Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
isyanindaki, samil, seyh, şamil, şeyh

Seyh Samil (Bu Şeyh Şamil İsyanindaki Şeyh Şamil Değil)

Eski 10-07-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Seyh Samil (Bu Şeyh Şamil İsyanindaki Şeyh Şamil Değil)



Seyh Samil (Bu Şeyh Şamil İsyanindaki Şeyh Şamil değil)

Şeyh Şamil ömrünü milletinin hürriyetine ve İslam beldelerinin bağımsızlığına adamış şanlı bir mücâhittir O, yirmibeş yıl aralıksız devam eden muharebelerde koskoca Rus ordularını yenilgiden yenilgiye uğratmış, kan içici Moskof canavarına unutamayacakları şamarlar indirmiştir İmam Şamil insanlığın düşmanı bir devlete karşı verdiği mücadelelerle sadece Kafkasya ve Türkiye'nin değil bütün hür dünyanın gönlünde yer tutmuş bir kahramandır
İmam Şamil, 1797'de Dağistan'ın Buylank kasabasında dünyaya gelmiştir Babası, gönüllü olarak Osmanlı ordusunda hizmet etmiş bir subay olan Denghan Mehmet, annesi, Türkmen uruğlarından Pîr Budak Bey'in kızı Gülçiçek Hatun'dur

Küçük yaşından itibaren sıkı bir eğitim görmüştür Medrese tahsili yaparak dinî ilimlerde büyük ilerleme kaydetmiş ve zamanın âlimleri arasına girmiştir İslam için seve seve canını ortaya koyan yiğit insanlar diyarı Kafkasya'nın namlı bahadırlarından silah kullanmasını, ata binmesini öğrendi Delikanlılık çağına girdiğinde bileği bükülmez bir yiğit olduğu anlaşılmıştı

Kalplerindeki iman ateşini küffar hücumlarına kalkan eden yiğit insanlar, şeyhlerine bağlı olarak tek yürek, tek bilek halinde Moskofa karşı mücadele ediyorlardı

Zengin arazisiyle, mükemmel havası ve manzarasıyla cennet diyar Kafkasya'yı ele geçirmek Rusya'nın en büyük gayesi olmuştu 1927'den sonra Rusyamn hücumları sıklaşmıştı

Müslüman Kuzey Kafkasya ahalisi, devrin en modern silahlarıyla ve sürüler halinde saldıran Moskoflara karşı kahramanca karşı koyuyorlardı

1832 senesinden itibaren Kuzey Kafkasya'da istiklal meş'alesi asırlara nam salacak bir kahramanın eline geçecek ve yiğit insanlar İmam Şamil'in kumandasında zaferden zafere koşacaklardır

Cimri Muharebesi ve Şamil'in yaralanması

17 Ekim 1832'de Ruslar Şamil'in büyüyüp yetiştiği Gimri kasabasını basar Kasabada göğüs göğüse müthiş bir muharebe olur Düşman çok kalabalıktır ve topu tüfeği vardır Gimri'liler bir avuçtur, yeterli

silahlan yoktur Fakat şehidliği en yüce makam kabul etmiş bu mü'min insanlara göre düşmanın maddî üstünlüğünün hiç bir kıymeti yoktur Başlarında Şeyleri Gazi Muhammed ve bileği bükülmez yiğit Şamil vardır İkisi de ön saflarda savaşıyor ellerinde şimşek çakan kılıçlan müthiş bir hızla işliyordu Bu durumu gören Gimrililer taze bir güçle Moskofa kılıç sallıyorlardı Fakat ne yazık ki, düşman ateşi ve kılıçları önünde devamlı şehit veriyorlar, sayılan gittikçe azalıyordu Muharebenin en kızgın anlannda İmam Gazi Muhammed de Şamil'in yanı başında şehit düşmüştü

Düşman baskınından önce gazi Muhammed'in Şamil'e söyledikleri gibi olmuştu herşey Gazi Muhammed Şamil'e şöyle demişti:

"Ey Şamil, artık bana yolculuk göründü Benden sonra Hamzat imamlığı eline alacaktır Fakat o da ancak, pek az muammer olacak, Kafkasya'nın mukadderatına senelerce sen hükmedeceksin, yıldızın uzun seneler bu dağlarda güneş gibi parlayacak, namın dünyaları tutacak, çarlara boyun eğmeyecek, çar ordularına kan kusturacaksın Gimri'yi bugün bırakıp gitsen bile yine kurtarır, benim mezarımı düşman ayakları altında bırakmazsın inşaallah"

Şeyhinin şehit düştüğünü gören Şamil, daha bir bilenmiş olarak düşmanın ortasına top güllesi gibi atılmıştı Büyük bir maharetie işleyen kılıcı her inip kalkışında bir Moskof askerini yere seriyordu Sağ elindeki hançeri de sol elindeki kılıç gibi ustalıkla kullanıyor, iki kolu şimşek gibi işliyordu Fakat pusuda bekleyen ve fırsat kollayan bir düşman askeri süngüsünü hırsla Şamil'e saplamıştı Süngü yiğit Şamil'in göğsünden girip sırtından çıkmıştı O vaziyetteyken bile süngüyü saplayan askeri gebertmiş, ardından süngüyü çekip çıkardıktan sonra vuruşmaya devam etmişti Gittikçe güçten düştüğünü farkedince vuruşa vuruşa savaş meydanından çekilmiş ve kayıplara karışmıştı Durumu gören Gimri müezzini onu baygın halde bulmuş ve sırtına alarak o bölgenin meşhur hekimi Cerrah Abdülaziz Efendiye götürmüştü

Yirmi beş gün baygın halde yatan Şamil uyandığına başucunda duran annesine ilk olarak; "Anam, namaz vakti geçti mi?" diye sormuştur Kâinatın Yaratıcısına karşı duyduğu bu mesuliyet hissi onu pişirecek ve kendisini yakından tanıyan Kuzey Kafkasyalılar Rabbine son derece bağlı bu yiğit Şeyhi başlarına imam yapacaklardır

Gazi Muhammet'ten sonra imam olan Hamzat Bey'in 19 Eylül 1835'te camide şehit edilmesinden sonra Dağistan ve Çeçenistan ileri gelenleri imamlığa en layık olarak Şeyh Şamil'i görerek bunu kendisine teklif etmişlerdi Fakat son derece mütevazi bir zat olan Şeyh Şamil bu teklifi kabul etmemiş ve yiğit askerlerden birini seçmelerini istemiştir O seçilecek imamın emrinde bir nefer olarak dini için, vatanı için, milleti için mücadele etmeyi tercih etmekteydi Fakat istiklâl mücadelesinin zafere ulaşması için kendisinin başa geçmesi uygun görülüyordu Devamlı ısrarlar neticesinde Şeyh Şamil imamlığı kabul etmiştir

İmam olan Şeyh Şamil düzenli bir ordu ve idari teşkilat kurmak üzere vakit kaybetmeden kollan sıvamış, kısa zamanda nasıl bir mahir teşkilatçı olduğun ortaya koymuştur

İmam Şamil'in liderliğinde Kuzey Kafkasyalılar Çarın ordularına kan kusturmaya başlarlar Kafkas dağları Rus ordulanna mezar olmaktadır Ahulgol ve Surhay kuşatmasında İmam Şamil'in kumandası altında yapılan mükemmel müdafaa düşmana çok ağır kayıp verdirmiştir

Çar INikola maddî kuvvetle yenemediği Şamil'i hile ile yenmeyi dener ve bol bol mevki, makam, rahat bir dünyevî hayat vaadinde bulunduğu mektubu vasıtasıyla General Klug von Klugenav ve Miralay Yevdokimof vasıtasıyla Şamil'e gönderir Çar'ın alçakça teklifine müthiş hiddetlenen Şamil Çar'ın elçilerine dönerek gürler:

"General: Senin yerinde eğer şu anda kendisi karşımda bulunmuş olsa ve bu sefil teklifleri bana bizzat yapmak cesaretinde bulunsaydı, ona ilk ve son cevabımı, şu kırbacım verirdi

"Söyle ona! Başında bulunduğum bu kahramanlar topluluğunun kalblerinde kökleşen bu eşsiz zafer imanı kökünden kazınmadıkça ve en genç muhariplerimden en ihtiyar naiplerime kadar tek kurşunları ve tek kollan kalıncaya kadar bu mübarek vatanı son dağına, son köyüne ve en son kaya parçasına kadar karış karış müdafaa etmekten beni hiç bir kuvvet alıkoymayacaktır

"Bu uğurda bütün evlât ve ayalimi kılıçtan geçirseniz, son zürriyetimi kurutsanız, en son müridimi yok etseniz tek başıma ve son nefesime kadar yine dövüşeceğim Son cevabım budur General! Ben Nikola'yı tanımıyorum!"

Şamil'in bu cevabı Nikola'ya ulaştırıldığında, Çar, Kafkasyanın bu yiğit kartalını hile ile ele geçireceğine dair ümidimi kaybetmemiş, Kafkas ordulan başkumandanı General Feze vasıtasıyla ve onun ağzından Şamil'e teklifini tekrarlamıştır

İmam Şamil'in General Feze'ye cevabı şöyle olmuştur:

"Ben, Kafkasya'nın hürriyeti için silaha sarılan muhariplerin en hakiri Şamil, Allah'ın himayesini Çarların efendiliğine feda etmemeğe ahteden, özü, sözü doğru bir müslümanım

"Çar Birinci nikola'yı tanımadığımı, onun iradesinin bu sarp dağlarda sökmiyeceğini General Klug'a anlıyabileceği bir dilden tekrar tekrar söylemiştim Sanki bu sözler taşa söylenmiş gibi, Çar ile görüşmek üzere beni hâlâ Tiflis'e davet edip duruyorsunuz Bu davete asla icabet etmiyeceğimi şu mektubumla son defa olarak size bildiriyorum Bu yüzden fâni vücudumun parça parça kıyılacağını ve sırtımı verdiğim şu vatan topraklarında taş üstünde taş bırakılmayacağını bilsem bu kat'î kararımı asla değiştirmeyeceğim Cevabım işte bundan ibarettir Nikola'ya ve kölelerine böylece malum ola"

Şamil'in 28 Eylül 1837 tarihini taşıyan bu mektubundan sonra müthiş muharebeler başlamıştır

Ahulgoh müdafaası

İmanın hem nur hem kuvvet olduğu ve hakikî imanı elde eden bir adamın kâinata meydan okuyabileceği sırrından gafil olan Çar, Şamil'in bu cevaplan karşısında şaşırmıştı

Çar Kafkasya'ya modern silah ve bol cephane ile donatılmış üç ordu gönderir 1838 ve 1839 yıllarında Şamil'in liderliğindeki Kafkasyalılarla Ruslar arasında müthiş muharebeler cereyan eder

Şamil bütün Kuzey Kafkasya'yı dolaşarak, camilerde, meydanlarda halkı cihada davet eder Yiğit insanlar bu davete büyük bir iştiyakla koşarlar

1839 senesinde Şamil'in kumandasında on bin muharip bulunmaktaydı Bunlar hiç umulmadık anlarda Çar ordularının tepesine yıldırım gibi iniyorlardı

30 Mayıs 1839'da General Grabe kumandasındaki Ruslarla Şamil'in kumandasındaki Kafkasyalılar arasında müthiş muharebe olur Şamil'in kuvveti beş bin kişi, buna mukabil Ruslar otuz bin kişidir Silah ve teçhizat durumu ise kıyas kabul edilmeyecek derecede Rusların lehinedir

Şamil kuvvetleriyle birlikte ustalıkla çekilmiş ve Ahulgoh kalesine girmiştir

Yetişen Rus ordulan kaleyi muhasara etmiştir Muhasara aylarca devam eder Kalede yiyecek ve içecek kalmamıştır Cephane bitmek üzeredir Şamil Rusların teklifi üzerine, ahalinin canlarına dokunulmayarak kaleden serbestçe çıkıp gitmelerine karşılık oğlu Cemaleddin'i rehin verir Fakat Cemaleddin'i alan Ruslar kaleyi daha sıkı bir ateş altına alırlar

Müthiş top ateşi altında kale bedenleri tahrip olmuştur Şamil'in zevcesi ile iki yaşındaki yavrusu Mehmed Said şehit düşmüştür

28 Ağustos 1839'da kaleye hücum eden Rus askerleriyle boğaz boğaza mücadele olur Şamil ve askerleri son bir gayretle vuruşmaya devam etmektedirler Kalede bulunan kadınlar düşmanın eline geçmektense ölmeyi tercih ederek kendilerini uçuruma atmaktadırlar

Kalede taş üstünde taş kalmamıştır Ayakta kalan sayıları yüze varmayan yiğitler son güçlerim ortaya koymaktadırlar Dayanmanın mümkün olmadığını gören Şamil adamlarına çekilmelerini söyler Kendisi de yaralı vaziyette, yine kendisi gibi yaralanmış sekiz yaşındaki oğlu Gazi Muhammed'i sırtına bağlayıp dik kayalara tırmanarak düşmanın arasından kaçmaya muvaffak olur

Düşman şehitler arasında Şamil'i ararlarken o bir çoban vasıtasıyla Rus kumandanına şu mektubu gönderir:

"General! Çarına haber ver ki, Kafkasya'nın bağrında daha binlerce Ahulgoh var ve on binlerce surlar ve kuleler başlarını Rablerine kaldırıp ecelini susayanları bekliyor

"Silahlarınızın vücudumda açtığı üç yarayı şifalı Dağıstan otlarından kendi ellerimle yaptığım ilaçlarla şimdiden iyi ettim ve harbe hazırlandım Kalbimde açtığınız evlât, ayal ve hemşireme ait dört yaranın hiç hükmü yoktur Geri kalan evlât ve ayalimi de şimdiden vatan ve Cenâb-ı Allah'a kurban adadım

"Size ve Çarınıza her şeyi bol bol vereceğiz Fakat vatanın hürriyet ve şerefini asla!

"Ahulgoh'ta aldığınız kanlı ders kâfi gelmediyse, zengin çarınızın ordularını ve hazinelerini ortaya dökerek tekrar geliniz Askerlik şerefini lekeleyerek yalan söyleyiniz, vaadlerinizi inkâr ediniz, ormanlarımızı kundaklayınız, ekinlerimizi yakınız, meyve ağaçlarımızı, bahçelerimizi kavurunuz Bütün bunlar Kafkas'ın ezelî hürriyet ve istiklâl aşkını körüklemekten başka hiç bir şeye yaramıyacaktır

"Çarlar ölecektir, Petro'larınız ve Katerina'larmız gibi Nikola da gözleri arkasında gidecektir Fakat Kafkasya mutlaka kurtulacak hür ve mesut olacaktır Allah, hak ve vatan uğrunda çarpışanların yardımcısı olsun"

Ahulgoh'un düşmesinden sonra Şamil dağ bayır dolaşarak yeniden ordu kurmaya gider ve 1840'tan itibaren teşkilatlı bir ordu kurmaya muvaffak olur Altı bin kişilik ordunun 2500'ü piyade, 3000'i süvari, 500'ü de muhafız kıtası idi Bu orduda sadece 12 top bulunmaktaydı

Karargâhını Dargo'ya kuran Şamil orduyu, Ahverdil Muhammed, Şuayip Molla, Hacı Murat ve Tilit'li Murtaza Ali kumandalarında dörde taksim eder

Şamil'in ordusu, sayıları 50 binden fazla ve topçu kuvveti bakımından da yirmi misli fazla olan Rus ordusuna karşı yıldırım muharebeleri yapmaya başlar

Zaferden zafere

Müthiş harp taktikleri uygulayan Şamil Rusları perişan etmeye başlar Şamil merkezdeki kuvvetlerin idaresini eline alarak dört bir tarafa yetişiyor, düşmanı şaşırtıyordu

1843'teki Birinci Dargo muharebesinde Rus ordusu perişan edilerek büyük miktarda esir ve cephane alınır

Çar Nikola'nın hazırlattığı 4 ordu da peşpeşe bozguna uğratılır

Şamil'in kumandasındaki Kafkasyalılar destanlar yazmaktadırlar 30 Ağustos 1843 günü yapılan hücumla Unsokul kalesi 3 Eylül 1843'te de Satanah kalesi ele geçirilir

Bundan sonra zaferler birbirini takip eder Hossat zaptedilir 9 Kasım 1843'te Gergebil Ruslardan geri alınır Şamil şeyhinin mezarını Rus askerlerine çiğnetmemiştir

l Ağustos 1845'te Dargo'yu saran Rus orduları perişan edilir Mağrur General Vorontsof Dargo'da müthiş bozguna uğrar ve büyük miktarda cephane bırakarak kaçar

Şamille baş edemiyeceğini anlayan Rus kumandanlarından Prens Vorontsof tüyler ürpertici bir icraata girişir ve Ağustos 1845'te Çeçenistan ormanlarını yakar

Düşmanla anlaşmanın cezası ölümdür

Rus ordularının üzerlerine geldiğini gören Çeçen'ler kadın ve çocukları kurtarmak için Ruslarla anlaşma yapmak isterler Fakat bunun için İmam Şamil'in reyini almaları gerekmektedir Ne var ki, bu hususta İmam Şamil'in zerre kadar taviz vermediğini ve düşmandan yüz çevirmeyi idamla cezalandırdığını bilmektedirler Neticede kura ile iki kişi tesbit edip Şamil'e gönderirler Bu elçiler önce İmam Şamil'in anasını ziyaret ederek, Şamil'in muvafakati için aracı olmasını rica edip yalvarırlar Şamil'in anası yalvarmalara dayanamayıp oğluna tavassutta bulunur

Bu durumu gören Şamil, derin üzüntü duyar Canevinden vurulur Çünkü düşmanla anlaşmanın cezası ölüm, anlaşmak için aracı olmanın cezası ise yüz sopadır Yirmi beş senelik şanlı mücadele esnasında bu hükümlerden zerre kadar taviz vermemiştir

Uzun tefekkürden sonra hükmü verir Anasına yüz sopa vurulacaktır Bu hükmü işiten ananın cevabı şudur:

"Oğul, Allah'ın adaletini yerine getirmeden bir lahza geri durursan sana verdiğim sütü helâl etmem"

Şamil anasının cezasını çekmeyi üzerine alır ve kendisine yüz sopa vurulmasını ister Emir kesindir Müritleri kendisinin yerine cezayı yüklenmek isterlerse de şiddetle reddedilirler Neticede ceza en ağır şekilde uygulanır ve İmam Şamil'e yüz kamçı vurulur

"Mukaddes dâva uğruna, bin ana ve bin Şamil feda olsun!" diyen İmam Şamil, anasına ait küçük bir vatanî ihmal ve gafletin cezasını bizzat kendisi tekeffül etmiş ve ödemiştir

Osmanlı Devletinden yardım isteniyor

Mahdut imkânlarıyla Ruslarla mücadele eden ve onları perişan eden İmam Şamil kesin netice alınması için Halife-i Müsliminden yardım ister Bu maksatla 1853'te Muhammed Emin isimli kumandanını Sultan Abdülmecid'e gönderir O yıllarda osmanlı Devleti İngiltere ve Fransa ile ittifak ederek Rusya'ya sefer yapma hazırlığı içerisindedir Şamil'e göre, Rusya'ya öldürücü darbe Kırım'dan değil, Kafkasya'dan vurulabilirdi

Kafkasya çok zengin bir ülkeydi ve Rusya ile Osmanlı Devleti arasında aşılmaz bir set olabilirdi

Kafkasya'da çeyrek asırdır İmam Şamil'in liderliğinde verilen mücadelede, sayısı gittikçe artarak ikiyüz bine ulaşan muazzam Rus ordusu bozguna uğratılmıştır Osmanlı ordusunun yardım ve desteğiyle Ruslara öldürücü darbe vurulabilecekti

Sultan Abdülmecid, İmam Şamil'in kumandanını büyük bir alaka ile karşılamış ve derhal İmam Şamil'e yardım gönderilmesini emretmiştir Bu maksatla büyük bir donanma Kafkasya'yı kurtarmak üzere ağzına kadar silah ve cephane dolu olarak yola çıkarılmıştır Ne var ki, zengin belde Kafkasya'ya Osmanlı nüfuzunun girmesini istemeyen müttefik ülkeler, Kafkasya'ya giden yardım gemilerini çevirerek, malzemeleri Sivastopol'a yığmışlardır Böylece Kafkasya'nın istiklal ümidi kaybolmuştur

Şeyh Şamil'in Müdafaa Muharebeleri ve Esir Düşmesi

Çar IIAleksandr, bir avuç insanın koskoca bir imparatorluğu çaresizlik içerisinde bırakmasını gururuna yediremiyordu Meseleyi halletmek için büyük askerî birlikler hazırlatmıştı Bu birliklerin sayısı bütün Dağıstan nüfusundan fazlaydı

İmam Şamil bir avuç kahramanla, gözü dönmüş Rus sürülerine karşı kahramanca karşı duruyordu Ne var ki, düşman kırmakla tükenmiyordu Yüzlerce topu vardı Büyük cephaneleri vardı ve silahlar devamlı ölüm kusuyordu Son çarpışmada Şamil'in askerleri eriye eriye yüz kişi kalmıştı Kadın ve çocuklar vardı Durumu ören Şamil, kadın ve çocuklara ve yerli ahaliye dokunulmamak kaydiyle teslim olmuştur

Kafkas Kartalı 6 Eylül 1859'da esir alınmıştır Kırk kişilik maiyyetiyle birlikte Başşehir Petersburg'a götürülmüştür On sene Rusya'da esir kalan Şamil, Çar'dan İstanbul'a gönderilmesini ister Bu isteğin kabul edilmesinden sonra İmam Şamil 1870'te İstanbul'a gelir Büyük bir kalabalık bu şanlı mücahidi büyük bir coşkunlukla karşılar İstanbul bir bayram günü yaşamaktadır Aziz misafirleri şehirlerine teşrif etmiştir

Şamil'i getiren gemi Dolmabahçe sarayı önüne demirlemiştir Büyük kahramanı bizzat Sultan Abdülaziz karşılamış ve onu büyük bir muhabbetle bağrına basmıştır Sultan Abdülaziz sevincini şöyle ifade etmektedir: "Babam sultan Mahmut mezarından çıksa idi ancak bu kadar sevinç ve heyecan duyabilirdim!"

Sultan Abdülaziz Han aziz misafirine nasıl ikram edeceğini, onu nasıl ağırlayacağını bilemez âdeta Günlerce başbaşa sohbet ederler

İmam Şamil son günlerini mübarek beldelerde, yüce Nebi'nin (asm) makberinin bulunduğu Medine'de geçirmek istemektedir

Rusya'dan ayrılırken geri dönmesi şart koşulmuş ve bunun için oğlu Muhammed Şefiî rehin alınmıştır

Sultan Abdülaziz İmam Şamil'in son günlerini mübarek beldelerde geçirmesine müsaade edilmesi için Rus Çarına aracılıkta bulunur ve bu talep kabul edilir Bundan sonra İmam Şamil mübarek beldelere gider ve haccını ifa eder Hac esnasında dünyanın dört bir yanından gelen hacılar nâmını işittikleri bu şanlı mücahidi görmek, elini öpüp, duasını almak isterler, lâkin ister istemez izdiham meydana gelir Bu duruma çare olmak üzere idareciler Şeyh Şamil'i Kabe'nin damına çıkarırlar Bir müddet orada duran İmam Şamil'i hacılar doyasıya seyrederler

Büyük bir izzet ve ikram'la ağırlanan İmam Şamil 17 Şubat 1871'de Medine-i Münevvere'de ruhunu Rahman'a teslim eder

İmam Şamil'in cenazesi Cennetü'1-Baki denilen ve Peygaber Efendimizin (asm) zevcelerinin ve pek çok sahabenin de medfun bulundukları kabristana defnedilir

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.