Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Edebiyat / Dil Bilgisi

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
gelişim, süreci, türkçenin

Türkçenin Gelişim Süreci

Eski 10-21-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Türkçenin Gelişim Süreci




Türkçenin gelişim süreci

Türk dilinin ortaya çıkış tarihi kesin olarak bilinememektedir Türkçenin bilinen yazılı metinlerinden önceki dönemleri "karanlık dönem" olarak kabul edilmektedir

Türkçenin yazılı ürünlerle takip edilebilen VII yüzyıldan XIII yüzyıla kadar olan dönemine "Eski Türkçe' denir Türkçe yaklaşık altı asır boyunca; ses, biçim ve söz varlığı bakımından son derece durudur, dönem Türkcesinin özellikleri Göktürk, Uygur ve Karahanlı metinlerinde görülmektedir (Göktürk Metinle Bilge Kağan Yazıtı, Kültigin Yazıtı Tonyukuk Yazıtı; Uygur Metinleri: Altun Yaruk Sekiz Yükmek Irk Bitig; Karahanlı Metinleri: Kutadgu Bilig, Divanü Lûgat-it-Türk, Atebetü'l Hakayık, Divan-ı Hikmet)



Türkler, XI yüzyılın başlarından itibaren Anadolu'ya göç etmeye başlamışlardır Bu göçler sonucunda Türkler XIII yüzyılda batıda Anadolu'ya, kuzeyde Karadeniz'in kuzeyi ve batısına kadar yayılmışlardır Yerleştikleri bölge halkının ağzı ile eserler yazmalar, sonucu Türkçe çeşitlenmiştir Türkçe, yayıldığı bölgelere göre_Kuzey-Doğu Türkçesi ve Batı Türkçesi olmak üzere iki kola ayrılmıştır Kuzey-Doğu Türkçesi, Eski Türkçenin bir devamı olarak XIII ve XIV yüzyıllarda Orta Asya ile Hazar Denizi'nin kuzeyindeki Türkler arasında kullanılmıştır

Kuzey-Doğu Türkçesi XV yüzyılda Kuzey Türkçesi ve Doğu Türkçesi olmak üzere iki kol hâlinde gelişmesini sürdürmüştür Farklı kollarda gelişen Türkçenin özelliklerini o dönemlerde yazılan Kıpçak Türkçesi Metinleri (Husrev ü Şirin, Gülistan Tercümesi, Kodeks Kumenikus) ve Çağatay Türkçesi metinlerinden (Muhâkemetü'l-Lügateyn, Şecere-i Türki, Şecere-i Terâkime) takip etmek mümkündür

Batı Türkçesi, XII yüzyılın sonları ile XIII yüzyılın başlarından günümüze kadar devam eden Eski Türkçeden SOnra Türkçenin iki büyük kolundan biridir Batı Türkçesi, tarihî gelişimi içinde üç ana döneme ayrılır Türkçenin XIII ve XV yüzyıllar arasındaki dönemi "Eski Anadolu Türkçesi" adını alır Bu dönemin özellikleri Yunus Emre Divanı, Mantıku't-Tayr, Garipname vb eserlerde görülmektedir

Batı Türkçesinin XV yüzyılın sonları ve XX yüzyılın başları arasındaki dönemine "Osmanlı Türkçesi" denir Bu dönemde, Türkçeye çok sayıda Arapça, Farsça kelime girmiştir XVII yüzyıldan itibaren Osmanlı Türkçesinde "mahallîleşme" hareketi başlar Bu hareket Tanzimata kadar devam eder Türkçe, yabancı kelimelerle yüklü ağır bir dil olarak varlığını "Türkiye Türkçesi" ne kadar sürdürür Şikâyetname, Sihâm-ı Kaza Hüsn ü Aşk gibi eserler bu dönem Türkçesinin özelliklerini taşır

Bat, Türkçesinin III dönemini "Türkiye Türkçesi" oluşturur Ömer Seyfettin ve arkadaşlarının konuşma dilinden (İstanbul ağz) yeni bir yazı dili oluşturmak amacıyla Genç Kalemler dergisinde başlattıkları Yeni Lisan Hareketi bu dönemin başlangıcı kabul edilir Bu hareketim temsilcileri "Milli bir edebiyat meydana getirmek için önce millî bir dile ihtiyaç vardır" görüşünden hareketle şu ilkeleri benimsemişlerdir:

a Arapça ve Farsçadan Türkçeye giren dil bilgisi kuralları ve bu kurallarla yapılan bütün tamlamalar kaldırılmalıdır

b Dilimize Arapça ve Farsçadan girmiş kelimelerle yapılacak isim ve sıfat tamlamaları, Türkçenin kurallarına göre düzenlenmelidir

c Yazı dili ile konuşma dili arasındaki büyük farklılıkları kaldırmak için yazı dili konuşma diline yaklaştırılmalı, İstanbul konuşması yazı dili olmalıdır

ç Bu ilkelerden yola çıkarak taklit değil, yeni ve millî bir edebiyat meydana getirilmelidir

Türkiye Türkçesinin gelişimi içinde bu hareketten sonra en kapsamlı çalışma Dil Devrimi'dir 1928'de Harf Devrimi'nin yapılması ve 1932'de Türk Dil Kurumu'nun kurulmasıyla Türkçe, çok yönlü ve sistemli bir şekilde ele alınarak sadeleştirilmiş ve olgunlaştınlmıştır

Kuzey-Doğu Türkçesi ve Batı Türkçesinin çağdaş kollan günümüzde yazı dili olarak kullanılmaktadır Kuzey-Doğu Türkçesinin çağdaş kollan; Özbek, Kazak, Kırgız, Uygur, Tatar, Başkurt Türkçeleri; Batı Türkçesinin çağdaş kolları ise Azerbaycan, Türkmen, Gagauz ve Türkiye Türkçeleridir

Türkçe günümüzde; Türkiye, Azerbaycan, Türkmenistan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti; Doğu Türkistan, Tataristan, Başkurdistan, Çuvaşistan, Altay, Tuva, Hakas, Yakut (Saha), Dağıstan, Kabartay-Balkar, Karaçay-Çerkes, Kırım Özerk Cumhuriyetleri gibi nüfusunun çoğu Türk olan devletlerin yanında; Bulgaristan, Romanya, Makedonya, Moldova, Almanya, Afganistan, Hollanda gibi ülkelerde ve Batı Trakya, Kuzey Irak, Kuzey İran ve Moğolistan'ın batısında da konuşulmaktadır

***

Türk dilinin oluşumunu yedi aşamada tamamladığı görüşü yaygındır:

Altay Çağı: Türkçe, Altay çağında, henüz ayrı bir dil niteliğini kazanmamıştır Moğolca ve öteki akraba dillerle birlikte, bir Ana-Altayca içinde bulunmaktadır

En Eski Türkçe Çağı: En eski Türkçe çağında, Türkçenin Ana-Altaycadan ayrıldığı düşünülmektedir Böylece, Türk, Moğol, Mançu-Tunguz hatta Kore ve Japon dilleri ortaya çıkmıştır

İlk Türkçe Çağı: İlk Türkçe çağındaysa Türkçe artık gelişmiş, diğer akraba dillerden ayrılmış bir dildir Hunların konuştuğu Türkçe bu çağda kendini göstermiştir

Eski Türkçe Devresi: Bu devre başlangıçtan 10 yüzyıla kadar olan zamanı kapsamaktadır Bu devrenin bilinen ilk metinleri 8 asırda dikilmiş olan Orhun Anıtları'dır Orhun Anıtları'nda Göktürk alfabesi kullanılmıştır Anıtlarda mükemmel ve işlenmiş bir dille karşılaşıyoruz Bu ise, Türk yazı dilinin daha eski devirlerde meydana gelmiş olduğunu göstermektedir Elimizde belgeler bulunmadığı için bu hususta fazla bir şey söyleyemiyoruz

Eski Türkçeden daha gerisi karanlık devirdir Burada dilimiz Çuvaşça ve Yakutça ile buluşur Çok daha geride de Türkçe, mensup olduğu öteki Altay dilleri ile, yani Moğolca ve Mançuca ile birleşir

En eski yazılı kaynaklarımız olan Orhun Anıtları'nda Bilge Kağan'ın, kardeşi Kül Tigin'le beraber Çinlilere karşı yaptıkları savaşlar ve Türk milletinin bütünlüğünü sağlamak için verdikleri mücadeleler anlatılır Anıtlarda kuvvetli bir hitabet üslubu dikkati çekmektedir Orhun Anıtlarının yazarları Vezir Tonyukuk ile Yolluğ Tigin'dir Eldeki belgelere göre bunlar Türklerin en eski yazarlarıdır

Eski Türkçe döneminin Göktürk Anıtları'ndan sonraki yazılı ürünleri Uygur Türkçesi eserleridir Uygur Türkleri Soğd yazısını ve Mani ile Buda dinlerini kabul etmişlerdir Bu dönemde verilen eserlerin tamamı Mani ve Buda dinleriyle ilgilidir Büyük bir kısmı Turfan kazılarında ele geçen bu eserlerin başta gelenleri Altun Yaruk ve Sekiz Yükmek'tir Bu eserlerde Buda'nın hayatı, Buda dininin esasları anlatılmış, bazı dualara yer verilmiştir

Demek ki, Eski Türkçe Devresi kendi arasında Göktürk Türkçesi ve Uygur Türkçesi olmak üzere ikiye ayrılmaktadır

Orta Türkçe Devresi: Bu devre 10 yüzyıldan 13 yüzyıla kadar olan zamanı içine almaktadır Bütün Türkler bu dönemde Karahanlı Türkçesini kullanmışlardır Tabii ki bunu yazı dili için söylüyoruz Bu devrede gerek Türk dilinde gerekse Türk kültüründe önemli değişmeler olmuştur İslamiyet resmen kabul edilmiş ve alfabe olarak Arap harfleri alınmıştır

Orta Türkçenin ilk yıllarına ait olan Kutadgu bilig, Divanü Lügat-it Türk ve Atabet-ül Hakayık adlı eserler Ilk İslami Türk eserleri olarak bilinmektedir

Kutabgu Bilig, Yusuf Has Hacip tarafından 1069 yılında tamamlanmış ve Karahanlı hükümdarı Tabgaç Buğra Han'a sunulmuştur Eserin adı "Kutlu Olma Bilgisi" şeklinde günümüz Türkcesine aktarılabilir Kutabgu Bilig, devleti idare edenlerin nasıl davranmaları gerektiğini, halkın ideal bir devlet tarafından nasıl mutlu edilebileceğini, insanların toplum içerisindeki görev ve sorumluluklarının neler olduğunu anlatan dini, ahlaki ve sosyal görüşlerin ağır bastığı manzum bir eserdir ve 6645 beyitten oluşmaktadır Dil ve kültür tarihi bakımından çok önemli bir kitaptır

11 yüzyılda yazılmış olan eserlerden birisi de Kaşgarlı Mahmud'un Divanü Lügat-it Türk adlı eseridir Kaşgarlı Mahmut bu eserini Araplara Türkçe öğretmek amacıyla kaleme almıştır Aslında bir lügat olan Divanü Lügat-it Türk'te örnek olarak verilen halk şiirleri, atasözleri, deyimler dil ve kültür tarihimiz bakımından son derece önemlidir Kaşgarlı Mahmut aynı zamanda ilk Türk dili bilginidir Eserini "Türk dili ile Arap dilinin at başı yürüdükleri bilinsin" diye yazdığını söylemektedir "Türk dilini öğreniniz, çünkü onların uzun sürecek bir saltanatı olacaktır" hadisini zikreder Kaşgarlı, ilk Türkçü yazarlarımızdandır

12 yüzyılın başında meydana getirildiği sanılan Atabet-ül Hakayık, Edip Ahmet tarafından yazılmıştır Öğretici mahiyette dini-ahlakî bir eserdir Edip Ahmet, dinin faziletlerinden, ilimden, cimrilikten, cömertlikten vb bahsetmiştir Eser dörtlükler halinde düzenlenmiştir



Alıntı Yaparak Cevapla

Türkçenin Gelişim Süreci

Eski 10-21-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Türkçenin Gelişim Süreci




Yeni Türkçe Devresi: Bu devre 13 yüzyıldan 20 yüzyıla kadar olan zamanı ihtiva etmektedir 13 yüzyılın sonlarına doğru Doğu ve Batı Türkleri arasında yeni ve birbirinden farklı yazı dilleri meydana gelmeye başlamıştır Doğu Türkçesi, Eski Türkçenin ve Karahanlı Türkçesinin bir devamı olarak ortaya çıkmıştır Doğu Türkçesi, Orta Asya müşterek Türkçesi demektir Batı Türkçesi iki koldan gelişmiştir Bunlar Osmanlı ve Azeri Türkçeleridir Bunlar arasındaki fark 15 yüzyılın sonlarında görülmüştür

Doğu Türkçesinin bir de Kuzey kolu bulunmaktadır 15 yüzyıla kadar devam etmiş olan bu dile Kıpçak Türkçesi diyoruz Kıpçak Türkçesi eserlerine Kuzey Afrika'da ve Mısır'da rastlanmaktadır Daha sonra Kıpçak Türkçesi Oguz Türkçesi ile birleşmiştir

Eski Türkçenin devamı durumunda olan Doğu Türkçesi, 15 yüzyıldan itibaren Çağatay Türkçesi diye de adlandırılmıştır Bu yazı dili 15 yüzyılda Ali Şir Nevai tarafından kurulmuş ve geliştirilmiştir 16 yüzyılda Babür Şah, Çağatay Türkçesinin en önemli temsilcisi olmuşturÇağatay Türkçesinin yerinde bugün Özbek Türkçesi bulunmaktadır

Modern Türkçe Devresi: Bu devre 20 yüzyılı kapsamaktadır 20 yüzyılda önemli yazı dilleri olarak Türkiye Türkçesi , Özbek Türkçesi, Türkmen Türkçesi, Kazak Türkçesi vb görüyoruz

BATI TÜRKÇESİNİN GELİŞİMİ

Batı Türkçesi kendi içerisinde üç devreye ayrılır:

1 Eski Anadolu Türkçesi: Batı Türkçesinin ilk devresidir 13-15 yüzyılları içine alır Eski Türkçenin özelliklerini taşır Selçuklular, Anadolu Beylikleri ve ilk Osmanlıların yazı dilidir Eski Anadolu Türkçesinde henüz Arapça ve Farsça kelime ve tamlamalar fazla değildir

2 Osmanlı Türkçesi: Batı Türkçesinin ikinci devresidir ve 16 yüzyıldan 20 yüzyıla kadar olan zamanı kapsar Bu dönemde Eski Türkçenin izleri kaybolmuştur Azeri Türkçesi bu dönemde ayrılır Arapça ve Farsçanın tesiri fazladır Osmanlı Türkçesi tam beş asır imparatorluğun yazı dili olarak varlığını korumuştur Batı medeniyetinin getirdiği ihtiyaçları Osmanlıcanın zengin vasıtalarıyla karşılamaya çalışan ve bir hayli başarılı olan bir dil, fakat yine sınıf dili kalıbı içinde ve bu yüzyılın gerektirdiği millet dili olmak imkânından mahrumdur Osmanlıca bir yana, bu devirler boyunca konuşulan Türkçe sınırlı ölçüde yabancı kelimelerle de genişleyerek gelişmiş ve geleceğin yazı dili olmaya hazırlanmıştır Dil tarihimizin dikkate değer özelliklerinden biri de şudur ki geçmişin derinliklerinden gelen sözlü halk edebiyatı bizde devam etmiş, halk destan ve hikâyeleri, halk şiiri erkenden az çok yazıya geçmiş ve bunun yanı başında halk için bazı kitaplar da yazılmıştır

3 Türkiye Türkçesi: İkinci meşrutiyetten başlayıp günümüze kadar devam eden devredir Millî edebiyat akımının mahsulü sayılan terkipsiz Türkçedir Arapça ve Farsça kelimeler gittikçe azalmaktadır Buna karşılık İngilizce kelimeler dilimize süratle girmekte ve yerleşmektedir Yeni Türkçe Türkiye'de milliyetçilik akımının mahsulü olup Osmanlı yazı dilini konuşma diline yaklaştırmak, daha doğrusu konuşma dilinden yeni bir yazı dili oluşturmak hamlesiyle meydana gelmiştir Bu yüzyılın başı bütün Türkçe konuşan ulusların ve akrabalarının da kendi lehçelerine dönerek yeni yazı dilleri oluşturma çabalarına tanık olmuştur

Bizde ilk Türkçülerle başlayan sadeleşme hareketi kısa zamanda gündelik ve edebiyat yazı dillerini aydınların konuşması ölçüsünde sadeleştirdi Sonra yeni alfabenin uygulanması ve Atatürk'ün teşvikleri daha derinden bir millîleşme hareketine yol açtı Burada Yeni Türkçe bilgin ve teknik dillerini de kendi yapısından karşılamak ve yaratmak meselesi ile karşılaştı ve o yolda da cesaretli adımlar attı

Dilimiz bağımsız bir medeniyet dili olmak davasında ve hızlı bir gelişme çağındadır Ancak bu arada millî kaynakların yer yer akılsızca kötüye kullanılması millî dile güven duygusunu sarsmakta ve Batı dillerinin daha geniş ölçüde istilasına yol açmaktadır Yeni Türkçe inançlı, ciddi ve uzun süreli çalışmalara muhtaçtır


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.