Tuşpa – Van |
09-14-2009 | #1 |
Şengül Şirin
|
Tuşpa – VanTuşpa – Van Van bölgesindeki en eski medeniyet MÖ 4000 yıllarına kadar gitmektedir MÖ 4000 yıllarından itibaren Doğu Anadolu Bölgesi’ne Kafkasya üzerinden Hurriler büyük kafileler halinde göç etmişlerdir Hurrilerin MÖ 2000’li yıllardan itibaren Van Gölünden başlayarak Kızılırmak ve Yeşilırmağın Karadeniz’e döküldüğü yerlere kadar uzanan bir bölgeye hakim oldukları görülürUrartu ve Asur mücadelesi MÖ XIII-IX yüzyılın ortalarına kadar sürmüş, Asurluların bu dağlık ve zor arazi şartlarına sahip bölgeyi hakimiyet altında tutmasının zorluğu yüzünden bu bölgede Urartu Devleti’nin kurulduğu görülmüştür (MÖ 900-600) MÖ 850-840 yılları arasında Urartu Devleti’nin başında kral Sarduri bulunmuştur Tuşpa yani Van şehrini bu kral kurmuştur Aynı tahtın babadan oğula geçmesi geleneğini de bu kralla başlatmışlardır’Kral Işpuni (MO 830-8i0) ve Menuas (MO 8i0-786) yılları Urartuların bayındırlık yönünden geliştikleri bir devirdir Bu devirde Gürpınar ovasından Van ovasına su getirebilmek için kanallar açılmış, yollar, saraylar yapılmış ise de genişleme Kral I Argisti (M 0 786-764) zamanında olmuştur MÖ 66 yılında Van, Romalıların eline geçmiştir MS 200 yıllarına kadar Partlar ve Bizanslılar arasında el değiştirip durmuştur MS 2 yüzyıldan 7 yüzyıla kadar Sasani idaresinde kalmış ve 625 yılında bölgeye Hazar Türkleri gelmiştir Hazarlar ve İslam orduları arasındaki mücadeleler, Hazarların Müslüman olmasıyla sona ermiştir Daha sonra bu bölgede ağırlığını kuran Roma ile Partlar arasında, Van devamlı el değiştirmiştir Partların yıkılması ile Van’da Sasani etkinliği başlamıştır Roma 395’te ikiye ayrılınca bu bölgede Doğu Roma’nın üstün kuvvetleri karşısında Bizans hakimiyeti başlamıştır Bizans İmparatorluğu’nun başındaki Herakliyus’un 641‘de ölümü ile Arapların Anadolu’ya akınları artmıştır Emeviler döneminde Van, Arap hakimiyetinde, ancak Ermeni valiler tarafından yönetilmiştir Abbasiler zamanında ise; yöre halkıyla iyi geçinmek için Aşot isimli Prens Ermeni emirliğinin başına atamıştır 1045’de Bizanslılar, Bograt soyuna son verip yöreyi bütünüyle yönetimleri altına almışlardır Daha sonra bu bölgenin Ermenilerini Anadolu’nun içlerine sürgün etmiş, orada zorla Ortodoks mezhebine sokmuşlardır Anadolu’ya ilk Türk akınları Van bölgesinden başlamış, Çağrı Bey yerleşebilecek yeni bir yurt bulmak amacıyla 1018 yılında Van yöresine gelmiştir Büyük bir direnişle karşılaşmayan Türkler kitleler halinde Anadolu’ya akmaya başlamıştır 1054’de Anadolu seferine çıkan Tuğrul Bey Erciş ve Van yöresini 1064’de ele geçirmiştir 1065’de ise şehir ve çevresi Alparslan tarafından fethedilmiştir Malazgirt zaferi ile Van yöresinde Türk egemenliği pekişmiştir Bu zaferle Bizans Devletinin askeri gücü kırılmış ve bu bölgeye yerleşen Türkmen boyları ile Van ve çevresinde Türkleşme harekatı başlamış ve Van Anadolu’ya giriş kapısı olmuştur Alparslan bu bölgeyi Ermenilerden değil, Bizans İmparatorluğundan almıştır Selçuklulardan sonra, Van bölgesi bir süre İlhanlıların, onlardan sonrada Celayirliler’in yönetiminde kalmış 13 yüzyılda ise Van bölgesi el değiştirerek Karakoyunluların yönetimine geçmiştir Karakoyunluların baş şehri Erciş olmuşturBu tarihten sonra Van Nihayet Kanuni Sultan Süleyman İran’la sürüp giden anlaşmazlığa son vermek için 1533’de bir sefer düzenlemiştir 1534’de Adilcevaz-Erciş-Van kolaylıkla alınmıştır Böylece Van, kesin olarak Osmanlı Devleti’nin eline geçmiştir Osmanlı Devleti burayı eyalet haline getirmiştir Bunun başlıca sebebi, Van’ın iktisadi, ticari ve siyasi yönden taşıdığı önem olmuştur Zira Van, Ortadoğu’yu Anadolu’ya hatta Avrupa’ya bağlayan yolların kavşak noktasında bulunmaktaydı1548’de Kanuni Sultan Süleyman tekrar İran’a sefer düzenlemiştir Ancak, İstanbul’a dönünce Şah Tahmasb Van’ı tekrar ele geçirmiştir 1551-1554 yıllarında Erciş, Ahlat, Adilcevaz’a tekrar hakim olmuştur Kanuni üçüncü defa İran seferine çıkmıştır Bu sefer sonunda Safeviler tümüyle Doğu Anadolu’dan çıkarılmışlardır 1555’de Amasya anlaşması yapılarak Van yöresi Osmanlılara kalmıştır[8] kısa süreli el değiştirmelere sahne olmuştur 16 yüzyılın ilk yarısında bölge Osmanlı ve Safevi İmparatorlukları arasında çekişme konusu olmuştur Yavuz Sultan Selim Çaldıran Seferinde yöreye geçici olarak hakim olmuştur 1882 yılında Van Ermeni olaylarına sahne olmuştur Üç Ermeni elebaşısının yönetimindeki 1500 Ermeni isyancı şehirden uzaklaştırılmıştır 1895’den itibaren Van’da Ermeni çeteleri şehri kundaklamış ve bir Ermeni-Türk çatışmasına yol açmıştır Şehir I Dünya Savaşında Ruslar tarafından işgal edilmiştir 1915’de Ruslar tamamen şehre hakim olmuşlardır Rusların yardımlarıyla Ermeniler de Van’a girmişlerdi 2 Nisan 1918 günü şehir işgalden kurtarılmıştır Bu süre içerisinde vaktiyle 100 binin üstünde olan il nüfusu üç bine düşmüştür 2 Yıl 10 Ay 13 gün süren bir işgalden sonra Türk ordusu 2 Nisan 1918’de Van’ı işgalden kurtarmıştır Ruslarla işbirliği yaparak silahlı baskın yapan Ermeniler bu bölgeden çıkarılmıştır Ruslar ve Ermeniler işgal esnasında Van’ı yakıp yıkmış ve harabe haline getirmişlerdir Cumhuriyetle beraber Van, uzun yıllar bahçeli konutlarıyla kırsal görünümünü korumuştur 1965’de nüfusu 32 bindir 1970’lerde İran demiryolunun açılmasıyla Van’da gelişme görülmüştürBugün merkez nüfusu (1995 sayımı) 762719’dur Akdamar Kilisesi Gevaş ilçesinin sınırları içerisindeki Akdamar Adası’nda yer almaktadırAdanın güneydoğusuna kurulmuş olan kilise , Kutsal Haç adına Vaspurakan kralı IGagik tarafından Keşiş Manuel’e yaptırılmıştırKilisenin kuzey doğusundaki şapel 1296-1336 tarihlerinde; batısındaki jamatan 1763 tarihinde;güneyindeki çan kulesi 18yy sonlarında ilave edilmiştirKuzeyindeki şapelinin ise tarihi bilinmemektedirİlk yapıldığında saray kilisesi olan yapı , sonradan manastır kilisesine dönüştürülmüştür Kilise, mimarisi yanında dış cephesindeki figürlü taş plastiği ile dikkat çekmektedir Plan bakımından merkezi kubbeli, dört yapraklı yonca biçimli haç plana sahiptirOrta mekan yüksek kasnaklı , içten kubbe, dıştan piramidal külahla örtülüdürKubbenin yüksek tutulması kilisedeki dikey etkiyi açıkça ortaya koymaktadır Kiliseye batı ve güneyden birer kapı vasıtasıyla girilmektedirKilisenin çevresi daha sonraki dönemlerde ilave edilen yapılarla kuşatılmıştır Kilisenin figürlü repertuarı oldukça zengindir Bunun yanında İncil ve Tevrat’tan alınmış çeşitli sahneler bulunmaktadırYunus Peygamberin denize atılması,HzMeryem ve kucağında İsa, Adem ile Havva’nın Cennetten kovulması, HzDavut ile kral Galiat’ın mücadelesi, Samson Filistinli ikilisi, Ateşte üç İbrani genci, Aslan içinde Daniel sahneleri bunların başlıcalarıdırBatı cephede Kral Gagik’i kilise maketini sunarken gösteren bir sahne yer almaktadırDört yöndeki alınlıklarda İncil yazarları boydan tasvir edilmiştirBunlardan başka cephenin alt ve üst kesimlerinde asma sarmaşığından oluşan kuşaklar dolanmaktadır Bu kuşakların içlerinde çeşitli dünyevi sahneler işlenmiştirAv sahneleri,çeşitli hayvanlar, güreşçiler ve sarayla ilgili bir çok sahneye yer verilmiştirAyrıca doğu cephenin tam ortasında asma sarmaşığı bördürünün içerisinde Abbasi Halifesi Muktedir başı haleli,bağdaş kurmuş vaziyette bir elinde kadeh,diğer elinde üzüm tutar vaziyette tasvir edilmiştir Dini ve dünyevi sahnelerden başka, hayvan figürleri yönünden de bir çeşitlilik göze çarpmaktadırAralarda serbest biçimde, asma sarmaşıkları içerisinde ve çatıların alt kesimlerinde bu zengin hayvan figürlerini görmek mümkündür Kilisenin içerisini de günümüzde büyük ölçüde bozulmuş olan freskler süslemektedir Bu fresklerde genel olarak Hzİsa ile ilgili konular işlenmiştir Düzgün kesme taş malzeme ile inşa edilen yapıda, dış cepheleri süsleyen plastik, kiliseye görkemli bir görünüm kazandırmaktadır Yedi kilise Erek dağının eteklerinde kurulmuş olan bu manastır,bugün Van merkeze bağlı Yukarı Bakraçlı Köyünde ye almaktadır Tamamı Warak Wank Manastırı olarak adlandırılan yedi ayrı kilise ve yapıdan oluşan kompleks, değişik zamanlarda birbirine eklenmiştir Manastırı teşkil eden yedi kilisenin en eskisi St Sophia kilisesidir 8 yy da inşa edilmiş olup sadece apsisi mevcuttur İkincisi bunun kuzey duvarına bitişik inşa edilmiş ve günümüzde yıkık olan St John kilisesidir Çarpanak Kilisesi Kilisenin bulunduğu ada,Van merkeze bağlı Dibekdüzü köyü mevkiindedir Adanın kuzey tarafında kurulmuş olan Ktouts Manastır Kompleksi St Jena’a atfedilen bir kilise ile batısındaki jamaton ve kuzeydoğusundaki şapelden meydana gelmektedirMamastır topluluğunun tarihi IV yy a kadar inemktedir Daha sonra 1462′de yenilenen kilise,1703′teki depremde zarar görmesi üzerine 1712-1720 tarihleri arasında tekrar onarım geçirmiştirKilise doğu batı doğrultusunda dikdörtgen bir alana oturmaktadır Ortadaki merkezî kubbe,batıdan iki serbest ayak ve doğudan apsis duvarına dayanan dört yöndeki kemerlerle taşınmaktadır Doğudaki apsis 5 köşeli olup,iki yanında hücreler bulunmaktadır Batı tarafındaki haç kolunu örten kubbe ise kaburgalı olarak düzenlenmiştir Merkezî kubbe dışa yüksek kasnaklı piramidal bir külah şeklinde yansımıştır Batı ve Kuzey cepheye açılmış iki kapı vasıtasıyla giriş sağlanmaktadır Bunlardan batıdaki portal şeklinde bir düzenleme göstermektedir Kesme taş malzeme kilisenin tamamında kullanılmıştırBatı tarafına eklenen jamaton ise kare planlı ve dokuz bölümlü olarak düzenlenmiştir Bölümlerin üzeri aynalı çapraz tonazlarla örtülmüştürBatı cephesindeki dışa taşıntılı girişin üzeri çan kulesi olarak tertip edilmiştir Alttaki kapı mukarnas kavsaralarıdır Bu kısımda yer yer iki renkli düzgün kesme taş malzeme görülmektedir Albayrak St Bartholomeus Kilisesi Başkale ilçesine bağlı Albayrak köyünde bulunmaktadır Büyük Zap vadisine bakan bir tepe üzerine kurulmuş olan kilise ve jamaton aynı tarihte yapılmıştır Mimarî ve süsleme özelliklerine bakarak 13-14 yy lara tarihlendirilmektedir Yapı daha sonra 1647-1655,1760 ve 1877′de kapsamlı onarımlar geçirmiştir Günümüze ulaşan şekil 17-19 yy lardan kalmaktadırDoğu-Batı doğrultusunda uzanan dikdörtgen bir alana oturmaktadır Batı cephesinin ortasında anıtsal bir giriş yer almaktadır Üstten sivri kemerli bir alınıkla vurgulanmış olan portal,dikdörtgen çerçeve içerisinde,köşelerden sütüncelerle sınırlandırılmış, sivri kemerli bir girinti teşkil etmektedir Bunun ortasında basık kemerli kapı açıklığı ulunmaktadırKilise;merkezî kubbeli ve haç planlıdır Doğudaki apsis beş kemerli olup, yanlarında papaz hücreleri yer almaktadır Merkezî kubbe ve haç kollarının örtüleri yıkılmış olup, dıştan yüksek bir kasnak ve konik bir külahla vurgulandığı eski resimlerden anlaşılmaktadır Yapının tamamında düzgün kesme taş malzeme kullanılmıştır Batı cephesindeki portalda yer alan figürlü plastik yapının önemli yanlarını oluşturmaktadır Adır Kilisesi Ada, Van merkeze bağlı Yaylıkaya Köyü Döşeme Mezrası sınırları içerisinde yer almaktadır Adanın güney tarafına kurulmuş olan Lim Manastırı;St Georges kilisesi,St Sion Şapeli,jamaton ve diğer binalardan meydana gelmiştir Günümüzde St Georges kilisesinin büyük kısmı yıkılmış olup jamaton ve şapel mevcutturManastır 1305 yılında yapılmıştır Daha sonra 1621 yılında Aziz Georges kilisesi 1766 yılında ise jamaton ve şapel eklenmiştir Yanal(Soradir) Kilisesi Başkale’nin Yanal köyünde bulunmaktadır St Ejmiacin adına yapılan kilise,7-9 yüzyıllara tarihlendirilmektedir Merkezî kubbeli,dörtlü yonca yaprağı planlıdır Doğu ve Batı kolları daha uzun tutulmuş kilisenin orta mekânı karşılıklı ikişe kemerin kesişmesiyle oluşturulmuş kaburgalı bir kubbeyle örtülmüştür Muradiye (Saint Etienne) Kilisesi Van ili Muradiye ilçesinin 2,5 km batısında kilise mahallesinde yer almaktadır Bend-i Mahi çayının hemen yanında yükselen Aksorık dağının yamacında kurulmuştur Kilise çevresindeki mezar şapeli ve keşiş hücreleri ile birlikte bir manastırın parçasıdır Ancak günümüzde keşiş hücreleri yıkılmış olup sadece temel kalıntıları belli olmaktadır Kilise ise oldukça iyi durumda kalabilmiştir Doğu-batı istikametinde giriişteki tonuzlu mekanla birlikte 11,50×7,40 m ölçülerinde dikdörtgen planda inşa edilen kilisenin yüksekliği 12 km’dir Yapıya şimdi yıkılmış olan batıdaki bir kapı ile girilmektedir Güney cephesi yıkık tonuzlu mekandan sivri kemerli bir açıklıkla doğuda yer alan naos’a, kuzeyinde yer alan bir kapı ile de Saint Etienne’nin mezar şapeline geçilmektedir Şamran Kanalı Çivi yazılı yazıtlardan kanalın Urartu Kralı Menua tarafından yaptırıldığı anlaşılmaktadır Suyun çıktığı kaynak Gürpınar İlçesi’nin Yukarı Kaymaz köyü yakınlarında, Bacet Dağı’nın batı uzantısı olan kalker kayalıklardan doğmaktadır 51 km uzunluğunda, dünya su mühendisliğinin bir harikası olan kanal geçtiği yerlere hayat vermektedirVan Kalesi yakınlarına kadar suyu taşımaktadır Kanal civarında özellikle Kadem Bastı mevkiine Kral Menua’nın kızı Tariria yaptırdığı asma bahçeleri efsanelere konuolmuşturÇağlar boyunca işlevini sürdüren kanal,günümüzde modernleştirilerek Van ovasını sulamaya devam etmektedir
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|
|