Türkiye‘De Üniversite Okumak |
10-24-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Türkiye‘De Üniversite OkumakTürkiye‘de Üniversite Okumak Türkiye’de eğitim sistemi ne yazık ki her geçen gün değişiyor Her yeni bakan veya başkan, var olan sistemdeki eksiklikleri gidermek yerine kendi sistemini de beraberinde getirmeye çalışıyor Bu nedenle üniversite hayalleriyle yaşayan, geleceğini tasarlayan milyonlarca gencin umutları ile oynanmış olunuyor Öğrenciler sistem değiştiği için sınavlara istediği gibi hazırlanamıyorlar, istedikleri bölümlere yerleşemiyorlar ve yerleştikleri bölümde uzmanlaşacak kadar ciddi bir eğitim almıyorlar Bir ülkenin aydınlarını ve türlü meslek dallarına ait uzmanlarını yetiştiren kurumlar olan üniversiteler, Türkiye’de artık ciddi bir eğitim kurumu olmaktan çıkmaya başladı Bunun çeşitli nedenleri var Bunlardan ilki üniversiteye giriş sınavlarının sürekli değişmesi, çeşitlenmesi, dallandırılıp budaklandırılması… Lise birinci sınıftayken ÖSS‘ye gireceğini düşünen ve kendini ona göre hazırlamaya çalışan bir öğrenci, lise üçüncü sınıfa geldiğinde YGS ve LYS gibi iki ayrı sınava gireceğini öğreniyor Değişen soru sayıları, oturumun ikiye çıkmış olması, farklı konu alanları ve puanlamadaki farklılıklar öğrencinin istediği bölümü kazanması için kendini yeniden hazırlamasını zorunlu kılıyor Bu nedenle bütün planlar alt üst oluyor ve bu şok içerisinde sınava giren öğrenciler, istedikleri puanı alamıyorlar 5-10 sene öncesinde üniversiteyi kazanmak, üniversitelerin dört yıllık herhangi bir bölümünde okumak bugüne göre daha zordu Şimdi ise açılan yeni üniversitelerin kontenjanlarının fazla oluşu nedeniyle, neredeyse herkes dört yıllık bir bölümü kazanabiliyor Bu ilk bakışta çok güzel, Türkiye’nin geliştiğini gösteren bir durum gibi algılansa bile, bu konu irdelendiğinde Türk gençlerinin geleceğinin tehlikede olduğunu gösteren sonuçlar ortaya çıkıyor Neden mi? Çünkü her meslekten bir yıl içinde alınan kişi sayısı yıllara göre neredeyse hiç değişiklik göstermiyor Örneğin 2005 yılında toplam 35 bin yeni öğretmen ataması yapılırken, 2010 yılı içinde yine 35 – 40 bin arasında bir atama yapılacağı bilinmektedir Bu göstermektedir ki bir meslek dalında mezun sayısı ne kadar çok olursa olsun, işe alınan kişi sayısı aşağı yukarı sabittir Türkiye’de üniversitelerin saygınlığını ve işlevini azaltan sorun büyük oranda mezun sayısının artmasına karşın, işe alınan kişi sayısının değişmemesinden kaynaklanmaktadır Düşünün ki her yıl 100 doktora ihtiyacı olan bir devlette, bir yıl içinde 2000 tane doktor adayı mezun oluyor ve bunların yalnızca 100 tanesi iş bulabiliyor Geri kalan 1900 doktor ise, işsiz güçsüz dolaşıyor, polisliğe başvurup iş bulmak istiyor veya baba mesleğini devam ettirmeye çalışıyor… Bu ne acı bir durumdur değil mi? Yıllarca derslerini geçebilmek için dirsek çürüten, bin bir zorlukla üniversiteden mezun olarak iş bulma sürecine giren milyonlarca üniversiteli genç, işsiz güçsüz sokaklarda dolaşıyor Diplomalı işsiz olmanın, orta okul mezunu bir işsizden farkı var mıdır? Türkiye‘de her 100 üniversite mezunu gençten, yalnızca 3 tanesinin devlet memuru olabildiğini düşündüğünüz zaman, kadrolu bir işte çalışma güvencesi vermeyen onlarca meslek dalında okumanın gençleri umutsuzluğa ve belirsizliğe sürüklemesinin önüne geçilebilir mi? Mezun olduktan sonra KPSS gibi içinde oyunlar dönen, gereksiz ve yetersiz bir sınavı kazanmadan garantili bir iş bulamayacağını bilen insanlar, kendilerini ciddi anlamda mesleklerine hazırlayabilirler mi? Yoksa alan derslerini göz ardı etmek zorunda kalıp üçüncü sınıftan başlayarak dersanelere para kazandırıp, gece gündüz KPSS‘ye çalıştıkları hâlde, bilmem hangi cemaate veya örgüte bağlı olmadıkları için sorular adresine gelmediğinden sınavı kazanamadan otururlar mı? Herhangi bir üniversitenin, Tarih öğretmenliği bölümüne ait 50 kişilik bir sınıfından mezun olan genç beyinlerin yalnızca 3-4 tanesinin kadrolu bir iş bulabildiği Türkiye’de, gençlerin umutsuzluk içinde yaşamaları gaflet midir? Yoksa ne ümitlerle üniversite yollarını tutan öğrencilerin niteliksiz bir eğitimden geçirilerek diplomalı işsiz olarak sokaklara salınmasının adresi belli olan suçluları mı vardır? Ne dersiniz? Orkun KUTLU |
|