Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Kitap Özetleri

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
100, diyorlar, eserruşen, eşref, temel, ünaydınkitap, özeti

Diyorlar Ki (100 Temel Eser)-Ruşen Eşref Ünaydın-Kitap Özeti

Eski 11-04-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Diyorlar Ki (100 Temel Eser)-Ruşen Eşref Ünaydın-Kitap Özeti



Diyorlar ki (100 Temel Eser)-Ruşen Eşref Ünaydın-kitap özeti

Özet;
Nigar Hanım;
-Kim bilir hanımefendi, size ilk şiir hevesini veren sebepler ve ilhamlar nelerdi? Okudum ki pek küçük yaşta ruhunuzu terennüm etmeye başlamışsınız
-Bana ilk şiir hevesini veren yaradılışımdırÇünkü ben on iki yaşında bir çocuktum; kardeşim bir kaza sonunda ölmüştü ve benim en evvel ki şiirim de maateessüf bir mersiye oldu Türkçeyi ben Kadıköyünde, Fransız mektebinde iken okuyup öğrendimBabam, bana öğretmen olarak Celal Sahir Beyin kayın babası olan Ebüllisan Şükrü Efendiyi seçmiştiİlk yazılarım çıkmaya başladığı zaman ben on dört yaşındaydımDiyebilirim ki şairlik zevkini annemden almışımdır; çünkü annem, efendim, gayet çok şiir okurdu Zavallı hasta olduğu zaman daima beyitler okurdu Bununla beraber benim en büyük ilham kaynağım vatanımdır
- Eski Edebiyatımızı çok okur muydunuz hanımefendi?Eskiler arasında hissinizi en fazla okşayan şairler hangileriydi?
- O zamanlar ben eski divanları okurdum Leyla, Şeref divanları; fakat Muhlis Paşa divanı ki Esat Muhlis Paşa çocuklarımın eniştesinin yani Sadullah Paşanın babasıdır O vakitler, sabahlara kadar dirseklerim yazıhane üstünden kalkmazdı Zaten bütün hayatımda uyku uyumamaktan mustarip oldum efendim
- Bendeniz de öyle!
- Hep eski divanları okurdum;daha doğrusu elimin altına ne geçerse okurdum Bu benim adetimdir Bir taraftan da Hugo, Musset, Lamartine…Eskiler arasında beni en fazla Fuzuli duygulandırdı(ve biraz acele acele söyledi) Fuzuli, Fuzuli; hala da bugün de Fuzuli… ve Nedim Bunların ikisi arasında o kadar fark vardır ki; birisi aşk ve sevdada derin…Öteki de şuhluğundan, şakraklığından severdim belki…Fakat ikisi arasında hiç aynı hissime tesir eden ortak bir nokta görmedimŞeyh Galibi de çok severdimEe O zamanların edebiyatı bu idi Sonra bende ilhamlarımı yazı haline getirmeye başladımO tarihte Muallim Hayret Efendinin Saadet de benim için yazdığı makaleler, son derece teşvik edici bir tol oynamıştır
Ömer Seyfettin;
Genç ve çalışkan hikayececiye de müracaat ettimEvvela Beni bu serinin içine katmayın diye özür dilediAradan bir müddet geçmişti Bir gün oturduğum evi şereflendirdi Ben söyleyeceklerimi yazdım Siz de bu yazar benim ahbabımdır; yüzünde, hareketlerinde, sözlerinde öyle dikkate çarpacak bir şey yoktur, dersiniz cancağızım dedi Birkaç defa omuzlarımı okşadı Kağıtları bırakıp çıktı gitti Kendisine teşekkürler ettim Ömer Seyfettin Bey şunları yazmış:
Eski edebiyat;Daha ben çocukken evimizde birçok divanlar vardıOnları okuya okuya edebiyata heves ettimFakat eski edebiyatın çeşnisini, zevkini tattığımı iddia edemem Çünkü bunun için başka bir ilim, başka bir tahsil isterPek gençken gazeller falan da yazdım Fakat bunlar saçma şeylerdi O vakit bu yana aklımda sadece Leyla ile Mecnunlar kaldı Demek ki aslında yalnız onları anlayabiliyormuşum Bugün artık eski edebiyatımıza hiç taraftar kalmadığı için bu mevzu bahse bile değmez sanırımDivan edebiyatı! İşte olsa olsa edebiyat tarihi için lüzumlu bir saha!Daha fazlasına aklım ermezŞinasiden sonraki edebiyata gelince: Namık Kemal Beyi çok sevdim Evrek-ı Perişan dan sahifeler ezberledimBana canlılık zevkini veren; beni iyiye, doğruya, güzele samimiyetle alakadar eden Namık Kemaldir sanıyorumNe yalan söyleyeyim, Hamidi pek o kadar anlayamıyorumEkrem Beye gelince, Nejatı için yazdığı şeylere hala bayılırımBunlar ne kadar insana tesir eden şeylerdir
Edebiyat-ı Cedide: Fikret! İşte bana mükemmellik şevk ve isteği veren kimse!Lise sınıflarında iken hep Rübabı okuyordum Halit Ziya bizim ilk üstadımızdır Ben, bir gece hiç uyumamış sabaha kadar Bir Ölünün Defterini okumuştumYalnız onun skolastiktir Yoksa tekniği öyle kuvvetlidir ki Avrupanın güneydoğusunda, mesela Romanyada, Sırbistanda, Bulgaristanda , Yunanistanda o kuvvette bir romancı yoktur Buna emin olunuzEğer Tevfik Fikretle onun arkadaşları tabii dili kavrayabilmiş olsaydılar, şüphesiz, bizimde edebi klasiklerimiz olurduÇünkü onlar modern edebiyatın tekniği olduğu gibi anlamış ve kabul etmişlerdir
Bana gelince; ortaya esaslı bir eser koymadan sanatkarlık hülyasına kapılmam bile! Edebiyatımızın hedefi: Çok laf, aza eserdir Ben şimdilik hedefi ve bu anlayışı bozmaya çalışıyorum Ağustos böceği gibi, öterek yan gelmekten ise, karınca gibi çalışmak daha iyi değil mi? Şimdiye kadar öttüğümüz elverdi; biraz da iş yapalım ki çorak edebiyatımız şenlensin, değil mi? Siz de bu fikirdesiniz sanıyordum''

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.