Kırılma Noktası |
11-08-2006 | #1 |
mate
|
Kırılma NoktasıKırılma Noktası - Esin Ardıç Yokuş aşağı bir yolda, yolun eğimine bırakmış kendimi ilerlerken, Eylül hüznüyle üşüyor yüreğim ve git gide solan bir maviye benziyor hayat Kısa ve öz bir bildirge son sayfada Bildiren kimliği, bilgilendirmiş sayıyor kendini Ve bilgilenmiş farzediyor bildirilen kimliği Yan yana düşmüş ve sahipsiz bir kaç kelime, boş bir sayfanın iki satırında ince bir sızı gibi asılı dururken, sessiz bir film gibi akıp gidiyor hayat, sahneler arasındaki kopukluk anlaşılamadan Kaç kelime içimize hapsedilmiş sorulara yanıt olabilir ki? İnadına bir çözümsüzlükle, faili meçhul bir cinayet dosyası gibi tozlu raflara kaldırıldığında aşk; iğreti kalıyoruz Muhatabı olmayan her söz kadar anlamını yitiriyor ve şahitsiz kalıyor hayat Yakamızı bırakmayan bir eksiklik duygusu Hiç bir yere not düşülmüyor artık hiç bir söz Yaşamaktan daha zorlu bir sınav yokken, hangi not belirler, tekrarı olmayan bu sınavdaki başarıyı? Barikatlar kurulsa da yollar üstüne, ölümün ölümsüzlüğüne uzanıyor bütün yollar Bir siper ardına saklanıyor kaçak yolcu Baştan sona yazılamıyor hiç bir masal Her masal biraz eksik ve biraz yarım Bir yıldız kayıyor Bir kahraman eksiliyor masalımızdan Ve her ölüm, kendi ölümsüzlüğünün destanını yazıyor Bir avuç hayal, nafile umutlar gibi akıp gitti hayatımızdan Parça ve bölüktü Kırık bir aynaya bakar gibi baktık İnandık ona da, her yalan gibi Kırılma noktasını çoktan aşmıştık Vazgeçilmiş ve tuz-buzken her şey Daha fazla kırılamazdık Hangi düşten daha gerçektik? Yaralarımız kadar emin olduk geçmişin gerçekliğinden En çok anımsadığımız, en derin yarayı bırakandı Her ulaşılamayan kadar sevdik ulaşılmayanımızı Ve sonra anladık ki; Bir gölge oyunuydu aslında hayat Düşlediklerimiz düşlediğimiz kadar var oldular İzin verdiğimiz kadar yaralayabildiler Daha ötesine güçleri yetmezdi Susuz bir yazın kuruttuğu, solan bir bahçede, en coşkulu yeşilin izlerini ararken gözlerim, inadına güzün kokusu siniyor üstüme üstüme Esin ARDIÇ |
|