Dijital Ramazanlar Çağına Giriyoruz |
10-28-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Dijital Ramazanlar Çağına GiriyoruzDİJİTAL RAMAZANLAR ÇAĞINA GİRİYORUZ Günümüz metropollerinde kitleselleşen her gibi Ramazanların da popülerleşmeye zorlandığını ifade eden Mustafa Armağan’a göre, ramazanlar ne kadar popülerleşirse popülerleşsin yine de eskiyle bağını koparamıyor ve daha orijinali üretilemediği için ister istemez gelenekteki formlar egemenliğini sürdürüyor Geleneksel şehir tecrübelerinin mahsulleri olan ramazan eğlencelerinin büyük oranda İstanbul merkezli olarak şekillendiğinin üzerinde duran Mustafa Armağan, Direklerarası’nın, aslında Tanzimat sonrasında oluşmuş ‘tatlısu frengi’ denilen ‘kırma’ memur kesimin eğlence anlayışının adresi olduğunu söylüyor Yazar Mustafa Armağan, bu tür eğlencelerin devlet televizyonu TRT’nin de yardımıyla esas hale geldiğinin altını çiziyor ve ekliyor; ‘Hâlbuki bırakın Osmanlı Devleti’nin bin bir renkli dünyasını bir kenara, İstanbul’da bile halkın tamamı bu şekilde eğleniyor değildiTRT sayesinde marjinal olan esas haline geldi, esas ise unutturulduMetropol ramazanları ya da dijital ramazanlar çağına girildiğini ifade eden Mustafa Armağan’a göre bu çağa girmenin bedelleri de olacak Kutsallık mahrem dünyalara çekilecek ve kamusal dünyaya daha çok ‘eğlence’ hâkim olacak, eğlence ise tekdüzeleşecek Uzun bir süredir Sultanahmet’te oturan yazar Mehmet Şevket Eygi ise etkinliklerin yapıldığı stantlara değinerek, buralarda satılan ürünlerin büyük bir kısmının ramazan ve İslam kültürünün bir parçası olmadığını ifade ediyor Bununla birlikte geçmişin anlatıldığı belgeseller ilgi çekici slayt gösterileri eşliğinde sunulabilir, büyük âlimlerin türbelerinin ve camilerin de yer aldığı şehirlerarası gezi turları düzenlenebilir BU DA MEDYANIN ESKİ RAMAZANI Ramazan aylarında gazetelerin promosyonlarıyla Müslümanların dinî duygularının sömürülmesinin oldukça eskilere dayanan bir geçmişi var! Geçmiş dönemden günümüze uzanan bu promosyon serüveninin bir örneği 1992 yılında Meydan Gazetesi’nin okurlarına verdiği Dualı Kolyeler! Üzerinde ‘La havle’ yazılı, ‘özenle hazırlanmış, naylon kutulu kolyeler Meydan okuyucularının sıkıntılarını, kederlerini dağıtmak üzere hediye edilmiş Hem de 21 kupona! SARAYDA RAMAZAN Osmanlı sarayının ramazan programlarının önemli bir özelliği devrin büyük âlimlerinin bir araya gelip dinî konularda münazara ettikleri ‘huzur dersleri’ydiHuzur derslerinde görev yapan âlimler ‘Mukarrir’ (ders veren) ve ‘Muhatab’ (dersi dinleyen) olmak üzere ikiye ayrılırdı Şeyhülislam tarafından belirlenip, derslere katılmaları için saraya davet edilen muhatap ve mukarrir ders yapar, devlet erkânı ve kadınlar dâhil bütün saray ahalisi bu dersi izler ama soru soramazlardı İslam Tarihi Profesörü Ziya Kazıcı, sadece ramazanda düzenlenen ‘Huzur Dersleri’nin Osmanlı sarayına has bir uygulama olduğunu kaydediyor Eski Osmanlı yaşantısında halkın hazırlıklarında olduğu gibi sarayda da hummalı bir çalışma içerisine girilir, önceden alınan iftariyeler, börek ve tatlılar için yapılan yufkalar, kuruyemişler, hoşaflıklarla birlikte ihtiyaç görülen her türlü malzeme hazırlanır, depolanırdı Osmanlı sarayında iftar sofrasının hazırlanma usul, gelenek ve uygulamalarının padişahtan padişaha, saraydan saraya değişiklik gösterdiği bir gerçektir Ancak ramazanın 15günü yapılan Hırka-ı Saadet ziyareti ve bu ziyaretle ilgili gelenekler değişmezdiBu ziyaret saray erkânına özel şişeler içinde buhur suyu gönderilerek duyurulurdu Buhur suyunu bu şekilde davetiye gibi getiren ağalara hediye vermek âdettiZiyaret günü iftar da Topkapı Sarayı’nda yapılır ve yemekte o gün için geleneksel hale gelen soğanlı yumurta ve baklava ikram edilirdi |
|