Rock grubu, Apocalyptica: Şebnem Ferah’ın varlığı ülkeniz için bir şans

FATİH VURAL
Apocalyptica'yı farklı kılan yalnızca müziği değil Bir çadır tiyatrosunu andıran neşesi ve sahneye hâkimiyeti de… Kendilerinden klasik müzik sanatçısı olmalarını bekleyen akademi hocalarını, rock müzik yaparak küstürecek kadar kendi yolunda bir grup olmaları…
Başkasının (Metallica) müziğini yorumlamak için yola çıkıp da sonunda bu kadar ünlü olan başka bir grup tanıyor musunuz?
Perttu Kullervo: Neredeyse herkes! Şaka tabii… Ama ilk aklıma gelen Elvis! İlk çıktığında o da bizim gibi çok sayıda cover yapmıştı Sonra kendi şarkılarını üretmeye başladı
Tercih skalanız sonradan genişledi; ama neden Metallica müziğiyle yola çıkmak istediniz?
Perttu: Metallica, hepimizin favori grubuydu Bundan 15 yıl önce çelloyla rock müzik çalmaya başladığımızda birinci hedefimiz Metallica'yı yorumlamaktı Zaman geçtikçe, yalnızca Metallica yorumlayacak bir grup olmadığımızı anladık Bununla yetinemezdik
Deli gibi çalmanız bir yana; ama çelloyla rock müzik yorumlamaya başladığınızda size 'deli' diye bakanlar oldu mu?
Perttu: Evet, çelloyla rock müzik yapmak istediğimizi ve bir rock grubunda çalacağımızı söylediğimizde müzik akademisinden bir hocamızla kavga ettik Galiba klasik müzik yapmamız yönünde bizden beklentisi o kadar büyüktü ki, konserlere başlayıp, Apocalyptica olarak ünlü olduktan sonra bir daha bizimle konuşmadı (Gülüyor)
'Apocalyptica' ismi farklı biçimlerde yorumlanabilir Ama 'kıyamet' anlamına geliyor ki, yaptığınız müzikle de örtüşmüyor değil…
Mikko Siren: Evet, bu yorumlar yapılıyor Ama yola Metallica'yı yorumlayan bir grup olarak çıktığımız için ‘Apocalyptica' isminin klişe yanını daha çok önemsedik
Perttu: Aslına bakarsanız, başlangıçtaki ismimiz Chello House Band'di Kulağa ne garip geliyor, değil mi? İyi ki değiştirmişiz, yoksa İstanbul'a bu isimle gelmek istemezdik Kim dinlerdi bizi?
İsminiz, müziğinizdeki derinliği taşıyor mu?
Perttu: Müzik size, hayal gücü anlamında bir özgürlük verir Böylece, kendi hikâyenizle şekillendirdiğiniz resimlere bakma imkânı bulursunuz Sözlü müzikten farklı olarak, enstrümantal müzik yapıyorsanız, insanlara çok daha renkli şeyler hissettirir ve yaşatırsınız Ortada söz yoktur belki; ama dinleyicinize daha çok şey söylersiniz Bu yüzden şarkılarına isim bulmakta zorlanan bir grubuz O şarkının anlamını, bir kelimeyle sınırlamak hoş değil aslında İstediğimiz o ki, hayranlarımız istedikleri şarkıya kendi özgün yorumlarınca anlam katabilsinler
Peki bu istek dinleyicide nasıl şekilleniyor? Dünyayı dolaştığınızda, farklı ülkelerde ne tür fotoğraflar görüyorsunuz?
Mikko Siren: Apocalyptica'nın müziği için, ‘Belli bir yere aittir' demek yanlış olur Bizim müziğimizin özgün yanı, bir ülkeye ya da kültüre bağlı olmaması Finlandiyalı olsak da böyle… Dünyanın birçok ülkesinde, çok büyük bir dinleyici kitlemiz var Bu kitlenin özelliğini sorarsanız, daha çok gençlere ve orta yaş grubuna hitap ediyoruz diyebilirim Bu kesimin sıkça dinlediğini biliyorum Bunları birleştiren şey ise genel olarak klasik müzik
Cover'ladığınız gruplara bakıyorum da Metallica, Rasmus, Sepultura, Rammstein gibi sert müzik yapan grupları tercih ettiniz Apocalyptica'yı bu sertliğe iten neydi?
Perttu: Doğru; ancak her zaman sert müzik tercihimiz olmadı Örneğin David Bowie'nin şarkılarını da yorumladık Şu an için düşüncemiz, çok daha zor müzik yapan grupları cover'lamak Ama ileride popüler müzikler de yorumlayabiliriz Bu, ruh halimizle ilgili…
Performatif anlamda çelloyu rock müziğe uyarlayarak çalmak, başlı başına bir olay; ama sizi en fazla zorlayan 'cover' ya da grup neydi?
Mikko Siren: Hiçbiri… (Gülüyor) Şaka tabii… Ama benim için 5-6 parça vardır, zorlandığım Bunlar da bizim kendi şarkılarımız
Perttu: Balatları bir rock sounduyla yorumlamak her zaman çok zordur Elleriniz sürekli farklı şekillerde hareket eder ve çellonun yaylarına hâkimiyetiniz zorlaşır Bu sizi çok yorar
Müziğinizdeki sertlik, çelloyu farklı çalma biçimleri de geliştirtti mi?
Perttu: Klasik ya da rock müziği yorumlamanın çok da zor olduğunu söyleyemem aslında İki müzik de yorumda farklı şeyleri talep eder sizden Klasik müzik olabildiğince keskinlik taşır özünde Oturarak çalarsınız; ama müthiş bir performans göstermeniz gerekir Hard rock ise ayakta çalmanızı gerektirir Çello, ayakta çalınan bir müzik aleti değil Onu ayakta çalmak, en zor olan kısmı
Agresif yorumunuzla bağlantılı olarak, dayanıklılığı nedeniyle Çin yapımı çellolar kullandığınız doğru mu?
Perttu: Doğru Sebebi ise ucuz ve kaliteli olması Ne çok pahalı, ne de çok ucuzlar Çok fazla konser verdiğimiz için sıklıkla uçağa biniyoruz Çellolarımızı kargoya vermekten başka çaremiz kalmıyor Çalarken de onlara çok iyi davrandığımızı söyleyemeyiz Bu saldırganlığı kaldırabilmeleri gerekiyor
Mikko Siren: Bir de el yapımı olmaları önemli
Metallica'nın yanı sıra Sex Pistols, Sepultura, Rammstein ve Bad Religion gibi usta gruplarla aynı sahneyi paylaştınız Bu deneyimler esnasında en çok etkilendiğiniz gruplar hangileriydi?
Mikko Siren: Festivallerde birçok grupla beraber çaldık Aynı anda sahneyi paylaştığımız çok grup olmadı Ama onların bizi dinlediğini görürken, çok heyecanlanıyoruz
Perttu: Birini diğerinden ayırmak çok güç Ama Rammstein'la beraber çaldığımız konseri unutmam mümkün değil Çok etkilenmiştim
Metallica'yla benzer bir yönünüz, onların da senfonik müziği çok önemsemeleri Bu anlamda, sizi nasıl karşıladılar?
Perttu: Bizim için çok olumlu şeyler söylediklerini duyuyorum Bizim aldığımız en iyi geri dönüş şuydu: “Apocalyptica bizden bağımsız olarak algılanmalıdır Onların müziğini çok beğeniyoruz” Eğer konser vereceğimiz yere yakınlarsa, her zaman gelip bizi dinlerler Metallica olmasaydı, bizim çıkışımız olmazdı
Metallica'nın son zamanlardaki performansına yönelik düşüş olduğu yönünde ağır eleştiriler var Sizce de bir duraklama dönemi yaşıyorlar mı?
Perttu: Bence yaşadıkları süreç çok ilginç Eleştiri sözcüğü biraz uzak tutulmalı; çünkü onların kendine has bir misyonları var Geride ne yaptıklarına bakmıyorlar İnsanların ne düşündüğü de onların umurunda olmaz Bu anlamda yaptıkları çok dürüstçedir “Biz ne istiyoruz?” sorusunu kendisine çok soran bir grup 2003'te yaptıkları St Anger albümünü ilk dinlediğinizde sizi ilk çarpan şey, soundun çok kötü olduğu Ama dinlemeye başladığınızda, bunun etkileyici ve çok akıllıca olduğunu görüyorsunuz O yüzden insanların dediklerini önemsememeleri ve her yeni albümde “Metallica'dan ne gelecek?” diye merak etmeniz, onların büyüklüğünü gösterir
Mikko Siren: Rokforu (blue cheese) ilk yediğinizde damağınızda çok kötü bir tat bırakır Ama yedikçe, tadı size daha güzel gelir Metallica da böyle…
Müziklerinize bakarak, klasik müzik ve rock müziğin sahiden de birbirine bu kadar yakın olduğunu mu anlayalım; yoksa bunun aslında sizin beceriniz olduğunu mu düşünelim?
Perttu: Aslında çok ayrı olduklarını düşünmüyorum Bence iki müzik türü arasında çok büyük fark var Benim kriterim, müziğin iyi ya da kötü olması yönünde Ne hissettiğiniz önemli
Rock müzik tutkunuz, çelloyu çalmaya başlamadan önce var mıydı?
Perttu: Ben 5 yaşında çello çalmaya başladım O yaşta ailemin de etkisiyle çok fazla opera sanatçısı dinlediğimi hatırlıyorum Onlara tutkuyla bağlıydım Beni çelloya iten de buydu Bir opera yıldızı olmayı hayal etmiştim Ne yazık ki olamadım (Gülüyor) 11 ya da 12 yaşımda rock müzikle tanıştım Ondan sonra da rock müziğin peşinden gittim
Cult, Apocalyptica'nın 'Kendi müziğimle varım' dediği albümdü Bu albümde, distortion'ı güçlendirdiniz “Bize kalsa, çok daha sert bir müzik yapacağız” demek mi istediniz?
Perttu: Şarkıları ilk yaptığımızda sonunda ne çıkacağını düşünmedik; ama baktık ki sert bir sound çıktı
Mikko Siren: Aslında Cult albümünde, kendi özgünlüğümüzle hareket edelim derken pop soundu çıkarmaktan korkmuştuk Bu bizi yanlış anlatırdı Neyse ki bizim kimliğimizi ifşa eden bir müzikal yapı ortaya koyduk Doğru yolda olduğumuzu o albümde anladık Bundan yaklaşık 5 yıl kadar önce Şebnem Ferah'la da çalıştınız Perdeler isimli şarkısının iki versiyonundan birini çaldınız Sizin için nasıl bir deneyimdi? Perttu: O çalışmada Şebnem'in vokal performansından ve şarkı yazarlığından çok etkilendik Duyumsadığımız müziğin birbirinden farksız olduğunu gördük Yaptığımız çalışmalar içinde en keyif aldıklarımızdan biridir, Perdeler Bence, Şebnem Ferah'ın varlığı ülkeniz için bir şanstır fvural@zamancomtr