Sağlığı Koruyan Dengeli Bir Hayat İçin Yedi Prensip |
10-24-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Sağlığı Koruyan Dengeli Bir Hayat İçin Yedi PrensipSağlığı Koruyan Dengeli Bir Hayat İçin Yedi Prensip Dr Selim AYDIN Dünya sürekli değişim halindedir, insanlar ise bu değişime farklı şekillerde cevap verirler İnsanların büyük değişimler karşısında nasıl bir reaksiyon gösterdiği ve sağlıklarını nasıl koruyabildikleri üzerine yapılan çok sayıda araştırma vardır Bu araştırmalar arasında en çarpıcı olanları, New York City Üniversitesi'nden Dr Krobasa'nın çalışmaları ile Stanford Üniversitesi'nden Dr Kenneth Pelletier tarafından yürütülen çalışmalardır Bu çığır açıcı araştırma projesi, optimal sağlığın temelini oluşturan ana kişilik özelliklerini tanımladı Bu araştırmalardan iki çarpıcı sonuç ortaya çıkmıştır Birincisi, toplumun % 5-10'luk bir diliminin, hayat tarzlarında büyük değişiklikler olduğunda, psikolojik rahatsızlıklara yakalandıkları, hasta oldukları, hattâ değişime dayanamayıp öldükleridir İkincisi ise, büyük ölçekli değişimler karşısında daha canlı ve dinamik hale gelen, değişime uyum sağlayıp onu yönlendiren %5-10'luk bir başka insan grubunun yer almasıdır Değişime uyum sağlayıp, ona katkıda bulunan bu insanlar daha yakından araştırıldığında, sağlıklarını ve dengelerini devam ettirmelerine yardımcı olan birkaç ortak faktör tespit edilmiştir Ayrıca araştırma sonuçları değerlendirildiğinde, dengeli bir hayat ve optimal sağlık için yedi prensibin gerekliliği ortaya çıktı Bu yedi prensip sırasıyla; yapıcı tutum ve tavırlar (1), sorumluluk alma (2), sözünde durma (3), destekleyici ve yapıcı ilişkiler kurma, bunu sürdürebilme (4), çevresine ve insanlığa hizmet etme arzusu (5), kişisel gelişim becerilerinde uzmanlık kazanma (6), ve inanma iman etme (7)'dir Bu özelliklerin her biri, yüksek düzeyde bilinçli farkındalık ve uyanıklıkla insanı dünyayla ilişkilendirir Daha bütüncül sistemleri ve modelleri kullanmak, insanların ruhî ve sosyal olarak fedakârlığa yatkın ve istekli şekilde eğitilmiş olmalarıyla yakından bağlantılıdır Değişim karşısında sağlıklarını koruyabilen insanlardaki bilinçli farkındalık, kavrama ve anlamayı derinleştirip, bilgeliğe kapı açar Bilgelik ise, insanı herşeye karşı merhamet göstermeye ve kaliteli ilişkiler geliştirmeye yönlendirir Kaliteli ilişkilerin sürdürülmesi, sağlık ve zindeliğin yanında insanı; zihin-beden-ruh harmonisine götürür Zihin-beden-ruh harmonisi ise, insana huzur ve güç katar 1- Yapıcı tutum ve tavırlar sergileyebilme Günlük hayatınızdaki stresli değişiklikleri bir tehlike olarak mı, yoksa bir meydan okuma ve fırsat olarak mı değerlendirirsiniz? Değişime ayak uydurup ona dengeli bir şekilde cevap veren insanlar, kişisel olarak değişim karşısında, yetki ve iradenin kendilerinde olduğuna inanırlar; kendilerini cesaretlendirici tutum ve tavır almaya eğilimlidirler Onlar kendilerine güvendikleri gibi çevrelerine de güvenirler Meydan okuyucu durumların üstesinden gelebilirler; hayatlarının akışını pozitif şekilde etkilemesini sağlarlar Bu insanlar değişimi bir tehlike olarak değil bir fırsat olarak görürler Taktığınız gözlük, yani tercih ettiğiniz tutum ve tavırlar, dünyanızı iyi veya kötü renklendirir Yapıcı ve takdir ediciyle, eleştirici olma arasındaki farkı tecrübe ediniz Veya kendinizi mağdur ve mağlup ya da yetkili ve güçlü bir kimse olarak görme arasındaki farkı, gerçekten anlamaya çalışınız Karşılaştığınız ani meydan okumalara ve güçlüklere karşı olumlu ve yapıcı tavır takınma, hayatınızı doğru istikamette devam ettirecek potansiyelinizin açığa çıkmasını sağlar İlk adım, sahip olduğunuz tutum ve tavrı fark etmek, bunun sizin enerji ve etkinliğinizi azaltıcı veya artırıcı rol mü oynadığını gözlemlemektir Sonra hayatın gerçeklerinden taviz vermeden, sürekli değişim denizinde dengede kalmanızı sağlayacak, daha olumlu bakışlara sahip olmanın egzersizlerini yapmanızdır Bu bağlamda İslâm kültüründe de; "güzel görmek, güzel düşünmek ve olaylara daima olumlu yönden bakmak, ümitvâr olmak" takdir ve teşvik edilen şeyler arasında yer alır Bediüzzaman'ın; "Güzel gören güzel düşünür, güzel düşünen hayattan zevk alır" şeklindeki tespiti dengeli yaşamanın birinci prensibini çok iyi özetlemektedir 2- Sorumluluk alma Genellikle denge halinde yaşayan insanlar, yapabilecekleri şeyler üzerine odaklanırlar ve tekerleklerinin boşa dönmesini sağlayan aktivitelere enerjilerini harcamazlar Kontrolleri dışında olan işleri ve düğümleri çözmek için onlara takılıp kalmazlar Mesuliyetinin idrakinde olan bir bakış açısına sahiptirler Problemlerden kaçınmazlar Dahil olduğu vazifelerde kendilerine düşeni yapmaya isteklidirler Bu hissi anlayabilmek ve ona sahip olabilmek için kâğıt parçası üzerine üç tane iç içe geçmiş daire çiziniz En içteki daireye kontrolüm altında olanlar ismini veriniz, bunun içine hayatınızda doğrudan kontrol sahibi olduğunuz veya düşündüğünüz şeyleri yazınız İkinci daireye de etkilediğim şeyler ismini veriniz, hayatınızda doğrudan tamamen kontrol edemediğiniz ama davranışlarınızla etkileyebileceğiniz şeyleri yazınız En dıştaki daireye de takdir ettiğim veya öğrendiğim şeyler ismini veriniz Bu dairenin içine de, etkilemenizin de ötesinde hissettiğiniz çok uzak, çok kompleks ve büyük olan, hayatınızı etkileyen kuvvetleri ve faktörleri düşünerek yazınız Hava durumu, vergiler, bürokrasi gibi kuvvetlerin çoğu, kontrolünüzün ötesinde olduğu gibi, etkileme şansınızın da olmadığı güçlü realitelerdir Bununla beraber pek çok insan, bu büyük ve yönetilmesi zor kuvvetler hakkında üzüntülerini belirterek, şikâyet veya protesto ederek, kendi kendilerini tüketirler Daha bilgece ve daha dengeli bir yaklaşım, dikkatimizi ve enerjimizi etki ve kontrol dairemize giren şeylere (hayatımız, işimiz, çevremiz ve ilişkilerimiz hakkında daha iyi ve daha çok şey öğrenebileceğimiz yönlerine) odaklanmak ve yoğunlaşmaktır Böylelikle kontrol edemeyeceğimiz kadar çok kompleks olan büyük ve geniş kuvvetleri anlama ve takdir etmemiz de kolaylaşır Hristiyan azizlerinden Francis, bir duasında bu dengeli farkındalığı şöyle dile getirmiştir: "Tanrım bana değiştiremeyeceğim şeyleri kabul edebilecek sabır ve dayanma gücü ver Değiştirebileceğim şeyleri de değiştirme cesareti ve kuvveti Ve ikisi arasındaki farkı fark edecek bilgelik ve basiret ver Tanrım" Kurumlardaki bürokrasiyi değiştirmenin zorluğunu anladığımızda, insanları takım veya fert plânında hareket ve değişime yönlendiririz Kendi alanımızda olan şeyleri iyileştirebilecek yolları belirlemeye daha çok zaman ve enerji harcarız Değişime karşı sorumlu bir yaklaşım benimseme, kontrol ve etkileme dairemizi genişletebileceğimizi fark etme anlamına gelir Ayrıca hayatlârımızdaki büyük kuvvetler hakkındaki ön kabullerimizin çoğunlukla farkında olmak demektir (Bilinçli farkındalığa sahip olduğumuzda seçme şansımızın doğduğunu hatırlayınız) Olaylara sorumlu bir bakış açısıyla yaklaşmak, kaldıraç kuvveti üretebileceğimiz yerlere ve farklılık oluşturabileceğimiz şeylere odaklanmamızı sağlayıp, yaşamımıza daha fazla kontrol ve denge getirir Sorumluluk alma konusunda da pek çok âyet ve hadis-i şerif bulunmaktadır "Kimse kimsenin günahını yüklenemez Herkes çalıştığının karşılığını görecektir" mânâsına gelen âyetler ile; "hepiniz çobansınız ve güttüğünüzden mesulsunuz İnsanlar aynı gemide seyahat eden yolcular gibidir Herkes kendi kapasitesi ölçüsünde geminin sıhhatinden sorumludur" meâlindeki hadisler bunlardan sadece bir kaçıdır Bu da gösteriyor ki, İslâmiyet'in model olarak önerdiği insan tipi, dengeli bir hayat yaşayan insandır 3- Söz verme ve sözünde durma Dengeli insanlar, net bir gâye hissiyle yaşar ve çalışırlar Bu kişiler kendilerinin anlamlı bir role sahip olmanın ve bu rolü hakkıyla oynamanın gerekliliğine inanırlar; yaptıkları şeylerin önemine dair güçlü bir imana sahiptirler Taahhüt veya sözünde durma, hayatınızın gâyesine daha fazla açıklık ve odaklanma getirerek denge sağlar Taahhütte bulunma âdeta bir şakul ipi gibi çalışır Taahütnameler yapma, anlamı ve önemi olan şeyler üzerinde yoğunlaşmanıza yardım eder Enerji ve dikkatinizi artırırken gerilimlerinizi azaltır Siz neye söz verdiğinizi bildiğiniz zaman, önceliklerinizi belirlemeye ve onlara yapışmaya daha iyi muktedir olacaksınız Sınırlarınızı fark edip onlara değer vermeye başlar, hayatınızı daha bir bütünlük içinde yaşamaya muktedir hale geleceksiniz İslâmiyet'te sözünde durma, emanete hıyanet etmeme konusunda pek çok âyet ve hadis bulunmaktadır Bu da Müslümanlığı hakkıyla yaşayan bir insanın aynı zamanda dengeli bir hayat yaşayacağını gösterir 4- Destekleyici ve yapıcı ilişkiler kurabilme ve sürdürebilme Varlığımızın özünde; hayatın manasını yakaladığımızda, şefkat ve merhamet gördüğümüzde ve diğer insanlarla temas halinde olduğumuzda iyileşen ve hızlı gelişim gösteren sosyal yaratıklar olmamız yatar Hayatın dengesini sağlamada sosyal temasın önemi, anahtar bir elementtir Hayatımızdaki sağlık, harmoni ve denge, tek başına kazanılacak ve devam ettirilecek bir uğraş değildir Çevresinden soyutlanmış insanlar, değişim ve stres karşısında kötü bir performans gösterirler Sağlıklarının, işlerinin, ailelerinin ve ilişkilerinin kalitesinin bozulma ve düşme tehlikesi oldukça yüksektir Buradaki ana nokta; yakın ve sıcak ilişkilere, arkadaşlara, destekleyici ağlara sahip insanların hayatın zorluklarını karşılama ve yönetmede, yalnızlık duygusu çeken, kendini desteksiz hisseden kişilere kıyasen çok daha iyi olmalarıdır İslâmiyet'te de, insanın diğer insanlarla yapıcı, olumlu ilişkiler kurması sürekli tavsiye edilmiştir İslâmiyet'in tavsiyelerine uyan bir insan, dengeli bir hayat sürmenin önemli bir şartını yerine getirmiş demektir 5- Çevresine ve insanlığa hizmet etme hissi İnsanlara yardımcı olmak üzere bir şey yaptığımızda kendimizi ne kadar iyi hissettiğimizi biliriz Her bir iyilik ve hizmet yapışımızda, hayatımız için esas olan sevgi ve merhamet enerjisini kullanmaya başlarız Değişime karşı son derece esnek olan insanlar, hizmet etmeyi, hayatlarının gerçek bir misyonu olarak görürler Ve insanlara yardımcı olmayı birinci öncelik görürlerken, maddî zenginliği ve başarıyı ikinci dereceden önem sırasına koyarlar Bu kişiler, ait olmanın ve yüce bir şeye bağlı olmanın güçlü bir hissine sahiptirler; aileleriyle, arkadaşlarıyla, mesai arkadaşlarıyla ve içinde yaşadıkları toplumla ilişkilerini yeşertmenin ve geliştirmenin değerini anlamışlardır Pek çok insan diğer insanlara hizmet edebilmek için hayatlarında zaman ayırmanın, canlandırıcı ve gençleştirici olan kaliteli tatmin ve yaşama coşkusu sağladığını keşfetmişlerdir Şefkat ve bağlantılılık noktasından kendimizi aşarak diğer insanların ihtiyaçlarını karşılamayı idrak edersek, farkında olmadan ihtiyaçlarımızın da karşılanmış olduğunu göreceğiz "İnsanların en hayırlısı insanlara faydalı olandır" hadisi bu prensibi çok iyi özetlemektedir 6- Kişisel gelişim becerilerinde uzmanlık Kişisel gelişimin önemini anlayan, kendini tanımada ve kişisel becerilerde yüksek derecede uzmanlığını elde etmiş insanlar, güvenli bir dengeyle hayatın zorluğunda işlerini yüzdürebilir ve götürebilirler Bu kimseler, dengeden çıktıklarında, kendilerini ikaz eden gizli sinyallere maharetli bir şekilde cevap vermeyi öğrenmişlerdir Sonuç olarak onlar, aç oldukları zaman yemek yerler, yoruldukları zaman dinlenirler ve kendilerini yenilerler Stresin zararlı birikimlerini fark ederek, dengeli bir şekilde ve hastalıklara karşı dirençli bir tarzda hayat sürmeye muvaffak olurlar Stresi fark etmek ve onu yönetmede uzman olmak için gerekli olan bilinçli farkındalığı geliştirme işleminde bizler, öncelikle bir bütün olarak zihin-beden-ruh bağlantımızı derinleştirmeliyiz Kişisel enerjimizi yönetmenin bir işareti, insanlar, herhangi bir uyarıcı kullanmaya bağımlı olmadan (kafein, şeker, nikotin gibi) gün boyunca optimal enerji düzeylerini devam ettirmeye muktedir olabilmeleridir Bunu daha önce tartıştığımız gibi, uyarıcılar bize serbest enerji veriyor gibi olmasına rağmen, gerçekte onlar, sistemin dengesini bozucu etki yaparlar Sonuçta bedenimiz, onların yol açtığı dengesizliği düzeltmek için daha fazla enerji harcamak zorunda kalır Dengede uzmanlaşmış kişiler, sık sık egzersiz yapma, stres birikimini önleyen kendini yenileme pratikleri yapma ve kendini canlandırıcı becerileri kullanma gibi opsiyonları seçerler Bu şekilde daha fazla özgüven, kendini disiplin altında tutabilme ve kendine saygı duyma gibi önemli becerileri kazanırlar Kişisel gelişim becerileri de zaman içinde tedrici olarak, disiplinle, pratikle, yönlendirmeyle ve uygun talimatlarla geliştirilir 7- İnanma ve iman gücü Hayata ruhun penceresinden bakış, dengeli bir hayat süren insanlar arasında oldukça yaygındır Ruhsal bir referans çerçevesine sahip olma, imanımızı, kendimize özgüveni ve insanlara güvenmeyi geliştirir; zehirleyici, üzücü duyguların ve tahripkâr davranışların yoğunluğunu azaltır Derin ruhsal perspektife sahip insanlar, genellikle; "Hayatlarını geniş bir perspektiften görmeye yardım eden ve onlara kendilerinin daha büyük bir bütüne ait bir parça oldukları hissini veren şeyin imanları olduğunu!" söylerler Pek çok kimse için ruhsallık (manevî yaşam), arkadaşlıklarda, toplumda ve camilerde, kiliselerde, sinagoglarda, meditasyon merkezlerinde yapılan ibadetlerde ve ayinlerde hissedilir Diğer insanlar için ise, hayatlarının ruhî (manevî) temeli, tabiatın içinde onunla birlikte dostça yaşamada, ailesini ve arkadaşlarını sevmede veya diğer insanlara hizmet etmede bulunabilir İman, küçük benliklerimizden ziyade, bizim bağlantılılığımızı, daha büyük, daha derin bir gerçeğe ve kaynağa taşıyarak, bizim O büyük kaynağa sığınmamızı ve dayanmamızı sağlar Kendi kişisel kimliklerimizle evrensel tabiatımız arasındaki ruhî bağlantıyı doğrulamak ve tasdik etmek için, kalplerimizi ve zihinlerimizi açmayı hatırlama (zikr etme), hayatlarımızdaki çekimin merkezini daha fazla oranda gerçek dengeye doğru kaydırır Bu bağlamda Bediüzzaman'ın söylediği; "iman insanı insan eder belki sultan eder Hakiki imanı elde eden adam kâinata meydan okuyabilir" sözü oldukça manidardır Muhasebe ve murakabe Bu prensipleri hayatımıza taşımadığımızda ödediğimiz fiyatın çok yüksek olduğunu, hayatımıza taşıdığımızda ise faydalarının çok fazla olduğunu fark edersek, bu prensipleri hayatımıza hemen taşırız Tekrar belirtmek gerekir ki, bu yedi prensibin her birine dair İslâm kültürümüzde onlarca âyet ve hadis bulmak mümkündür Bu da bize gösteriyor ki, bir denge dini olan İslâm'ın insanlara tavsiye ettiği hayat tarzı; aslında sağlığı koruyan dengeli bir hayat tarzı olup, bilimin sağlıklı bir yaşam için önerdiği prensiplerle örtüşmektedir Bunun anlamı ise; önümüzdeki yüzyılda dengeli bir yaşam sürmeyi isteyen insanlar farkında olsun veya olmasınlar, Müslümanlığın temel prensiplerine göre bir hayat sürecekler demektir Hattâ bazen Müslüman olmayan ama bu prensiplere göre hayat süren insanları gördüğümüzde, "bu insanlar farkında olmadan İslâm'ı yaşıyorlar Sadece kelime-i şehadete ihtiyaçları var" deriz |
|