Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Kültür - San'at & Eğitim > Kültür-Sanat > Şiir Cenneti

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
gardolabımda, ismail, kalmış, sarigene, satırlar, ütüsüz

Gardolabımda Ütüsüz Kalmış Satırlar -İsmail Sarigene

Eski 10-09-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Gardolabımda Ütüsüz Kalmış Satırlar -İsmail Sarigene





Gardolabımda ütüsüz kalmış satırlar

Geceye kurban edilmiş bir karanlığa gözlerin miktarı bir umut yaktım

Sonra büyüdüm biraz

Sorma ne kadar büyüdün diye

Sen kadar büyüdüm dün gece

Ve bir türlü bitiremediğim önsözümü tamamlayıp,

Lafzımdaki tüm alfabeyle söylüyorum;

Seni bir Elif miktarı seviyorum"

Çıplaktım adım miktarı / seni giyindim bolca

Seni tanıdığım zamanlardı acıya tuz basışlarım Gömleğimden sızan kan rengine benziyordu göğümün rengi Sen yoktun ilkin, kıyısızlığın eşiğindeydi gözlerimYarım yamalak sözlerim, yamalı susmalarım vardı dudağı kuyulara dayanmışÇıplaktım adım miktarı, üryandım yaralarından feragat edip kaldırımları yatak bilen Yer edinemedi sözlerim dudaklarımın cografyasında, ölemedi yüreğim kendi infazının avucundaTam vazgeçmişken umuttan, tam da sözlerimi sırtıma vurmuşken düştün düş?ümeYalnızdım kalıbım kadar seni diktim önsözüme Yarımdım, seninle tamamladım acıkta kalan yanlarımı

Seni tanıdığımda gardolabında ütüsüz satırların vardı Ertelenmiş, geçiştirilmiş ya da zamana ötelenmiş rüyaların vardıKaranlığa çaldığın lakin tutmamış bir sabah yağmuru vardı kirpiklerinde birikmiş Kıyısızlık dururken yüzünde, dağların arsızlığı vurmuş sevda rengineKaybetmişliğin rengi siyaha çalarken, koynuna döşenmekteydi ayrılık trenlerinin gri sirenleriBir yanı üşümekteydi ellerinin, diğer yanı ise idam sehpasındaki urganı düğümlemekteydiSeni tanıdığım zamandı, gölgelerin karanlığa başkaldırışı

Biz ki acıya bağdaş kurmuş iki zamandık, susuşlara meyilli Birbirine hiçbir zaman kavuşmayacak trenlerin tek suçlusuyduk Sevdaya itham edilmiş romanların katili, yüreğinden sızan kanları susuz toprağa ifşa edilen iki hükümlüydükBiz ki hüzne örülüydükSonra sırtlarımızı dayadık birbirimize Kalabalıkların arasına iki kırık bedenle yürümektense; bir kız çocuğuna renkli balonlar alma suçuyla ölmeyi tercih ettik Kavganın ortasında, gölgenin avcuna, karanlığın sabahına bir filiz ekmeye yemin ettik bizGünahlarımıza tövbe diye degil, Elif?in dilsiz duvağına dua saflığı katmak için aynı safa durduk Ayak uçlarımıza dökülen gözyaşına biz umut ilave ettik ta ki bu iki beden bir canda vücut bulana kadarÇünkü bizim ekmeğimiz; hayata hüzün miktarı ölüm, ölüme bir dua miktarı hayat katmaktı Başardık sevgiliBaşardıkKendi ayaklarının üzerinde durabilen sevdayız biz

" Büyüdük lakin sen hala benim için saçları örgülü bir kız çocuğusun rüzgarın peşinde koşan "

Küçük bir kız çocuğu canlanıyor gözlerimde siyah- beyaz fotoğrafların şahitliğinde Çocukluğuna dair tek bir resim olmasa da arşivimde, biliyorum ki o siyah- beyaz sinemasına hayat rengi katansınBilirim ki, gözlerine sirayet etmiş renklerden çıkarırım seni siyah - beyaz tonlardanOnca çocuğun arasından saçlarındaki rüzgardan tanırım ben seni Bilirim ki, örgülü saçlarına kurulmuştur dört mevsim Şimdilerde iki yetişkiniz zamanın dudaklarında Sırtı birbirine değmemiş iki sıradağdır omuzlarımız Gözlerimizde iki tren garı beslenir, kirpiklerimizde kısır topraklarHadi imkansızlığın kanamasın dudaklarındaKanatlan siyah-beyaz fotoğraflardanBizi bekliyor Elif diyen ciceklerVuslat yakındır artık

Ey hayat rengine bürünmüş gözlerimin sahibi,

Sırça bir köşke denk gelmese de düşlerimiz, biz yine de yürüyelim elimizde bir kutu çikolata ile Gardolabında ütülenmeyi beklese de satırların, eselim bir deli rüzgarın peşinde Durma sakın, sevdamızla daha nice yetim ceylanı emzireceğiz Gülüşlerimizle kurulayacağımız o kadar ıslak kirpik var ki sakın duraksamaAyakkabılarım ayağımda değil sevgili diye yorma kendini Toprak ayakkabın olmuşken neye gerek ki uzun topuklu ayakkabılarınKoş hadiZaman Elif?in düş?ü değil miYaşadıklarımız umudun ta kendisi değil mi ?

Özür dilerim ey yaraları tuz kokan sevgili,

Güya seni yazacaktım satırlara Diz çöktüm lahfzımdaki dimağa lakin başaramadım yineAnlatamadım yineAnlamadığımdan çıkardığım, hiçbir sözcüğe emanet edemem seni Seni ancak ben yaşarken yazabilirim dudaklarıma Yüreğinin büyüklüğüne tekâbül eden anlam ancak benim nefesimde saklıEn iyisi Elif miktarı susmak Bilirsin ki bir Elif miktarı susmak; sözcüklerin yetmediği yerden hayatı yaşabilmektir Tıpkı senle ben gibiŞimdi ben sustumSeni bana Elif anlatsın

Yeşeren düşlere,

Dudak kenarları Nisan sevinciyle dolan Elif niyetine

Sustum

Sustuğum kadar sevilesin diye

Ey gözlerinde hayat bulduğum

Verdiğin hayat miktarı gülümsüyorum

Ey yüreğindeki umutlara tutunduğum

Adın miktarı büyütüyorum seni

Ey sevginle Elif?i soluduğum

Aldığım nefes miktarı yaşıyorum seni

Ey adına sustuğum, canına can diye susadığım

Bir "Elif " miktarınca seviyorum seni

Beni en iyi sen anlarsın yine de hatırlatayım;

Sustum

Başımı eğdim sana

Sağ elimi sol göğsüme götürdüm

Seni sevdiğim için

Senin tarafından sevildiğim için

Koca bir "eyvallah"

İsmail SARIGENE

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.