Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Edebiyat / Dil Bilgisi

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
anlatımıedebiyat, derserimleri, detay, edebiyat, konu, terimleri, terimleriedebiyat

Edebiyat Terimleri-Edebiyat Tı Derserimleri Konu Anlatımı-Edebiyat Terimleri Detay

Eski 12-20-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Edebiyat Terimleri-Edebiyat Tı Derserimleri Konu Anlatımı-Edebiyat Terimleri Detay



ABSOLUTİZM

Mutlakçılık Herhangi bir eserde ya da ilkede bir ebedinin varlığına ve değişmezliğine inanmak, eseri ya da ilkeyi bu değişmeze göre incelemek

AÇIK HECE

Türkçe sözcüklerde sesli harf ile belirtilen kısa heceler Örneğin a-na-do-lu, a-şı-la-ma gibi Arapça ve Farsça’da ise sözcüklerde sesli harflerle yazılmayıp hareke ile gösterilen kısa hecelere verilen isim Örneğin ka-de-me, ha-se-ne gibi Aruz vezninde bütün açık heceler kısa hece olarak kabul edilir

AÇIKLAMA

Edebi bir eseri geniş okuyucu kitleleri için anlaşılabilir hale getirmek için yapılan yazılı çalışmalar Sanatçılar eserlerinde anlamı herkes tarafından bilinmeyen sözcükler, deyimler, durumlar ve düşüncelerle, sanatlar kullanır Bunların her biri bir olay, bir durum ya da düşünceyi ifade eder Okuyucu bunları çözmeden eserin bütününü anlayamaz Açıklamanın amacı bu anlamayı sağlamaktır

AÇIKLIK

Bir metinde belirtilmek istenen duygu ve düşüncelerin kolay, anlaşılır, herhangi bir ek yoruma açıklamaya gerek kalmadan kavranılabilir olmasıdır

ADAPTE

Herhangi bir dilde yazılmış bir eseri, başka bir dile yer ve kişi adlarını değiştirerek, olayları örf ve adet, duyuş ve düşünüş bakımından aktarıldığı dili konuşanların hayatına uygulamak yöntemli serbest çeviri tarzıdır Türk edebiyatında daha çok tiyatro eserlerinde kullanılır Örneğin Tanzimat edebiyatı yazarlarından Ahmet Vefik Paşa’nın Moliere’den yaptığı adapteler gibi

ADAPTASYON

Farklı türde bir eserin (roman, öykü, anı gibi), sahne veya sinemaya uyarlanması ya da farklı türde bir eserden (roman, destan, öykü gibi) farklı bir edebi eser (örneğin oyun) meydana getirilmesidir

AED

Eski Yunanlılarda şiirlerini lirle söyleyen saz şairlerine verilen ad

AFROZİM

Çeşitli konularda mutlak bilinmesi gereken ana özellikleri kısa, açık ve anlaşılır bir biçimde anlatma sanatı Yazarların derin anlam yüklü vecizelerine de afrozim denir

AĞIZ

Bir anadilin herhangi bir şivesi içinde var olan söyleyiş farkıdır Ağızlarda dilbilgisi ve sözcükler farklı değildir ancak bazı sesler değişik söylenir Rumeli ağzı, Karadeniz ağzı gibi

AHREB ve AHREM

Rubai vezinlerinin ana ölçüsüdür Mef’ulü ile başlayanlara ahreb, mef’ulün ile başlayanlara ahrem denir

AHSENÜ’L KASAS

Kıssaların, hikayelerin en güzeli Bu deyim, Kur’an-ı Kerim’de Yusuf Suresi’nde geçen Yusuf kıssasını anlatır

AKD Ü HALL

Düğümleme ve çözülme Divan edebiyatında nesir bir eseri nazma çevirmeye akd, nazım bir eseri nesire çevirmeye hall denir

AKICILIK

Sözcük ve cümlelerin dile takılmadan kolayca okunabilmesi için anlatılmak istenen düşüncenin rahatlıkla anlaşılır şekilde ifade edilmesi Akıcılık, düşüncelerin bir düzenleme kapsamında sıralanması, bu düşüncenin herkes tarafından bilinen ve kolay söylenebilen sözcüklerle anlatılması, cümlelerin kısa ve yapı bakımından doğru olması ile sağlanır Akıcılık, içerikten çok bir üslup özelliğidir

AKROSTİŞ

Bir şiirde dizelerin ilk harflerinin yukarıdan aşağıya doğru sıralandığında anlamlı bir sözcük meydana getirmesi Divan edebiyatında akrostiş’e muvaşşah ya da istihrac denir Eski Yunan ve Latin edebiyatında ise akrostiş "üç dize" anlamına gelir

Örneğin:

Varolan bir sen, bir ben, bir de bu bahar

Elden ne gelir ki? Güzelsin, gençliğin var

Dünyada aşkımız ölüm gibi mukaddes

İnan ki bir daha geri gelmez bu günler

Âlemde bu andır bize dost esen rüzgar

Cahit Sıtkı Tarancı

Şiirin dizelerinin ilk sözcükleri alt alta okunduğunda "VEDİA" ismi çıkıyor

AKS, AKİS

Bir cümlede, bir dizede iki sözcüğün ya da sözcük topluluklarının yerleri değiştirilerek yapılan söz sanatı Cümle ya da dizede bir sözcük diğerinin önüne ya da arkasına getirilerek cümle ya da dize tekrarlanır Tard ü aks veya aks ü tebdil de denir Aks-i tam (tam akis) aks-i nakıs (eksik akis) olmak üzere iki türü var

Aks-i tam, cümle ya da dizenin anlamlı iki parçası kalıp halinde yer değiştirir, ekleme ve çıkarma yapılmaz Örneğin:

Mümkün değil Hudâyı bilmek de bilmemek de

Mâtem görünür şâdi şâdi görünür mâtem

Aks-i nakıs, Cümle ya da dizelerde anlamlı sözcük topluluklarının yerlerinin bazı ekleme ve çıkarmalar yaparak değiştirilmesi yöntemidir Örneğin:

Hayran oluyor kudretine, sun’una insan

Hayran oluyor kudretine, sun’una hayran

İsmail Safa

Gelse der-gâhına ikrâm görürler küremâ

Kürema dergehine gelse görürler ikrâm

Ziya Paşa

AKSAN

Vurgu demektir Söyleyiş farkını belirtmek için bazı seslerin üzerine konur

AKS-İ MÜFRED

Bir sözcükteki harflerin sondan başa doğru alınması halinde yine anlamlı bir sözcüğün meydana gelmesidir Örneğin ayak-kaya gibi

AKSİYON

Bir edebi eserde olguların akışıdır Örneğin bir romandaki aksiyon, tanımlama, düşünce ve moral bölümlerinin çıkarılmasından sonra kalan olaylardır

ALAKA

İlgi Bir sözcüğü gerçek anlamının dışında bir anlamda (mecazi) kullanmak için düşünülen ilgiye alaka denir Edebi sanatların çoğunda bu durum söz konusudur Bu ilişki ne kadar uygun olursa edebi sanat o derece yerinde ve güzel sayılır

ALEGORİ

Bir düşüncenin canlı bir varlık olarak anlatılması Soyut bir düşünceyi heykel ya da resim ile göstermek gibi Örneğin adalet düşüncesinin gözü bağlı ve elinde terazi bulunan bir kadınla anlatılması gibi

ALİTERASYON

Şiir ya da düzyazıda bir uyum yaratmak amacıyla aynı sesleri taşıyan sözcükleri sık sık ve art arda tekrarlamak Örneğin:

Seherlerde seyre koyuldum semayı, deryayı

Tevfik Fikret

Karşı yatan karlı kara dağlar kayıptır

Dede Korkut

ANA DUYGU

Bir düşünceden çok bir duyguyu dile getirmek, okuyucu ya da dinleyiciye hissettirmek, onların benliğinde yaşatmak amaçlı yazı ya da konuşmaların öne çıkarmak istediği asıl duyguyu anlatır Ana duygu bir metnin özünü oluşturur Metinde bu duyguyu destekler haldeki bütün yardımcı duygu ve düşünceler hep ana duyguya bağlanarak onun daha anlaşır ve duyulur olmasını sağlar Ana duygu konu anlamına gelmez Konu anlatılan şey, ana duygu ise bu anlatılanlardan çıkan sonuçtur

ANA FİKİR

Belirli bir konuda yazılmış eserlerin temelini oluşturan ve okuyucuya verilmek istenen asıl düşünce

ANAGRAM

Bir sözcükteki harfleri kullanarak başka bir sözcük kurmak Örneğin sahip anlamındaki "malik" sözcüğü ile tamamlamak anlamındaki "ikmal" sözcüğü kurulabilir Anagram çoğunlukla özel isimlerde yapılır Gerçek isim yerine o isimdeki harflerle yapılan bir başka isim kullanılır

ANAKRONİZM

Meydana geliş tarihi kesin olarak bilinen bir olayı yaşadığı zaman belli olan bir kişiyi, değişik bir tarihte gerçekleşmiş ya da yaşamış gibi gösterme Örneğin Nasrettin Hoca’nın Timur ile ilgili fıkraları gibi Anakronizm bilgi eksikliğinden kaynaklanabilir ya da bir amaç için bilinçli olarak yapılabilir

ANALİZ

Bir bütünü parçalarına ayırarak detaylı inceleme Bir edebi eserin analizi, olayların, kişilerin ve üslupların ayrı ayrı incelenmesi yöntemiyle yapılır Analizden çıkarılan sonuç bir tartışma konusu olursa bu duruma eleştiri (tenkit) denir

ANEKDOT

Bir edebi eserde anlatılan bir olayın başlı başına ayrı bir bütünlük gösteren parçasıdır Kısa hikaye, fıkra, menkıbe anlamlarını da taşır

ANJANBMAN

Şiirde cümlelerin bir dize ya da beyitte bitmeyip diğer dize, beyit veya bendlere kaymasıdır Türk şiirine Fransız şiirinden geçti Servet-i Fünun döneminde yaygınlaştı Düzyazıyı şiire yaklaştıran önemli bir üsluptur Örneğin:

Geçen akşam eve geldim Dediler:

Seyfi Baba

Hastalanmış, yatıyormuş

- Nesi varmış acaba?

- Bilmeyiz, oğlu haber verdi

geçerken bu sabah

- Keşke ben evde olaydım Esef

ettim Vah vah!

Bir fener yok mu, verin Nerde

sopam?

Kız çabuk ol

Gecikirsem kalırım beklemeyin Zira

yol

Hem uzun, hem de bataktır

Mehmed Âkif

ANLAM

Her sözcüğün anlattığı düşünce Sözcükler birden fazla anlama gelebilir Bu durumda anlamlardan biri öz anlam diğerleri mecaz anlamdır Sözcükler zamanla yeni anlamlar alarak zenginleşebilir Zamanla anlamlarının kaybetmelerine anlam daralması denir Dar anlamı bulunan sözcüklerin anlamlarının genişlemesine de anlam genişlemesi denir

ANLATIM

Duygu ve düşüncelerin sözlü ya da yazılı ifadesi Edebiyatta daha çok yazılı anlatım için kullanılır Anlatımın aracı sözcüklerdir Sözcüklerin dilbilgisi kullarına uygun olarak sıralanmasıyla anlatım ortaya çıkar Edebiyatta anlatım genel olarak iki türde yapılır Biri nesir (düzyazı) diğeri nazım (şiir)

ANTOLOJİ

Gerçek sanat eseri değerindeki örneklerin bir araya getirildiği derleme yapıtlar Yunanca anthos (çiçek) ve legein (toplama) sözcüklerinden türemiştir Batı’da ilk örneklerini Yunanlılar verdi Gadaralı Meleagros ile Makedonyalı Filippos’un Stephanos (Çelenk) isimle derlemeleri ilk antolojidir Türkçe’deki ilk antoloji ise Ömer bin Mezid’in 1436’da yaptığı Mecmuatü’n Nezâir’dir 83 şairin 397 şiirini kapsayan bu antolojiyi Prof Dr Mustafa Canpolat 1978’de Latin harfleriyle yayımladı

ANTONİM

Ters anlamlı sözcükler Sıcak-soğuk, iyi-kötü, acı-tatlı, kısa-uzun, güzel-çirkin gibi

APOSTROF

Kesme işareti Özel isimleri eklerinden ayırmak için (Ali’nin kalemi), sözcükteki düşen bir harfi belirtmek için (n’olur=ne olur), sözcüğün ekiyle karışmaması için (kola’nı içtin mi) kullanılır

ARAÇSIZ ÜSLUP

Bir fikri, bir duyguyu söyleyenlerden doğrudan doğruya aktarmak Monolog ve diyaloglar araçsız üslup örnekleridir

ARKAİZM

Bir dilin eskimiş sözcüklerini ya da cümle kuruluşlarını kullanarak edebi eser yaratma Bu eserlere arkaik denir

ASALET

Edebi eserlerde terbiye dışı, çirkin, bayağı, müstehcen ve galiz sayılan sözcüklerden kaçınmak Edeb-i kelam ya da mümtaziyet de denir Tersi eserlere hasaset adı verilir

ASKI

Halk edebiyatında saz şairleri aralarındaki şiir yarışmalarında kazananlara verilmek üzere duvara tüfek, kılıç, heybe, saz gibi şeyler asardı Bunlara askı, askıyı kazanmaya da askı indirmek denir

ÂYÎNE

Sözcük anlamı aynadır Herhangi bir şeyi veya hali yansıtan, gözönünde canlandıran anlamında kullanılır Tasavvuf edebiyatında dünya, Allah’ın tecelli ettiği bir aynadır

BAB

Bir edebi eserin düzenlenmesinde, konuların ele alınıp işlenmesine göre ayrıldığı bölümlerden en geniş olanı

BÂDE

Üzüm şarabı Ama tasavvuf edebiyatında aşk anlamındadır

BAHR-I TAVÎL

Vezinli, kafiyeli uzun nesir cümlelerden kurulan Divan edebiyatı nazım türü Fe’ilatün, mefa’ilün, müstef’ilün gibi cüzler arka arkaya tekrarlanır Türk edebiyatında çok az kullanılmıştır

BALAD

Üç uzun bir kısa bendden oluşan Batı edebiyatı nazım türü Uzun bendlerin dize sayısı 6-10 arasında değişir Kısa bend ise 4-5 dizedir Bu bend tanrıya, krala, prense ithaf bendidir Her bendin sonundaki mısra bir tür nakarattır Masal ve hikaye niteliğindeki bendleri ele alıp işleyen, kısa ve hikayesi olan şiirlerdir

BASİTNAME

Divan edebiyatında yalın Türkçe ile yazılmış gazeller Bunlara Türkî-i basit gazel de denir Basitnamelerde Arapça ve Farsça sözcüklerle tamlamalar çok azdır Örneğin:

Düşdi bu gönlüm sana hey sevdüğüm

N’ola yakışsan bana hey sevdüğüm

Çün seve geldi seve gider seni

Bu gönül önden sona hey sevdüğüm

Ayruluk derdi bana bir bun durur

Kim döyer imdi buna hey sevdüğüm

Turmadım uçmak diler gönlüm kuşı

Yüce köşkünden yana hey sevdüğüm

Yüzüni gözler güzel bu uyüzden ay

Giceler kalur tana hey sevdüğüm

Ağzını öpmek ana ol kim senün

Söğme yok yire ana hey sevdüğüm

Cânı dahi bir kez ana hey sevdüğüm

Edirneli Nazmi

BEDÎ

Sözü, kulağa hoş gelecek ve ruha heyecan verecek şekilde güzelleştirme yollarını gösteren bilim İlm-i bedî de denir Bu isim altında toplanan sanatlar iki gruba ayrılır:

Sözle ilgili sanatlar (Sanayi-i lafziye): Cinas, iştikak, seci, kalp, tedvir, aks, teddil, tasri, tarsi gibi

Anlamla ilgili sanatlar (Sanayi-i mâneviye): İlhan, tevriye, tenasüp, mübalağa, leff ü neşr, tensik, mügalata-i mâneviye, tecahül-i ârif, hüsn-i ta’lil, tezat, istifham, rücu, tekrir, telmin, insal-i mesel, istidrak, tevcih, iktibas gibi

BELÂGAT

Düzgün ve yerinde söz söyleme sanatı Sözün düzgün, açık, anlaşılır, güzel olmasını, söyleme nedeniyle, söylenene göre düzenlenmesini öğreten bir bilimdir

BERÂAT-I İSTİHSAL

Sözün başında eserde anlatılanları belirten sözcük ya da söyleyişler Berâat üstün gelmek, istihsal yeni ayın görünmesi, yağmurun yağması, çocuğun doğarken çığlık atması anlamlarına gelir Bu edebi sanata hüsn-i ibtida adı da verilir Amaca iki yolla ulaşılır Bir ilişki kurularak ya da ilişki kurulmadan İlişki kurulmasına tahallüs, kurulmamasına iktidab denir Sinan Paşa’nın Tazarru’namesi, Fuzuli’nin Hüsn’ü Aşk’ı, Cevdet Paşa’nın Belagat-ı Osmanniye adlı eserlerinde bu sanatın güzel örnekleri vardır

BERCESTE

Öz, güzel, latif, ince anlamlı, kolayca hatırlanan, yapısı sağlam dize ya da beyit Dize için daha çok mısra-ı berceste, beyit için de beyt-i berceste tanımlamaları kullanılır Genel anlamda bir şiirdeki en güzel dize ya da beyit de denebilir Bazı berceste örnekleri:

Uyduk dil-i divâneye dil uydu hevâya

Ruhi

Su uyur düşmen uyur hasta-i hicrân uyumaz

Şeyh Gâlib

Çeşmini gördüm unutdum derdi de dermânı da

Şeyh Gâlib

Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi

Muhibbî (Kanuni)

Şîrler pençe-i kahrımda olurker lerzân

Beni bir gözleri âhûya zebun etdi felek

II Selim

BERDAR

Asılmış, darağacına çekilmiş Divan ve tasavvuf edebiyatında sevgilinin saçlarına vurulan "âşık"ı tanımlamak için kullanılır Örneğin:

Ayağı yire mi basar zülfine ber-dâr olanun

Zevk ü şevk ile virür cân ü seri döne döne

Necati

Dâr olam gerdâr olam ber-dâr olam mansûr olam

Yunus Emre

BEZM

Sohbet, muhabbet, içki meclisi Daha çok divan edebiyatında kullanılır Tamlamalar halindedir Örneğin bezm-i nûşânûş durmadan içilen meclis demektir Bezm-i vüslat kavuşma meclisidir Bezm-i muhabbet aşk meclisidir Bezm-i mey içki meclisidir Tasavvuf edebiyatında bezm-i elest şekli kullanılır Başlangıcı olmayan zaman demektir

BİLADİYE

Beldeleri konu edinen edebi eserler Sanatçılar gördükleri, gezdikleri, sevdikleri ya da görmek istedikleri beldeleri nazım ya da nesir şeklinde anlatır Divan edebiyatında Ferdi, Derviş Ömer Efendi gibi şairlerin biladiyeleri vardır

BOZLAK

Halk edebiyatımızda bir ezgi türü Konusunu aşiret kavgalarından, kan davalarından, aşk maceralarından alır Çoklukla Güney ve Orta Anadolu bölgelerinde söylenir Afşar bozlağı, Urum bozlağı gibi türleri vardır


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.