|
|
Konu Araçları |
anlayışı, filozoflarında, ilkçağ, makale, varlık |
İlkçağ Filozoflarında Varlık Anlayışı | Makale |
10-24-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
İlkçağ Filozoflarında Varlık Anlayışı | Makaleİlkçağ Filozoflarında Varlık Anlayışı THALES Aristoteles den öğrenilenlere göre;Thales suyu,sıvı olanı,arkhé,yani bütün şeyin başı,kökü,ilkesi sayıyormuş Onun felsefesinin özü bu imiş bütün şey sudan türer,yine suya döner Düz 1 tepsi gibi olan mekan de su üstünde,ebedi Okeanos da yüzer Thales in öğretisi,kolayca görülebildiği gibi,mythos birlikte büsbütün ilgisiz değil mesela burada Okeanos sözü geçiyor Yunan mitolojisinde Okeanos (okyanus) tanrılar birlikte insanların babasıdır sonraları Thales suya tanrısal diyormuş Bu da mythos un gücünü buna ilave olarak göstermektedir her bu gözlemlerden o,suyun hem yapıcı,hem yıkıcı gücünü,denizin sonsuzluk ve tükenmezliğini,vb çıkarmış mümkün fakat bu gözlemlerle 1 fikir de esas oluyor:doğayı açıklamak sebebiyle girişilen bu eski denemelere-soyut bi şekilde dile getirilmiş olmasa bile-belli 1 fikir kılavuzluk etmektedir;bu da: asla ten hiçbir şey meydana gelmez düşüncesidir(Aristoteles,bunu haklı bi şekilde belirtiyor) Bundan dolayı kendisi meydana gelmemiş ve yok olmayacak olan 1 varlığı bütün şeyin ilk nedeni bi şekilde kabul etmek gerekiyordu Meydana gelmemiş ve yok olmayacak olan varlık da,kendi kendisiyle özdeş kalan,kalıcı olan 1 ana maddedir,arkhé dir Thales in göz önünde bulundurduğu da maddi 1 varlık olan da su dur Suya ana nesne deniyor,bütün şey kendisinden oluştuğu sebebiyle bütün şey sudan,bu ana maddeden çıktığı sebebiyle de,ondan kurulmuştur Bu arkhé kavramı göreceğiz,yalnız Thales ten sonraki gelişmede yavaş,yavaş aydınlanacaktır Thales in kendisi ancak arkhé sorunu üzerinde durmuştur Miletli filozoflar doğayı açıklamalarına esas bi şekilde canlı 1 maddeyi almışlardır Thales,bu anlayışında,canlı birlikte ölü arasındaki karşıtlığı ortadan kaldırıp,bunları daha yüksek 1 birlik içinde kavratacak 1 kavramı ileri sürmeye kalkmıyor Bu karşıtlık,onun sebebiyle henüz 1 mesele değil Sözünü ettiği nesne,onun sebebiyle kendiliğinden canlıdır Bu nesne kendiliğinden değişebilir,türlü biçimlere girebilir,yaratıcı 1 şey bu Thales in bütün şey tanrılarla dolu demiş olduğunu Aristoteles ten öğreniyoruz Bu da şu demek:Her şey canlıdır,bütün şey,içinde tanrısal 1 yaratıcı gücü taşıyan su birlikte doludur Thales 1 de mıknatıs birlikte elektriklendirilmiş kehribarın ruh taşıdığını söylermiş Mıknatıs gibi tesir olan bütün şey yaratıcıdır,canlıdır,ruhludur yalnız sonra birbirinden ayırt edilecek bu canlı ve ruhlu kavramları,ilkin özdeştirler ve başlangıçta ana maddenin değişme yeteneğini anlatmak,bundan muhtelif varlıkların nasıl meydana geldiğini açıklamak sebebiyle kullanılmışlardır ANAXİMANDROS Anaximandros da,Thales gibi,arkhé sorunu üzerinde durmuştur O da var olanların kökeninin,ana maddenin ne olduğunu soruyor Ona göre ilk-maddenin ebedi,tükenmez olması gerekir,sebebi ilk-madde ebedi yaratmasında sınırsız ve tükenmez olduğunu gösteriyor Thales de yeri çevreleyen ebedi ve sınırsız Okeanos ta ana maddeyi bulmuştu fakat ebedi kavramını ilkin açık bi şekilde açıklayıp,bunu maddeye yükleyen Anaximandros olmuştur Bu ebedi ilk-maddeye o Apeiron(sınırı olmayan) adını vermiştir yalnız,Anaximandros ana maddeye ancak sonsuzluk niteliği yüklemekle kalmıyor,daha da ileri gidiyor:İlk-madde ancak ebedi değildir,ebedi olandır da;çünkü ona,daha yakın olan farklı 1 belirlenim yüklenemez Thales ilk-maddeyi su birlikte,demek ki belli,bilinen belli 1 nesne birlikte 1 tutmuştu Anaximandros a göre ise,bunu yapamayız,sebebi bütün belli,belirli şey sonlu ve sınırlıdır da,yani karşıtı birlikte sınırlanmıştır:Sıcak soğuk birlikte,sıvı olan katı olanla,vb sınırlanmıştır bütün belirli olan,dolayısıyla sonlu ve limitli olan şey,meydana gelmiş olan 1 şeydir-sıcak soğuktan,sıvı katıda-ve tekrardan karşıtına döner böylelikle,birbirinin karşıtı olan şeylerden biri,diğeri karşısında vakit,vakit ağır basar;bu da,bunların içinden çıktıkları ebedi ana nesne içinde tekrardan arınmalarına kadar sürer Apeiron anlayışından Anaximandros epey özgün 1 doğa görüşü geliştirmiştir:Apeiron dan önce sıcak birlikte soğuk olmuştur Sıcak,başlangıçta soğuk ve karanlık olanı(biçimlenmekte olan yeri) 1 alev küresi bi şekilde 1 kabuk gibi sarmıştı Soğuk tan 2 karşıt:katı ve sıvı doğmuştur Sıvı dan ,yeri çevreleyen alev küresinin sıcaklığı yüzünden,buğular yükselip alev küresini halkalara,ateşle dolu olan hava tekerleklerine bölmüşlerdir Bu tekerlekler de bazı deliklerinden-güneş,ay-alevler saçarlar böylelikle hava (buhar) birlikte ateşin birleşmesinden gök meydana gelmiştir mekan, Thales in düşündüğü gibi ,düz tepsi biçiminde değil,1 silindir,yuvarlak 1 sütun biçimindedir ve boşlukta serbest bi şekilde durur;gök de yerin etrafında döner mekan,önce denizle kaplı idi, yeryüzünde ilk meydana gelen canlılar da,suda yaşayan,balık gibi yaratıklardı(Anaximandros ,deniz hayvanlarının fosillerini herhalde görmüş olacak) İnsan da,sonra, balığa benzeyen bu ilk canlılardan türemiştir;çünkü yardıma muhtaç 1 çocukluk çağı geçirmek zorunda olan insanın,yeryüzünün bu ilk devirlerinde yaşamış olmasına imkân yoktur ANAXİMENES Anaximenes de arkhé sorunu üzerinde durur;o da ,Anaximandros gibi ana maddenin,bu varlık temelinin birlikli ve ebedi olması gerektiğini söyler fakat bu ebedi şeyi,o da,Thales gibi,belirli 1 şeyle 1 tutar:Ona göre ilk nesne hava dır Hava,ebedi 1 hava denizi bi şekilde evreni kuşatır ve mekan de bu hava denizinde düz 1 tepsi gibi yüzer Düşünmede atılgan olma bakımından Anaximenes,Anaximandros a yetişemiyor Soyut 1 ilke olan Apeiron un yerine somut 1 şeyi hava yı koymakla,doğa tasarımı da,Anaximandros un kine göre, 1 gerileme sayılabilir-felsefe bakımından Yalnız Anaximenes in 2 anlayışı var ki,felsefeye 2 yepyeni görüş bi şekilde girip yerleşmişlerdir: 1Anaximenes, 1 hava(soluk)olan ruhumuz-psykhé-bizi nasıl ayakta tutuyorsa,bunun gibi,her evreni (kosmos) de soluk ve hava sarıp tutar, diyor böylelikle,ruh kavramı felsefede ilk kez bi şekilde ortaya çıkmış oluyor Burada ruh,insanın canlı vücudunu ayakta tutan, daha doğrusu 1 arada tutan,onu canlı kılan,onun ölü 1 yığın bi şekilde dağılmasını önleyen şeydir;burada ruh, hayat diye,canlı vücudu cansızdan ayıran diye anlaşılıyor ve soluk birlikte 1 tutulduğu sebebiyle,maddi 1 şey bi şekilde düşünülüyor tabii İmdi nasıl hava-soluk-olan ruh,insanın vücudunu ölü 1 nesne bi şekilde dağılmaktan koruyorsa, bunun gibi hava da evrenin bütününü,onun düzenini ayakta tutar Hava:canlı, canlandıran şey,faal olan 1 ilke Onun bu canlılığı,etkinliği olmasaydı,evren, yalnızca,ölü,dağılan 1 yığın olurdu;boyuna yepyeni şekiller alan ,kendini canlı bi şekilde değiştiren yaratıcı 1 varlık olamazdı 2her nesnelerin kendisinden çıkmış olduğu nesne,ana nesne kavramının yavaş,yavaş belirdiğini yukarıda söylemiştik Bu maddeönce,Thales te olduğu gibi kendinden değişmekte olan 1 canlı varlık gibi düşünülür ve bu arada ölü nesne birlikte canlı arasında 1 ayırma yapılmaz Bu ayırma,ilk bi şekilde, Anaximenes te belirmeye başlamıştır O ana maddenin canlı olması gerektiğini düşünmekle, nesne kavramının belirlenmesine doğru kritik 1 adım atmış oluyordu Thales ,suyu yalnızca ölü 1 nesne değil de,canlı gibi değişebilen 1 varlık saydığı sebebiyle, bu ana maddeden nasıl oluyor da ya da ne gibi 1 süreçle nesnelerin çokluğu meydan gelebiliyor?sorusunu sormak gereksemesini duymamıştı Anaximenes te ise,bu sual bundan sonra ortaya konuluyor Çünkü Anaximenes havayı,hayatın ve ruhun asıl maddesi saymakta,kapsamlı bi şekilde nesne kavramı da,kendisinde 1 şeyler olan,1 şeyler geçen nesne kavramı belirmiş, bununla da bu maddede olup bitenler üzerinde,maddedeki süreç üzerinde 1 düşünceye yol açılmış oluyor Gerçekten Anaximenes bu sual üzerinde durup düşünmüştür Kendi kendisiyle eşdeğer kalıp değişmeyen, bununla ile 1 yığın kılığa giren ana maddedeki bu süreç,bu değişme nasıl oluyor? Anaximenes in öğrettiğine göre:Hava,yoğunlaşma ve gevşemesi birlikte muhtelif nesnelere dönüşür: genişlemesi ve gevşemesiyle ateş olur;yoğunlaşmasıyla rüzgarlar,bulutlar meydana gelir;bulutlardan su,sudan toprak,yüksek 1 yoğunlaşma derecesinde de taşlar meydana gelir böylelikle,ateş,sıvı ve katı-maddenin bu 3 ana biçimi-özü bakımından hep kendisiyle eşdeğer kalan tek 1 ana maddenin muhtelif yoğunlaşma ve gevşeme evrelerinden farklı 1 şey değildir her varolanlar bu ana maddeden kurulmuşlardır ve bütün şey onun bu anlatılan değişmeleri yüzünden oluşur HERAKLEİTOS Herakleitos un da başlıca ilgisi,Miletliler gibi,varlık sorununa yönelmiştir O da,öz varlığın her değişiklikler içinde birliğini yitirmeyen o hakikat varlığın,o ana maddenin(arkhé) ne olduğunu araştırır Ona göre,evrenin esas maddesi ateş tir Ateş,her varolanların ilk hakikat temelidir,her karşıtların birliğidir,içinde her karşıtların eridiği birliktir Varlık sorununa verilen bu yanıtta,Miletlilerinki birlikte,1 Anaximenes inkiyle karşılaştırılırsa,pek 1 yenilik yok Burada 1 nesne yerine farklı 1 nesne,hava yerine ateş konmaktadır yalnız,Herakleitos un bu savını kanıtlayışı yakından incelendikçe,onun düşüncesiyle Miletlilerinki arasında temelli 1 ayrılık olduğu görülür Miletli filozoflar ana maddeyi kalıcı,kendi kendisiyle özdeş 1 şey,doğanın değişmeyen tözü sayıyorlardı Onlar sebebiyle bu kalıcı töz,doğada en telli,en kritik olandır,hakikat physis,asıl doğa budur,bu değişmeyip kalan şeydir Buna bedel Herakleitos,şunu belirtmekten usanmaz: alem boyuna akan 1 süreçtir,başı sonu olmayan 1 değişmedir,asla durmayan bu değişme içinde kalan,sürüp giden hiçbir yoktur Pante rei-her şey akar:bu onun ana görüşü İşte ateşin ilk-madde olduğu düşüncesine de Herakleitos buradan varıyor mesela 1 tahtayı yakıp kemiren alevin,tahtayı boyuna yakıp kemirir,onu boyuna duman ve buğdaya çevirir alem de böyle tükenmez canlı 1 ateştir,devamlı 1 yanma sürecidir Daha doğrusu,dönümlü (periyodik) 1 süreçtir bu Bunda,devamlı bi şekilde,1 yokuş yukarı çıkaran,1 de yokuş aşağı indiren yol bulunur alem ateşten meydana gelmiştir ve burada olup bitenlerin sonundaki 1 Büyük sene da tekrardan ateş tarafından kemirilecektir-yeniden doğmak sebebiyle Bu,böylece,nöbetleşe,dönümlü bi şekilde asla tükenmeden sürüp masraf Bu devamlı oluş içinde durucu,kalıcı 1 şey bulduğumuzu sanırsak, Herakleitos a göre,bu,1 yanılmadır,1 aldanmadır eşdeğer ırmakta 2 defa yıkanamayız İkinci defa girdiğimizde bu nehir büsbütün farklı 1 ırmaktır bundan sonra Bu arada akıp giden sular onu farklı 1 nehir yapmışlardır Karşımızda eşdeğer şey in bulunduğunu sandığımız bütün yerde durum böyledir Kalıcı şeyler varmış sanısına kapılmamız,değişmenin kuralsız değil de,belli 1 düzene,belli 1 norm ve yasaya göre olması yüzündendir Bu ölçüye,bu yasaya Herakleitos logos diyor Evrende egemen olan yasadır,düzen akıldır(logos) Evren bize,1 yandan sürüp giden 1 devinme,öbür yandan da karşıt şeylerin sonu gelmez 1 savaşı bi şekilde görünür Bu karşıtlar birlikte bunların arasındaki cenk olmasaydı,evrende maddeler de olmazdı Çünkü maddeler, dönümlü ilerleyen 1 yanma sürecinin evreleridir,savaşa egemen olan yasanın karşıtları uzlaştırılmasından meydana gelmiş olan uyumlardır,birliklerdir Dolayısıyla, cenk bütün şeyin babasıdır;savaşı kaldırırsak dünyadaki her şeyler de ortadan kalkar Durup kalan 1 varlığın olmadığı,yalnızca 1 oluşan olduğu,bütün nesnenin devamlı 1 değişme içinde bulunduğu ve bu arada karşıtlarını içine aldığı öğretisinden,1 obje sebebiyle salt doğru 1 yargının olmayacağı mantıksal sonucu çıkarılabilir;nitekim Sofistler bu sonucu çıkarıp şüpheciliğe varmışlardır Herakleitos un kendisi hiçbir yerde bu sonucu çıkarmamıştır XENOPHANES Öğretici nitelikteki koşuğundan kalan parçalarından Xenophanes in,halk dininin tanrıları insan gibi tasarlamasıyla savaştığını görüyoruz Bu,onun gördüğü başlıca iş Tanrıların bu insanlaştırılması-anthropomorphism- Homeros birlikte Hesiodos ta yüksek edebi 1 şekil de kazanmıştı ve bunların Yunan eğitiminde epey kritik 1 yerleri bulunur Xenophanes şöyle diyor: Homeros birlikte Hesiodos,ölümlüler(insanlar)arasında suç sayılan,utanılan her şeyleri tanrılara da yüklemişlerdir Tanrılar hırsızlık ederler,yalan söylerler,eşlerini aldatırlar Sonra:ölümler sanıyorlar ki,tanrılar da kendileri gibi doğmuşlardır,kendileri gibi giyinirler,kendilerinin biçimindedirler Nitekim Habeşler tanrılarını kendileri gibi siyah ve yassı burunlu; Trakyalılar sarışın ve mavi gözlü diye düşünürler Böyle olunca,atların,aslanların elleri olup da fotoğraf yapabilselerdi,atlar tanrılarını at gibi,aslanlar da aslan gibi çizeceklerdi Oysa,tanrılar ne aslan biçimindedirler, ne zenci gibidirler,ne de Yunan heykellerinde olduğu gibi insan kılığındadırlar Halk dininin tanrıları insan biçiminde tasarlanmasına karşı, Xenophanes kendi tanrı tasarımını koyar Bu arınmış 1 tanrıdır Ona göre: 1 Tanrı vardır;bu, tanrılar ve insanların en ulusudur;ne biçimi ,ne de düşünmesi bakımından ölümlülere benzer;bu tek Tanrı baştan aşağı işitmedir,baştan aşağı düşünmedir, bütün şeyi düşünceleri birlikte asla zahmetsiz yönetir PARMENİDES Doğru (aletheia) ve sanı (doksa) üzerine 1 araştırma olan yapıtının başında,Güneş kızları,filozofu bütün şeyi bilen Tanrıçaya götürmektedirler;Tanrıça ona bilgeliği,yaşamanın o biricik doğru yolunu öğretecektir Filozof,ondan 2 şey öğrenip ölümlülere bildirecek:Tam ve son doğru birlikte içlerinde gerçekten inanılabilecek hiçbir şey bulunmayan insanların sanılarını Öğretici (didaktik) ve manzum olan eser da,buna göre,2 bölüme ayrılır: Doğru ya giden yol birlikte sanılara götüren yol Birinci bölümde,biricik doğru olan 1 Varlık incelenir Bu mantıklaştırılmış 1 metafizik 1 Varlık ın dışındaki bütün şey 1 yanılmadır, 1 aldanmadır İkinci bölümde kosmoloji ele alınır Miletlilerinki gibi olan 1 doğa felsefesi bu Burada,meselâ,gelip geçici şeylerin dünyasının (doğa=physis) 2 etkenin ile çalışmasından meydana geldiğini söyleniyor:Hafif ve aydınlık olan ateş birlikte ağır ve karanlık olan gece den Bu dünyanın bilgisi ikinci derecededir,sebebi hakikat olmayan 1 dünyanın bilgisidir bu Birinci bölümde,şu sonuca varılır:Bir varlık vardır-Esti gar einai-Parmenides buna,kısaca,Bir,1 olan da der 1 birliktir o,kendi içine kapalıdır, doğmamıştır,yok olmayacaktır,değişmez,bölünmez,yoğunlaşmaz, seyrekl eşmez Bunun karşıtı olan bütün görüş,varolmayanı var diye göstermek zorunda kalır,bu da olamaz Çünkü Varolan meydana gelmiş 1 şey olsaydı,varolmayan 1 şeyden doğmuş olması gerekirdi,böylelikle varolmayan gerçekten varolmuş olacaktır Yok olsaydı,yerine varolmayan geçecektir Değişme,asla olmazsa belli 1 yönüyle,1 meydana gelme birlikte 1 yok olmadır Bölünebilir olsaydı Varlık, bölümlerinin arasına 1 varolmayan girerdi Yoğunlaşma birlikte seyrekleşmede de böyledir:yoğunlaşma birlikte seyrekleşme,1 maddenin az veya epey 1 bölümünün 1 araya birikmesi demektir İmdi bilginin amacı ve ödevi:varolanı düşünmektir ;yanılması da:Varolanın içinde varolmayanı düşünmeye,bunu varsaymaya kalkışmasıdır ancak Varolan bulunur ve nacak bu düşünebilir: Varolmayan yoktur ve düşünülemez de Bu,Parmenides in ana- önermesidir Varolmayan derken de Parmenides,belli 1 şeyi,az epey açık bi şekilde göz önünde bulundurmaktadır:Boş uzayı 1 de şunu belirtelim:Parmenides in 1 Olanı, kendisinden önceki filozoflarda olduğu gibi, cisimsel nitelikte 1 şeydir Bunu Parmenides, kendi içine kapalı,birliği olan küre biçiminde diye düşünür Şimdiye kadar ki filozofların doğa açıklamaları hep deney ve düşünmeye, farklı 1 deyişle,1 takım deneylerin düşünme birlikte işlenmesine dayanıyordu Parmenides te ilk bi şekilde,ilk bi şekilde deney 1 yana bırakılıyor,salt düşünme ile-Varlık üzerinde ancak düşünmekle-Varolanın nitelikleri üretilmeye çalışılıyor Varlık ın özü gereği,meydana gelmemiş,değişmez,bölünmez olduğu sonucuna bu yolla varılıyor Bu arada, Anaximandros,ana maddenin ezeli, sonsuz- Apeiron-olduğunu söylemekte,Elealılara biraz olsun öncülük etmiştir denilebilir Deneyin 1 yana bırakılması,Varolanın bilgisinin salt düşünceden,salt akıldan çıkarılmak istenmesi,deney birlikte 1 çekişmeye vardırmıştır ;çünkü deney devinim eden,değişen meydana gelip yok olan şeylerin renkli 1 çoğunluğunu karşımıza çıkarır Parmenides ise boyuna değişen çokluk karşısında,bunun bütün karşıtı olan 1 şeyi, kendi içine kapalı,hep olduğu gibi kalan 1 birliği koyar fakat Parmenides e göre o çokluk 1 aldanma,1 yanılmadır-Durmadan değişmeyi,dolayısıyla çokluğu asıl hakikat sayan Herakleitos birlikte bütün 1 bedel var burada-Bu çokluğu bize gösteren de duyulardır, onun sebebiyle duyular bizi yanıltırlar;duyu algıları bilginin hatalı kaynağıdır O tek ve hakikat Varolanı kavratan ise düşünmedir;dolayısıyla da bilginin doğru yoluna düşünme birlikte girilir ELEALI ZENON Zenon,Parmenides in 1 Olan ın biricik hakikat varlık olduğu öğretisini, çokluğu ve hareketi varsaymanın düşünülemeyeceğini,böyle 1 düşüncenin çelişmelere sürükleyeceğini göstermeye çalışmakla desteklemiştir Bunu da o,çokluğa ve harekete karşı ileri sürdüğü pek ün salmış olan kanıtlarıyla yapmıştır Bu kanıtlarda,ebedi bölünebilen 1 uzay ve zamanı kabul etmenin,bizi nasıl yığın güçlükle karşılaştırdığı göstermek istenilir Çokluğun olamayacağını gösteren kanıtlardan birine göre:nesneler 1 çokluk iseler,hem ebedi ufak,hem de ebedi büyüktürler Çünkü varolanı böler de,bu böldüğümüz parçaların bundan sonra bölünemez parçalar olduğunu düşünürsek,bunlar büyüklüğü olmayan 1 asla olurlar;bir araya getirirsek bunları,yine müspet 1 boyut elde edemeyiz;büyüklüğü olmayan 1 şeyin kendisine eklenmesiyle hiçbir şey,boyut bakımından 1 şey kazandırmaz Bu parçaları uzamlı-uzayda mekan kaplıyorlar-diye düşünürsek,çoğun 1 araya gelmesiyle ebedi 1 boyut meydana gelecektir İkinci 1 kanıta göre:Nesneler epey iseler,sayıca hem sonlu,hem de ebedi olurlar Sayıca sonludurlar,sebebi ne kadar iseler o kadar olacaklardır,daha epey veya daha az olamayacaklardır Sayıca sonsuzdurlar da maddeler,sebebi boyuna birbirlerini sınırlarlar,böylelikle de birbirini farklı nesnelerden ayırırlar;bu farklı nesnelerin kendileri de yine yakınlarındaki nesnelerle sınırlanırlar ve bu böyle sürüp masraf Üçüncü 1 kanıtta Zenon bütün şey uzaydadır deyince uzayın da 1 uzay içinde bulunması,uzayın içinde bulunduğu bu uzayın da yine 1 uzayda bulunması gerekir diyor;bu da böylelikle sonsuzluğa kadar masraf Hareketin gerçekliğine karşı Zenon un ileri sürmüş olduğu kanıtları Aristoteles ten öğreniyoruz Bunların arasında en epey bilineni,Akhilleus birlikte kaplumbağa arasındaki yarış kanıtıdır Bu yarışta,kendisinden biraz önce yola çıkan kaplumbağaya Akhilleus hiçbir vakit yetişemeyecektir,sebebi başlangıçtaki kaplumbağa birlikte kendi arasındaki mesafeyi koşmak sebebiyle geçen vakit içinde kaplumbağa,az da olsa biraz ilerlemiş olacaktır Akhilleus un 1 de bu aralığı koşması gerekecektir,fakat bu arada kaplumbağa,pek az da olsa,yine biraz ilerlemiştir;bu böyle sonsuzluğa kadar masraf Bu kanıtın özünü 1 farklı kanıtta daha iyi görebiliyoruz: 1 koşu pistinin sonuna hiçbir vakit ulaşamazsın,sebebi pistin önce yarısını,bu yarısının da fakat yine yarısını,bu yarısının da yine yarısını geride bırakmak zorundasın,bu da böyle sonsuzluğa kadar masraf Sonlu 1 vakit içinde ebedi sayıdaki uzay aralıkları nasıl geçilebilir? 1 farklı kanıt: Uçan ok durmaktadır,sebebi bu ok bütün anda belli 1 noktada bulunacaktır;belli 1 noktada bulunmak demek de durmak demektir;ama hareketinin bütün anında duruyorsa,ok,yolunun bütününde de durmaktadır Şu son ispat da hareketin göreliğine-rölatifliğine-dayanmaktadır: Belli 1 noktalar dizisi,biri durmakta olan,diğeri de ters doğrultuda ilerleyen 2 dizinin yanından geçerse,eşdeğer vakit içinde hem büyük,hem de ufak 1 mesafeyi mazi olacaktır,yani bu dizinin eşdeğer vakit içinde muhtelif hızları olacaktır,hareketin duran veya ters doğrultuda ilerleyen sıra birlikte ölçüştürdüğümüze göre Zenon un keskin antinomia ları,tabii,ancak şunu göstermek için:Varolanı 1 çokluk ve devinim düşünürsek çelişmelere düşeriz,öyle ise Varolan yalnız 1 ve hareketsiz mümkün PYTHAGORAS Pythagorasçılar aslında 1 din topluluğu fakat,başlangıçtan beri bilim ve sanat birlikte de yakında ilgilenmişler,bu arada matematik ve müzik birlikte epey uğraşmışlardır Matematik birlikte müzik arasında 1 irtibat da kurmuşlar Pythagoras ın kendisi,ses perdesi birlikte uzunluğu arasında 1 ilişkinin olduğunu bulmuş Matematik birlikte böylesine yakından uğraşan Pythagorasçılar,sayılardan edindikleri bilgileri genelleştirerek sayıları her varlığın ilkeleri (arkhé) yapmışlardır Musikideki ahenk (harmonia) yasalarının sayılarla anlatılabileceğini gördüklerinden ve her olayların sayılara tabii 1 yakınlığı olduğunu anladıklarından sayı öğelerinin her varlıkların da öğesi olduğu düşüncesine varmışlardır Onlara göre,nesnelerin özü,gerçeği,varlığın ana maddesi sayıdır Kendilerinden önce ana nesne bi şekilde hep maddi 1 şey;su, hava veya ateş ileri sürülmüştü İlk bakışta Pythagorasçılar ın sayısı birlikte,maddi olamayan 1 şeyin varlıkların ilk nedeni,evrenin temeli yapılmakta olduğu sanılabilir yalnız,ilk Pythagorasçılar sayının ideal yapısını henüz bilemezler, onlar da sayıyı cisimsel 1 şey diye tasarlarlar Yunan felsefesinin hemen başlangıçlarında varlık üzerine birbiri ile bütün karşıt olan 2 anlayış belirtilmiştir 1 yandan da Parmenides varlığı asla değişmeyen,duran 1 birlik diye anlıyordu Öbür yandan da Herakleitos sebebiyle varlığın ana özelliği,asıl gerçeği asla durmayan 1 değişme olmasıdır EMPEDOKLES Doğa bilgisinin gelişmesinde epey kritik 1 yeri olan öğe(element) kavramını ilk ortaya koyan Empedokles olmuştur denilebilir Öğe,burada,kendi içinde 1 cinsten,niteliği bakımından değişmeyen,bundan sonra bölünemeyen,ancak muhtelif devinim durumlarına geçebilen nesne demektir Bu anlayışla da, Parmenides in Varlık kavramı işe fayda 1 hale getirilmiş oluyordu Bu öğeler de,Empedokles e göre dört adet imişler:Toprak,su,ateş,hava Bunlara dördüncü öğe bi şekilde toprağı eklemekle Empedokles,ta bu yana kadar-hiç olmazsa belli 1 anlayışta-yaşayacak olan dört öğe öğretisi ni kurmuştur Empedokles e göre,bu dört öğe,alem yapısının yalnız gereçleridir alem bu gereçlerden kurulmuştur Dört öğenin kendileri,tıpkı Parmenides in varlıkı gibi,değişmez tözler olduklarından,bunların kendisinde 1 devinim nedeni bulunamaz;yani bunlar kendiliklerinden birbirleriyle karışamazlar,kendiliğinden bu karışmayı bozarlar Onun sebebiyle doğa açıklamasında,bu dört öğenin yanı dizi 1 de hareketin 1 nedeni ,devinim ettirici 1 kuvvet te gerek Empedokles e göre,dört ana öğeyi birbiriyle karıştıran,bunların karışımlarını tekrardan çözen niçin de sevgi birlikte nefrettir Empedokles in bu anlayışında,nesne birlikte güç (oluşu sağlayan neden),ilk bi şekilde,2 ayrı ilke olmuşlardır ANAXAGORAS Anaxagoras a göre,duyu verileri araştırmalarımıza çıkış noktası bi şekilde alınmalıdır-duyuların veri değeri limitli dahi olsa Ona göre,kesin anlamında 1 meydana gelme birlikte yok olma yoktur Görünürdeki oluşma birlikte yok olma, gerçekten varolan öz lerin (khremata),tohum ların (spermata) birleşmesi ve dağılmasından farklı 1 şey değildir Deney dünyasında kalite bakımından ne kadar çeşitlilik varsa, nitelikçe birbirinden ayrılan o kadar sperma(ana madde) bulunur Duyularımızla kavradığımız nesnelerde sperma ların hepsinden var ve maddeler kendilerine ağır basan sperma çeşidine göre adlandırılırlar Nesnelerin nitelikçe değişmesi demek de;bileşimlerine yepyeni sperma ların girmesi veya 1 takım sperma ların bu bileşimden ayrılarak belli 1 sperma ın üstünlük kazanmasıdır DEMOKRİTOS Ona göre de Varolan,meydana gelmemiştir,yok olmayacaktır,değişmezdir, hep kendi kendisiyle eşdeğer kalır fakat varolan ın dışında 1 de varolmayan, yani boşluk da uzay da bulunur Uzay yüzünden varolan,kendileri bundan sonra bölünemeyen,görülemeyen kılıklara (ideai) ayrılır Bunlara Demokritos atom (bölünemeyen) adını verir Yine boş uzay yüzünden atomlar devinim olanağı da kazanırlar Atomlar yapıca birdirler,tamamı cisimseldir,birbirlerinden yalnızbiçimleri,boşluk içindeki yerleri ve düzenlenişleri,büyüklükleri,ağırlık ve hafiflikleri(ağılık ve hafiflik de yine büyüklükle ilgili) bakımından ayrılırlar Atomların olabilen biricik değişiklik harekettir,yani mekan değiştirmedir Atomların birbirlerinden ayrılmaları,yalnızca nicelik bakımındandır,yalnızca boyut,küçüklük,yer,düzence vb ayrılıklarıdır Onun sebebiyle Demokritos atomlarda (bu hakikat varlıklarda) renk,ses,sıcaklık,soğukluk vb niteliklerin bulunmadığını söyler Renkleri görmemiz,sesleri işitmemiz,sıcaklığı duyumlamamız,tatlıyı,acıyı tatmamız,yalnız duyu yanılmasıdır,1 karanlık bilgidir Duyular,asıl gerçeği,yani bundan sonra bölünmeyen son parçalarını(atomları) bilebilecek kadar keskin değildirler Duyu bilgisi nesnelerin iç dokusunu,hakikat yapılarını göremez,bunu yalnız düşünen us kavrayabilir fakat bunu söylemekle Demokritos,henüz düşünme birlikte algı,düşünülen dünya birlikte algılanan dünya arasında ilkece 1 ayrılık yapmıyor;bu ikisini birbirinden ayıran ancak,keskinlik ve kesinlik dereceleridir Atomlar baştan beri kendilerinden devinim ederler Kimisinin hareketi yavaş,kimisininki hızlıdır;bu da onların ağırlıkları birlikte ilgilidir Boşlukta muhtelif hızlarda devinim eden atomlar uzayın büyükçe 1 yerinde karşılaşınca burada 1 yığılma olmuş,atomların birbirlerine çarpmalarından 1 çevrinti doğmuş,bu çevrintide atomlar elenmiş:Kaba ve ağır hareketli atomlar ortada toparlanıp toprağı meydana getirmişler;hareketleri süratli olan ince atomlar ise yukarıya itilip suyu,havayı ve ateşi oluşturmuşlardır Anaxagoras gibi Demokritos sebebiyle de ay, güneş ve yıldızlar çevrinti yüzünden boşluğa fırlayıp tutuşmuş olan taş yığınlarıdır Demokritos hakikat,atomlar ve atomların hareketleridir öğretisini ruhu açıklamada da kullanılır mesela,algı birlikte düşünme,bu 2 ruh olayı ona göre vücudumuzdaki atomların en incesi,en hafifi ve en düzü olan ateş atomlarının (bunlar vücudu sıcak tutarlar,hareketli,dolayısıyla canlı kılarlar) 1 hareketidir Bu da açıkça materyalist 1 anlayıştır Demokritos tan önceki filozoflar da varolanı, bu arada ruhu da,cisimsel saymakla materyalisttirler,fakat Demokritos un ki epey bilinçli 1 materyalizm PLATON Platon un metafizik görüşü,onun şimdiye kadar ki felsefesinde gerek şekil, gerek içerik bakımından esaslı değişiklere yol açmıştır Felsefesinde şu an idea öğretisi kritik 1 mekan aldığından,bundan sonra Platon fazilet bilgisi sebebiyle mecburi 1 esas olan ruhun ölmezliğidüşüncesini bundan böyle geleneğin öğrettiği gibi- mythos şeklinde- bırakamazdı,bunu temellendirmeyi denemesi de gerekiyordu Ruhun bundan önceki varlıklarında bu dünyada ve Hades te bulunmuş olduğu düşüncesi de yetişmezdi;şimdi ruhun idealar dünyasına geçirilmesi,kökünün burada olduğunun belirtilmesi de gerekliydi Ruh,Platon a göre,aslında idealar bulunuyordu,buradan sonraları yeryüzüne inmiştir Bundan dolayı da,ruhun iyiliği birlikte kötülüğünün kökünü dışarıda değil de,ruhun kendisinde,kendi içinde aramalıdır Ruhu Platon 3 kısma bölüyor:Ruhun idealara yönelmiş olan,güdücü akıllı 1 kısmı(logistikon) birlikte 2 adet de isteyen,duyusal yönü bulunur Bu sonunculardan 1 tanesi akla uyarak asil,güçlü,istençli eyleme,diğeri de akla karşı gelerek epey,maddi duyusal isteklere,iştaha götürür Bu düşüncesini Platon, Phaidros dialoğunda ,biri ak diğeri yağız 2 atın çektiği 1 arabayı kullanan 1 şoför simgesi birlikte canlandırmıştır Burada sürücünün kendisi,arabayı güden bi şekilde aklı karşılar;beyaz at asil isteğe,yağız at da maddi isteğe karşılıktır İşte ruhun yağız kötü atla simgelenen yönü,arabayı hep aşağılara sürüklemek istediği sebebiyle, Tanrısal dünyada ruhu ideaları görmekten alıkoymuş,onun yeryüzüne düşerek 1 vücutla birleşmesine,böylelikle ruhla bedenden kurulmuş insanın meydana gelmesine yol açmıştır Duyulur dünyadaki maddeler,nasıl oluyor da duyulur üstü 1 dünya birlikte, buradaki ideadenilen hakikat varlıklarla(ontos on)bir irtibat kurabiliyorlar? Bu bağlantıyı Platon,önce, hisse alma, katılma(methexis)ya da bulunma(parousia)kavramlarıyla açıklamıştı maddeler bakımından görüldükte bu irtibat 1 hisse alma,1 katılmadır İdea,birliği olan,kendi kendisiyle hep eşdeğer kalan şeydir Buna bedel,meydana gelen,boyuna değişip yok olan maddeler idealardan yalnız hisse alırlar ve yalnız ideaya,bu hakikat varlığa katılmaları , bundan hisse almaları yüzünden belli 1 şey olurlar İdealar bakımından görüldükte ise,irtibat bulunmadır:İdea tek nesneye girer,onda bulunmasıyla nesneye varlığını,niteliklerini,norm ve orantılarını kazandırır:Buna göre , duyusal nesnelerdeki değişiklikler ideaların gelip-gitmesinden ileri gelir Bu gelip-gitmesinde idea tek nesnede arasıra vardır , arasıra de onu bırakır , Bağlantı sorununda başlangıçta durum bu idi Şimdi doğa sorunu birlikte karşılaşıp da idea öğretisinde değişiklik yapınca , Platon bu görünüşünü de bırakmıştır: İdealar bundan sonra nesnelerin ilk örnekleridir(paradeigmata) Nous (Evrensel Akıl) veya Tanrı bu örneklere bakarak yeryüzündeki nesneleri yaratmıştır Şimdi hisse alma ve bulunma yerine yanılsama(mime sis) geçmiştir: İdealar ilk örneklerdir(paradeigmata) ; yeryüzündeki oluş içinde bulunan maddeler,duyusal varlıklar da bunların yansıları,kopyaları,resimleridir Cisimler dünyasının gerçeklik derecesi , idealar dünyasındakinden azdır ; sebebi biri asıl , diğeri de bunun kopyasıdır ARİSTOTELES Aristoteles mantığının kökleri Platon un idea öğretisindendir Platon gibi Aristoteles sebebiyle de,hakikat varlık(ontos on) tümeldir ve tümelin bilgisi de kavramdır Buraya kadar bütün 1 Platon cu olan Aristoteles,artık hocasından ayrılır: Ona göre Platon,idealarla fenomenler,tümel birlikte tekil arasında inandırıcı 1 irtibat kuramamıştır Bu bağlantıyı kurmak sebebiyle yaptığı her denemelere rağmen,idealar dünyası fenomenler dünyasından ayrı,farklı 1 dünya bi şekilde kalmıştır İdea öğretisi öz birlikte görünüşü,varlık birlikte oluşu birbirinden koparıp ayırmıştır Platon un birbirinden ayırdığı bu 2 dünyayı-birisi algılanan ,diğeri fikir birlikte kavranan-kendi hakikat kavramında tekrardan birleştirmek Aristoteles in başlıca problemi olacaktır:İdea birlikte fenomen arasında öyle 1 irtibat kurulmalı ki,bu irtibat bize algılananı kavramsal veri birlikte açıklayabilmeyi sağlasın Bu bağlantıyı da Aristoteles şöyle kuruyor:Ona göre idealar,tek tek nesnelerin özüdür;bunların varlıklarının varoluşlarının nedenidir; bunun böyle olduğunu göstermek de felsefenin ana ödevidir Platon da 2 ayrı dünya vardı:İdealar dünyası(asıl hakikat olan dünya;duran,kendi kendisiyle hep eşdeğer kalan dünya),1 de duyu dünyası(meydana gelip yok olan nesnelerin,boyuna değişen şeylerin dünyası) Aristoteles sebebiyle ise idealar dünyası duyular dünyasının içindedir Aristoteles,metafiziğinde Yunan felsefesinin 1 ana-sorununu görünüşlerin-fenomenlerin-değişken çokluğu arkasında birliği olan,kalan 1 varlık olmalıdır problemini,sözü geçen sorgulayıcı düşüncesiyle ele almış ve onu gelişme kavramıyla çözmüştür Kendisine en yakın dönemde Demokritos birlikte Platon hakikat varlık kavramını belirlemeye çalışmışlardı: Demokritos a göre hakikat varlık atomlar ve bunların hareketidir;Platon a göre ise,fenomenlerin nedeni bi şekilde idealardır fakat Platon,idealar birlikte fenomenleri birbirinden kesin sınırla ayırmıştı Aristoteles sebebiyle ise hakikat varlık, fenomenlerin içinde gelişen özdür (ousia,essentia) Bu anlayış birlikte Aristoteles,bundan sonra fenomenlerden ayrı, ikinci üstün 1 dünya kabul etmez;nesnelerin kavram halinde bilinen varlığı,fenomenlerin dışında ayrı 1 hakikat değildir,fenomenlerin içinde kendini gerçekleştiren öz dür;öz(ousia), hep olmuş olan varlıktır; öz,kendi biçimlenmelerinin biricik dayanağıdır,yalnız bu biçimlenmelerinde hakikat 1 şeydir,her fenomenler de öz ün gerçekleşmeleridir İşte Aristoteles,Herakleitos birlikte Elea metafiziği arasındaki karşılığı,bu gelişme kavramıyla aşmıştır Aristoteles,Yunan felsefesinin 1 ana-sorununu 1 bakımdan çözmüş oluyordu Varlık burada,kendisinden oluş açıklanabilecek gibi düşünülmüştür Miletliler in hylozoisminden ta Demokritos ve Platon a kadar ki Yunan felsefesinin her öğeleri Aristoteles in bu öğretisinde 1 araya toplanmışlardır Kavramda bilinen varlık kapsamlı özdür;bu öz,görünüşlerinde form yüzünden kendi olanağını gerçekleştirir,bu gerçekleşme olayı da harekettir (kine sis) Buna göre varlık,oluş ta meydana gelmiş olan şeydir; olmuş olandır Öz ün görünüşlerinde kendisini bu geliştirmesine Aristoteles,entelekheia der |
|