Söz Sanatları (Edebi Sanatlar) Anlam Sanatları |
05-12-2009 | #1 |
Şengül Şirin
|
Söz Sanatları (Edebi Sanatlar) Anlam Sanatları Söz Sanatları (Edebi Sanatlar) - 2 ANLAM SANATLARI 1 TEŞBİH (BENZETME): Aralarında türlü yönlerden benzerlik ilgisi bulunan iki şeyden, benzerlik bakımından güçsüz durumda olanı daha üstün olana benzetmektir Dört ögesi vardır (Benzeyen, kendisine benzetilen, benzetme yönü, benzetme edatı)Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik Benzeyen benzetilen benzetme benzetme Edatı yönü Şimşek gibi bir semte atıldık yedi koldan Benzetilen benzetme benzetme Edatı yönü Askerlerimiz aslan gibi kuvvetlidir Benzeyen benzetilen benzetme benzetme Edatı yönü A) TEŞBİH-İ BELİĞ (GÜZEL BENZETME): Sadece benzeyen ve benzetilen ögelerle yapılan benzetmedir Benzetme yönü ve benzetme edatı kullanılmaz Gürz ayaklı Kalkan elli Sancaktar olduğu Sancak tutuşundan belli FHDağlarca * Divan edebiyatındaki mazmunların çoğo teşbih-i beliği sanatına örnektir Servi boy, elma yanak, gonca ağız, kiraz dudak……… B) YAYGIN BENZETME: Benzeyenle benzetilen arasındaki birden çok özelliklerin sıralnmasıyla yapılan benzetmedir Aşağıdaki örnekte “vatan” bir çınara benzetilmiştir ÇINAR Hani bir gün seninle Topkapı’dan Geliyorduk; yol üstü bir meydan Bir çınar gördük; Enli, boylu, vakur Bir ağaç; hiç eğilmemiş, mağrur Koca bir gövde, belki altı asır Belki ondan da fazla dalgın, ağır Kaygısız bir ömür sürüp gelmiş; Öyle serpilmiş, öyle yükselmiş, …………………… Tevfik Fikret 2) İSTİARE (EĞRETİLEME): Benzetme sanatının temel ögelerinden benzeyen ve benzetilenden sadece birinin kullanılmasıyla yapılan benzetmeye denir Diğer bir deyişle, bir şeyi kendi adının dışında türlü yönlerden benzediği başka bir şeyin adıyla anma sanatıdır Bu bakımdan istiare hem bir benzetme hem de mecaz sanatıdır A) AÇIK İSTİARE: Benzetme ögelerinden yalnızca benzetilenle yapılan istiaredir “Aslanlarımız düşmanı denize döktüler” “Vurulup tertemiz alnından uzanmış yatıyor Bir hilâl uğruna ya Rab ne güneşler batıyor” Yukarıdaki örneklerde altı çizili sözcüklerde, askerlerimizle, “aslan” ve “güneş” arasında birer benzetme yapılmıştır Burada benzeyen (benzetme bakımından zayıf olan öge, yani askerler) söylenmemiş, kendisinebenzetilen (benzetme bakımından güçlü olan öge, yani aslan ve güneş) söylendiğine göre bu benzetmeler “açık istiare”dir B) KAPALI İSTİARE: Benzetme ögelerinden sadece benzeyenin bulunduğu (kendisine benzetilenin bulunmadığı) benzetme sanatına “kapalı istiare” denir “Askerlerimiz, kükreyerek düşmana saldırdı” Yukarıdaki örnekte askerler, aslana benzetilmiştir Güçlü olan öge yani aslan (benzetilen)söylenmemiş, sadece benzeyen söylenmiş olduğundan bu benzetme bir “kapalı istiare”dir (Kişileştirme sanatının bulunduğu her dizede kapalı istiare de vardır) Kıyı takmış yaprağını gülünü Mahzun hudutların ötesinde akan sular Boynu bükük adalar, tanıyorsanki bizi C) YAYGIN İSTİARE: Benzetmenin temel ögelerinden yalnız biriyle, çok sayıda benzerlikleri sıralayarak yapılan istiaredir Örneğin Yahya Kemal’in “Sessiz Gemi” adlı şiirinde “ruh” söylenmemiş (benzeyen), Benzetilen yani “gemi” söylenmiştir 3) MECAZ: Bir sözü gerçek anlamının dışında kullanma sanatıdırAşkın aldı benden beni Bana seni gerek seni Ben yanarım dün ü günü Bana seni gerek seni Yunus Emre Yukarıdaki dörtlükte “yanmak”, aşağıdaki dörtlükte de “deynek” sözcüğü mecaz sanatına örnektir Anavarza at oynağı Kana bulanmış gömleği Kıyman a zalimler kıyman Kör karının bir deyneği 4) MECAZ-I MÜRSEL (MÜRSEL MECAZ): Bir sözün benzetme amacı gütmeden gerçek anlamının dışında başka bir sözün ya da kavramın yerine kullanılmasıdır Kavramlar arasında benzetmenin dışında, gerçek veya mecazlı anlamlar arasında parça-bütün, özel-genel, neden-sonuç…gibi ilgiler bulunurAnadolu, hepimize hınç ve şüpheyle bakıyor Anadoluda yaşayanlar Çankaya, bu gelişmelere sessiz kalamazdı Cumhurbaşkanlığı makamı O, beyaz perdenin en güzel sanatçısıdır Sinema Çatma, kurban olayım çehreni ay nazlı hilâl Türk bayrağı Sobayı yaktınız mı? Odun/kömür O, ülkemizin en güçlü raketlerinden biridir Tenis oyuncusu Siz, hiç Yaşar Kemal’i okudunuz mu? Eserleri Son günlerde Vivaldi dinliyorum Eserleri Gökten bereket yağıyor Yağmur |
Cevap : Söz Sanatları (Edebi Sanatlar) Anlam Sanatları/Kinaye: |
05-12-2009 | #2 |
Şengül Şirin
|
Cevap : Söz Sanatları (Edebi Sanatlar) Anlam Sanatları/Kinaye:5) KİNAYE: Bir sözü hem gerçek hem de mecaz anlamda kullanma sanatıdırEy benim sarı tanburam Ben toprak oldum yoluna Sen ne için inilersin Sen aşırı gözetirsin İçim oyuk derdim büyük Şu karşıma göğüs geren Ben onun’çün inilerim Taş bağırlı dağlar mısın? Yunus Emre Yukarıdaki dörtlüklerde altı çizili sözcükler hem gerçek hem de mecaz anlamlarını düşündürecek şekilde kullanılmıştır 6) TEVRİYE: İki ya da daha çok anlamı olan bir sözün yakın ve uzak anlamlarını birlikte kastetme sanatıdırBana Tahir Efendi kelp demiş İltifatı bu sözde zâhirdir Mâliki mezhebim benim zirâ İtikadımca kelp tâhirdir Tahir: 1) Özel isim;2) Temiz Kelp: Köpek 7) TARİZ: Söylenen sözün ya da kavramın gerçek ve mecazlı anlamı dışında büsbütün tersini kastetmektir Genelliklebir kişiyi ya da durumu iğnelemek, alaya almak için yapılırBir yetim görünce döktür dişini Bozmaya çabala halkın işini Günde yüz adamın vur kır dişini Bir yaralı sarmak için yeltenme Huzuri 8) TEŞHİS VE İNTAK (KİŞİLEŞTİRME VE KONUŞTURMA): İnsana özgü niteliklerin başka varlıklara aktarılmasına, onlara kişilik kazandırılmasına “teşhis”; onların konuşturulmasına da “intak” denir İntak sanatının bulunduğu her yerde teşhis sanatı da vardırToros dağlarının üstüne Batı isteyü haktan ayrıldım Ay un eledi bütün gece Boynuz umdum kulaktan ayrıldım (Hârname, Şeyhi) Masallar ve fabller, teşhis ve intak sanatına an çok rastlanan türlerdir Kurnaz tilki sesini yumuşatarak, ona Dedi ki: ”Kardeşciğim artık dostuz; Müjde getirdim sana in de öpüşelim; Barış oldu hayvanlar arasında” 9) TENASÜP (UYGUNLUK): Bir dize, beyit ya da dörtlük içinde anlamca birbiriyle ilgili sözcükleri birarada kullanma sanatıdırLâleyi sümbülü, gülü hâr almış Zevk u şevk ehlini âh u zâr almış Bu beyitte lâle, sümbül, gül, hâr (diken) arasında ayrıca zevk, şevk ve âh, zâr sözcükleri arasında tenasüp sanatı vardır 10) LEFF Ü NEŞR: Genellikle bir beyit içinde birinci dizede en az iki şey söyleyip, ikinci dizede bunlarla ilgili benzerlik ve karşılıkları verme sanatıdırBâran değil, şafak değil, ebr-i seher değil Gözyaşıdır, ciğer kanıdır, dâd-ı ah’tır Bu dizelerde bârana (yağmur) karşılık olarak gözyaşı, şafağa (güneşe batarkenki kızıllık) karşılık olarak ciğer kanı, ebr-i seher’e (sabah bulutu) karşılık olarak dud-ı ah (ah’ın dumanı) verilmiştir Bağ-ı dehrin hem baharın hem hazanın görmüşüz Bir neşatın da gamın da rüzgarın görmüşüz 11) TECAHÜL-İ ARİF: Bilinen bir gerçeği bir nükteye dayanarak bilmiyormuş gibi söylemektirGöz gördü gönül sevdi seni ey yüzü mâhım Kurbanın olam var mı benim bunda günahım Nahifi Ey şuh Nedima ile bir seyrin işittik Tenhaca varıp Göksu’ya işret var içinde Nedim Yukarıdaki dizelerde şairler kendi yaşadıkları olayları bilmiyormuş gibi sorarak tecahül-i arif sanatı yapmışlardır 12) HÜSN-İ TALİL (GÜZEL NEDENE BAĞLAMA): Herhangi bir gerçek olayın meydana gelmesini hayali ve güzel bir nedene bağlamaktırAncak bu nedenin kesin bir yargıya dayanması gerekir Hüsn-i talil’de de tecâhül-i arif’te olduğu gibi gerçek bir nedeni bilmezlikten gelme gibi bir durum vardır Hüsn-i talil’i, tecâhül-i ariften ayıran yön, gerçek bir olayın hayali nedene bağlanmasıdır“Güzel şeyler düşünelim diye yemyeşil oldu ağaçlar” (İlkbaharda doğanın uyanması, ağaçların yapraklanması gibi gerçek bir olay, hayali bir nedenle açıklanmış) “Güller ki yüzünün renginden utandıkları için kızardılar” Niçin sık sıkbakarsın öyle mirat-ı mücellâya Meğer sen dahi kendi hüsnüne hayran mısın kâfir Nedim (Mirat-ı mücellâ: Parlak ayna) 13) MÜBALAĞA (ABARTMA): Bir sözün etkisini güçlendirmek amacıyla bir şeyi ya olamayacağı bir biçimde anlatmak ya da olduğundan pek çok veya pek az göstermektirAlem sele gitti gözüm yaşından Söyle nâz uykusuna varmış o yâr ey Bâki Ki cihan halki figan eylese bidâr olmaz Merkez-i hâke atsalar da bizi Kürre-i arzı patlatır çıkarız Namık Kemal (Yerkürenin merkezine de atsalar bizi, yerküreyi parçalar yine dışarı çıkarız) 14) TEZAT (KARŞITLIK):Birbirine karşıt düşüncelerin, kavramların, duyguların bir arada kullanılmasıdırNe siyah eylemiş bu nasiyeyi Saçımı bembeyaz eden bahtım Abdülhak Hamit (Nasiye: alın) Ne efsun-kâr imişsin âh ey didâr-ı hürriyet Esir-i aşkın olduk gerçi kurtulduk esâretten Namık Kemal (Ey özgürlük ne kadar büyüleyiciymişsin, tutsaklıktan kurtulduk ama bu kez de senin tutsağın olduk) 15) TEKRİR:Sözün etksini güçlendirmek amacıyla anlamın üzerinde yoğunlaştığı sözcük ya da söz öbeklerini arka arkaya yinelemektirKaldırımlar, çilekeş yalnızların annesi; Kaldırımlar, içimde yaşamış bir insandır Kaldırımlar, duyulur, ses kesilince sesi; Kaldırımlar, içimde kıvrılan bir lisandır Necip Fazıl Büyüksün ilahi büyüksün büyük Büyüklük yanında kalır pek küçük Ali Haydar Bey 16) NİDA (SESLENME): Şairin çok duygulanması ve heyecanlanması sonucunu doğuran olayları ve varlıkları gözönüne getirip “ey, hey” gibi ünlemlerle onlara seslenmesidirEy köhne Bizans, ey koca fertut-i musahhir Ey bin kocadan arta kalan bive-i bâkir (Sis, Tevfik Fikret) 17) İSTİFHAM: Yanıt alma amacı gütmeden, duyguyu ve anlamı güçlendirmek için, anlatılmak istenenlerin soru biçiminde anlatılmasıdırBeni candan usandırdı cefadan yâr usanmaz mı Felekler yandı ahımdan muradım şemi yanmaz mı Fuzuli Kim söylemiş beni Süheyla’ya vurulmuşum diye? Kim görmüş ama kim, Eleni’yi öptüğümü, Yüksek kaldırım’da güpegündüz? Melahat’i almışım da sonra Alemdar’a gitmişim, öyle mi? Onu sonra anlatırım, fakat Kimin bacağını sıkmışım tramvayda? Orhan Veli 18) TELMİH (HATIRLATMA): Söz arasında herkesçe bilinen geçmişteki bir olaya, ünlü bir kişiye bir inanca ya da yaygın bir atasözüne işaret etmek, onu anımsatmaktır Telmih edilen şey uzun uzadıya açıklanmaz, bir iki sözcükle anımsatılır Gökyüzünde İsâ ile Tur dağında Musâ ile Elindeki asâ ile Çağırayım Mevlam seni Yunus Emre (Birinci dizede “Hz İsa’nın göğe çıktığı inancı”na, ikinci dizede “Hz Musa’nın Tur-ı Sinâ dağında Tanrı ile konuşması” olayına ve üçüncü dizede de yine “Hz Musa’nın yere atınca yılan olan asasıyla gösterdiği mucizelere” telmih vardır) |
Cevap : Söz Sanatları (Edebi Sanatlar) Anlam Sanatları/ CİNAS: |
05-12-2009 | #3 |
Şengül Şirin
|
Cevap : Söz Sanatları (Edebi Sanatlar) Anlam Sanatları/ CİNAS:SÖZ SANATLARI 19) CİNAS: Söyleniş ve yazılışları bir, anlamları farklı sözcükleri (sesteş, eşsesli) bir arada kullanma sanatıdır (Aynı zamanda bir uyak türüdür) Kısmetindir gezdiren yer yer seni Göğe çıksan âkıbet yer yer seni İbni Kemal Her nefeste eyledik yüz bin günah Bir günaha etmedik hiç bir gün ah Lâedri 20) ALİTERASYON: Aynı ses ya da hecelerin bir ahenk yaratmak amacıyla tekrarlanmasıdır Dest-busi arzusıyle ölürsem dostlar (“S”) Kûze eylen toprağım sunun anınla yâre su Fuzuli Kara pulat uz kılıcım tartmayınca Kara börklü koca başın kesmeyince Alca kanın yer yüzüne tökmeyince Karındaşım Kayan kanın almayınca Komazım……… Dede Korkut 21) SECİ: Nesirde yapılan kafiyeye “seci” denir “İlahi her neyi gülzâr ettinse anı ittim İlahi elime her ne sundunsa anı tattım İlahi gönlüm oduna ne yaktınsa o tüter İlahi vücudum bahçesine ne diktinse o biter” Sinan Paşa 22) SEHL-İ MÜMTENİ: Söylenmesi kolay göründüğü halde, benzerinin yazılması veya söylenmesi çok güç olan sözlere ya da yazılara denir Ete kemiğe büründüm Yunus diye göründüm Yunus Emre (Şair bütün tasavvuf felsefesini, az sözle çok güçlü bir şekilde ifade etmiştir) |
|