|
|
Konu Araçları |
arasındaki, cebelitarıkta, perde, tatlıtuzlu |
Cebelitarık'ta Tatlı-Tuzlu Su Arasındaki Perde |
11-04-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Cebelitarık'ta Tatlı-Tuzlu Su Arasındaki PerdeKuran-ı Kerimde 3 ayette iki deniz arasındaki berzahtan bahsedilmektedir Bu ayetler; وَهُوَ الَّذِي مَرَجَ الْبَحْرَيْنِ هَذَا عَذْبٌ فُرَاتٌ وَهَذَا مِلْحٌ أُجَاجٌ وَجَعَلَ بَيْنَهُمَا بَرْزَخًا وَحِجْرًا مَّحْجُورًا 1 “Ve huvellezî meracel bahreyni hâzâ azbun furâtun ve hâzâ milhun ucâc(ucâcun), ve ceale beynehumâ, berzehan ve hıcran mahcûrâ(mahcûran)” (Furkân, 53) 2 مَرَجَ الْبَحْرَيْنِ يَلْتَقِيَانِ “Merecel bahreyni yeltekıyân(yeltekıyâni)” (Rahman, 19) بَيْنَهُمَا بَرْزَخٌ لَّا يَبْغِيَانِ “Beynehumâ berzehun lâ yebgıyân(yebgıyâni)” (Rahman, 20) ve 3 Ayet olarak أَمَّن جَعَلَ الْأَرْضَ قَرَارًا وَجَعَلَ خِلَالَهَا أَنْهَارًا وَجَعَلَ لَهَا رَوَاسِيَ وَجَعَلَ بَيْنَ الْبَحْرَيْنِ حَاجِزًا أَإِلَهٌ مَّعَ اللَّهِ بَلْ أَكْثَرُهُمْ لَا يَعْلَمُونَ Emmen cealel arda karâren ve ceale hılâlehâ enhâren ve ceale lehâ revâsiye ve ceale beynel bahreyni hâcizâ(hâcizen), e ilâhun meallâh(meallâhi), bel ekseruhum lâ yalemûn(yalemûne) (Neml, 61) Yer ve denizbilimlerinin bugünkü ulaştığı bilgi seviyesine dayanılarak, bu ayetlerin yorumlanmasına katkı yapılabilmesi için öncelikle dünyada bilinen tatlı ve tuzlu sular arasındaki etkileşim biçimleri incelenmiştir Ardından bu ayetlerin hangisi veya hangileri ile örtüştüğüne ilişkin yorumlarda bulunulmuştur Bu ayetlerden Furkan, 53 ve Rahman,20 ayetlerinde tatlı-tuzlu su arasındaki etkileşim için “berzahan” kelimesi ve Neml,61 ayetinde ise “hâcizâ(hâcizen)” kelimesi kullanılmaktadır “berzahan” kelimesi berzah, iki şey arasındaki engel olan perde-set, can sıkıcı yer, zor; ıstılahi olarakta geçiş alemi, bekleme salonu, dünya ile ahiret alemi arasındaki koridor anlamlarına gelmektedir “Hâcizâ(hâcizen)”, kelimesi de perde ve engel manalarına gelmektedir Bilimsel literatürde tatlı-tuzlu sular arasındaki bölgeye “Geçiş zonu” anlamında “Transition Zone” olarak veya “Tuzlusu engeli” yani “Saltwater-seawater barrier” olarak tanımlanmaktadır Bu anlamda Haciza ve Berzahun kelimeleri ile tam olarak örtüşmektedir Berzah; farklı iki vasat (ortam) arasında yer alan ve bu iki ortama tamamiyle benzemediği gibi tam olarak onlardan farklı da olmayan ara ortam… İki şeyi yekdiğerinden ayıran üçüncü şey… Ara bölgedir Bu nedenle tatlı tuzlu sular arasındaki sınır bölgeler için “Geçiş zonu –Berzah-Transition zone” nitelemelerinin kullanılmasının daha uygun olacağı kanaati hakim olmuştur Tatlı ve Tuzlu Sular Arasındaki Berzah (Geçiş zonu) Biçimleri Birikmiş her su –Arapçada- deniz diye adlandırılabilir Tatlı ve susuzluğu gideren deniz, nehirdir Tuzlu ve acı veya çok tuzlu deniz ise okyanus, yahut tuzlu denizdir Dökülme bölgesindeki su ikisinden de farklıdır Çünkü tuzluluk ve tatlılık arası bir karışımdır Ne tatlı, susuzluğu gideren, ne de tuzlu ve acı nitelemesi onun için geçerli değildir İşte bu niteliklerle üç su kütlesinin nehir suyu, deniz suyu ve aralarında bulunan dökülme bölgesindeki suyun sınırları belirlenmiştir Aradaki su, ayet-i kerîmede, denizin tuzluluk özelliğinin nehri etkilemesine yahut nehrin tatlılığının denizi etkilemesine mani bir engel yahut perde olarak nitelendirilmiştir Dökülme çevresi, içerisindeki canlılara özel, dışında –nehirde veya denizde- yaşayanlara ise yasak olma hususiyetine sahiptir Bu ise üç çevrenin doğal özellikler ve barındırdıkları canlılar itibariyle birbirlerinden farklı oldukları anlamına gelir Tatlı sular kokusuz ve tatsızdır pHı ortalama 70 dir Yoğunluğu 1 g/cm3 türTuzlu suyun ise yoğunluğu 1028 g/cm3, pHı 81 , tuz tadında ve deniz kokuludur(Şekil 1) 1 kg lık Okyanus suyunun 348 gramı tuz minerallerinden oluşmaktadır Hakim iyonlar ise NaCl dir Şekil 1 1 kg okyanus suyunun kimyasal kompozisyonu ve tatlı-tuzlu suların belirgin özellikleri (tablo) Yeryüzündeki suların %9722 si tuzlu Okyanus sularıdır ve %278 ise tatlı suları oluşturmaktadır Tuzlusuların %50 sini Pasifik okyanusuna, %26sı Atlantik okyanusuna ve %20si Hint okyanusu oluşturur(Şekil 2) Yeryüzünde tatlı ve tuzlu sular arasındaki berzah biçimleri çok sayıda olmasına rağmen burada en sık rastlanan 7 tip üzerinde durulacaktır Bunlar; 1) Denizler arasındaki tuzluluk ve yoğunluk farkından kaynaklanan berzahlar, 2) Akarsuların deniz ve okyanuslara boşaldığı kesimlerde oluşan tuzlusu kamaları 3)Haliçler (Estuary) 4) Bataklıklar (Marsh) 5) Yeraltısuları ile Deniz kıyıları boyunca oluşan tatlısu-tuzlusu bariyerleri ve geçiş zonları 6) Kutuplardaki buzulların erimesi sonucu kütleleri altında ve çevresinde gerçekleşen tatlı-tuzlu su bariyerleri ve 7) Deniz ve Okyanusların tuzlu sularının buharlaşması sonucu oluşan tatlı bulut kütleleri arasındaki berzahlar, 8) Deniz Altından çıkan Karstik tatlısuların oluşturduğu berzah ve 9)Karasular Arasındaki Berzahlar 10) Dünya ile Ahiret alemi arasındaki berzahlar Şekil 2 Yeryüzündeki tatlı ve tuzlu suların suların oransal dağılımı Denizler arasındaki berzahlar Tuzlu denizlerin bileşimlerinin farklı olduğu, homojen tek bir denizin olmadığı Challengerın denizlerde üç yıl süren gezisinin yapıldığı 1873 yılına kadar bilinmiyordu Bu durum, denizlerde yüzlerce deniz istasyonunun inşa edilmesiyle yapılan uzun araştırmalar sonucu 1942de ilk defa ortaya çıktı Örneğin Atlantik okyanusunun tek denizden oluşmadığı, farklı denizlerden oluşan, tek okyanus olduğu ve su kütlelerinin sıcaklık dereceleri, yoğunlukları, tuzluluk oranları, barındırdıkları canlılar, oksijen emme oranlarının farklı olduğu keşfedildi Tek bir okyanusta durum böyle iken, Akdeniz ve Kızıldeniz, Akdeniz ve Atlantik okyanusu, Kızıldeniz ve Aden körfezi gibi belli boğazlarda buluşan farklı iki deniz arasında da aynı durum söz konusudur Özellik ve sıfatlarında birbirinden farklı olmakla beraber birbiriyle buluşan suların yer aldığı denizlerin varlığı ilk defa 1942de öğrenildi Denizlerin suları sakin olmayıp sürekli hareket halindedir Bu hareket su kütlelerinin iç içe girmesini sağlar Fakat hiçbirinin tuzluluk oranı, sıcaklık derecesi, yoğunluk gibi özellikleri kaybolmaz Med-cezir, su akımları, dalgalar ve fırtınalar Bunların tümü deniz sularının sürekli hareketli olmasını sağlayan etkenlerdir Bununla beraber özellikleri farklı olan su kütleleri birbirine karışmaz Adeta, tek bir okyanusta veya boğazda, komşu iki denizi birbirinden ayıran bir perde vardır tatlısuyun yoğunluğu 10 (gram/ml yada kg/litre) tuzlu suyla karıştığında bu artar Daha tuzlu su daha yüksek yoğunluğa sahiptir Su ısınırsa genleşir ve daha az yoğun olur Daha soğuk sular daha yoğun olur 15 oc deki 35 ppt tuzlu deniz suyunun yoğunluğu 10255 Şekil 3 Pasifik, Hint ve Atlantik Okyanusları arasındaki sıcaklık ve tuzluluğa bağlı berzahlar Şekil 4 Yeryüzündeki denizler arasındaki tuzluluk oranlarının değişim haritası >Okyanuslardaki Sıcaklık ve tuzluluk farkından (akımlarından) kaynaklanan Berzahlar Yeryüzündeki bütün deniz veya okyanus sularının özellikleri farklıdır Mesela suyun sıcaklığı, tuzluluk oranı, yoğunluk oranı, oksijen oranı farklı faklıdır Bu oranlar denizden denize fark eder Denizlerde olan bu farklılık, denizlerdeki yaşamın faklı olduğunu gösterir Aynı zamanda denizlerdeki tortular ve basınçta farklı farklıdır Bu gerçek ancak 19 yüzyılda anlaşıldı 19 yüzyılda 1872 ile1976 yılları arasında britanyada “meydan okuma yolculuğu” (the Challenger exp edition ) esnasında keşfedildi Deniz ve okyanuslardaki suların dikey ve yatay olarak ikiye ayrıldığı ispat edildi Sulardaki dikey değişmenin yatay değişmeden daha hızlı olduğu görüldü Denizlerde ve okyanuslardaki suların özelliklerinin dikey farklılaşma(değişme) her zaman yatay farklılaşmadan daha açık ve net olduğu gözlemlendi Mesela; ekvatordaki denizlerde yüzeydeki su sıcaklığı 25 derece okyanusta ise 1km altta 5 derecedir Bu sıcaklık yatay olarak ekvatordan 5000 km, gerek doğu gerekse batıya gidilse dahi suyun sıcaklığında bir değişiklik olmadığını görürüz Ama dikey olarak gittiğimizde suyun özelliklerinin ve sıcaklığının farklı olduğunu müşahede ederiz Şekil 5 Farklı sıcaklığa sahip denizler Tuzlu denizlerin bileşimlerinin farklı olduğu, homojen tek bir denizin olmadığı Challengerın denizlerde üç yıl süren gezisinin yapıldığı 1873 yılına kadar bilinmiyordu Bu durum, denizlerde yüzlerce deniz istasyonunun inşa edilmesiyle yapılan uzun araştırmalar sonucu 1942de ilk defa ortaya çıktı Örneğin Atlantik okyanusunun tek denizden oluşmadığı, farklı denizlerden oluşan, tek okyanus olduğu ve su kütlelerinin sıcaklık dereceleri, yoğunlukları, tuzluluk oranları, barındırdıkları canlılar, oksijen emme oranlarının farklı olduğu keşfedildi Tek bir okyanusta durum böyle iken, Akdeniz ve Kızıldeniz, Akdeniz ve Atlantik okyanusu, Kızıldeniz ve Aden körfezi gibi belli boğazlarda buluşan farklı iki deniz arasında da aynı durum söz konusudur Özellik ve sıfatlarında birbirinden farklı olmakla beraber birbiriyle buluşan suların yer aldığı denizlerin varlığı ilk defa 1942de öğrenildi Denizlerin suları sakin olmayıp sürekli hareket halindedir Bu hareket su kütlelerinin iç içe girmesini sağlar Fakat hiçbirinin tuzluluk oranı, sıcaklık derecesi, yoğunluk gibi özellikleri kaybolmaz Med-cezir, su akımları, dalgalar ve fırtınalar Bunların tümü deniz sularının sürekli hareketli olmasını sağlayan etkenlerdir Bununla beraber özellikleri farklı olan su kütleleri birbirine karışmaz Adeta, tek bir okyanusta veya boğazda, komşu iki denizi birbirinden ayıran bir perde vardır Okyanustaki sıcak ve soğuk su (Termohalin) akıntıları, okyanus sularının hareketleridir Bu hareketler, okyanuslara akan büyük nehirler gibidir Okyanus akıntılarına sebep olan, çeşitli faktörler vardır Okyanus yüzeyinde gözlenen ve rüzgârların neden olduğu akıntılara, yüzey akıntıları denir Yüzey akıntılarının şekli, oluşumuna neden olan rüzgârın şekline benzemektedir Kuzey yarımkürede yüzey akıntıları, saat yönünde iken, güney yarımkürede saatin tersi yönündedir Bu akıntılar, dünyanın dönmesinin, yollarını değiştirmesinden dolayı, kuzey-güney yönünde değildir Gulfstream, Amerika kıtasının kuzeydoğu açıklarından başlar Atlas okyanusunun güneydoğusuna doğru ilerler, Afrika'nın batı kıyılarına, oradan kuzeye yönelerek kuzeybatı Avrupa'ya kadar devam eder Gulf stream, üzerindeki havayı ısıtır ve toprak üzerindeki sıcak hava kütlesi, yumuşak hava oluşturmak için hareket eder Gulf stream, Kuzey Avrupa'daki yağmurlu havadan ve buzulların erimesinden sorumludur Diğer yandan, bazı yüzey akıntıları, kutuplardan ekvatora doğru hareket ederek, beraberinde soğuk havayı taşırlar Bu akıntıların ulaşmadığı bölgeler, daha sıcak bir iklime sahiptir Okyanuslardaki derin su akıntıları, yoğunluk farklılıklarına neden olur Tuzlu sudaki, tuz oranı arttıkça yoğunluk artmaktadır Yoğunluğu yüksek olan su, yoğunluğu daha az olan suyun altına çökerek, yoğun bir akıntıya sebep olur Atlas okyanusundaki yoğun akıntıların, üç seviyesi vardır Bu akıntının iki tanesi güney kutbundan, biri ise kuzey kutbundan gelmektedir Şekil 6 Okyanuslardaki Thermohalin-Gulfstream akıntılarının okyanuslarda oluşturduğu berzahlar Kuzey kutbu ile güney kutbu arasında derinliğe bağlı berzahlar Hemen bütün denizlerde tuzluluk konsantrasyonu derinliğe bağlı olarak artış gösterir Bununla birlikte günümüzde yoğun olarak kullandığımız fosil yakıtlar sonucu okyanuslarda kuzey kutbundan güney kutbuna doğru okyanuslardaki CO2 konsantrasyonunun arttığı ve güncel bir berzah oluşturduğu 2006 yılında Princeton üniversitesinden Robert Key tarafından tespit edilmiştir (Şekil 7) Şekil 7 Atlas ve pasifik okyanuslarında Kuzeyden güney kutbuna kadar Okyanus sularında derinliğe bağlı CO2 değişiminin oluşturduğu berzahlar Farklı yoğunluktaki Denizleri Boğazlarda birleştiren berzahlar Acık ve yarı açık denizler arasındaki su kütleleri birbirinden farklıdır Mesele orta Akdeniz ile cebeli Tarık boğazında Atlantik okyanusundaki farklılığın olması gibi Kızıl denizinin su kütlesi ile Arap körfezindeki su kütlesinin farklılık arz etmesi gibi Karadeniz ile Akdeniz arasındaki su kütlelerinin farklı olması gibi Orta Akdenize baktığımızda tuzluluk tedrici olarak artar orta Akdeniz deki buharlaşan su miktarı o bölgeye yağan yağmurdan daha üç kat fazladır Aynı şekilde Akdeniz nehirlerden de çok beslenmiyor Özellikle 1970 te yapılan büyük sed projesi bu denizin beslenmesini engellemiştir Akdeniz deki bu su kaybı cebeli Tarık boğazından gelen akımlar ve Çanakkale boğazından gelen sularla telafi olunur Şekil 8 Akdeniz ile Atlas okyanusu arasındaki sularda Cebelitarık boğazında yeralan berzah Orta Akdeniz de yaz aylarında buharlaşmanın artmasıyla, su seviyesi düşer ve tuzluluk ve suyun yoğunluğunda artış gözlenir Aynı şekilde kış aylarında soğuk rüzgârların esmesiyle yüzeydeki su soğur ve yoğunluk artar ve deniz seviyesi düşer Bu tuzlu soğuk ve yüksek yoğunluklu su cebeli Tarık boğazından geçerek kuzeye doğru derinlere doğru inerek batıya doğru binlerce km boyunca yayılır Atlantik okyanus sularının kütleleri ile orta Akdeniz sularının kütleleri bu akımlar sonucu her ne kadar karışsa da bu karışma tam bir karışma olmayıp cüzi miktarda bir karışmadır Kızıl denizdeki su kütleleri de öyledir Kızıl denizin uzunluğu 2000 km genişliği ise 145 ve 306 kilometre arasında değişir Alanı ise 438000 kilometre karedir Derinliği 2920 metredir Kızıl denizin suyu sıcaktır ve tuz oranı yüksektir Çünkü her sene ortalama 200 cm su buharlaşır Bu deniz derinlere indikçe sıcaklık artar Suyun 50 metre altına indiğinizde sıcaklık 50 ile 100 derece arasında değişir ve tuzluluk (yani yaklaşık% 27,2) Sıcak yoğun tuzlu su, kızıl denizden Aden körfezinden geçerek Hint okyanusuna doğru deniz seviyesinin 800 metre altında yayılır Ayrıca su akımı Aden körfezine ters olarak kızıl denizin içlerine doğru yayılır Bu bölgede sıcaklık, tuzluluk ve çözünmüş oksijen daha çoktur Aynı şekilde bu sıcak su kütlesi Arap körfezi, umman körfezi ve Hürmüz körfezine de yayılır (El Neccar,2010) Akarsuların denizlere boşaldığı kesimlerde oluşan berzahlar Akarsular tatlı sulardır Yeryüzündeki yağış sularını drene ettikten sonra gravite etkisi ile daha düşük kotlara doğru hareket ederler Akarsular denizlere göre daha üst kotlardadır ve daha hızlı bir akıma sahiptir Akarsular deniz ve okyanuslara dökülürken çoğunlukla deltalar meydana getirirler Deltalar ile deniz arasında tedrici olarak tatlı sular tuzlanmaya başlarlar Bu zon “karışım zonu” veya “geçiş zonu” olarak nitelendirilir Tatlı akarsular dil şeklinde tuzlu deniz suları üzerinde ilerleyerek 5-15 km mesafedeki geçiş zonunda tedrici olarak karışarak tuzlanırlar Şekil 9 Akarsular ile okyanus arasındaki deltalar ve aralarında gelişen berzah(Açık mavi) Şekil 10 Fraser Nehri (Amerika) suları ile okyanus suları arasındaki berzah İki su arasındaki bu engel(perde), sıfatı ve kimyevi bileşimi farklı olan ara sudur Fakat bu engel, kütle halinde suyun bir yerden bir yere doğru hareket etmesine mani değildir Ne var ki iki su kütlesinin özellikleri tamamen farklılaştığı zaman bu suların yer değiştirmelerine mani olur Bundan dolayı iki su arasında tam anlamıyla bir engel yoktur Yani karşılıklı geçişler olabilir Şekil 11 Nehir ile deniz arasındaki geçiş zonu-karışım zonu boyunca farklı bir doğal ve biyolojik çevre oluşur Nehirlerin ve denizlerin buluşma bölgelerinin birçoğunun taranması sonucunda araştırmacılar nehirlerin dökülme bölgesinin doğal ve biyolojik özelliklerinde nehirden ve denizden farklı bir çevre olduğunu keşfettiler Denizdeki med-cezire ve nehrin taşması yahut suyunun çekilmesine bağlı olarak suların denizle nehir arasında iç içe geçmesine ve hareketliliğine rağmen durum böyledir Adeta suyun döküldüğü çevreyi, nehir çevresinden ve deniz çevresinden ayıran bir perde vardır Bu perde, karışma etkenlerinin en güçlülerinden sayılan med-cezir, suların taşması ve çekilmesi gibi karışma etkenlerine rağmen bölgenin seçkin özelliklerini korumaktadır Bu üç çevre, içlerinde yaşayan canlı varlıklara göre tasnif edildiğinde dökülme bölgesinin içerisinde yaşayan canlıların çoğu için özel bir bölge olduğu, zira bu canlıların ancak belli özelliklere sahip dökülme bölgesinde yaşayabildikleri görülür Bu bölge denizde ve nehirde yaşayan çoğu canlılar için de yasak bölgedir Bu canlılar buraya girdiklerinde özelliklerinin değişikliğinden ötürü ölürler Haliçlerdeki berzahlar (Estuary) Haliçler, kıyı bölgesindeki girintilerdir, körfez olarak da adlandırılırlar Haliçler içerisinde genellikle çay veya dere büyüklüğünde akarsuların boşaldığı alanlardır Sular bu dar ve sığ kaldan denize deşarj olurlar Tıpkı İstanbul daki Haliç gibi Genel olarak Haliçlerdeki tatlı-tuzlusular arasındaki berzahlar 4 tipdedir Şekil 12 Haliç tipleri ve berzah oluşumları Tuz kamalı(Salt-wedge) Haliç Tuz kamalı haliçler çok katmanlıdır ve tüm haliçler içerisinde en az karışan tipdir(Molles, 2002, Ross, 1995) Tuzlusu kaması akarsuyun ilerlemesi için öneli bir engel oluşturur(Şekil 12A) Şekil 13 Tuz kamalı(Salt-wedge) Haliç Kısmi Karışan Haliç(Slightly stratified estuary) İnce katmanlı kısmi karışan haliçlerde, tuzlu ve tatlısular bütün derinliklerde karışabilirler Bununla birlikte suların daha alt katmanları üst katmanlara göre daha tuzludur Haliçin azgında tuzluluk en fazladır ve yukarı akış yönünde (akarsu ağzında ise en azdır Washingtondaki Puget Sound ve Kaliforniyadaki San francisko Körfezinde çok derin haliçlerdir ve az katmanlı kısmı karışan haliç tiplerine örnek verilebilir(Şekil 12B) Şekil 14 Kısmi Karışan Haliç (Slightly stratified estuary) Dikey yada İyi Karışan haliç (Vertically or well mixed estuary) Nehir akışı düşük ise ortadan güçlüye akımlar gelgitler tarafından üretilir(Ross, 1995) Dikey karışan bir haliçte suyun tuzluluğu haliçin tabanıyla yüzeyinde aynıdırGüçlü gelgit akımları tatlısuyun dikey tabakalanmasını elimine eder ve tuzlu suyun üzerinde akar Haliçin suyu tuzluluğu en yüksek olarak okyanusa en yakın kısımda gerçekleşir En az ise nehre yakın gerçekleşir Bu tip sirkülasyonlar sık sık geniş sığ haliçlerde bulunur (Delaware körfezindeki gibi)(Şekil 12C) Şekil 15 Dikey yada İyi Karışan haliç (Vertically or well mixed estuary) Fiyord tipi Haliç Fiyord tipi haliçler, ilerleyen buzullar tarafından oluşturulan dar ve dik vadiler nedeniyle tipik olarak uzundurlar Buzullar geri çekildiği zaman, okyanusa yakın kesimlerde dar eşikler yada sığ eşikler ile yer içinde derin kanallar bırakırlar Tatlı akarsular Fiyordun tabanındaki eşik üzerinden akar, tabandaki kanalda ise tuzlusu yeralır Tuzlusu eşikten içeri girip karışma imkanı bulamaz Çok az karışım ancak gelgitler anında meydana gelir(Şekil 12D) Şekil 16 Fiyord tipi Haliç Bataklıklar alanlardaki berzahlar (Marsh) Bataklık alanlar kıyı bölgelerinde sığ basınçlı akiferin üzerinin kil silt katmanları ile kısmen örtüldüğü alanlardır(Şekil 17) Okyanus kıyısındaki bu bataklık alanlarda yüzeylenen tatlı sular, denizin gel-gitleri sonucu tuzlanma oranları sürekli olarak değişkenlik gösterir Kademeli olarak tatlı-tuzlu geçiş zonları oluşur Şekil 18de Florida daki tuz bataklıklarında ölçümlerle yapılan tuzluluk haritası ve geçiş zonları Şekil 17 Bataklık alanlar kıyı bölgelerinde sığ basınçlı akiferin üzerinin kil silt katmanları ile kısmen örtüldüğü alanlardır Şekil 18 Bataklık alanlardaki berzahlar( Florida tuzlu bataklığı) Yeraltısuları ile Deniz kıyıları boyunca oluşan tatlısu-tuzlusu bariyerleri ve geçiş zonları Bütün okyanus ve denizlerin kıyıları boyunca yeraltısuları ile deniz suları arasında tuzlusu bariyeri veya tuzlusu girişimi olarak olarak nitelendirilen bir sınır bulunmaktadır Yeraltısularındaki tatlı-tuzlu su sınırını ve bariyerini ilk kez Ghijben (1988) and Herzberg (1901) tarafından bulunmuştur(Şekil 12) Tatlı suyun 1 m lik yükseltisi için yeraltında 40 m derinlikte tuzlusuya ulaşılacağını bilimsel olarak tespit ettiler(Şekil 13) Tatlı-tuzlu su arasındaki ilişkiyi aşağıdaki formül ile ifade ettiler r tuzlusu g H = r tatlısu g ( H+h) Şekil 19 Tatlı-tuzlu su ilişkisi ve arayüzeyin(perde) matematiksel ifadesi Şekil 20 Tatlı suyun 1 m lik yükseltisi için yeraltında 40 m derinlikte tuzlusuya ulaşılır Kıyılarda Tatlı-Tuzlusu arasındaki berzah Dünyada en çok ve detaylı çalışılan akiferlerinin başında Florida daki Biscayne akiferi gelmektedir Bu akiferde binlerce sondaj kuyusu açılmış ve üretim, içme ve sulamada yararlanılmaktadır Aşırı kullanım sonucu bu akifer de tuzlu su perdesi kıyıdan içeriye doğru hayli ilerlemiştir Açılmış sondaj kuyularından, USGS tarafından yapılan ölçümler sonucu tuzlusu perdesinin 500 m içeri girdiği gözlenmektedir Bu perdenin kalınlığı yaklaşık 600 m olduğu tuzluluğun tedrici olarak arttığı tespit edilmiştir(Şekil 20) Şekil 21 Filoridadaki Biscayne akiferi 2boyutlu, 3 boyutlu ve derinlik kesiti ile tuzlu berzahların gösterilmesi Ada ve yarımadalarda tatlı-tuzlu sular arasındaki berzah Ada ve yarım adalarda tuzlusu kaması Şekil 22 de gösterildiği gibi mercek şeklindedir Bu yeraltısu merceğinde tatlısuların seviyesi yükseldikçe tuzlusu perdesi aşağı inmekte, azaldıkça yükselmektedir Okyanus kıyısındaki Massacuset eyaletinde USGSnin 1988 de yaptığı bilimsel çalışmanın sonucunda ortaya çıkardığı 3 noktadaki tatlı-tuzlu su bariyerleri Şekil 23te verilmiştir Şekil 22 Ada ve yarım adalarda tatlı-tuzlu su perdesi Şekil 23 Massechusetts eyaletinde yapılan fizikokimyasal çalışmalar sonucu tespit edilen geçiş zonları (berzahlar) (USGS1988) Kutuplardaki Buzulların erimesi sonucu kütleleri altında ve çevresinde gerçekleşen tatlı-tuzlu su bariyerleri Kutuplardaki yüzeysel su kütleleri güney ve kuzey okyanusa yayılır Buradaki en büyük bölge güney bölgedir Güney bölgedeki yüzeysel su deniz seviyesinin altında 3500 metreye kadar yayılır Buralarda su sıcaklığı 0 ile 2 derece arasındadır Tuz oranı ise %3,46 ile %3,47 arasındadır Şekil 24deki gibi mevsimsel sıcaklığa bağlı erime oranlarına göre tatlı buzul suları ile tuzlu okyanus suları arasında sınırları sürekli değişken berzahlar oluşur Şekil 24 Tatlı Buzulların erimesi sonucu sular ile okyanusun tuzlu suları arasında oluşan geçiş zonu Deniz ve Okyanusların tuzlu sularının buharlaşırken atmosfer ile aralarında oluşan tatlı bulut kütleleri arasındaki berzahlardır Buharlaşma, suyun sıvı halinden gaz veya buhar haline dönüşmesi sürecidir Buharlaşma, suyun sıvı halinden gaz veya buhar olarak atmosfere iletilmesinin başlıca yoludur Araştırmalar göstermiştir ki, okyanuslar, denizler, göller ve nehirler atmosferdeki nemin yaklaşık % 90nını sağlarlar, geri kalan % 10u ise bitki yüzeyindeki buharlaşmadan meydana gelir Yeryüzündeki su çevrimini ifade eden; Buharlaşma, yağış, akış, süzülme ve Yeraltısuyu arasındaki hareketi ifade eden “Hidrolojik Döngü”nün en önemli bileşeni buharlaşmadır Tüm yeryüzünde yıllık toplam buharlaşma yaklaşık 434 000 km3 tür ve bunun 398 000 km3 ü Okyanuslardan buharlaşır(Şekil 25) Okyanusların tuzlu sularının hemen üzerinde atmosfer ile arasında buharlaşmayla oluşan Deniz yüzeyinde %100 olan havanın doygun buhar basıncı tedrici olarak atmosfere doğru azalır Burada da tuzlusu ile atmosferdeki bulutlar arasında tedrici bir geçiş zonu (berzah) meydana gelir(Şekil 26) Vakıa suresinde “Peki içtiğiniz suya ne dersiniz, onu buluttan siz mi indirdiniz? Yoksa Bizmi? Dileseydik onu da tuzlu yapardık Şükretmeniz gerekmez mi?” buyuruyor (Vakıa,68-70) Şekil 25 Hidrolojik döngü; yağış, buharlaşma, akış, süzülme ve Yeraltısuyu arasındaki hacimsel oranlar (x1000 km3) Şekil 26 Okyanuslar ve atmosferdeki bulutlar arasındaki berzahların oluşumu “Semâda büyük bir denizin bulunduğuna edilen zehab, mecazın hakikat zannedildiğinden ileri gelmiştir Evet, cevv-i hava, denizin rengini andırır ve küre-i havaiyede münteşir bahr-i muhitten fazla su vardır Binaenaleyh cevv-i havayı denize teşbih etmek baid değildir Fakat mânâ-yı hakikî ile bakılırsa hatâdır”(İşaretül İcaz) Okyanuslardan meydana gelen buharlaşma, suyun atmosfere taşınmasının temel yoludur Okyanusların geniş yüzey alanı (dünya yüzeyinin % 70i okyanuslarla kaplıdır) çok büyük ölçüde buharlaşma imkanı sağlar Global ölçekte, buharlaşan su miktarı ile yağış olarak düşen su miktarı yaklaşık olarak aynıdır Ancak, bu durum gerçekte coğrafik olarak değişir Okyanuslar üzerinden buharlaşan su miktarı, düşen yağış miktarından daha fazla iken karalar üzerinde durum tersi olup yağış miktarı buharlaşma miktarını geçmektedir Okyanuslardan buharlaşan suyun çoğu, okyanuslara yağış olarak geri döner Buharlaşan suyun sadece % 10u karalar üzerine nakledilerek yağış olarak düşer Buharlaşan su molekülleri havada yaklaşık 10 gün kalır Deniz Altından çıkan Karstik tatlısuların oluşturduğu berzah Karst eriyebilen kayaçlarda gelişen morfolojik şekil ve biçimlere denir Kireçtaşı, mermer, dolomit ve jips gibi kayaçlar karstik kayaçlardır Bu tür kayaçlarda, deformasyon ve tektonizma sonucunda kırık, çatlak ve fay ların gelişmesine bağlı olarak ikincil gözeneklilik artar ve zaman içersinde bol yağış alan bölgelerde, özellikle deniz ve okyanus kıyılarında dalgalar ve gelgitler sonucunda, erime boşlukları ve mağaralar gelişirler Yüzeysel yağışlar bu karstik akiferleri beslemesi sonucu gerek yüzeyde gerekse deniz tabanında kaynaklarla denize boşalırlar Bu tatlı su kaynakları deniz tabanından yukarıya doğru balon şeklinde geçiş zonu oluşturarak boşalırlar Ege ve Akdeniz kıyılarındaki sahillerde çok sayıda karstik kaynağın boşaldığı yapılan bilimsel çalışmalarda da tespit edilmiştir Şekil 27 Karstik kaynakların deniz altından boşalması sonucu oluşan geçiş zonu (berzahlar) Meksika güneyinde uzanan yüzlerce kilometre uzunluğunda kartik mağaralar içerisinde bir tatlı yer altı suları bulunmuştur Tamamen tatlı yeraltısuyu ile kaplı olan bu devasa yeraltı mağaralarının ucu en sonunda Dünya'nın en tuzlu okyanusu olan Atlas Okyanusu'na açılmaktadır Ancak okyanusun tuzlu suyu ile bu yeraltı tatlı su denizi arasında da gözle görünen bir sınır tespit edilmiştir Dalgıçlar, bu tatlı su-tuzlu su berzahı sınırından geçerken sudan çıktıkları yanılgısına düşmektedir(Şekil 27) Bununla birlikte Florida daki Crescent plajı denizaltı karst kaynağı tuzluluk ve sıcaklık ölçümleri yapılmıştır (USGS, 2000) Denizaltından -40 metreden çıkan kaynağın her metrede sıcaklık ve tuzluluğu ölçülmüştür(Şekil 28) Ölçümlere göre kaynaktan çıktıktan ilk 5 metrede berzah yani geçiş-karışım zonu baloncuğu oluşturmaktadır Burada sıcaklık 249 o C den 21 oCye düşmektedir Tatlı suyun tuzluluğu ise 609 ppt den 35 ppt ye yükselmektedir Fakat tatlı suların tamamı tuzlanmadığı yüzeydeki ölçümlerden anlaşılmaktadır Bu da dar bir koridordan da yer altı sularının yükselerek deniz yüzeyinde gözle de fark edilebilir bir su merceği oluşturduğu gözlenmiştir Şekil 28 Florida daki Crescent plajı denizaltı karst kaynağı USGS tarafından 2000 yılında yapılan çalışma sonuçları Akarsular arasındaki Berzahlar Amazon nehri, iki büyük nehrin birleşmesiyle oluşan dünyanın en büyük (en uzun ve en geniş) nehridir Amazon, 7 000 000 km2 lik bir kıtayı drene eden büyük bir havzaya sahiptir ve dünyanın toplam nehir akımlarının 1/5ini tek başına oluşturur Amazonun oluşturan bu iki büyük nehrinin isimleri Perudan doğan “Beyaz” Solimoes nehri ve Kolombiyadan doğan “Siyah” Rio Negro nehirleridir Beyaz nehir suyu çamurludur ve açık kahve rengine benzer “Siyah” nehir suyu ise bitkiler içeren fenol lerin tamamlanmamış bozunmasından oluşan humik asitle doludur Bu iki nehir birleştiği yere Manaus denmektedir Bu yer Brezilyada Amazon eyaletinin başşehridir Fakat asıl şaşırtıcı olan bu 2 nehrin birleşme noktasından itibaren 18 mil boyunca yan yana ve sanki aralarında bir perde varmış gibi karışmadan akmasıdır Şekil 29daki nehirlerin birleşme noktasındaki çizgiye bakıldığında renk farklılığından birleşme noktası açıkça gözlenmektedir 18 millik yan yan karışmadan yolculuğun ardından, Atlantik okyanusuna karışmadan önce meydana gelen türbilanslar sonrasında suların karışması ile nehrin renklerinde siyah ve beyazın bir karışımını meydana getirir Bu gerçektende kahve ile sütün karışmasına benzemektedir İşte dünyanın en büyük nehri olan Amazonu oluşturan, bu 2 nehir birbiriyle birleştikten sonra aralarındaki yoğunluk, hız ve sıcaklık farkından kaynaklanan bir perde nedeniyle birbiriyle tam 18 mil boyunca karışmadan yan yana akmaktadır İki nehrin karışması gerçek bir metafor oluşturur Bu üç değişken yoğunluk, hız ve sıcaklıktır Salimones nehri yüksek bir yoğunluğa ve 18oC sıcaklıkta, her saat 6 km hıza sahiptir Rio Negro doğal asit ve elementlerce zengin fakat düşük yoğunluğa ve 23 oC sıcaklıkla her saat 1 kmlik hıza sahiptir Suyun asidik özelliği sivrisinek larvalarını öldürür Bu nedenle Rio Negroda çok az sivrisinek vardır Bu suların birbiriyle hemen karışmasını önleyen 3 önemli fiziksel değişken bulunmaktadır Bu önemli kuvvet her iki nehrin birbiriyle önce 18 mil boyunca yan yana karışmadan akmasını sağlayan bir perde oluşturmaktadır Şekil 29 Amazonu oluşturan iki nehrin birleşme anı, 18 millik perde ile karışmadan akış hali ve türbülanslarla karışması Dünya ve Ahiret arasındaki berzah Berzah, kelime itibarıyla, iki şey arasındaki perde, set ve engel demektir Istılahî olarak ise; ölümden sonra ruhların kıyamete kadar kalacakları âlem, kabir âlemi, dünya ve ahiret arasındaki koridor, bir bekleme salonu mânâlarına kullanılmaktadır Berzah, dünyayla âhiret arasında bir köprüdür(Fethullah Gülen, 2002) Bu yer ve zaman için “Berzah âlemi” tabiri kullanılır Bu âlem, ahiret hayatının başlangıcını oluşturur Ruh, cesetten ayrıldıktan sonra ya azap görmek yahut nimete kavuşmak üzere öyle kalır Berzah; farklı iki vasat (ortam) arasında yer alan ve bu iki ortama tamamiyle benzemediği gibi tam olarak onlardan farklı da olmayan ara ortam… İki şeyi yekdiğerinden ayıran üçüncü şey… Ara bölgedir Bir diğer ifadeyle berzah, ölümle başlayıp kıyamete kadar süren zaman, bu zaman içinde ruhların bulunduğu mekân ve âlem, dünya ile ahiret arasındaki âlem |
Cebelitarık'ta Tatlı-Tuzlu Su Arasındaki Perde |
11-04-2012 | #2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Cebelitarık'ta Tatlı-Tuzlu Su Arasındaki PerdeAyetlerdeki Berzah ve Hâcizâ Furkân Suresi, 53 Ayet “Ve huvellezî meracel bahreyni hâzâ azbun furâtun ve hâzâ milhun ucâc(ucâcun), ve ceale beynehumâ, berzehan ve hıcran mahcûrâ(mahcûran)” وَهُوَ الَّذِي مَرَجَ الْبَحْرَيْنِ هَذَا عَذْبٌ فُرَاتٌ وَهَذَا مِلْحٌ أُجَاجٌ وَجَعَلَ بَيْنَهُمَا بَرْزَخًا وَحِجْرًا مَّحْجُورًا 1 مَرَجَ gelme , gitme, titreme ve karışma anlamlarına delalet eder Birbirlerine tam bir karışma ile karışmamayı ifade eder عَذْبٌ فُرَاتٌ “azb” tatlı, güzel, “furat” ise tatlılığın şiddetliliği yani çok olmasını ifade eder Bu nehir suyudur مِلْحٌ أُجَاجٌ tuzluluğu ve acılığı şiddetli su anlamına gelir Bu su ise tuzluluk oranları farklı farklı olmakla beraber deniz suyunu ifade eder ateşin yanmasını ifade ediyor Çok tuzlu su için “ucac” deniyor Çünkü insan içince bağırsakları yanıyor Berzah: iki şey arasındaki engel Kadim ve günümüz uleması bu عَذْبٌ فُرَاتٌ (çok tatlı su) kelimesinin nehir ve مِلْحٌ أُجَاجٌ (tuzlu ve acı) suların ise nehir olduğunda ittifak etmişlerdir Ancak açıkça görülüyor ki tuzlu ve acı suyun özellikleri, tabiatları ve kimyevi bileşimlerinin farklı olduğu kastediliyor Buda şu nedenlerden dolayıdır; 1) Arapçada bahr (deniz) kelimesi tek başına kullanıldığında “tuzlu su” manasına gelir Ancak bu kelimenin başına yada sonrasına bir sıfat yada kayıt koyduğumuzda mana değişir Mesela; “البَحْرُ العَذْبُ ” deyip kayıt koyduğumuzda bu mana “tatlı nehir suyu” manasına gelir Bu durum ayette iki durumda da gelmiştir 2) rahman suresinde مَرَجَالْبَحْرَيْنِيَلْتَقِيَانِ (19) ayetindeki الْبَحْرَيْنِ kelimesi mutlak olarak gelmiştir Bu suredeki 22 ayet olan يَخْرُجُ مِنْهُمَا اللُّؤْلُؤُ وَالْمَرْجَانُ (22) “o ikisinden de inci ve mercan çıkar” ayetindeki هُمَا dan kasıt الْبَحْرَيْنِ dır Mercan tuzlu suda yaşayan canlıların iskeletinden elde edilen bir maddedir İnci ise hem tuzlu hem de tatlı suda yaşayan canlıların sedeflerinden çıkartılır Bu الْبَحْرَيْنِ kelimesi ile tuzlu deniz suyu ile tatlı nehir suyu kastedilmiş olmasını kuvvetlendirmektedir Ayette iki denizin buluşması tabiri kullanılması tatlı nehir suyu ile tuzlu deniz suyunun buluşması şeklinde kullanılmasından icaz olarak daha beliğdir 3) Burada tatlı ve tuzlu sularının perdelerle ve bazı berzah(mania, angel birbirinde ayrılmasına önemine Kuranı bir işaret vardır Bu deltanın varlığına ve onun başlangıç kısmına ve bu ikisinin çevresindeki dibe çökmüş engellere, tuzluluk oranı az olan tatlı ve tuzlu arasında iki su kütlesi arasında bulunan su kütlesi bulunur İki su arasındaki bu engel(perde), sıfatı ve kimyevi bileşimi farklı olan ara sudur Fakat bu engel, kütle halinde suyun bir yerden bir yere doğru hareket etmesine mani değildir Ne var ki iki su kütlesinin özellikleri tamamen farklılaştığı zaman bu suların yer değiştirmelerine mani olur Bundan dolayı iki su arasında tam anlamıyla bir engel yoktur Yani karşılıklı geçişler olabilir 4) Denizlerde ve okyanuslarda suların dikey ve yatay olarak farklı farklı olması zaruridir Eğer dikey ve yatay sularda çeşitlilik olmasaydı denizlerdeki yaşam alanı çok küçük olurdu ve deniz suları tam olarak birbirine karışırdı Bunun sonucunda da denizlerde hayat yaşanmaz hale gelirdi Denizdeki yatay ve dikey olan su kütleleri arada bir engel, sed ve berzah olduğu için birbirine tam olarak karışmazlar Sanki bu iki su kütlesi ayrı ayrı denizmiş gibi ortaya çıkıyor Herhangi bir denizin ve bu denizin civarında bulunan başka bir deniz veya okyanus sularının özellikleri farklıdır Mesela suyun sıcaklığı, tuzluluk oranı, yoğunluk oranı, oksijen oranı farklı faklıdır Bu oranlar denizden denize fark eder Denizlerde olan bu farklılık, denizlerdeki yaşamın faklı olduğunu gösterir Aynı zamanda denizlerdeki tortular ve basınçta farklı farklıdır Rahman Suresi, 19 ve 20 Ayetler مَرَجَ الْبَحْرَيْنِ يَلْتَقِيَانِ “Merecel bahreyni yeltekıyân(yeltekıyâni)” “İki denizi birbirine kavuşmak üzere salıvermiştir” Yani iki deniz biribirleriyle çarpışma, karışma ve gel-git halinde birbirleriyle karışırlar Ancak bu karışım her ikiz denize de özelliklerini kaybettirtmemektedir Bunuda sonraki ayette açıklığa kavuşturarak, بَيْنَهُمَا بَرْزَخٌ لَّا يَبْغِيَانِ “Beynehumâ berzehun lâ yebgıyân(yebgıyâni)” Aralarında bir berzah (engelli geçiş zonu) vardır, (fakat) birbirinin sınırını aşmazlar O halde Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz? İkisinden de inci ve mercan çıkar” (Rahman 55/19-22) Ayetlerde inci ve mercanın zikredilmesi bu denizlerin ikisinin de tuzlu olduğuna işarettir Zira inci ve mercan ancak tuzlu denizlerden çıkartılırlar Bu da ayetlerin, aynı özelliklere sahip tek deniz gibi gözüken -ne var ki gerçekte ayrı özelliklere sahip komşu su kütleleri olan- okyanus ve tuzlu denizlerin sularıyla ilgili olduğu anlamına gelmektedir Ayeti kerîmeler birbirine komşu, tuzlu, iç içe giren ancak özelliklerini kaybetmeyen iki denizden bahsetmektedir Sanki aralarında karışmalarını yavaşlatarak engelleyen ama geçişi kesinlikle önlemeyen bir perde, bir tedrici geçiş zonu vardır Bu tedrici geçiş zonu denizler arasındaki tuzluluk ve yoğunluk farkından kaynaklanan yüzey gerilimi nedeniyle gerçekleşir Kademeli olarak az tuzlu olandan çok tuzlu olana kademeli(tedrici) olarak geçiş olur Burada karışımın yönünü ve geçiş zonunun genişliğini, taban topoğrafyası, akımın diğerine yüksekliği, gel-git akımları, akımın yoğunluğu ve akımın hızlı (baskın) geldiği taraf belirler Ayrıca rüzgar ve fırtınalar bu geçiş zonu sınırlarını yer yer ve zaman zaman öteleyebilirler Farklı yoğunluğa, sıcaklığa ve tuzluluğa sahip denizler arasında geçiş zonları (berzah) her iki suyun tedrici olarak karıştığı bir karışım (mixing) zonudur Bu ayeti tam manasıyla ifade eden iki denize en bariz örnek Cebelitarık boğazındaki Akdeniz ve Atlas Okyanusunun suları arasındaki geçiş zonu (berzah) dur Akdenizin sıcak ve tuzlu sularının (tuzluluk yaklaşık %37-38) kendinden daha soğuk ve az tuzlu (Tuzluluk %36 dan az) suya sahip Atlas okyanusuna girişi arasındaki sınırda Cebelitarık eşiğininde önemli etkisi ile dil şeklinde tuzlu su kamalanması ve geçiş zonu (berzah) gerçekleşir Şekil 29 Cebelitarık eşiğininde önemli etkisi ile Akdeniz ve Atlas okyanusu arasında dil şeklinde oluşan tuzlu su kamalanması ve geçiş zonu (berzah) Dünyanın farklı yerlerinde buna benzer geçiş zonları bulunmaktadır İstanbul ve Çanakkale boğazları da bu duruma örnek verilebilir İstanbul boğazında Karadenizin az tuzlu ve soğuk suları ile Ege ve Marmaranın daha sıcak ve daha tuzlu suları arasında geçiş zonları meydana gelmektedir(Şekil 30) Üstten Karadeniz suları Marmaraya akarken, alttan Marmara suları Karadenize geçmektedir Cebeli Tarık boğazındaki eşik olmasaydı aynı İstanbul boğazındaki gibi akımlar daha hızlı olacak ve geçiş zonu (berzah) gözle ayır etmesi zorlaşacaktı Yine Georgia ve Haro boğazları(Amerika) arasında oluşan berzahlar farklı tuzluluk değerine sahip denizler arasındaki berzahları ortaya koymaktadır(Şekil 31) Şekil 30 Karadeniz-Marmara ve Ege Deniz arasında gelişen berzahlar Şekil 31 Georgia ve Haro boğazları arasında oluşan berzahlar Neml Suresi 61 Ayet; “Emmen cealel arda karâren ve ceale hılâlehâ enhâren ve ceale lehâ revâsiye ve ceale beynel bahreyni hâcizâ(hâcizen), e ilâhun meallâh(meallâhi), bel ekseruhum lâ yalemûn (yalemûne)” أَمَّن جَعَلَ الْأَرْضَ قَرَارًا وَجَعَلَ خِلَالَهَا أَنْهَارًا وَجَعَلَ لَهَا رَوَاسِيَ وَجَعَلَ بَيْنَ الْبَحْرَيْنِ حَاجِزًا أَإِلَهٌ مَّعَ اللَّهِ بَلْ أَكْثَرُهُمْ لَا يَعْلَمُونَ Yahut yeryüzünü karar kılma yeri yapan, içinde nehirler akıtan, onun için oturaklı dağlar yapan ve iki denizin arasına bir engel koyan mı? Allah ile birlikte başka bir ilâh mı var!? Hayır, onların çoğu bilmiyor! El Hasıl Deniz bilimlerindeki tarihi gelişim 1400 yıl öncesinde denizlerle ilgili kesin bilgilerin var olmadığına tanıklık etmektedir Buna rağmen Kurân-ı Kerîm nehirlerin dökülme bölgelerini dakik bir şekilde nitelemiş, doğal ve biyolojik özellikleri itibariyle nehir ve deniz çevresinden farklı bir çevre olduklarını belirtmiştir Suların iç içe girmeleri ve sürekli deniz yönünde hareket etmelerine rağmen bu özelliklerinin değişmediğini ortaya çıkarmıştır Her şeyi bilgisiyle çevreleyen Allah (cc) katından olmasaydı teknoloji ve bilimsel araçlar olmaksızın Kurânda bu bilgilerin varlığı nasıl mümkün olabilirdi? Ayeti kerîmeler birbirine komşu, tuzlu, iç içe giren ancak özelliklerini kaybetmeyen iki denizden bahsetmektedir Sanki aralarında karışmalarını engelleyen bir perde vardır Ayetlerde inci ve mercanın zikredilmesi bu denizlerin ikisinin de tuzlu olduğuna işarettir Zira inci ve mercan ancak tuzlu denizlerden çıkartılırlar Bu da ayetlerin, aynı özelliklere sahip tek deniz gibi gözüken -ne var ki gerçekte ayrı özelliklere sahip komşu su kütleleri olan- okyanus ve tuzlu denizlerin sularıyla ilgili olduğu anlamına gelmektedir Bu üç durumda su kütleleri arasında bir geçiş zonu yâda perde oluşur Bu “karışmış su” yâda “iki su kütlesi arasındaki ayrılan cephe” diye isimlendirilir Bu kemer yatay her iki su kütlesini ayırmak için önce dikey olarak hareket eder Sonra her iki su kütlesini ayırmak tedrici olarak eğimli duruma daha sonra yatay şekline dönüşür Kuranı kerim bu “cepheyi” berzah(fasıla, aralık, kıstak, mânia) kelimesiyle ve “haciz” (perde, engel) kelimesiyle dile getirir Bu perde(engel) bazen direk çıplak gözlenebilmektedir, bazen de fiziksel ve kimyasal özellikleri ölçülerek tespit edilebilmektedir Çünkü bu perde suyun sıfatını değiştiren o kadar akım ve dalgalara rağmen komşu iki su arasında tam bir engel oluşturur Su kütlelerinin arasındaki perde genellikle çıplak gözle görülmese de bu gerçek dakik kimya analizleri sonucu, uzaydan çekilen fotoğraflar ve kızıl ötesi ışınlarla tespit edilmiş ve her iki su kütlesi arasında suların birbirine karışmasını engelleyen perdeler olduğu ispat edilmiştir Kuran-ı Kerim bu gerçeği 1400 yıl önceden haber vermiş ve şöyle buyurmuştur; iki deniz arasındaki perdeleri yaratan odur Bu gerçeği ilim 19 yüzyılda keşfedildi ancak bu gerçekliğin parlaklığı tam olarak bilinemedi 1872-1876 yıllarında bu buluş pek kabul görmedi Ancak bu buluş ilim adamları tarafından 20 asrın 40 yıllarında kabul gördü Bediüzzaman, Risale-i nurlarda, mektubat adlı eserinde bu ayetler ile ilgili olarak “ cümlesinde, daire-i vücûb ile daire-i imkândaki bahr-i rubûbiyet ve bahr-i ubûdiyetten tut, tâ dünya ve âhiret bahirlerine, tâ âlem-i gayb ve âlem-i şehâdet bahirlerine, tâ şark ve garb, şimâl ve cenûbdaki bahr-i muhitlerine, tâ Bahr-i Rum ve Fars Bahrine, tâ Akdeniz ve Karadeniz ve Boğazına –ki mercan denilen balık ondan çıkıyor– tâ Akdeniz ve Bahr-i Ahmere ve Süveyş Kanalına, tâ tatlı ve tuzlu sular denizlerine, tâ toprak tabakası altındaki tatlı ve müteferrik su denizleriyle üstündeki tuzlu ve muttasıl denizlerine, tâ Nil ve Dicle ve Fırat gibi büyük ırmaklar denilen küçük tatlı denizlerle onların karıştığı tuzlu büyük denizlerine kadar, manasındaki cüziyatları var Bunlar umumen murad ve maksud olabilir ve onun hakikî ve mecazî manalarıdır” demektedir(Mektubat) |
|