Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
adı, geçen, görevleri, kuranda, melekler

Kuran'da Adı Geçen Melekler Ve Görevleri

Eski 10-28-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kuran'da Adı Geçen Melekler Ve Görevleri



Melek nedir?

İslâmî ilimler terminolojisinde melek, nurdan yaratılmış, yemeyen, içmeyen, erkeklik ve dişiliği olmayan, uyumayan, günah işlemeyen, Allah'ın emriyle çeşitli görevleri yerine getiren ve gözle görülmeyen latif, ruhanî ve nuranî varlıklardır

Meleklere iman ne demektir?

Meleklere îmân, imanın temel şartlarından biridir Kur'an'da meleklere imanın farz olduğunu bildiren birçok ayet vardır: "Peygamber, rabbinden kendisine indirilene iman etti, mü'minler de (iman ettiler) Her biri; Allah'a, meleklerine, kitaplarına ve peygamberlerine iman ettiler" (Bakara 2/285), "… asıl iyilik, Allah'a, ahiret gününe, meleklere, kitap ve peygamberlere iman edenlerin … iyiliğidir" (Bakara 2/177)

Buna göre meleklere inanmayan kişi, dinden çıkmış olur Nitekim Kur'an-ı Kerim'de, "Kim Allah'ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve ahiret gününü inkar ederse, derin bir sapıklığa düşmüş olur" (Nisa 4/136) buyurulmakta, meleklere düşman olanların, Allah'ın düşmanı olduğu bildirilmektedir (Bakara 2/98)

Meleklerin mahiyet ve özellikleri nelerdir?

Melekler, nurdan yaratılmış, nuranî ve ruhanî varlıklardır Onlarda; yemek, içmek, erkeklik, dişilik, evlenmek, uyumak, gençlik ve ihtiyarlık gibi insanlara ait özelliklerden hiç biri yoktur

Melekler Allah'a isyân etmezler Hangi iş için yaratılmış iseler o işi yaparlar Daimâ Allah'a ibadet ve itaat ederler Kur'ân'da bu hususa şöyle işaret edilmiştir “Üzerlerinde hakim ve üstün olan Rablerinden korkarlar ve emrolundukları şeyleri yaparlar” (Nahl, 16/50), “Şüphesiz Rabbin katındaki (Melek)ler O'na ibadet etmekten büyüklenmezler O'nu tesbih ederler, yalnız O'na secde ederler” (A’raf, 7/206),

Melekler bir anda Allah'ın emrettiği bir mekândan diğer bir mekâna intikal edecek, hatta yerleri ve gökleri dolaşacak bir kabiliyette yaratılmışlardır Kur'ân-ı Kerim'de meleklerin kanatlarının olduğu belirtilmektedir: “Hamd, gökleri ve yeri yaratan, melekleri ikişer, üçer, dörder kanatlı elçiler yapan Allah'a mahsustur O, yaratmada dilediğini arttırır”(Fâtır,35/1) Melekler son derece kuvvetli ve süratli varlıklardır İnsanların yapamadıklarını kolayca yaparlar, ulaşamadıkları yerlere çabucak ulaşırlar

Melekler, Allah'ın emirleriyle farklı şekillere girebilirler Örneğin Cebrâil Peygamber'e gelirken bazen Dıhye adındaki sahabi gibi görünmüş, bazen da kimsenin tanıyamadığı bir yabancı gibi gelmiştir (Müslim; Îmân; 1) Hz İbrahim ve HzMeryem'e gönderilen meleklerin de birer insan şeklinde göründükleri yine Kur'ân'da haber verilmektedir (Meryem 19/16-17; Hûd 11/69-70)

Melekler gözle görülmezler Gözle görülmeyişleri onların yok olduklarından değil, gözlerimizin o kabiliyette yaratılmamış olmasındandır Melekleri gözlerimizle müşahade edemeyişimiz onları inkâr etmemizi gerektirmez Zira gözümüzle görmediğimiz halde varlığını kabul ettiğimiz çok şey vardır Akıl, ruh, zekâ, sevinç ve üzüntü gibi halleri bunlardan sayabiliriz O halde meleklerin varlığına da ruhumuz ve aklımız gibi inanmak zorundayız

Melekler gaybı bilebilirler mi?

Gayb bilgisi yalnız Allah'a mahsus olduğundan, melekler gaybı bilemezler Ancak Allah tarafından kendilerine bildirildiği kadarıyla gaybı bilebilirler Kur'an'da Allah'ın Hz Adem'e varlıkların isimlerini öğrettiği, sonra da bunları meleklere göstererek isimlerini söylemelerini istediği, meleklerin de, “Seni bütün eksikliklerden uzak tutarız Senin bize öğrettiklerinden başka bizim hiçbir bilgimiz yoktur…” dedikleri bildirilmektedir (Bakara, 2/31-32)

Meleklerin görevleri ve çeşitleri nelerdir?

Meleklerin temel görevleri, Allah'a kulluk etmek; O neyi emrediyorsa, onu yerine getirmektir Melekler görevleri açısından bir kaç gruba ayrılır Melekler yerde, arşta veya semada bulunurlar Yerde bulunanlara arzî, gökte bulunanlara semavî, arşta bulunanlara ise arşî denir

Melekler yüklendikleri görevler itibariyle farklı isimlerle anılmışlardır Bunlardan dördü, büyük melek olarak bilinmektedir: Cebrâîl, Mikâîl, İsrâfîl ve Azrail Bilinen diğer melekler de şunlardır: Münker-Nekir (Öldümden sonra, kabirde sorguyla görevli melekler), Kirâmen Kâtibin (Hafaza/İnsanların amellerini yazmakla görevli melekler), Hamele-i Arş (Arşı taşıyan melekler), Hazin (Cennet ve cehennemde bekçilikle görevli melekler), Zebânî, Mâlik (Cehennemde görevli melekler), Rıdvân (Cennette görevli melekler), Mukarrabûn ve İlliyyûn (Allah'a çok yakın ve onun katında üstün mevkie sahip melekler)

Dört büyük melek ve görevleri

Cebrâîl

Dört büyük melekten birinin ismi olup, peygamberlere vahiy getirmekle görevlidir Kur’an’da bu meleğin ismi Cibrîl, Rûhu’l-Kudüs, Ruhu’l-Emîn, Ruh ve Resul şeklinde geçmektedir Bütün peygamberlere vahyi getiren Cebrâil’dir Kur’an’a göre o, karşı konulmayacak bir güce, üstün ve kesin bilgilere sahip, Allah nezdinde çok itibarı olan ve diğer meleklerin kendisine itaat ettiği şerefli bir elçidir Yenilmez bir kuvvet ve Allah nezdinde büyük bir makam sahibi olduğu ifâde edilmiştir: “O (Kur’an), şüphesiz değerli, güçlü ve arşın sahibi (Allah’ın) katında itibarlı bir elçinin (Cebrâil’in) getirdiği sözdür” (Tekvir, 81/19-20)

Mikail'in

Dört büyük melekten biri olup, tabiat olaylarını düzenlemekle görevlendirmiştir Kelime olarak, “Allah’ın küçük ve sevgili kulu” anlamına gelen Mikail Kur’an’ın bir yerinde Cebrail ile birlikte geçmektedir: “Her kim, Allah’a, meleklerine, peygamberlerine, Cebrail’e ve Mikâîl’e düşman olursa bilsin ki Allah da inkar edenlerin düşmanıdır” (Bakara, 2/98)

İsrafil

Allah’ın emri ile kıyamet kopacağı zaman sûra üflemekle görevlendirilen İsrafil, dört büyük melekten biridir Bir hadiste İsrâfil, sahib-i karn (sûr’un sahibi, borunun sahibi) olarak isimlendirilmiştir (Tirmizî, Kıyamet, 8) İsrafil sûr’u iki defa üfleyecektir Birinci defa üfürdüğünde göklerde ve yerde bulunan her şey yok olacaktır: “Sûr’a üfürüleceği ve Allah’ın dilediği kimselerden başka, göklerdeki herkesin, yerdeki herkesin korkuya kapılacağı günü hatırla Hepsi de boyunlarını bükerek O’na gelirler” (Neml 27/87); “Sûr’a bir defa üfürülünce, yeryüzü ve dağlar kaldırılıp birbirine bir çarptırılınca, işte o gün olacak olmuş (kıyamet kopmuş)tur” (Hakka, 69/13-15) İkinci defa üfürdüğünde, bütün insanlar tekrar dirilecek ve mahşer yerinde toplanmak üzere sevk edileceklerdir: “Sûr’a üfürülür Bir de bakarsın kabirlerden çıkmış Rablerine doğru akın akın gitmektedirler” (Yasin, 36/51)

Azrail

Dört büyük melekten birinin ismi olup, insanların canını olmakla görevlidir Bu melek Kur’an ve sahih hadislerde, Azrâîl ismiyle değil, melekü’l-mevt (ölüm meleği) şeklinde geçmektedir “De ki: Sizin için görevlendirilen ölüm meleği canınızı alacak, sonra Rabbinize döndürüleceksiniz” (Secde 32/11) Her insanın canını almakla görevli bir ölüm meleği vardır Azrâîl bu meleklerin başıdır: “Nihayet birinize ölüm geldiği vakit (görevli) elçilerimiz onun canını alır ve onlar görevlerinde kusur etmezler” (En’**, 6/61, A’raf, 7/37)

DİĞER MELEKLER

Kirâmen Kâtibin

Her insanın sağında ve solunda bulunan iki meleğin adıdır Sağdaki melek sevapları soldaki melek ise günahları tesbit etmekle görevlidir Bunlara ayrıca Hafaza Melekleri de denir Kıyamet gününde insanların lehinde veya aleyhinde şahitlikte yapacaklardır

Münker ve Nekir Melekleri

Ölümden sonra kabirde sorgu ile görevli meleklerdir Bunlar kabirde Rabbin kim? Peygamberin kim? Kitabın ne? Dinin ne? Kıblen neresi? Gibi sorular soracaklardır

Hamale-i arş Melekleri : Arşı taşıyan meleklerdir

Mukarrabun ve İlliyyun Melekleri: Allah’ı devamlı tesbih eden meleklerdir

HADİSLERDE İSMİ GEÇEN DİĞER MELEKLER

• İnsanın kalbine doğru ve gerçekleri ilham eden melekler

• Namaz kılan insanla birlikte “amin” deyen melekler

• Her gün namazlarda mü’minlerle beraber olan melekler

• Yeryüzünde Allah’ı zikreden, Kur’an okuyan müslümanları ziyaret eden melekler

• Özellikle alimleri ve ilim meclislerini ziyaret eden melekler

Alıntı Yaparak Cevapla

Kuran'da Adı Geçen Melekler Ve Görevleri

Eski 10-28-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kuran'da Adı Geçen Melekler Ve Görevleri



MELEKLERE İMAN

Melek; erkeklik ve dişilik özelliği olmayan, yemeyen, içmeyen, evlenmeyen, doğmayan, doğurmayan, normal gözle görülmeyen, Allah'ın emirlerine itaat eden yaratıklardır

Arap dili uzmanlarına ve bazı İslâm âlimlerine göre "Melek", arapça bir kelime olup, "Elûk" veya "Elûke" kökünden gelir Elûk, "götüren", elûke ise "haber götüren" manâsınadır Çoğulu "melâike" gelir Ancak "melek" kelimesinin, Arapça'da bazan, hem tekil, hem çoğul manasında cins ismi olarak kullanıldığı da görülür Bu kelimenin kökü sayılan "elk", aslında, "risalet" yani "elçilik"; melekde, "elçi" demektir Kelime önce, mef'al vezninde "melek" idi Sonra hemze "lâm" harfinden sonraya alınarak "melek" olmuş; daha sonra hemze de kaldırılarak "melek" haline getirilmiştir Bu gibi değişikliklere Arapçada çokça rastlanır

Müfessir İbn Hayyâm ve dilcilerden Rağib el-İsfahânî, melek kelimesinin, "kuvvet ve iktidar sahibi" anlamına gelen "melk" veya "mülk" kökünden türetildiği görüşündedirler Dolayısıyla melek kelimesi lügat bakımından; haberci, elçi, kuvvet ve iktidar sahibi, tedbir ve tasarruf manalarına gelmektedir İslâm dininde ise; melek denince, akla önce, peygamberlere gönderilen ilâhî elçiler; sonra, insanlar ve kâinat üzerinde Allah (cc) namına tasarrufta bulunan ve O'nun emirlerini ve verdiği vazifeleri aynen yerine getiren kudret sahibi manevî varlıklar gelmektedir

İngiliz müsteşriklerinden D B Macdonald, melek kelimesinin İbranîceden Arapçaya geçmiş olabileceği düşüncesine kapılmış ise de, daha sonraki araştırmalarında İbranicenin çok eski kitabelerinde böyle "bir fiilin hiç bir izine rastlanmadığını itiraf etmiştir (Macdonald Melek mad İA, Fazla bilgi için bk "İbni-Manzur Lisânül-Arap, XII, 386-387; Râğib el-Müfredât s 49; M Hamdi Yazır Hak Dini Kur'an Dili, I, 301-303)

Meleklerin hakikatı, cinsleri, sıfat ve özellikleri hakkında bazı farklı görüşler varsa da; Ehl-i Sünnet âlimlerinin Kitap ve Sünnete dayanan ortak görüşleri icmalî olarak şöyledir: Melekler; Allah Teâlâ'ya ibadet ve taatle meşgul olan ruhanî, nuranî, lâtif varlıklardır Allah'ın kendilerine verdiği her emri derhal ve aynen yerine getirirler ve asla itaatsizlik etmezler (et-Tahrîm, 66/6) Melekler, "emanet" sıfatıyla muttasıfdırlar Kur'ân-ı Kerim'in birçok ayetlerinde meleklerin, kâinattaki bütün varlıklar gibi bağımsız olarak yaratılan, fakat insanlara ve diğer canlı ve maddî yaratıklara mahsus olan yeme, içme, uyuma ve evlenme gibi sıfatlardan; erkeklik ve dişilik gibi cinsiyetten ve her çeşit günah işlemekten uzak, daima Allah'ı tenzih ve tesbih eden nuranî lâtif varlıklar olduğu bildirilmiştir Bu özellikleri sebebiyle, Cenab-ı Hak tarafından kendilerine verilen her türlü işleri yapmaya, en kısa zamanda en uzak yerlere süratle gitmeye, diledikleri şekil ve surette görülmeye muktedir olan, Hak Teâla'nın mükerrem kulları, şerefli ve kutsal yaratıklarıdır Nitekim Kur'ân-ı Kerim'de şöyle buyrulur:

"Belki onlar, Allah'ın şerefli kullarıdır Onlar Allah'ın sözünden önce söz söylemezler ve O'nun emrettiklerini (hemen) yaparlar" (el-Enbiya, 21/26-27); "Onlar, Allah'ın emirlerine (isyan edip) karşı gelmezler ve emrolundukları şeyleri (aynen) yaparlar" (et-Tahrim 66/6); "Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nundur O'nun katındakiler O'na ibadet etmekte (asla) kibir göstermezler ve (asla) yorulmazlar Gece ve gündüz durmadan (yorulmadan) O'nu tesbih (ve takdis) ederler" (el-Enbiyâ, 21/19-20)

Şu ayet-i kerîmelerde ise Allah (cc); "Gökleri ve yeri yoktan var eden, melekleri ikişer, üçer ve dörder kanatlı elçiler yapan Allah'a hamdolsun O, yaratmada dilediğine (dilediğini) artırır Muhakkak ki Allah her şeye kadirdir" (el-Fâtır 35/1); "Onlarla kendi arasına bir perde çekmişti Biz de Ruhumuzu (Cebrail as) ona gönderdik (O) ona düzgün bir insan şeklinde göründü " (Meryem, 19/17) buyurmaktadır Ayrıca Peygamber (sas), Cibril (as)'i insanlardan biri (Ashab'dan Dihyetü'l-Kelbî) suretinde gördüğünü meşhur Cibril hadisinde beyan etmiştir (Buhârî, İman, 1; Müslim, İman, 1)

Bu ayetlerden ve onları açıklayıp manaca destekleyen pek çok sahih hadislerden, her müslümanın melekler hakkında, aşağıda sıralanan özelliklerine inanması gerekmektedir:

1 Melekler, Allahu Teâlâ'nın yarattığı kullarıdır Öyle ise onlar, Hak Teâlâ'nın haşa kızları, çocukları olmadıkları gibi, asla düşmanları da değildir (Putperest Arap müşriklerin ve eski din mensuplarının melekler hakkındaki sapık inançları hayalî olup batıldır)

2 Melekler, Allah'ın emirlerine harfiyen bağlıdırlar O'na asla karşı gelmez ve isyan etmezler, herhangi bir yasağını çiğnemezler, günah işlemezler Çünkü "İsmet" ve "Emanet" sıfatlarıyla muttasıfdırlar Bütün meleklerin ortak özelliği; daima Allah'a hamd ve senada bulunmak, O'nu itaat ve ibadetle, tesbih etmektir (el-Enbiyâ, 21/26-27; el-Mümin, 40/7)

3 Meleklerin, nuranî mahiyetlerine uygun (yaptıkları iş ve vazifelerine göre) ikişer, üçer, dörder kanatları vardır Bu husus, Allah kelâmı Kur'an ayetleriyle sabittir Ancak; gâib (görülmeyen) âlemden olan, maddî kesafetten soyutlanmış, mahiyeti bilinmeyen melekleri kuşlar gibi kanatlı, maddî varlılar olarak tasavvur etmek, yanlış bir anlayıştır Çünkü onlar Allahu Teâlâ'nın irade ve takdiri ile bizim gözlerimizle görülecek şekilde yaratılmamış, Kuran'ı Kerimde bir konuda açık bilgi verilmemiştir Sözü edilen kanat, meleğin yaratılış gayesi ve nuranî mahiyeti ile bağdaşan, vazifelerini en süratli bir şekilde yerine getirmelerine delâlet eden manevî bir kanat, bir kuvvet ve iktidar sembolüdür Bu söz, temsilî ve mecazî bir ifade tarzıdır Nitekim, din ve dünya ilimlerine sahip olan bir kimseye, mecazen "zül-cenaheyn" iki kanat sahibi dendiği gibi; anaların çocukları için "şefkat ve merhamet kanatları"ndan bahsedilir Hristiyanlar ise melekleri, bir kuş gibi kanatlı olarak düşünür ve tasvir ederler Onların İslâm itikadından ayrıldıkları bir husus da budur

4 Kur'ân'a ve Sünnete göre melekler, gözle görülmeyen, nurdan (ışıktan) yaratılmış olmalarına rağmen, Cenab-ı Hak onlara, gerektiğinde diledikleri kesif cisimler ve insan şekline girerek görünme gücünü bağışlamıştır (M Said Ramazan el-Butî, Kübrâl-Yakîniyyât el-Kevniyye, s 271-278; A A Aydın İslâm İnançları, I, 402-403)

Melekler Neden Görünmezler?

Melekler, nurdan yaratılan, ruhanî ve lâtif varlıklar oldukları için, kendilerine mahsus olan bu mahiyet ve hakikatları onların insan gözüne görünmesine engel teşkil eder Çünkü, maddî olan insan gözü, melekler gibi nuranî, lâtif ve soyut varlıkları görebilecek şekil ve vasıfda yaratılmamıştır Ancak Cenabı Hak, hidayet rehberi olarak gönderdiği üstün vasıflı insanlar olan peygamberlerine bu kuvveti verdiğinden, yalnız onlar melekleri hakikî hüviyetleri veya Allah'ın dilediği surette görebilirler

Kur'an-ı Kerim'de insanların topraktan; cinlerin ve şeytanın yalın ateşten yaratıldıkları, "Cin'i de, yalın ateşten yarattık" (er-Rahman, 55/15) âyetiyle beyan olunmakta ise de; (iblis) Ben ondan (Âdem'den) daha üstünüm Beni ateşten yarattın, onu çamurdan yarattın' dedi" (es-Sâd 38/76) ayetinde görüleceği gibi; meleklerin hangi maddeden yaratıldığı bildirilmemiştir Ancak Sahih-i Müslim'de Hz Aişe (Ranha) dan nakledilen sahih bir hadiste Peygamber Efendimiz (sas), "Melekler nurdan, cinler yalın bir ateşten yaratıldı" (Sahih-i Müslim 7/226 (1333 H)) buyurmuştur Bu hadis, meleklerin maddî olmayan nuranî, lâtif varlıklar olduğuna, meleklerle cinlerin iki aynı asıldan gelen iki ayrı varlıklar olduğuna delâlet etmektedir

Meleklere İman, Her Müslümana Farzdır:

Meleklerin mana ve hakikatı, cinsleri, sıfat ve özellikleri hakkında Ehli Sünnet alimlerinin Kur'ân-ı Kerim ve Peygamberimiz (sas)'in sahih hadislerine dayanan (ve yukarda açıklanan) ortak görüşleri, her müslümanın inanması gereken melek anlayışını ortaya koymaktadır Vasıfları ve görevleri Kur'ân-ı Kerim'in pek çok âyetlerinde tafsilî olarak anlatılan meleklere iman etmek, İslâm'da iman esaslarından biridir Bu inanç, İslâm dininin inanç sistemi arasında çok önemli bir yer işgal eder Çünkü melekler; Rab Teâla'nın insanlara bir lütfu ve keremi sayılan "peygamberlik müessesesi"nin temeli olan Allah'ın "ilâhî vahyini", görülmeyen gayb âleminden, insanlara, onlar arasından seçilen peygamberlere indiren "Allah'ın ilâhî elçileri"dir Melekler, yaratılan bu âlemin, göklerde ve yeryüzünde nizam ve intizamını sağlayan Allah'ın ruhanî yaratıkları, insanları koruyan, onlara hayrı ve iyiliği ilham eden, yaptıkları işleri yazan şerefli kâtipler, nuranî yüce varlıklardır

Bu esasa göre, vahye ve peygamberliğe, hatta ahirete ve gaybiyyât denilen "ahiret ahvali"ne, Cennet ve Cehenneme inanmak ancak meleklere iman etmekle mümkün olur O halde peygamberlere ve onlara indirilen semavî kitaplara inanmadan önce, onlara peygamberliği getiren, vahyi ve kitapları indiren "meleklerin varlığına" kesin olarak inanmak lâzımdır Bu bakımdan, "meleklere iman", "peygamberlere iman" demektir Melekleri inkâr ise, peygamberliği de inkâr sayılır İşte bu sebepledir ki, meleklere iman; "iman esasları" arasında "Allah (cc)'a iman"dan sonra yer almıştır Nitekim Kur'ân-ı Kerim'de; Allah'a imandan sonra meleklerine, daha sonra kitaplarına ve peygamberlerine iman etmek emredilmiştir: Bakara sûresinde, Peygamber, Rabbinden kendisine indirilene (Kur'an'a) inandı, mü'minler de inandılar Her biri Allah'a, meleklerine, kitaplarına ve peygamberlerine inandı" (2/285) buyurulur Esasen diğer iman esaslarına (ahirete, kaza ve kadere) iman etmek de, herşeyden önce Allah Teâlâ'ya, sonra O'nun meleklerine inanmakla mümkün olur Bu bakımdan meleklere iman, Kur'an da, Allah'a imandan hemen sonra zikrolunmuştur Bu konuda Resulullah (sas)'den Hz, Ömer (ra)'ın rivayet ettiği meşhur hadiste, peygamberimiz (sas), vahiy meleği Cibril (as) ile konuşmuş, kendisine "iman nedir" diye sorduğunda Resulullah (sas), şöyle cevap vermiştir: "İman; Allah'a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, ahiret gününe, hayriyle şerriyle kadere inanmaktır" (Müslim, İman 1; ayrıca Buharî, Ebu Davud, Tirmizî ve Nesaî de benzerlerini rivayet etmişlerdir) Bu ve benzeri kesin nasslarla sabit olan meleklerin varlığını inkâr eden; Kur'an, Sünnet ve İcma-ı Ümmet ile, kâfir olur Çünkü Hak Teâlâ, Kim Allahı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve ahiret gününü inkâr ederse; o uzak bir sapıklığa düşmüştür" (en-Nahl 16/2) buyurmuştur Dolayısıyla, melekleri inkâr etmek, hem Kur'an'ı, hem de peygamberliği inkâr sayılır

O halde gerçek şudur ki; meleklerin varlığı naklen sabit, aklen caizdir Çünkü, bütün peygamberler meleklerin var olduklarını bildirmişler Hz Peygamber (sas)'de onları bizzat görmüş ve var olduklarını haber vermiştir Kur'ân-ı Kerim de meleklerden, onların vasıflarından yaptıkları çeşitli vazifelerden, Allah katındaki yüksek derecelerinden söz eden pekçok âyet vardır Allah kelâmı olan Kur'an'ın her verdiği haber haktır ve gerçeğin kesin ifadesidir Peygamberler ise, masumdurlar İsmet, sıdk, tebliğ ve emanet sıfatları ile muttasıf olduklarından, asla yalan söylemezler O halde müslümanlar, Kur'ân ayetleri ve sahih hadislerle kesin olarak sâbit olan, bütün geçmiş peygamberlerin ve semavî dinlerin varlıklarında ittifak ettikleri meleklere iman etmekle mükelleftirler Bu sebeble, şer'an (Kitap ve Sünnet ile) sabit olan melekleri inkâr etmek, küfrü gerektirir İnkâr edeni iman ve İslâm dairesinden çıkarır Bu konuda varid olan muhkem ayetleri ve şer'î delilleri te'vile kalkışmak asla caiz değildir , Melekler, "gaybiyyât" denilen görülmeyen âlemde mevcut nuranî lâtif varlıklar olduklarından; biz onları göremezsek de, var oldukları, dinî naklî delillerle sabit olduğundan, insan aklı da onların varlığını inkâr edemez Gerçi akıl, melâikenin ne varlığını, ne de yokluğunu kesin delillerle isbat edemez Fakat, aklı selîm, gözle görülmeyen bu gibi lâtif varlıkların varlığının imkansız olmadığına, aksine onların da, "vücudu caiz" olan şeylerden olduğuna delâlet eder Çünkü; meleklerin varlığını inkâr edebilmek için, aklî, felsefî veya ilmî verilere dayanan hiç bir delil ortaya konulamaz Aksi halde; gözümüzle göremediğimiz ve bu gün ilmin ve felsefenin mahiyet ve hakikatini tesbit edemediği "hayat cevheri"nin, "insan ruhu"nun ve aklımızın da varlığını inkâr etmemiz gerekir Fakat göremiyoruz veya mahiyetini bilemiyoruz diye; ne ruhu, ne aklı, ne hayat gerçeğini ve ne de görünmeyen, fakat varlığı ilmen bilinen kuvvet ve enerji gibi gerçekleri inkâr edemeyiz O halde, ruh ve akıl gibi maddî olmayan ve "mücerredât" denilen maddeden soyutlanmış manevî, gaybî varlıklara da inanmaya mecburuz Bu gibi soyut varlıklar, müşahede (gözlem) ve tecrübeye dayanan müsbet ilmin sınırları dışında kalan fizik ötesi, gaybî, manevî yaratıklardır Nitekim, özellikle Sokrat ve Eflatun gibi İlâhîyat Felsefesiyle uğraşan ve bir çok eski filozoflar, fizik ötesi ruhanî varlıkların var olduğuna inanmak zorunda kalmışlar ve onlara "misaller âlemi", "ervâhı ulviyye" ve "nüfûz-ı mücerrede" gibi felsefî isimler vermişlerdir Bu günkü müsbet ilimlerle uğraşan meşhur bilginlerin büyük çoğunluğu, fizik ötesi bir takım kuvvet ve varlıkların bu maddî-kevnî âlemde görülen bazı olayların meydana gelmesine sebeb olduğunu kabul ve itiraf etmektedirler Bütün bu gerçekler ve ilmî veriler, meleklerin varlığının aklen caiz ve mümkün görüldüğüne kesin olarak delâlet etmektedir Özet olarak diyebiliriz ki, melekler de, aklımız ve ruhumuz gibi vardır

Gerçi biz onları göremiyoruz ama, peygamberler görmüşler ve büyük bir melek olan Cebrail (as) elçiliği ile Allahu Teâlâ'nın vahyine mazhar olmuşlardır Onlar, vahiy meleği aracılığı ile Allah'ın emir ve yasaklarını alıp, öğrenmişler ve insanlığı hidayete ve saadete yöneltmişlerdir Nitekim Kur'ân-ı Kerimde, Peygamberimiz (sas)'e aynı şekilde indirilmiş ve bize meleklerin varlığını haber vermiştir Onun içindir ki bütün müslümanlar, Kur'ân-ı Kerim'in ve Peygamber (sas) Efendimizin haber verdiği ve aklın da varlığını inkâr etmediği meleklere inanırlar Çünkü melekleri inkâr, mukaddes kitapları ve peygamberleri de inkâr etmeyi gerektirir

Kur'ân-ı Kerim'de geçen pek çok ayetlerde meleklerin çeşitli görevleri belirtilmiş, yaptıkları işlerin önemine ve özelliğine göre aldıkları özel isimler beyan olunmuştur Yerlerde ve göklerde, Kürsî'de ve Arş etrafında, Beytu'l Ma'mur ve Sidre-i Münteha'da, Cennet ve Cehennem'de sayısız melekler vardır Bütün meleklerin çok çeşitli olan görevlerine ve yaptıkları işlerin mahiyetine göre tanzim edip bunları yöneten dört büyük melek, meleklerin başları ve amirleridir Bu görevlerin en başta geleni ve en önemlisi; peygamberlere Allah (cc)'ın ilâhî vahyini ulaştırmak, yani Allah'ın emirlerini tebliğ etmektir Bu bakımdan, melek denilince akla her şeyden önce, "Cebrail" adıyla tanınan vahiy meleği gelir Sonra diğer görev gruplarının başları olan Azrâil, Mikâil ve İsrâfil gelir Bu dört melek meleklerin "Resulleri"dir

Kur'ân-ı Kerim'in beyanına göre melekleri, şu üç büyük grupda toplamak mümkündür:

A) "İlliyyûn, Mukarrebûn" diye anılan melekler Bunlar, daima Allahu Teâlâ'yı tenzih ve tehlil ile, O'na ibadet ve taatla meşguldürler Muhabbetullah (Allah sevgisi) ile istiğrak halindedirler

B) "Müdebbirât" diye bilinen melekler olup, bu kâinatın nizam ve intizamını temin etmekle görevlidirler Allah'u Teâlâ'nın yerlerde ve göklerde irade ve kudretinin tecellisine aracılık ederler

C) Her şeyden önce, Peygamberlere vahyi ilâhîyi ulaştırmakla görevli olan ilahî elçilerdir Bunlar genellikle bütün insanların ruhî halleri ve tekâmülleri ile meşguldürler İnsanlarla ilgili çeşitli görevleri vardır

Gerçek şudur ki; bütün meleklerin ne gibi görevleri olduğunu tafsilâtıyla bilmemize imkân yoktur Ancak Kur'ân-ı Kerim, meleklerin bazı görevlerini ve her göreve göre onlara verilen melek ismini haber vermiştir Onlara, bildirildiği isim ve vasıflarıyla inanmak gereklidir Çünkü bu görev ve ve isimler kesinlik ifade eden dinî nasslarla sabit olmuştur Genellikle insanların ruhî tekâmülleri, dünya ve ahiret hayatları ile ilgili olan meleklerin, Kur'an ayetleri ve Peygamberimizin sahih hadisleri ile beyan olunan görevleri ve her birinin isimleri ana hatlarıyla şöylece özetlenebilir:

1- Melekler, Allah'tan vahiy getiren ilâhî, elçilerdir Meleklerin insanlarla ilgili en büyük ve en önemli görevleri; onları hidayete sevkeden, iki cihanda saadet ve selâmete ulaştıran ilâhî vahyi peygamberlere tebliğ etmek, Allah'ın kelâmını, emir ve hükümlerini, mümtaz kulları olan peygamberlerine ulaştırmaktır Meleklerin başta gelen bu görevleri, bir çok Kur'an ayetleri ile sabittir Allah (cc) şöyle buyuruyor: "Gökleri ve yeri yaratan, melekleri ikişer, üçer, dörder kanatlı "elçiler" yapan Allah'a hamdolsun Allah dilediğine dilediğini (peygamberlikle) arttırır Şüphesiz Allah herşeye kadirdir" (el-Fatır, 35/1) Bu ayette Allah (cc), yüce zatı ile peygamberleri arasında risaletini ve ilâhî vahyi onlara tebliğ eden "melekler" yarattığını bildiriyor Kanat tabiri; ruhlar âleminde, meleklerin kudretini ve Allah'ın ilâhî emirlerini süratle yerine getirdiklerini beyan eden mecazî bir ifadedir Başka bir ayette de şöyle buyurur

"Allah, kullarından dilediğine kendi emrinden bir ruh (vahiy) ile "melekleri" indirerek şöyle der: (insanları) uyarın ki; benden başka (tapılacak) ilâh yoktur Benden korkun" (en-Nahl, 16/2) Ayetten anlaşıldığına göre Allahu Teâlâ, ilâhî vahyini vahiy melekleri vasıtasıyla, dilediği seçkin kulları olan peygamberlerine indirir Onlar insanlara, Allah'ın birliğini, ibadete ve korkulmaya lâyık tek mabud olduğunu bildirirler Ayette vahiy, ruha benzetilmiştir Çünkü ruh, nasıl cesedin dirilmesine sebeb olursa; vahiy de insanları ve milletleri dirilten bir ruh gibidir Bu iki ayette vahiy meleklerinden bahsedilmekte ise de, Kur'ân-ı Kerime göre Hz Muhammed (sas)'e vahyi getiren meleğin ismi Cebrail'dir Bu kelime bazı âlimlerin görüşlerine göre, "Allah'a hizmet eden", manasına olup, Arapçası "Cibril"dir Allah (cc) şöyle buyuruyor: "Deki: Kim Cibrile düşmansa, bilsin ki, o, Kuranı Allah'ın izniyle-kendinden öncekileri tasdik edici ve müminlere yol gösterici ve müjdeci olarak-senin kalbine indirmiştir" (el-Bakara, 2/97) Cibril Kur'an'da "Ruhu'l-Emin" ve "Ruhul-Kudüs" olarak da geçer: "Şüphesiz ki Kur'an, âlemlerin Rabbinin indirdiği (bir kitap) tır Onu "Ruhu'l-Emin" (Cebrail) senin kalbine, uyaranlardan olman için indirmiştir" (eş-Şuarâ, 26/192-193), "De ki onu "Ruhu'l Kudüs" (mukaddes, temiz ruh) Rabbinden hak olarak indirdi" (en-Nahl 16/102) Hz Muhammed (sas)'den önceki peygamberlere de vahyin aynı yolla indirildiği bildirilmiştir (en-Nisâ, 4/163) Cebrail (as)'a "Vahiy meleği" ve "Namusu Ekber" de denir Dört büyük melekten biri olarak, "Rasul" diye de anılır O, Vahiy meleklerinin başı ve resuludur En büyük ve en şerefli melektir (ayrıca bk Cebrail, maddesi),

2- Meleklerin önemli vazifelerinden biri de; Allah'ın sevgili kulları olan peygamberlerini destekleyerek onlara kuvvet vermek, karşılaştıkları güçlükleri kolaylaştırmak ve üzüntülü anlarında onları teselli etmektir Bu yardım ve manevî destek, hemen her peygamber için daima görülmüştür Bunun örnekleri çok olup, pekçok Kur'an ayetleriyle sabittir Bu konuda, diğer peygamberler arasında Hz İsâ (as)'nın ismi çok geçer Çünkü İsâ peygamber ve annesi Hz Meryem, Yahudilerin ciddi hücumlarına ve çirkin iftiralarına maruz kalmıştır Kur'ân-ı Kerim'de üç yerde (el-Bakara, 2/87, 253 ve en-Nisâ 4/110), Hz İsa'ya; Ruhu'l-Kudüs, yani Cebrail (as) tarafından kuvvet verildiği bildirilmiştir Bir ayette şöyle buyurulur: "Meryem oğlu İsa'ya apaçık deliller verdik, onu Ruhu'l-Kudüs ile destekledik" (el-Bakara 2/87 ve 253) Melekler, Peygamber (sas) Efendimiz için, daima salâvat getirirler (el-Ahzab, 33/56)

3- Melekler, peygamberlerle beraber olan, onların yolunda yürüyen imanları kuvvetli gerçek müminlere ve salih kullara da kuvvet vererek destek olurlar Müminlere darlık zamanlarında (özellikle, Allah yolunda savaşırken saf tutarak) yardım ederler ve müjdeler verirler Kur'ân-ı Kerim'de: "Rabbimiz Allah'tır deyip dosdoğru yolda yürüyenlerin üzerlerine (müjdeci) melekler iner Onlara: Korkmayın, mahzun da olmayın, size vadedilen Cennetle sevinin Sizin dünya hayatında da, ahirette de dostlarınız Biziz" (el-Fussilet, 24/30-31) buyrulur Meleklerin, müminlere inişi, onların dünyada hayrı ve doğru olanı kalplerine ilham etmeleri şeklinde olabileceği gibi; onları huzurlu kılmak, Allah'ın kendilerine vadettiği Cennetle müjdelemek şeklinde de olabilir Bu gruptaki yardımcı melekler, müminlere dünya ve ahirette dost ve arkadaş olduklarını söyleyerek, sıkıntılı hallerinde onları teselli ederler Nitekim Hak Teâlâ, Peygamber (sas)'e ve beraberindeki Ashâb-ı Kirama, kâfirlerle Allah yolunda savaşırken onlara yardım eden ve müminleri düşmanlarına muzaffer kılan melekler gönderdiğini bildirir Bu konuda Cenab-ı Hak şöyle buyuruyor: "Hani siz Rabbinizden imdat (yardım) istemiştiniz O da; "Ben size birbiri ardından gelen bin melekle imdat ediyorum" diye duanızı kabul etmişti" (el-Enfâl, 8/9-10) Diğer bir ayette; "Rabbinizin, indirdiği üçbin melekle yardım etmesi yetmez mi?" (Âl-i İmran, 3/123); Başka bir ayette beşbin melek indirildiği (3/124); bir diğerinde, "kuvvetli rüzgâr ve göremediğiniz askerler gönderdik" (el-Ahzâb 33/9) buyurulur Nitekim müslümanların, kâfirlerle yaptıkları üç savaşı da Allah'ın izni ve meleklerin yardımı ile kazandıkları tarihen sabittir

4- Meleklerin bir vazifesi de; insanların ruhen yükselmelerine yardım etmek ve onları, iyi, güzel ve hayırlı işlere yöneltmektir İnsanlar ancak meleklerin indirdiği ilâhî vahiy ve telkin ettikleri ilâhî ilham ile ruhî hayatın ne olduğunu arılayabilir ve ruhî melekelerini geliştirerek ruhen yükselebilirler Melekler, müminlere manevî kuvvet vererek ruhen yükselme düşüncesinin dünyada yerleşmesini sağlarlar Meleklerin müminler, hatta kâfirler için dua etmeleri, bütün insanları ruhen yükselme yoluna sokmak içindir Müminleri Allah'ın izniyle hidayete sevkederek onları aydınlığa çıkarmaları, hep bu ruhî yükselmeyi sağlamak içindir Meleklerin insanlarla ilgili olan bu görevleri; onların ruhen yükselmelerine yardım etmek, böylece onları ruhî olgunluğa eriştirmek gayesi taşır Genel olarak her türlü iyi, güzel ve hayırlı işler, bu ilham meleklerinin iyi telkinleri ve bizi o işlere yönlendirmelerinin sonucudur

5- Bu gruptaki meleklerin diğer bir görevi de; bütün insanların hidayetleri ve doğru yolu bulmaları için duada ve şefaatta bulunmalarıdır Şefaat, hüküm gününde günahkârlar hesabına Allah'a yalvarmaktır Bu dua ve şefat; "Rahmeti her şeyi kuşatan Allahu Teâlâ'nın iradesiyle bütün insanlar için ise de; meleklerin yalnız müminlere mahsus olan duaları daha kuvvetlidir Nitekim Hak Teâlâ; "Arşı yüklenen ve çevresinde bulunanlar, Rablerini överek O'nu tesbih ederler, O'na inanmışlar Müminler için: "Rabbimiz, rahmetin ve ilmin herşeyi (kavramış ve) kuşatmıştır Tevbe edip Senin yoluna uyanları bağışla, onları Cehennem azabından koru"diye (dua eder ve) bağışlanma dilerler " (el-Mümin, 40/7-9) buyurmuştur Peygamberler ve Peygamberimiz (sas) için meleklerin duası ise, onları övmek ve salâtü selâm getirmekti (el-Ahzâb, 33/56) Meleklerin şefaatından şöyle söz edilir: "Göklerde nice melekler vardır ki, şefaatları hiç bir fayda vermez Ancak, Allah'ın dilediği ve razı (hoşnut) olduğu kimseler hakkında O'nun izniyle (meleklerin şefaati) fayda verir" (en-Necm, 53/26)

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.