizleşmişler Ertesi yıl, tarım yapılan topraklar daha da genişletilmiş Tarlalara yeni tarlalar katılmış Kendilerine yetecek kadar yiyecek yiyen fakir ülkenin insanları daha bir hırsla, azimle işlerine sarılmışlar Çok çalışmışlar Hasat mevsiminden sonra ürün fazlasını elbise, ayakkabı, kumaş, ev eşyası gibi acil ihtiyaçlar karşılığında komşu ülkelerle takas etmişler Önceleri bu ülkenin adını bile anmayan yabancı tüccarlar gelir, gider olmuşlar Ticaret gelişmeye başlamış Daha ertesi yıl ürün bol olmuş Elbise, ayakkabı gibi ihtiyaçlarını karşılayan halk, ürünlerini parayla satmışlar Eski ahşap evler yıkılıp, yerine taştan, tuğladan, sağlam, iki üç katlı evler yaptırmaya başlamışlar Padişah ise iki katlı ahşap sarayının tam karşısına büyük bir saray yaptırmış Bu saraya taşınmış Eski saray Gezgin Şehmuz'un ricası üzerine yıktırılmamış Kapısına büyükçe bir levha asılmış Levhaya Gezgin Şehmuz'un şu sözleri yazılmış “Yok vardır Var yoktadır Önemli olan, yoktan varı ayırıp çekip almaktır Yok bir tanedir Bir yok, iki yok olmaz Var yoktan ayrılırsa çoğalır: İki olur, üç olur, beş olurYok varın gelişmesini önler, hapseder Var yokun yokluğunda var olur, varlık olur” Gezgin Şehmuz, üç yıldır bu ülkede olduğunu, ülkede yaşayan insanlara biraz olsun yardımcı olabildiyse kendisini bahtiyar ve mutlu hissedeceğini; öğrenme, inceleme, araştırma ile çıkar gözetmeksizin çok çalışmanın toplumları kalkındıracağını söyleyerek, padişahtan gitmek için izin istemiş Padişah ve halk, her şeylerini borçlu oldukları, yoksulluğu yok eden bu değerli adamın kalması için fazla ısrar etmemişler Biliyorlardı ki , O, bir gezgindir Yardıma, öğrenmeye ihtiyaçları olan başkaları da bulunabilir Gezgin Şehmuz padişah ile vedalaşıp saraydan ayrıldıktan sonra, padişah gözyaşlarını tutamamış Evet Bir padişah ağlıyormuş
__________________
|
Cevap : Gezgin Ile Fakir Padişah |
10-27-2009 | #2 |
Şengül Şirin
|
Cevap : Gezgin Ile Fakir Padişahharika,
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|
|