Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
hayatı, joseph, prophet, yusarsif, yusufun, yuzarsif

Hz. Yusuf'un Hayatı (Yuzarsif, Yusarsif, Prophet Joseph)

Eski 11-04-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Hz. Yusuf'un Hayatı (Yuzarsif, Yusarsif, Prophet Joseph)



Hz Yusuf'un Hayatı (Yuzarsif, Yusarsif, Prophet Joseph)

Hz Yusuf, Mısır ahalisine gönderilen peygamber Hz Yakup'un oğludur Annesinin ismi, Râhil'dir İsrailoğullarından (Hz Yakup'un neslinden) gönderilen ilk peygamberdir Küçük yaştayken annesini vefât eden Hz Yusuf'u ve küçük kardeşi Bünyamin'i babaları olan Hz Yakup, şefkatle bakıp büyütüyordu Çünkü onlar, anne şefkatinden mahrûm kalmışlardı Annesinin vefâtından sonra Hz Yusuf, halasının yanında kaldı Halasının vefâtından sonra tekrar babası Hz Yakup'un yanına döndü Hz Yakup'un diğer eşlerinden olan Rabil, Şem'un, Lâvî, Yehûda, İsâhar, Zablun, Dân, Neftâli, Câd ve Aşir adlı oğulları, Yusuf ve kardeşi Bünyamin'i babalarının daha çok sevmesini kıskanıyorlardı
Hz Yusuf, 7 ya da 12 yaşlarındayken rüyasında 11 yıldız, Ay ve Güneş'in kendisine secde ettiklerini gördü ve bu rüyasını babasına anlattı Oğlunun anlattıklarını dinleyen Hz Yakup, 11 yıldızın diğer oğulları, Güneş'in kendisi, Ay'ın da hanımı olduğunu şeklinde tâbir etti Gelecekte Hz Yusuf'un büyük nimetlere kavuşacağını ve ona peygamberlik verileceğini anladı Bu rüyayı duydukları takdirde kardeşlerinin kendisini daha çok kıskanacaklarını ve Şeytan'ın vesvesesiyle ona bir kötülük yapabileceklerini düşünerek Hz Yusuf'a rüyasını kardeşlerine anlatmamasını söyledi
Hz Yakup'un oğlu Hz Yusuf'u kendilerinden daha çok sevmesi sebebiyle kıskançlıkları iyice artan diğer oğulları, toplanıp aralarında konuştular Yusuf'un babalarından ayırmaya karar verdiler Bunun için de 2 yol düşündüler; «Ya öldürürüz veya babamızın sevgisini kendimize çekeriz» dediler İçlerinden biri, (Rabil ya da Yahuda); «Eğer benim sözümü tutarsanız, Yusuf'u öldürmeyin Onu büyük bir kuyunun dibine bırakın ki, oraya uğrayan yolculardan biri çıkarıp başka bir yere götürür Böylece Yusuf, babamızdan uzaklaştırılmış olur» dedi Diğerleri de bu görüşü benimseyip Hz Yusuf'u kuyuya atmaya karar verdiler
Ertesi gün, hep birlikte Hz Yakup'a giden oğulları, koyunlarını otlatmak için kıra gideceklerini, kardeşleri Yusuf'u da çok sevdikleri için yanlarında götürmek istediklerini söylediler Kardeşlerinin Yusuf'a bir şey yapacaklarından çekinen Hz Yakup; «Onu götürmeniz, beni mahzûn eder Siz, ondan habersizken onu kurt yemesinden korkarım» dedi Oğulları, babalarına karşı yemin ederek; «Biz, kuvvetli bir toplulukken, onu kurt yerse âciz ve güçsüz kimselerden oluruz» diyerek hile ile Hz Yusuf'u babalarından aldılar Hz Yakup, oğullarının ısrarı ve Hz Yusuf'un da onlarla gitmek istemesi karşısında takdîre razı oldu Kardeşleri, babalarından uzaklaşınca Yusuf'a eziyet etmeye başladılar Bir müddet sonra atmayı kararlaştırdıkları kuyunun başına vardılar Kardeşleri, Hz Yusuf'un elbiselerini soydular İpe bağlayıp kuyuya sarkıttılar Kuyunun yarısına varınca da ipi kestiler
Hz Yusuf, suyun dibine düştüğü sırada şu duayı okudu: «Ey gâib olmayan Şâhit Ey uzak olmayan Karîb Ey mağlup olmayan Gâlip Beni bu musibetten kurtar! Bunun için bana bir çıkış yolu nasip et!» Hz Yusuf, kuyuda dua edip Allah-u Teala'yı zikretmeye başladı Onun bu zikrini duyan melekler, etrafına toplanıp onu teselli ettiler Cebrail, gelip ona arkadaşlık etti
Kardeşleri, Hz Yusuf'un sırtından çıkardıkları gömleği kestikleri bir hayvanın kanına buladılar ve babaları Hz Yakup'a götürdüler «Ey bizim babamız, hakikaten biz gittik Yarış edecektik Yusuf'u da eşyalarımızın yanına bırakmıştık Onu kurt yemiş» dediler Kesmiş oldukları hayvanın kanına buladıkları gömleği getirdiler Hz Yakup, onların yalan söylediklerini anlayarak; «Hayır Nefisleriniz sizi aldatıp böyle bir işe sürüklemiş Artık bana düşen, sabr-ı cemîldir Sizin bu yaptıklarınız üzerine sabrımla Allah-u Teala'dan yardım isterim» dedi Hz Yusuf'un kana bulanmış gömleğini yüzüne gözüne sürdü Gömleğin hiç yırtılmamış olduğunu görüp; «O kurdun Yusuf'uma karşı şefkati, sizden fazlaymış Vallahi bugüne kadar bu kurt gibi yumuşak huylusunu görmedim Oğlumu yemiş de, sırtındaki gömleğini bile yırtmamış» dedi ve takdîre râzı olup sabr-ı cemîlin kendisi için en güzel yol olduğunu söyledi
Hz Yusuf, kuyuya atıldıktan bir müddet sonra Medyen'den gelip Mısır'a gitmekte olan bir kervan, kuyunun yanında konakladı Su almak için için vazifeli olan bir kişi, kovasını kuyuya saldığı zaman, Hz Yusuf, kovaya sarıldı Kova yukarı çekilince Hz Yusuf da kovayla beraber dışarıya çıktı Kovayı çeken kişi, güzel yüzlü bir çocuğun da kovanın ipine tutunup çıktığını görünce şaşırdı ve onu yanına alıp kâfiledekilere götürdü Böylece Hz Yusuf, kuyudan çıkıp kurtuldu Bu sırada Hz Yusuf'u kuyuya atan kardeşlerinden biri, ona yiyecek vermek üzere Yusuf'u attıkları kuyunun yanına gelmişti Yusuf'un kervancılar tarafından kuyudan çıkarılmış olduğunu görünce, diğer kardeşlerine haber verdi Kervancıların yanına gelen kardeşleri, «Bu, bizim kölemizdi ve kaçtı İsterseniz onu satın alıp başka bir memlekete götürün» dediler Hz Yusuf'u da «Bizi yalancı çıkarma, seni öldürürüz» diye korkuttular Kervancılar, paralarını mala yatırdıklarını, yanlarında bulunan bir kaç dirhemi verebileceklerini söylediler Asıl maksatları, Hz Yusuf'u satmak değil; babalarından uzaklaştırmak olan kardeşleri, kervancıların verdiği bir kaç dirheme râzı olup onu sattılar
Kervancılar, Hz Yusuf'u Mısır'a götürüp pazara çıkardılar Bir çok kimse, onu satın almak isteyince fiyatı yükseldi O sırada Mısır Azîzi, yani Mâliye Nâzırı (Bakanı) olan Kıtfîr (İzfîr, Potifar), Hz Yusuf'u kervancılardan çok yüksek bir fiyata satın aldı Eve varınca da hanımına ona iyi muamele edilmesini, ilerde kendilerine faydalı olabileceğini söyledi Hz Yusuf'u satın alan Mısır Azîzi'nin hanımı Zelihâ (ya da Züleyhâ)'ydı ve çocukları olmamıştı Bu yüzden Azîz, Hz Yusuf'u evlat edinmeyi düşündü Hz Yusuf, Azîz'in evinde gâyet rahattı Azîz'in hanımı (Züleyhâ) ise genç ve güzel bir kadındı Azîz ise, ınnîn, yâni iktidarsızdı Hz Yusuf ise, akıllara durgunluk verecek derecede güzeldi Yüzünde parlayan nübüvvet (peygamberlik) nûru, herkesi kendine hayran bırakıyordu Bu hâl, Züleyha'nın ona âşık olmasına sebep oldu
Züleyhâ, Hz Yusuf'a karşı süslenip onu kendisine çekmek için çalıştı; fakat Hz Yusuf, Allah-u Teala'nın yardımıyla ona hiç itibâr etmedi Züleyhâ, sonunda kapıları kapadı ve ondan murâd almak istedi Hz Yusuf; «Efendim (Kıtfîr), iyi bakman için beni sana bıraktı Bunun karşılığında onun haremine hıyânet etmekten Allah'a sığınırım» dedi Hz Yusuf'un kendisine itibâr etmediğini gören Züleyhâ, ona iftirâ etti Züleyhâ'nın Hz Yusuf'a yaptıkları, bir müddet sonra Mısır ahâlisi tarafından duyuldu Haber, sarayda görevli kimselerin eşleri tarafından da duyulunca, kadınlar; «Züleyhâ, Kenânlı kölesi Yusuf'un nefsinden murâd almak istiyormuş O gencin sevgisi, onun yüreğine işlemiş, onu deli etmiş Azîz'in eşi olduğu halde, Züleyhâ'nın bir köleye gönül vermesini açık bir hatâ olarak görüyoruz» dediler
Züleyhâ, Mısırlı kadınların kendisi hakkındaki sözlerini işitti O kadınların da Hz, Yusuf'u görmesi için bir ziyâfet verdi Kendisini ayıplayan kadınlarla beraber, şehir eşrâfından 40 kadar kadını davet etti Onlar için, bıçakla kesilerek yenecek yiyecekler de hazırlattı Misafirler gelip kendileri için hazırlanan yemekleri yemeye başladılar Züleyhâ, başka bir odada bulunan Hz Yusuf'un kadınlara görünmesini istedi Hz Yusuf, Züleyhâ'dan çekindiği için, emrine karşı gelmeyip kadınlara göründü Kadınlar, Hz Yusuf'u görünce cemâlinin heybetinden (yüzünün güzelliğinden) kendilerini unuttular Meyve yerine hiç acı duymadan ellerini kestiler Onun güzelliğini ve cemâlinin heybetini hiçbir insanda görmemişlerdi Böylece onun melek olmadığını bildikleri halde; «Bu, bir melektir» demekten kendini alamadılar Onların bu hâlini seyreden Züleyhâ; «İşte gördünüz mü? Siz, benden daha çok kınanmaya, ayıplanmaya lâyıksınız Çünkü onu bir defa görmekle kendinizi kaybedip ellerinizi kestiğinizin farkında bile olmadınız Bense uzun zamandır onunla birlikteyim Fakat hiçbir vakit, sizin bu hâlinize düşüp, hayranlığımdan dolayı kendimden geçmedim Şimdi gördüğünüzü önceden görseydiniz, beni kınamazdınız» dedi Sonra da onlara; «Duyduğunuz gibi, ben, ondan bu iş için talepte bulundum O ise, bu husustaki teklifimi kabul etmedi Eğer ona emrettiğim şeyi yapmazsa, muhakkak ki zindanlarda sürünür» dedi Misafir gelen kadınlar, Hz Yusuf'un etrafına toplanıp; «Azîz'in hanımının emrine karşı gelmen, sana bir fayda getirmez» diye Züleyha'nın arzusuna uymaya teşvik ettiler
Hz Yusuf, kadınların fuhuşu güzel gösteren hileleri ve sözleri karşısında Allah'a sığınıp dua etti Başına gelen bu musibetten korunmasını niyaz etti; «Ey Rabbim, Zindan, bana bu (Mısırlı) kadınların beni davet ettikleri şeyden daha sevimlidir Eğer sen, onların hilelerini benden çevirmezsen (beni ismet üzere sâbit kılmak sûretiyle korumazsan, ben, ihtiyârî olmayan tabii bir meyl ile) onlara meyleder, böylece sefihler zümresine dâhil olurum» Bunun üzerine Rabbi, onun duasını kabul etti Kadınların hilelerini, şerlerini ondan çevirdi Çünkü O (Allah-u Teala, kendisine tazarrû ve ilticâ edenlerin [sığınanların] dualarını) işitici ve hallerini bilicidir[a]
Züleyhâ'nın kocası Azîz (Potifar), Hz Yusuf'un yapılan soruşturma neticesinde suçsuzluğunu anlamış olduğu için herhangi bir ceza vermeye lüzum görmemişti Fakat yapılan dedikoduları kesmek için ve Züleyha'nın baskılarına boyun eğerek Hz Yusuf'un hapsedilmesine karar verdi Böylece Hz Yusuf, zindana atıldı Hz Yusuf'un zindanda ne kadar kaldığı, kesin olarak bilinmemektedir
Hz Yusuf'la beraber Mısır Firavunu'nun ekmekçisi ve şerbetçisi de hapishânedeydiler Hz Yusuf, zindandayken hastaları ziyaret eder, geceleri daima namaz kılar, Rabbini zikrederdi Kendisine Allah-u Teala, rüya tabiri ilmini öğretti Hz Yusuf, Firavun'un ekmekçisi ve şerbetçisinin görmüş oldukları rüyayı tabir etti Birisi, rüyasında üzüm sıktığını, diğeri de başının üzerinde ekmek taşıdığını ve bu ekmekten kuşların yediğini görmüştü Hz Yusuf, rüyasında üzüm sıkanın serbest bırakılacağını, ekmek taşıyanın ise idam edileceğini söyledi O kimselerin rüyaları, Hz Yusuf'un tabir ettiği (yorumladığı) gibi çıktı Şerbetçi, serbest bırakılıp eski görevine geri döndü Ekmekçi de asıldı ve başının etini kuşlar yedi
Hz Yusuf, zindandayken Mısır('ın yeni) hükümdarı (Akhenaton), bir rüya görmüştü Dehşetle uykusundan uyanıp; «Ben, rüyamda yedi semiz ineğin yedi zayıf ineği yediğini ve yedi yeşil başak, yedi de kurumuş başak gördüm Ey ileri gelenler, eğer rüya tabiri biliyorsanız bu rüyamı yorumlayın» dedi Onlar, «Biz, böyle rüyaların yorumunu bilmeyiz» dediler Bu sırada daha önce Hz Yusuf ile zindanda kalan şerbetçi, kendi rüyasını tabir ettirdiğini hatırlayarak; «Ben, bu rüyanın yorumunu yaptıracağım Beni Yusuf'un bulunduğu zindana götürüp onunla görüştürün» dedi Şerbetçiyi Hz Yusuf'un yanına götürdüler O da Mısır hükümdarının rüyasını anlatıp yorumunu istedi
Allah-u Teala, Hz Yusuf'a zindandayken peygamberlik emrini bildirdi Hz Yusuf da Mısır hükümdarının rüyasını tabir etmeden önce Allah-u Teala'nın peygamberi olduğunu söyleyip onlara mucize gösterdi Gelecek yemekler, daha gelmeden önce cinsini ve tadını haber verdi Peygamber ailesinden geldiğini, baba ve dedelerinin peygamber olduğunu bildirdi Zindandayken insanları tevhid dinine davet etmeye başladı Zindandakilere; «Ey zindan arkadaşlarım Çok sayıdaki putlarınız mı hayırlı, yoksa (zâtında ve sıfatlarında) tek ve her şeye gâlip olan Allah mı?» dedi Arkadaşlarına tevhid inancını, inanmanın gerekli olduğunu ve hak din emir ve yasaklarını anlattı
Hz Yusuf, hükümdarın rüyasını yorumlayıp; «Yedi sene bolluk, sonra yedi sene kıtlık olacak Bollukta saklayın, kıtlıkta bunları yersiniz» buyurdu Hükümdar, tâbiri duyunca Hz Yusuf'u istedi Hz Yusuf, Mısır hükümdarının elçisine; «Efendine dön de, ellerini kesen o kadınların zoru (hâli) neydi? Kendisine sor Benim Rabbim, onların hilelerinin ne olduğunu (ne söylediklerini, ne yaptıklarını) elbette bilir» dedi Elçi, hükümdarın yanına dönüp Hz Yusuf'un isteğini arz etti Meseleyi araştıran hükümdar, o kadınları yanına getirtip; «Yusuf'un nefsinden murâd almak istediğiniz vakit, ne halde idiniz? Onu Züleyhâ'nın emrine itaat etmeye teşvik ederken, size karşı bir meylini hissettiniz mi? Kendisinde bir kötülük, şüphe götürür bir hareket gördünüz mü?» dedi Kadınlar; «Hâşâ! Biz, onun hiçbir kötü hâline, hiçbir günahına muttalî olmadık (rastlamadık)» dediler O mecliste bulunan Azîzin hanımı Züleyhâ da; «Şimdi, hak (gerçek), ortaya çıktı Ben, onun nefsinden murâd almak istemiştim O ise, şüphesiz doğru söyleyenlerdendir» dedi Böylece Hz Yusuf'un suçsuzluğu ve senelerce zindanda suçsuz olarak kalmış olduğu ortaya çıktı
Mısır hükümdarı, Hz Yusuf'a tekrar elçi gönderip; «Onu bana getirin Kendisini has müsteşâr (baş danışman) edinip işlerimi ona bırakayım» dedi Hükümdarın davetini kabul eden Hz Yusuf, zindandan çıktı Zindanın kapısına da; «Burası, belâ, musîbet ve hüzün evi, dirilerin kabri, düşmanların sevinç, dostların tecrübe yeridir» diye yazdı
Hz Yusuf, hükümdarın sarayına varınca; hükümdar, kendisine iltifatlarda bulundu ve sonra görmüş olduğu rüya ile ilgili ne gibi tedbirler alınması gerektiğini sordu Hz Yusuf; «Bolluk senelerinde çok ekip ekinleri sapları ile beraber başaklarıyla ambarlara koymalısın Bu şekilde ekinler, bozulmadan kalır; hem de saplar, hayvanlarınız için yem olur Halka da ekinlerinden ihtiyaçları kadar yemelerini, geriye kalanını saklayıp korumalarını emretmelisin Bu yiyecekler, kıtlık senelerinde sizin ve çevredeki insanların ihtiyaçlarını karşılayacaktır» dedi Hz Yusuf'un tavsiyeleri çok hoşuna giden hükümdar; «Bu işleri yapmakta bana kim yardım eder?» dedi Hz Yusuf, ona; «Arzın (Mısır'ın) hazînelerinin idare işini bana bırak Ben, onu korumaya muktedirim Tasarruf yollarını da bilirim Bu işi ben yaparım» dedi
Hz Yusuf'un teklifinden 1 yıl sonra, Mısır Azîzi (Potifar) öldü Hükümdar, Hz Yusuf'u onun yerine Mısır Azîzi (Mâliye Nâzırı) yaptı Mücevherlerle süslü taht ve taçlarla birlikte hazinelerin anahtarını ona teslim etti Hükümdar, bütün yetkileri Hz Yusuf'a verdi Ülkenin her tarafında Hz Yusuf'un emri geçerli oldu
Hz Yusuf, Azîzin (Potifar'ın) ölümüyle sarayı terk edip perişân hâle gelen ve Allah-u Teala'ya iman etmiş olan Züleyhâ'yı kendine nikahlayıp onunla evlendi Hz Yusuf, Züleyhâ'ya; «Bu senin istemiş olduğun, hayırlı değil mi?» dedi Züleyhâ da ona; «Ey sıddîk Beni kınama Bildiğin gibi ben; mal, mülk ve güzellik gibi dünya nimetine sahip bir kadındım Ancak kocam, kadınlara yaklaşmaktan mahrumdu Sen de benim gördüğüm en güzel kimseydin» diye cevap verdi Hz Yusuf'un Züleyhâ'dan iki oğlu ve Rahmet adında bir kızı oldu
Hz Yusuf, yetkileri eline alınca kıtlık senelerinin geleceğini düşünerek gerekli tedbirleri aldı Gerekli gıda stoklarını yaptırdı Bu stoklar için büyük depolar yaptırıp topladığı yiyecekleri buralarda depoladı İnsanlara da çok iyilik ve ihsanlarda bulundu Yedi sene olan bolluk seneleri geçip, peşinden bütün hiddetiyle kıtlık baş gösterdi Kıtlığın ilk senesinde insanlar, hazırladıkları yiyecekleri bitirdiler Hz Yusuf'tan para ile yiyecek satın almaya başladılar Hz Yusuf, kim olursa olsun, kimseyi kayırmadan yiyecek almaya gelene bir deve yükünden fazla yiyecek vermezdi Bu hususta adaletten asla ayrılmazdı Mısır hükümdarı ve pek çok kimse, onun adaleti ve güzel huyları sebebiyle Allah'a iman etmişlerdi
Mısır'dan ve çevre ülkelerden olan insanlar, akın akın gelip Hz Yusuf'tan yiyecek alıyorlardı Babası Hz Yakup'un ve kardeşlerinin yaşadığı Kenan ülkesinde de kıtlık baş gösterdiğinden, Hz Yakup, anne-baba kardeşi olan Bünyamin haricindeki 10 oğlunu Mısır'a erzak almak üzere gönderdi Hz Yakup'un oğulları, Mısır'a varınca Hz Yusuf, onları tanıdı Onlar ise, kardeşleri Hz Yusuf'u tanımadılar Hz Yusuf, onları tanımıyor gibi davranarak kim olduklarını ve nereden geldiklerini sordu Onlar dediler ki; «Biz, Kenan diyarındanız İhtiyar bir babanın 10 evladıyız Babamızın ismi, Yakup'tur Beldemizde bir kıtlık var Babamız, bizi buraya erzak almaya gönderdi» Hz Yusuf; «Şimdi babanız nerede ve kiminle beraberdir?» diye sorunca, kardeşleri de; «Kenan ilinde, bizim en küçük kardeşimizle aynı anadan olan çok sevdiği bir oğlu daha vardı Kırda telef oldu (kurtlar yedi) Onun derdinden Bünyamin adındaki küçük oğlunu yanından hiç ayırmaz Oğlu Yusuf'a üzüntüsünden dolayı, gözleri hiç görmez oldu» dediler
Hz Yusuf, her bir kardeşi için birer deve yükü erzak hazırlattı Onlardan almış olduğu paraları da gizlice tekrar yüklerinin içine bıraktırdı Gelecek sefere diğer kardeşlerini de getirmelerini istedi Getirmedikleri takdirde kendilerine erzak vermeyeceğini bildirdi Hz Yakup'un oğulları, Kenan'a varınca Mısır Azîzi tarafından büyük ihsan ve iltifat gördüklerini anlattılar Mısır Azîzinin bir daha Mısır'a gittiklerinde kardeşleri Bünyamin'i de getirmelerini istediğini, aksi halde artık erzak vermeyeceğini söylediğini bildirdiler Hz Yakup, Büyamin'i göndermek istemedi
Hz Yusuf'un kardeşleri, yüklerini açtıkları zaman, paralarının da ihsan olarak yüklerinin içine konulduğunu gördüler Bunun üzerine babalarına; «Ey babamız! Daha ne istiyoruz, işte sermayemiz de bize iade edilmiş Biz, onunla (Bünyamin'le) tekrar ailemize zahîre (yiyecek) getiririz Kardeşimizi de koruruz Kardeşimizi götürmekle, bir deve yükü zahîre de fazla alırız Bu seferki zahîre, az ölçeklidir, bizi idare etmez» dediler Hz Yakup, Bünyamin'i getireceklerine dair söz aldıktan sonra, Bünyamin de onlarla birlikte olmak üzere, onları tekrar Mısır'a gönderdi Kendilerine; «Daha önce Yusuf'a olanı biliyorsunuz Fakat Allah, en iyi koruyucudur Merhametlilerin en merhametlisidir» dedi
Hz Yakup'un oğulları, ikinci defa Mısır'a gittiler Bünyamin'i Hz Yusuf'un yanına getirdiler Hz Yusuf, kardeşlerine ikram ve ihsanlarda bulundu Diğer kardeşlerinden ayrı olduğu sırada kardeşi Bünyamin'e kendisini tanıttı Bir tedbirle onu göndermeyeceğini bildirdi Her bir kardeşi için, bir deve yükü erzak hazırlattı Kardeşi Bünyamin'in yükünü içine Mısır hükümdarının altından yapılmış su tasını koydurdu Hz Yakup'un oğullarının yükleri, hazırlanıp yola çıkacakları sırada saraydan bir vazifeli gelerek; «Ey kâfile ehli! Durun! Muhakkak ki siz hırsızlarsınız!» dedi Hz Yusuf'un kardeşleri, geri dönerek; «Ne oldu, aradığınız nedir?» diye sordular Vazifeli, «Hükümdarın tası kayboldu Onu getirene bir deve yükü zâhire (yiyecek) var Ben de buna kefilim» dedi Hz Yusuf'un kardeşleri; «Vallâhi, muhakkak siz de bilirsiniz ki biz, buraya fesad (karışıklık) çıkarmak için gelmedik Biz, hırsız da değiliz» dediler Vazifeli ve yanındakiler, «Eğer sözünüzde yalancı çıkarsanız, sizin dininizde hırsızlığın cezası nedir?» dediler Hz Yakup'un oğulları; «Su kabını çalanın cezası, o kap, kimin yükünde bulunursa, çalan kimse, mal sahibinin kölesi olur Biz, hırsızlık yapanları böyle cezalandırırız» dedilerSaray görevlileri, Hz Yakup'un oğullarının yüklerini aradılar Su tası, en son aradıkları Bünyamin'in yükünde çıktı Bunun üzerine Hz Yakup'un bildirdiği dinin hükümlerine göre Bünyamin, Mısır'da alıkonuldu
Hz Yakup'un oğulları, Hz Yusuf'a; «Ey Azîz! Hakikat (gerçek şu ki), onun (Bünyamin'in ihtiyar ve çok muhterem bir babası var Kaybolan kardeşimizin acısını onunla unutur Onu bizden çok sever Onun yerine içimizden birini alıp onu serbest bırak Biz, muhakkak ki seni, ihsân edenlerden (cömertlerden) görüyoruz Bu ihsânını tamamla» dediler Hz Yusuf; «Eşyâmızı yanında bulduğumuz kimseden başkasını alıkoymaktan Allah'a sığınırız Çünkü bu takdirde (dininize uygun olarak verdiğiniz fetvaya göre) biz de elbette zâlimlerden oluruz» dedi
(Hz Yakup'a Bünyamin'i getireceği konusunda söz veren,) Hz Yakup'un büyük oğlu ve Şem'un da; «Babam, bana izin verinceye kadar gelmem» deyip Mısır'da kaldı Hz Yakup'un diğer oğulları, Mısır'dan ayrılıp utanarak ve sıkılarak babalarının yanına geldiler; «Ey babamız, Muhakkak ki oğlun Bünyamin, hırsızlık yaptı Biz, ancak gördüğümüze şahitlik ederiz Su kabının Bünyamin'in yükünden çıktığını gördük Biz gaybı (yani onun gerçekten çalıp çalmadığını ya da onun haberi olmadan eşyaların arasına mı konulduğunu) bilmeyiz Eğer bize inanmazsan, içinde bulunduğumuz şehirden (Mısır'dan), aralarında geldiğimiz kervana da sor Biz, hakikaten doğru söyleyicileriz» dediler Hz Yakup, bu habere çok üzülüp anlatılanlara inanmadı Fakat; «Artık bana düşen, güzelce sabretmektir Umulur ki Rabbim, oğullarımı bana getire Şüphesiz, Allah-u Teala, Alimdir, Hakîmdir» deyip Rabbinin kendisini bu sıkıntıdan kurtaracağına inanan Hz Yakup, son derece üzüntülü ve kederli olmasına rağmen hâlini Allah'tan başkasına arz etmedi Başına gelen musîbetlere rağmen, dâimâ sabırlı oldu Birgün oğullarına kavuşacağını ümit eden Hz Yakup; «Ey oğullarım! Mısır'a gidin Yusuf ile kardeşlerinden haber sorun Allah-u Teala'nın fadl ve ihsânından ümit kesmeyin Çünkü hakikât (şurası gerçek ki), kâfirler güruhundan başkası, Allah'ın fadl ve rahmetinden ümit kesmez» dedi
Hz Yakup'un oğulları, babalarının tavsiyesi üzerine üçüncü defa Mısır'a geldiler Hz Yusuf'un huzuruna varıp; «Az Azîz! Bize ve ailemize darlık, kıtlık, fakirlik ve açlık isabet etti Çok az ve emniyetsiz bir sermaye ile geldik Bize daha önce tam bedelle verdiğin gibi, tam ölçek ver Sermayemizden eksik olan bu miktara karşılık olan bu zâhireyi vermekle veya kardeşimizi iade etmek sûretiyle bize tasaddukta bulun Zira Allah, sadaka verenleri mükafatlandırır» dediler Hz Yusuf; «Siz,sonunun nereye varacağını bilmeden, Yusuf'a ve kardeşinize yaptığınız işin kötülüğünü anlayıp ondan tövbe ettiniz mi?» dedi Bu sözler üzerine onlar, bu kimsenin (Azîz'in), kardeşleri Yusuf olabileceğini düşündüler Ona Yusuf olup olmadığını sordular Onların yalvarışlarını, çaresiz kaldıklarını görünce, Hz Yusuf'un kalbi inceldi ve merhametinden dolayı onlara, kardeşleri Yusuf olduğunu açıkladı Kardeşleri; «Sen, gerçekten de Yusuf musun?» dediler Hz Yusuf; «Evet, ben Yusuf'um Bu, kardeşim Bünyamin'dir Allah-u Teala, onunla beni kavuşturmakla bize ihsânda bulundu» dedi Kardeşleri, Hz Yusuf'un üstünlüğünü ve kendisine yaptıklarından dolayı günâhkâr olduklarını kabul ettiler Hz Yusuf, onlara; «Bugün, size bir kınama ve ayıplama yoktur» dedi Kardeşlerine bir çok izzet ve ikrâmda bulundu Babası Hz Yakup'un hâlini, kendisinin yokluğundan sonra ne durumda olduğunu sordu Onlar da; «Senin için çok üzüldü, ağladı Bu sebeple gözleri görmez oldu» dediler Bunun üzerine Hz Yusuf, gömleğini çıkarıp onlara verdi ve; «Şu gömleğimi babama götürün ve yüzüne sürsün O, benim kokumu koklasın ve gözlerine sürsün Artık rahatlıkla görmeye başlar Sonra bütün ailenizi bana getirin» dedi Hz Yusuf, kardeşlerinin yol hazırlıklarını yaptırdı ve babası Hz Yakup'a verilmek üzere bütün hânedânı ve akrabâsı ile birlikte Mısır'a gelmelerini isteyen bir de mektup verdi
Hz Yakup, oğulları Mısır'dan yola çıktıktan sonra, oğlu Yusuf'un kokusunu aldığını söylediFakat yanındakiler, Hz Yusuf'a duyduğu aşırı muhabbetten dolayı böyle bir koku duyduğunu zannedebileceğini söylediler Nihayet Hz Yakup'un oğulları, Kenan diyarına yaklaşınca, onlardan birisi müjdeci olarak gelip Hz Yusuf'un gömleğini babasına verdi Hz Yakup, gömleği alıp yüzüne, gözüne sürdü ve gözleri açılıverdi Sonra bütün oğulları ve akrabâsıyla birlikte Kenan ilinden Mısır'a gitmek üzere yola çıktı Hz Yusuf, Mısır hükümdarı ve halkıyla birlikte Hz Yakup'u ve beraberindekileri karşıladı Babasını sarayına götürdü Babasını ve üvey annesini tahtının üstüne çıkarıp oturttu Hepsi (babası, üvey annesi ve kardeşleri, Hz Yusuf'a kavuştukları için) secde (şükür secdesi) ettiler Hz Yusuf; «Ey babam! İşte bu, evvelce gördüğüm rüyanın tevili (yorumu)dir Hakikaten Rabbim, o rüyayı tahakkuk ettirdi (gerçekleştirdi) Beni zindandan çıkarıp mülk ihsan etti Şeytan, benimle kardeşlerimin arasını (hased ile) açtıktan sonra, Allah-u Teala, sizi çölden (Kenan diyarından) getirdi Muhakkak ki, Rabbim, dilediği şeyleri hakkıyla bilen, her şeyi hikmetinin icâb ettirdiği vakit ve şekilde yapandır» dedi ve kardeşlerini affettiğini bildirdi
Hz Yakup, Hz Yusuf'la birlikte 10 seneden fazla yaşadıktan sonra vefât etti Vasiyeti üzerine Kudüs yakınlarındaki "Halîl'ür-Rahmân" denilen yere defnedildi Hz Yusuf, babasının vefâtından sonra bir müddet daha yaşadıktan sonra vefât etti Mısır'da herkes, Hz Yusuf'u kendi mahallesine efnetmek istiyordu İş, kavgaya kadar vardı Sonunda mermer bir sandukaya koyup Nil Nehri kıyısına (veya Nil Nehri'nin ortasına) defnetmekte anlaştılar[b] [1]
Yüzünün Güzelliği

Hz Yusuf'un güzelliği, fevkalâdeydi Hz Adem'e çok benzerdi Mısır sokaklarında gezerken, yüzünün pırıltısı, güneş ışıklarının yansıması gibi duvarlara aksederdi Bir kimse, onun yüzüne bakmak istese, hemen gözlerini çevirmek zorunda kalırdı Bütün bunlara rağmen Hz Yusuf'a güzelliklerden sadece bir parça verilmişti Son peygamber Hz Muhammed (SAV)'a ise tamâmı verilmişti Eshâb-ı Kirâm, Peygamber Efendimiz'e; «Siz mi güzeldiniz, Yusuf Aleyhisselâm mı güzeldi?» diye sorduklarında Peygamber Efendimiz, «Kardeşim Yusuf, benden sabih (güzel); ben ondan melihim (sevimliyim) Onun görünen görünen güzelliği,benim görünen güzelliğimden çoktur» buyurdu
Eshâb-ı Kirâm'ın gençleri, Hz Aişe vâlidemize Peygamberimiz Sallallâhu aleyhi ve sellem)'in güzelliğini sorduklarında, Hz Aişe, şu şiiri söylemiştir;
«Ve lev semia ehlü Mısre evsâfe haddihî
Lemâ bezelû fî sevmi Yûsufe min nakdin
Levîmâ Zelihâ lev reeyne cebînehû,
Le âserne bilkat'il kulûbi alel eydi»
Anlamı: "Mısır'dakiler, onun yanaklarının güzelliğini işitmiş olsalardı, Hz Yusuf'un pazarlığunda hiç para vermezlerdi Yani bütün mallarını, O'nun (SAV) yanaklarını görebilmek için saklarlardı Zelihâ'yı kötüleyen kadınlar, O'nun (SAV) parlak alnını görseydi, ellerinin yerine kalplerini keserlerdi de acısını duymazlardı" [1]
Hz Yusuf'un Ahlâkı

Hz Yusuf, güzel ahlâk sâhibi olup, Mısır Azîzi'nin hakkını gözeterek Züleyhâ'nın teklifini reddetti ve iyilik gördüğü kimseye ihânet etmedi Hiçbir menfaat ve zarar, onun doğruyu söylemesine mâni olamadıAllah-u Teala, onu Kurân-ı Kerîm'de "Sıddîk" (çok doğru sözlü) olarak medhetti Kendisine hıyânet ve zulmedenleri affediciydi İnsanların rüyalarını doğru olarak tâbir ederdi İnsanlara hizmet eder ve onların ihtiyaçlarını tedârik ederdi O, iffet sahibi olup iffetini korumakta gayretliydi Mısır kadınları ile arasında geçen hâdise, meşhûrdur[1]
Hz Yusuf'un Mûcizeleri

Hz Yusuf'un üç çeşit mûcizesi vardı;[*]Hz Yusuf'un konuşması, pek şirin, çok tatlı olduğu için herkesin kalbi ona meylederdi Onun tatlı sözleri karşısında iman eden pek çoktu[*]Hz Yusuf'un yüzü, güneş gibi nûrluydu Hatta bir kimse, yüzüne bakmak istese, hemen gözlerini çevirmeye mecbûr olurdu Bu nûrun tesiriyle, yâni başkasına sirâyetiyle huzûruna getirilen âmânın (gözleri görmeyen bir kişinin) hemen gözleri görmeye başlamıştı[*]Hz Yusuf'un duası, bereketiyle ağaçların yapraklarından güzel kumaş olmuştu Huzuruna bit büyük kişi gelmiş; «Şu gördüğümüz ağaçların yaprakları, birbiriyle birleşip güzel bir kumaş olsun» diye mucize teklifinde bulunmuştu HzYusuf, öyle dua edince, kıymet biçilmez bir kumaş olmuştur Hz Yusuf'un hayatı, başından geçenler ve hikmetleri, Kurân-ı Kerîm'de "Ahsen'ül-Kasas" (kıssaların en güzeli) diye medhedilen Yusûf sûresinde bildirilmiştir Bu sûrede, Yusuf Aleyhisselâm'ın başına gelenlerle, kavuştuğu ihsanlardan bahsedilir Hasedin noksanlık ve Allah-u Teala'nın mahrumundan mahrum kalmaya, sabrın ise sıkıntı ve gâmlardan kurtulmaya sebep olduğu; Hz Yakup'un sabrettiği için maksâdına kavuştuğu, Yusuf Aleyhisselâm'ın sabrı ve doğruluğu anlatılmaktadır[1]

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.