Ziya Gökalp Hayatı(1876-1924) |
10-09-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Ziya Gökalp Hayatı(1876-1924)Ziya Gökalp (1876-1924) Ziya Gökalp23 Mart 1876'da Diyarbakır'da doğdu 25 Ekim 1924'te İstanbul'da yaşamını yitirdi Asıl ismi Mehmet Ziya Babası yerel bir gazetede çalışan memurdu Eğitimine Diyarbakır'da başladı Amcasından geleneksel İslam ilimlerini öğrendi 18 yaşında intihara teşebbüs etti Bir yıl sonra 1895'te İstanbul'a gitti Baytar Mektebine kaydını yaptırdı Buradaki öğretimi sırasında İbrahim Temo ve İshak Sukûti ile ilişki kurdu Jön Türkler'den etkilendi İttihat ve Terakki Cemiyeti'ne katıldı Muhalif eylemleri nedeniyle 1898'de tutuklandı Bir yıl cezaevinde kaldı Serbest bırakıldıktan sonra 1900'de Diyarbakır'a sürgüne gönderildi 1908'e kadar Diyarbakır'da küçük memuriyetler yaptı 2'nci Meşrutiyetten sonra İttihat ve Terakki'nin Diyarbakır şubesini kudu ve temsilcisi oldu "Peyman" gazetesini çıkardı 1909'da Selanik'te toplanan İttihat Terakki Kongresi'ne Diyarbakır delegesi olarak katıldı Bir yıl sonra, örgütün Selanik'teki merkez yönetim kuruluna üye seçildi 1910'da kurulmasında öncülük yaptığı İttihat Terakki İdadisi'nde sosyoloji dersleri verdi Bir yandan da "Genç Kalemler" dergisini çıkardı 1912'de Ergani Maden'den Meclis-i Mebusan'a seçildi, İstanbul'a taşındı Türk Ocağı'nın kurucuları arasında yer aldı Derneğin yayın organı "Türk Yurdu" başta olmak üzere Halka Doğru, İslam Mecmuası, Milli Tetebbular Mecmuası, İktisadiyat Mecmuası, İçtimaiyat Mecmuası, Yeni Mecmua'da yazılar yazdı Bir yandan da Darülfünun-u Osmani'de (İstanbul Üniversitesi) sosyoloji dersleri verdi 1'inci Dünya Savaşında Osmanlı'nın yenilmesinden sonra tüm görevlerinden alındı 1919'da İngilizler tarafından Malta Adası'na sürgüne gönderildi 2 yıllık sürgün döneminden sonra Diyarbakır'a gitti, Küçük Mecmua'yı çıkardı 1923'te Maarif Vekaleti Telif ve Tercüme Heyeti Başkanlığı'na atandı, Ankara'ya gitti Aynı yıl İkinci Dönem Türkiye Büyük Millet meclisi'ne Diyarbakır mebusu olarak girdi 1924'te kısa süren bir hastalığın ardından İstanbul'da yaşamını yitirdi Osmanlı Devleti'nin parçalanma sürecinde yeni bir ulusal kimlik arayışına girdi Düşüncesinin temelinde, Türk toplumunun kendine özgü ahlaki ve kültürel değerleriyle, Batı'dan aldığı bazı değerleri kaynaştırarak bir senteze ulaşma çabası yatıyordu "Türkleşmek, İslamlaşmak, Muasırlaşmak" diye özetlediği bu yaklaşımın kültürel öğesi Türkçülük, ahlaki öğesi de İslamcılıktı Uluslararası kültürün yapıcı öğesinin ulusal kültürler olduğunu savundu Saray edebiyatının karşısına halk edebiyatını koydu Batı'nın teknolojik ve bilimsel gelişmesini sağlayan pozitif bilim anlayışını benimsedi Dini, toplumsal birliğin sağlanmasında yardımcı bir öğe olarak değerlendirdi Toplumsal modeli, Emile Durkheim'in teorik temellerini kurduğu "dayanışmacılık" temelinde şekillendi Bireyi temel alan liberalizm ile çatışmacı toplumu temel alan Marksizm'e karşı mesleki örgütleri temel toplum birimi olarak kabul eden solidarizmde karar kıldı Toplumsal ve siyasi görüşlerini anlattığı sayısız makale yazdı "Türkçülük" düşüncesini sistemleştirdi Milli edebiyatın kurulması ve gelişmesinde önemli rol oynadı ESERLERİ Kızıl Elma (1914) Türkleşmek, İslamlaşmak, Muasırlaşmak (1918) Yeni Hayat (1918) Altın Işık (1923) Türk Töresi (1923) Doğru Yol (1923) Türkçülüğün Esasları (1923) Türk Medeniyet Tarihi (1926, ölümünden sonra) |
|