Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
evrimi, insanın

İnsanın Evrimi

Eski 10-21-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İnsanın Evrimi





İNSANIN EVRİMİ -1

İnsanın evrimi evrim teorisinin en gözde bölümüdür Bir bakıma teori insanın evrimi konusu üzerine odaklanmıştır denilebilir
Teoriye göre insanın evrimsel soy ağacı memelileri başlangıç alırsak şu şekildedir
Amfibiyenler – memeliler – etçiller - denizmemelileri - kemirgenler – yarasalar – böcekciler – keseliler – primatlar - önmaymunlar – maymunlar – insansılar – gibon – şempanze –goril – orangutan – insan
Görüleceği gibi (evrim teorisi savunucularının iddialarına göre) insanların kuzenleri şempanzeler değil orangutanlardır Kaldı ki filumlardan (hayvan grupları) filumlara nasıl geçildiği ayrı bir merak ve tartışma konusudur Örneğin amfibiyenlerden memelilere, deniz memelilerinden kemirgenlere geçiş nasıl gerçekleşmiştir? İki filum arasındaki yapısal farklılıklar öylesine derin ve büyüktür ki evrim gerçek olsa bile böylesine bir değişim için yüz milyonlarca yıllık bir süreç ve filumlar arasında arasındaki yapılara sahip katrilyonlarca adet ara format canlılarının yaşamış olması gerekir Tüm dünya bu tür canlı fosilleriyle tıka basa dolu olası gerekir ama bir tane bile yoktur Diğer ifade ile fosil kayıtları evrimi kesin bir dille yalanlar
Aynı sorun diğer filumlar içinde geçerlidir Yine örneğin keselilerin primatlara nasıl evrimleştiği asla açıklanamamaktadır

Diğer canlılardan ayıran özel nitelikleri nedeniyle İnsanın kökeni, evrimciler için en çok sorun teşkil eden konulardan biridir İskelet yapısı, iki ayaklı oluşu, ellerini kullanışı, beyni, kafatası ve daha birçok fizyolojik ve anatomik özelliğinin yanı sıra, aklı ve bilinciyle insan diğer canlılardan çok farklıdır
Evrim teorisi bugün yaşayan modern insanın orangutan benzeri maymunsu birtakım yaratıklardan evrimleştiğini varsayar ve bu olgusunu ısrarla vurgular
Evrim teorisinin kurucusu ve üstadı Charles Darwin Türlerin kökeni kitabında insanı:
-İnsan bugünkü en kaba saba durumunda bile şimdiye kadar yeryüzünde görünmüş en başat hayvandır şeklinde tarif eder Ona göre insan hayvanların en gelişkinidir
Charles Darwin insanların maymunlardan türediği konusunda en küçük şüphe dahi duymaz Ona göre bu konuda yeterli delil vardır Bu delillerin büyük bir bölümünü insanlarla maymunlar arasındaki benzeşimler oluşturur
Charles Darwin insanın evrimi konusunda İnsanın Türeyişi kitabında şunları yazmaktadır
-Hiç kuşkusuz insanın türeyişi ve gelişiminin ilk basamakları onun hemen aşağısında bulunan hayvanlarınkilerle özdeştir
İnsanın bir bakımdan maymunlara, maymunların köpeklere olduğundan daha yakın olduğu söz götürmez
………
Bu günkü maymunlarda bir dört ayaklının yürüyüşü ile iki ayaklınınki arasında bir yürüyüş görmekteyiz Yalnız önyargısız bir gözlemcinin önemle üzerinde durduğu gibi insan biçimli maymunlar yapılış bakımından dört ayaklı tipten daha çok iki ayaklı tipe yakındır
……………
Dr Francesco Barrago yayımladığı (1867) kitabında Tanrı görünüşünde yaratılışı olan insan aynı zamanda maymun biçiminde yaratılmıştır diye yazmaktadır
…………
Bu önemsiz olgular tat sinirlerinin insanda ve maymunda ne kadar benzer olduğunu ve sinir sistemlerinin ne kadar benzer yolla etkilendiğini göstermektedir
Charles Darwin insanlarla maymunlar arasında benzeşimler kadar büyük ayrımlarında olduğunun farkındadır Bu konuda şunları yazmaktadır
-İnsanın ataları gittikçe daha dik durur Elleri ve kolları tutmak ve başka amaçlar için ayakları ve bacakları sağlam desteklik etmek ve yer değiştirmek için gittikçe daha çok değişikliğe uğrarken sayısız başka yapı değişmeleri de zorunlu olmuştur
Leğenin (Pelvisin) genişlemesi omurganın kendine özgü biçimde eğrilmesi başında bir başka konumda oturması gerekmiştir
……………
İnsan ile en yakın hısımı arasındaki vücut yapısı farkı kimi doğa bilginlerinin savunduğu kadar büyük olsa bile ve aralarındaki zihni güç farkının pek büyük olduğunu kabul etmek zorunda olsak da daha önceki bölümlerde sunulan olgular, bağlantıların bu güne kadar bulunmamış olmasına bakmayarak insanın daha aşağı bir biçimin soyundan geldiğini en açık biçimde bildirir görünmektedir
………………
Atalarımızın dar burunlu maymunların kökeninden ayrıldığı zamanki türeme aşamasında bulunan insanın doğum yerinin neresi olduğunu elbette sormalıyız
Atalarımızın bu kökenden gelmesi onları Avustralya’da ya da coğrafi dağılım yasalarından da çıkarabileceğimiz gibi herhangi bir okyanus adasında değil, eski dünyada yaşadıklarını göstermektedir
………………
İnsan kıl örtüsünü yitirdiği sırada dönem ve yer ne zaman ve neresi olursa olsun herhalde sıcak bir ülkede yaşamıştır
……………
Öte yandan yeni yetişenlerin artık çoğunlukla benimsediği evrim ilkesini benimseyen doğa bilginleri insan ırkları arasındaki fark tutarını belirtmek amacı bakımından onları ayrı türler denmeye uygun olduğunu düşünseler de düşünmeseler de bütün insan ırklarının bir tek ilkel kökenden türediğinden hiç kuşkulanmazlar
Charles Darwin (daha sonra sahte oldukları anlaşılacak ve bu gerçek bizzat Haeckel tarafından itiraf edilecek olan) Haeckelin çizimlerinden çok etkilenmiş, bu çizimleri teorisine kanıt göstermekten kendini alamamıştır
Haeckel embriyoların başlangıçta balık embriyolarına benzediklerini ileri sürmüş bu konuda kasıtlı olarak değiştirilmiş sahte çizimlerini kanıt olarak göstermişti
Charles Darwin gerçekte bir aldanış ya da aldatılış olan bu konuda şunları yazmaktadır
-Bununla birlikte boynun iki yanında solungaçların eski konumunu gösteren yarıklar hâlâ vardır
Charles Darwin Haeckel çizimlerinin bir sahtekârlık eseri olduğunun farkında değil miydi?
Fakat bu konuda otorite sayılabilecek bazı bilim insanlarının onu pek çok kez ikaz ettiklerini biliyoruz
Bir bakıma Darwin teorisine uygun olduğu için bu sahtekârlığa göz yummuş, teorisinin en temel kanıtlarından biri olarak kullanmaktan çekinmemiştir diyebiliriz


Alıntı Yaparak Cevapla

İnsanın Evrimi

Eski 10-21-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İnsanın Evrimi




İNSANIN EVRİMİ-2/1

Evrim teorinin iddiasına göre insanlar ve günümüz maymunları ortak atalara sahiptirler Günümüzde yaşamayan bu ilkel yaratıklar zaman içinde evrimleşerek bir kısmı günümüz maymunlarını, bir başka kısmı da günümüz insanlarını oluşturmuştur
Teoriye göre maymunlarla insanların ortak atası güney Afrika maymunu anlamına gelen Australopithecus isimli yaratıktır
Australopithecus adı verilen yaratığın evrim mantığına uygun olarak günümüzde yaşamadığı iddia edilir Bu gün pek çok Australopithecus fosillerine sahibiz Fosillerine bakarak günümüzde yaşamaması gereken bu canlıların orangutanlara ya da diğer maymun cinslerine büyük ölçülerde benzediklerini burada not edelim
Yapılan bilimsel araştırmalarda bu canlının çeşitli türlerinin bulunduğu anlaşılmıştır Bunların bazıları iri yapılıdır Bazıları daha küçük daha narin canlılardır Bütün bu bilgilerin bu günkü maymun cinslerini kuvvetle çağrıştırdığını bir kez daha hatırlatalım
Teoriye göre bu canlılar (Australopithecus’lar) zaman içinde evrimleşmişler yarı insan sınıfındaki canlıları oluşturmuşlardır
Teoriye göre insan sınıfında oldukları varsayılan bu canlılar tam olarak insanlaşmamış diğer ifade ile insanın evrimi tamamlanmamıştır Bir bakıma bu yaratıklar insan ve maymunların ilk ataları oldukları varsayılan Australopithecus ile insan arasında ara format canlılarıdır İddiaya göre bu canlılar evrimleştikçe insansı özelliklere daha yakınlaşırlar, bu özellikleri daha güçlü ve belirgin şekilde taşırlar Evrim dilinde bu yarı insan, yarı maymun canlılara Homo Habilis denilir Fark edileceği gibi Homo Habilis maymun insan evriminde ara format canlıları olmalıdır
Evrimin ikinci aşamasının sonucunda (homo habilisin evrimi sonucu) ise günümüz insanına yakın özellikler taşıyan canlılar ortaya çıkmıştır Evrim diliyle insana biraz daha çok benzeyen bu ara format canlılarına homo erectus denilir
Teoriye göre homo erectus zamanla daha da evrimleşecek, homo sapiens diye adlandırılan günümüz insanına en yakın olan canlıya ardından da homo sapiens sapiens diye isimlendirilen günümüz insanlarını oluşturacaktır
Evrim teorisinin kurucusu ve üstadı Charles Darwin Homo erectus ve homo sapiens insanlarının (her ne kadar teorisinde canlıların yapılarını geleceğe aynen taşıyamayacaklarını yazsa da) günümüzde hâlâ yaşadıklarını iddia eder Evrim teorisi taraftarları da aynı fikirdedirler Diğer ifade ile günümüz insanlarının bir bölümü henüz evrimleşmeyi tamamlamamış yarı insan, yarı maymun homo sapiens aşamasında kalmış yaratıklardır Bunlara aborjinler (Homo sapiens archaic), zenciler ve Asya’daki sarı ırklar (tabiî ki Türkler) örnek olarak verilir
Diğer bölümü ise evrimi büyük ölçüde tamamlamış üstün insan ırklarıdır Bu durumda tabiî ki homo sapiens sapiens yani evrimini tamamlamış insan ırkları da İngilizler, Almanlar gibi batı ırkları yani beyaz adamlar olur Teorinin ırkçılık temeli bu varsayım üzerine kurulmuştur
Evrim teorisi taraftarları teorinin meşhur doğal seleksiyon kuralına göre gelişkin insanlar gelişkin olmayanları zaman içinde elemine edeceklerini inanırlar Onlara göre insan evriminin devamı için bu şarttır Bu inanış onları insanlığa yakışmayan davranışlar içine itmiş, pek çok felaketlere neden olmuştur Irkçılık ve öjenizm bu mantığın sonucudur
Günümüzün ünlü evrimistleri doktor ve ilaç müdahalesinin doğal seleksiyonu dolaysıyla evrimi engel olduğunu iddia ederek şiddetle karşı çıkarlar Karşı çıkarlar ama en küçük bir rahatsızlıklarında en iyi doktorlara koştuklarından, en etkili ilaçlara almaya çalıştıklarından, tedavi için dünyanın en uzak yerlerine gitmekten bu uğurda servetler harcamaktan çekinmediklerinden emin olabilirsiniz

Gerçekler teorinin öngördüğü gibi midir? Geçmiş yaşamın kanıtları olan fosiller bu iddialara ne diyor? Bu sorulara doğru yanıt verebilmek için evrim teorisi iddialarını biraz daha ayrıntılı tekrarında yararlar vardır
Teoriye göre 4-5 milyon yıl önce başladığı varsayılan bu süreçte, modern insan ile ataları arasında bazı ara formların yaşadığı iddia edilir Teoriye göre insanın evrimleşmesi dört temel aşamada gerçekleşmiştir Daha öncede belirttiğimiz gibi bu aşamalar:
Australopithecus - Homo habilis - Homo erectus - Homo sapiens - homo sapiens sapiens şeklindedir
Şeklindedir ama bu sıralama evrim teorisi taraftarı kimi bilim insanları tarafından kabul edilmemektedir
Evrimci paleoantropologlar Bernard Wood ve Mark Collard, 1999'da Science dergisinde yayınlanan makalelerinde, Homo habilis ve Homo rudolfensis kategorilerinin hayali olduğunu ve bu kategorilere dahil edilen fosillerin aslında Australopithecus genusuna transfer edilmesi gerektiğini savunmuşlardır
Michigan Üniversitesinden Milford Wolpoff ve Canberra Üniversitesinden Alan Thorne ise, Homo erectus'un hayali bir kategori olduğu, bu sınıflamaya dahil edilen fosillerin aslında Homo sapiens'in birer varyasyonu oldukları düşüncesindedirler
Australopithecus'tan insana (Homo sapiens'e) doğru uzanan bir evrim çizgisi iddiasını çürüten bir başka gerçek, bu çizgi üzerinde evrimsel bir sıralama izlediği öne sürülen kategorilerin gerçekte aynı dönemde yaşadıklarının ortaya çıkmasıdır Bunu ortaya koyan en yeni kanıt, Science dergisinde yayınlanan ve Homo habilis, Homo ergaster ve Homo erectus kategorilerine dahil edilen fosillerin aynı dönemde yan yana yaşadığını gösteren bulgulardır Normal olarak şu soru sorulur İlkelle gelişkin yan yana ise evrime ne oldu?
Araştırmayı yöneten North Texas Üniversitesinden Reid Ferring, bu buluşun anlamını şöyle açıklamaktadır:
-Bu tamamen beklenmedik bir durumdur, çünkü şimdiye kadar hakim olan bilimsel görüşler habilis, ergaster ve erectus'u evrimsel bir sıralama içine yerleştirmişti


Alıntı Yaparak Cevapla

İnsanın Evrimi

Eski 10-21-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İnsanın Evrimi




Bütün bunlar soyu tükenmiş bir maymun cinsi olan Australopithecus ile günümüz insanın ve onun farklı ırksal varyasyonlarını içine alan Homo sapiens türünden başka homonidlerin olmadığı anlamına gelir Diğer ifade ile insanın evrimsel bir kökeni bulunmamaktadır Tersinim teorisinin bu konuda ki varsayımı göz önüne alınırsa bu varsayımın bilimsel bulgularla birebir örtüştüğü görülür
Yapılan son araştırmalar Australopithecus, Homo habilis ve Homo erectus'un dünya'nın farklı bölgelerinde aynı dönemlerde yaşadıklarını göstermektedir
Dahası Homo erectus sınıflamasına ait insanların bir bölümü yakın zamanlara kadar yaşamış, homo sapiens neandertalensis (yarı evrimleşmiş kabul edilen bir insan ırkı) ve Homo sapiens sapiens (modern insan) ile aynı ortamda yan yana bulunmuşlardır
Harvard Üniversitesi paleontologlarından Stephen Jay Gould, kendisi de bir evrimci olmasına karşın evrim teorisinin içine girdiği bu çıkmazı şöyle açıklar:
-Eğer birbiri ile paralel bir biçimde aynı anda yaşayan üç farklı hominid (insanımsı) çizgi varsa, o halde bizim soy ağacımıza ne oldu?
Açıktır ki bunların biri diğerinden gelmiş olamaz Dahası, biri diğeriyle karşılaştırıldığında evrimsel bir gelişme trendi göstermemektedirler
Evrim teorisinin 20 yüzyıldaki en önemli savunucularından biri olan Ernst Mayr insanın evrimi konusunda Homo sapiense uzanan zincir gerçekte kayıptır diyerek bu gerçeği kabul eder
Australopithecus fosilleri üzerinde 15 yıl araştırma yapan İngiltere'nin en ünlü ve saygın bilim adamlarından Lord Solly Zuckerman, bir evrimci olmasına rağmen, ortada maymunsu canlılardan insana uzanan gerçek bir soy ağacı olmadığı sonucuna varmıştır
Zuckerman bilimsellik açısından yaptığı hayli ilginç skalada duyum ötesi algılama kavramları üzerine kurulu telepati ve altıncı hisle beraber insanın evrimini en son sıraya koymuştur
Zuckerman bilimsellik yelpazenin bu son ucunu şöyle açıklar:
-Objektif gerçekliğin alanından çıkıp da, biyolojik bilim olarak varsayılan bu alanlara (yani duyum ötesi algılamaya ve insanın fosil tarihinin yorumlanmasına) girdiğimizde, evrim teorisine inanan bir kimse için her şeyin mümkün olduğunu görürüz
Öyle ki teorilerine kesinlikle inanan bu kimselerin çelişkili bazı yargıları aynı anda kabul etmeleri bile mümkündür
Görüldüğü gibi Zuckerman evrim teorisi taraftarlarının o amansız hastalığını tam isabetle teşhis etmiştir
Evrim teorisi taraftarlarının görülen ve bilinen bir özelliği teorilerine ters gelen, teoriyle uyuşmayan bilimsel gerçekleri bilmezlikten, görmezlikten gelmeleri ya da bu gerçekleri eğip bükerek teori mantığına uydurmalarıdır
Teori savunucularının bir başka taktiği de çözülemeyen sorunları çözülmüş, yanıtlanmamış soruları yanıtlanmış kabul ederek (daha sonra halletmek üzere) buzdolabına koymalarıdır Fakat buzdolabındaki sorunlar öylesine çoktur ki artık çürümeye, kokuşmaya, içinden çıkılmaz bir hale dönüşmeye başlamıştır Yapılanları temelleri oluşturulmadan gökdelen inşa etme çabalarına benzetilebilir

Biyolog ve matematikçi Marcel-Paul Schutzenberger, evrim teorisinin insanın kökenini açıklama konusundaki sorunlarından bazılarını şöyle özetler:
-Hem kademeli hem de sıçramalı evrimi savunanlar, insanları diğer primatlardan ayıran biyolojik sistemlerin aynı anda ortaya çıkışına inandırıcı bir açıklama getirmekten yoksunlar Bu biyolojik sistemler arasında; iki ayaklılık, bunun doğal sonucu olarak leğen kemiğinin değişmesi ve şüphesiz beyincik, daha yetenekli bir el, dokunma duyusunun daha fazla olduğu parmak uçları; ses için gerekli olan gırtlakta değişiklik; sinir sisteminde, özellikle de konuşmanın tanınmasını sağlayan şakak loblarında değişiklik sayılabilir
Embriyogenetik açısından, bu anatomik sistemler birbirlerinden tamamen farklıdırlar Her değişiklik bir yetenektir Bu yeteneklerin aynı anda ortaya çıkmış olma zorunluluğu çok şaşırtıcıdır
Bazı biyologlar bunun genomun bir yeteneği olduğunu öne sürüyorlar Herhangi biri bu yeteneğin gerçekten var olduğunu varsayarak onu tekrar bulabilir mi? İlk balıkta bu yetenek var mıydı? Gerçek şu ki biz kavramsal bir iflasla karşı karşıyayız
Nature dergisinin bilim yazarı Henry Gee, hiçbir kanıt olmamasına rağmen evrim iddialarının tamamen önyargılara dayalı olduğunu şöyle belirtir:
-Ata-torun ilişkilerine dayalı insan evrimi şeması, tamamen gerçeklerin sonrasında oluşturulmuş bir insan icadıdır ve insanların önyargılarına göre şekillenmiştir Bir grup fosili almak ve bunların bir akrabalık zincirini yansıttıklarını söylemek, test edilebilir bir bilimsel hipotez değil ama gece yarısı masallarıyla aynı değeri taşıyan bir iddiadır Eğlendirici ve hatta belki yönlendiricidir, ama bilimsel değildir
======

Bilindiği gibi insanlar iki maymunlar ise dört ayakları üzerinde yürürler Eğer evrim gerçek ise insanlar dört ayaklılıktan iki ayaklılığa aşama, aşama geçmiş olması gerekir
Evrimin temelini oluşturan bu model, evrimin bir aşamasında iki ayaklılıkla dört ayaklılık arasında karma bir yürüyüş olmasını zorunlu kılar Oysa insanın ağaçlarda yürümeye başladığı yönündeki iddialarda bulunan Robin Compton dahi, 1996 yılında bilgisayar yardımıyla yaptığı araştırmalarda bu çeşit bir karma (dört ve iki ayaklılık aynı anda) yürüyüşün imkânsız olduğunu göstermiştir Compton'un vardığı sonuç şudur:
-Bir canlı ya tam dik, ya da tam dört ayağı üzerinde yürüyebilir
Bu ikisinin arası bir yürüyüş biçimi enerji kullanımının aşırı derecede artması nedeniyle mümkün olmamaktadır Bu yüzden yarı-iki ayaklı bir canlı var olması mümkün değildir
İnsanla maymun arasındaki uçurum, sadece iki ayaklılıkla sınırlı değildir Beyin kapasitesi, konuşma yeteneği gibi diğer pek çok özellik de evrimciler tarafından asla açıklanamamaktadır
Evrimci paleoantropolog Elaine Morgan şu itirafta bulunur:
-İnsanlarla (insanın evrimiyle) ilgili en önemli dört sır şunlardır:
1) Neden iki ayak üzerinde yürüdüler?
2) Neden vücutlarındaki yoğun kılları kaybettiler?
3) Neden bu denli büyük beyinler geliştirdiler?
4) Neden konuşmayı öğrendiler?
Bu sorulara verilecek standart cevaplar şöyledir:
1) Henüz bilmiyoruz
2) Henüz bilmiyoruz
3) Henüz bilmiyoruz
4) Henüz bilmiyoruz Sorular çok daha artırılabilir, ama cevapların tekdüzeliği hiç değişmeyecektir
Paleontolog Meave Leakey de kendisine dik duruşun kökeni hakkında ellerinde bir delil olup olmadığı sorulduğunda, olmadığını belirtmiş, bunun bir sır olduğunu ve ilk başta canlıyı verimsiz kılacağını söylemiştir






Alıntı Yaparak Cevapla

İnsanın Evrimi

Eski 10-21-2012   #4
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İnsanın Evrimi





İNSANIN EVRİMİ-3

İlk insan Afrika’da mı ortaya çıktı? İnsan atalarının evrim sürecinde yaptıkları varsayılan göçlerde teorinin önemli açmazlarından birini oluşturur İnsansı fosillerin dünyanın çeşitli bölgelerinde bulunması ve bu fosillerin çeşitli zaman dilimlerine ait olması bu tür göçlerin yapıldığını kabul etmeyi zaruri kılar Burada tartışılan çıkış yeri ve zamanıdır
Bu konuda 1980'li yıllarda geliştirilen iki tez bulunmaktadır Bunlardan birine göre ilk insanlar Afrika'da tek bir atadan ortaya çıktılar ve buradan tüm dünyaya yayıldılar
Evrim Teorisi taraftarlarınca Afrika kıtası insanın evrimleştiği sonrada bütün dünyaya yayıldığı yer olarak kabul edilir Bunun evrim teorisi paralelinde özel seçildiğinde (bu seçimi gerektirecek bilimsel bir kanıt olmadığından) en küçük bir şüphe yoktur
Bu varsayım, insanın evrimleştiği yer niçin dünyanın başka yeri değil de Afrika kıtasıdır sorusunu gündeme getirir
Evrim taraftarlarınca yapılan bu tercihin nedeni şüphesiz ki insanın ataları kabul ettikleri maymunların bu kıtada bol bulunması olmalıdır Bu nedenle bu kıtada bulunan fosillerin evrim teorisi taraftarlarınca ayrı bir değeri vardır Onlara göre bulunan her fosil ya ilkel ata yani maymundur ya ara formattır ya da gerçek insandır
Bu dizimin fosillerin gelişkinlik derecesine göre değil de yaşlarına bulundukları yere uygun yapılması ikide bir sorunlar çıkarmakta dizimleri bozmakta değiştirme mecburiyetinde kalınmaktadır
Gerçekte bir insan ırkı olan Homo Erectusun yer ve zaman açısından yeryüzüne yayılımı üzerine kesin bir şey söylemek imkânsızdır Bu gerçek bu konudaki bir araştırmayı yürüten bilim adamları tarafından şöyle aktarılmıştır:
-Bu sınıfın Avrasya'da ve güney-doğu Asya'da ortaya çıkışı hakkındaki belirsizlikler, Homo Erectus'un kökeninin yeri ve zamanını doğru olarak belirlemeyi imkânsız kılmaktadır Elimizdeki deliller coğrafi yayılımının yönünü saptamak için yetersiz
=======
Bu tezin bir başka görüşü de insanların Çin’de ortaya çıktıkları bir miktar evrimleştikten sonra bazılarının Avustralya’ya göç ettikleri şeklindedir
Diğer teze göre ilk insanlar dünyanın tek bölgesinde değil bir kaç bölgesinde birden ortaya çıkmışlar; daha sonra göç ederek diğer insanlarla buluşmuşlar; karışarak çeşitli ırkları meydana getirmişlerdir
Her iki tez de bilimsel kanıtlardan çok önyargılara dayanır Pek çok çelişkilerde içerdiklerinden ortak bir noktada birleştirmekte mümkün görülmemektedir Nitekim bu konuya Ağustos 1999 sayısında yer veren ünlü bir bilim dergisinde insanların göçü konusunda öne sürülen her iki tezin de doğruluğunun sorgulandığı belirtilmiştir
Tanımış bir bilim dergisinin internet sahifesinde yer alan araştırmaya göre modern insan davranışları, farklı kıtalarda aynı dönemlerde görüldüğü bildirilmektedir Bu araştırma sonucu ilk insanın Afrika'da ortaya çıktığını ve buradan dünyaya yayıldığını öne süren tezle çelişmektedir
Evrim teorisi paralelindeki bu teze göre, ilk insan Afrika'da 170 bin yıl önce ortaya çıkan tek bir atadan evrimleşmiş ve 45- 50 bin yıl önce de buradan dünyaya yayılmıştır
Modern insan davranışlarının farklı kıtalarda fakat aynı dönemde ortaya çıktığının bulunması insanların tek bir yerden (Afrika’dan) çıkarak bütün dünyaya yayıldığı teziyle evrim yönünden çelişir Bu tezin yanlışlığı daha sonra ortaya konan bilimsel kanıtlarla defalarca teyit edilecektir

İnsanın evrimi soyağacı doğru mu? Evrim teorisi taraftarları insanın evrimini teorilerinin paralelinde hazırladıkları bir soyağacı ile gösterirler Bu soy ağacında genelde soyları tükenmiş maymun ve insan ırklarına ait çeşitli fosiller yer alır ve insanın evrimi aşamasında ara format canlıları olarak tanıtılır Örneğin Homo Erectus bir önceki basamak olan Homo Habilis gibi maymundan insana doğru oluştuğu varsayılan evrimde bir ara format canlısıdır
Teknolojinin paralelinde gelişen bilim fosiller konusunda da bazı karanlık noktaları net olarak aydınlatabilmekte, gerçekleri inkâr edilemeyecek bir biçimde ortaya koymaktadır
Teknolojin yardımıyla yapılan son bilimsel araştırmalarda evrim soyağacına uygun olarak evrim teorisi taraftarlarınca yarı insan, yarı maymun canlıların yaşadıkları öne sürülen dönemde günümüz insanlarından farksız canlıların yapabilecekleri niteliklerde sanat eserlerine, süslemelere ve aletlere rastlanmıştır
Son derece basit olsa bile bir aletin, bir sanat eserinin ortaya konulması insansı özelliklerin en belirgin olanıdır
En zeki bilinen hayvanların bile en küçük bir alet ortaya koyamadıkları gibi bu tür aletlerden herhangi birini geliştirici değişiklikler yapamadıkları bilinmektedir Bu nedenle aletlerin, süs eşyalarının ya da bunlara benzer sanat eserlerinin bulunması o devirlerde insanın bulunduğunun ve yaşadığının en büyük kanıtlarıdır
Bu tür sanat eserlerinin bulunduğu dönemler ise Homo Erectusun ortaya çıktığı dönemlere rastlar Bu da bir ara format olarak takdim edilen Homo Erectusun gerçek bir insan olduğunu gösterir Fakat Homo Erectusun evrim yönünden atası olduğu öne sürülen Homo Habilis dönemlerinde bu tür sanat eserlerine ilkelde olsa rastlanmaz Bu da Homo Habilisin insan olmadığını kanıtlar
Fakat insan olmayan Homo Habilis ile insan olan Homo Erectus arasında evrim teorisi taraftarlarınca konulmuş herhangi bir ara format canlısı yoktur Diğer ifade ile insan ile insan olmayan canlılar (maymunlar) arasında herhangi bir irsi bağ (ara format) bulunmamaktadır Nitekim bilimin vardığı bu sonucu fosil kayıtları da teyit eder


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.