Bilgi Kuramının Temel Problemi |
10-09-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Bilgi Kuramının Temel ProblemiBilgi konusu ilkçağdan beri üzerinde durulan bir konu olmuştur Ancak bilgi kuramı konuları ve sınırları açık seçik biçimde belirlenmiş bir disiplin olarak Modern Felsefede ortaya çıkmıştır İnsanlar bilgi konusuna bir şekilde ilgisiz kalmışlar insanın zihinsel güçlerini pek fazla analiz etmemişlerdir Bunun yerine daha çok varlığın bilgisini elde etmeye yönelmişlerdirModern felsefede bilgi konusu ön plana çıkar Bunun sonucu olarak insanın zihinsel güçlerine insanın neyi bilip neyi bilemeyeceğine ilişkin bir araştırmayla modern felsefe başlar Bu araştırma çerçevesinde bilgi kuramının en önemli ve en temel problemi ?doğru bilginin imkanı olarak karşımıza çıkar Burada söz konusu olan temel soru da ?doğru genel-geçer ve kesin bilginin mümkün olup olmadığı ? sorusudur Bu problem karşısında iki farklı görüşten söz edilebilir Birincisi insanın gerçekliğin kendisini hiçbir zaman bilmeyeceğini savunan kuşkuculuktur (Septisizm) İkincisi ise insanın kendisinin dışındaki gerçekliğin bilgisini elde edebileceğini insanın dış dünyayı bilebileceğini savunan dogmatizmdir 1 Doğru Bilginin İmkansızlığı Doğru bilginin insan için olanaksız olduğunu dile getiren felsefi akıma kuşkuculuk (Septisizm) adı verilir Bu akımın kurucusu İlkçağ filozofu Pyrrhon (MÖ 365-275)?dur Ancak Pyrrhon?un görüşlerini önceleyen başka filozoflar vardır Bunlardan biri Elealı Zenon (MÖ 490-430) diğeri de Demokritos (MÖ 460-360)?tur Zenon hocası Parmenides?in görüşlerini savunmak amacıyla Zenon paradoksları olarak bilinen ünlü kanıtlamalarını öne sürmüştür Bunların arasında en çok bilineni Akhilleus (Aşil) ile kaplumbağa arasındaki yarış kanıtıdır Bu yarışta kendisinden biraz önce yola çıkan kaplumbağaya Akhilleus hiçbir zaman yetişemeyecektir çünkü başlangıçtaki kaplumbağa ile kendi arasındaki mesafeyi koşmak için geçen zaman içinde kaplumbağa az da olsa biraz ilerlemiş olacaktır Akhilleus?in bir de bu aralığı koşması gerecektir ama bu arada kaplumbağa pek az da olsa ilerlemişti; bu böyle sonsuza kadar gider Zenon?un diğer paradoksları şunlardır: Koşu pisti ve uçan ok örnekleridir Zenon?un bu keskin antinomileri şunu göstermek içindir: Var olanı bir çokluk ve hareket diye düşünürsek çelişmelere düşeriz öyleyse varolan ancak ?bir? ve hareketsiz olabilir Demoktiros (MÖ 460-360) da aynı düşünce çizgisini devam ettiren başka bir filozof olmuştur Ona göre duyular asıl gerçeği yani nesnelerin artık bölünemeyen son parçalarını (atomları) bilebilecek gibi keskin değillerdir Renkleri görmemiz sesleri işitmemiz sıcaklığı duyulmamamız tatlıyı acıyı tatmamız ancak bir duyu yanılmasıdır Duyu bilgisi nesnelerin iç dokusunu gerçek yapısını göremez bunu ancak düşünen akıl kavrayabilir Bir insanın duyumu diğer insanların duyumlarından farklılık gösterdiğinden objektif genel-geçer ve doğru bilgiden söz edilemez İlkçağda yaşamış doğa filozoflarının aynı konuda farklı sonuçlara ulaşmaları kuşkuculuğun gelişiminde etkili olmuştur Thales varlığın kendisinden çıktığı madde su derken Anaksimenes havadır derHerakleitos evrende bir değişme olduğunu söylerken Parmenides evrende değişme olmadığını iddia eder İşte filozofların aynı konularda farklı hatta çelişik sonuçlara ulaşmaları insanların dış dünyayla ilgili olarak doğru bilgi elde edilemeyeceğini düşünmelerine neden olmuştur |
|