Mescid Kuşu |
10-09-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Mescid KuşuEbu Ummetu’l-Bahilî ra anlatıyor: Mescide her gidişimizde hep aynı kişiyle karşılaşıyorduk Mescide herkesten evvel geliyor, cemaatle namazları kaçırmamaya çok dikkat ediyordu Bu kişi Salebe b Hatip idi Herkes ona gıptayla bakıyordu İnsanlar ona bu güzel halinden dolayı “mescid kuşu” lakabını takmıştı Çok fakir biriydi Salebe bir gün Peygamber sav Efendimiz’e gelerek: -Ya Rasulallah, Allah’a dua et de bana mal versin, dedi Peygamber sav: - Ya Salebe, şükrünü eda ettiğin az mal, şükrünü yerine getiremiyeceğin çok maldan daha iyidir, diye karşılık verdi ve onu geri gönderdi Fakat Salebe, Rasulullah sav’e tekrar gelerek isteğini yineledi: - Ya Rasulallah, Allah’a dua et de, bana mal versin! Peygamber sav Efendimiz buyurdu ki: - Ya Salebe, beni örnek almak istemez misin? Allah’ın Rasulü gibi olmak istemez misin? Nefsimi kudret elinde tutan Allah’a yemin ederek söylüyorum ki, dağların benim için altın ve gümüş olmasını dilesem, olurdu Salebe vazgeçmedi Bu sefer yalvararak: - Seni hak dinle peygamber olarak gönderen Allah’a yemin ederim ki, bana mal versin diye dua edersen, her hak sahibine hakkını vereceğim, fakirlere ve muhtaçlara çokça yardım edeceğim, diye vaatlerde bulundu Bunun üzerine Peygamber sav Efendimiz: -Allahım, Salebe’ye mal nasip eyle, diye dua buyurdular Salebe, Peygamber sav Efendimiz’in yanından ayrıldıktan sonra iki koyun edindi Koyunlar, üreyerek çoğaldılar ve zamanla Salebe’nin sürüsüne Medine dar gelmeye başladı Bunun üzerine sürüsüyle birlikte Medine dışında bir vadiye taşındı Bu yüzden öğle ve ikindi namazlarını cemaatle kılıp, diğer vakitler cemaatten geri kalmaya başladı Bu arada sürü çoğalmaya devam ediyordu Bir zaman sonra bulunduğu vadi de dar gelmeye başladı Medine’den daha uzak bir yere taşınmak zorunda kaldı Artık cumadan başka hiç bir namazı cemaatle kılamıyordu Gün geçtikçe Salebe’nin sürüsü hızla çoğalmaya devam etti Salebe, artık cuma namazlarına da gelmez olmuştu Ara sıra yola çıkarak, geçen kervanlardan Medine’de olup bitenleri öğreniyordu Bir gün Peygamber sav Efendimiz: - Salebe ne yapıyor? diye sordu Olan biteni anlattılar Bunun üzerine Peygamber sav Efendimiz: - Yazık Salebe’ye, yazık Salebe’ye, yazık Salebe’ye, buyurdu Bu sırada, “Onların mallarından belirli bir sadaka al, böylece onları temizlemiş ve nefislerini arındırmış olursun Onlar için dua et, senin duan onları huzura kavuşturur” (Tevbe, 103) mealindeki ayetler inerek zekât vermek farz kılındı Peygamber sav, Cüheyne ve Süleym kabilelerinden iki kişiye yazılı bir emirname verip, zekât toplamakla görevlendirdi Onlara: - Salebe b Hatip ile Beni Süleym’den falan adama varıp, zekâtlarını alın, diye emretti İki sahabi yola çıkıp Salebe’ye vardılar Peygamber sav’in emirnamesini okuyarak, zekât vermesini istediler Salebe, tahsildarları şu sözlerle karşıladı: - Bu, cizyeden başka birşey değil Bu, cizyenin kardeşidir Gidin, işiniz bitince bana tekrar uğrayın Bu arada ben de düşüneyim Bu cevabı alan tahsildarlar, diğer adama, Süleymî’ye yöneldiler Süleymî onların geldiğini duyunca, develerinin en semizini seçerek zekât olarak ayırdı Tahsildarlar bunu görünce: - Semiz deveyi vermen gerekli değil, başka bir deve de verebilirsin, dediler Süleymî: - Hayır, zekât için ayırdığım deveyi alın Ben onu gönül hoşnutluğu ile veriyorum Onu, siz alasınız diye ayırdım, dedi Tahsildarlar deveyi aldılar, diğer görevlerini de bitirip geri dönerlerken, Salebe’ye bir daha uğradılar Zekâtını vermesini istediler Salebe bu sefer: - Yanınızdaki yazıyı bir daha gösterin dedi ve yazıya göz atarken de, bu cizyenin kardeşidir Siz gidin, ben ne yapacağıma daha sonra karar vereceğim, dedi Tahsildarlar Medine’ye döndüler Peygamber sav Efendimiz onları görür görmez, daha kendileriyle konuşmadan, “Yazıklar olsun Salebe’ye!” buyurdular Süleymî’ye de çokça dua ettiler Tahsildarlar Peygamber sav’e, Salebe’nin ve Süleymî’nin nasıl davrandığını anlattılar İşte bu esnada şu ayetler nazil oldu: “Onlardan kimi, Allah’a şöyle kesin söz vermişlerdi: ‘Eğer Allah bize lütfundan verirse, biz de mutlaka zekât verip teberruda bulunacak ve mutlaka iyi insanlardan olacağız’ Fakat Allah onlara servet verince cimrilik ettiler, onun hakkını vermediler Allah’a verdikleri sözden dönmeleri ve yalan söylemeyi adet edindikleri için, Allah da bu işlerinin sonucunu, huzuruna çıkacakları güne kadar kalblerinde sürecek nifaka çeviriverdi Bunlar bilmediler mi ki, Allah onların sırlarını da bilir, fısıltılarını da Allah bütün gizlilikleri tam tamına bilendir” (Tevbe, 75-78) Bu sırada Peygamber sav Efendimiz’in yanında bulunan Salebe’nin bir akrabası, inen ayeti duyunca Salebe’ye gidip dedi ki: - Ey anası ölesice Salebe! Yüce Allah senin hakkında şöyle şöyle ayet indirdi Bunu duyan Salebe korkuya kapılarak derhal yola çıktı Peygamber sav’e varıp, zekâtını vermek istediğini söyledi Peygamber sav: - Allah, bana senden zekat almayı yasakladı İşte senin amelin! Verdiğim emri yerine getirmedin, diye cevap verdi Bu cevap üzerine, Salebe başına toprak serperek, dövünerek evine geri döndü Peygamber sav ahirete göçünce, Salebe zekât borcunu Hz Ebu Bekr ra’a getirdi, fakat şu cevabı aldı: - Allah Rasulü sav’in almadığı zekâtı ben nasıl alabilirim? Salebe, HzÖmer ra zamanında da zekâtını vermek istedi Fakat Hz Ömer ra da aynı cevabı vererek reddetti Hz Osman ra’ın hilafeti zamanında ise, Salebe’nin malının yarısını kurtlar yedi, yarısı hastalıktan öldü Derken hiç malı kalmadı ve eski halinden daha da kötü durumlara düştü ve o halde öldü |
|