(Beynin Sakinleştirici Molekülleri) |
05-16-2009 | #1 |
Şengül Şirin
|
(Beynin Sakinleştirici Molekülleri)(Beynin Sakinleştirici Molekülleri) Eskiden beyin, çalışma biçimi bakımından bilgisayara benzetiliyordu Nöronlar uyarılmayınca bilgi akımı olmuyor, ateşlendiklerindeyse tek bir mesajcı molekül salgılayarak diğer hücreyi uyarıyorlar Buna bağlı olarak beynin çalışma prensibinin bilgisayarlardaki "0" ya da "1" sistemi gibi olduğu düşünülüyordu Uzun yıllardır, beyinde hücreler arasındaki iletişimi sağlayan moleküllerin yalnızca nörotransmiterler olduğu sanılıyordu Son yıllarda işlerin bu kadar basit olmadığı, nöronlarda elektrik uyarısının ve beyin kontrolünün yalnızca nörotransmiterler yoluyla oluşmadığı anlaşıldı Son 30 yıl içerisinde yapılan beyin araştırmaları, başka iletişim moleküllerinin de varlığını ortaya çıkardı En önemli gelişmelerden biri, "nöropeptid" denen moleküllerin keşfi Araştırmacılar ilk olarak beyin hücrelerinin yüzeyinde morfin benzeri moleküllerin bağlandığı bölgeler buldular Bunlara "opiat" almaçları deniliyor Morfin gibi kuvvetli ağrı kesiciler, bu opiat almaçlara yapışarak etkilerini gösteriyor Daha sonra yapılan araştırmalar beynin içerisinde morfin benzeri maddelerin salgılandığını gösterdi Uzun aminoasit zincirlerinden oluşan bu büyük protein moleküllerine "nöropeptid" adı verildi İlk keşfedilen nöropeptid, "kafanın içinde" anlamına gelen "enkefalin" Enkefalinlerden kısa bir süre sonra bulunan "endorfin" de morfin benzeri bir madde Nöropeptidler arasında en kuvvetli etkiye sahip olanıysa "dinorfin" Bütün bu nöropeptidlerin farklı alt gruplarına bağlı olarak, çok sayıda enkefalin ya da dinorfin çeşidi var Yapısındaki aminoasitlerin diziliş farklılığına göre her molekül, farklı bir işleve sahip Örneğin bir endorfin çeşidi ağrıyı keserken, diğeri stresi azaltıyor; bir diğeriyse belleği güçlendiriyor Halen yirmiden fazla nöropeptid çeşidi keşfedilmiş olmasına karşın, bunların sayılarının yüzlerce olduğu düşünülüyor Bu nöropeptidlerin salgılanmasının da birçok enzimin kontrolünde olduğu düşünülecek olursa, beyinsel işlevlerin yalnızca nöronların elektrik uyarıları gönderip göndermemelerine dayanmadığı anlaşılıyor Nöropeptidler - Beynin Sakinleştirici Molekülleri Nöropeptidlerler, beynin ağrı kesici, sakinleştirici ve zevk verici molekülleri Herhangi bir olayın hoşumuza gitmesi ya da yiyecek, içecek gibi maddelerin bize zevk vermesi, bu morfin benzeri moleküllerin salgılanması sayesinde oluyor Güzel bir resim gördüğümüzde, hoş bir melodi dinlediğimizde ya da lezzetli bir yemek yediğimizde endorfin, enkefalin ya da dinorfin gibi moleküller, nöronlardaki özel almaçlara yapışarak zevk almamızı sağlıyorlar Beyin, bir süre sonra belirli aralıklarla salgılanan bu moleküllerin yarattığı zevk duygusuna alışıyor Bundan sonra vücut, nöropeptid salgılanmasına yol açan maddeyi tüketerek ya da olayı tekrarlayarak bunların beyindeki düzeyini artırmaya çalışıyor Örneğin, lezzetli bir çikolata ya da hamburgerin damakta bıraktığı lezzet, aslında beyindeki belirli nöropeptidlerin düzeylerinin artmasına bağlı Salgılanan nöropeptidlerin verdiği haz duygusunu tekrar yaşamak için, kişide yine aynı gıdayı tüketme isteği oluyor Aşırı şişmanlık hastalığı olarak bilinen obezitenin temelindeki mekanizmalardan birinin bu olduğu düşünülüyor birçok zararlı madde ve ilaç bağımlılığının temelinde de endorfin ya da enkefalinler yatıyor Nöropeptidler yalnızca haz duymaya yaramıyor Bunlar, aynı zamanda oldukça etkili ağrı kesici özelliğe sahipler Özellikle dinorfin, beyne zarar veren uyarıları ve ağrıyı bloke edebiliyor Genellikle ameliyatlardan sonra ya da kanser hastalarının ağrısını kesmek için kullanılan morfin gibi ağrı kesiciler de, beyinde nöropeptid almaçlarına bağlanarak etki gösteriyorlar Normal koşullarda bir insanı öldürebilecek kadar yüksek dozda morfinin bile, ağrı durumlarında yetersiz kaldığı olabiliyor Bunun nedeni aşırı ağrı durumlarında, beyindeki endorfin ve dinorfin almaçlarının sayısının artması Her türlü ağrı ve stres durumunda morfin ya da benzeri sakinleştiriciler kullanmak pratik bir çözüm değil; ayrıca çeşitli sakıncaları da var Beynin kendi ürettiği bu nöropeptidler, genellikle ağrı ve stresi azaltmakta yeterli oluyor Yani beyin, kendi ağrı kesicisini ve sakinleştiricisini üretebiliyor İkincil Mesajcılar Mesajcı moleküllerin hücre yüzeyine yapışarak, ilettikleri mesajı hücre içerisine taşıyan "ikincil mesajcılar" da var Sinir hücrelerinde daha uzun süreli ve kalıcı değişiklikleri bu ikincil mesajcıların yaptıkları düşünülüyor Nörotransmiterlerin etkisi, oldukça kısa süreli Sinir hücrelerinden salgılanıp diğer hücreyi uyardıktan sonra hemen parçalanıp, tekrar sentezlenmek üzere salgılandıkları hücreye geri dönüyorlar Ancak, ikincil mesajcıların etkisi o kadar kısa süreli değil Nörotransmiterlerin hücre zarını uyarmasından sonra harekete geçen bu moleküller, hedef hücrede birçok kimyasal olayın başlamasına yol açıyor İkincil mesajcılara bir örnek, "adenozin trifosfat" (ATP) molekülü Aynı zamanda hücre içi enerji kaynağı olan bu molekül, birçok hücre içi reaksiyonda ikincil mesajcı rolü oynuyor Mesajcı molekül olan noradrenalin hücre yüzeyine bağlandığında, hücre içindeki ATP, AMP’ye (adenozin monofosfat) dönüşüyor Diğer bir ikincil mesajcı olan AMP molekülünün, hücre içinde değişik görevleri var Çeşitli iyonların geçirgenliğini artırarak ya da azaltarak hücre içerisindeki elektrik yükünü değiştirebiliyor, ya da hücre çekirdeğindeki genleri aktif hale geçirerek çeşitli enzimlerin sentezlenmesini denetliyor Öğrenme ve hafıza gibi kalıcı beyin işlevlerinin, beynin gelişiminin bu hücre içi ikinci mesajcılara bağlı olduğu düşünülüyor __________________ |
|