Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular > Sorularla İslamiyet

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
emredildiği, faydaları, ibadetleri, için, yaparız

İbadetleri Faydaları İçin Mi Yaparız, Yoksa Emredildiği İçin Mi?

Eski 10-11-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İbadetleri Faydaları İçin Mi Yaparız, Yoksa Emredildiği İçin Mi?




İbadetleri faydaları için mi yaparız, yoksa emredildiği için mi?
Hakkında İbadetleri faydaları için mi yaparız, yoksa emredildiği için mi?




İbadetleri faydaları için mi yaparız, yoksa emredildiği için mi?

Değerli kardeşimiz;

İbadet, “Allah’a karşı kulluk vazifelerini yerine getirmek, Allah’ın emirlerine boyun eğmek” demektir

İlâhî Ferman olan Kur’an'da şöyle buyrulur:

“Ey insanlar, sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabbinize ibadet ediniz ki, takva mertebesine nâil olasınız” (Bakara, 2/21)

İnsan, ibadeti niçin yapar ve bu ibadet ona ne kazandırır? Bu iki sorunun cevabı bu âyette şöyle veriliyor: “Sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabbinize ibadet ediniz

Âyetteki, ‘sizi ve sizden öncekileri yaratan’ ibaresi Rabbin sıfatıdır Bu sıfatı bir an için düşünmediğimizde, âyet-i kerime, “Rabbinize ibadet ediniz” şeklinde karşımıza çıkar Demek ki ibadetin sebebi, Rabbimizin bizi terbiye etmiş olmasıdır Rabbe, ibadet edilir Bu kutsi vazifeyi idrak edebilelim diye Allah, vicdanımıza bazı işaretler koymuş Babamıza itaat etmeyi vicdanî bir görev sayıyoruz Niçin? Babamız olduğu için Annemize isyandan sakınıyoruz Niçin? Annemiz olduğu için

İşte âyet-i kerime bizim vicdanımıza hitap ediyor ve “Rabbinize ibadet edin” diye emrediyor Çünkü sizi O terbiye etmiştir Babanızın yediği gıdayı beyaz kan hâline O getirmiş, sizi ana rahminde bir nutfe olarak rahim duvarına O yapıştırmış ve oradaki dokuz aylık terbiyenizi safha safha hep O icra etmiştir Şimdi ise bir başka rahimdesiniz: Kâinat Burada da sizi terbiye eden, besleyen, büyüten, yedirip içiren ancak Odur

Allah’ın bir ismi “Rab”dir ve her şeyi O terbiye etmiştir İnsan ise abddir, kuldur; her şeyiyle Allah’ın terbiyesinden geçmiştir Aklımızı anlamaya, kalbimizi sevmeye, hafızamı ezberlemeye, elimizi tutmaya, ayaklarımızı yürümeye, ciğerimizi solunuma, midemizi sindirime elverişli tarzda terbiye eden Allah’tır Öyle ise biz Rabbimizin bu rakamlara sığmaz terbiye tecellilerine karşı edebimizi takınmak mecburiyetindeyiz

Nefsimize takılan ve etrafımızı çepeçevre kuşatan bu kadar ihsana karşı, Ona gereği gibi şükredememenin mahcubiyetini ruhumuzun tâ derinliklerinde hissederek seve seve ibadet etmeliyiz

İşte Rabbine karşı şükür borcunu böylesine hisseden, idrak eden insan Kur’an’ın “Sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabbinize ibadet edin”, “Namazı ikame edin”, “Ramazan ayında oruç tutun” gibi emirlerini dinleyince aradığını bulmanın huzuruna erer

İbadet için,

“Abd ile mâbud arasında en yüksek ve lâtif nispet ancak ibadettir” (İşârât-ül İ’caz)

buyruluyor Yâni, insan ibadet sayesinde, “Ben Allah’ın kuluyum, Onun mahlûkuyum, bu dünyada Onun misafiriyim ve öldükten sonra da, inşallah, Onun saadet yurdu olan Cennete gideceğim” diyebiliyor Bu ise insan ruhu için en büyük bir zevk kaynağıdır

Günlük hayatında bütün işlerini kul olmanın şuuruyla hep helâl dairesinde geçiren insan, belli vakitlerde Rabbinin huzurunda el bağlıyor Ona, yine Onun emrettiği biçimde ibadetini takdim ediyor

Âcizliğini, fakirliğini ve zilletini tam hisseden bir insanın kalbi Rabbine karşı derin bir mahcubiyetle dolar Bu iç burukluğuna “inkisar” deniliyor Ve İmam-ı Rabbani Hazretleri “İbadet, tezellül ve inkisardan ibarettir” buyurarak bu hâli ibadetin temeli, esası sayıyor

“Niçin ibadet ediyoruz?” sorusu, beraberinde iki soruyu birlikte getiriyor Daha doğrusu, bu sorunun içinde iki ayrı soru saklı:

– İbadet etmemizin sebebi, illeti nedir?

– İbadet etmemizin hikmeti, faydası nedir?

Bazıları bu soruyu sadece ikinci mânâyı kastederek sorarlar; birinci ve en önemli noktayı unuturlar Bunun neticesi olarak hikmet sahasında kendilerince birtakım faydalar sıralar ve bu faydaların başka yollarla da elde edilebileceğini ileri sürerek, ibadeti reddedici bir tavra girerler

İllet, ibadet yapmamızı gerekli kılan ana sebeptir Hikmet ise, yaptığımız ibadetten hâsıl olan faydadır

Dünya işlerinden bir misal: Anadolu’dan İstanbul’a gelen bir tüccarın bu seyahatinin illeti “ticaret”tir Hikmeti ise daha çok zengin olmak ve dünya nimetlerinden daha fazla istifade etmek Buna göre söz konusu şahsa, “İstanbul’a niçin gidiyorsun?” desek, “zengin olmaya” diye cevap vermez Bu, hikmete ait bir cevaptır ve yerinde değildir Sorumuzun cevabı “ticaret yapmaya” şeklinde gelmelidir Böyle bir cevap illete aittir ve isabetlidir

O halde, “Niçin ibadet ediyorsun?” şeklindeki bir sorunun cevabı da “Rabbim emrettiği için” şeklinde olacaktır Bu emri tutmanın gerek dünyada, gerek âhirette pek çok da faydası vardır Ama ibadet bu faydalar için yapılmaz; bunlar meselenin hikmet yönüdür

Abdin işi ibadettir; emir dinlemek, yasaklardan sakınmaktır Kula kulluk yaraşır İbadetini bu şuurla yapan bir kuluna Rabbinin yapacağı ihsanlar, ikramlar ve cennette vereceği dereceler ibadetin hikmet yönüdür

İslâm’ın her emri ve yasağı bu hakikatten haber veriyor Bunlardan sadece birkaç misâl verelim:

Meselâ oruç tutmanın tıp yönünden birçok faydaları var Bütün bu faydalar orucun hikmet yönüdür “Oruç niçin tutulur?” sorusunun cevabı, sanıldığı gibi bu faydalar değildir Oruç, Allah’ın bir emri olduğu için tutulur Bu ibadetin belli bir ayı vardır: Ramazan Ramazan dışında on ay nafile oruç tutsak da Ramazan’da tutmasak bu ibadeti yerine getirmiş olmayız Eğer mesele sadece orucun hikmet yönü, yâni faydaları olsa bu ikinci halde fayda on katına çıkmıştır, ama farz olan oruç hâlâ tutulmamıştır

Yine orucun belli bir başlama ve bitiş vakti vardır Orucumuza imsakten hemen sonra başlayıp, iftarımızı yatsıdan birkaç saat sonra yapsak orucumuz makbul olmaz Daha fazla bir süre aç kalmışızdır, ama oruç tutmamışızdır Hikmet fazlasıyla tamam olsa bile, illet kaybolduğundan ibadetimiz makbul sayılmaz

Oruç, tıbbî faydaları için tutulmadığı gibi, içki içmek de tıbbî zararları için haram değildir “Niçin içki içmiyorsun?” sorusunun cevabı, “Allah yasakladığı için” şeklinde verilecektir Ve ancak bu takdirde içki içmemek ibadet olur, takva olur ve insanı Rabbine yaklaştırır İçki içmemekte esas olan, bedeni ve aklı korumak değil, bir İlâhî yasaktan kaçınmaktır İllet budur; diğerleri ise içki içmemenin hikmetleridir, faydalarıdır

Bilirsiniz, kendi kendine ölen yahut darbe ile öldürülen bir koyunun etini yemek haramdır Bu noktada birtakım tıbbî veya biyolojik izahlar getirilebilir Bütün bunlar, meselenin hikmet yönüdür Bunlar sayılıp dökülürken şu husus unutulur: “Pekâlâ, Allah’tan başkasının ismiyle kesilen bir hayvanı yemek niçin haramdır?”

Bu soruya ne cevap verilecektir? Kesilmekse kesilmiş, kan akmaksa akmıştır Demek ki işin esası, hayvan kesmenin tıbbî faydaları değildir Esas olan, insanın kulluk şuurundan ayrılmaması, Allah namına hareket etmesidir Keserken Onun ismiyle kesmesi, yiyip içerken Onun ismiyle başlaması, giyinip kuşanırken de yine Onun kulu olduğunu unutmamasıdır

Sözün özü: Rahman ve Rahîm Rabbimizin bütün emirlerinde bizim için nice faydalar vardır Ama, biz ibadetimizi bu faydalar için değil, Onun emrini gözeterek ve rızasını umarak yaparız



Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.