|
|
Konu Araçları |
dilimizin, gelişmesi, üzerine|makalelerdenemeler |
Dilimizin Gelişmesi Üzerine|Makaleler-Denemeler |
10-24-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Dilimizin Gelişmesi Üzerine|Makaleler-DenemelerDilimizin Gelişmesi Üzerine Dilimizin gelişmesi, batılılaşma çabamızın, devrimlerimizin zorunlu bir sonucudur Bir uygarlık değiştiriyoruz Doğunun durgun, içine kapanık, bir azlığın çıkarına kurulmuş ortaçağ toplum düzeninden ayrılmaya çalışıyoruz Yaşayışımızın bütün alanlarında bu gidişin kaçınılmaz etkileri olacaktır Dilimiz de ister istemez bu akıma uyacak, giderek batı uygarlığının gereklerini karşılamaya yeterli bir dil olacaktır Gelişmenin gerçek anlamı da bu değil midir? Arınması gerekli bir dilimiz var bizim Bu daha çok aydın çevrelerin dilidir Çoğunluğun pek anlamadığı, konuşmadığı bir dil Buna yazı dili, bilim, sanat dili diyenler var Gerçekte yapmacık, yaşama gücünü yitirmiş, Osmanlıca artığı bir dildir bu Yalnız sözcükleri (kelimeleri) bakımından değil, dokusu, söz dizimi bakımından da konuşulan Türkçeyle pek ilgisi yoktur Yüz elli yılı aşan bir süreden beri değişegelen Osmanlıcanın bugünkü durumudur Osmanlıca, Osmanlı aydınlarının diliydi Arapça, Farsça, okumuşlardı onlar Bu dilleri kullanmakta bir sakınca görmezlerdi Yaşayışı, düşünüşüyle, beğenileriyle, halktan uzaklaşmış kimselerdi Çoğunluğun dışında mutlu bir azınlıktılar Bunu bir erdem sayarlardı Onların gözünde halk, kaba saba bir topluluktu Dili de öyleydi İncelikten, derinlikten uzak, anlatım gücünden yoksundu Arapça, Farsça dururken elin kaba Türkçesiyle uğraşacak değillerdi ya! Üstelik böylece daha bir bilgili, derin sayılır, saygı da görürlerdi Bilimin de, sanatın da, dilin de kaynağı halktır Halkın tutmadığı, anlamadığı, benimsemediği hiçbir şey yaşamaz Halka dirsek çevirmiş aydının, halkın konuşmadığı dilin ileri bir toplumda yeri yoktur Biz yeni eriyoruz bu gerçeğe Halka yönelişimizin nedeni budur Arınma işte bu yönelişin gereğidir Bunu birkaç kişinin özentisi gelgeç bir akım sayanlar, ya bu gerçeği anlamıyorlar, ya da anlamak işlerine gelmiyor Her çağda çıkarını kurulu düzende gören kimseler olmuştur Arınmanın en az güçlük gösteren yanı, Türkçe karşılığı olan yabancı sözcüklerin atılması, kullanılmamasıdır Kendimizi biraz sıkıya koyduk mu kolayca başarabiliriz bunu Eş anlamlı sözcüklerin dilimize bir güç kazandıracağına, böylece dilimizin zenginleşeceğine inanmıyorum Kimi yerde gerçek, kimi yerde hakikat, kimi yerde de realite demenin dilimize olsun, diyeceklerimize olsun bir yararı dokunur mu? Türkçe karşılığı olmayan Arapça, Farsça sözcükleri ne yapacağız? Biz kullansak bile bizden sonrakiler kullanmıyacaklar onları Frenkçelerini de alamayız Bir çıkmazdan başka bir çıkmaza girmek olur bu Gerçi okullarımızda batı dilleri okutuluyor, okutuluyor ya, gene de köklerine inilmiyor onları; Yunanca, Latince gösterilmiyor, bu dillerin ürünleri incelenmiyor, Batı ekinin (kültürünün) temellerine yabancıyız biz Böyle olmasaydı bile alamazdık batı dillerini Okumuş bir azlığın anlayabildiği bir dile gidemezdik Tek çıkar yol, anlaşılır Türkçe köklerden sözcük türetmek, bir de, bölgesel sözcükleri, deyimleri gün ışığına çıkarmaktır Gelişmenin arınmayı da içine alan daha geniş bir anlamı vardır Salt bir sözcük işi değildir gelişme Batı dillerindeki bütün sözcüklere Türkçe karşılık bulmak da değildir Bir kavram birkaç sözcükle de anlatılabilir İş, Türkçe yazmaktadır Şu yazı dilinin yapmacık, tekdüze söyleyişini sürdürdükten sonra, istediğimizce Türkçe sözcük kullanalım, dilimiz gelişmiş olmayacaktır Konuşulan Türkçeyi alacağız Yalnız İstanbul Türkçesi değil benim dediğim İstanbul'un dışında da Türkçe konuşulur Hem daha bir Türkçe konuşulur Büyük, güçlü bir kaynak var önümüzde Pek el değmedik, işlenmedik bir gömü Sıcak, kıvrak, soluk alıp veren, yaşama gücünü tüm halkımızdan alan bir dil İşte biz bu dili işleyeceğiz Halkımızın konuştuğu gibi yazacağız Buna karşı duranlar, bunu beğenmeyenler bir devrik tümce bellemişler, ona tutuluyorlar Devrik tümce olmazmış, dilimizin kurallarına aykırı düşermiş bu Doğru değil dedikleri Biz çoğu devrik tümcelerle konuşuyoruz Bunu kurallara aykırı bulanlar önce savundukları kuralların dilimize uyup uymadığını düşünsünler Diller kurallardan çıkmaz, kurallar dilden çıkar Oysa, konuşur gibi yazmak yalnızca bir devrik tümce işi de değildir Öyle olsaydı bundan kolay mı olurdu? Diller, yazarların, düşünürlerin sanatçıların yazılarıyla gelişir Daha çok sanatçıların, ozanların öykücülerin, romancıların Dili en iyi onlar kullanır, gelişmesine en çok onlar emek verirler Dil uzmanları, kurumlar, kurullar, dernekler dillerin gelişmesinde ancak yardımcı olabilirler Bilimsel çalışmaların verilerini değerlendiren yazarlardır, sanatçılardır Bir yazar, bir sanatçı diyeceklerini daha iyi bir anlatmak istedi mi yolunu kendisi bulur Uzmanlara danışmaz Yeni bir sözcük mü gerekiyor? Kendisi bulur onu Nitekim bu gereği duyan da kendisidir Ya beğenir uzmanların yaptıklarını, ya beğenmez Beğenirse kullanır, beğenmezse kendisi arar bulur Başka yolu yoktur bunun Yeni sözcükler yaza kullana yerleşirler, yayılırlar Yazarlar kullanmadıkça kimse çıkaramaz onları sözcüklerden, kimse yaşatmaz Büyük bir yapıya, geleceğin ileri Türkçesine çalışılan bir çağda yaşıyoruz Elbirliğiyle başarılacak bir iş bu Dilini seven, diline saygı duyan aydın kişi, dilerse bir şeyler getirebilir bu yapıya İşe yaramak isteyen için bu ne güzel iş, ne büyük mutluluktur |
|