Antika Yelpazeler |
07-01-2009 | #1 |
rock_alltime
|
Antika YelpazelerMücevherli altın yelpaze sapı 17 yy ortaları Osmanlı Uzunluk : 21cm çap : 85cm TSM 2/3565 Alem biçiminde her iki yüzü mineli yakut ve zümrüt bezelidir Altın paftaların arasında kenarlara tüy takmak için kanal oluşturulmuştur Milfiori cam çubuğun tepesinde bir firuze vardır Ansiklopedilerde yelpaze; “Serinlemek ve hava akımı sağlamak için kullanılan katlanabilir veya katlanmayan el aracı” olarak tarif edilmektedir Sineklik; “Sinek veya diğer uçucu böcekleri kovmak için kullanılan ucu püsküllü sopa” olarak açıklanmaktadır Bunun dışında sıcak iklimlerde yataklar üzerine çadır biçiminde gerilen tüller pencerelere takılan ince telden kafesler ve kapı aralarına asılı şerit veya boncuk dizilerinden oluşan iğreti perdeler de sineklik olarak adlandırılır Konumuz içindeki sineklikler yukarıda el aracı olarak açıklanan bir sap demet biçiminde bir rüzgarlık ve demetin gireceği yuva kısımlarından oluşan saray ve çevresi için üretilmiş örneklerdir İlk sineklikler sazlardan ve palmiye (hurma) yapraklarından yapılmıştır Ayrıca ince kuştüyleri atkılarlı yün gibi demet ve püsküllerin kullanıldığı da görülmekte Yelpaze ve sineklik yapımında her iki eşyada pek çok benzer malzeme kullanılmıştır Yelpazenin ilk olarak Çin’de MÖ 3000’den daha erken dönemde ortaya çıktığı kabul edilir Zamanla yelpaze gündelik bir el aracı olmaktan öte birçok kültürde törenlerde kullanılan dinsel sembolik bir eşya haline gelmiştir Antik döneme ait resim veya kabartmalardaki örnekler ilk yelpazelerin katlanmayan türde olduğunu düşündürür Sabit bir rüzgarlık ve saptan oluşan bu tür yelpazelerin yaprak biçiminden geliştirildiği varsayılır Eski Mısır firavun kabartmalarında bir sapın ucuna ışınsal biçimde tutturulmuş tüylerden oluşan yelpazeler görülür Tutkankamon’un mezarından çıkarılan ve MÖ 14yüzyıla tarihlenen tavuskuşu tüyünden ve “L” biçiminde fildişi saplı yelpaze günümüze ulaşan iyi durumdaki ender örneklerdendir Sabit (katlanmayan) yelpazelerin Asur Babil İran Hind ve eski Çin törenlerinde de önemli yeri vardır Yunanlılar ve Etrüskler de yelpazeyi biliyorlardı Bunlardan MÖ 5 Yüzyılda da “flabelum” adını verdikleri yuvarlak yelpazeler Yunanistan’da görülmeye başlamış Hıristiyanlıkla birlikte yaygın hale gelmiştir Yunan vazo resimlerinde küçük el yelpazeleri görülür Sıcak iklimde gereksinim duydukları bu aletleri daha çok sarmaşık yaprakları biçiminde ve hasırdan yapıyorlardı MÖ200’lere tarihlenen Yunan Tanagra kadın heykelciklerinin de ellerinde aynı tip yelpazeler görülür Yunanlılardan Romalılara geçen yelpazeler için Romalılara geçen yelpazeler için Roma koloniler avlanan tavus ve diğer egzotik kuş türleri sarayda kullanılacak lüks örneklerin gereksinimini karşılardı Mısırlı ve Hindliler de tavustüyü ve papirüsten yararlanmışlardı Binlerce yıldan günümüze kadar yelpaze malzemelerinin başlıca kaynaklarından biri de devekuşu olmuştur Asurlu dönemine ait bir mühürde kanatlı bir şeytanın kovaladığı devekuşu sürüsü betimlenmiştir MÖ 2000 yıllarından başlayarak devekuşu tüyünün Mısır ve Mezopotamya uygarlıklarında kullanıldığını günümüze ulaşan yelpaze örneklerinden kesin olarak biliyoruz Mısır mezar resimlerinde firavunların deve kuşu avı düzenlediklerini gösteren sahneler yer almaktadır 4yüzyıla gelindiğinde yelpaze flabellum tipiyle Bizans kilisesinde önemli bir dinsel obje olarak yerini almıştır Ortaçağ kilise törenlerinde “Diyakoz”un (gönüllü rahip) elinde taşıdığı flabellumlar metal bir disk ve uzun bir saptan oluşurdu Flabellum günümüzde Papalık simgelerinden birisidir Yeşim Sineklik sapı Sekiz köşeli yeşim sap altın yuvalı zümrüt ve yakutlarla bezeli 16yüzyıl sonu-17 Yüzyıl başı Osmanlı TSM 2/3838 Sapın formu ve işçiliği aynı döneme ait yeşim ayna saplarının benzeridir (2/1795 2/1797) Altın üzerine mineli kadeh biçimindeki yuva 19yüzyıl başlarında etkilenmiş olmalı Hasır hurma dalı kuştüyü kumaş vb malzemeden yapılan katlanmayan yelpazelerin bir başka türü de bayrak yelpazelerdi Sapın ucuna iliştirilen genellikle dikdörtgen yaprak kısmıyla sancağı andıran bu yelpazeler Hindistan’da çok eskiden beri bilinen bir formdu 16yüzyıldan itibaren İtalya ve Fransa’da bayrak biçiminde yelpazeler çok moda olmuştu 18yüzyıl ortalarına kadar yaygın olan bu tür tahminen Avrupa’ya Doğu’dan gelmiştir Bu dönemde en önemli üretim merkezleri Roma Venedik ve Bologna idi Üzerlerindeki resimler taşbaskı veya elle boyanıyor dantel işlemeli şeritler de kullanılıyordu 1678 yılında İtalya’da yelpazeler loncası kurulmuştu ve satış yetkisi sadece loncaya aitti Loncada oymacılar yaldızcılar marangozlar ve ünlü ressamlar çalışıyordu Hasır bayrak yelpaze Sap: 40 cm Bayrak: 155x192 cm TSM 2/7286 (cilt) Hurma dallarından örülmüş sapı fildişidir Mısır-Hicaz tipi olarak adlandırılan eski çağlardan beri bilinen bu tür yelpazelerin bir benzeri İstanbul Belediyesi Şehir Müzesi’nde korunmaktadır Mücevherli ipek bayrak yelpaze geç 18 yüzyıl Osmanlı sap: 13 cm bayrak: 33x25 cm TSM 2/3596 Her iki yüzde siyah ipek zemine altın gümüş tellerle bitkisel motifler ve beyitler işlenmiştir Çiçek motifleri inci yakut ve zümrütlerle bezeli Sapı abanoz ve fildişinden Tavuskuşu tüyü yelpaze 19yüzyıl Osmanlı çap: 39 cm sap: 14 cm TSM 2/3584 İki yüzünde orta altın sırma örgülü birer madalyon yer alıyor Sap fildişi Yazının başlarında ilk yelpazenin Çin’de ortaya çıktığının varsayıldığını belirtmiştik Bu el aracı Çin ve Japon gündelik yaşamında ve törenlerde çok geniş yer tutuyordu Her iki kültürde hem kadınlar hem de erkekler yelpaze kullanırdı Yelpazeler işlevlerine göre çeşitli türlere ayrılırdı Örneğin saray görevlilerinin yelpazeleri savaşçılarınkinden farklıydı Çay törenlerinde kullanılan yelpazeler de sahnede kullanılanlara benzemezdi Uzakdoğu’da bu kadar önemli yere sahip yelpazenin bezemesine de büyük özen gösterilirdi Bazı Çin ve Japon yelpazelerinin bezemesindeki üstün düzeye hiçbir zaman ulaşılamamıştır Çin’de pek çok büyük ressam yelpaze bezemekle uğraşmıştır Ortaya çıkan bazı eserler de her zaman kullanım amacı taşımıyordu Katlanmayan yelpazelerin Çin’de Song (Sung) Hanedanının (960-1279) sonuna kadar yaygın olduğu görülür Altın yelpaze sapı 16 yy sonu 17 yy başı Osmanlı uzunluk: 12 cm TSM 2/5257 Altın üzerine mineli ve zümrütlü Dört büyük taş yuvası boştur Altın çubuğun ince boyutu ve yuvanın formu kavut sorgucu yuvası olabileceğini düşündürür Katlanan yelpazeler Katlanan yelpazeler Uzakdoğu’da bazı kaynaklara göre MS 7yüzyılda Japonya’da ortaya çıkmış 10 Yüzyıl civarında Kore yoluyla Çin’e ulaşmıştır 15yüzyıldan itibaren Portekiz’li tüccarlar tarafından bol miktarda Avrupa’ya getirtilmiştir Ming Hanedanı Döneminde (1368-1644) çok moda olan katlanabilen yelpazelerin yüz binlercesi gemilere yüklenip Avrupa’ya doğru yola çıkıyor bazen de korsanlar tarafından durdurulup önemli bir ticaret malı olan bu eserler yağmalanıyordu Buna karşın Roma döneminde de katlanabilen yelpazelerin var olduğu biliniyor Antik Çağ’ da yaprak benzeri ama bölüm ve saptan oluşan yelpazelerden sonra Ortaçağ’da açıldığında tam bir daire biçimini alan katlanan kağıt yelpazeler de kullanılmıştır Osmanlı minyatürlerinde de görülen bu yelpazeler bir ana çubuğa tutturulan kağıt veya deriden oluşuyordu Batılı en eski örneklerinden birisi 6yüzyıldan Lombardia Kraliçe Theodolinde’ye ait mor parşömenden yapılmış ve Monza Katedrali Hazinesi’nde özel muhafazasında korunmaktadır Katlanabilen yelpazenin açılınca tam daire olan türünden başka üst üste kapanabilen çubuklardan veya bu çubuklara yapıştırılan kemer biçiminde kumaş deri kağıt gibi malzemeden yapılanlar da vardır Yelpaze çubukları: ağaç bağa fildişi sedef vb malzemeden yapılırdı Sorguç adı verilen baş çubuklarının üzeri kabartma oymalar ve değerli taşlarla bezenirdi Ara çubuklarda ajur kakma yaldız gibi bezemeler yer alırdı Yaprağı oluşturan parşömen ipek tafta veya kağıt gibi yüzeylere dönemlerinin beğenisini yansıtan dinsel tarihsel ve güncel yaşam resimleri yapılırdı Avrupa’ya çok uzak diyarlardan getirilen bu katlanabilen yelpazeler önceleri üst sınıf insanların kullandığı yeni moda bir eşya iken zamanla orta sınıfın da tutkusu haline gelmişti Katlanan yelpazeler elde taşımaya uygun boyutlarda yapılıyordu ve başlı başına birer sanat eseri olan özel muhafazalarıyla birlikte ihraç ediliyordu İlk örneklerden etkilenen İtalyan Fransız İngiliz ve Avusturya’lı usta sanatçılar Uzakdoğu’dan getirttikleri malzemelerle inanılmaz güzellikte yelpazeler yapıp ithal yelpazelerle yarışıyorlardı İngiltere kraliçesi I Elizabeth’e 1587 yılında verilen yılbaşı armağanları arasında mücevherli çanta broş takımı altın diadem parfüm kutusu inci bezeli altın düğme takımı gibi eserlerin içinde en beğendiği hediye mücevherli bir yelpaze olmuştur Bu yelpaze açıldığında kraliçenin portresi ortaya çıkmaktaydı Portekizli tüccarların müşterileri arasında Vatikan ve Papa da yer alıyordu Birçok lüks eşya gibi 1500’lerde İtalya’da başlayan katlanabilen yelpazeler modası 17yüzyılda bütün Avrupa kentlerine yayıldı Fransızlar ise en seçkin örnekleri III Henri’nin (1574-1589) İtalyan asıllı annesi Cathrine de Medici sayesinde tanıdılar Anakraliçe Fransız sarayına parfüm ve dantel modasını da getirmişti 16yüzyıl sonlarına doğru yelpaze serinlemek amaçlı bir eşyadan çok vazgeçilmez bir aksesuar haline geldi Fransız Kralı 14 Louis (1643-1715) 1673 yılında yelpazelerin yaprak ve tutamaklarını yapan ustaları iki ayrı sanatçı grubu olarak tescil ettirmişti 18yüzyılda kabarık etekli kıyafetlere uygun büyükçe yapılan yelpazelerde Rokoko resimlerden kopyalar sıkça görülürdü Bu yüzyılda yelpaze modasını Fransa yönlendiriyor buna karşın en büyük üretimi İngiltere gerçekleştiriyordu 1710’lardan sonra yaptıkları eserlere imza atılıp adres yazan sanatçılar sayesinde yelpazeleri tarihlendirmek daha kolay olmaktadır Yelpaze yapan ünlü ressamlar arasında Watteau Van Loo Lagrrenée HRobert JB Greuze vb sayabiliriz Abraham Bosse yelpaze resimlerini yarı dairesel formda yapmaya başlamış bu sayede yelpaze yapraklarının pliselerinin yapımı ve yapıştırılması kolaylaşmıştır Erken 18yüzyılda İngiltere Almanya ve Fransa’dan yelpaze ithal eden ülkelerden birisi de Rusya idi Daha sonra kendi ürettikleri örneklerden 1750-1800 arasına tarihlenen katlanan kağıt bir yelpaze Petersburg’da Hermitage Müzesi’nde (RT 6571) korunuyor II Katerina dönemi (1762-1796) izlerini taşıyan eser Romantizm ekolünde yapılmış guaş resimler metal iplik ve payetlerle bezelidir Altın ve mücevherli yelpaze 18yüzyıl Osmanlı sap uzunluğu: 26 cm TSM 2/3598 İki yüzünde paftalar ve sap altındandır Ortalarında birer zebercet olan paftalar ve sap tepesi elmaslarla bezeli Rüzgarlığı kaz tüyünden Elmaslı kağıtı yelpaze 19yüzyıl Osmanlı çap: 36 cm uzunluk: 35 cm madalyon çap: 55 cm İki yüzü altın yaldızlı ve Rokoko bitkisel desenli Orta madalyonlar çubuklar ve sap altın üzerine mineli olup elmaslarla bezeli 19yüzyılda bütün sanat dallarında olduğu gibi Turquerie modasının yerini Oryantalizm akımı almıştır Uzakdoğu Arap-Afrika unsurlarının daha yoğun olduğu Oryantalizm bahçe düzenlemelerinden aksesuarlara ve yelpazelere de yansımıştır Günümüz Türkiye’sinde bilinen en önemli Turquerie ve Oryantalist konulu yelpaze koleksiyonu İstanbul’da Sadberk Hanım Müzesi’ndedir Baskı tekniklerinin de oldukça geliştiği 19yüzyılı da özellikle kağıtların da makine ile üretimi yelpaze yapımınıı hızlandırmıştır Özellikle yüzyılın ortalarından itibaren her zaman sanat eseri niteliği taşımayan örnekler seri olarak üretilmeye başlanmıştır Antika Yelpazeler Yelpaze ve sinekliğin Osmanlı’daki serüveni Osmanlı yelpaze yapıp kullandıkların gösteren en eski resimlerden birisi 1582 tarihli Sultan III Murad (1574-1595) adına yazılmış Surname-i Hümayun’da yer alır Padişahın şehzadelerinin 52 gün süren sünnet şenliklerinin anlatıldığı minyatürlü el yazma kitapta geçit yapan esnaf ve sanatçı gruplar içinde yelpazeciler de resmedilmiştir Minyatürde ustalar Hicaz ve Mısır işi olarak adlandırılan hasır veya hurma dallarından bayrak tipi yelpazeler yaparken görülmektedir Kuşkusuz yelpazecilik sanatı Osmanlı’da bu tarihten çok daha erken dönemlerde başlamıştır Rıfkı Melül’ün Meriç’in araştırmalarından; saray atölyelerindeki nakkaşlara sipariş verilen yelpazelerin müzeyyen (bezemeli) ve murassa (mücevherli) olmasının istendiğini öğreniyoruz Kanuni Sultan Süleyman (1520-1566) dönemine ait tarihsiz fakat usta isimleri yardımıyla 1550’lere tarihlenebilen başka bir defterde (TSM Arş 10009) padişaha hediye getirilip bahşiş olan usta listesinde; “Nakkaş Abdülhalik-Bir münakkaş (nakışlı) dival bir münakkaş yelpaze” ve “Nakkaş Abdülgani- Bir münakkaş cild’lü Dih-name bir musavver (resimli) yelpaze” gibi kayıtlar vardır |
Cevap : Antika Yelpazeler |
07-01-2009 | #2 |
rock_alltime
|
Cevap : Antika YelpazelerElmaslı mineli sineklik 19yüzyıl Osmanlı sap uzunluğu: 27 cm TSM 2/3567 Püsküllü humakuşu tüyünden Altın üzerine lacivert ve beyaz mine zeminlerde elmaslı diziler ve motifler bulunuyor Elmaslı yeşim saplı sineklik 19yüzyıl Osmanlı sap uzunluğu: 17cm TSM 2/3573 Püsküllü humakuşu tüyünden Kadeh biçimindeki püskül yuvası ile sap tepesi altındır ve üzerleri elmaslıdır Mücevherli sineklik sapı 19yüzyıl Hindistan sap uzunluğu: 27 cm TSM 2/3571 (sapındaki kırık metalle tutturulmuştur) Çok renkli ipliklerden oluşan püskülün önemli kısmı ek¤¤¤¤¤¤ Altın sapın ve püskül yuvası yakut ve zümrüt dizileriyle süslü Hicri 1090 (1680) tarihli Sultan IV Mehmed (1648-1687) dönemine ait Hazine Sayım Defterinde (TSM Arş D12A-12B) mücevherli eşyalar arasında yer alan yelpaze kayıtlardan bazılar şöyledir: 1- “Billur kabzeli (necef saplı) 1420 incülü ve ortasında iki iş yakutlu 12 zümrütlü yelpaze Adete 1 Müşahede edildi mande (yerinde) imza tarih” 2- “Billur kabzeli yeşim üzerine 118 yakut 153 zümrüt ile müzeyyen yelpaze Adet 3 İkisi incülüdür Birisininn kabzesi yoktur müşahede olundu mande” 3- “Yeşim kabzeli lal ve zümrütleri ihraç olunup (çıkarılıp) Devletlu Valide Sultan Hazretlerine iş içün teslim olunmuştur Muharrem sene 1119 Derzaman-ı Recep Paşa Konu olan Valide Sultan Sultan III Ahmed’in (1703-1730) annesi Rabia Gülnuş Sultandır Recep Paşa da yine Sultan III Ahmed’in vezirlerindendir 4- “Altun müşebbek (kafesli ajurlu) kabzeli 1603 incü 164 yakut 1333 zümrütle müzeyyen murassa aynalı yelpaze adet 2mande” 5- “Billur kabzeli 1080 incülü 40 zümrüt 11 yakutla murassa yelpaze adet 1müşahade olunur Aynalıdır Ayna şikesttir (kırıktır) Fi sene 127 imza mande” 17yüzyılın sonlarına doğru sözkonusu Hazine sayım defterinde kayıtlı yelpazelerin birçoğu kuşkusuz daha erken dönemlerden kalmıştır Defterdeki kısa açıklamalardan biçim ve bezeme üsluplarının tam olarak anlamasak da eserlerdeki malzeme zenginliğini ve işçilik kalitesini tahmin edebiliriz 1600’lerin başına tarihlenebilen bin minyatür albümünde ayrı ayrı yapraklarda adları belirtilmiş üç kadın ve bir Mevlevi dervişinin ellerinde yelpazeler vardır (British Library Or 2709) 18yüzyılın en önemli minyatür sanatçısı Levni’nin ince ayrıntılı gerçekçi portre ve kompozisyonlarındaki diğer unsarların yanında yelpaze ve sineklik de dikkat çeker Örneğin “Frenk kadını” elinde elbisenin beyaz dantelleriyle uyumlu aynı renk dantelli katlanan bir yelpaze güçlenmiştir (TSM Küt H2164) 1720 yılında Sultan III Ahmed’in (1703-1730) şehzadelerinin sünnet şenliklerini anlatan eser Şair Vehbi tarafından yazılmış Levni tarafından resimlendirilmiştir Surname-i Vehbi adıyla bilinen eserde (TSM Küt A3593-94) özellikle yemek sinileri etrafında oturan davetlilere hizmet edenler arasında sineklik ve yelpaze sallayan figürler yer alır 1762 yılında İstanbul’a gelip uzun yıllar burada yaşayan ressam ve Malta Şövalyesi Antoine de Fauray’ın çeşitli portreleri arasında “İstanbul’lu Rum Kadın” adlı eserinde tavus tüyü yelpaze önemle vurgulanmıştır Aynı yıllarda İstanbul’da bulunan MA Cherier çarşıda gördüğü görkemli yelpazelerin yapılan resimlerde mutlaka yerini alması gerektiğine dikkat çekmiş bunu yazılarından birinde belirtmiştir (A Chéniér Quevres cumplétesDimoff Paris) 1793 yılında Şair Fazıl bin Tahir Enderuni tarafından yazılan Hubanname-Zenanname adlı kitapların bir cildi dünya kadınlarına diğeri dünya erkeklerine ayrılmıştır (İÜKT 5502) Başka kopyaları da olan kitaplarda yer alan portrelerden “İspanyol kadın” da resmedilen kadının elinde katlanan bir yelpaze görülür Yine aynı eserin kopyalarında Kâğıthane’de piknik sahnelerinde kadınlar ellerinde siyah tüylü yelpaze ve sinekliklerle betimlenmiştir Resimli kâğıt-fildişi yelpaze 19yüzyıl başları Çin çap: 28 cm TSM 2/4370 Ara çubuklarda ajurlu yoğun bitkisel desenler baş çubuklarında rölyef bezemeler var Yapraklar guvaş boya ile çok renkli törensel sahneler betimlenmiş Fildişi yelpaze 18-19yüzyıl Çin sap uzunluğu: 34 cm çap: 34 cm TSM 2/3576 İpliksi fildişi zeminli ara çubuklarda insan hayvan manzara oymaları baş çubuklarda yüksek kabartma benzer figürler ve ejder motifleri işlenmiş 19yüzyıl Oryantalist ressamlardan John Frederic Lewis’in 1857 tarihli “Harem Hayatı” tablosunda gözdenin elinde tavustüyü cariyenin elinde hurma dallarından sineklik görülür Buraya kadar bazı kayıtlar minyatür ve tablolar yardımıyla yelpaze ve sinekliklerin günümüze ulaşıncaya kadar az çok değişen formlarını çeşitli modalardan etkilenmelerini vurgulamaya çalıştık Yüzyılın başına kadar diğer toplumlardaki gibi Osmanlı toplumunda da önemini koruyan yelpaze ve sineklikler çeyiz eşyalarının da vazgeçilmez parçalarıydı Arabada veya dışarıda gezerken Osmanlı hanımlarının yanlarından ayırmadıkları yelpazeler küçük boyutlu yapılırdı Buna karşın misafirlerin de kullanması için evlerde yastık ve masa üzerine konan yelpazeler büyükçe olurdu Bunlar genellikle hurma dallarından hasır şeklinde görülür dışarıda pek kullanılmazdı Ayrıca evlerde toz almakta kullanılan yumuşak tüylü yelpazeler de olurdu Abdülaziz Bey’in 1910’larda yazdığı “Osmanlı Adet Merasim ve Tabirleri” kitabında gelin çeyizi bölümündeki listede: 10 kadar yelpaze ve sineklik sapları altın gümüş fildişi oymalıkaydı yer alır Kuşkusuz yazar kitabını yazdığı yıllardan çok daha önce var olanları da içeren adetlerden bahsetmekte Bu arada 19yüzyıl sonu 20yüzyıl başındaki meşhur yelpaze ustaların da adını vermektedir Genellikle dükkânların Süleymaniye civarında toplantığını en ünlülerin Kasımpaşa’lı A’rec (topal) Ömür Usta Hazerfen Ali Efendi Müezzinzade Salih Efendi olduğunu belirtmektedir Osmanlılarda yelpazelerin halk sınıflarına göre az çok farklı kalitede yapıldığını da yine aynı kitaplardan öğreniyoruz: Yaz günleri havalanıp serinleyebilmek için kullanılan yelpazelere halk pek rağbet ettiğinden pek sanatkaraneleri gerçekten çok kıymetli ve ustalıklı yapılmış olanları vardı Saraylara ve ekabire mahsus yelpazelerle sinek kovmak için yapılan sineklik adı verilenlerin de pek süslüleri nefisleri olurdu 13-Mineli altın saplı sineklik 19yüzyıl Avrupa ve Avrupa etkili Osmanlı yapımı sap: 20 cm TSM 2/3587 Püsküllü hurma dalları ve ipek ipliklerden oluşur Boğumlu sapın üzeri çok renkli mine çiçek desenli Dört türlü yelpaze vardı: Biri Saray-ı Hümayun ve küberanın kullandığı sapları murassa olup beyaz kuş kanatlarından veya tavus kuyruğuyla şahin cige turna balıkçıl huma kanatlarından sorguç (demet püskül) yapılır ortasına mücevher konurdu Diğeri altın üzerine mine işleme saplı olur yine sorguç takılır veya tavustan yelpazesi bulunurdu Diğer bir çeşidi ise fildişinden somdan gayet sanatkarhane oyulmuş ve sapına kadar nakışlar yapılmış olurdu Yine adı geçen kuşlardan birinin kanadı konurdu Diğeri de oymalı abanoz saplı ve genellikle yuvarlak olurdu Bir çeşidine de ufak bir som takılır katlanır devşirilir gerekirse cebe bile girerdi Hicazdan gelme hurma dallarından hasır gibi örülmüş boyalı nakışlı sap takılmış olanı da vardı Sapı murassa olanlarını kuyumcular yapardı Som ve fildişinden yapılanları oymacı esnafın hünerlerinin eseriydi Saray koleksiyonunda 16yüzyıl sonlarında 17 Ve 18yüzyıldan birkaç örnek vardır Osmanlı Sarayı Hazinesinden günümüze ulaşan binlerce eser arasında yelpaze ve sineklikler pek de tanınmayan küçük fakat önemli bir koleksiyon oluşturur Koleksiyonda yirmibir yelpaze üç yelpaze sapı otuzdokuz sineklik ve beş sineklik sapı olmak üzere toplam yetmişüç eser yer almaktadır Çoğunluğu 19yüzyıla ait Saray sineklik ve yelpazeleri içinde Abdülaziz Bey’in tariflerine uyan pek çok örnek bulunuyor Mücevherli sineklik 19yüzyıl Osmanlı sap uzunluğu: 21 cm TSM 2/3562-63 İnci örme bileziklerle tutturulmuş püskülleri yak (Tibek sığırı) kıllarındandır Mineli gümüş burma saplar elmaslar ve yakutlarla bezeli Devekuşu tüylü elmaslı yelpaze 19yüzyıl ikinci yarısı Osmanlı sap uzunluğu: 18 cm çap: 38 cm TSM 2/3594 Pembe boyalı tüylerin rengi solmuştur Her iki yüzün ortasında mavi mine zeminli ve elmaslı birer madalyon yer alır Burmalı altın sap da mineli ve elmaslıdır Fildişi yelpaze 19yüzyıl Çin çap: 27 cm TSM 2/3569 İpliksi zeminli ara çubuklarda oyma ile baş çubuklarında yüksek kabartma çiçek ve kuş motifleri yer alır Madalyonların ikisi de insan figürleri ortadakinde Gotik harflerle “IIG” insiali görülüyor |
Cevap : Antika Yelpazeler |
07-01-2009 | #3 |
Gözyaşı
|
Cevap : Antika YelpazelerHepsi bir birinden ilginç paylaşım için sağol
__________________
|
|