Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Aşk & Sevgi - Bayanlar, Erkekler > Erkekler Kahvehanesi

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
kadınla, yapılan, şey

Bir Kadınla Yapılan Üç Şey

Eski 10-12-2008   #1
dejavu2009
Icon46

Bir Kadınla Yapılan Üç Şey



Bir kadınla yapılan uc sey


Bazı yazarları ozler insan, onların anlattıklarını, anlatma bicimlerini,
kullandıkları dili, yalnızca onlara ait olan sozcuk evliliklerini, onların
yarattığı ve okurken bir parcası haline geldiğiniz dunyayı, o dunyanın
kokularını, seslerini, renklerini ozler; ben arada bir Lawrence Dur-rell'i
ozlerim
Yazıyı, hatta zaman zaman fazlaca, siire cok yaklastıran uslubu, bu uslubun
icinde insanları butun kırılganlıkları ve sertlikleriyle anlatabilmesi, limon
kokuları arasından suzulen ısığı, hos kokulu tuğla tozuyla dolu havayı' odama
tasıması, yazmaktan aldığı zevki her kelimesiyle bana hissettirmesi, bitkinlesip
bedbinlestiğim, kızgın cakıllar ustunde unutulmus bir deniz kestanesi gibi
kuruduğum zamanlarda, aynen onun kadın kahramanlarından birinin yazara yaptığını
soylediği gibi 'burun deliklerime bir yasam soluğu' ufler
O soluğu minnettarlıkla icime cekerim
icime cektiğim o solukta benzersiz cumleler, benzersiz anlatımlar vardır, ama
cumlelerinden biri, bircok okurun basına geldiği gibi, kitabın parcası olmaktan
cıkıp benim kendi hayatıma katılmıs, benim parcam olmustur
O cumle, Justine'i okuyan herkesin hatırladığı cumledir:
— Bir kadınla uc sey yapabilirsin: Ya onu seversin, ya onun icin acı cekersin ya
da onu yazarsın
Bu unutulmaz bir cumledir
Ama o cumleyi benim icin daha da unutulmaz kılan, cok cok uzun yıllar once, bir
kadının sabaha karsı, parlak mor bir gokyuzunun altında koyu yesil semsiyeler
gibi acılan fıstık camlarının dibinde sorduğu bir sorudur:
— Bu cumlede 'ya' mı olmalı, yoksa 've' mi?
Bu cumleyi yazarın yazdığı gibi 'ya seversin ya acı cekersin ya yazarsın' diye
mi kurmalıydık, yoksa 'bir kadını seversin ve onun icin acı cekersin ve onu
yazarsın' diye mi?
Soru, kadınların bircok sorusu gibi cok sade, cok duz ve verilecek cevaba gore
bir hayatı tumuyle değistirecek kadar tehlikeliydi
Bir kadına karsı olan duygumuzda bir sıralama var mıydı, onu seviyor, sonra acı
cekiyor, sonra yazıyor muyduk?
Yoksa hepsi ic ice miydi, onu hem seviyor, hem onun icin acı cekiyor, hem de onu
yazıyor muyduk?
Bir kadını yazmak, artık onu sevmemek, onun icin acı cekmemek, onu terk etmek
manasına mı geliyordu?
Sanırım hepimiz, sevmenin ve acı cekmenin birbirinden kolay kolay kopmadığını,
alt akıntıları olan bir nehre girer gibi, bu duygulardan herhangi birinden suya
girip derinlere doğru daldığımızda diğer duyguya rastladığımızı biliyoruz; hayat
bize bir duyguyu diğerinden ayıklamanın pek mumkun olmadığını, duyguların orman
perileri gibi yalnız baslarına gezmediklerini, her perinin bir de zebanisi
olduğunu oğretti
Ama sevmekle yazmak arasındaki iliskiyi hicbirimiz tam olarak bilemiyoruz
Belki de soruyu tersinden sormalıyız:
— Bir kadın sevilmeyi mi, kendisi icin acı cekilmesini mi, yoksa yazılmayı mı
ister?
Sevilmeyi ister, sevilmeyi sever
Kendileri icin acı ceken erkekleri anlatırken seslerine yansıyan o sefkatli, acı
ceken erkek icin uzulen, o erkeğin o acıdan kurtulmasını dileyen ve cektiği acı
icin o erkeği kucumseyen edanın hemen altındaki, o acıyı kendi cekiciliğinin bir
kanıtı gibi goren kadınsı kibri ve memnuniyeti hissettiğimizde, kendisi icin acı
cekilmesini de istediğini sezebiliyoruz
Peki bir kadın yazılmayı ister mi?
Bu soruyu bir kadına sorduğunuzda coğu, belki de hepsi, 'hayır' diyecektir,
'yazılmayı istemem'; ama bunu gercekten yazılmak istemediklerinden değil, boyle
bir isteği gereksiz ve alcaltıcı bir gosteris olarak değerlendirdiklerinden
boyle soyleyeceklerdir
Bunu derken, kadınların yazılmak istemediklerini soylemek istemiyorum, yalnızca
bu konudaki duygularının gosterdikleri kadar acık ve net olmadığını, cok daha
belirsiz ve karmasık olduğunu soylemek istiyorum
Birisinin kendilerini yazmasını isterler ve birisinin kendilerini yazmasından
korkarlar
Bir kadın kendi kendini, bir erkeğin kendi kendini tanıdığından daha fazla
tanır, bir kadının esas ilgi alanı kendisidir cunku; erkekler kadınlarla
ilgilenirken kadınlar kendileriyle ilgilenirler
Bu yuzden kendileriyle ilgili neyi ya da neleri saklamak istediklerini cok iyi
bilirler
Birilerinin kendilerini anlatmasından sıkılmaz kadınlar, gunlerce, hatta
yıllarca kendilerini bir erkekten dinleyebilirler, onları korkutan anlatılmak
değildir, bunu severler;
onları korkutan nasıl anlatılacaklarıdır, kendileriyle ilgili gercekleri
bildiklerinden, bu gerceklerin ne kadarının karsılarındaki erkek tarafından
sezildiği konusunda hep iclerinde bir kusku tasırlar
Butun kadınlar anlatılmak isterler, biri kendilerini yazsın isterler, ama hicbir
kadın butun gercekleriyle anlatılıp yazılmak istemez
Onların, bir romanın kahramanı olma konusunda duygularındaki muğlaklık, bu
celiskiden kaynaklanır
Soyledikleri sudur:
— Beni anlat, beni yaz ama beni, benim kendimi anlattığım gibi anlat, kendimi
gorduğum gibi değil
Ama ya onu anlatacak adam, onun kendini gorduğu gibi goruyorsa; onun vucudunda
beğenmeyip turlu giyim hileleriyle sakladığı yerleri gibi ruhunda beğenmeyip
cesitli sakalarla, ofkelerle, gozyaslarıyla saklamaya calıstığı kusurlarını da
fark ediyorsa
Hicbir erkeğin vucutlarındaki ya da ruhlarındaki kusurları gormesine, hele
bunları dile getirmesine tahammul edebileceklerini sanmam
Belki de bu yuzden Durrell'in romanındaki o kadınca soruda 'sevmek' ve 'yazmak'
birbirinden ayrılıyordur, bir erkek seviyorsa her seyi yazacak kadar ayrıntılı
ve acık gormemelidir cunku
Belki de bu yuzden o kadın bana, "Bunların arasında ve mi var?" diye sorarken,
bir erkeğin bir kadını, o kadının kendi kendini gorduğu gibi butun kusurlarıyla
gorup, gorduklerine rağmen sevmesinin mumkun olup olmadığını sormustur
Bir erkek, bir kadını, onu yazacak kadar keskin bir sekilde butun kusurlarını
acıkca gorup de sevebilir mi?
Kadınlar sanırım buna 'hayır' diyecekler, 'bizi butun gerceğimizle goren birinin
bizi sevmesi mumkun değildir'
Bana sorarsanız, ben, kadını butun kusurları ve eksiklikleriyle goren biri
onları sever derim
Ben kadınların, vucutları gibi ruhlarının da en cok saklamak istedikleri
yerlerini severim cunku
Onların erdemlerinden cok kusurlarının cekici olduğuna inanırım
Durrell'inki de dahil butun iyi romanlarda en guzel anlatılan bolumlerin
kadınların 'kusurları' olduğunu ve erkeklerin bu kusurlara bağlandığını
gorursunuz
Yazarların, kadınlardan daha iyi bildiği tek gercek de budur herhalde





alıntı

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.