Konya Tarihi Eserler Ve Müzeler |
10-14-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Konya Tarihi Eserler Ve MüzelerKonya Tarihi eserler ve müzeler Konya Tarihi eserler ve müzeler SELÇUKLU DEVRİ ESERLERİ ALAEDDİN CAMİİ Anadolu Selçuklu Devri Konya'nın en büyük ve en eski camiisidir Şehrin merkezinde yüksekçe bir hüyük olan Alaeddin Tepesi üzerine inşa edilmiştir Selçuklu Sultanı Rükneddin Mesud I'in son zamanlarında başlanılmış, Kılıçaslan I I (1156-1192) devrinde inşatına devam edilmiş, Sultan Alaeddin Keykubad I tarafından 1221 yılında tamamlanarak hizmete açılmıştır Camii İslam mimarisi yapı tarzında inşa edilmiştir Üzeri ağaç ve toprakla örtülmüştür İçerisi Sütunlar ormanını andırmaktadır Bizans ve klasik devirlere ait 41 taş mermer sütundan ibarettir Camiinin en ilginç taraflarından birisi de minberidir Minber abanoz ağacından birbirine geçmiş olup, Anadolu Selçuklu ahşap işlemeciliğinin en güzel örnekleridir 1155 yılında Ahlat'lı Mengum Berti tarafından yapılmış bir şaheserdir Çinilerle süslü mihrabın önünde çini süslü kubbesiyle örtülmüş bir saha mevcuttur Mihrap ve kubbelerin çinileri kısmen sökülmüştür KARATAY MÜZESİ Karatay Medresesi, Sultan İzzeddin Keykavus II Devrinde Emir Celaleddin Karatay tarafından, 649 Hicri (1251 Miladi) yılında yaptırılmıştır Mimarı bilinmemektedir Osmanlılar Devrinde de kullanılan Medrese XIX Yüzyılın sonlarında terk edilmiştir Anadolu Selçuklu devri çini işçiliğinde önemli yeri bulunan Karatay Medresesi 1955 Yılında "Çini Eserler Müzesi" olarak ziyarete açılmıştır Karatay Müzesinde, Beyşehir Gölü kenarındaki Kubad-Âbad Sarayı kazı buluntuları arasında olan duvar çinileri, çini ve cam tabaklar ile Konya ve yöresinde bulunan Selçuklu ve Osmanlı Dönemlerine ait çini ve seramik tabaklar, kandiller ve alçı buluntuları sergilenmektedir İNCE MİNARE MEDRESE Selçuklu Veziri Sahip Ata Fahreddin Ali tarafından hadis ilmi okutulmak üzere (Hicri 663) 1254 yılında yaptırılmıştır Mimarı Abdullah oğlu Kelük'tür Selçuklu taş işçiliği şaheserlerinden olan taç kapısı üzerinde kabartmalı geometrik ve bitkisel bezemelerle birlikte Selçuklu sülüsüyle yazılmış "Yasin ve Fetih" sureleri vardır Binanın iç mekanları avlu, eyvan, dershane, ve öğrenci hücrelerinden oluşur Minare kaidesi kesme taşla kaplı tuğla malzeme kullanılarak yapılmış ve ön cephede akant yaprağı ile bezelidir Yarı piramit formlu üçgenle ve oniki köşeli, gövde köşeleri turkuaz mavi sırlı tuğladan yapılmış çift şerefelidir 1901'de yıldırım düşmesiyle birinci şerefeye kadar yıkılmıştır 1956 yılında müze olarak açılmış olup Selçuklu, Beylikler ve Osmanlı dönemine ait taş ve ahşap eserler teşhir edilmektedir SAHİP ATA CAMİİ VE KÜLLİYESİ Anadolu Selçuklu Devleti Vezirlerinden Sahip Ata tarafından 1258-1283 yılları arasında inşaa edilmiş olan mescid türbe, hanigâh ve hamamdan ibarettir Mimarı Abdullah Bin Kellük'tür SIRÇALI MEDRESE Sırçalı Medrese 1242 yılında Bedreddin Muhlis tarafından Fıkıh ilmi okutturulmak için yaptırılmıştır Açık Avlulu Medrese tipindedir Sanat yönünden çok zengin Selçuklu, Beylikler ve Osmanlı devirlerine ait mezar taşları bulunmaktadır KARAMANOĞULLARI DEVRİ ESERLERİ HASBEY DAR'ÜL - HUFFAZI Karamanoğulları devri eserlerinden olan Hasbey Dar'ül Huffazı 1241 yılında Karamanoğlu Mehmet Bey tarafından hafızlar evi olarak yaptırılmıştır ŞERAFETTİN CAMİİ Camiinin ilk banisi XIII Yüzyılda Şeyh Şerafettin'dir Daha sonraları 1444 yılında Karamanoğlu İbrahim Bey II tarafından onarılmıştır Zamanla harap olan camii, 1636 yılında Konya'lı Mehmet Çavuşoğlu Memi Bey tarafından yıktırılarak yeniden yapılmıştır OSMANLI DEVRİ ESERLERİ AZİZİYE CAMİİ Camii ilk defa 1671-1676 yıllarında Osmanlı Padişahı Sultan Mehmet IV'in Muhasibi Damat Mustafa Paşa tarafından yaptırılmıştır 1876 yılında çıkan bir yangında camii yanmış, vakfın geliri ve Sultan Abdülaziz'in yardımları ile 1891 yılında yeniden inşa ettirilmiştir SELİMİYE CAMİİ Mevlana Türbesi yanındadır Sultan Selim II Şehzadeliği ve Konya Valiliği sırasında 1558'de yaptırılmaya başlanmış ve 1587'de bitmiştir Klasik Osmanlı mimarisinin Konya'daki en güzel örneklerinden bir tanesidir YUSUF AĞA KİTAPLIĞI Selimiye Camiinin batı yönüne bitişiktir 1795 yılında Kethüda Yusuf Ağa tarafından yaptırılmıştır KONYA FUARI Alaaddin Tepesi'nin kuzeydoğu yönündedir Konya'da üretilen malların sergilendiği standlar yer alır Ayrıca fuar alanında çeşitli havuzlar, çay bahçeleri, restoranlar ve lunapark bulunmaktadır 100000 m2'lik alana yerleştirilmiştir Diğer MEVLÂNA MÜZESİ Mevlâna Celaleddin'in Babası (Sultan-ül Ulema) Bahaddin Veled'e Selçuklu Sultanı tarafından hediye edilen gül bahçesine 1274 yılında bir türbe, 1396 yılında da Çini kaplı külah yapılmıştır Mevlâna Celaleddin'in türbesi olan bu yer, 1927 yılında müze olarak ziyarete açılmıştır İçinde dergah zamanından korunan Mevlâna'ya, mevleviliğe ait eserler, mevlevi musiki aletleri, hat, kumaş örnekleri, halı sergilenmektedir 1993 yılında resmi kayıtlara göre 1200000 kişi ziyaret etmiştir Anıtlar Kurulu kararı ile taban düzenlemesi 10 Aralık 1993 tarihinde gerçekleştirilmiştir ARKEOLOJİ MÜZESİ 1962 yılında ziyarete açılmıştır Neolithik - Erken Bronz, Hitit, Frig, Grek, Roma ve Bizans devrine ait eserler teşhir edilmektedir Çatalhüyük, Canhasan, Erbaba, Sızma, Karahüyük, Alaaddin Tepesi'ndeki kazılardan çıkan eserler sergilenmektedir ETNOĞRAFYA MÜZESİ Konya giyimlerinin, el işlemelerinin, kemer, örme keseler, çeşitli etnoğrafik eserlerin, silah ve sikke kolleksiyonlarının teşhir edildiği müze, Larende caddesindedir ATATÜRK MÜZESİ 1912 yılında yapılan ev, 1928'de Konya'lılar tarafından Atatürk'e hediye edilmiştir 1964 yılında müze olarak açılmıştır İçinde Atatürk'e ait elbiseler, eşyalar, fotoğraflar ve belgeler sergilenmektedir |
Konya Tarihi Eserler Ve Müzeler |
10-14-2012 | #2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Konya Tarihi Eserler Ve MüzelerKOYUNOĞLU ŞEHİR MÜZESİ Geniş bir alan içinde 3000 metrekare teşhir salonu bulunan müzenin birinci katında tabiat tarihi, giriş katında Anadolu Medeniyetleri, sikke bölümü ile sanat galerisi, üst katında etnoğrafya, halı, kilim ve yazma kitapları yer almaktadır Aynı katta 20000 ciltlik kütüphane bulunmaktadır BÖLGE YAZMA ESERLER KÜTÜPHANESİ 20 Temmuz 1984 yılında hizmete girmiştir 1928 öncesinde el ile yazılan ve matbaada basılan devrin tarihini, coğrafyasını, edebiyatını, matematiğini, astronomisini, tıbbını ve dini ilimlerini içeren konularda yazılmış kitaplar araştırma yapanların hizmetine sunulmaktadır Bu kitaplardan 4128 tanesi el yazması, 12433'ü matbudur DİĞER Camiler İPLİKÇİ CAMİİ Alaeddin Caddesi üzerindedir Şemseddin Altınoba tarafından 1201 yılından sonra yaptırılmış, Somuncu Ebubekir tarafından genişletilmiş, yenilenmiştir (1332) Cami İplikçiler çarşısında bulunduğu için İplikçi Camii adını almıştır 1951-1960 yılları arasında Klasik Eserler Müzesi olarak kullanılan camii, 1960 yılında tekrar ibadete açılmıştır SADRETTİN KONEVİ CAMİİ VE TÜRBESİ Konya'nın Şeyh Sadrettin mahallesindedir 1274 yılında yapılmıştır Giriş kapısındaki kitabede adı geçen Sadrettin Konevi aslen Malatyalı olup, Konya'ya yerleşmiş, zamanın tanınmış bilginlerindendir Muhiddin İbni Arabi'den tahsil ve terbiye görmüş, Konya'daki hanikâhında hadis ilimleri okutulmuştur Mevlâna'ya derin bir sevgi ile bağlanmıştır Türbe, Camiinin doğusundaki avludadır Açık türbeler tipinin ayakta kalan tek örneğidir Türbenin şekli Selçuklu kümbetlerine benzer Gövde açık, kaidesi mermer işleme olan türbenin üzerinde, köşeli bir tanbura oturan, kafes şeklinde ahşap bir külah vardır KADI MÜRSEL (HACI HASAN) CAMİİ Hükümet konağının batısındadır Güney duvarında bulunan kitabesine göre 812 H-1409 M Yılında ve Karamanoğlu Mehmet Bey zamanında Hacı Mustafa oğlu Mürsel tarafından yaptırılmıştır Dikdörtgen planlı taş ve moloz dolgu yüksekçe bir tabana oturmaktadır Üzeri çatı ile örülmüştür KAPU CAMİİ Konya'da merkezde sarraflar (çıkrıkçılar) caddesi üzerindedir Asıl adı İhyaiyye olup eski Konya Kalesinin kapılarından birinin çevresinde yer aldığından Kapı Camii adıyla anılır Cami ilk defa 1658 yılında Mevlevi Dergahı Postnişinlerinden Pir Hüseyin Çelebi tarafından yaptırılmıştır Bir süre sonra yıkılan bu camiiyi 1811 yılında Konya Müftüsü Esenlilerlizade Seyyid Abdurrahman yenilemiş, 1867 yılında bir yangın, cami ile birlikte bu civarda vakıf dükkanları da yoketmiş Bu olaydan bir yıl sonra camii üçüncü defa yeniden yapılmıştır Bu yeni inşaasına dair 1285 H (1868 M) tarihli kitabesi taç kapısı üzerinde yeralmaktadır Kapı Cami Konya'da yer alan Osmanlı Dönemi camilerinin en büyüğüdür Kuzeyinde 10 mermer sütuna istinat eden yüksek bir son cemaat mahalli ve basık kemerli bir cümle kapısı vardır Ayrıca doğu ve batı yönlerinde de birer kapısı bulunmaktadır Kesme taşlardan inşa edilen camiinin üzeri dıştan çatı, içten büyüklü küçüklü sekiz kubbe ile örtülüdür Taş Mihrabı ve ahşap minberi sadedir TURSUNOĞLU TAHİR PAŞA CAMİİ Abdülaziz mahallesindedir XV Yüzyıl başlarında Konya eşrafından Tursunoğlu Mehmet Bey tarafından yaptırılmıştır Beden duvarları taş, kubbe ise tuğladır Camiinin kuzeyindeki kubbeli son cemaat mahallide tuğladan yapılmıştır Tek şerefeli ve köşeli bir minaresi vardır NAKİBOĞLU CAMİİ Camii, Nakiboğlu mahallesindedir Vakfiyesine göre Konya Müftüsü Nakib'ül Seyid İbrahim tarafından 1176 H (1762 M) yılında yaptırılmıştır Kare planlı olup toptan yapılmıştır Çatı ahşaptır Kiremitle örtülmüştür Minaresi, 1178 H (1764 M) yılında Nakib'ül Hac Seyid İbrahim oğlu Mehmet Emin tarafından yaptırılmıştır Cami zamanla harap olduğu için 1926 yılında minaresi hariç, yıktırılarak yeniden yaptırılmıştır Mevlanin bir kac sözleri: Gel, gel, ne olursan ol yine gel, İster kafir, ister mecusi, ister puta tapan ol yine gel, Bizim dergahımız, umitsizlik dergahı değildir, Yüz kere tövbeni bozmuş olsan da yine gel Ben yaşadıkça Kur'an'ın bendesiyim Ben HzMuhammed'in ayağının tozuyum Biri benden bundan başkasını naklederse Ondan da bizarım, o sözden de bizarım, şikayetçiyim Ölümümüzden sonra mezarımızı yerde aramayınız Bizim mezarımız ariflerin gönüllerindedir Güneş olmak ve altın ışıklar halinde Ummanlara ve çöllere saçılmak isterdim Gece esen ve suçsuzların ahına karışan Yüz rüzgarı olmak isterdim Aklın varsa bir başka akılla dost ol da, işlerini danışarak yap Şu toprağa sevgiden başka bir tohum ekmeyiz Şu tertemiz tarlaya başka bir tohum ekmeyiz biz Hayatı sen aldıktan sonra ölmek, şeker gibi tatlı şeydir Seninle olduktan sonra ölüm, tatlı candan daha tatlıdır Biz güzeliz, sen de güzelleş, beze kendini Bizim huyumuzla huylan, bize alış başkalarına değil Bir katre olma, kendini deniz haline getir Madem ki denizi özlüyorsun, katreliği yok et gitsin Beri gel, beri ! Daha da beri ! Niceye şu yol vuruculuk ? Madem ki sen bensin, ben de senim, niceye şu senlik benlik Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol |
|