Eski Bayram Kokuları... |
10-07-2007 | #1 |
[KAPLAN]
|
Eski Bayram Kokuları...Ah nerde o eski bayramlar diye başlayan bir yazı yazabilecek yaşa gelmeyi epey bekledim Sanıyorum artık vaktidir Yaşım müsait Dedemlerden "rahmetli" diye söz ediyorum nicedir, anneannem "Allahım elden ayaktan düşürmeden al yanına" duasında Her bayramı bir arada "bayram gibi" kutlayan o koca aile, telefonda bayramlaşıyor kaç zamandır "Modernleştikçe" uzaklaştık çokları gibi biz de Tek sobanın etrafına kümelenip sohbet etmeler bitti Kaloriferle ısı odalara yayılınca, sohbetlerin keyfi de dağılıp gitti Yer sofrasından masaya terfi edilince tadı kaçtı yemeklerin Telefonda "görüş"ür olduk, "görüş" mesafesinin dışından Eski bayramlar, "tatil" oldu * * * Herkesin bayram imgeleri vardır Benimki taş zeminde sabun kokusudur uyanınca burnuma çalan Bir de coşkulu fasıl sesi, kallavi ahşap radyodan yayılan Sabah namazıdır, babamın dizi dibinde, dizimde ağrılarla "kılar gibi yaptığım" Bayram harçlığıdır, annemin elinden kaptığım Kapıda ramazan davulcusudur; bakkalda Arap kızı sakızı, sokakta lak*lak ve çatapat Bilyede "müselles", "lik"te tumba Tozlu tarlada tek kale maçtır, "Oğlum daha yeni almadık mı papuçlarını!" nakaratı eşliğinde oynanan Badem şekeridir bayram; kolalı beyaz mendil ve yandan ayrılmış saçta bir avuç kolonya kokusu Büyük Sinema'da "Taşa Saplanan Kılıç "tır, bir türlü çıkarılamayan ya da televizyonda "Bizim Sokak"ın siyah-beyaz dedesi, oyuncak yapan Kevser anneannemin bahçesinde silkelenen duttur, Ülkü'yle büyüğünü kapmak için didiştiğim Abduş dayımla uçurtma uçurmaktır, Mustafa dayımdan para aşırmak Gülsüm teyzemle eğlenip, Perihan teyzemle dertleşmektir Öğleyin önce un serpilip yoğrulan, sonra oklavayla açılan hamurun, tencere kapağı marifetiyle yarım aydan çiğ böreklere dönüşmesini merakla izlemek ve içine gizlice konan bakır 5 kuruşa ulaşma umuduyla özenle çiğnemektir Rahmetli Nuri dedemin kucağında "Mebus olursun inşallah" duasıdır, mebusun ne olduğunu bilmeden dinlediğim Taşlık sofada yer minderidir, ipten salıncakla inatçı bir sinek vızıltısı eşliğinde deliksiz öğle uykusu Sonra baba tarafında, Adil Bey'le Saniye Hanım'ın evinde, "ikinci devre" Bu kez halaların, amcaların kucağında bayram keyfi Handan haladan şiirler, Sevim haladan ninniler, Fethiye haladan türküler Kamil amcadan, Aydın amcadan hediyeler Melih' le, Ateş' le, Atilla'yla, Necati Cumalı’nın deyişiyle "pembe yüzlü çocuklar"dık bayramlarda, "öyle pembe ki burun delikleri yavru tavşanlar gibi" * * * Bu sabah, o eski bayramların kokusu geliyor burnuma, tütüyor burnumda Yaşlanıyorum galiba O bakırdan 5 kuruşun, peşinde değilim Mendiller kolalanmasa da olur, saçlar kolonyalanmasa da Lakin sevgiler ertelenirse olmaz Sevmenin değer vermek, kıymet bilmek, hatır sormak, yardıma koşmak, kapı çalmak, dua almak olduğunu anladım En çok ondan özlüyorum geniş aile sofralarını Ölen eski bayramlar değil aslında; eski duyarlılıklar Onları yaşatabilsek, bayramlar da yaşar Bu sabah, elinden tutup oğlumu, yukarıdaki listedeki herkesi gezdirmek istiyorum Bir kısım için çok geç kaldım Geç kalmadıklarımla bari doyasıya bayramlaşayım Siz de öyle yapın: sevdayı, vefayı başka bayrama ertelemeyin Tarihte Atatürk nişanlandı Atatürk'ün nişanlanmasına dair bir şey biliyor muydunuz? Ben nikahın ayrıntılarına ilişkin epey hatıra okuduğum halde, nişandan söz edildiğini hiç duymamıştım 13 Ocak 1923 günü nişanlanmış Yani annesinin ölümünden bir gün önce Buna ilişkin bir belgeyi Atatürk araştırmacısı Prof Dr Utkan Kocatürk, geçenlerde Cumhurbaşkanlığı arşivinde buldu Bu belge, ismet Paşa imzalı bir telgraf Üç cümlelik bu telgraftaki üsluba, "siz", "sen" ve "bizlerin kullanımına dikkatinizi çekmek isterim: Lozan'dan gönderilen 1311923 tarihli telgraf aynen şöyle: "Nişanlanmak müjdeniz beni mesut etti Allah'ın izniyle mesut olacaksın Hem seni, hem bizi tebrik ederim" Can Dündar |
10-07-2007 | #2 |
mate
|
Çok güzel ama gerçekten çok güzel biz bile genç yaşımıa rağmen yozlaşmanın farkına varabiliyoruz Eskiyi özleyebiliyoruz değil mi? Yine Can dündar Yine mükemmel bir yazı Teşekkürler kaplan |
10-08-2007 | #3 |
RaHaTSiZ
|
~~ Yazı gerçekten mükemmel, Can Dündar'ı her ne kadar sevmesemde yazılarını büyük bir keyifle okurum Mate'nin dediği gibi genç yaşımıza rağmen bişeylerin farkına varabiliyoruz Artık hiçbirşeyin bizim çocukluğumuzda olduğu gibi yaşanmadığını görebiliyoruz Her hafta " Süper Baba" yı izleyen , Hafta sonları " Evet / Hayır" ı kaçırmayan , bütün gün sokakta misket oynayan, sobanın üstünde kestane pişiren, meyveleri ağacından koparıp yiyebilenlerdik Ben bayramda para toplamak için sabahın köründe kalkardım :) Sanırım bizim neslimiz bunları son kez yaşadı ve tadına vardı ~~ |
10-08-2007 | #4 |
m_r_b
|
gerçekten insan okuyunca duygulanıo teşekkürler paylaşım için kaplan
__________________
ŞİDDET İÇEREN BİRİDİR DİKKAT!!!! |
|