Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Edebiyat / Dil Bilgisi

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
edebiyat, terimleri

Edebiyat Terimleri 3

Eski 10-09-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Edebiyat Terimleri 3



H

HÂBNAME
Bir olay, bir kişiyle ilgili düşünceleri sanki rüyada görmüş gibi anlatarak yazılmış eserler Hâbnameler nesir ya da nazım olabilir Ziya Paşa ile Namık Kemal’in "Rüya" adlı eserleri bu türe örnektir

HÂCİB
İki ya da daha fazla kafiyeli olan manzumelerdeki bazı sözcük ya da sözcükler Sözcük anlamı perdeci, perde ağasıdır Bu şekildeki kafiyelere mahcub adı verilir Örneğin

Âlem esir-I dest-I meşiyyet değil midir
Âdem zebun-I penç-I kudret değil midir
Avnî

HÂFIZ-I KÜTÜB
Kitapları koruyan kişi Eskiden kütüphaneciler bu isimle adlandırılırdı

HANE
Divan ve halk edebiyatında dörtlüklerden kurulu nazım türlerinin her bir dörtlüğü

HASASET
Sözcük anlamı cimrilik Ahlaka aykırı sayılan sözcükleri edebi eserlerde kullanmaya denir Ters anlamlısı "asalet"tir

HAŞİYE
Bir metnin altına ya da kenarına konuyla ilgili açıklayıcı bilgiler yazmak Eskiden yeni kitaplar yazmak yerine mevcuk kitaplar bu notlarla zenginleştirilirdi Haşiye yazmaya tahşiye, tahşiye yazan kişiye muhaşşi, haşiyeli eserlere de muhaşşa ismi verilir

HAŞV ya da HAŞİV
Yazıda gereksiz söz bulunması Eş anlamlı sözcüğü sık sık kullanmak, anlam için gerekli olmayan kelimeler bulundurmak, aynı fikri değişik kelimelerle tekrar etmek, aynı anlama gelen kelimeleri art arda söylemek, yazıya yabancı fikir ve hayal karıştırmak haşivdir Eskiler seci, söz sanatları ve vezin için yazı veya şiire fazla söz katarlardı Edebiyatımızda haşiv örnekleri çok fazladır Ü (ve) edatıyla bağlanan eş anlamlı sözler sık sık kullanılmıştır Örnek:
Ahd ü peyman, bey ü füruhi, ceng ü harb, etraf ü cevanib, feth ü küşad, ferid ü yekta, ilm ü irfan, medh ü sitayiş, sehl ü asan, vak ü zaman
Şeyh Galib’in şu beyti haşvin açık bir örneğidir:

Var mı hele söylenmedik söz
Kalmış mı meğer denilmedik söz

Haşv müfsid ve gayr-i müfsid olmak üzere ikiye ayrılır
1 Haşv-i müfsid: Anlatımı bozan söz kalabalığı için kullanılır Yazarın neyi nasıl anlatacağı hakkında kesin fikri olmazsa fikir anlaşılmaz hale gelir, maksat ifade edilmez
2 2 Haşv-i gayr-i müfsid: Fikri anlaşılmaz hâle sokmayan söz kalabalığı için kullanılır Kabîh, malih ve mutavassıta olmak üzere üçe ayrılır
a Haşv-i kabîh: İfadeye çirkinlik veren fazlalıklar Söylenmiş bir fikrin eş anlamlı kelimelerle tekrarlanmasında kabîh haşiv görülür
b Haşv-i melih: Söze güzellik ve kuvvet kazandırmak için söylenir Gereksiz gibi görünen bu sözler ikinci derecede anlam ifade ederler
c Haşv-i mutavassıta: İfadeye güzellik vermediği gibi çirkinlik de vermeyen fazla söze denir Pek fark edilmeyen eş anlamlı kelimelerin tekrarıyla meydana gelir
Bir beytin iki mısrasının baş ve son parçaları arasında bulunan parçalara da haşiv denir

HATIRAT
Bir kimsenin kendi hayatını, yaşadığı devrede gördüğü veya duyduğu olayları anlattığı yazılardır Hatıratı, otobiyografiden ayıran özellik şudur: Otobiyografilerde yazar doğrudan kendi hayatını anlatır, duygu ve düşünceleri geniş yer tutar Hatıratta ise, kendi hayatıyla birlikte dönemini ve çevresini anlatır Bazen yazarın kendisini geriye çekerek sadece çevresini verdiği de görülür

HAYFA
"Yazık, eyvah!" anlamlarına gelen bu kelime Arap harfleri ile bir kelime, noktalı, bir kelime noktasız düzenlenen yazıların adıdır Tarih mısralarında keder ifadesi için kullanılır

HÂYÎDE
Ağızdan ağıza dolaşmış, herkes tarafından kullanılmış, çok duyulmuş söz Edebiyatta bu tür sözlerin kullanılması kusurlu sayılır Örnek:

Hâyîde edâya sanma kim el
Bir kerre daha demişler evvel
Şeyh Galib

HAZF
"Giderme, kaldırma" anlamına gelir Bir ifadedeki kelimelerin bir veya bir kaçını ya da bazı cümleleri kaldırma suretiyle yapılan söz kısaltmasına denir Kasdedilen anlamı tek bir kelime ile söylemeye de hazf ü takdir denir Arap harfi Türçe metinlerde noktasız harflerle meydana getirilen söz için de bu tabir kullanılır Bî-nukat, tecrid gibi sözcükler de aynı anlama gelir

HİCVİYE
Kişilerin veya toplumun kötü yönlerini, kusurlarını, gülünç durumlarını alaylı bir dille ortaya koyan manzum yazılar Medhiye’nin tersi kabul edilir Yergi de denen hicviye halk edebiyatında taşlama adını alır Hicviyelerde mübalağalı üslûp kullanılır Hicvedilen kişi şahsiyetinin gerçek yönleriyle ilgisi olmayan yergi ve sövgülerle aşağılanır

HİKMET
Doğadaki nesnelerin mahiyetini, asıllarını anlatan bilgi, ahlaki ve öğüt verici sözdür Edebiyatta, dini-ahlaki konuları işleyen, nasihat eden, atasözleri ve öğütlerle süslü nazma denir Bu tür şiirler hikemi şiirler diye bilinir

HİLYE
Hz Muhammed’in iç ve dış vasıflarını anlatan yazılar Kelime, "Süs, ziynet, cevher, güzel yüz, güzellikler" anlamında Hilyelerde Hz Muhammed’in göz ve saç rengi, şekli, boyunun uzunluğu, konuşması, sesinin tonu, belli başlı tavrı, bedeni ve diğer maddi özellikleri tanımlanır Mevlid ve mirâciyeler gibi İslamiyet’in gelişme döneminde ortaya çıktı Osmanlı döneminde yaygınlaşarak orijinal eserler yazıldı Hilye ismi de bu dönemde verildi

HİTABET
Söz söyleme sanatı Bir topluluğa bir fikri, bir davayı aşılamak, bilgi vermek için yapılan konuşma

HÜSN-İ TA’LİL
Anlamla ilgili edebi sanat Divan edebiyatında bir olayın meydana gelişini hayali ve güzel bir nedene bağlama yoluyla yapılır Bu nedenin gerçekle ilgili olmaması ve kesin bir etkeninin bulunması gerekir Hüsn-i tevcih diye de anlandırılır Eğer neden, güya, sanki, acep, acaba, meğer gibi sözcüklerle olasılıklara dayandırılırsa şibh-i hüsn-i ta’lil (yani yarım hüsn-i ta’lil) yapılmış olur Örnek:

Aceb bi bağ kenârında dursa lâle hacil
Ki lâlezâr-ı cemâlinde hûr u zârındır
Ahmet Paşa
(Lale bağ kenarında utungaç dursa şaşılır mı? Çünkü o lale bahçesine benzeyen yüzünün güzelliği yanında senin bir düşkünündür Yani şair, sevgiliye, "senin yanakların o kadar kırmızı ki, lale bile onun yanında utanır kızarır" diyor Lalenin kırmızılığı güzel bir nedene bağlanıyor)

Alıntı Yaparak Cevapla

Edebiyat Terimleri 3

Eski 10-09-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Edebiyat Terimleri 3



İBDA

Yaşanılan dönemin sanat anlayışı içinde olağanüstü bir eser yaratma Örneğin Fuzûlî’nin Leyla vü Mecnun’u, Şeyh Galib’in Hüsn-ü Aşk’ı birer ibda kabul edilir İbda eser verebilenlere mübdi, ibdakâr, eserleri de bedia olarak adlandırılır

İBHAM

Bir edebi eserde isteyerek ve bilinçli olarak yapılan kapalılıktır Sanatçı, sözün anlamını hemen anlaşılmayacak şekilde kapalı tutarak, okuyucusunu düşündürmeyi amaçlar Sanatçının istemeden, bilinçsiz olarak yaptığı kapalılığa ise "te’kid" adı verilir Örnek:

Nasıl istersen öyle dinle, bakın:

Dalların zirvesindeyiz ancak

Yarı yoldan ziyade yerden uzak

Yarı yoldan ziyade mâha yakın

Ahmed Haşim

İCAZ

Bir düşünceyi çok az sözcükle özlü bir şekilde anlatmadır Kısaltmanın anlamı güçleştirmemesine dikkat edilir Buna icaz-ı muhil denir Az söz yüklü anlamla ifadeye makbul icaz denir Atasözleri, vecizeler, hikmetli sözler bu gruba girer Makbul icaz iki türdür: Hafz yoluyla icaz: Anlama zarar vermeyecek şekilde bazı sözcükler atılır Bu cümle çıkarılarak da yapılabilir Sözcük çıkarmaya icaz bi’l-harf denir Örnek:

Bir pâreye bini âferinin

Pâpûşu atıldu Gevherî’nin

Ziya Paşa

Şair burada "papucu dama atıldı’yı "papucu atıldı" diye kısaltmış

İcaz, cümle çıkarılarak yapılırsa icaz bi’l cümel adını alır

Örnek:

"Ahmet ders çalışsaydı…" Burada "başarılı olacaktı" cümlesi çıkarılmış

Tazammum yoluyla icaz: İfadeden sözcük ve cümle atılmadan yapılan icazdır İki türü vardır

İcaz bi’t-takdîr: Amaç az sözcükle anlatılırken ihatalı anlam da çıkar Örneğin "Ateş düştüğü yeri yakar"

İvaz bi’l-kasr: Hiçbir sözcük atılmadan anlamca zengindir Örneğin "Akacak kan damarda durmaz" gibi

İDGAM

Birbirine yakın iki harfi tek yazarak vurgulu okumak Örneğin çakal yazıp çakkal okuma gibi

İDİL

Eski Yunan şiirinde mitolojik, epik ve pastoral şiirlerin genel adı Günümüzde sevgi ve mutluluk işleyen şiir türü

İDMAC

Sözcük anlamı sıkıştırmak Edebiyatta sözde ve yazıda övgü içinde övgü ya da aşagğılama içinde aşağılama yapmayı tanımlar Övgü içinde övgü yapmaya istitbâ adı da verilir Örnek:

Sadrında seni eyleye Hak dâim ü bâki

Hep âlemin etdikleri şimdi bu duâdır

Nedim

Şair sadrazama dua ediyor ama bu duanın herkes tarafından yapıldığını belirterek övgü içinde övgü yapıyor

İFRAT

Bir sıfatı aşırı ölçüde şiddetlendirmektir Mübalağa (abartma) sanatının bir türüdür

İGARE

Bir şairin şirinin bir başka şair tarafından benimsenmesi anlamındaki sirkat’ın türü Benimsenin şiirde bazı değişiklikler yapılır veya sadece bazı sözcükler alınırsa sirkat, igare (nesh olarak da adlandırılır) olur Şiirin sözcükleri değil anlamı benimsenmişse ilmâd ya da selh adı verilir Örnek:

Rıza Tevfik’in 1925’te yazdığı Cüniye başlıklı şiirin ilk dörtlüğü:

O gece ne kadar güzeldi kâinat

Havvâda bir safâ cereyânı vardı

Dağlardan taşlardan taşıyordu hayat

Guyibâr-I aşkın fezeyânı vardı

Nihal Atsız’ın 1933’te yazdığı Dün Gece başlıklı şiirin ilk dörtlüğü:

Dün gece ne kadar güzeldi âlem

Göklerin şanlı bir mehtâbı vardı

Sevdânın topraktan taştığı bu dem

Günâh-I aşkın da sevabı vardı

İHAM

Anlamla ilgili edebi sanat İki ya da daha fazla anlamı olan sözcüğün en uzak anlamıyla kullanılması Eğer sözcügün iki anlamının da konuyla ilisi olursa "ilham", sözcüğün özellikle gerçekten çok mecaz anlamı kastedilirse "kinaye" yapılmış olur Örnek:

Sahn-ı çemende durma saalınsun sabâ ile

Azâdedir nihâl bugün berg ü bârdan

Bakî

("Fidan bugün yaprak ve bardan kurtulup serbet kaldı, artık bahçenin ortasında rüzgarla salınsın" Bâr sözcüğü hem meyve hem yük anlamındadır Bâr’dan kurtulmakla ağaçlar hem meyveden hem de yükten kurtulurlar Şair burada bâr’ın bu iki anlamını kastederek iham yapıyor

İHTİRA

Daha önce hiçbir şairin kullanmadığı sözcük, deyim ve üslupları tanımlar

İHTİSAR

Bir düşüncenin az sözle anlatılmasıdır Geniş açıklamalara, tanımlamalara girilmeden konu yalın ve doğal bir şekilde anlatılır Bu bakımdan icaz’a benzer

İKMAL

Bir cümledeki anlamı, ardından gelen cümleyle tamamlamak Her iki cümlenin öznesi de çoğunlukla ortaktır ve ilk cümlede yer alır Örnek:

Merd olan kizbe tenezzül etmez

Zillet-i kizbe tahammül etmez

Nabî

İKSAR

Kusur sayılan sanatlardandır Bir düşünceyi gereksiz şekilde uzatılan ve tekrarlanan sözcüklerle anlatmaktır Örneğin "Ali gitti mi?" sorusuna karşılık "evet" ya da "hayır" yerine "Ali gitti, gelmedi" yanıtı vermek gibi

İKTİBAS

Anlamı güçlendirmek için söze ayet ve hadisler katılmasıyla yapılan sanat Ayet ve hadisler aynen kullanılabilir ya da çevirisinin bir bölümü tercih edilebilir

Örnek:

Zalimlere bir gün dedirtir kudret-i Mevlâ

"Tallahi lekad âsereke’llahü aleyna"

Ziya Paşa

(Yusuf Suresi ayet 91: Tanrı hakkı için Allah seni bize üstün kıldı)

İLMAM

Bir şairin, başka bir şairin şiirini biraz değiştirerek sahiplenmesi Örnek:

Şâdî-i vuslat niçin tahammîl-i nâz eyler bana

Rind-i şâdî-düşmenim ben gam niyâz eyler bana

Nâil-î Kadîm

Tiğ-ı istisnâ çekip gamzen ne nâr eyler bana

Afet-i aşkın kazâ arz-ı niyâz eyler bana

Namık Kemal

İLTİFAT

Sözü konuyla ilgili bir başka yöne çevirme şeklindeki edebi sanat Bir yeri, olayı, duyguyu, düşünceyi anlatırken birden söz yine konuyla ilgili başka bir yere, olaya, düşünceye, duyguya çevrilir

İLTİZAM

Şiirde kafiyeyi sağlayan ya da düzyazıda "seci" olarak kullanılan sözcükten önce gelen ve kafiye ile aynı sayıda harf içeren benzer sözcükler kullanarak yapılan sanattırÖrnek: Merasim-i tevkîr-i tevfirinde ihmal-ü taksîr olunmayup hıl-i fâhire ve in’âmât-ı zâhire ve ziyâfât-ı vâfire ile Zülkadiroğlu tâifesi muğtenem oldular

İNSİCAM

Sözün düzgün, tutarlı ve birbirine bağlanak söylenmesi Sözcükler titizlikle seçilir, art arda gelen cümlelerde anlamlı bir diziliş aranır

İNŞA

Divan edebiyatında edebi sanatlarla yüklü, süslü düzyazılara verilen isim İnşa yazanlara "münşi" denir Günümüzdeki anlamı kompozisyon

İNTİHAL

Başkasına ait eserlerden parçalar alıp kendisininmiş gibi gösterme Aşırma veya ahz u sirkat tabirleri de aynı anlama gelir İntihal şiirde olursa şirkat-ı şi’r bu işi yapan da düzd-i sühan (söz hırsızı) diye anılır Sünbülzâde Vehbi, Sirkat-ı şi’r (şiir çalma) olayı için şu beyti söylemiştir:

Sirkat-ı şi’r edene kat’i zeban lâzımdır

Böyledir şer-i belâgatle fetâvâ-yı sühan

İRSAL-I MESEL

Anlamla ilgili sanatlardandır Söylenen fikri kuvvetlendirmek için araya atasözü veya atasözü değerinde örnekler katmaya denir İleri sürülen düşünce, kendisiyle ortak nokta bulunmayan başka bir düşünceyle birlikte kullanılır İrad-ı mesel de denir Örnekler genellikle herkes tarafından bilinen, söylenen, kabul edilen atasözleri, vecizeler ve hikmetli sözlerden seçilir

Örnek: Tok olanlar bilemez çektiğini aç kalanın

Sırtı pek kimseye ahvâl-i şita yaz görülür

Samî

İSTİDRAD

Uygun bir yerde konu dışında bir şey anlatmak Konuya açıklık getirmek, okuyucunun veya dinleyicinin istifadesini sağlamak için bu yola başvurulur Bu tür ara girişler "İstidrad" başlığı ile yazılır, bitiş yeri ayrıca belirtilirdi Sonra bu yöntem bırakıldı, başlık koymadan açıklama yapıp "Sadede gelelim" sözüyle asıl konuya dönülmeye başlandı Zamanımızda istidradlar kısa olmak kaydıyla parantez veya iki çizgi arasında yapılır

İSTİDRÂK

Anlamla ilgili sanatlardandır Över gibi görünerek yerme ve yerer gibi görünerek övmek

1 Övme yoluyla yerme: Eskiler te’küdü’z-zemm bi-mâ yüşebbihü’l medh derlerdir Kişi övmeye benzer sözlerle, kuvvetle yerilir

Ali Paşa’nın Girit’teki başarısızlığını dile getiren Ziya Paşa’nın Zafernâme’sinden alınan şu beyitler bu sanatın en güzel örneklerinden

Bârek-Allah zehî kevkebe-i âlel’al

Levhaş-Allah, aceb nusret-i feyz ü ikbâl!

Hak bu kim görmedi ağaz edeli devre elek

Böyle bir tefh ü zafer böyle şükûh ü iclâl

Lerze saldı feleğe nâre-i "Hayyâk Allah"

Râşe verdi küre’yi gulgule-i "Ya Müteâl"

Kimseler olmadı bu feth-i mübîne mazhar

Ne Skender ne Hülâgâ ne Sezar ü Anibal

Âferin himmetine âsaf-ı âli-kadrin,

Oldu şâyeste-I tevfik-i Cenâb-I Müteâl

Girid’I aldı geri himmet-i seyf ü kalemi

Hakkına gelmiş iken dâiye-i istiklâl

Devleti eyledi bir öyle belâdan âzâd

Yoksa pek müşkil olurdu şu zamânda ahvâl

İhtiyar eyledi bu kışda şu müşkil seferi,

Yoksa kim etmiş idi kendisini istiskâl!

2 Yerme yoluyla övme: Eskiler te’kîdü’l-medh bi-mâ yüşebbıhü’z-zemm derlerdi Kişi yermeye benzer sözlerle kuvvetle övülür Örnek:

Dehrde anlamayup bilmediği varsa meğer

Tama’u buğz u nifak u hased u gadr u sitem

Nabî

İSTİFHAM

Anlamla ilgili sanatlardandır Cevap alma gayesi gütmeksizin art arda sorulan sorularla yapılır Sevgi, nefret, teessür, üzüntü, öfke, kin, kıskançlık, ümitsizlik, acz, şaşkınlık, hayret ve hayranlık gibi heyecan verici duygular bu yolla ifade edilir Şair duyguya bağlı olarak kendi kendisine, herkese veya her şeye soru yöneltebilir Düşünce ve kavram üzerine dikkati çekmek için bu sanata başvurulur Aşırı heyecan ve gerilim istifham’ı alelâde soru cümlelerinden ayrılır Örnek:

Şakaklarıma kar mı yağdı ne var?

Benim mi Allah’ım bu çizgili yüz?

Ya gözler altındaki mor halkalar?

Neden böyle düşman görünürsünüz,

Yıllar yılı dost bildiğim aynalar?

Cahit Sıtkı Tarancı

İSTİHDAM

Anlamla ilgili sanatlardandır İki anlamı olan bir kelimeyi, bu iki anlama gelecek şekilde kullanmak Birinde gerçek, diğerinde mecazlı anlam kasdedilir Örnek:

Bahar erdi açıldı sevdiğim hem fasl-ı dey hem gül

Bir sahn-i gülistandan biri fasl-ı gülistanda

Muallim Naci

Bu beyitte açıldı fiili birinci mısrada fasl-ı dey (kış mevsimi)nin uzaklaşması, sona ermesi; ikinci mısrada ise, çiçeğin açılması anlamına geliyor

İSTİHLAF

Türkçedeki sesli harfleri bazı durumlarda uzatmak Örnek:

Verseydi âh-ı mecnûn feryadumun sedâsın

Kuş mı karâr iderdi bâşımdaki yuvâda

Fuzûlî

"başındaki" ve "yuvadaki" kelimelerinde "a"lar uzun okunur

İŞTİKRAR

Sözle ilgili sanatlardandır Aynı kökten türeyen veya aynı köke bağlı harflerin benzerliğinden dolayı aynı kökten türemiş gibi görünen seslerin birarada kullanılmasına denir Örnek:

Kılmagıl muhkem gönül dünyaya akd-i irtibât

Sen bir avâre müsafirsen bu vîrân ribât

Fuzûlî

Ribât ve irtibât aynı kökten gelir

ÎTİLÂF

Uygunluk Kelimenin anlamla uygunluğu, kelimelerin vezinle uygunluğu, kelimelerin diğer kelimelerle uygunluğu, anlamının vezinle uygunluğu ve anlamın anlamla uygunluğu

İTNAB

Sözü, gerektiğinden fazla kelime veya cümle ile uzatma İcaz’ın karşıtı İkiye ayrılır:

1 İtnab-ı makbul: Makbul sayılan söz katmadır Bu çeşitte anlam pekiştirilir, anlatılacak şey abartılır, kastedilen husus fazla tasvir edilir ve üçü birden sağlanır Örnek:

"Yalıların en tabii ve en lüzumlu gezinti vasıtası sandallar! Sade yalıların mı? Boğaziçi’nde herkesin her an, en çok, onlar işine yarıyor Mehtapla gezginci, sâzende köşkü onlar, saz dinleyicilerin mevkibi onlar, yerine göre madrabazların balık deposu onlar, sebze dükkanı, dondurmacı dükkanı, onlar; yörük manav sergisi onlar, tatlı su damacanalarının ambarı onlar, hasta sedyesi onlar"

Ruşen Eşref Ünaydın

2 İtnâb-ı mümel: Makbul sayılmayan söz katmadır İtnab-ı mühil de denir Haşv-ı kabih’ler ve tekrarlar makbul sayılmayan söz katmanlarıdır Örnek:

Duâ ile sözü hatmedelim, zîrâ hakikatte

Sözün gevher olursa yeğdir itnâbından îcâze

Nef’î

Alıntı Yaparak Cevapla

Edebiyat Terimleri 3

Eski 10-09-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Edebiyat Terimleri 3



K

KALB

Sözle ilgili sanatlardandır Arap harflerine göre bir kelimenin harflerinin yerleri değiştirilerek yapılır Cinas sanatının bir çeşididir Cinas-ı kalb, tecnis-i kalb ve maklûb adlarıyla da bilinir İkiye ayrılır:

1 Kalb-i kül: Tersinden okunduğu zaman da anlamlı olan kelime çıkan sanattır Buna kalb-i muntazam veya aks-i müfred de denir Örnek:

Mûr gibi emrine kılmış itâat halk-ı Rûm

Râm olupdur nitekim Mûsâ’ya ey şeh şihr-i mâr

Sururî Kadim

Mûr: Karınca, Rûm: Anadolu, Râm: İtaat etme, Mâr: Yılan anlamına gelir

2 Kalb-i ba’z: Bir kelimenin harfleri değiştirilerek kelime yazma sanatıdır Buna maklûb muavvec de denir Örnek:

Tahlîsine yok mu duâcı

Câniler içinde kaldı Nâcî

Muallim Naci

Câni: Katil, Nâci: Şairin adı

KARAVELLİ

Asıl hikaye arasına katılan küçük, müstakil hikayeler Hikayelerin içinde manzum parça bulunmaz İbret verici veya güldürücü niteliktedirler Genellikle uzun hikayelerin anlatıldığı toplantılarda zaman zaman dikkatleri başka noktaya çevirmek ve sahneyi değiştirmek için söylenirler

KAT’

Anlamla ilgili sanatlardandır Susmanın söylemekten etkili olacağı yerde sözü kesmeye denir Heyecanın doruğa ulaştığı noktada bu yola başvurulur Genellikle nesirde kullanılan bir sanattır Örnek:

Bu dağın çilesi dolmaz,

Bu dağın çilesi solmaz,

Bu dağ bir

Sus şair,

Hepsini demek olmaz!

Halide Nusret Zorlutuna

KATAR

Halk edebiyatında alt alta sıralanan dörtlüklerin hepsine birden katar denir

KAYABAŞI

Halk edebiyatımızda bir koşma türü Özel ezgiyle okunur Türkülerin ezgilerine göre bölümlenmesinde usulsüz okunan türküler bölümüne girer Konuları kır ve köy hayatıyla ilgilidir Çobantürküsü olarak da bilinir

KELAM-I KİBAR

Ulu söz demektir Velilerin, büyük kişilerin, ahlakçıların özlü sözlerini tanımlamak için kullanılır

KEREM HAVALARI

Saz, bağlama, bozuk düzenler eşliğinde özel bir ezgiyle söylenen türkülerdir Adını öykü kahramanı Kerem’den aldığı sanılıyor Akıcılığından dolayı çok tutulan bir üsluptur Anadolu’nun hemen bütün bölgelerinde söylenir Kerem, yanık Kerem, kesik Kerem, kandilli Kerem gibi bölümlere ayrılır

KESİK

Halk edebiyatımızda hece sayısı 7 ve 8 olan şiirlerin genel adı

Alıntı Yaparak Cevapla

Edebiyat Terimleri 3

Eski 10-09-2012   #4
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Edebiyat Terimleri 3



L

LÂEDRİ

Arapça sözcük anlamı "bilmiyorum" demek Yazarı bilinmeyen eserler için kullanılır

LEBDEĞMEZ

İçinde "dudak sessiz harfleri" (yani b, f, m, p, v) diye tanımlanan harfler bulunmayan sözcüklerle yazılmış şiirlerdir "Dudakdeğmez" adı da verilir Divan edebiyatında az başvurulan bir yöntemdir Asıl halk edebiyatımızda kullanılır Bu türde şiirler söylemek bir ustalık işareti sayılır Örnek:

Tarik-i aşka gir ehl-i Hüdâ ol

Gönül gel layık-i her itilâ ol

Dilersen dehrde âzâde serlik

Gurur-i câhı terk eyle gedâ ol

Cidâl-i kîl ukale yok nihâyet

Ricalû’llah ile hâl-âşina ol

Çekil izzetle uzlet gûşesine

Azîz ol derd-î şöhretten cûda ol

Dokunmaz leb lebe Remzi okurken

Dehân-i dil-bere nükte nümâ ol

Ahmet Remzi Dede

(Sadece son beyitte dudak sessiz harfleri var)

LİRİK ŞİİR

Din, doğa, aşk, özlem, gurbet, vatan, ölüm gibi konularda kişisel duygulanımların dile getirildiği, çoşkulu bir anlatımın kullanıldığı şiirlerdir Eski Yunan edebiyatında şairler şiirlerini genellikle lir eşliğinde söylediği için isim buradan kaynaklanır Türk edebiyatında bir dönem bir tür telli saz olan rebab ile şiir söylendiği için lirik şiire "rebabi" denildi Divan edebiyatında gazel, murabba, şarkı, halk edebiyatımızda koşma ve semailer lirik şiire örnek verilebilir

Alıntı Yaparak Cevapla

Edebiyat Terimleri 3

Eski 10-09-2012   #5
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Edebiyat Terimleri 3



M

MAKLUB

Harfleri tersten sıralandığında yine aynı sözcük çıkan sözcükler Örneğin mum, bab, aba gibi

MAZMUN

Bir dizenin bir ifadenin taşıdığı ve onlardan herkesin anladığı gerçek ya da mecaz anlama, asıl anlamı yanında taşıyan bir isme, bir atasözüne, âyete, hâdise, olaya, bir şeyi onun özelliklerini çağrıştıracak sözcük ya da sözcük gruplarının veya dizelerin içine yerleştirmeye mazmun denir Örnek:

Çıhma yârim giceler ağyar te’nından sakın

Sen meh-i evc-i melâhatsin bu noksândır sana

Fuzulî

(Sevgilim, gece yarıları dışarı çıkma, yabancıların ayıplarından sakın Sen güzellik göğünün en yüksek yerindeki dolunaysın, gece çıkmak sana yakışmaz, kusur sayılır)

Fuzuli’nin bu beytinde sevgili, güzelliğin doruğundaki aya benzetiliyor Ayın en güzel hali dolunaydır Dolunay güneşin batmasından önce doğar Dolunayın gece yarısı çıkması ay tutulmasıyla olabilir Ay tutulduğunda noksandır, kusurludur, güzelliğini kaybeder Fuzulî, bu beytinde "noksan" ve "ta’n" sözcükleriyle bir ay tutulması mazmunu yapıyor

MEKTUP

Birbirinden uzakta bulunanların haberleşmesini sağlayan bir yazı türü En eski haberleşme araçlarından biri Sözcük anlamı Arapça "yazılmış şey" Farsçası name, eski Türk dillerindeki karşılığı bitig, betik ya da bittidir Tarihte rol oynamış ünlü kişilerin, yazar, bilimadamı ve sanatçıların mektuplarıyla birlikte bir edebi eserler türü olarak kimi zaman ele alınmıştır Sadece mektuplardan oluşan kitaplar da vardır

MELHAME

Divan edebiyatında gelecek olayları anlatan nazım ya da nesir eserlerin ortak adı

MENKUT

Divan edebiyatında sözcüklerinin tümü noktalı harflerden oluşan şiirler

MENSURE (Mensur şiir)

Duygu, düşünce, yaşam ya da hayalleri şiir inceliğinde anlatan düzyazı türü İç uyuma önem verildiği için dilbilgisi kurallarına uygunluk aranmaz 19 Yüzyılda Fransız edebiyatında ilk örnekleri görüldü Şinasi’nin Fransız edebiyatından yaptığı şiir tercümeleri edebiyatımızdaki ilk örneğidir

MESEL

Atasözleri, öğretici, ahlaki özellikleri bulunan küçük hikayelerdir

MEŞTÜR

Divan edebiyatında dört cüzlü (yani 4 mefâ’ilün 4 müstef’ilün) ile yazılmış vezinleri ikişer cüze indirerek yazılmış şiirlerdir

MONOGRAFİ

Bir kişi ya da bir konu ile ilgili özel bir görüşle yazılmış incelemeler Ele alınan konu ya da kişiyi her yönüyle açıklamaya çalışır

MONOLOG

Tek kişinin konuşması, tiyatro oyunlarında kahramanlardan birinin sahnede kendi kendine yaptığı uzun konuşmaların tamamı Tek kişinin oynaması için yazılmış komedilere de monolog adı verilir

MUAMMA

Başta Esmâ’yı Hüsnâ (Allah’ın doksan dokuz güzel ismi) olmak üzere konusu insan ismi olan manzum bilmeceler Kelime "gizli, örtülü, anlaşılması güç veya işaret remiz yoluyla söylenmiş söz" anlamlarına gelir Muammalar lügazlardan farklıdır Muammalar Allah’ın isimlerinden biri veya insan ismi için düzenlenirken lügazlar her şey hakkında düzenlenirler Yalnız muammaların bazen lügaz, hatta âşık edebiyatında bir çeşit bilmece (âşkı -muamma) karşılığı olarak da kullanıldığı görülür Muamma alanında en çok eser veren şairimiz Emri (Edirneli Emrullah Çelebi) olmuştur Muammanın düzenlenmesinde ebced hesabı kullanılır Örnek:

Bende yok sab-ü sükun sende vefadan zerre

İki yoktan ne çıkar fikr edelim bir kerre

Nâbi

MUAŞŞER

Onar mısralık bendlerle kurulan musammatlar Divan edebiyatı nazım şeklidir

MUCEM

Arap alfabesindeki noktalı harfler Alfabetik olarak düzenlenmiş sözlük, hâl tercümesi, ansiklopediler böyle adlandırılır Mucem tarih, ebced hesabı ile sadece noktalı harflerin hesap edilmesine dayanılarak düşülen tarihlerdir

MUHAMMES

Beş mısralık bendlerden oluşan divan edebiyatı nazım şekli Kelime "beşlik" anlamındadır En az 4, en çok 8 bend arasında yazılmıştır

MUKABELE

Aralarında tezat ve karşıtlık bulunan kelime, tamlama ve sözleri birarada kullanmak

Örnek:

Safa-yı aşkın dide gamınla pürnem

Bir evde ayş u şâdî bir evde ye’s ü mâtem

(Safa ile gam, ayş u şâdi ile ye’s u mâtem arasında karşıtlık bulunmasına rağmen birarada kullanılmıştır)

MUKATTA

Arap alfabesinde kendisinden sonra gelen harfle bitişmeyen harfler (elif, dal, zel, rı, ze, vav) kullanılarak söylenen söz

MUKTEZA-YI HÂL

Uslûpta zamana, yere, duruma ve hitâp edilen kişilere göre dili ayarlama, sözün söylendiği yerin, zamanın gerçek ve gereklerine uygun olması Mukteza-yı makam, itibar-ı münasib sözleri de aynı anlamda kullanılır

MURAFAKAT

Üslûbun, ele alınan konuya göre düzenlenmesi, dile getirilen düşünce, duygu ve hayallare uygun düşmesine, üslûp ile içerik arasında bir ilişki kurulması Anlatılan konuya uygun kelime, kelime grubu ve isimler seçilir

MURASSA

Nesirde iki ibarenin, nazımda ise iki mısranın kelimelerinin sayıca denk, karşılıklarıyla vezin ve kafiye bakımından birlik olması Örnek:

Şâh melekût arş-pâye

Mâh-ı ceberût perş-sâye

Şeyh Gâlib

MUSARRA

Mısraları birbiri ile kafiyeli olan beyitler Beyt-i musarra, gazellerin ilk beyitleri (matla’) musarra’dır Her mısrası aynı kafiyede olan şiirlere de musarra denir (Musarra tuyuğ gibi) Bu şekilde düzenlenen şiirlerin bir başka adı müselseldir

MUTABAKAT

Anlatım içinde kullanılan kelime ve deyimlerin içeriğe uygun seçilmesi Karşıtı mübayenet’tir (aykırılık, zıtlık)

MUVAFAKAT

Kelimenin anlamla, kelimenin vezinle, kelimenin kelimeyle, anlamın vezinle, anlamın anlamla uygunluğu

MUVAZENE

Nesirde seci, nazımda kafiye yerindeki sözcüğü yalnız vezin bakımından eşit olması Örnek:

Münderic nüsha-i zâtında kemâlat-i vücûd

Mündemic tıynet-i pâkinde havass-i icâd

Nâdî

(Münderic ve mündemic kelimeleri arasında muvazene vardır)

MÜLEMMA

Bir şiirin bazı mısraları, bölümleri veya bir mısranın bazı sözcüklerin değişik dillerde yazılması Divan edebiyatında Arapça, Farsça, Yunanca’nın Türkçe ile birlikte kullanıldığı şiirler yazılmıştır Tanzimat’tdan sonra bu dillere Fransızca da eklenmiştir

Örnek:

Eyyüha’r-rağibûne fi’l-evkat!

Edrikûhâ fe-mâ madâ kad fât

Fevt-i fursat me-kün çü vakt-i safâst,

Ki besî hestder-cihân âfât

İrdi bir dem ki behcetinden anın

Sekiz Uçmâğ’a döndü Altı Cihât

İş ke-mâ âşe âşikun va’lem!

Tâvet in-nefsü tâbet il-evkat

MÜZDEVİC

Murabba, muhammes, müreddes benzeri nazım şekillerinde bendlerin sonundaki mısraların birinci bend ile kafiyeli olması

MÜNAKKAHİYET

Gereksiz sözlerden arındırılmış özlü ifade, konuyu gerektiği kadar işleme; anlamlı sözcükler arasında eşitlik bulunması

MÜNŞEÂT

Mensur yazı veya mektupların bir araya getirdiği dergiler Divan edebiyatında edebi değeri olan yazılar bir defterde toplanır ve meraklıları okurdu Münşeatlardaki nesirlerde konu birliği aranmaz Bu eserlerde çeşitli tarih belgeleri yanında edebi metinler ve özel mektupların biraraya getirildiği görülür Münşeât-ı Feridun Bey, Nergisi ve Veysi’nin münşeatları ünlüdür Son münşeât örnekleri arasında Münşeât-ı Akif Paşa önemlidir

MÜNŞÎ

Sanatlı düzyazı yazan kişiler Münşilerin yazılarını toplayan dergiler münşeat’tır

MÜNTEHABÂT

Seçilmiş şeyler Çokluk aynı türde kaleme alınmış, bir veya daha fazla yazarlara ait yazılar arasından yapılan seçmelerle meydana getirilmiş eser; seçmeler, antoloji

MÜSTEŞRİK

Doğulu milletlerin tarih, din, dil, edebiyat ve kültürlerini araştırıp inceleyen Batılı bilginler Şarkiyatçı, oryantalist, doğubilimci kelimeleri de aynı anlamda kullanılır

MÜŞAARE

Karşılıklı şiir söyleme Edebiyat araştırmacıları müşaareyi üçe ayırır:

1 Bir divan şairinin manzum eserine diğer bir şairin aynı vezin ve kafiyede nazire yazması

2 Âşıklar arasında karşılıklı şiir söyleme Bir âşığın okuduğu beyit veya kıtaya diğer bir şair aynı vezin ve kafiyede şiir söyleyerek cevap verir

3 Edebiyat meraklılarının şiir okumaları, herhangi bir mazmunu ihtiva eden beyitler okunur veya birinin okuduğu beyte karşılık onun son kelimesiyle başlayan bir beyti başkası okur

MÜŞAKELE

Birden fazla anlamı olan sözcüklerin art arda gelecek şekilde, iki anlamı ile kullanılması, birinin söylediği bir sözü bir başkasının değişik anlama gelmek üzere tekrarlaması Karşılıklı konuşan iki kişiden birinin gerçek veya mecazi anlamda söylediği bir sözü, diğeri başka bir düşünceye yanıt olacak şekilde tekrarlar Birinci anlamı gerçek olursa çoklukla ikinci kullanıştaki anlamı mecazidir Örnek:

"Tezer

Yine mi kanmıyorsunuz sözüme

Ne için bakmıyorsunuz yüzüme

Beni bir kere okşasanız ne çıkar?

Melik

Sen çıkarsın Demek ki fitne çıkar!"

Abdülhak Hâmid Tarhan

MÜTAKARRİN

Kafiyeleri birbirinin peşinden gelen ve iki kafiyeli olan şiir Örnek:

Hangi âkıl der ki ancak râh-i gülşenden geçin

Bir de gafiller şu nâilgâh-i şîvenden geçin

Muallim Naci

MÜTEKERRİR

Murabba, muhammes, müseddes gibi nazım şekillerinde bendlerin sonlarında tekrarlanan mısra veya beyitler

MÜTELEVVİN

Divan edebiyatında bir beytin okunuşu sırasında küçük bir değişiklikle veznin bir başka vezne çevrilmesi

Alıntı Yaparak Cevapla

Edebiyat Terimleri 3

Eski 10-09-2012   #6
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Edebiyat Terimleri 3



N

NAKARAT

Şiirlerde bendlerin sonunda tekrarlanan mısra veya mısralar Bu bölüm, anlam bakımından her bendi şiirin ana duygusuna bağlar Şiirin, nakarat bölümlerinde ifade olunan duygu ve düşünce etrafında gelişmesini sağlar Nakarat, halk şiirinde bağlama veya kavuştak diye bilinir Sözlü musiki eserlerinde aynı söz ve ezgi ile tekrar edilen bölüm de nakarattır

NÂME

Mektup, kitap, risâle, ferman gibi anlamlar taşıyan Farsça bir kelime Eskiden kitap türü olarak çok kullanılmıştır Kıyafetnâme, kâbnâme, Hamzanâme gibi Resmi nitelikteki kağıt ve mektuplar da nâme diye bilinirdi

NÂT

Hazreti Muhammed’i övmek için yazılan şiirler

NAZIM

Dizelerden oluşan vezinli ve kafiyeli anlatım şekli Kelime, "dizmek, ipliğe inci dizmek" anlamlarını taşır Nazımda sadece anlam değil, seslerin musikisi de önemlidir Akılda kolay kaldığı için ezberlenmesi istenen bilgilerin çoğu bu yolla ifade edilir En küçük birim dizedir (mısra) Ayrıca beyit, kıta, bend gibi nazım birimleri de vardır Şiirler de nazım şeklinde yazılır, ancak her nazım, şiir değildir

NAZİRE

Bir şairin şiirine başka bir şair tarafından aynı şekil, vezin, kafiye ve redifle yazılan şiir Divan edebiyatı nazım türüdür Kelime Arapça "eş, değer" anlamlarındaki nazir’den gelir Nazire yazma, tanzir, tanzir etme diye anılır Nazire geleneği Türk edebiyatına İran edebiyatından geçmiştir İranlı şairler nazireye cevâb adını verirler Alay ve şaka yollu yazılmış nazirelere tezhil veya hezl denir Örnek:

Fuzûlî’nin gazeli

Hayret ey büt sûretin gördükte lâl eyler meni

Sûret-i hâlim gören sûret hayâl eyler meni

Mihr salmazsın mana rahm eylemezsin munca kim

Sâye tek sevdâ-yı zülfün pây-mâl eyler meni

Za’fı tâli mân-i tevfik olur her nice kim

İltifâtın ârzû-mend-i visâl eyler meni

Men gedâ şahâ yâr olmak yok ammâ neyleyem

Ârzû ser-geşte-i fikr-i muhâl eyler meni

Tir-i gamzen atma kim bağrım deler kanım döker

Akd-i zülfün açma kim âşüfte-hâl eyler meni

Dehr vakf etmiş meni nev-res civanlar aşkına

Her yeten meh-veş esîr-i hatt u hâl eyler meni

Ey Fuzûlî kılmazsam terk-i tarîk-i aşk kim

Bu fazilet dâhil-i ehl-i kemâl eyler meni

Fuzûlî

Nedim’in Fuzuli’nin bu gazeline yazdığı nazire:

Bûs-ı la’lin şöyle sîr-âb-ı zulâl eyler beni

Kim gören âb-ı hâyât içmiş hayâl eyler beni

Şâire söz bulmağa minnet yok amma neyleyim

Âh kim hâyret seni gördükçe lâl eyler beni

Sevdiğim câm-ı meye hâcet nedir la’l-i lebin

Bir şeker handeyle mest-i bî mecât eyler beni

Bağda zülf ü ruhun andıkça bu kimdür deyü

Sünbül ü gül birbirinden sûal eyler beni

Nükhet-î zülfünle geldikçe nesîm-i nev-bâhar

Turra-i sünbül-sıfat âşüfte-hâl eyler beni

Nâ-tüvânım şöyle çeşmin hasetinden kim gehî

Sâye-i müjgân-ı âhü pây-mâl eyler beni

Gerdişin gördükçe sâkî-mülâyım meşrebin

Arzû ser-geşte-i fikr-i muhâl eyler beni

Hasret-i çeşminle ben hâk-i siyâh olsam dahi

Baht âhir sürme-i çeşm-i gazâl eyler beni

Güldürür ya ağlatır ya lütf eder yâhud itâb

Hâsılı neylerse ol ruhsâr-ı âl eyler beni

Arz-ı hâlim çok efendim hak-i pây devlete

Lütfun ammâ bî-niyâz-ı arz-ı hâl eyler beni

Ben kulun lâyık değildir aslına ammâ yine

İltifâtın ârzü mend-i visâl eyler beni

Gûyyâ bilmez efendim bende-i dîrinesin

Kim Nedîmâ bu mudur deyü suâl eyler beni

Nedîm

NESİR

Duygu, düşünce ve hayallerin dilgilgisi kurallarına uygun cümleler içinde anlatılması şeklindeki edebi eser Edebiyatın iki anlatım yolundan biridir Diğeri nazımdır Nesirde aklın kontrolü altında duygu, düşünce ve hayallere yer verilir Nazımdan daha geç doğmuştur Düşüncelerin fadesi için nazımdan çok daha zengin imkanlara sahiptir Hikaye, roman, tiyatro, masal, hatırat, makale, sohbet, deneme, gezi yazısı, biyografi gibi edebiyat türlerinde hep nesir kullanılır Nesrin en küçük birimi tek başına bir anlam ifade eden cümledir Nesir, kullanılan üslûba göre sade nesir, orta nesir ve süslü nesir olmak üzere çeşitlere ayrılır

NİDA

Divan edebiyatımızda bir sanat türü Şairin korku, sevinç, şaşkınlık, acı, ızdırap, öfke gibi pekiştirilmiş, duygu ve düşüncelerini okuyucuya hissettirebilecek şekilde işlemesi Çokluk "ey!, hey!, vay!" gibi ünlemlerle seslenilir Tekrîr ve teşhis sanatlarıyla birlikte kullanılır Örnek:

Ey mi’delerin zehr-i tekazası önünde

Her zilleti bel’eyleyen efvâf kadide;

Ey fazl-ı tabiatle en âmâde ve mün’im

Bir fıtrata makrûn iken aç, âtıl ve âkim

Her ni’meti, her fazlı, hep esbâb-ı rehâyı

Gökten dilenen züll-ı tevekkül ki

Mürâyî

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.