Çamlıhemşin / Rize |
11-04-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Çamlıhemşin / RizeÇamlıhemşin / Rize GEZİLMELİ-GÖRÜLMELİ Zil Kale Bölgenin en dikkate değer eserlerinden birisidir İlçe merkezinin 15 km güneyinde, Fırtına Deresi'nin batı yamaçları üzerinde kurulmuştur Kalenin üzerinde inşa edildiği sarp kaya kütlesi denizden 750 metre dere yatağından yaklaşık 100 metre yüksekliktedir Kale; dış surlar, orta surlar ve iç kaleden meydana gelmektedir Kale doğal bir kaya kütlesi üzerine kurulmuştur Dış kalenin kapısına kuzeybatı yönündeki patika bir yolla ulaşılır Kuzeydeki kapının söğe taşları sökülmüştür Bir teras yardımıyla orta surlar seviyesine çıkılır Buradan ikinci bir kapı yardımıyla kale içerisine girilir Orta kale içerisinde üç önemli yapı bulunmaktadır Bunlar muhafız binası, şapel ve başkuledir Kulenin dört katlı olduğu duvarlardaki hatıl izleri ve kiriş deliklerinden anlaşılmaktadır İçerisinde ince bir bölüntü duvarı ve dolgu toprak vardır Duvarlar üzerinde doğu (vadi, manzara) yönünde kemerli pencereler, diğer taraflarda mazgal delikleri bulunmaktır Kulenin üstünün dendanlı bir teras şeklinde olduğu belirlenmiştir Duvarlar içerisinde dikey uzanan boru yuvaları belki de kapanmış sarnıçlara su akıtıyordu Kalenin kesin yapılış tarihini belirtecek veriler yoktur, 14-15 yüzyıllara tarihlendirilmektedir Bölgenin ilk çağları gibi orta çağ tarihi de karanlıktır Hemşin yöresinin İlhanlı, Karakoyunlu, Akkoyunlu zamanlarında tam olarak mı kısmen mi fethedildiğini bilmiyoruz Varoş Kale, Zil Kale, Cihar Kale ve Pazar Kız Kaleleri hem yörenin, hem de Bayburt'a ulaşan önemli bir ortaçağ kervan yolu üzerinde güvenliği sağlıyorlardı Osmanlıların bölgeyi fethinden sonra kale kullanılmaya devam etmiştir Kalede bulunan iki el topu Trabzon Müzesindedir Kale-i Balâ (Yukarı Kale) Çamlıhemşin İlçesi'ne 40 km uzaklıkta Hisarcık Köyü sınırları içerisinde Fırtına Deresi'nin kaynaklarına hakim bir noktada kurulmuştur Kaynaklarda geçen bir diğer adı da Varoş Kale'dir Kalenin ana planı dikdörtgen olarak tanımlanabilir Doğu, güney ve kısmen kuzey sarp kayalıktır Batı tarafı eğimli bir arazi üzerindedir Giriş kapısı kuzeybatıdadır Kalenin kurulduğu yer ve duvar işçiliği bakımından Zil Kale ile ilişkisi açıktır Zil Kale ile aynı tarihlerde yapılmış olmalıdır (14-15 yüzyıl) Şenköy Camii Son derece meyilli bir arazide yapılmıştır İki katlı bir camidir Zemin kat taş duvarlı, esas kat bütünüyle ahşaptır Geniş saçaklı olan caminin dört omuzlu kiremit kaplı bir çatısı vardır Bölgenin geleneksel ahşap camilerinden birisidir Ahşap süsleme sadece mahfil korkuluğunda ve minberde görülür Nakış ve kalem işi süslemeler sadedir Cami M 1900 yılında köy halkı tarafından yapılmıştır Aşağı Çamlıca Köyü Camii Taş duvarlı iki katlı, kırma çatılı bir yapıdır Zemin kat medrese olarak yapılmıştır Medrese katına kuzeydoğu köşesindeki kapı ile girilir Bu kısım epeyce elden geçmiştir Sadece batı duvarında bir ocak kalmıştır Harimin ahşap döşemesi son yıllarda betonarme olarak değiştirilmiştir Caminin minberi çok iyi bir ahşap işçiliği gösterir Sahte kemerli niş kompozisyonları üzerinde bir daireden çıkan S ve C kıvrımları yan yüzleri kaplar Dilimli kemerlerle taçlandırılan nişler ve üçgen aynalık, sadeleştirilmiş bir barok üslubu yansıtır Şenyuva Köprüsü Eski adıyla Cinciva Köprüsü bölgenin yaygın taş köprülerinden birisidir Tek bir kemerle Fırtına Deresi geçilmiştir Ayrıca korkuluk duvarı tamir edilerek üzerine demir bir kısım ilave edilmiştir Köyün yaşlıları H IIII/M 1699 tarihli bir kitabesinin 1946 yılındaki bir selde kaybolduğunu kaydederler Eğer bu doğru ise, yapı bölgenin en eski köprülerinden birisidir Köprüköy Köprüsü Fırtına deresi üzerinde kurulu taş köprülerden birisidir Köprünün batı ayağına küçük bir tabliye kemeri ilâve edilmiştir Tabliyesi iki yandan dik olan köprünün korkuluk duvarları kısmen yıkılmıştır Köprünün 19 yüzyıl sonlarında Türk ustalar tarafından yapıldığı bilinmektedir Baltacılı Camii Baltacı Mahallesi'nde Hemşin Deresi'nin batı kenarında yer alır 1791 yılında inşa edilmiş, taş duvarlı, kırma çatılı bir camidir Bilen Köy Camii Köyün merkezinde iki katlı olarak yapılmıştır Alt kat ve kısmen ahşap duvarlı olarak inşa edilmiş, medrese bölümüdür Bu katta iki bölümlü bir dershane ve bir hoca odası bulunmaktadır Dershanedeki taş ocaklar, eski sıra ve kürsü parçaları mevcuttur Güneybatıda ocağı bulunan oda hocaya aittir Caminin kuzey batısında hayat kısmı bulunur Harim kısmına ahşap oymalı bir kapı ile girilir Giriş bölümünün üzerinde yer alan mahfil U planlı olup yanlarda kıble duvarına kadar uzanır Doğu taraftaki ahşap ayakların farklılığı, mahfil uzantısının geniş olması bu kısmın sonradan ilave edildiğini göstermektedir Gerçekten de yaşlı köylüler caminin sonradan genişletildiğini söylemektedirler Yapının ilk inşası 18 yüzyıla kadar inmektedir Cami bugünkü şekline M 1894 yılındaki onarımla kavuşmuştur Kavran Yaylası Kavran, halk diliyle (Kavron) Doğu Karadeniz Bölgesinde Kaçkar Dağlarının eteğinde şirin bir yaylamızdır Rizenin Çamlıhemşin ilçesinden, Ayder yolu üzerinde araba ile ulaşım sağlanan Kavran, geçmişte sadece yaylayken günümüzde hem yayla, hem de tatil beldesi görünümündedir Doğu Karadeniz insanı hem rutubetli sıcaktan korunmak, hem de hayvanlarını geniş yayla mezralarında otlatmak için; ormanların seyrekleştiği 2000 m yükseklikteki dağlar arasındaki yaylalara çıkarlar Yayla evleri genellikle yaşlı, tecrübeli, katık (yağ, peynir, minci vb) yapmasını iyi bilen ebe ile hayvanlara çobanlık yapabilecek on-onbeş yaşlarında kız ya da erkek çocuktan oluşan iki kişilik evlerdir Köylerdeki yerleşim dağınık olmasına karşın, yayla evleri birbirine çok yakındır Doğu Karadeniz Bölgesinde yaz aylarına rastlayan çeşitli yayla şenlikleri geçmişten günümüze halen sürdürülmektedir Bu şenlikler “Çürük Ortası”, “Yayla Ortası”, “Okçular”, “Vartivor” gibi adlarla yayla süresinin belli dönemini yansıtmaktadır Genellikle de yaylaların en kalabalık olduğu, ot biçme işleminin bitimine ya da köydeki son işlerin bitirilip yaylada toplanma tarihine rastlar Kavran'da Vartivor Rizenin Çamlıhemşin ilçesi Ayder yaylalarından biri olan Kavranda Vartivor, günümüzde de geçmişte olduğu gibi aynı görkem ve ihtişamla kutlanmaktadır Vartivor, yayla halkının yaptığı bir şenlik olup, Temmuz ayının 15inde başlayıp 25ine kadar devam eder Şenlikte dalikanlılar, kızlar horon oynar, birbirlerine mani söylerler Vartivor gül bayramı, ot bayramı anlamına gelmektedir Vartivor eskiden temmuz sonları, ağustos başlarında Ergenekon dolaylarında dağlarda yapılıyordu Şimdi aynı görkemiyle, aynı tarihlerde Hemşin yaylalarında yapılmaktadırYayla halkı, kuşaktan kuşağa taşıyarak günümüze aktardığı Vartivoru şöyle anlatmaktadır: “Hayvanlarımız otlasın, katığımız bol olsun diye yaylaya çıkarız Yaylada her evde bir katık yapan, bir de sığırları otlatmak için çoban olur Yazın köydeki işler ağustos başlarında biter İşlet bitince köylü toplanır Vartevor yapmak için yaylaya gelir Köyden yaylaya gelenlere “Vartevorcu” denir Vartevorcularla yaylacılar yaylada eğlenirler, çalışmanın yorgunluğunu üzerlerinden atarlar, gece sabahlara kadar tulumla horon oynar, içki içip tabanca atarlar” Vartevora giden köylüler en güzel giysileri giyerek sabahın erken saatlerinde yola çıkarlar Tulum çalıp, atma türkü söyleyerek, horon oynayarak, yaylanın yolunu tutarlar Yaylacılar köyden gelen vartivorcuları büyük bir heyecan ve sevinçle karşılarlar Vanrtivorcu yaylaya tulum eşliğinde büyük bir çoşkuyla girer Bu çoşku yaylada on beş gün sürer Vartivorcusu gelmeyen yaylacının, vartivoru hüzünlü geçer Köyden vartivorcusu kalabalık gelen yaylacı gururlanır başı dik gezer Eskiden işler bitince köylüler, sabah namazıyla yola çıkardı Türkü söyleyerek, tulum çalarak, Vice (Çamlıhemşin ilçesi) dibine gelirdik Orda mola verir, yemek yer, tekrar yola koyulurduk Ayderde bir gece boş ambarlarda yatardık, sabaha kadar tulum çalar, horon oynardık Ordan tekrar hep birlikte yola koyulur, öğleye doğru tüfek ata ata yaylaya girerdik Yaylanın düzünde hemen horonu kurardık Gece sabahlara kadar lamba, lüküs ateşiyle horon oynardık On-onbeş gün böyle devam ederdi Genç kızlar, delikanlılar en güzel elbiselerini giyerek vartevora gelirler Sevdalıklar da vartevorda başlar, orda büyürdü Genç kızlar, dalikanlılar sevdalarını atma türkülerle yine dile getirirlerdi” Vartivor, halk arasında “Yayla Ortası” olarak da bilinen yörenin en önemli şenliklerindendir Kutlamaların dinsel bir yönü olduğuna dair bir belgeye rastlanmamıştır Ancak “Hemşinliler Hristiyan adetlerini muhafaza edip, Vartevor Yortusu Günü hepsi de kiliseye gider” ifadesi kullanılmaktadır Vartivor zaman olarak yayla döneminin tam ortasında rastgelmektedir Bu dönem köylerde işlerin azaldığı, sıcaklık ve nem oranının arttığı, Ağustos ayının ilk on beş gününü kapsamaktadır Yörede yaşlıların kullandığı “Köy Hesabı” ya da “Ay Takvimi” Hicri gün hesabıyla 20-22 Temmuzda başlamakta, on beş gün sürmektedir Şenlikler ciddi bir organizasyon çerçevesinde kutlanmakta, kutlamaların düzenli yapılması için Başkan ve Kutlama Komitesi oluşturulmaktadır Şenliğin başlamasından bitimine kadar her aşamasından, Başkan ve Şenlik Komitesi sorumludur Şenliğin maddi giderlerini yayla halkı karşılamakta, herkes gücüne göre katkı sağlamaktadır, zorlama yoktur Şenliklerin en önemli kısmını horon oynamak için toplanan gruplar oluşturmakta, kızlar ve erkekler ayrı ayrı ya da birlikte oynamaktadırlar Horonlar yayla halkının yaptığı çardaklarda veya büyük düzlüklerde oynanmakta, horon en önemli kısmını horon esnasında atılan silahlar oluşturmaktadır Vartivorda “Hoşmeli” ve “lokum” gibi özel yiyecekler yapılmakta, yayla nüfusu iki üç misli artmaktadırVartivor şenliklerinin yukarıda anlatılan işlevlerden dolayı, biçimde değişime uğrasa da içerikte amacını koruyarak, kuşaktan kuşağa aynı görkem ve ihtişamla kutlanacak, Kavran Yaylası daha uzun yıllar şenliklere ev sahipliği yapacaktır |
|