Şanlıurfa İli Tanıtımı |
10-06-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Şanlıurfa İli TanıtımıGenel Bilgiler Yüzölçümü: 18584 km² Nüfus: 1001455 (1990) İl Trafik No: 63 Hakkında Bilgi Şanlıurfa, tarihi geçmişi 9 bin yıl öncesine dayanan, Hz İbrahim'in doğduğu, Hz Eyyüb'ün yaşadığı, Hz İsa tarafından kutsanan kent adeta bir müze şehir görünümündedir Harran' ı gezerken 4000 yıl öncesinin solunduğunu hissetmemek, Atatürk Barajının suladığı Harran Ovası'nda ise yaratılan bolluk ve bereketi gözlemlememek mümkün değildir Urfa ilinin ilçeleri; Akçakale, Birecik, Bozova, Ceylanpınar, Halfeti, Harran, Hilvan, Siverek, Suruç ve Viran şehirdir NASIL GİDİLİR? Karayolu: Şanlıurfa yurdumuzun güneydoğu sınırlarında ve Arap ülkelerine geçişte yer alması ve GAP'ın merkezi oluşu nedeniyle karayolu ulaşımda önemli rol oynamaktadır Havayolu: Kentte havalimanı bulunmaktadır Havaalanı Tel : 247 03 43 GEZİLECEK YERLER Müzeler ve Örenyerleri Şanlıurfa Müzesi: Şanlıurfa Müzesi'nde; Harran'daki kazı çalışmalarından elde edilen eserlerin yanı sıra, yöredeki diğer höyüklerde ve eski iskan yerlerindeki çalışmalar sonucu ortaya çıkarılan kültür varlıkları kronolojik sıralama ile teşhir edilmektedir Giriş katındaki ilk salon Asur, Babil ve Hitit çağlarına ait eserlere ayrılmıştır Harran: Şanlı Urfa'nın 44 kilometre güneydoğusundadır Her yıl binlerce yerli ve yabancı turist tarafından ziyaret edilen tarihi Harran Kenti, kendi adıyla anılan Harran Ovası merkezinde kurulmuştur Tevrat'ta Hârân olarak geçen yerin burası olduğu söylenilir İslam tarihçileri kentin kuruluşunu Nuh Peygamberin torunlarından Kaynana veya İbrahim Peygamberin kardeşi Aran'a (Haran) bağlarlar 13yüzyıl tarihçilerinden İbn Şeddad, Hz İbrahim'in Filistin'e gitmeden önce bu şehirde oturduğunu yazmaktadır Bu nedenle Harran'a Hz İbrahim'in kenti de denildiğini, Harran'da İbrahim Peygamberin evinin, adını taşıyan bir mescidin, onun otururken yaslandığı bir taşın varolduğunu söylemektedir Harran tarihiyle ilgili en doğru bilgiler arkeolojik kazılardan elde edilen buluntulara dayanmaktadır Harran adına ilk defa, Kültepe ve Mari'de bulunan MÖ II bin başlarına ait çivi yazılı tabletlerde "Har-ra-na" veya "Ha-ra-na" şeklinde rastlanılmaktadır Kuzey Suriye'de bulunan Ebla tabletlerinde ise Harran'dan "Ha-ra-na" olarak bahsedilmektedir MÖ II binin ortalarına ait Hitit Tabletlerinde, Hitit'lerle Mitanni'ler arasında yapılan bir anlaşmaya Harran'daki Ay Tanrısının (Sin) ve Güneş Tanrısının şahit tutulduğu belirtilmektedir Harran, Kuzey Mezopotamya'dan gelerek batı ve kuzeybatıya bağlanan önemli ticaret yollarının kesiştiği bir noktada bulunmaktadır Bu özelliğinden dolayı Harran, Anadolu ile sıkı ticaret ilişkileri bulunan Asurlu tüccarların da önemli uğrak yerlerinden biri idi Anadolu'dan Mezopotamya'ya Mezopotamya'dan da Anadolu'ya olan ticaret binlerce yıl Harran üzerinden yapılmıştır Bu da burada zengin ve köklü bir kültür birikiminin oluşmasına neden olmuştur Harran; Ay, Güneş ve gezegenlerin kutsal sayıldığı eski Mezopotamya putperestliğinin (Sabiizm) önemli merkezi olması yönüyle ünlü idi Bu nedenledir ki Harran'da Astronomi ilmi çok ilerlemiştir Urfa'nın Hıristiyanlığın en önemli merkezlerinden biri haline gelmesine karşılık, Asur, Babil ve Hitit devirlerinden beri Harran'da süre gelen Sabiizm varlığını MS 11 yüzyıla kadar sürdürebilmiştir Dünyadaki üç büyük felsefe ekolünden birisi "Harran ekolü"dür Bugün Cüllab ve Deysan ırmakları kurumuş olduğundan, Harran sudan ve yeşilden mahrum bir ovanın ortasında 5000 yıllık tarihi ile ayakta durmaktadır Tipik evleri, höyüğü, kalesi, şehir surları ve çeşitli mimari kalıntıları, geceleyin gök yüzünde pırıl pırıl yıldızları ile turistlerin büyük ilgisini çekmektedir Atatürk Barajı ve Urfa Tünelleri vasıtasıyla Harran Ovasına akıtılacak olan Fırat Nehri, Harran'ı tarihteki yeşil ve verimli günlerine kavuşturacaktır Şuayb Şehri: Şanlıurfa'dan 88 km uzaklıktaki Özkent köyü adıyla anılan tarihi harabelerdir Geniş bir alana yayılan ören yerinin surlarla çevrili olduğu ve Roma devrinde inşa edildiği anlaşılmaktadır Halk arasında Şuayb Peygamberin bu kentte yaşadığına inanılır Burada Peygamber Makamı olarak ziyaret edilen bir de mağara bulunmaktadır Sogmatar: Şanlıurfa'ya 73 km uzaklıktaki kent bugün Yağmurlu köyü adıyla anılmaktadır MS1 ve 2'nci yüzyıllarda Süryaniler tarafından iskan edilmiştir Kökü Harran Sin Kültürüne dayanan Sabiizm ve Baş tanrı Marilaha'nın kültür merkezi olduğu bilinen Sogmatar ören yerinin Baş tanrıya ve gezegenlere ibadet edilen ve kurban kesilen açık hava mabedi en önemli kalıntılarından biridir Mabedin duvarlarında Süryanice yazılar ve gezegenleri tasvir eden insan rölyefleri işlenmiştir Ayrıca Kalenin batısında bulunan tepedeki kayalara da tanrıları tasvir eden rölyefler ve Süryanice yazılar işlenmiştir Nevali Çori: Nevali Çori adıyla tanınan antik yerleşme yeri, Şanlıurfa ili Hilvan ilçesine bağlı Kantara köyünün sınırları içerisinde Fırat nehrinin sağ tarafında ve onun bir kolu olan Katara Deresinin yanında yer almaktadır Kazane: Şanlıurfa merkeze bağlı Kazane (Uğurcuk) yerleşim alanının tarihi MÖ 5000-3000'e dayanmaktadır Çalışmalar sırasında mimari buluntular, evler, sokaklar ve bu döneme ait eserler bulunmuştur Bu yerleşim alanında höyüğün tepesinde su deposu inşa edilmiştir Ayrıca Sümerce'yi Akadça'ya çeviren bir alfabe bulunmuştur Balıklı Göl: (Aynzeliha Ve Halil-Ür Rahman Gölleri ) Urfa şehir merkezinin güneybatısında yer alan ve İbrahim Peygamberin ateşe atıldığında düştüğü yer olarak bilinen bu iki göl, kutsal balıkları ve çevrelerindeki tarihi eserler ile Urfa'nın en çok ziyaretçi çeken yerleridir İbrahim Peygamber, devrin zalim hükümdarı Nemrut ve halkının taptığı putlarla mücadele etmeye, tek tanrı fikrini savunmaya başlayınca, Nemrut tarafından bugünkü kalenin bulunduğu tepeden ateşe atılır Bu sırada Allah tarafından ateşe "Ey ateş, İbrahim'e karşı serin ve selamet ol" emri verilir Bu emir üzerine, ateş suya odunlar da balığa dönüşür Hz İbrahim bir gül bahçesinin içersine sağ olarak düşer Hz İbrahim'in düştüğü yer Halil-ür Rahman gölüdür Rivayete göre Nemrut'un kızı Zeliha da İbrahim'e inandığından kendisini onun peşinden ateşe atar Zeliha'nın düştüğü yerde de Aynzeliha Gölü oluşmuştur Her iki göldeki balıklar halk tarafından kutsal kabul edilerek yenilmemekte ve korunmaktadır Camiler ve Kiliseler İnanç Turizminin önemli merkezlerinden olan Urfa'da Ulu Cami , Hasan Padişah Cami, Halil-Ür Rahman Cami, İbrahim Peygamber'in Doğduğu Mağara Ve Mevlid-İ Halil Cami, Eyyüp Peygamber Makamı Ve Kuyusu görülebilecek Camilerdir İsa Kilisesi, Der Yakup Kilisesi Urfa'nın önemli kiliseleridir Ulu Cami (Merkez): Urfa merkezindeki camilerin en eskilerindendir Eski bir sinagog iken MS 435-436'da ölen Piskopos Rabula tarafından St Stephon Kilisesi'ne dönüştürülmüştür Kırmızı renkteki mermer sütunların çok olması nedeni ile "Kızıl Kilise" olarak da adlandırılan yapının yerine, 1170-1175 yıllarında Nurettin Zengi tarafından inşa edilmiştir Anadolu'daki çok ayaklı camiler grubunda olup, payeler üzerinde kıble duvarına paralel üç sıra çapraz tonozlarla örtülü, yatık dikdörtgen planlıdır On dört sivri kemerli avluya açılan ve payeler üzerine duran çapraz tonozlarla örtülü son cemaat yeri, Anadolu'da ilk kez Şanlıurfa Ulu Cami'nde kullanılmıştır Yapının sekizgen çan kulesi bugün minare olarak kullanılmaktadır Hz İbrahim'in Doğduğu Mağara Ve Mevlid-İ Halil Cami (Merkez): Hz İbrahim, Mevlid-i Halil Cami avlusunun güneyinde bulunan mağarada doğmuştur Rivayete göre devrin hükümdarı Nemrut, bir rüya görür Sabah rüyasında gördüklerini müneccimlerine anlatır Müneccimlerin "Bu yıl doğacak bir çocuk senin saltanatına son verecektir" demesi üzerine Nemrut, halkına emir salarak o yıl doğacak bütün erkek çocukların öldürülmesini ister Sarayın putçusu Azer'in hanımı bu mağarada gizlice Hz İbrahim'i dünyaya getirir Hz İbrahim 7 yaşına kadar bu mağarada yaşamıştır Hz İbrahim'in doğduğu mağaranın içerisinde bulunan suyun, şifalı olduğuna ve bir çok hastalığı iyileştirdiğine inanılır Balıklı Göl (Halil-ür Rahman ve Ayn-ı Zeliha Gölü-Merkez): Şehir merkezinde olup, içindeki balıklar, etrafındaki asırlık çınar ve söğüt ağaçları ile tabii bir akvaryum görünümündedir Göller, Ayn-ı Zeliha ve Halil-ür Rahman olmak üzere iki tanedir Hz İbrahim Peygamber'in, devrin hükümdarı Nemrut ve halkının taptığı putlarla mücadele etmeye ve onları kırıp parçalayarak tek tanrı fikrini savunmaya başlaması üzerine Nemrut tarafından bugünkü Şanlıurfa Kalesi'nden ateşe atılır Bu esnada Allah tarafından "Ey ateş İbrahim'e karşı serin ve selamet ol" emri üzerine ateş suya, odunlar da balığa dönüşür Hz İbrahim'in düştüğü yere "Halil-ür Rahman Gölü" denilir Nemrut'un evlatlığı Zeliha da, Hz İbrahim Peygamber'e aşık olur Hz İbrahim Peygamber için babalığı Nemrut'a yalvarır Hz İbrahim'in ateşe düştüğünü görünce Zeliha da kendini ateşe atar Zeliha'nın düştüğü yere de Ayn-ı Zeliha Gölü denir Hz Eyyüp Peygamber ve Makamı (Merkez): Hz Eyyüp peygamberin, MÖ 2100 yılında Suriye'de Şam ile Ramla arasında üst diyarı denilen ülkenin Desniye köyünde dünyaya geldiği rivayet edilmektedir Cüzzam hastalığına tutulan Eyyüp Peygamber, Rahime adlı karısı ile mağarada çile çekmeye devam ederek Allah'a ibadetten vazgeçmez Bütün ıstıraplarına rağmen Allah'a asi olmaz Sonunda, Eyyüp Peygamber imtihanı kazanır, Allah tarafından belirtilen şifalı su ile yıkanarak iyileşir, hanımı ile kendisine mal ve evlat ihsan edilerek daha sonra uzun müddet yaşar Şanlıurfa merkezinde bulunan Hz Eyyüp peygamberin çile çektiği mağara, Eyyüp Peygamber Makamı olarak ziyaret edilmektedir Eski Ömeriye Cami (Merkez): Şanlıurfa merkezinde bulunan bu caminin, mevcut kitabeleri onarım devrine ait olduğundan inşa tarihi bilinmemektedir Halk arasında adına dayanılarak caminin Hz Ömer tarafından yaptırıldığı söylenmektedir Son cemaat yerinin doğu duvarında yer alan kitabede caminin 1301 tarihinde Muhammed Ağa tarafından tamir edildiği yazılıdır Bu kitabedeki tarih Ömeriye Caminin Urfa'nın en eski camilerinden biri olduğunu göstermektedir Halil-Ür Rahman Cami (Döşeme Cami-Makam Cami-Merkez): Halil-ür Rahman Gölünün güneybatı köşesinde yer alan cami, medrese, mezarlık ve Hz İbrahim'in ateşe atıldığında düştüğü makamdan meydana gelen bir külliye halindedir Cami, MS 504 tarihinde (Bizans dönemi) Urbisyus'un maddi yardımlarıyla monofistler adına yaptırılan Meryem Ana Kilisesi üzerine XIII yyda Eyyübiler devrinde inşa edilmiştir Caminin güneydoğu köşesine bitişik kare gövdeli kesme taş minarenin batı cephesindeki kitabede, Eyyübilerden Melik Eşref Muzafferiddin Musa'nın emriyle 1211 yılında yaptırıldığı yazılıdır Rızvaniye Cami (Zulumiye Cami-Merkez): Halil-ür Rahman Gölünün kuzey kenarında yer alan cami, Bizans devrine ait St Thomas Kilisesi'nin yerine Osmanlıların Rakka Valisi Rızvan Ahmet Paşa tarafından 1716 yılında yaptırılmıştır Hz Eyyüp, Hz Elyasa ve Rahime Hatun Türbeleri (Eyyüp Nebi Köyü-Viranşehir): Hz Eyyüp Peygamberin mezarının, Viranşehir ilçesinden 12 km uzaklıkta Eyyüp Nebi Köyü'nde olduğu rivayet edilmektedir Hz Eyyüp 7 yıl çile çektikten sonra kendisine Allah tarafından nail olunan şifalı su ile yıkanıp yaralarından kurtulur Daha sonra eşi Rahime Hatunla birlikte Eyyüp Nebi Köyünde yaşar Her ikisinin türbesi de bu köyde bulunmaktadır Eyyüp Peygamberi görmek için 3 ay yol yürüyen ve çok yakınına geldiği halde göremeden ölen Hz Elyasa'nın kabri de aynı köydedir Rivayete göre; IV Murat Bağdat seferinde iken Eyyüp Nebi Köyünde mola verip bir gece konaklar Rüyasında birisi kendisine "Kaldığın yer Eyyüp Peygamberin makamıdır Sabah kalktığında atının kişneyerek ayağını üç defa vurduğu yere bir cami ile türbe yaptır" der Yine özellikle yöre halkı tarafından anlatılan başka bir rivayete göre Eyyüp Peygamberin sırtını sürdüğü kutsal bir kaya kütlesi de bu köyde bulunmaktadır Hz Eyyüp Peygamberi ziyarete gelenler önce Hz Elyasa'yı (Hz Eyyüp, "Beni ziyarete gelenler önce Hz Elyasa'nın türbesini ziyaret etsin" demiştir) sonra Hz Eyyüp'ün türbesini, daha sonra Rahime Hatunu ve en son da sırtını sürdüğü kutsal taşı ziyaret etmektedir Şuayb Şehri (Harran): Harran'a 45 km mesafede, bir ören yeri olup mevcut kalıntılar Roma Devrine aittir Yüzlerce kaya mezarı üzerine kesme taşlardan yapılar inşa edilmiştir Bu yapıların bazı duvar ve temel kalıntıları günümüze kadar gelebilmiştir Şuayb şehri harabeleri arasında bir mağara, Şuayb Peygamberin makamı olarak bilinmektedir Ulu Cami (Harran): Harran Höyüğünün kuzeydoğu eteğinde yer alan Ulu Cami, 744-750 yıllarında Emevi Hükümdarı II Mervan tarafından yaptırılmıştır Ünlü medresesi, hamamı, hastanesi ile bir külliye halinde olduğu tahmin edilmektedir Anadolu'nun en eski ve en büyük camisi olması bakımından önem arz eden caminin Selçuklu dönemindeki onarımlarından kalma mimari parçaları, taş süsleme sanatının son derece güzel örneklerindendir Der-Yakup Kilisesi (Nemrut'un Tahtı-Merkez): Urfa Kalesinin batısında Damlacık sırtlarında kurulmuş olan bu yapının Hıristiyanlık dininin doğuşundan sonra yaptırılan ilk kiliselerden olduğu bilinmektedir MS 38 yılında Hıristiyan olan Süryaniler tarafından kurulmuş olduğu tahmin edilmektedir Buraya Nemrut'un tahtı da diyenler olduğu gibi Nemrut'un mezarı diyenler de vardır Halk arasında Apgarın Dağı da denir Süryaniler buraya Deyro D'Nalşotho (Ruhların Manastırı) demişlerdir Deyr-i Mesih (İsa Kilisesi-Merkez): Bu kilise Tılfındır Mahallesindedir Hıristiyanlık tarihinin ilk kiliselerinden olup MS 38 yılında Süryaniler tarafından yapılmıştır Evliya Çelebi Hz İsa'nın Urfa'ya geldiğini ve bu kiliseyi ziyaret ettiğini, bu nedenle buraya Deyr-i Mesih (İsa Kilisesi) denildiğini yazmaktadır Harran (Harran): Din ve dilleriyle en eski milletlerden biri sayılan İbraniler, tek tanrıya inanan bir din anlayışını ilk gerçekleştiren kavimdir Kutsal kitaplarda anlatılan Sami asıllı Yahudi kavmi, Tevrat'a göre Yehova İbranilerini yöneten İbrahim Peygambere "Kabileni al ve baba evini (Ur şehri şimdiki Urfa) bırak, göstereceğim ülkeye git Orada kavmini büyük bir millet yapacağım" denmiştir Yine Tevrat'ta "Abram Harran'dan gittiği vakit, 75 yaşında idi" denilmektedir Hz İbrahim'in evinin kentin ortasında bulunan höyüğün kuzey eteklerindeki kalıntılar arasında bulunduğu bilim çevrelerince iddia edilmektedir Köprüler ve Su Kemerleri Karakoyun Deresi : Karakoyun deresinin tarihteki adı Deysan Irmağıdır Urfa'nın batısından doğan, şehir içersinden geçerek Harran Ovası'nda Cüllap Irmağıyla birleşen bu dere günümüzde kurumuş bir durumdadır Karakoyun Deresi üzerinde batıdan başlamak üzere doğuya doğru; Hızmalı Köprü, Millet Köprüsü, Jünstinyen Su Kemeri, Samsat Köprüsü (Eski Köprü), Hacı Kamil Köprüsü, Beg Kapısı Köprüsü (Kısas Köprüsü) ve Demir Köprü bulunmaktadır Karakoyun Su Kemeri : Millet Köprüsü ile Samsat Köprüsü arasındadır Bizans imparatoru Jünstinyen tarafından 525 senesinde yaptırıldığı tahmin edilmektedir Urfa Kalesi: Kentin güneybatı kesiminde, Halil-ür Rahman ve Ayn-ı Zeliha Göllerinin güneyindeki Damlacık Dağı üzerindedir Doğu, batı ve güney tarafı kayadan oyma derin savunma hendeği ile çevrili, kuzey tarafı ise sarp kayalıktır Çeşmeler Firuz Bey Çeşmesi: Ulu Caminin doğusuna bitişik olan Eyyübi Medresesinin güney duvarında yeralan çeşme 1781 tarihinde Firuz Bey tarafından yaptırılmıştır Medreseden günümüze sadece 1191 tarihli kitabesi kalmıştır Aynı yerde bugün görülen tek eyvanlı medrese, Eyyübiler Devri medresesinin üzerine 1781 tarihinde Nakibzade Hacı İbrahim Efendi tarafından yaptırılmıştır Hamamlar Urfa'da Osmanlı Dönemi'nden kalma 8 hamam bulunmaktadır Bunlar; Cıncıklı, Vezir, Şaban, Velibey, Eski Arasa, Serçe ve Sultan hamamlarıdır Hanlar ve Çarşılar Urfa'da Osmanlı Dönemi'nden kalma çok sayıdaki hanın en güzel örnekleri Gümrük Hanı, Hacı Kamil Hanı, Mençek Hanı, Topçu Hanı, Bican Ağa Hanı, Millet Hanı ve Barutçu Han'dır Şanlıurfa'nın Osmanlı döneminden kalma iş hanları ve çarşılarından oluşan eski ticaret merkezi Gümrük Hanı civarında yoğunluk göstermektedir Kazaz Pazarı (Bedesten), Sipahi Pazarı, Koltukçu Pazarı, Pamukçu Pazarı, Oturakçı Pazarı, Kınacı Pazarı, Bıçakçı Pazarı, Kazancı Pazarı, Neccar Pazarı, İsotçu Pazarı, Demirci Pazarı, Çulcu Pazarı, Çadırcı Pazarı, Saraç Pazarı, Attar Pazarı, Tenekeci Pazarı, Kürkçü Pazarı, Eskici Pazarı, Keçeci Pazarı, Kokacı (Kovacı) Pazarı, Kasap Pazarı, Boyahane Çarşısı, Kavafhane Çarşısı, Hanönü Çarşısı, Hüseyniye Çarşıları Gümrük Hanı civarında yer alan ve günümüzde de tarihi özelliklerini koruyan önemli alış veriş yerleridir Ornitoloji: Dünyada soyu tükenmekte olan ve Türkiye'de yalnızca Birecik'te yaşayan Kelaynaklar Şanlıurfa yöresindeki hayvan türlerinden en ilgincidir İbidae soyundan olan Kelaynaklar baş ve gerdanları tüysüz olduğundan bu adla anılmaktadır Birecik'ten başka Fas ve Cezayir'de yaşayan Kelaynaklar kış aylarında Etiyopya ve Madagaskar'a göç ederler ve şubat ortasından başlayarak Birecik'e gelirler Kayalık yamaçlarda yuva kurar, yumurtlama döneminden sonra temmuz ayı ortalarında geri dönerler Birecik'te her yıl Kelaynak Festivali düzenlenmektedir Geleneksel Urfa Evleri: Urfa evleri genellikle harem (halk harem der) ve "oda" denilen selâmlık kısmı olmak üzere iki bölümden oluşurlar Bazen bu iki bölüm, aralarından bir duvarla ayrılmış ve sokak tarafından ayrı birer kapıları olan müstakil iki ev görünümünü verdikleri gibi, bazen de tek kapıyla girilen selâmlık bölümünden sonra ikinci bir kapıyla harem bölümüne geçilen bir plan gösterirler Hacı Hafızlar Evi: Kara Meydan semtindedir Postahanenin güneyine bitişik olan bu ev, harem ve selâmlık bölümlü olup geleneksel Urfa evlerinin birçok özelliğini üzerinde toplamaktadır 1888 yılında inşa edilen bu tarihi ev Kültür Bakanlığı'nca restore edilerek Devlet Güzel Sanatlar Galerisi haline getirilmiştir Sakıbın Köşkü: 1796-1876 yılları arasında yaşayan Şair Sakıp Efendi tarafından yaptırılan bu konak Halepli Bahçe içerisinde bulunur Nedim Efendi Konağı gibi harem ve selâmlık olarak geniş bir alana yayılır 1985 yılında Şanlı Urfa Belediyesi'nce tamir ettirilmiştir Küçük Hacı Mustafa Hacıkamiloğlu Konağı: (Vilayet Konukevi) : Şanlı Urfa Merkezinde, Vali Fuat Caddesi'nin (Büyükyol) Balıklıgöl'e yakın kesiminde Selahattin Eyyubi Caminin batısındadır Bu tarihi konak 19 yüzyılın ikinci yarısında inşa edilmiştir (1890 yılları) Harem ve selamlık bölümleri vardır Konakta inşaat malzemesi olarak ünlü Urfa Taşı kullanılmıştır COĞRAFYA Karacadağ Şanlıurfa' nın en yüksek noktasını teşkil eder Güney yarısında ovalar yer alır Şanlı Urfa'nın etrafında çok sayıda mağara; sarnıç; polye; dolin bulunmaktadır (Kanlı Mağara; Dedenin Sarnıcı vb) Batıdan doğuya doğru Suruç; Harran; Viranşehir-Ceylanpınar; Halfeti; Hilvan ve Bozova Ovaları en önemli ovaları, Karacadağ; Tektek; Takırtukur; Susuz; Germuş; Nemrut; Şebeke; Arat dağları en önemli dağları, Fırat Nehri; Culap Suyu; Habur Nehri en önemli nehirleri ve Atatürk Baraj Gölü; Halil-ür Rahman Gölü; Aynzeliha Gölü de en önemli gölleridir Şanlıurfa iklimi karasal iklim özelliği gösterir Yazları çok sıcak ve kurak; kışları bol yağışlı ve nispeten ılıman geçmektedir TARİHÇE Şanlıurfa tarihinin Paleolotik çağa kadar uzandığı tespit olunmuştur Kazılarda Neolitik çağ Kalkolitik çağ ve İlk Tunç çağına ait çok sayıda değerli eserler ele geçirilmiştir Bölge, Arami, Part, Roma, Bizans, Arap, Selçuklu, Selahattin Eyyubi, Moğol, Memlük ve Osmanlı hakimiyetinde kalmıştır NE YENİR Yemek kültürü oldukça zengin olan Şanliurfa'da Ayran çorbasi, çagala aşi, pakla aşi, hitti bastirmasi, sarimsak aşi, isot çömlegi, erik tavasi, semsek, has (marul) dolmasi, mimbar, acir bastirmasi, masluka, lebeni, borani, duvakli pilav, etli köfte (çig köfte), haş haş kebabi, kemeli kebap, tike kebabi, tepsi kebabi, frenkli (domatesli) kebap, kemeli cacik, bostana, koruk salatasi, katmer, aşir aşi, paliza, şillik, haside, kuymak, zingil, paliza geleneksel yöresel yemekler arasinda sayilabilir NE ALINIR Şanlıurfa'da tarihi çarşı ve pazarlarda el dokumacılığı, tarakçılık, ağaç oymacılığı, saraçlık (dericilik), kürkçülük, bakırcılık, kuyumculuk ve taş süslemeciliği ürünleri bulunmaktadır YAPMADAN DÖNME Çiğ köfte tatmadan, Harran'ı görmeden, Urfa'nın acı kahvesini (mırra) içmeden, Atatürk Barajını gezmeden, Balıklı Gölü gezmeden, Kelaynakları gözlemeden, Kapalı çarşıdan alışveriş yapmadan, Dönmeyin |
|