|
|
Konu Araçları |
denir, ekoloji, ekolojinin, kuralları, nelerdir, neye |
Ekoloji Nedir? Ekoloji Neye Denir? Ekoloji'nin Kuralları Nelerdir? |
09-11-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Ekoloji Nedir? Ekoloji Neye Denir? Ekoloji'nin Kuralları Nelerdir?Ekoloji Nedir? Ekoloji Neye Denir? Ekoloji'nin Kuralları Nelerdir? Ekoloji Nedir? Ekoloji Neye Denir? Ekoloji'nin Kuralları Nelerdir? Ekoloji Nedir? Ekoloji, canlıların birbirleri ve çevreleriyle ilişkilerini inceleyen bilim dalıdır Ekosistem ise canlı ve cansız çevrenin tamamıdır Ekosistemi de abiotik faktörler (toprak, su, hava, iklim gibi cansız faktörler) ve biyotik (üreticiler, tüketiciler ve ayrıştırıcılar) faktörler olmak üzere iki faktör oluşturur Bu tanımlamadaki organizmalar; diğer bir deyim ile canlılar veya canlı çevre, insan, hayvan ve bitkilere ait bireyleri veya bunlardan oluşmuş toplumları ifade etmektedir Tanımlamanın içinde geçen organizmaların içinde yaşadıkları ortam deyimi ise cansız çevre olarak da ifade edilir ve hava, su, toprak, ışık gibi faktörleri kapsar Ekolojinin; botanik, zooloji, mikrobiyoloji, fizyoloji, bitki beslenmesi, anatomi, morfoloji, patoloji, pedeloji, jeoloji, jeomorfoloji, mineraloji, fizik, kimya, meteoroloji ve klimatoloji gibi bilim dalları ile yakın ilgisi vardır Araştırma konusu, yöntemi ve amaçlarındaki bazı özellikleri yardımıyla ekolojiyi diğer doğa bilimlerinden ayırma olanağı vardır Ekoloji bütün canlılar için ortak olan ve canlılar üzerinde etki yapabilen temel konularla ilgilenir Diğer bir ayırıcı özelliği ise ekolojinin bir canlıya ait belirli organları ve bu organlardaki hayat süreçlerini değil, canlıların içinde bulundukları hayat ortamı ve diğer canlılarla olan karşılıklı ilişkilerini incelemesidir Günümüzde insan çevre ve ekoloji sözcüklerini bir bütün olarak kullanmaktadır Kıtalardan okyanuslara, göllerden akarsulara, yer altı sularından atmosfere, mikroorganizmalardan insana ve bitkiler âlemine kadar bütün canlı ve cansız varlıklar arasında düzenli bir ilişki vardır Yani organizmalar yaşamlarını sürdürebilmeleri için diğer organizmalarla ve çevreleriyle ilişki içerisindedir Organizmaların çevreleriyle ve birbirleriyle olan ilişkilerini inceleyen bilim dalına “ekoloji” denir son 30-35 yıl içinde dünya nüfusunun hızla artması, sanayi ve teknolojinin ilerlemesi, doğal kaynakların tükenmeye başlaması, çevre sorunlarının gündeme gelmesine yol açmıştır Ekoloji Yeryüzünde on kilometre okyanus tabanından atmosferin on kilometre yerden yüksekliğine kadar olan tabaka canlıların barınma yeridir Bu alana dünya katmanları arasında biyosfer adı verilir Ekoloji de 20 km’lik dikey alan içersindeki canlıların yaşama şekillerini ve birbirleriyle olan ilişkilerini inceler Canlıları etkileyen çevre faktörlerine ambiyotik faktörler, canlıların birbiriyle olan ilişkilerine biyotik faktörler denir Modern ekolojide anlama kolaylığı sağlamak için canlılar organizasyon derecesine göre sıralanır Bu sıralama sonucunda biyolojik spektrum meydana gelirBu spektrum; Protoplazma-Hücreler-Dokular-Organlar-Organsistemleri-Organizmalar-Populasyonlar-Kommuniteler-Ekosistemler-Biyosfer şeklinde sıralanır İşte bu spektrum içerisinde ekoloji; organizmalardan sonraki terimleri inceler Biyotik faktörleri oluşturan bu terimlerin üzerindeki fiziksel ve kimyasal faktörlerin sınırlayıcı etkisini de ekoloji inceler Ekolojide kullanılan bazı terimler vardır Bunların başlıcaları;
Bireylerin populasyonda, populasyonların da kommunite içersinde gerçekleştirdikleri aktiviteler kararlı bir yaş** ortamının oluşturulmasında kesinlikle etkilidir Ancak biyosferde ekolojik sistem kurulurken elbette matematiğin güneş sistemindeki mesafe sabitleri, dünyanın açısı ve elepsoid fiziki yapısı etkilidir Ayrıca fizik ve kimyanın temel prensipleri, yeryüzünün dönüş hızı, çekim gücü, atmosferdeki gaz yoğunluğu, gaz basıncı gibi faktörler en önemli etkenlerdir Dış etkenler dediğimiz abiyotik faktörler yeryüzünde canlıların yaşama alanlarını sınırlandıran en önemli etkenlerdir Bunlara bağlı olarak farklı devirlerde farklı türler populasyonlar üzerinde baskınlık kurmuştur Örneğin jura devrinde sürüngenler ve eğrelti otları en baskın populasyonlar olmuşlardır Ancak abiyotik etkenlerle bugün bu canlılar bir çok türünü yitirmiş ve günümüzde eğrelti otları; orman altı bitkileriyle, dinozorlar; kertenkele, yılan, kaplumbağa, timsahlar ile temsil edilmektedir Yani yeryüzünde gerçekleşen buzlaşma, sel, deprem, volkanik patlama, dünya yüzeyinin sularla kaplanması, aşırı rüzgar, yüksek sıcaklık gibi doğal olaylardan bitki ve hayvan populasyonları tamamen olumsuz etkilenmişlerdir Bunun sonucu bugün dahi hissedilebilmektedir Örneğin kelaynak olarak ifade edilen kuş türü yok olmuştur, panda ayıları yok olmuştur Bugün bunlar hayvanat bahçelerinde yapay olarak üretilmektedir Doğadaki olumlu veya olumsuz abiyotik faktörlere rağmen günümüze kadar gelebilen dayanıklı canlılarda bulunmaktadır Bunlara fosil canlılar da denir Örneğin, Latimeria balığı ile hamam böceği yeryüzünün en eski yaratıklarındandır Abiyotikler fiziksel ve kimyasal faktörler olarak ikiye ayrılır A) Fiziksel Faktörler 1 İklim İklimler klimatoloji bilimi içersinde değerlendirilir İklim içersinde canlıları ilgilendiren faktörler sıcaklık, yağmurlar, yağışlar, nem, rüzgar, güneşlilik, bulutluluk ve don olaylarıdır Optimum iklim şartlarının içerikleri türlere göre değişmektedir Örneğin; çok yağış alan, ılıman olan alanlarda mükemmel orman ekosistemleri ve ormana bağlı hayvan populasyonları oluşturulmuştur Aynı zamanda düşük ısılı olmakla beraber nem oranı yeterli olan Amerika’nın üst Alaska kıtası ve Rusya’nın üst Sibirya ormanları da buna güzel örneklerdir 2 Isı İklim içersinde en önemli faktörlerden biri de ısıdır Örneğin eklem bacaklıların bir çoğunun yaşam süresi 3-4 ay içersindedir Isı periyodunun da 16 dereceyle 25 derece arasındaki dönemine rastlar Yazın sonuna doğru kaybolurlar Aynı şekilde iklim bitkilerde; su alma, çiçeklenme, enine büyüme, meyvelenme gibi dönemlerin belirlenmesinde tamamen etkili bir faktördür Hayvanlar vücut sıcaklığı yönüyle; 1 Poikilotermal hayvanlar (soğuk kanlılar veya vücut ısısı değişenler) 2 Homoitermal hayvanlar (sıcak kanlılar veya sabit ısılılar) olmak üzere ikiye ayrılır Canlılar arasında yüksek ısılarda, düşük ısılarda ve her iki ortamda yaşamaya uymuş olan canlılar vardır Bazı canlılarda sıcaklık artışına paralel (tölerans sınırları içersinde) metabolizma hızı da artar Ancak tölerans sınırlarını aşan ısı, canlıda metabılik anormallik olarak adlandırılan paraliz (şok, geçici felç) olayını ortaya çıkarır Artmaya devam ederse öldürür Isı aşırı oranda düşmeye devam ederse yine paraliz olayı görülür Sıcaklık aynı zamanda hayvanların vücüt büyüklüğünü tayin eden bir faktördür Kuzey enlemlerde yaşayan sıcak kanlı hayvanlar sıcak bölgelerde yaşayanlara göre daha büyük olma eğilimindedirler Büyük vücutta kütleye göre az yüzey olması, sabit ısılı hayvanların vücüt sıcaklığını koruyabilmesi bu adaptasyon özelliğiyle sağlanır Bu canlıların aynı zamanda kuzey bölgelerde yaşayanlarında ekstrimiteler küçük yapılıdır Kulak, burun ucu, el ayası (yüzeyi) , ayak ayası gibi Bu sayede ısı kaybı en aza indirilir Sıcak ortamlarda bu organlar büyük olur Bunlar serinleme amacıyla kullanılır Değişken ısılı hayvanlarda bunun tam tersi özellikler gözlenir Bu hayvanlar soğuk ortamlarda daha küçük vücut yapısına sahiptirler 3 Işık Yeryüzünde kurulan ekosistemlerin ve bunun sonucu olarak biyosferin kararlılığı, devamı, bugünkü ölçüler içersinde ışık enerjisinin devamına bağlıdır Işık özellikle bitkiler için önemli bir abiyotik faktördür Ancak 3100 Angstrom dalga boyunun altındaki mor ötesi (x ışınları) ışınları ile 7000 Angstrom dalga boyunun üzerindeki ışınlar protoplazmayı bozucu etkiye sahiptir Dolayısıyla 3000-7000 Angstrom dalga boyundaki ışınların kalitesi, şiddeti ve süresi önemlidir Karasal ekosistemlerde ışık fotosentez için çok önemlidir Özellikle ormanlık alanlarda bitki florasının üst ve alt katmanları vardır Ormanda ışıkla temas eden ilk üst tabakaya taç tabakası denirTaç tabakasının sıklığı alt tabakalarda yaşayan türleri sınırlar Örneğin sık bir taç tabakasına sahip çam ormanının alt kısımlarında yeniden ve kendiliğinden çam filizlerinin gelişmesi ışık eksikliğinden dolayı çok az olurYani çam ormanları zor yenilenen ormanlardır Böyle bir ortamda gölge bitkileri gelişebilir Örneğin; Eğrelti otları, karayosunları gibi Ormanın sıklığı gölge yoğunluğunu arttırır Buna bağlı olarak taç yapıyı oluşturan bitkilerin gelişmeleri ve orman rejenerasyonu genç bitkinin gölgeye olan dayanıklılığı ile doğru orantılıdır Gölge yoğunluğuna dayanabilen bitkilerde orman rejenerasyonu kolay olurken dayanamayan bitkilerde rejenerasyon çok zor olmakta veya orman yeni oluşuma gidebilmekte, baskın türler değişebilmektedir Bitkilerde fotosentez ile üretilen organik besin hem bitkiler hem de hayvanlar için besin kaynağı olarak kullanılır Bitkilerde arta kalan besin depo edilir Depo edilen besin, gelişme, büyüme ve üremede kullanılır Gölge bitkilerinin ışık şiddeti karşısındaki fotosentez ürünlerinin üst sınırı ile uzun gün bitkilerinin üst sınırı bariz bir fark gösterir Bu fark gelişmede gözlenir Işık faktörü su içi ekosistemlerinde de etkilidir Işık, su bitkileri tarafından enerji kaynağı olarak kullanıldığı gibi bazı hayvanların pigment üretimi, dış iskelet, kitin, kabuk gibi benzeri yapıların oluşumunda doğrudan etkili olduğu tespit edilmiştir B) Kimyasal Faktörler Canlıların yapısında bulunan maddelerin yeryüzünde ve canlılar arasında aktarılması, dağılımı, aktarılma sıklığı, çözelti oluşturma özellikleri ve oranları populasyon ve kommunitelerde dengenin kurulmasında doğrudan etkilidir 1 Su Maddelerin; hücrede, dokularda, sistem ve organizmada dolaşması, kimyasal reaksiyonlar, yapının devamlılığı ve kararlılığı su ile sağlanır Bu açıdan su çok önemlidir Canlı organik ağırlığının %50’sini kaybetse yaşayabilir Ancak suyun %20’sini kaybetse şoka girer Canlılar su miktarlarını, osmatik basınçlarını dış ortamlara göre ayarlayarak dengede tutarlar Örneğin tuzlu sularda yaşayan balıklarda kandaki üre miktarı fazladır Buna bağlı olarak su dengede tutulur Tatlı suda yaşayan balıklarda su fazlalığı ortaya çıkar Dolayısıyla bu canlılarda su içme olmaz ve böbreklerinde aşırı oranda su süzülmesi ve atılma olayı gerçekleşir Kurak ortam denilen tuzlu sularda tam tersi özellikler gözlenir Bitkiler su isteklerine göre üç gruba ayrılır: a)Higrofitler: Sucul bitkilerdir Suda yaşarlar Kök su içersinde toprağa tutunabileceği gibi dışarıda çıkabilir Stomaları yağrağın yüzeyindedir Kütikülaları incedir Yaprakları geniş ayalı ve parçalı olabilir b)Mezofitler: Normal ortam bitkileridir Orta kalınlıkta kütikülaları bulunur Stoma hem yaprak üstünde hem de altında yer alır Dut, kavak, söğüt gibi c)Kserofitler (Kurak ortam bitkileri): Kuraklık bu bitkilerde kökün gelişmesinde etkilir Kurak alanlarda bitkiler seyrek olarak bulunur ve geniş bir kök sistemi oluştururlar Çöl bitkilerinden kaktüsler silindirik yapısıyla su kaybını azaltır Ayrıca bunlarda kalın bir kütiküla tabakası bulunur Stomalar gündüz yerine gece açılır 2 Gazlar ve Mineral Tuzlar Su buharı oranı hariç diğer gazlar karasal ekosistemlerde fotosentez, solunum, kemosentez, yanardağı faliyetleriyle dengede tutulur Ayrıca güneş ışınları atmosferin en üst katlarında (iyonosferde) bazı iyonları etkileyerek yeni atom ve moleküllerin oluşumunu sağlayarak dengeye katkıda bulunur Oksijen; canlıların yaş**ı için yaşanılmaz bir gazdırO2’li solunumda doğrudan kullanılır Atmosferde %21, suda %5 oranında bulunur Her iki ortamda da kaynak fotosentezdir 02’nin çoğu sularda yaşayan alglerden karşılanır Atmosferdeki oksijen zararlı ışınları absorbe etme özelliğiyle canlıları korur Ayrıca oksijenin bileşiminden oluşan ozon gazı da ultraviyole ışınlarını emerek canlılara zarar vermesine engel olur Böylece yeryüzüne faydalı olan ışınlar ulaşır Buna rağmen ultraviyole ışınları %2 oranda ulaşmaktadır Bu oran yükseklere çıkıldıkça, gaz yoğunluğu azaldıkça artar Ultraviyole ışınları yoğun olarak yeryüzüne ulaştığında organik moleküllerin parçalanmasına neden olur Özellikle DNA bundan etkilenir ve mutasyonun ortaya çıkma oranı artar Endüstriyel gelişmeye paralel üretimde kullanılan kloroflorakarbon gazı ozon tabakasının delinmesine yol açmıştır Bu da insanların yol açtığı en tehlikeli kirliliklerden biridir Karbondioksit; solunum, yanma, yeraltı çatlaklarından ve volkanlar ile yeniden atmosfere döner Örnek: Elazığın buzluk dağları, volkanlar ve çatlaklar önemli CO2 kaynaklarıdır CO2 gazının ortamda artması canlıların sayıca azalmasına neden olur Yani bu gazın artışı populasyonları sınırlayıcı bir şekilde etkiler Su ortamlarında ısı arttıkça erimiş CO2 oranı artar CO2 gazının su içinde artması canlıların ölüm oranını arttırır Canlıların yapısında hayati önem taşıyan tuzlar bulunur Bunlar N, P, K, Ca, S, Mg içeren tuzlardır Bunlara biyogenetik tuzlar denir Bunların eksilmesiyle canlılarda hayatsal olaylar ve yapısal özellikler bozulur Her elementin organizmada aktif olarak kullanıldığı bir yapı veya reaksiyon vardır 2 Biyotik Faktörler Ekolojide virüslerden bakterilere ve insanlara kadar bütün canlı populasyonlar biyotik faktörler olarak adlandırılır Biyotik faktörler canlı ve cansız faktörleri yapılarına katarak enerji elde ederler Bu enerjiyi besin zinciri oluşturarak diğer canlılara aktarırlar Uygun habitatlar üzerinde hayat tabakaları oluştururlar Biyotik faktörler, populasyon, kommunite ve ekosistem olarak adlandırılan birimlere ayrılarak incelenir 21 Populasyon Aynı tür canlıların belirli habitat sınırları içersindeki topluluğuna populasyon denir Bir populasyondaki büyümeyi çevre şartları, doğum, ölüm ve tür içi rekabet belirler Populasyondaki birey sayısına populasyonun büyüklüğü denir Birim alandaki tür sayısına populasyon yoğunluğu denir Bir habitattaki tür sayısının ulaştığı üst sınıra populasyonun taşıma kapasitesi denir
22 Kommunite Populasyonlar topluluğuna kommunite denir Kommunite içersinde uyumsuz populasyonlar da bulunabilir Parazit, konak gibi Kommunite içersinde populasyonların devamlılığında etkin görev yapan sayıca fazla olan türler bulunur Bunlara baskın türler denir Kara kommunitelerinde baskın tür yoktur Belirli bir habitat alanında kommunite yok olabilir veya hiç yoktan yeni bir kommunite gelişebilir, bunlara süksesyon denir Süksesyonda bir oluşum süreci vardır Oluşum süresinde bazı canlılar habitat bölgesine öncelik oranına göre yerleşir Bu özellik hem flora hem fauna da geçerlidir
Ekosistemin içersindeki canlılar belirli görevler üstlenerek dengeli bir ekosistem oluştururlar Ekosistemi dengeler bir şekilde oluşturulabilmesi için ortamda üreticiler, tüketiciler, ayrıştırıcılar gibi canlı grupları bulunmalıdır Bu görevlerin yerine getirilmesi sayesinde ekosistemin dinamikliği ortaya çıkar Bütün ekosistemlerde bu görevleri gerçekleştiren canlılar mutlaka bulunmalıdır Ekosistemi oluşturan canlılar arasında besin aktarım zinciri oluşturulmuştur Besin aktarımıyla birlikte canlılar dolaylı olarak ışıkenerjisini aktarmış olurlar Yeryüzünde bakteriler kendi başlarına ekosistem oluşturabilecek aktiviteye sahip tek guruptur Çünkü bakterilerin içersinde hem saprofit, hem fotoototrof, hem kemoototrof hem de hetotrof beslenen gruplar bulunmaktadır Bu birlikler içersinde madde döngüsü kolaylıkla sağlanır Besin zincirinde her aktarım sırasında enerji kaybı (kütle azalması) gözlenir Buna biyokütle (biyomas) denir Biyomasa bağlı olarak canlılarda üreticilerden tüketicilere doğru kütle azalması gözlenir Yeryüzünde birim alanlarda herzaman kütle fazlalığı çoktan aza doğru üreticiler, 1 tüketiciler, 2 tüketiciler, 3 tüketiciler olarak sıralanır Besin zincirinde bazen metabolizmada kullanılmayan maddelerde aktarabilir Bu maddeler besin zincirinin son halkasına doğru birikme eğilimine sahiptir Çünkü bu maddeler eritilemez ve depo edilir Ekosistemde populasyonların dengelenmesi Ekosistemde populasyonların dengelenmesi hayvanlar arası predatörlük (avcılık) ve parazitlik ile dengelenmektedir Her iki olay sonucunda avlanan ve konut ortadan kalkmakta ve populasyonda azalma yaşanmaktadır Bir ekosistemde parazit mikroorganizma yeni girdiği zaman zarar ilk önce çok büyük olur Örneğin yeryüzünde verem yeni çıktığında binlerce insanın ölümüne neden olmuştur İlaç geç olarak bulunmuştur Aynı şekilde cüzzam hastalığı da dünyada en fazla korkulan ölümcül hastalıklardan biri olmuştu Ancak bugün bu parazitler ilaçla kontrol altına alınmıştır Gerek parazitler gerekse predatörler populasyondaki genellikle zayıf, hastalık taşıyan, dirençsiz, iyi beslenmemiş bireyleri ortadan kaldırır Böylece populasyonda sağlıklı bireylerin kalması ve hastalıkların diğer bireylere bulaşmasını engelleyerek populasyon dengesine katkı sağlar
|
Ekoloji Nedir? Ekoloji Neye Denir? Ekoloji'nin Kuralları Nelerdir? |
09-11-2012 | #2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Ekoloji Nedir? Ekoloji Neye Denir? Ekoloji'nin Kuralları Nelerdir?EKOLOJİ 1) Ekoloji: Canlıların birbirleriyle çevreleriyle olan ilişkilerini inceleyen bilim dalıdır 2) Ekoloji
Birey Ekolojisi: Bir türe ait birey veya bireylerin ortamları ile olan ilişkilerini inceleyen ekoloji dalıdır Populasyon Ekolojisi: Belli bir ortamda tek bir türe ait bireylerin oluşturduğu topluluğun yapısını,gelişimini ve özellikle değişimlerini araştıran alt bölümdür Ekosistem ya da Tür toplulukları ekolojisi: Çeşitli türlerden oluşan bir toplumun bireyleri ve ortamları arasındaki ilişkiyi inceleyen alt daldır Uygulamalı ekoloji: Doğal kaynakların insanlar tarafından düzenlenmesinde ve işletilmesinde ekolojik ilkelerden yararlanılan bir alt bölümdür 3) Ayrıca botanikçiler ve zoologlar ekolojiyi Bitki, Hayvan ve İnsan ekolojisi diye de 3’e ayırırlar Ekoloji birde organimaların yaşadıkları ortama görede Karasal, Deniz, Tatlı su ve Paleoekoloji diye 4’ ayrılır 4) Yer kürenin yaklaşık 4 milyar yıl süren ilk zamanında(kriptozoik)yeryüzünde rastlanan en eski sedimentler kayaçın 38 milyar yıl yaşında olduğu bulunmuştur 5) Birinci zaman (PELEZOİK): 600 milyon yıl önce başlamış olup Kambrien ,Ordovisien,Devonien ve Karbonifer evrelerini oluşturur 6) İkinci zaman (MESOZOİK): Trias, Jura ve Kretase evrelerinden oluşur 7) Üçüncü zaman (SENOZOİK): Tersiyer ve Kuaterner devirlerini içerir Tersiyerde paleosen, eosen, oligosen, miosen ve pliosen evrelerinden oluşmuştur 8) Dördüncü zaman (KUATERNER): İinsanın ortaya çıkması ile karakterize olduğundan antropozoik olarakta adlandırılır Pleistosen ve Holosen diye iki evreye ayrılır 9) Uyum (adaptasyon): Bir canlının belirli biotik ve abiotik koşıllara sahip bir ortamda yaşayabilmesini sağlayan yetenek ve özelliklerinin tümüne denir Canlıların çeversel faktörlere uyumları 3 şekilde olur Bunlar: 1) Yapısal uyumlar 2) Fizyolojik uyumlar 3) Renk uyumları 10) Hibernasyon (kış uykusu): Çevresel sıcaklığın düşmesi sonucu organizmaların yaşamı için uygun olmayan dönemler ortaya çıkar ve metabolik olaylar ağırlaşırbu şekilde gelişen uyuma denir 11) Estivasyon (yaz uykusu): Çevresel sıçaklığın yükselmesi sonucu bazı organizmaların göstermiş olduğu adaptasyon Ör çöl hayvanlarının durumu 12) Modifikasyon: Tüm canlılar çevresel faktörlerin etkisiyle belirli sınırlar içinde değişim gösterirler Kalıtsal olmayan bu değişim şekline denir 13) Variasyon: Evrimyönünden önemli olon değişimlere denir 14) Doğal seçilimdeki etkin güçleri: Yönlendiren seçilim, Dengelenmiş seçilim ve Dallanan seçilim (uyumsal açılım) oluşturur 15) Uyumsal açılım (adaptiv radyasyon): Aynı kökten gelen canlı gruplarının farklı ortamlara dağılarak oluşturdukları çeşitlemeye denir 16) Divergent (açılım): Tek bir türden gelen canlı grubu çeşitli çeversel koşullara uyum yaparak dallanıyorsa buna denir 17) Konvergent (daralan) evrim: İki veya daha fazla canlı grubu benzer çevresel koşullara uyum yapmak için benzer yapılar kazanıyorsa böyle durumlarda konvergentden söz edilir 18) Tür: Yapısal ve işlevsel özellikleri yönünden birbirine benziyen aynı çeversel koşullara benzer tepki gösteren, doğal koşullarda serbest olarak birbirleriyle çiftleşip verimli yavrular oluşturabilen bireyler topluluğudur Türler alttüre ayrılmıyorsa Monotipik, ayrılıyorsa politipik tür adını alır Ayrıca türler birbirleri ile ilgili olarak yayılış alanlarına göre de Allopatrik (yayılış alanları birbirinden uzak), Parapatrik (yayılış sınırları temaslı türler), Simpatrik (yayılış alanları karışmış türler) olabilirler 19) Populasyon: Belli bir bölgeyi işgal eden ve aralarında potansiyel olarak çiftleşme yeteneği bulunan bireyler topluluğudur 20) İzolasyon mekanizması: Populasyonlar arasındaki çiftleşmeyi ve verimli ***ün oluşmasını önleyen her etkileşime denir İzolasyon mekanizması allopatrik parapatrik veya simpatrik olabilir Allopatrik izolasyon, izolasyon mekanizmasının en yaygın şeklini oluştururlar ve coğrafik izolasyonda olarak tanımlanabilir Parapatrik izolasyonda hayvan grupları aralarında gen akışı olomaksızın temsas durumunda olabilirler Simpatrik izolasyona ayrıca üreme işlevinde izolasyon da denir 21) İkiz türlerin oluşumu: Bireyler arasında üreme izolasyonu sonucu eşeysel çekim azalır veya yok olur Bunun sonunda gen akışı duracağından iki populasyon birbirinden giderek farklılaşmaya başlar Böylelikle ilk zamanlar hemen hemen birbirine benzeyen ancak üreme davranışlarıyla birbirinden ayrılan ikiz türler oluşur 22) Melezlemeyle yenitür oluşumu: Hayvanlarda güç olduğu halde bitkilerde Tür içi melezleme (intraspesifik hibridizasyon) ve Türler arası melezleme (intrespesifik hibridizasyon) ile yeni türlerin oluşabileceği saptanmıştır 23) Biyolojik çeşitlilik: Dünya üzerinde yaşayan canlıların ve yaşam şekillerinin çeşitliliği anlamına gelir ve "Belirli bir alan çevre, ekosistem veya tüm dünya üzerindeki canlıların genetik, taksonomik ve ekosistem çeşitliliği" olarak tanımlanır Biyolojilk çeşitlilik;
24) Bir canlı ile fiziksel alanı paylaşan ve canlıyı doğrudan ve dolaylı olarak etkileyen tüm diğer canlılar Canlı çevreyi oluşturur Cansız çevre ise, canlıların içinde veya üzerinde yaşantılarını sürdürdükleri kara,su gibi somut bir ortamdan oluşur 25) Habitat: Bir organizmanın veya populasyonun doğal olarak yaşadığı yerdir Biyotop: Canlı varlıkların yaşamını sürdürebilmesi için uygun çevresel koşullara sahip bir coğrafik bölge veya değişken hacimli bir ortamdır 26) Ekolojik niş: Organizmanın yaşamını sürdürebilmek için kurduğu iilişkileri ve işlevini belirtmek amacı ile kullanılır 27) Kommunite: Belli bir bölgede yaşayan çeşitli türlere ait bireylerin oluşturduğu topluluktur 28) Sistem: Birbirleriyle etkileşim içinde olan bağıntılı parçaların oluşturduğu bütüne denir Sistemler genel olarak 3 grupta toplanır Bunlar:
29) Ekosistem: Belli bir bölgede yaşayan ve birbirleriyle devamlı etkileşim içinde olan canlılar ile bunların cansız çevrelerinin oluşturduğu bir bütündür Ekosistem;
1 Tüketiciler (otoburlar) 2 Tüketiciler(etoburlar) Cansız öğeler de kendi aralarında 2’ye ayrılırlar, bunlar:
30) Biyom: Yer kürede büyük iklim kuşaklarına bağlı olarak oluşan büyük canlı toplumuna denir Biyosfer: Canlıların litosfer,atmosfer ve hidrosferde oluştuğu düşünülen tabakadır Kalınlığı yaklaşık 20 km'dir Biyosferi oluşturan canlılarla bunların cansız çevresi Ekosfer veya Dünya Ekosistemi adı verilen bütünü oluştururlar 31) Canlıların çevreleriyle olan ilişkileri Aksiyon, Reaksiyon ve Koaksiyon şeklinde gelişmektedir Aksiyon: Cansız çevrenin canlılar üzerine olan etkisine denir Ör yüksek sıcaklıkta bitkilerin kuruması, bitkilerin gelişebilmesi için gereksinim duydukları besleyici tuzların topraktan yetersizliği Reaksiyon: Canlıların cansız çevre üzerinde etkidir Ör baklagiller familyasından bitkiler üzerinde yaşadıkları toprağın kimyasal yapısını etkiler Koaksiyon: Bir canlının diğer bir canlı üzerindeki etkisine denir Ör bir etobur hayvanın bitkilerle ilişkisi veya etobur bir hayvanın avı ile ilişkisi 32) Ekolojik faktör (Çevresel faktör): Canlı varlıkları yaşam evrelerinin en az fazında doğrudan veya dolaylı şekilde etkileyen ortamın her elemanına denir Bir canlının çevresini oluşturan ekolojik faktörler Klimatik etkenler, Fizyografik etkenler, Biyotik etkenler ve Edafik etkenler diye 4’ ayrılır 33) Sınırlayıcı Faktör: Bir canlının dayanabildiği,ancak yaşamının güçlükle sürdürebildiği en elverişsiz durumdaki faktör veya faktörlere denir 34) Homeostasis: Hücreden biyosfere kadar olan tüm sistemlerin sahip olduğu bu kendi kendini ayarlama ve onarım gücüne denir 35) Çevresel Faktörlerin Dengelenme İlkesi: Bir ortamda optimum değerinin altında kalan bir faktör diğer başka bir faktörle dengelenebilir Dolayısıylabir ortamın verimliliği korunabilir Bu şekilde oluşan ilişkiye denir 36) Sinerjistik Etki: İklimsel özellikteki çevresel faktörlerde olduğu gibi, iki veya daha fazla sayıdaki kimyasal maddenin birlikteki etkileri, bu maddenin tek tek etkilerinin toplamından farklı olur Buna Sinerjistik Etkidenir 37) Ekolojik Valans: Belli ekolojik faktörlerin değişimleri sonucu özelleşmiş farklı ortamlara bir türün yerleşme yeteneğine denir 38) Stönek türler: Bazı türlerin ekolojik varyansları zayıftır;bunlar ancak belli değişimlerdeki ekolojik faktörlerin etkisi altında yaşamlarını devam ettirebilirler Böyle türlere denir Euryök türler: Bazı türler çok değişken veya çok farklı ortamlara yerleşme yeteneğindedirBöyle türlere denir Euritop: Geniş yayılma yeteneğinde olan türlerdir Stenop: Dar sahalarda lokalize olan türlerdir 39) İklim: Belli bir bölgede meteorolojik parametre ve süreçlerin belirlendiği hava tiplerinin uzun zaman süresince saptanan ve mevsimleri karakterize eden ortalama durumuna denir İklim Makroiklim, Mesoiklim ve Mikroiklim olmak üzere 3 grupta toplanır Makroiklim; meteorolojik ve bölgesel iklim adı da verilir ve coğrafik konum ve dağların özelliklerine bağlı olarak ortaya çıkar Mesoiklim; yereliklim ve biotopiklim adı da verilir Mesoiklim bir makroiklim bölgesindeki yüzey şekilleri, yükselti, göl, orman gibi faktörlerin yarattığı belirli alanlara özgü iklim tipidir Mikroiklim ise toprağa ve herhangi bir yüzeye yakın hava tabakasının iklimidir Ekoiklim adı da verilir Bu iklimin yaratılmasında toprağın özellikleri (pedoklima) ile bitki (fitoklima) ve hayvanlar (zooklima) vb ana etken olarak rol oynar 40) Yeryuvarını çevreleyen hava tabakası Atmosfer olarak tanımlanmaktadır Basınç, sıcaklık ve nem faktörleri iklimsel faktörler; bunların değişimi sonucu gelişen olaylara (bulut, yağmur, rüzgar, vb) da iklimsel olaylar denir 41) Atmosferde doğal olarak bulunan CO2 miktarındaki artışlar yeryüzünden yansıtılan ışınların uzaya dönmesini engellediğinden atmosferde giderek artan bir oranda ısınmanın olabileceği düşünülmektedir Buna CO2’nin sera etkisi adı verilir 42) Ters Alizeler: Üst tabakalarda subtropikal enlemlere doğru ilerleyen bu yüksek rüzgarlara denir Alçalan hava bir yandan ekvatoral alçak basınç bölgesine yönelerek alizeleri; daha yüksek yönlere yönelerek Batı rüzgarlarını oluşturur Kutup bölgeleri soğuk olduğundan buralarda da birer yüksek basınç merkezi oluşur Bunlar subpolar alçak basınç bölgelerine doğru ilerleyerek Kutupsal Doğu Rüzgarlarını oluştururlar 43) Hava Tabakasının Ters Dönmesi (inversiyon): Yükselen hava kütlesi ısınırsa ve bu hava kütlesi tekrar soğursa bu hava tabakası alttaki soğuk hava tabakasını bir kapak gibi örter bu olaya denir 44) Yer yuvarı sahip olduğu enerjinin % 50’sinin görünen ışınlarından, geri kalan bölümünüde mor ötesi ışınlarla kırmızı ötesi ışınlardan ve dalga boyu 100 m’den büyük radyo dalgalarından alır 45) Radyasyonun organizmalara etkisi; güneş ışınları, ekolojik rolleri ve sahip oldukları dalga boyu açısından mor ötesi (ultraviole) ışınlar, görünen ışınlar ve kırmızı ötesi (infraruj) ışınlar olarak üç bölümde incelenebilirler 46) Mor ötesi ışınlar; dalga boyları 120-400 nm Arasında olan ışınlardır Gözle görülmezler; yeryuvarının yüzeyindeki ışın enerjisinin % 2’sini oluştururlar Görünen ışınlar; dalga boyları 400-760 nm Arasında olan ve gözle görülebilen ışınlardır Toplam ışın enerjisinin %40-60’lık bölümünü oluştururlar Kırmızı ötesi ışınlar dalga boyları 760-3000 nm Arasında olan ışınlardır Gözle görülmezler Yeryuvarının yüzeyindeki sıcaklık faktörünün kaynağını oluştururlar Sucul canlılar üzerinde önemli bir etkileri yoktur 47) Sıcaklık; atmosferdeki hava hareketlerinden iklimsel değişimlerin oluşmasından ve mevsimlerin belirlenmesinde birinci derecede sorumlu önemli bir ekolojik faktördür 48) Göllerde yaz mevsiminde Epilimnion (yüzeysel) tabaka, Termoklin (metelimnion=geçiş)tabaka ve Hipolimnion (dip) tabaka olmak üzere 3 tabaka ayırt edilir Bunlardan en üst de yer alan epilimnion tabakası rüzgarın etkisinde olan çalkantılı, bol oksijenli, iyi aydınlanmış ve fitoplanktonca zengin bir tabakadır Bunun altında sıcaklığın ani olarak değiştiği termoklin tabakası yer alırEn altda bulunan hipolimnion tabakasında ise sıcakılık sabit, sular sakin, ışık az veya yok, fitoplankton nadirdir 49) Holomitik Rejim: İlkbahar ve sonbahar mevsimlerindeki su dolaşımları esnasında organizmalar gölün tümünde homojen şekilde dağılış gösterir ki, bu periyoda Holomitik Rejim denir Buna karşın organizmalar yaz ve kış tabakalaşmaları sırasında gölde heterojen bir dağılış gösterir ki bu periyoda da Meromitik Rejim denir 50) Okyanus ve denizlerin yüzey suları sıcaklığı coğrafik bölgelere bağlı olarak değişir Aslında ortalaması –2 santigrat olan kutuplarla ortalaması 28 santigrat olan ekvator bölgesi uç noktaları, diğer bir deyişle en sıcak ve en soğuk bölgeleri oluştururlar 51) Denizlerde sıcaklık değişimlerine dayalı net bir tabakalaşma mevcut olup, bunlar yüzeyden dibe doğru Yüzeysel tabaka, Geçiş (termoklin) tabakası ve Derin su tabakasıdır Bunlardan yüzeysel tabakanın kalınlığı 100 m'yi geçmez; güneş ışınları ile atmosferik olayların etkisindedir Sıcaklığın ani olarak değiştiği geçiş tabakası ise 100 m derinliğin altında bulunur Bunun altında da sıcaklık ortalaması 3,8 santigrat derece olan sulara sahip derin su tabakası yer alır 52) Canlıların yaşayabildikleri sıcaklık sınırları 0-50 C arasında sürdüren canlıların 0 C’nin altında (-200C) veya 50C‘nin çok üstünde (100 C) de yaşayabilmektedirler Canlı varlıklar, yaşamsal aktivitelerini çok yavaşlatmak suretiyle de normal biotop sıcaklığının çok altındaki sıcaklıklarda yaşamlarını sürdürebilirler 53) Canlı varlıklar sıcaklığa olan toleranslarına göre Stenoterm Formlar ve Euriterm Formlar olarak iki grupta toplanır Stenoterm türlerden yüksek sıcaklıkta yaşayanlar Stenoterm Termofil (megaterm=politerm), düşük sıcaklıkta yaşayanlar da Stenoterm Psikrofil(mikroterm=oligoterm) olarak adlandırılabilir 54) Hayvanlar alemi, vücut sıcaklık derecelerinin çevre sıcaklık derecesi ile olan ilişkilerine göre Sıcak Kanlı Hayvanlar (homoterm) ve Soğuk Kanlı Hayvanlar (heteroterm=poikiloterm) olarak iki gruba ayrılırlar Soğuk kanlı hayvanlarda kendi içlerinde sikloterm, simioterm ve helioterm olmak üzere üç alt gruba ayrılırlar Siklotermlerde vücut ısısı ortamınkine yakın olup, ortam sıcaklığı 30C’nin üstüne çıktığında veya 10C’nin altına düştüğünde bunlar vücut ısılarını fiziksel (evaporasyon) veya kimyasal (metabolizmalarını yükselterek) düzenlemelerle biraz aşağıda veya yukarıda tutabilirler Simiotermler vücut ısılarını kas hareketleriyle ayarlamaya çalışırlar Böcek ve sürüngenlerin çoğu helioterm olup, genelde güneş ışınlarına karşı durarak vücut ısılarını yükseltmeye çalışırlar 55) Göç: Organizmalar dağılış bölgelerinde kendileri için en uygun alanda lokalize olurlar Bazı hayvan grupları ise dağılış bölgelerinin bir alanında oluşan kötü koşulları geçirmek için başka bir bölgeye giderler bu olaya denir 56) Düşük sıcaklıkta yaşayan hayvanların yaşam süresi daha fazla olduğundan sıcak bölgelerde yaşayan akrabalarından daha iri olmaktadırlar 57) Ortamın yaşam için uygun olmayan koşullarının ani ve doğrudan etkisi sonucu organizmalarda Uyku Durumu (kuisens) olur Uyku durumu Estivasyon veya Hibernasyon şeklinde belirir Estivasyon çok yüksek sıcaklıkta veya nisbi nemin çok düşük olduğu periyotlarda gelişmenin durdurulmasıdır Hibernasyon ise gelişmeyi durduran alçak sıcaklıkta görülür 58) Hayvanlar sıcaklığın yüksek veya alçak olduğu zamanlarda yaşamlarını sürdürebilmeleri için bazı uyumlara gereksinim duyarlar bu uyumlar; morfolojik, fizyolojik, ekolojik ve etholojik olabilir 59) Yağış sıcaklık faktörüyle birlikte yeryüzündeki bitki ve hayvan topluluklarının yapısal özelliğini, tür zenginliliğini ve yaşamsal aktivitenin ritmini belirleyen başlıca faktördür Yağışlar Orografik, Konveksiyonal ve Cephesel olarak 3 ana gruta incelenir Orografik yağışlar; yeryüzündeki engebelerin neden olduğu yağışlardır Konveksiyonal yağışlar; yeryüzündeki bazı bölgelerin çevrelerine göre daha fazla ısı yükselmesi sonucu oluşan adiyabatik soğumanın neden olduğu yağışlardır Cephesel yağışlar ise; yeryüzünde aylık ve mevsimsel meteorolojik koşullara göre oluşan alçak ve yüksek basınç merkezlerinden alçak basınç merkezinin oluşturduğu yağışlardır 60) Kutuplara doğru ve dağların yüksek kesimlerinde suyun donmuş olmasında ileri gelen kuraklığa Fizyolojik Kuraklık denir Çöllere doğru da yağış azlığı ve su kıtlığının neden olduğu kuraklığa Fiziksel Kuraklık denir 61) Atmosferin içerdiği nem mutlak nem ve nisbi nem olmak üzere iki şekilde incelenir Mutlak nem 1 m havada bulunan su buharı miktarının gram olarak anlatımıdır 62) Havanın nisbi nemini ölçen alete Higrometre denir Buharlaşmayı ölçen aletede Evaporametre denir 63) Havanın nemlilik derecesi ile toprağın nemlilik derecesi birbirine karıştırılmaması gereken ayrı iki faktördür Havanın nemlilik derecesi herhengi bir anda havanın içerdiği nem miktarıdır Toprağın nemlilik derecesi ise belli bir bölgeye yağışlarla düşen su miktarı ile aynı bölgenin buharlaşma-terleme yoluyla kaybettiği su miktarı arasındaki bir orandır Toprağın Nemi=Kazandığı su-Kaybettiği su 64) Aktif haldeki canlıların protoplazmasındaki su oranı genelde % 70 ile % 90 oranında değişir 65) Su temini: Bitkisel organizmalar yaşamları için gerekli suyu kökleriyle sağladıkları halde hayvansal organizmalar yaşamları için gerekli suyu içerek doğrudan doğruya sağladıkları gibi derileriyleabsorbe ederek veya metabolizmaları sonucu oluşan sudan dolaylı şekilde de sağlarlar 66) Vücut suyunun korunması: Canlılar vücutlarındaki suyu korumak ve su kayıplarını önlemek amacıyla bazı yapı ve davranış uyumlarına sahiptirler Bu uyumlara örnek olarak derinin yapısı, solunum organlarının konumu ve davranıştaki uyumlar gösterilebilir 67) Su kayıplarının önlenmesinde solunum organlarından akciğer ve trake sistemi, boşaltım ve davranış yetenekleri önemli rol oynar 68) Su ve nem faktörünün etkisiyle gelişen diğer bir davranış şekli de göç olayıdır Canlılarda izlenen göçler periyodik (migrasyon) daimi (emigrasyon) ve göçebelik (nomadizm) olmak üzere 3 şekilde gelişir Periyodik göçler bir çok memeli ve kuş türlerinde görülebilen genel bir davranış şeklidir Daimi göçler ise bir bölgenin çoraklaşması sonucu oluşan kötü yaşam koşullarından kurtulmak bir daha geriye dönmemek üzere yapılan göçlerdir Göçebelik ise su ve ortama bağlı olarak özellikle memelilerin yaptığı yer değiştirme devresidir 69) Canlı varlıklar suya olan gereksinimlerine göre çeşitli ekolojik gruplarda incelenebilir Bunlar akuatik, hidrofil, mesofil ve kserofil formlardır 70) Akuatik veya hidrofil organizmalar: Devamlı suda yaşayan formlardır bitkiler için hidrofit adı kullanılmaktadır Higrofil veya higrobi organizmalar: Ancak çok rutubetli karasal ortamlarda yaşayabilen hayvanlardır Bitkiler için higrofit deyimi kullanılmaktadır Mesofil veya mesobi organizmalar: Suya veya atmosferik neme olan gereksinimleri nisbeten azalmış organizmalardır bitkilerde mesofit deyimi kullanılır Kserofil veya kserbi organizmalar: Kurak ortamlarda yaşayabilen canlılar olup çöllerde ve sahil kumsalında bulunan organşzmalar bu gruba girer Bitkilerde kserofit olarak tanımlanır 71) Bazı hallerde organizmaların morfolojik özelliklerini kesinlikle belirlemek için Higromorfizm ve Kseromorfizm tanımlarından yararlanılır 72) Ortamın nemlilik derecesi ile ilgili olarak türlerin ekolojik valanslarının genişliğini belirtmek amacıyla Stenohigrik ve Eurihigrik formlardan söz edilir 73) Nemin hayvanlar üzerine etkisi Yumurtlamaya etkisi, Gelişme ve Yaşam Süresine etkisi, Davranış etkisi ve Lokalizasyon ve Coğrafik Dağılıştaki etkisi olmak üzere 4’e ayrılır 74) İklimsel faktörlerden olan ışık, ekolojide süresi, şiddeti ve yapısı ile önemli etkilere sahiptir Işığın şiddeti ve yapısı genelde sabit olmayıp ortamsal faktörlere bağlı olarak değişebilir 75) Sucul ortamın önemli bir bölümünü oluşturan denizel ortam ışığın vertikal yöndeki yayılış derecesine bağlı olarak üç zonda incelenir Bunlar; Eufotik zon, Oligofotik zon ve Afotik zondur |
Cevap : Ekoloji Nedir? Ekoloji Neye Denir? Ekoloji'nin Kuralları Nelerdir? |
02-21-2015 | #3 |
Kayıtsız
|
Cevap : Ekoloji Nedir? Ekoloji Neye Denir? Ekoloji'nin Kuralları Nelerdir?Hocamiz arastirmamiz için kelimeler verdi agdiyum ya da aktiyum ya da abdiyum diye birşey ekoloji de böyle bir terim bulamadım yardimci olursanız sevinirim:) |
|