Albert Camus Kimdir, Eserleri Nelerdir? |
10-07-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Albert Camus Kimdir, Eserleri Nelerdir?AMERİKA GÜNLÜKLERİ BAŞKALDIRAN İNSAN BÜYÜYEN TAŞ CALIGULA DEFTERLER 1 DEFTERLER 2 OCAK 1942 - MART 1951 DEFTERLER 3 Albert Camus'nün 1935 - 1951 tarihleri arasında tuttuğu defterler, yazarın ölümünden kısa bir süre sonra yayımlanmıştı Defterler'in bu üçüncü cildinde, öncekilerde olduğu gibi, Yaz, Düşün, Sürgün ve Krallık gibi yapıtların doğuşuna tanık oluruz Başkaldıran İnsan'ın başlattığı tartışmalara yazarının gösterdiği tepkileri de görürüz Tamamlanamamış birçok projenin notları yine bu ciltte bulunmaktadır Yunanistan yolculukları, Cezayir savaşı trajedisi, Nobel ödülü Camus'nün yaşamına damgasını vuran pek çok önemli olay, gene Defter'in bu üçüncü cildinde yer alıyor Çeviri: Ümit Moran Altan İthaki Yayınları |
Albert Camus Kimdir, Eserleri Nelerdir? |
10-07-2012 | #2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Albert Camus Kimdir, Eserleri Nelerdir?DÜĞÜN VE BİR ALMAN DOSTA MEKTUPLAR Can Yayınları, bu kitaptaAlbert Camus'nün iki yapıtını bir arada sunuyorBunlardan biricisi, Düğün, tıpkı Tersi ve Yüzü gibi gerçek bir gençlik yapıtı, ama gene Tersi ve Yüzü gibi sanatçının ' benliğini ve dilini yaşamı boyunca besleyen bir kaynak' aynı zamanda Gerçekten de Düğün'deki denemeler Tersi ve Yüzü 'yle aynı dönemde yazılmış olmaları ve kaynak çevreyi, Cezayir'i, yansıtmaları yanında, aynı yalın, duru ve somut anlatımla, aynı keskin bakışı, aynı anlama tutkusunu, aynı yaşam ve yeryüzü aşkını ortaya koymaktaBir Alman Dosta Mektuplar ise, İkinci Dünya Savaşı döneminin ürünüBir yandan temelsiz bir üstünlük deneyiminden yola çıkarak dünyayı egemenliği altına almaya kalkan bir ulusla bağımsızlığını onurla savunan bir başka ulusun tutumunu karşı karşıya getirirken, bir yandan da gerçek yurttaşlığın, gerçek toplumsal ahlakın niteliklerini sergiliyor Başkaldıran İnsan'ı muştulayan küçük boyutlu bir büyük yapıt Çeviri : Tahsin Yücel Can Yayınları DOĞRULAR Doğrular, Çarlık Rusya'sında geçmiş gerçek bir olaydan esinlenen bir oyundur Eğer devrim için her şey mubahsa, devrim sonrası toplum, hangi insancıl temeller üzerinde yükselecektir? Sorunun yanıtı, bu oyunun yazılışından yarım yüzyıl sonra tüm anlamını yitirmiş gibidir Son otuz yılda dünyayı saran terör eylemlerini gerçekleştirenler için, böylesi etik sorunlar yoktur Ama bir zamanlar sorulmuş, tartışılmış, bugün kör inançlara yenik düşmüş, yok sayılmış sorunlar bundan böyle tartışılmayacak demek değildir Bunun aksine inanmak teröre boyun eğmek demektir Camus'nün tüm yapıtları gibi, Doğrular da, insanoğlunun onurlu yaşamı için bir başkaldırı niteliğinde� Özellikle, terörün binbir yüzünü tanıyan günümüz insanları için Çeviri: Ferit Edgü Yaba Yayınları DÜŞÜŞ Albert Camus çağdaş düşün ve yazın dünyasındaki saygın yerini yalnızca oyunlarıyla da, yalnızca "Sisifos Söyleni" ve "Başkaldıran İnsan"la da alırdı belki Ama Camus'yü Camus yapan öncelikle anlatı yapıtlarıdır "Yabancı" (1942), "Veba" (1947) ve "Düşüş"se (1956) bu yapıtlar arasında üç büyük doruktur Ancak, kimi yazın severler bu üç başyapıt arasında daha çok "Düşüş"ü yeğlerler Bu kitap, herhangi bir düşünce ya da savı özellikle öne çıkarmaya çalışmadan, yalın bir anlatım ve özgün bir kurgu içinde, zengin bir düşünce duygu yüküyle, çağdaş dünyayı ve insanlarını derinlemesine sorgulayıp yargılar, çirkinliklerini ve düşkünlüklerini sergiler Ama, aynı zamanda, bu dünyada yaşayan, dolayısıyla şu ya da bu biçimde, şu ya da bu ölçüde onun sorumluluğunu taşıyan bireyler olarak tek tek her birimize bir ayna tutar, eski avukat Jean-Baptiste Clamence'ın öyküsü aracılığıyla, bize kendini tehlikeye atmadan yaşayanların, yani hepimizin ve her birimizin benzersiz öyküsünü anlatır "Düşüş"ün yayımlanmasından bir yıl sonra Camus'nün Nobel Ödülünü kazanması bir rastlantı olmasa gerek� Çeviri: Hüseyin Demirhan Can Yayınları ECİNNİLER Gerek Albert Camus'yü, gerekse Dostoyevski' yi en iyi belirleyen yapıt, kuşkusuz "Ecinniler"dir Dostoyevski'nin 1870/71'de yazdığı bu ünlü romanını (Cinler adıyla Can Yayınları' nda bu roman yayınlanmıştır) Albert Camus 1959'da oyunlaştırmış ve ilk kendisi sahneye koymuştur Albert Camus, "varoluşçuluk hümanizmi"nin ilginç bir örneği olan "Ecinniler"de, kendi varoluşçuluk anlayışının siyasal, felsefi ve etik sınırlarını zorlamakta; "Sisypho Söylencesi" ve "Başkaldıran İnsan" gibi en etkili ve önemli yapıtlarında ele aldığı varoluş sorunsalını Dostoyevski' nin yaşadığı olaylar dünyası içinde vermektedir Çeviri: Aziz Çalışlar Can Yayınları İLK ADAM Albert Camus' nün 1960 Ocağında korkunç bir araba kazasında yaşamını yitirmesi tüm dünyayı derinden derine sarsmış, zamansız ölümünün yankıları aylarca, hatta yıllarca sürmüştü Otuz dört yıl sonra,15 Nisan 1994'te, tam da o korkunç kaza sonunda büyük yazarın çantasında bulunmuş bir bitmemiş romanın: "İlk Adam"ın en sonunda okura ulaştırılması, tüm dünyada 1994 yılının en büyük yazın olayı oldu; kitap benzerine az rastlanır bir ilgi gördü Bunu anlamak hiç de zor değil: "İIk Adam" bitmemiş bir roman, yazarının tasarladığı son biçimden de oldukça uzak belki; ama ne olursa olsun, XX yüzyıl yazınına damgasını vurmuş bir büyük yazarın elinden çıktığını her satırında belli ediyor; üstelik, bu büyük yazarın kimi yapıtlarında şöyle bir sezinlediğimiz çocukluk ve gençlik dönemini aile ve okul çevresini, kısacası yetişim sürecini benzersiz bir içtenlik, duyarlık ve dürüstlükle yansıtmakta Bu açıdan bakılınca, "İlk Adam"ın hem tamamlanmış hem de örnek bir yapıt olduğu söylenebilir Büyük yapıtların oluşumu konusunda bulunmaz bir belge niteliği taşıması da cabası Çeviri : Tahsin Yücel Can Yayınları MUTLU ÖLÜM "Mutlu Ölüm" 1930'ların sonuna doğru yazılan, ama ancak 1971 yılında yayımlanan bir roman Albert Camus (1913-1960) için daha sevimli görünen "Yabancı" daha önce yazdığı "Mutlu Ölüm"ün yayımlanmasını erteletmiş olabilir Çünkü roman sanatı, 40'lı, 50'li yıllarda daha çok romanın yapısal özelliklerine ağırlık veriyordu Bir sanat yapıtının yaratıldığı dönemde kusur sayılabilecek kimi özellikleri, daha sonra erdeme dönüşebiliyor Albert Camus'nün ölümünden on bir yıl sonra günışığına çıkan bu romanını günümüzde öne çıkaran en önemli özellik, onun "romansı" oluşudur "Mutlu Ölüm" yaratıcısı Albert Camus'ye otuz yıl sonra başkaldırmış ve özgürlüğüne kavuşmuştur Bu roman, hem çağdaş bir yapıt, hem yazar-yapıt-okur ilişkisinin göz kamaştırıcı bir tanığıdır Çeviri: Ramis Dara Can Yayınları RUHA DOKUNAN DÜŞÜNCELER Var oluşu sorgulayan, bireyi savunmak için çaba harcayan, çağdaş dünyaya önemli mesajlar veren bir edebiyatçı filozoftur, Camus Felsefi düşüncelerini kolay anlaşılır bir dil kullanarak anlatabilen nadir düşünürlerden biridir Bu kitap, Albert Camus'yü tek bir kitapta okumanız için hazırlandı Bu kitap ruhunuza dokunsun diye yayınlandı Çeviri : Ömer Sevinçgül Carpe Diem Kitapları SİSİFOS SÖYLENİ "Sisifos Söyleni", ünlü Fransız yazar ve düşünürü Albert Camus'nün (1913-1960) savaş yıllarında yayımlanan (1942) bir deneme kitabıdır Daha kitabın ilk satırında, bireyin bir yaşama nedeni bulunmadığını keşfedişiyle, her türlü günlük çalışma ve acının içinde kökleştirdiği uyumsuzluk duygusuyla, yaşamın gülünçlüğünün bilincine varmasıyla birlikte, gerçekten ciddi tek felsefi sorunun intihar olduğu vurgulanır Ancak sorulacak en önemli soru, bu duyguların bireyi zorunlu olarak intihara götürüp götürmeyeceğidir Yazar uyumsuzluk kavramını açık seçik bir biçimde inceler Sonunda da gerçek bir çözüm önerir İnsan aklını sürekli olarak uyumsuzluğun insanlık dışı yanıyla savaşmaya iten başkaldırıdır bu Ancak başkaldırı insanlığa gerçek boyutlarını kazandırır, çünkü insanın durumunu durmaksızın yenilenen bir savaşıma bağlar Çeviri : Tahsin Yücel Can Yayınları SÜRGÜN VE KRALLIK Jean-Paul Sartre, Albert Camus'nün ölümünden sonra şunları yazmıştı: "Uzun süre düşünmeden seçimini yapmayan, bir kez seçince de buna bağlı kalan ender insanlardandı Camus'nün insancılığında, ansızın bastıran ölüme karşı insanca bir davranış varsa; mutluluk yolunda giriştiği o gururlu, katıksız araştırma, insana bu denli aykırı gelen ölüme dayanıyor, ölümle besleniyorsa; Camus'nün yapıtını da, bu yapıttan ayrı düşünülemeyecek yaşamını da, varlığın her anını ölümün elinden kapan bir insanın katıksız, başarılı denemesi olarak görebiliriz Kırk dört yaşında, 1957 Nobel Ödülünü alan Albert Camus (1913-1960) "Sürgün ve Krallık"ta yer alan altı öyküde, acıma, güçsüzlük, iyilik, kötülük gibi temel insani durumları, insanın davranışlarını güdülendiren "kurban" ve "cellat" ikilemini ele alıyor Çeviri : Tahsin Yücel Can Yayınları TERSİ VE YÜZÜ "Brice Parain, sık sık, yazdıklarımın en iyisini bu küçük kitabın içerdiğini ileri sürer Hayır, aldanıyor, çünkü deha bir yana bırakılırsa, insan yirmi iki yaşında yazı yazmasını pek bilemez Ama Parain'in söylemek istediğini anlıyorumBu acemice sayfalarda, sonradan yazdıklarımdakilerden daha çok gerçek aşk bulunduğunu söylemek istiyor, haksız da değil Bu sayfaların yazıldığı zamandan beri, yaşlandım, çok şeyler görüp geçirdim Sınırlarımı, sonra hemen hemen bütün zayıflıklarımı tanıyarak kendi hakkımda bilgi edindim Herkes gibi ben de düşlerim bazı bazı Ama iki sakin melek onun eşiğinden hiçbir zaman geçirmediler beni; biri dostum yüzünü gösterir, öbürü düşmanın suratını Evet, bütün bunları biliyorum, aşkın neye patladığını da öğrendim ya da aşağı yukarı Ama yaşamın kendisi hakkında, "Tersi ve Yüzü"nde acemice söylenenden daha fazlasını bilmiyorum" -Albert Camus- Çeviri : Tahsin Yücel Can Yayınları VEBA Camus adı çoğu okur için Yabancı romanıyla özdeşleşir Ancak yazarın en önemli yapıtı aslında "Veba"dır Keskin bir gözlem gücünün desteklediği arı bir bilinçle Veba, yalnızca çağımızın değil, tüm insanlık tarihinin ortak bir sorununa değinir: Felaketin yazgıya dönüşmesi Camus'nün hiçbir yapıtında böyle acı bir yazgı, böylesine şiirsel bir dille ele alınmamıştır "Veba", insanın ve ışığın şiiridir Bu şiirde renkler alabildiğine koyu, ancak yazarın sesi o denli umut doludur Beklenmedik bir boyuta ulaşan veba salgını tüm Oranlıları ilkin umutsuzluğa boğar, ardından Doktor Rieux, Tarron ve Grand'ın gösterdikleri dayanışma örneği, başta yetkililer olmak üzere herkese bir güç ve umut kaynağı olur Çeviri: Nedret Tanyolaç Can Yayınları YABANCI Albert Camus'nün en tanınmış, en çok yabancı dile çevrilmiş, en çok incelenmiş ve hala en çok satan kitaplar arasında yer alan "Yabancı", aynı zamanda yazarın en gizemli yapıtı Ölümün egemen olduğu bir "varlık"ın en anlamsız olgularını saçma bir düzensizlik içinde yaşayan bu romanın başkişisi "Meursault", bir simge kahraman değildir, "adı" olmayan bir "Yabancı"dır; bu eksik kimlik, gerçeklikten algıladığı şeyi yapılandıramayan, yeniden örgütleyemeyen, ama gerçekliğin yankılarını yakalamaya çalışan bir boş bilincin imgesidir Onun kayıtsızlığı ve edilgenliği, işte bu boş bilincin ürünüdür Yabancı, büyüleyici gücünü, içinde barındırdığı trajedi duygusuna borçlu: Bir türlü ele geçirilemeyen anlamın sürekli aranması, bilinç ile toplumsal dünya arasındaki çatışma Camus'yle buluşanların hiçbiri, onunla karşılaşınca hayal kırıklığına uğramamıştır "Mutluluk, bir yerde ve her yerde hiçbir şey beklemeden dünyayı, insanları sevmektir," der Camus Giderek daha çok sevilen bir yazar olması, onun bu sevgisinin yansımasından başka bir şey değildir Çeviri: Vedat Günyol Can Yayınları YAZ "Yaz", yapıtları arasında organik bağlantı ve bütünsellik ilkesine büyük önem veren Albert Camus'nün "Tersi ve Yüzü", "Sürgün ve Krallık" ve "Düğün" adlı kitaplarıyla birlikte birbiriyle ilişkili ya da bağımsız bir metinler çevrimi oluşturur Doğaya, dağa, denize ve güneşe derinlemesine bir sevgi duymuş, kendisine bir sığınak, düşüncelerine bir yanıt aramış ve Akdeniz ışığında bütün yaşam felsefesinin imgesini bulmuş olan Albert Camus, "Yaz"da Cezayir'in sıcak ve aydınlık doğasından Antik Yunan'ın ölçülü ve ışıklı düşüncesine uzanır Böylece, Avrupa'nın kapıldığı yıkıcı tutkuyu yalın olduğu kadar hayranlık uyandıran bir mantıkla yargılar ve ortaya çıkan Akdeniz bilinci "Albert Camus"nün mutluluk etikasını yaratır Çeviri : Tahsin Yücel Can Yayınları YOLCULUK GÜNLÜKLERİ Yolculuk Günlükleri, Albert Camus'nün İkinci Dünya Savaşından hemen sonra, 1946 yılı mayıs ayında Amerika Birleşik Devletlerine, 1949 yılı haziran-ağustos ayları arasında Güney Amerika ülkelerine yaptığı gezilerde tuttuğu notları kapsıyor Birincisinde otuz üç yaşında henüz yeterince tanınmamış; ikincisinde ise otuz altı yaşında ve ünlenmeye başlamış bir yazar Öznel ve nesnel koşullar nedeniyle, iki günlüğün havası birbirine benzemiyor Çeviri: Ramis Dara Can Yayınları AKLIMIZDAKİLER : • Her şeye katlanabilirim, yeter ki içimde o yoğun ve coşkun yalımı duyayım • İnsan söyledikleriyle değil, söylemedikleriyle insanlaşır • Hayatta ne öğrendiysem futboldan öğrendim Çünkü top hiç bir zaman beklediğim köşeden gelmedi • Hayat aslında anlamsız bir bulanıklıktır ama ona anlam katabilmek gerekir Mutlaka bir tercihiniz olmalı ona dayanmalı onun için mücadele etmelisiniz Tercihliksiz de bir tercih • "Önümden gitme Seni takip edemeyebilirim Arkamdan gelme Sana yol gösteremeyebilirim Yanımda yürü Ve yalnızca dostum kal" • Ateşten ve yiyecekten yoksun bir insan için özgürlük, hiç de acelesi olmayan bir lükstür • Üstünde durduğumuz sıkıntı bütün bir çağın sıkıntısıdır Biz, kendi tarihimiz içinde düşünmek ve yaşamak istiyoruzbiz inanıyoruz ki,bu hayatın gerçeğine ancak herkesin kendi dramını sonuna kadar yaşamasıyla erişilebilir • Para mutluluğu satın alır Eğer paran varsa çalışmak zorunda kalmazsın, zamanı satın alırsın ve bu zamanı kendini mutlu edecek şeyler yaparak değerlendirirsin • Hayatımın kusurlu yanlarını saklamak zorunda oluşum bana soğuk bir hava veriyordu, bu soğukluğu da erdemle karıştırıyorlardı • İnsan ne ise, o olmayı reddeden tek yaratıktır • Savaş, çoğunluk için; bu sıkıntı, bir şey yapmak için yeterli cesarete sahip olmamanın verdiği vicdan azabından oluşan bu saçma zorunluluğu ya da başkalarının ölümünü paylaşmamaktan duyulan pişmanlıkla bir şey yapmamaktır • Bir insanın tek başına mutlu olması utanılacak bir şeydir • Önemli olan tek bir felsefe sorunu vardır, intihar Yaşamın yaşanmaya değip değmediğinde bir yargıya varmak, felsefenin temel sorununa bir yanıt vermektir • Şimdi insanlığın önündeki dehşet verici olasılıklar karşısında, uğrunda mücadele etmeye değecek tek şeyin barış olduğunu daha da açık bir şekilde görüyoruz Bu artık bir dua değil, tüm halkların kendi hükümetlerine yöneltecekleri bir taleptir -nihaî olarak cehennemle akıl arasında bir seçim talebi • Hayat bir şey değildir, itinayla yaşayınız • İdam cezasını kaldırmayacak bir devrim için ölmeye değmez • Bütün ahlaklar bir eylemin kendini haklı ya da geçersiz kılan sonuçları bulunduğu görüşü üzerine kurulmuştur Uyumsuza varmış bir insan bu sonuçların esenlikle ele alınması gerektiğini düşünür yalnız Ödemeye hazırdır Başka bir deyişle, onun için sorumlular varsa bile -suçlu- yoktur • Gecenin kokuları, toprak ve tuz kokuları şakaklarımı serinletiyordu İşaretler ve yıldızlarla yüklü olan bu gecede kendimi ilk kez olarak, dünyanın kayıtsızlığına açıyordum Dünyayı kendime bu kadar eş, böylesine kardeş bulunca, anladım ki, eskiden mutluluğa ermişim, hatta hala da mutluyum • Büyük tarihsel bunalımların ertesinde, insan kendini ipin ucunu kaçırdığı bir gecenin sabahında olduğu gibi hoşnutsuz ve hasta hissediyor Ama tarihsel akşamdan kalmalar için aspirin yok |
|