Deprem |
07-01-2009 | #1 |
Şengül Şirin
|
DepremDeprem Doğal güçlerin neden olduğu yerkabuğu titreşim ve sarsıntılarına deprem denir Bazıları güçlükle fark edilen depremler bazen de bütün bir kenti yok edecek kadar şiddetli olabilir Depremlerin bir nedeni volkanik bölgelerde yerkabuğunun altındaki erimiş kayaçların hareket etmesidir Ancak bu tür depremler hafif sarsıntılardır Asıl büyük depremler, yerkabuğundaki kırıklıkların oluşturduğu kırık kuşakları (fay hatları) boyunca görülür Büyük kütleler halindeki yerkabuğu katmanlarının birbirinden farklı hareketleri kırık kuşağı boyunca büyük bir gerilim oluşturur; kırık kuşağının her iki yanındaki kayaçlar bir yay gibi gerilir Sonra birdenbire kayaçların direnci kırılır ve büyük kütleler halindeki yerkabuğu katmanları harekete geçer; gergin kayalar serbest bırakılmış bir yay gibi titreşir Aslında yerkabuğunun kırık kuşağı boyunca hareketi en şiddetli depremlerde bile yalnızca birkaç metredir Ama bu hareket bir dakika kadar bir süreyle yerkabuğunu ileri geri, aşağı yukarı şiddetle sarsar Yerkabuğundaki hareketin en büyük olduğu noktaya depremin merkezi denir Yeryüzünün depremin merkezine en yakın noktasına da dışmerkez adı verilir Depremler dağların genç olduğu, yani yakın jeolojik zamanlarda oluştuğu bölgelerde görülür (bak JEOLOJİ) Dünyadaki iki büyük deprem kuşağının ikisinde de etkinliğini hâlâ sürdüren ya da çok yakın tarihlerde sönmüş yanardağlar vardır Bu deprem kuşaklarından biri Büyük Okyanus'u çevreleyen Büyük Okyanus deprem kuşağı; öbürü de Güney Asya üzerinden Akdeniz'e uzanan ve bir kolu Kızıldeniz ve Etiyopya'dan geçerek Doğu Afrika'ya giden Asya deprem kuşağıdır Alp deprem kuşağı da Asya deprem kuşağının bir koludur Bu bölgelerde yerkabuğu hâlâ tümüyle yerleşmiş durumda değildir ve bazı yerlerde dağların yükselişi sürmektedir Bu kuşakların uzağındaki yerlerde depremler yerkabuğunun oldukça derin bölümlerinde oluşur Yerkabuğunun derinlikleri ve buralardaki depremlerin nedenleri konusunda bildiklerimiz oldukça azdır Deprem titreşimi, sismik dalgalar denen üç tür dalga hareketi oluşturur Bunlardan ikisi yerkürenin içinde yayılır Birincil ve ikincil dalgalar olarak bilinen ve yerkürenin öbür tarafında yeryüzüne ulaşan bu dalgalar deprem merkezinden çok uzaktaki yerlerde hissedilir Birincil dalgaların yayılma hızı saniyede 812 km, ikincil dalgalarınki ise saniyede 47 kilometredir Yüzey dalgaları olarak bilinen üçüncü tür dalgalar ise yeryüzü boyunca yayılır Daha yavaş yayılan ama genliği büyük olan bu dalgalar depremin yol açtığı zararın asıl nedenidir Yerkürenin içinde yayılan birincil ve ikincil dalgalar Dünya'nın iç yapısını anlamakta jeologlara yardımcı olur (bak DÜNYA) Depremlerin ölçülmesinde Richter ölçeği kullanılır Adını Amerikalı sismolog Charles F Richter'den alan bu Ölçek, sismik dalgaların genliğine dayanılarak hazırlanmış bir çizelgedir Depremin oluşturduğu toplam enerjiyi gösteren bu ölçekteki bir birimlik artış deprem boyutlarında 10 katlık bir artışı anlatır Örneğin Richter ölçeğiyle 7 kuwetindeki bir deprem 4 kuwetindeki depremden 1000 kat daha şiddetlidir Depremleri inceleyen bilim dalına sismoloji, depremlerle oluşan sismik dalgaların süre ve genlik gibi özelliklerini kaydeden aygıta da sismograf denir Sismograf bir çerçeve, ona asılı bir ağırlık ve bunların birbiri karşısındaki konumlarında meydana gelen değişikliği kâğıt üzerine aktaran bir düzenekten oluşur Sismografın içinde bulunan ayna düzeni bir ışık demetini döner bir silindir üzerindeki fotoğraf kâğıdına yansıtır Sismik dalgalar sismografın bulunduğu yeri sarstığı zaman sismograf bu sarsıntıyla hareket eder; ama içinde asılı durumda bulunan ağırlık hareket etmez Böylece ağırlık ile üzerinde asılı olduğu çerçevenin birbiri karşısındaki konumu değişir Buna bağlı olarak aynadan yansıyan ışık demeti döner silindirin yüzeyindeki fotoğraf kâğıdı üzerinde zikzaklar çizer Böylece sismik dalgaların özelliklerini gösteren çizgiler fotoğraf kâğıdı üzerine işlenmiş olur Depremin yeryüzünde oluşturduğu sarsıntı ve yol açtığı yıkım depremin şiddetine bağlıdır Dışmerkez yakınındaki yerlerde depremin şiddeti en fazladır Buralarda yapılar sarsıntıyla yıkılabilir, toprakta çatlaklar oluşabilir Depremin kentlerde yol açtığı zararın büyük bölümü yanan ve yıkılan yapılardan, bozulan su, havagazı ve elektrik hatlarından kaynaklanır Denizin altındaki depremler genellikle tsunami denen büyük dalgalara neden olur Saatte 1000 kilometreye kadar ulaşan büyük hızlarına karşın, bu dalgalar 1 metre kadar yükseklikte olduğu ve iki dalga arasında 200 km ya da daha fazla aralık bulunduğu için okyanusun açıklarındayken pek görülmezler Ama sığ sulara geldiği, özellikle dar koylara girdiği zaman 30 metreye varan bir yüksekliğe ulaşarak önüne çıkan herşeyi yok ederler Portekiz'de, Lizbon yakınında 1 Kasım 1755'te olan üç büyük depremde denizden gelen tsunami zararın artmasına yol açtı İskoçya ve İskandinavya'da da hissedilen bu depremde 30 bin kişinin öldüğü sanılıyor 1897'de Hindistan'ın Assam eyaletindeki deprem 10 milyon kmrlik bir alanda hissedilmiştir 1906 San Francisco depremi California kıyısında 430 km boyunca uzanan San Andreas kırık kuşağındaki hareket sonucu oluşmuştu Deprem sırasında kırık kuşağının batısındaki toprak kuzeye, doğusundaki toprak güneye doğru, bazı yerlerde 6,4 metre kadar hareket etti Kent merkezi yıkıldı ve 200 binden çok insan evsiz kaldı Japonya'da 1923'te Tokyo ve Yokohama'nın büyük bölümünü yok eden deprem tam öğle saatinde, binlerce kömür ocağında yemek pişirilirken başladı Sarsıntıyla devrilen ocaklar derme çatma Japon evlerinde yangınlar çıkardı; 74 bin insan Öldü Geneksel yapılar çökerken çelik iskeletli gökdelenler sarsıntıya dayandı Deprem dalgalan altlarından geçerken gökdelenler ileri geri sallanıyor ama yıkılmıyordu Aynı olay 1985 Meksiko depreminde de görüldü Kuzey Amerika'daki en şiddetli depremlerden biri 1964'te Alaska'da, Prince William Koyu'nda oldu Anchorage, Seward ve Kodiak kentleri hemen hemen tümüyle yıkıma uğradı Tarihte kaydedilen depremlerin belki de en kötüsü olan 1976 Tangshan (Çin) depreminde ise yaklaşık 750 bin insan ölmüştür Alp deprem kuşağı üzerinde yer alan Anadolu dünyanın en etkin deprem bölgelerinden biridir Türkiye topraklarının yüzde 92'si deprem kuşağı üzerinde yer alır 1924'ten günümüze kadar kaydedilen ve kuweti Richter ölçeğiyle 5 ile 8 arasında olan 47 depremin 24'ü Kuzey Anadolu deprem kuşağında olmuştur Bu sayı ortalama yılda bir kez büyük bir deprem olduğunu gösterir Depremlerin neden olduğu ölümler yönünden Türkiye dünyada beşinci sırada yer alır Deprem zararlarının bu kadar çok olmasında yapıların depreme dayanıksız olmasının payı büyüktür Türkiye'nin yakın tarihinde yaşanan en büyük deprem felaketi 1939 Erzincan depremidir Richter ölçeğiyle 8 şiddetindeki bu deprem 100 binden fazla yapıyı yıkmış ve 32962 kişinin ölümüne yol açmıştır Türkiye' deki üç ana deprem kuşağından Kuzey Anadolu kırık kuşağında oluşan Erzincan depreminde 340 km uzunluğundaki kırık kuşak boyunca toprakta 3,7 metrelik yatay ve 1,2 metrelik düşey kayma görülmüştür İkinci ana deprem kuşağı olan Doğu Anadolu kırık kuşağında da önemli yerkabuğu hareketleri görülür Örneğin, 5000'den fazla yapının yıkıldığı, 878 kişinin öldüğü 1975 Bingöl depreminde, kırık kuşağı boyunca yerkabuğunda 25 cm yatay, 10 cm düşey kayma olmuştur Batı Anadolu kırık kuşağında 1970'te gerçekleşen Gediz depreminde, kırık kuşak boyunca 2,2 metre çökme olmuş ve 30 cm yatay kayma görülmüştür Richter ölçeğiyle 7,3 şiddetindeki bu depremde 10 bine yakın yapı yıkılmış, 1086 kişi ölmüştür Bilim adamları, San Andreas kırık kuşağı gibi tam yerleşmemiş bölgelerdeki gerginlik belirtilerine ve ani değişikliklere bakarak, depremleri önceden belirlemenin yollarını bulmaya çalışıyorlar Ancak büyük bir depremin neden olduğu can kaybı ve yıkımı önleyecek bir yol bugüne kadar bulunamamıştır
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|
|