Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Toplum ve Yaşam > Kişisel Gelişim

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
serüvenikuantum, teorinin, teorisi

Bir Teorinin Serüveni:Kuantum Teorisi

Eski 10-10-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Bir Teorinin Serüveni:Kuantum Teorisi



BİR TEORİNİN SERÜVENİ: KUANTUM TEORİSİ
Kuantum teorisi, bilim tarihinin en çok kafa yorulan ve birçok hararetli tartışmaya konu olan teorilerinin başında gelir Doğurduğu sonuçlar ise yalnız fizik bilimine değil birçok sanat akımına, sosyolojik teoriye ve değişik alanlara ilham kaynağı olmuştur Kuantum teorisi kabaca bir atomun yörüngelerinde bulunan elektronların enerji seviyeleri arasındaki sıçrayışlardır İlk bakışta herhangi bir fizik teorisinden farksız gibi gözükse de biraz derinlere indiğimizde aslında bu teorinin akıl almaz süreçlerden geçtiğini görürüz



20 yüzyılın başında JJThomson elektron kavramını bularak, sonraki yıllarda Bohr tarafından son şekline kavuşturulacak olan atom teorilerinin en dikkate değer olanını tasarladı Thomson’a göre elektronlar pozitif yüklü ortamlarda gömülü olarak bulunmaktaydlar (plum puding) Daha sonra Ernest Rutherford’un neredeyse atomun tüm kütlesini içeren atom çekirdeğini bulmasıyla atomun yapısı biraz olsun şekillenmeye başladı Atom teorisine en son şekli Niels Bohr verdi Bohr’a göre elektronlar, çekirdeğin çevresindeki enerji seviyelerinde bulunurlardı Bu teoriye göre elektronlar cismin sıcaklığına bağlı olarak enerji seviyeleri arasında sıçramalar gerçekleştirerek radyasyon yayıyorlardı veya radyasyonu emiyorlardı Bu dönemde, konuyla ilgili bilim adamları bir yandan atom teorisine son şeklini vermeye çalışırken bir yandan da Max Planc’ın “şanslı tahmin”ini tartışıyorlardı

1800’lerin sonlarında fizikteki en temel sorunlardan biri ısıtılan bir metalden nasıl ve neden radyant enerjinin yayıldığıydı(1) Gustav Kirchhoff’un “kara cisim radyasyonu” olarak bilinen deneyinin (bir cismin ısındıkça değişen radyasyon tayfını konu eden bir deney) grafiğini formule etmek bir çok fizikçiyi ciddi anlamda uğraştırdı İlk yorum Lord Rayleigh’tan geldi ama onun sunduğu formüller sadece düşük frekanslar için geçerliydi Sonrasında, Wilhelm Wien’in sundukları ise sadece yüksek frekanslarda işe yarıyordu(2) Bu sorunun üstesinden Max Planc, “şanslı tahmin” olarak da bilinen teorisiyle geldi Daha önce radyasyonun kesintisiz bir dalga gibi olduğunu söyleyen bilimadamlarının aksine o, radyasyonun -bugün kuant dediğimiz- parçalardan oluştuğunu söyledi Ulaştığı verilere aslında kendi bile inanmadı; sadece çözümsüz radyasyon frekanslarıyla ilgili grafikler hakkında doğru sonuçlar verdiği için bunun geçici bir cevap olarak tasarlandığını söyledi Bu “çılgınca fikir” bilim camiasında hiç bir yankı bulmadı ve Einstein, Max Planc’ın tamamen doğru düşündüğünü söyleyene kadar da bu “çılgınca fikir” tarihin çöplüğünde unutulmaya yüz tutmuş bir vaziyette kaldı



Ve bilim tarihinin kaderini değiştiren dahi adam -Albert Einstein- sahneye çıktı O zamana kadar ışığın dalga mı yoksa parçacık mı olduğunu tartışan bilim adamlarına “neden her ikisi de olmasın” diyen Einstein yepyeni bir alanı, kuantum mekaniğini, dünya bilimine kazandırmış oldu

Kuantumun gelişimi sancılı bir sürece sebep olmuştur Öncelikle genç bir Fransız prensi olan Louie de Broglie, madde parçalarının da, örneğin elektronların, dalgalı ve parçalı olduğunu ileri sürdü Daha açık bir deyişle, parçacıklar elektronlarla birlikte bir dalga hareketine sahipti(3) Daha sonraları Alman fizikçi Werner Heisenberg, matris denilen diziler geliştirdi Bu diziler kuantum hakkında birçok problemi çözmesine karşın pek çok bilim adamı tarafından tercih edilmediği için kullanılamadı ve haliyle teorisi de popülarite kazanamadı Aynı yıllarda Erwin Schrödinger dalga denklemleri üzerine bir makale yayımladı Differansiyel denklemlerle oluşturulmuş bu işlemler ilgi gördü; çünkü kolay anlaşılabilir olmasından dolayı bu denklemler bilim adamları tarafından tercih ediliyordu Ancak sorun şuydu: ortada 2 tane birbirinden farklı teori vardı ve ikisi de problemler karşısında aynı sonuçları veriyordu Kısa bir süre içinde, Schrödinger Heisenberg’in matrisleriyle kendi denklemlerini birleştirmeyi başardı ve her iki teorinin aslında aynı şeyleri öngördüğünü açıkladı

Daha sonra Heisenberg, kuantum teorisinin kaderini tamamen değiştirecek ve teoriyi fikir babasından (Einstein) tamamen soğutacak bir prensip ortaya attı Bu prensip “belirsizlik ilkesi”ydi Buna göre bir cismin konumu ve momenti, dolayısıyla enerjisi ve zamanı aynı anda ölçülemez Bu prensibe göre atomal dünyadaki birçok şeyi aslında belirsizlikler belirler Einstein bu yargıyı “Tanrı zar atmaz” diyerek şiddetle reddetmiş ve böylece kuantum teorisindeki önemli bir kutuplaşmanın ilk adımlarını atmıştır Bu kutuplaşma daha sonraları iki büyük bilim adamı (Niels Bohr-Albert Einstein) arasında adeta bir söz düellosuna dönüşmüştür Einstein kendi doğurduğu kuantum teorisini çürütmek için ortaya birçok paradoks atmasına karşılık Niels Bohr’un bunlara ustalıkla cevaplar bulması bu tartışmanın galibiyet ibresini “kuantumcu”lar lehine çevirmiştir

Schrödinger 1935 yılında “ Schrödinger’in kedisi” olarak bilinen ünlü paradoksunu ortaya atmıştır Buna göre kedi, içinde radyoaktif parçacıkları bulabilen bir dedektör ve radyoaktif bir kaynak bulunan çelik bir kafese kilitlenir Eğer dedektör radyoaktif bir parça bulursa, açığa çıkan zehirli gaz kediyi öldürür Radyoaktif parçacığın bir dakika içideki emisyon olasılığı %50’dir Kafesin biraz uzakta olduğunu düşünürsek radyoaktif kaynağını uzaktan açıp bir dakika bekleriz Peki kedi bu bir dakikanın sonunda ölmüş mü olur yoksa hala hayatta mıdır? Aslında bunu gözlemleyene kadar ya da ölçene kadar kedi ne ölüdür ne de canlı Bu sistem dalga fonksiyonu olarak tanımlanır ve dalga fonksiyonunu söndürene kadar kedi belirli bir durum kazanmaz Einstein ve “kuantumcular” arasındaki bu tartışmaya 1965 yılında CERN fizikçilerinden John Bell yaptığı araştırmalar ve deneylerle “kuantumcular” lehine son noktayı koydu

Şu anda Kuantum mekaniği; lazer teorisinin, katı hal fiziğinin, nükleer fiziğin, parçacık fiziğinin, moleküler biyofiziğin ve bu bilimlerin etrafımızda görebileceğimiz tüm pratik kullanımlarının temelini oluşturmaktadır Ve hatta bu yazdıklarımı sizlerle paylaşabilmem bile kuantum fiziğinin bizlere sağladığı pratik kullanımların bir sonucudur Bunun dışında lazer–maser teknolojisi, hayatımızın bir parçası haline gelen televizyonlar, mikrodalga fırınlar, dijital saatler vs kuantumun hayatımızdaki en büyük etkileridir Bundan sonra da kuantum mekaniği, farklı pratik kullanımlarla evrenimizi etkileyeceğebenziyor

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.