Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Biyografiler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
esengül, hayatı, ünlü, zamanların, şarkıcısı

Esengül, Bir Zamanların Ünlü Şarkıcısı Esengül Ve Hayatı

Eski 01-20-2014   #1
Efsane
Varsayılan

Esengül, Bir Zamanların Ünlü Şarkıcısı Esengül Ve Hayatı




ESENGÜL (Efsane Şarkıcı)
(24091954 - 18041979)
Asıl adı Esen Ağan'dır 24 Eylül 1954'te İstanbul'da doğdu İlk müzik derslerini konservatuvar mezunu olan annesi Piraye Ağan'dan aldı Daha sonra Cavit Deringöl, İrfan Özbakır ve ona esengül ismini veren Abdullah Nail Bayşu ile çalıştı 15 yaşındayken katıldığı bir ses yarışmasında birinci oldu İlk 45liği olan Aşkımı Süpürmüşler'in kazandığı başarıdan sonra gazinolarda çalışmaya başladı İstanbul, Ankara ve İzmir'deki bütün büyük gazinolarda assolist olarak çalıştı

Yeraltı dünyasının kabadayıları ile kurduğu ilişkiler yüzünden polis tarafından izleniyordu O günlerde bazı silahlı olaylara da adı karıştı Mart 1979'da çalıştığı gazinoda çıkan bir olayda gazino sahibi ve bir garson öldürüldü
Esengül, bu olaydan yirmi gün sonra, yanında bir işadamı ile birlikte Ataköy'de geçirdiği trafik kazası sonucu öldü Bunun bir hesaplaşma olduğuna dair haberler nedeniyle cinayet masası olayı sorguladı, ancak kazanın aşırı alkol ve hızdan olduğuna hükmedildi

Esengül, 23 adet 45'lik, 4 kaset yaptı, bir de film çevirdi Ölümünden sonra 45'likleri uzunçalarlarda toplanarak piyasaya sürüldü Abdullah Bayşu, Orhan Akdeniz, Ülkü Aker imzalı Esengül şarkılarının çoğu arabesk müziğin klasikleri arasına girmiştir

BERGEN ACILARIN KADINIYSA ESENGÜL NEŞELERİN KADINIYDI

Esengül, 1979'da öldüğünde henüz 24 yaşındaydı Kısa bir hayatın ardında uzun ve karmaşık bir hikaye ile bir dolu eser bıraktı Duru bir su gibi akan sesi ve hüzünlü melodileri vardı Uzelli plakçılık şirketi geçtiğimiz hafta 1970'li yılların ikinci yarısına damgasını vuran bu şöhretli sesin ‘Beterin Beteri Var' adlı albümünü yayınladı Uzelli'nin binlerce albümlük arşivini yeniden yayınlama amacıyla hazırladığı Esengül albümünde 13 parça var Kulakları o dönemde güzel seslere açık olan herkesin bildiği bu parçalar, sizi 25 yıl öncesine götürecek

O yıllarda iki kadın vardı Birinin adı Bergen, diğerininki Esengül'dü Bergen'in asıl adı Belgin Sarılmışer'di, Esengül'ün ise Esen Ağan On yıl arayla ölen bu kadınlardan biri olan Bergen ‘Acıların Kadını' olarak nam saldı Esengül ise Yıldırım Çavlı'nın deyimiyle, ‘Meşum Kadın'dı

Bergen'e kıyasla ‘neşelerin kadını' olan ve ondan 10 yıl önce ölen Esengül'ün hayat serüveni 24 Eylül 1954'te İstanbul'da başladı Annesi Piraye Ağan konservatuvar mezunuydu Küçük Esen, ilk müzik eğitimini annesinden aldı Ardından İrfan Özbakır ve Abdullah Nail Bayşu ile çalıştı Esengül adını ona Bayşu taktı

Esengül, 15 yaşındayken yapımcı Ayhan Çoşkun'un açtığı ses yarışmasında birinci oldu İlk 45'liği olan ‘Aşkımı Süpürmüşler' birkaç ay içinde hit oldu ve Esengül, 16'sında sahnelerin ışıltılı dünyasına adım attı Emel Sayın'ın alt kadrosunda çıktığı Lunapark'taki ikinci programından sonra Bebek Belediye Gazinosu'ndan gelen assolistlik teklifini kabul ederek büyük bir sıçrama yaptı Şöhret basamaklarını tırmanırken Dikmen Gazinosu, Ankara Köşk, İzmir Akasyalar, Semiramis ve Maksim gazinolarında boy gösterdi

Şan ve şöhret kuşu omuzlarına konduğunda Orhan Akçınar'la evliydi Yıldızı parlayınca genç çift arasında şiddetli geçimsizlik başladı ve boşandılar Esengül, öyle Emel Sayın ya da Ajda Pekkan gibi sahnede ağırbaşlı duran bir şarkıcı değildi Gazinoda seyircilerin arasına akan podyumunda dolaşır, önüne gelene mavi boncuk dağıtırdı Soyunma odası çiçeklerle dolar, devrin ünlü çapkınlarıyla namlı kabadayıları kapısında kuyruk oluştururdu

YERALTI DÜNYASININ SEVDİĞİ KADIN

O ise, Adnan Şenses'e aşıktı Hatta aralarında imam nikahı bile kıymışlardı Fakat, Şenses'le Esengül'ün ilişkisi fazla sürmedi Bir gece yarısı Şenses'i terk eden genç şöhret, Beşiktaşlı ünlü futbolcu Tayfun Kalkavan'a kaçtı Bu ilişki de fazla sürmedi Yeraltı dünyasının tüm şöhretli kabadayılarının adı Esengül'ün ismiyle yan yana yazılmaya başladı Esengül sadece magazincileri değil, polis istihbarat elemanlarını da ardı sıra sürüklüyordu Yalancı keklik gibiydi Sahnelerin prensesinin ardından iz süren sivil polisler, aranan suçluları avlayıp kafese kapatıyordu

İlişkileri çok karışıktı Bir mafya bozuntusunun eline tutuşturduğu silahla gazinoda ateş edince soruşturmadan geçirildi Bu soruşturma sırasında polislere, yeraltı alemi hakkında bildiklerini bir bir okuduğu söylenir O alemle oynaşıyor, kader de onunla cilveleşiyordu Acımasızlığıyla ünlü kabadayı Oflu İsmail bir gece gazinoya geldi ve belinden çıkardığı otomatik silahı masaya koydu Oflu İsmail, Esengül'ün söylediği şarkıyı yarıda keserek ‘Benim için Taht Kurmuşsun Kalbime şarkısını söyle' diye bağırdı Olaya müdahale eden gazino sahibi Akbulut Karaoğlu ve şef garson tabancadan çıkan kurşunlarla öldürüldü Takvimler 31 Mart 1979'u gösteriyordu ve Esengül için geriye doğru sayım başlamıştı Ama o bunun farkında değildi

Yaşadığı şoku birkaç gün içinde atlattı ve fırtınalı yaşamına geri döndü Evli erkekleri baştan çıkarıyor ve Günaydın muhabirine ‘Evli erkeklerle aşk yaşamak hoşuma gidiyor Çünkü eşlerinin çektiği acı bana zevk veriyor' diyordu Çok yuva yıktı ve dünyalar dolusu ah aldı

ÖLÜME GÖTÜREN ESRARENGİZ KAZA

Semiramis'teki çifte cinayetin üzerinden 19 gün geçmişti Esengül, zengin işadamı Faruk Özfıratlı ile geç saatlere kadar eğlendi Özfıratlı da evli ve iki çocuk babasıydı Sonra Beyoğlu'na doğru yola çıktılar Ataköy'den geçerken caddenin ortasındaki kalasları son anda fark eden Faruk Özfıratlı fren yaptı ama arabanın frenleri tutmuyordu Bir köprünün bariyerlerine bindirerek durduklarında, bariyer korkuluklarından biri Esengül'e, diğeri birkaç gecelik arkadaşı Özfıratlı'ya saplanmıştı 18 Nisan 1979 gecesi meydana gelen bu kaza sırasında Esengül'le Özfıratlı olay yerinde hayatını kaybetti Perde kapandı

Aslında perdenin tamamen kapandığı söylenemez Çünkü, kazanın ertesi günü İstanbul dedikodularla çalkalanıyordu Söylentilere göre Özfıratlı'nın arabasının fren telleri o gece birileri tarafından ustalıkla gevşetilmişti Yıldırım Çavlı'ya göre ‘Mafya bir hesabı kapattı' diyenler vardı Polis tutanaklarına, ‘aşırı alkol ve hız' olarak geçen dosya, trafikten araştırmaya, oradan da cinayet masasına gitti ama bir sonuç alınamadı

BİR SENEDE DÖRT ALBÜM ÇIKARDI

Esengül'ün ömrü kısaydı ama geriye uzun bir hikaye ve bir dolu eser kaldı Yönetmenliğini Oksal Pekmezoğlu'nun yaptığı ‘Yansın Bu Dünya' filminde Saadet Sun, Adnan Şenses ve Yaşar Yağmur'la başrolleri paylaştı Sanat yaşamına 23 adet 45'lik, dört kaset, bir de film sığdırdı 1978'de bir yıl gibi kısa bir zamanda ‘Bir Yoksula Rastladım', ‘Uçup Giden Gençliğime', ‘Beterin Beteri Var' ve ‘Gel Otur Arkadaşım' adlı kasetleri piyasaya çıktı Longplayleri ise ölümünden sonra yayınlandı Ölmeden kısa bir süre önce, yeni bir sinema filminin başrolü için teklif almıştı

Esengül'ün albümlerini o zamanlar Türkiye'nin köklü plak şirketlerinden Uzelli yayınlamıştı Şirketin başına geçen ikinci kuşaktan Metin Uzelli, şimdi binlerce eserden oluşan arşivinin en seçkin albümlerini birer birer gün ışığına çıkarmaya karar verdi CD formatında piyasaya çıkarılan ilk , Esengül albümüne iki isim birden verilmiş: ‘Beterin Beteri Var' ve ‘Taht Kurmuşsun Kalbime'

Bu hafta piyasaya çıkan albüm için bir de video klip hazırlandı Esengül'ün, başrollerini Adnan Şenses, Saadet Sun ve Yaşar Yağmur ile paylaştığı ‘Yansın Bu Dünya' isimli filmden görüntüler ve Esengül'e ait arşiv fotoğraflarından hazırlanan klip, önümüzdeki günlerde müzik kanallarından yayınlanmaya başlayacak

MURATHAN MUNGAN'IN KİTABINA DA GİRDİ

Esengül'ün ardından çok şeyler söylendi, sayfalar dolusu yazılar kaleme alındı Murathan Mungan, ‘Bir Kutu Daha' adlı kitabında, geç yaşında uçup giden bu sanatçı için şunları yazmış:

Şimdi çok kişinin anımsamadığı 70'lerde ardı ardına plaklar yapan Esengül diye bir şarkıcı vardı Arabesk müziğin klasiği sayılabilecek, çoğu Abdullah Bayşu ile Orhan Akdeniz imzalı ‘hit' şarkıların sahibidir Meyhanelerin vazgeçilmez sesi olmuş, o yıllarda özellikle Anadolu'da bir fırtına gibi esmiştir O dönem için hayli moda olan, şarkıları hafif hıçkırarak söylemek, yapmacık vurgularla sesi dalgalandırmak gibi bir üsluba sahiptir Sesine savunmasızlık, yaralanabilirlik kazandıran bu üslup, içli ve dokunaklıdır Yapmacıktır ama, asla samimiyetsiz değildir'



Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.