Türkiyede Kadın Hakları Süreci |
10-31-2006 | #1 |
mate
|
Türkiyede Kadın Hakları SüreciTürkiye'de kadın hakları Başbakanlık Kadın Statüsü Genel Müdürlüğü verilerine göre kadın haklarının Türkiye'de gelişimi aşağıdaki kronolojiyi takip etmiştir 1843:Tıbbiye Mektebi bünyesinde kadınlar ebelik eğitimi almaya başladı 1847: Kız ve erkek çocuklara eşit miras hakkı tanıyan İrade-i Seniye yayımlandı 1856: Köle ve cariye alınıp satılması yasaklandı 1858: Arazi Kanunnamesinde mirasın kız ve erkekler arasında eşit olarak paylaştırılacağı hükmü yer aldı Böylece kadınlar ilk kez miras yoluyla mülkiyet hakkını kazandı 1858: Kız Rüştiyeleri açıldı 1869: Kadınlar için ilk sürekli yayın olarak nitelenen (haftalık) Terakki Muhadderat dergisi yayımlandı 1869: Kızların eğitimine ilk kez yasal zorunluluk getiren Maarif-i Umumiye Nizamnamesi yayımlandı 1870: Kız öğretmen okulu Dar-ül Muallimat açıldı 1871: Mecelle'nin (Osmanlı Medeni Kanunu) uygulanması için çıkarılan Hukuk-ı Aile Kararnamesi ile; evlilik sözleşmesinin resmi memur önünde yapılması, evlenme yaşının erkeklerde 18, kadınlarda 17 olması, zorla evlendirmelerin geçersiz sayılması düzenlendi 1876: Kanun-i Esasi (ilk Anayasa) kabul edilerek temel haklar düzenlendi Kız ve erkekler için ilköğretim zorunlu hale getirildi 1897: Kadınlar ücretli işçi olarak çalışmaya başladı 1913: Kadınlar ilk kez devlet memuru olarak çalışmaya başladı 1914: Kadınlar tüccarlık ve esnaflığa başladı 1914: İnas Darülfünunu adı altında kızlar için bir yüksek öğretim kurumu açıldı 1921: Darülfünun'da karma öğretime geçildi 29 Ekim 1923: Cumhuriyet ilan edildi Cumhuriyetin ilanıyla birlikte kadınların kamusal alana girmesini sağlayan yasal ve yapısal reformlar hızlandı 3 Mart 1924: Tevhid-i Tedrisat Kanunu (Öğrenim Birliği) çıkarıldı Böylece eğitim laikleştirilerek tüm eğitim kurumları Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlandı Kız ve erkekler eşit haklarla eğitim görmeye başladı 17 Şubat 1926: Türk Medeni Kanunu'nu kabul edildi Kanun ile erkeğin çok eşliliği ve tek taraflı boşanmasına ilişkin düzenlemeler kaldırıldı, kadınlara boşanma hakkı, velayet hakkı ve malları üzerinde tasarruf hakkı tanındı 4 Nisan 1926 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan kanun 4 Ekim 1926 tarihinde yürürlüğe girdi 1930: Belediye yasası çıkarıldı Yasa ile kadınlara belediye seçimlerinde seçme ve seçilme hakkı tanındı 1930: Kadın ve çocukların korunmasına ilişkin ilk düzenleme Umumi Hıfzısıhha Kanunu ile yapıldı 1930: Doğum izni düzenlendi 10 Haziran 1933: Kız çocuklarına mesleki eğitim vermek amacıyla Kız Teknik Öğretim Müdürlüğü kuruldu 26 Ekim 1933: Köy Kanunu'nda değişiklik yapılarak kadınlara köylerde muhtar olma ve ihtiyar meclisine seçilme hakları verildi 5 Aralık 1934: Anayasa değişikliği ile kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanındı Türkiye bu hakkı kadınlara tanıyan ilk Avrupa ülkesi oldu Türk kadını bu yeni haklarını hemen kullandı (bkz: İlk Kadınlar) 8 Haziran 1936: İş Kanunu yürürlüğe girdi Kadınların çalışma hayatına düzenleme getirildi 1937: Kadınların yeraltında ağır ve tehlikeli işlerde çalıştırılması 1935 tarihli 45 sayılı ILO sözleşmesi ile yasaklandı 1945: Analık sigortası (doğum yardımı) 4772 sayılı yasa ile düzenlendi 1949: Yaşlılık sigortasının kadın ve erkekler için eşit esaslara göre düzenlenmesi 5417 sayılı yasa ile sağlandı 1952: Sağlık Bakanlığı bünyesinde ana çocuk sağlığı hizmetleri verilmeye başladı 1965: Gebeliği önleyici araçların satış ve dağıtımının serbest bırakılmasını ve tıbbi zorunluluk halinde kürtaj hakkı tanınmasını düzenleyen Nüfus Planlaması Hakkında Kanun çıkarıldı 22 Aralık 1966: Eşit değerde iş için kadın ve erkek işçiler arasında ücret eşitliğini sağlayan 1951 tarihli 100 sayılı ILO sözleşmesi onaylandı 27 Mayıs 1983: 10 haftaya kadar olan gebeliklerin kürtajla sona erdirilmesi ve gönüllü cerrahi sterilizasyon yöntemlerine izin verilmesi Nüfus Planlaması Hakkında Kanun'da yapılan değişiklikle sağlandı Kürtaj için evli kadınlara kocadan izin alma koşulu getirildi 1985: Türkiye, Birleşmiş Milletler Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesini (CEDAW) imzaladı ve sözleşme ertesi yıl yürürlüğe girdi 1985: 5 Beş Yıllık Kalkınma Planı'nda kadınlar konusu ilk kez ayrı bir başlık olarak yer aldı ve bu konuda politikalar belirlendi 1987: Kadınlar konusuna odaklanmış ilk resmi kurum olan Devlet Planlama Teşkilatı Kadına Yönelik Politikalar Danışma Kurulu kuruldu 1989: İstanbul Üniversitesi'nde ilk Kadın Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezi kuruldu Bugün üniversiteler bünyesinde kurulan bu merkezlerin sayısı yurt çapında 13'e ulaştı 24 Ocak 1989: İçişleri Bakanlığı kaymakamlık sınavlarına kadınların da alınacağını açıkladı 29 Kasım 1990: Kadının çalışmasını kocanın iznine bağlayan Medeni Kanun'un 159 maddesi Anayasa Mahkemesi'nce iptal edildi İptal kararı 2 Temmuz 1992 tarih ve 21272 sayılı Resmi Gazete'de yayımlandı 1990: Mağdurun hayat kadını olması halinde tecavüz cezasının indirilmesini öngören Türk Ceza Kanunu 438 maddesi Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından yürürlükten kaldırıldı 14 Nisan 1990: Kadın Eserleri Kütüphanesi ve Bilgi Merkezi Vakfı, ilk kadın kütüphanesi ve bilgi merkezini açtı 1990: Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü bünyesinde, şiddete uğrayan kadınlara ve çocuklara destek hizmeti vermek üzere ilk Kadın Konukevleri açılmaya başlandı 2000 yılı itibariyle bu sayı yediye yükselirken kapasiteleri 170'e ulaştı 1990: 422 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Kadının Statüsü ve Sorunları Başkanlığı kuruldu 25 Ekim 1990 tarihinde kadın sorunları konusunda ulusal çapta bir mekanizma olarak Kadının Statüsü ve Sorunları Genel Müdürlüğü (KSSGM) 3670 sayılı kanunla Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına bağlı olarak kuruldu ve 24 Haziran 1991 tarihinde de Başbakanlığa bağlandı Eylül 1990: Yerel yönetimler kadın konusunda özellikle şiddete uğrayan kadınlara yönelik hizmet vermeye başladı Türkiye'deki ilk kadın sığınma evi Bakırköy Belediyesi tarafından açıldı 20 Şubat 1992: Birleşmiş Milletler Uluslararası Kadının İlerlemesi İçin Araştırma ve Eğitim Merkezinin (INSTRAW) toplantısında, Kadının Statüsü ve Sorunları Genel Müdürlüğü Türkiye'de kadın konusunda irtibat noktası olarak kabul edildi ve BM ile işbirliği içinde program ve projeler uygulanmaya başlandı 1992: Cinsiyete dayalı veri tabanı oluşturulması amacıyla Devlet İstatistik Enstitüsü'nde Toplumsal Yapı ve Kadın İstatistikleri Şubesi kuruldu 1993: İstanbul Üniversitesi'nde ilk Kadın Araştırmaları Ana Bilim Dalı açıldı ve yüksek lisans programı vermeye başladı Bugün Kadın Çalışmaları Ana Bilim Dalı açarak Yüksek Lisans Programı veren üniversite sayısı dörde ulaştı 1993: Kadın Dayanışma Vakfı, Altındağ Belediyesinin desteğiyle kadın danışma merkezi ve kadın sığınma evini açtı 1993: Halk Bankası'nca kadınları girişimciliğe özendirmek amacıyla kadınlara özel, düşük faizli kredi uygulaması başlatıldı 1994: Kadının Statüsü ve Sorunları Genel Müdürlüğü bünyesinde, şiddete uğrayan kadınlara hukuki ve psikolojik danışmanlık, girişimcilik ve el emeğinin değerlendirilmesi konularında hizmet vermek amacıyla Bilgi Başvuru Bankası (3B) kuruldu 5 Nisan 1994: Dünya Bankası ile kadın konulu projeler yürütülmeye başlandı Kadının Statüsü ve Sorunları Genel Müdürlüğü'nde bir Dokümantasyon Merkezi kuruldu 1994 Türkiye Kahire'de yapılan Birleşmiş Milletler Nüfus ve Kalkınma Konferansına katıldı Konferans'da kadının statüsü ve sağlık ilişkisini vurgulayan "üreme sağlığı" kavramı üzerinde özellikle duruldu ve kadın sağlığında "bütüncül" bir yaklaşım benimsendi Bu yaklaşım doğrultusunda Sağlık Bakanlığı koordinatörlüğünde ilgili kesimlerden sağlanan katılımla "Kadın Sağlığı ve Aile Planlaması Ulusal Eylem Planı" hazırlandı 1998 yılında kamuoyuna sunulan Eylem Planı 6 ana çalışma grubu tarafından oluşturuldu Kadının Statüsü grubunun koordinasyonunu Kadının Statüsü ve Sorunları Genel Müdürlüğü üstlendi 1995: Kurulduğundan bu yana, açtığı kadın danışma merkezi ile şiddete uğrayan kadınlara danışmanlık hizmeti veren Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı, ilk kadın sığınağını açtı Kasım 1995: Güneydoğu Anadolu Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı tarafından bölgedeki kadınların durumunun iyileştirilmesi ve kalkınma sürecine entegre edilmesi amacıyla planlanan Çok Amaçlı Toplum Merkezlerinin (ÇATOM) ilki Urfa'da açıldı 2000 yılı itibariyle bölgedeki sayısı 21'e ulaştı 29 Haziran 1996: Anayasa Mahkemesi Türk Ceza Kanunu'nun erkeğin zinasını suç olarak düzenleyen 441 maddesini anayasanın eşitlik ilkesine aykırılığı gerekçesiyle iptal etti 27 Aralık 1996 tarih ve 228600 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan kararda verilen bir yıllık süre içinde yasal düzenleme yapılmaması nedeniyle erkeğin zinası 27121997 tarihinden itibaren suç olmaktan çıktı 1996: Tarım ve Köyişleri Bakanlığı bünyesinde "Kırsal Kalkınmada Kadın Daire Başkanlığı" kuruldu 1997: Kadının Statüsü ve Sorunları Genel Müdürlüğü koordinasyonunda 13 il valiliği bünyesinde "Kadının Statüsü Birimleri" kuruldu 22 Mayıs 1997: Kadının evlendikten sonra kocasının soyadını almakla birlikte, kendi soyadını da kullanabilmesi Medeni Kanun'un 153 maddesinde yapılan değişiklikle sağlandı 19 Kasım 1997: Kadının Statüsü ve Sorunları Genel Müdürlüğü'nün önerisi üzerine İçişleri Bakanlığı'nca nüfus cüzdanlarında medeni hal kısmında "evli/ bekar/ dul/ boşanmış" gibi ifadelerin yerine sadece "evli" veya "bekar" ifadelerinin kullanılmasını düzenleyen genelge yayımlandı 18 Ağustos 1997: Zorunlu temel eğitimi beş yıldan sekiz yıla çıkaran 4306 sayılı kanun yürürlüğe girdi 13 Kasım 1997: Türkiye Cumhuriyeti, amacı uzman bakanların çalışma alanları ile ilgili konularda Avrupa Konseyi faaliyetlerine etkin bir şekilde katılmalarını teşvik etmek olan Kadın-Erkek Eşitliğinden Sorumlu Avrupa Bakanlar Konferansı'nın dördüncüsüne ev sahipliği yaptı 23 Haziran 1998: Anayasa Mahkemesi kadının zinasını suç olarak düzenleyen Türk Ceza Kanunu'nun 440 maddesini anayasanın eşitlik ilkesine aykırılığı gerekçesiyle iptal etti Gerekçeli karar 13 Mart 1999 tarih ve 23638 sayılı Resmi Gazetede yayımlandı 17 Şubat 1998: Yeni Türk Medeni Kanunu Tasarısı Adalet Bakanlığı ve Kadının Statüsü ve Sorunları Genel Müdürlüğü'nün ortaklaşa yaptığı bir toplantı ile kamuoyunun bilgisine sunuldu 21 Ekim 1998: Adalet Bakanlığı, Kadının Statüsü ve Sorunları Genel Müdürlüğü, ve kadın kuruluşlarının oluşturduğu gündem sonucunda bekaret kontrolünün, ancak takibi şikayete bağlı suçlarda, mağdurun rızası alınarak, ırza geçme gibi re'sen takip edilen suçlarda ancak hakim kararı ile gecikmesinde sakınca bulunan hallerde ise Cumhuriyet savcısının yazılı izni ile yapılabileceğini düzenleyen bir genelge yayınladı 1998: İçişleri Bakanlığı'nca nüfus cüzdanlarında yapılan düzenlemeye paralel olarak Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü'nce verilen dul ve yetim tanıtım kartlarındaki "Emekliye Yakınlığı" bölümünde yer alan "dul kadın vb" ifadelerin yerine sadece "eşi, kızı, oğlu, annesi, babası" gibi ifadelerin kullanılması sağlandı 17 Ocak 1998: Aile içi şiddete uğrayan kişilerin korunması için gerekli tedbirlerin alınmasını düzenleyen 4320 Sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanun yürürlüğe girdi 1998: Gelir Vergisi Kanunu'nda yapılan bir değişiklikle aile reisinin beyanname vermesi esası kaldırılarak kadınların kocalarından ayrı olarak beyanname vermesi sağlandı 1998 Kadınlara yönelik danışma merkezleri çalışmaları başta Ankara ve İstanbul olmak üzere Barolar tarafından da başlatıldı Barolar bünyesindeki Kadın Hakları/Hukuku Komisyonları arasında koordinasyonu sağlamak amacıyla "Türkiye Barolar Birliği Kadın Hakları Komisyonları Ağı (TÜBAKKOM)" kuruldu Giderek artan komisyonların sayısı 2001 yılı itibariyle kırk civarına vardı Eylül 1999: Türkiye, Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığı Önleme Sözleşmesi'ni onaylarken koyduğu aile hukukunu ilgilendiren 15 ve 16 maddelerine ilişkin çekinceleri kaldırdı 1999: Kadın erkek eşitliği açısından önemli değişiklikler içeren Medeni Kanun Tasarısı hazırlanarak Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne sunuldu 8 Eylül 2000: Ek İhtiyari Protokol Türkiye tarafından imzalandı Onay aşaması için Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine alındı Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesinin daha etkin bir şekilde uygulanmasını sağlamak amacıyla Birleşmiş Milletler tarafından hazırlanan Ek İhtiyari Protokol ile Sözleşmenin taraf devletler tarafından ihlali durumunda kişilere ve kişilerden oluşan gruplara başvuru hakkı tanınmakta ayrıca uygulamaları denetlemek üzere Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi (CEDAW) Komitesine yapılacak şikayetleri kabul etme ve inceleme yetkisi tanınmaktadır 24 Kasım 2000: Ülkemizde giderek artmakta olan töre cinayetlerine karşı kamuoyu oluşturmak üzere "25 Kasım Kadınlara Karşı Şiddete Hayır Günü" nedeniyle Kadının Statüsü ve Sorunları Genel Müdürlüğü ve Şanlıurfa Valiliği işbirliği ile "Kadına Yönelik Şiddet" konulu bir panel düzenlendi Panel resmi düzeyde töre cinayetlerine karşı duruşun zeminini oluşturdu 17 Şubat 2001: Türk Medeni Kanunu'nun yıldönümü nedeniyle TBMM Adalet Komisyonunda görüşülmekte olan Medeni Kanun Tasarısının eşitlikçi özünün korunarak yasalaşması için Kadının Statüsü ve Sorunları Genel Müdürlüğü ve kadın kuruluşları tarafından kamuoyu oluşturma faaliyetlerinde bulunuldu Kadın dernekleri ve diğer sivil toplum kuruluşlarının katılımıyla "Medeni Yasa Tasarısı İçin Hep Birlikte" yürüyüşü gerçekleştirildi 21 Haziran 2001: TBMM Adalet Komisyonunca kabul edilen Türk Medeni Kanunu Tasarısı Genel Kurula sevk edildi 22 Kasım 2001: Yeni Türk Medeni Kanununun TBMM tarafından kabul edildi 1 Ocak 2002: Yeni Türk Medeni Kanununun yürürlüğe girdi 30 Temmuz 2002: CEDAW Ek İhtiyari Protokolünün onaylanması |
11-02-2006 | #2 |
ctn_86
|
yeni medeni kanın aslında kadınları savunuo ama bunu bilen çok az bayan varbayanlar haklarını biraz savunsalar sorun kalmayacak ama malesef ülkemizdeki bayanlar ezilmeye ve her zaman susumaya programlanmışlarumuyorumki 20 sene sonra erkek ve kadın arasındaki hak ayrıcalığı tamamen kalkar |
11-14-2006 | #3 |
Şengül Şirin
|
Bence diyorum kadın ve erkek eşit değildir her iki tarafında üstün olduğu bir tarafı varönemli olan karşılıklı saygıdıraşk ikinci planda kalırsaygının olduğu yerde aşk da sevgi de eşitlik de vardır sizce |
11-14-2006 | #4 |
mate
|
Haklısın şengül ablacım kesinlikle katılıyorum dediklerineZaten ikili ilişkilerde de toplum ilişkilerinde de kadın saygı yitirildiği zaman şiddede ve horlanmaya maruz kalıyorMükemmel bie aşkla yapılan evliliklerde bile 1-2 ay süper çünkü saygi ve mesafe var arada ama sonrasında mutlaka sorunlar çıkıyor bence biz bayanlar olarak karşımızda ki kim olursa olsun aramızdaki saygıyı ve mesafeyi her zaman muhafaza etmeliyiz |
|