Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Nesil Bilinçlendirme Kampı - Gizli Tehlikeler & Tehditler > Atatürk Köşesi > Fikir & Yenilikleri

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
büyük, dünyanin, gördügü, lider

Dünyanin Gördügü En Büyük Lider

Eski 10-10-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Dünyanin Gördügü En Büyük Lider







DÜNYANIN GÖRÜP GÖRECEĞİ EN BÜYÜK LİDER

Atatürk'ün öldüğü günlerde bir İngiliz gazetesi ''Atatürk öldü, insanlık öksüz kaldı'' diyordu

Gene Fransızca "İllustration" mecmuası ''Tarih çok büyükler gördü İskenderleri, Napolyonları, Büyük Pedroları, Vaşingtonları Fakat yirminci asırda büyüklük rekorunu Atatürk, bu Türk oğlu kırdı,'' diyordu

Atatürk ölebilir mi?

Yeri gelmişken, şunu da hatırlatmak isterim ki: Atatürk'ün yanında, tarihin büyükleri diye sayılan şu bir kaç isim, inanarak söylüyorum, siz de inanınız; ufak tefek şeylerdir Hele zamanımızda büyük geçinenler, hani şu bildiklerimiz, bunlar, daha ufak tefek şeylerdir Görüşlerimin kişisel kalmaması için tarihin geçmiş büyükleriyle, Atatürk arasında küçük bir karşılaştırma yapmak isterim:

Büyük İskender'i ele alıyorum

Fakat İskender kimdir? Ve ne yaptı?

O, babası Filip'ten zamanın en kuvvetli ordusunu buldu Dev gibi örgütlü bir memleket buldu Egemen Makedonya'yı, dünyalara egemen kıldı Hintlere kadar kuşattı Nice şairler destanlar, nice filozoflar tarihler yazdı

Fakat sonu ne oldu?

İskender otuz, otuz bir yaşlarında gözlerini bir geçici dünyaya yumunca, koca imparatorluk sanki bir çocuğun eline teslim edilmiş kıymetli bir vazoya benziyordu Çocuğun ayağı sürçmesiyle beraber tuz gibi dağıldı gitti Ve İmparatorluk İskender'in generalleri elinde bir pars postu gibi parçalandı Mirasyedinin mirası böylece bitti, gitti

Atatürk ne buldu? Ve ne yaptı?

Atatürk bir şey bulmadı

Düşmana batıracak bir iğne, hukuk bakımından bağımsızlığına sahip bir vatan bile bulmadı Vatanın 'Sevr'le bağımsızlığı yok edilmişti

Atatürk, bir şey buldu ki, bunu, öğüne öğüne her vakit söylerdi: Bu, Türk milleti, Atatürk'ün kanını taşıdığı millet idi

Atatürk yalnız Türk milletine güvendi Milletin davasını, millete dayanarak açtı

Atatürk bir iğne bile bulmadı dediğim zaman, aşırı konuştuğum sayılmasın O, davanın büyüklüğüne oranla bir iğne bile bulmadı Düşmana batıracak süngü yoktu Lâmarinalardan, köylü kadınların bazlama saclarından süngü dövüldü Bu bıçaklarla düşmana karşı konuldu Bir aralık süngü yetiştirilemiyordu Birinci İnönü savaşında bir kısım askerimiz taşla dövüştü

Sayın Milletvekili General Sıtkı'dan hadiseyi şöyle dinledim:

Alay kumandanı düşmanın yaklaştığını ve fakat askerin dövüşmek için süngüsü olmadığını söylediği vakit, general şu cevapta bulunmuş:

''Bellerinde kuşak vardır Yerde de Allah'ın taşı dolu Doldursunlar, süngü yerine taş kullansınlar!''

Düşman yanaştığı zaman, bir kısım kuvvetlerimiz süngüye karşı taşla döğüşmüşlerdir Düşmanın başını taşla ezmişlerdir Ve düşman savaş alanını bize bırakmıştır! Atatürk bu şartlar içinde Türk başbuğluğu yapmıştır Türk ulusu da bu şartlar içinde savaşmış ve yenmiştir!

Böyle savaş olur mu? demeyiniz

Böyle savaş kazanılır mı? demeyiniz

Bunu başkaları söyleyebilir fakat siz; hayır! Türk gençleri! Siz söylemeyiniz

Çünkü böyle savaş olur ve kazanılır Bu sanatın sırrı, tılsımı, Türk olmaktadır

İnönü savaşında toplarımıza kama bulmak güçlüğü ile karşılaşıldı Eski Maliye Bakanı Gümüşhane Milletvekili sayın Hasan Fehmi Ataç'dan işittim ki ağaçtan kama yapılmış ve birçok topumuz bu suretle kullanılmıştır Neden sonra çelikten kama dökmek imkânı elde edilmiştir

Atatürk yalnız dış düşmanla savaşmadı; iç düşmanlarla da uğraştı Yeni ekonomisiyle, sosyal ve siyasal meseleleriyle bugünkü yepyeni Türkiye'yi yarattı

Atatürk'ün karşısına Büyük İskender mukayese konusu bile olamaz

Büyük Petro, bizim tarihlerde 'deli' lâkabını aldı Bu adam, ikide bir, Atatürk'le mukayese edilmek isteniyor Emeklere acırım

Deli Petro, ne buldu ve ne yaptı?

Deli Petro kocaman bir Rusya buldu Avrupa ve Asya'ya dal budak salmış bir Rusya; fakat bütün amacı müstebit çarlar idaresinin kuvvetlendirilmesine yönelmişti Modern ve kuvvetli bir istibdad kurdu Devrim yapıyorum diye, mujiklerin sakallarını kestirdi! Buna isterseniz, berberler inkılâbı diyelim! Ve ömrünün son gününü, Prut bataklıklarında Baltacı'nın elinde geçirdiği esirliğin acı hatırasıyla tüketti! Atatürk istibdadı değil, ulus egemenliğini kurdu ve ömrünü her yönden zaferle bitirdi Aradaki fark bu kadar büyük ve derindir Arada karlı dağlar vardır

Bir moda daha Nedense bilmem; Napolyon'da eksiksiz meziyetler bulanlar; Atatürk'ü bu Korsikalıyla karşılaştırmaya çalışırlar Bence bu gibiler, tarihi bilgilerinden ziyade, dedikoduları yargı aracı olarak kullanmaktadırlar

Napolyon büyük Fransız ihtilâli içinde, ateşten bir Fransa buldu Bu Fransanın ruhunda 'Danton'un, 'Robespiyer'in 'Kamil dö Moulin'in vs ruhu yanıyordu O, bu ruhun üstüne bir baykuş gibi kondu Önce Mısıra saldırdı ve ilerledi Yüzü Akkâ duvarlarına çarpınca, aklını başına alır gibi oldu Fakat:

Eğer Akkâ'yı açarsam, Asya'yı açarım!

Diye inadında direndi

En cesur kumandanlarından General Bon'u, askerinin önünde geçirdi

Bon hemen yürüdü Ve askerin önünde Akkâ duvarlarına elde kılıç tırmanmaya başladı Her taraftan demir ve ateş yağıyordu Fakat Bon tırmanmakta devam ediyordu Nihayet bir kazan, kızgın katran döküldü Bu katran Bon'u simsiyah, kale duvarlarına yapıştırdı Bon ölmüştü

Türk topraklarına izinsiz ayak basanların âkıbeti budur Yüzleri kapkara, dünyaya teşhir edilmektedir

Napolyon ümidini kesti Mısır'a kaçmaya başladı Orada da tutunamadı İngiliz filolarının önünden bir hırsız gibi sıvışarak kapağı Fransa'ya attığı gün:

"Türk öldürülür, fakat yenilemez" diye haykırdı

Napolyon'un bütün hayatında kuşatıp da önünde iki defa yenildiği kale, Akkâ'dır O, ilk defa Türkler önünde yenildi

Cezzar Ahmed Paşa bu kalenin kumandanı idi Ne yazık, bugün bir mezar taşı bile yok

Halbuki, mağlûp Napolyon'un, Fransa'da tapınağı andırır türbesi var

Napolyon'un sonuna bakalım: Ne yaptı ve ne oldu?

Önce, ateş gibi Fransız kanını Moskova'nın buzlarında dondurdu Ve Vaterlo'da, Baltık'tan Akdeniz'e kadar uzanan Fransız imparatorluğunu Sainte Helen adasıyla trampa etti

Atatürk ise yoğu var etti

Biraz daha gerilere gidelim İsterseniz biraz da Anibal'den bahsedelim

Atatürk'ün Dumlupınar meydan muharebesi Anibal'in meşhur Kan savaşından çok üstündür Askerî tarihler, Anibal'in Kan savaşını hatalar sırasında anarken, Atatürk'ün Dumlupınar meydan muharebesini zafer örneği diye yazmaktadırlar Anibal'in hatası yalnız Roma ordularının kurtulmasıyle kalmadı En sonunda bu hatadır ki, Kartaca'nın çöküp, ateşler içinde yok olmasıyla sonuçlandı Atatürk'ün Sakarya, Dumlupınar savaşları bütün bir düşman dünyasının yıkılmasıyla bitti

Sezar'a gelince;

Voltaire'in Brütüs'e söylettiği gibi, bu adam Roma'yı dünyaya hâkim kıldı Fakat Tiber çayı kenarında bir esire olarak bıraktı Galler fethinin başardığı bu idi! Müstebit, son nefesini Brütüs'ün bıçağı altında verdi

Roma, dışarda hâkim, içerde esir idi!

Atatürk,

Türk'ü dış bakımdan bağımsızlığın, şeref ve haysiyetin ucuna yükseltti Medenî milletlerle bir yaptı İç bakımdan, bütün otoritelerin üstüne çıkardı, egemen kıldı Atatürk, Türk'e istilâ ve esaret mirasını değil, efendiliği bıraktı Nerede kaldı ki, Sezar'ın fetihleri demirden bir Roma'ya dayanıyordu

Atatürk hiçten, bir demir Türk devleti kurdu

Zamanımıza doğru gelelim; Vaşington'u ele alıyorum Şüphe yok ki Vaşington büyük adamdır Fakat Atatürk çapında mı?

Bunu hiç ummayınız!

Atatürk'ün öldüğü gün, bıraktığı eserle, Vaşington'un öldüğü gün, bıraktığı eseri bir mukayese ederseniz hakikat birden gözlerde belirir

Vaşington, karşısında yalnız İngilizleri buldu

Atatürk, karşısında bütün bir dünyayı buldu ve yendi

Vaşington'un iç bakımdan karşılaştığı güçlükler ile, Atatürk'ün karşılaştığı zorluklar ve yine bütün başarması gereken işler, birincinin başardığı işlerle ölçülemeyecek kadar büyüktü Bunlardan şu kadarını açıkça biliriz ki, Atatürk bir tutuşta, bin yıllık duygu âdet ve hukukunu, batı âdet ve hukukuyla değiştirdi Vaşington böyle aşılması güç, imkânsız bir rol karşısında kalmadı

Atatürk, imkânsızlığı, mümkün kılardı

Atatürk ve Zamanımız Büyükleri

Artık ben söylemeyeceğim Sözü Birleşik Amerika Devletlerinin Ankara eski Büyük Elçisi General Şeril'e bırakıyorum; General, Üç Adam adındaki eserinde Atatürk'ü, Mussolini ve Roozwelt'le mukayese neticesinde, Atatürk'ün bunlara üstün olduğunu belirtmektedir Hatta Generalin naklettiğine göre, bizzat Mussolini Atatürk için "c'est un autre homme" (o başka bir adamdır) demiştir

Hakikat de budur

Mussolini'nin, Roozwelt'in büyük şahsiyetleri olduğunda şüphe yoktur Fakat bunların, içinde bulundukları şartlarla, Atatürk'ün içinde bulunup da başarı sağladığı şartlar arasında dağlar kadar farklar vardır Ve neticede ortaya konulan eserler, birbiriyle kıyaslanmayacak kadar yüksektir

Atatürk'ün ne bulduğunu yukarıda yazmıştık Ne yaptığı ve ne bıraktığı da bellidir Halbuki Mussolini o zamanki başarısını dünya savaşından muzaffer çıkan İtalya'ya borçludur Roozwelt bir şey yaptıysa dünyanın en zengin bir memleketine 130 milyonluk Birleşik Amerika Devletlerine dayanarak yaptı!

Hitler; o, her zaman Atatürk'ten örnek aldığını söyledi

Zamanımızın bir Alman tarihçisi, gerek nasyonal sosyalizmin ve gerek faşizmin Mustafa Kemal rejiminin az çok değiştirilmiş birer şeklinden başka bir şey olmadıklarını söylüyor

Çok doğrudur Çok doğru bir görüştür Kemalizm otoriter bir demokrasidir ki, kökleri halktadır Türk milleti bir piramide benzer, tabanı halk, tepesi yine halktan gelen baştır ki, bizde, buna şef denir Şef otoritesini yine halktan alır Demokrasi de, bundan başka bir şey değildir

Atatürk'ün ölümünde Times gazetesinde çıkan bir makalede bu cihet pek güzel belirtilmişti Muharrir yazısında ''Atatürk rejimini diktatörlük sanmak bir hatadır Bu rejim demokratiktir Yalnız bizim demokrasilerin eksiğini tamamlamıştır ki, bu eksik, otoritedir Eğer biz, bu eksiği tamamlamış olsaydık, bugün dünya birbirine zıt rejimlere ayrılmaz ve birbirine girecek halde bulunmazdı!'' diyor

İşte Atatürk'ün eserinin anlamı

Atatürk büyük feragat sahibi idi Millet davası içinde hiçbir teşebbüste, ölüm karşısında göz kırpmadı O, Çanakkale'de, Bağımsızlık Savaşında ve bütün hayatında hep böyle idi

Mektepten kurmay çıktı Şam'a sürüldü Hürriyet için çalıştı Çanakkale'de bin bir güçlük içinde, kurşun yağmurları altında İngiliz ordularını yendi O günün yabancı tarihçileri, onun için ''Çanakkale'de İngilizleri yenen adam!'' diyorlar

Millî davanın başlangıcında ordu müfettişi idi Erzurum Kongresinin açılacağı sıralarda istifa etti Kongreye sadece bir vatandaş olarak katıldı Bu Türk oğlu, bu sade vatandaş, yarınki hür ve bağımsız Türk milletinin, Türk ulusunun kurtarıcısı olacaktı

Ve oldu

Atatürk'ten bir çok defa işittim, diyordu ki: ''Ordu müfettişliğinden istifa edip de basit bir vatandaş olarak milletim ve vatanım için çalışmaya başladığım gün bütün bir düşman dünya içinde, kendimi en kuvvetli bir adam olarak bulunuyordum Bu kuvveti bana, Türk ulusu davasının büyüklüğü ile, vicdanım veriyordu''

Biraz sonra Sultan Vahdettin hükümeti onu ölüme mahkûm etti Fakat bütün bunlar onu yıldırmadıAzmini sarsmak şöyle dursun, o her gün artan bir irade ile, her gün yeni yeni atılımlarla millî amaca, önüne geçilmez bir hızla yürüdü Önüne çıkanları yıktı, devirdi ve ezdi

Atatürk büyük dava sıralarında Çankaya'da küçücük bir ev içinde, kör ışıklı bir lamba altında çalışırdı Altında, ikide bir bozulan, külüstür bir otomobil vardı Bir gün Ankara istasyonunda, şimdi Cumhurbaşkanlığı özel kalem dairesinde, öğle yemeği olarak önümüzde ekmek peynirle, biraz da kirazdan başka bir şey olmadığını iyice hatırlıyorum

Atatürk bu şartlar içinde çalıştı Sakarya savaşları sırasında bir gün attan düştü, kaburga kemiği kırıldı Hemen ayağa kalktı, yüzünü düşmana doğru çevirdi:

''Günü gelecek, ben de senin kemiklerini kıracağım!''

diye haykırdı

Atatürk, bütün bu sıkıntılara göğüs gerdi Fakat bu feragatin bu ölümünden yılmazlığın sonu ne oldu?

Bilmem ki, bunu açıklamaya hacet var mı?

Kısası şudur: Ölü sayılan bir milletten; medenî milletlere eşit bir Türkiye, bir Türk milleti Ezilen milletlere kurtuluş yolunu gösteren bir rejim

[size="2"]

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.