Şahmeran Efsanesi Şahmeran Ve Lokman Hekim |
10-20-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Şahmeran Efsanesi Şahmeran Ve Lokman HekimŞahmeran Efsanesi Şahmeran Ve Lokman Hekim Şahmeran ile karşılaşan kişinin ismi Camsab’dır Camsab yoksul bir ailenin oğlu olup evinin geçimini arkadaşları ile odun yaparak sağlamaktadır Bir gün arkadaşları île birlikte bir kuyu dolusu bal bulan Camsab, arkadaşlarının aç gözlülüğü yüzünden, kuyunun içindeki bal bi¬tince kuyuya bırakılır Kuyuda yalnız başına feryat ederken bir ak¬rebin toprağı delip kendisine doğru yaklaştığını görür Akrebi öldü¬rür Akrebin geldiği noktadan iğne gözü kadar gün ışığının geldiğini fark eder Cebindeki bıçak ile ışığın geldiği yeri büyütmeye çalışır Açılan geniş delikten geçer Çiçeklerle dolu, ortasında havuzu bulu¬nan genişçe bir bahçeye girer Havuzun çevresinde bir dizi oturaklar ve bahçede bir yığın yılan bulunmaktadır Havuzun baş tarafında bulunan bir taht üzerinde oturmakta olan insan başlı, süt beyaz vücutlu bir yılan Camsab’a kendi diliyle hitap eder; Hoş geldin insanoğlu … Benim misafırimsin, benden ve çevrendeki yılanlardan korkma Benim adım Yemliha’dır Benim halkım ve insanoğullan beni Şahmeran diye tanırlar Bu taht ve bu ülke Cenabı Hakkın bir ihsanıdır Burada benim h i may emdesin, diyen Şahmeran, Camsab’a türlü türlü yiyecekler ikram eder Ey insanoğlu, benim ülkeme neden ve nasıl, hangi maksatla geldin? Bunu bana anlatır mısın? diye soran Şahmeran’a Camsab başından geçenleri anlatır Şahmeran Camsab’ın hikâyesinden sonra başını sallar: İnsanoğlu nankördür, hilekârdır Küçücük menfaatler Karsısında başkasının muazzam zararlarına razı olur Geçmişte in¬sanoğlu bana çok zarar vermek istemiştir, diyen Şahmeran ile Camsab uzun uzun dertleşirler Camsab mutlu ve memnun bir halde uzun yıllar Şahmeran’ın güvenini kazanır Biribirlerine uzun uzun hikâyeler anlatırlar Uzun bir zaman sonra Camsab Şahmeran’a; - Ey muhterem efendim! Ailemi çok özledim Ne olur beni aileme kavuşturun! Bu lütfü bana bağışlayın, diyerek yalvarır Bunun üzerine Şahmeran; -Camsab, ben sözümü tutup seni yurduna gönderirsem, sen de aynen bana söz verebilir misin ki, bir daha ömrünün sonuna kadar hamama girmeyeceksin? diye sordu Camsab cevaben; - Ölünceye kadar hamam yüzü görmeyeceğime ve senin yerini yurdunu kimseye söylemiyeceğime yemin ederim, dedi ve yemin etti Şahmeran bu yemin üzerine, artık kanaat getirerek, Camsab’a biraz yolluk ve bir hayli de dünyalık ziynet, cevahir ve hediyeler vere¬rek, orada duran yılanlara hitaben; Bunu o bal kuyusundan dışan çıkarın, emrini verdi Yılanın Önüne katılarak bal kuyusundan çıkan Camsab, artık hür olmanın saadeti, sevinci içerisinde evine koştu, ailesine, sevdiklerine kavuştu Ailesi büyük bir merak içerisinde Camsab’a beş yıldır nerelerde olduğunu sordular Şahmeran’a verdiği sözü düşünerek hata yapmaktan çekinen Camsab: Yeminliyim, söylemek istemem Bunu benden sormayın, deyince, annesi; Arkadaşların, senin dişi bir kaplan tarafından parçalandığını söylemişlerdi O zamandan beri tam beş sene oldu Azap ve keder içinde bu günleri geçirdiğimizi tahmin edersin herhalde Buna rağmen sen bize bu ıstıraplı günlerin bir hesabını bile vermekten çekiniyorsun, dedi Camsab sordu: Benim o hain ve vicdansız arkadaşlarını simdi nerededirler, sağ mıdırlar? - Oğlum hepsi sağ Ticaret yapıyorlar, çok zengin oldular Bazen bize yiyecek ve para yardımı yapıyorlar Hâl ve hatırımızı soruyorlar, Allah’a şükür, deyince Camsab dayanamadı: Ana bunlardan birini çağınver hadi var git, dedi Anası: - Oğlum onlar bizim ayağımıza hiç gelirler mi? Onlar zengin, yüksek insanlar Yann sabah sen git, onları evlerinde ya da iş yerlerinde ziyaret et, dedi Camsab yine; İşin aslı öyle değil ana Sen var git söyle onlara, “oğlum geldi, sizi istiyor” de, onlar koşa koşa gelirler, dedi Gerçekten Camsab’ın annesi gidip bunlardan birisini bulunca adam telaş ve endişeye kapıldı Diğer arkadaşlarını bulup, onlarla konuşup tartıştı, sonuçta hak ve adaletten korkarak, Camsab’tan af dilemeye, merhametini istemeye ve mallarının yarısını Canısab’a vermeye karar verdiler Mallarının yarısını yanlarına alarak Camsab’ın evine geldiler Camsab’ın elini ayağını öperek: - Ey kardeşimiz Camsab bizim cahillik ve kusurumuz büyüktür Bizim ettiğimizi sen etme Bizi sen affet, malımızın yansını sana getirdik Gel barışalım, diye çok yalvardılar Camsab bunlara yine acıdı ve kabahatlerini bağışlıyarak yeniden dost oldular Aradan yedi yıl geçti Bu zaman içerisinde Camsab verdiği söz gereği hiç hamama gitmedi Camsab’ın yaşadığı ülkenin hükümdarı Keyhüsrev bir gün fena bir hastalığa tutulmuştu Tüm vücudu kıpkırmızı yaralar içinde idi Hekimler, ilaçlar fayda etmedi Hastalık gittikçe arttı, ağırlaştı Hekimler bütün ümitlerini kestiler Çaresizliği kabul ettiler Keyhüsrev’in Şahmur isminde bir de veziri vardı Sihir işlerinde Vezir kitaplarını karıştırırken, tek devanın Şahmeran’ın etini yemek olduğunu hükümdara söyledi Keyhüsrev tellallar bağırtıp, Şahmeran’ın yerini bilene büyük vaadlerde bu¬lundu Camsab verdiği söz üzerine ses çıkarmadı Vezir yeniden bir hüküm çıkardı “Şahmeran’ı gören bir kimsenin belden aşağısı balık gibi beyaz pullu olur” Bunun üzerine bütün hamamcılara, halkın bedava yıkanmaları için emirîer verildi ve hamam masraflarının dev¬letçe ödeneceği bildirildi Memurlara talimatlar verilerek, bütün halkın hamamlara gitmesi sağlandı O sırada zorla da olsa Camsab’da hamama götürüldüğü için sır öğrenildi Belinden aşağısı beyaz pullu olan Camsab yaka paça doğru hükümdarın huzuruna çıkarıldı Keyhüsrev’in tedavisi için tek çarenin Camsab’ın elinde bulunduğunu kendisine anlatılarak Şahmeran’ın yerini göstermesi emredildi Camsab kaçamak bir yol arar gibi: Babam büyük bir hekimdir, belki de bir çare bulur Ben ise mektepte bir şey öğrenemedim Sanatta da çırak çıkamadım Ben ne ilaç bilirim ki, dedi ise de Vezir ona: Biz senden ilaç istemiyoruz Sen bize Şahmeran’ı bul yeter Buna karşılık hükümdar sana büyük ihsanlar verecek, dedi Camsab yine anlamamış gibi, kendini bir şeyden haberi yok gösterircesine: - Şahıneran nasıl şeydir? Ben onu hiç görmedim, dedi Vezir: - Şahmeran’ı sen görmüş olmalısın Zira belinden aşağısı pullu senin, dedi Camsab: - Benim vücudum doğma büyüme böyle pulludur, dedi ve sırrını vermedi Camsab’ı zorla söyletebilmek için bir hayli dövdükten sonra cellada teslim ettiler Camsab hayatını kurtarabilmek için, son bir çare olarak hiç olmazsa Şahmeran’ın kuyusunu göstermeyi kabul etti “Nasıl olsa onu oradan çıkaramazlar, ben de ölümden kurtulurum” diye düşünüyordu Fakat hiç de öyle olmadı Camsab kuyuyu gösterince, vezir ku¬yunun başında sinirini kullandı Okudu, üfledi ve nihayet Şahmeran bir yılanın başında tuttuğu altın bir tepsi içinde görüldü Şahmeran etrafına bakıp Camsab’ı görünce: İşte Camsab nihayet kanıma girdin Ben insanoğluna itimat edilmiyeceğini biliyordum Fakat ne çare ki yine aldandım Başa gelen kaderdir, dedi Camsab utancından yerin dibine geçiyordu Ağzını açıp cevap ve¬remedi Kendisinin bu aşağı ruhlululuğunu İhanetini bir türlü af edemiyordu Rezil olmuştu Vezir Şahmur Şahmeran’ı tutmak için elini uzatırken, Şahmeran ona: - Ey melun! Sen bana el sürme, yoksa hançerimle seni delik deşik ederim Ey Camsab! Sen beni kucağına al götür, dedi Camsab, Şahmeran’ı kucağında götürürken ona: Şahım, senden Keyhüsrev’in tedavisi için derman isteyecekler, dedi Şahmeran: - Bu derman benim elimdir Allah’ın dediği olur, ne yapalım! Eninde sonunda ölmeyecek miyim? Ey Camsab! Sana bir öğüdüm olsun Sen bana belki de isteyerek kötülük ettin, fakat ben sana etmem Bu melun beni sana belki de boğazlatacak Sakın kabul etme Sonra katil olursun Bırak beni Şahmur kessin Beni toprak çanakta kaynatıp ilk suyumu sana içirmek isteyecekler Sakın içme O suyu ona içir Eğer dediklerimi aynen yaparsan kazanırsın Ben nasıl olsa Öleceğim Sen benim dediklerimi yaparsan, beni hayır dua ile anarsın, dedi Hükümdarın sarayına gelindiği zaman Camsab ağlamaya başladı Şahmur buna öfkelenmişti: - Sen deli misin? Bir yılan için ağlayacak ne var, diye bağırdı Vezir nihayet Şahıneran’ı tutup kesti Üç parçaya bölerek, bir toprak çömlek içinde kaynatmak üzere ateşin üstüne koyduğu sırada hükümdarın bir yaveri gelerek onu saraya istedi Vezir gider¬ken Camsab’a dönerek: - Al bu şişeyi, içine Şahmeran’ın ikinci suyunu doldur Ben içeceğim Belimin Ağrısına şifadır İlk suyunu da sen iç Her türlü hastalıktan korunur, kurtulursun, dedi Camsab Şahmeran’ın ilk suyunu şişeye koydu ve ikinci suyunu da kendi içti Birden çömlekteki parçalar dile geldiler: - Biz hükümdarın hastalığına dermanız İlk uç gün başımı yedir Dördüncü gün hamama götür, şifa bulur, dediler Koşarak gelen Vezir Şahmur, telaşla ikinci suyu sordu Camsab şişeşe koyduğu ilk suyu Vezire uzattı Şahmur’un karnı, aldanarak içtiği suyun tesiriyle davul gibi şişti Kendisini yere can acısıyla atan Şahmur çırpına çırpına son nefesini verip öldü Bu olay Kehsûrev’e iletilince, telaşa düşen hükümdar derhal Camsab’ı huzuruna çağırdı: - Şimdi Şahmur öldü İlacı nasıl kullanacağımızı biliyor musun? Nasıl yapacağız? diye sorunca Camsab: - Efendimiz hîç merak buyurmayınız Ben ilacın nasıl kullanılacağını iyice biliyorum Yaralarınızı iyi edeceğim, diyerek Şahmeran’ın baş tarafını hükümdara yedirdi O anda Keyhüsrev’in vücudunda bir kaşınma başladı İkinci ve üçüncü parçalar da tesirini gösterdi Dördüncü gün hamama götürülen hükümdar, harnam dönüşü Camsab’ı sarayına kadar getirdi, kendisine başvezirlik mührünü vererek, ona bir çok ihsanlar nail etti Şahmeran’ın ikinci suyunu içen Camsab, hikmet ve kimya il¬minde büyük başarılar elde etti, eserler verdi Bu su ona akıl ve feraset, zekâ ve hafıza bahsetmişti camsab, bu suretleı kalan ömrü boyunca meşhur ve mesut yaşadı |
Şahmeran Efsanesi Şahmeran Ve Lokman Hekim |
10-20-2012 | #2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Şahmeran Efsanesi Şahmeran Ve Lokman HekimŞahmeran Daha çok güney, orta ve doğu Anadolu resminde, masallarında, hikayelerinde rastlanan akıllı ve iyicil olarak tanımlanan bellerinden aşağısı yılan, üstü ise insan, Meran adı verilen doğaüstü yaratıkların başındaki hiç yaşlanmayan, ölünce ruhunun kızına geçtiğine inanılan varlık Farsça yılanların şahı anlamına gelen "şah-ı meran" dan gelir Ancak, Şahmeran'a ilişkin tüm efsanevi kayıtlar ve Şahmeran efsanelerine özgü tüm betimlemelerde varlık dişidir Akdeniz bölgesinin tarsus ilçesinde yaşadığına inanılıyor Şahmeran, gittiğinde "bir cuma günü geleceğim" demiş Bu efsaneyle bize ne öğretilir? Efsaneler, hiçbir zaman boş değildir Örnek bir efsane de, "Mersin suyla, Adana yalanla, Tarsus yılanla yok olacak" diye bir inanç var Şahmaran, bir çocuğun koyun otlatırken tesadüfen bir çukuru eşip ordan birden büyüyen bir delikten içeri düşmesiyle ortaya çıkmış Çocuk, irili ufaklı yılanların ortasına düşer Her ne hikmetse bağıramaz; ama aslında çok korkuyordur O sırada bir ses ona seslenerek,"Gel, korkma! Ben istemedikçe onlar sana dokunmazlar Bas üstlerine ve gel" der Çocuk, ona doğru gider ve yaklaşır "Ne arıyorsun burda?" diye sorar Şahmaran O da, "Kuzum kayıptı Onu ararken dinleneyim dedim ve bir delikle oynarken buraya düştüm" der Şahmeran, elini çocuğun sırtına vurup, "Gözlerini kapat!" der ve açtığında çocuk yeryüzünde bulur kendini Sonra eve gelir ve kimseye anlatmaz Fakat çocuk, üçüncü gün duş alırken, sırtında beyaz-kara renklerin çıktığını fark eder Giderek yılana benzer cilt rengi ve anlatır annesine 1 hafta sonra da ölür Diğer bir anlatışa göre de, Şahmaran'ı bir çoban bulur; ama kimseye bahsetmez Fakat birgün iki arkadaşına bahsetmek zorunda kalır Çünkü sırtında izler çıkmıştır Ve dilden dile dolaşır Derken birgün o yörenin hükümdarı hastalanır Hekimler ne yaparlarsa çare bulamazlar Bir bilgine danışırlar O da, "Şahmaran'ın kanını içmeniz gerek; ama şahmaran başı kesilerek ölmesi gerek" der Onlar da, "Peki onu nasıl bulacağız?" derler O da, "Onu bir delikanlı biliyor, görmüş Onu bulsanız, Şahmeran da bulunur" der "Peki nasıl bulacağız?" sorusuna da,"Onu gören her kimse, Şahmeran onda mutlaka bir iz bırakmıştır" der Şahmeran ise, gence "Sakın ha, yerimi kimseye söyleme!" diye tembihlemiştir Şahmeran, çocuktaki mertliği görmüştür zaten ve eklemiştir, "Söylediğin gün, sen ölürsün" demiştir Askerler, her tarafta bu genci ararlar İnsanları soyarlar tek tek Derken çocuğu bulurlar Sırtındaki işaretten anlarlar Türlü işkencelere maruz kalan çocuk, konuşmak zorunda kalır Askerler arkada, çocuk önde, o korkunç esrarengiz mağaraya benzer kapıya gelirler Ama ne var ki askerler, içeri giremezler Bir ürperti sarar içlerini Çocuk, kendisi gider şaşkın bakışlar önünde Şahmaran, "Neden geldin?" der Çocuk, "Evet, ama mecburen geldim, işkencelere dayanamadım" der Şahmeran da, "Korkma, biliyorum" der ve çocuğa kılıç verir "Önce başımı kes, beynimi sen ye Kalbimi sök, göm Kanımı da bırak o aptal içsin" der Çocuğa cesaret verir ve çocuk bunları yapar Kral, şahmeranın kanını içer içmez ölür Çocuksa müthiş bir zekaya kavuşup Lokman Hekim olur ve ilerde de ölüme çare bulacaktır |
|