|
|
Konu Araçları |
cumhuriyet, cumhuriyetin, hak, kazandırdıkları, kazanylan, veözgürlükler, yönetimiyle |
Cumhuriyetin Kazandırdıkları Cumhuriyet Yönetimiyle Kazanılan Hak Veözgürlükler Nedir |
09-11-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Cumhuriyetin Kazandırdıkları Cumhuriyet Yönetimiyle Kazanılan Hak Veözgürlükler NedirCumhuriyetin Kazandırdıkları Cumhuriyet Yönetimiyle Kazanılan Hak VeÖzgürlükler Nedir Cumhuriyetin Kazandırdıkları Cumhuriyet Yönetimiyle Kazanılan Hak VeÖzgürlükler Nedir ATATÜRK’ÜN BİZE KAZANDIRDIĞI HAK VE ÖZGÜRLÜKLER Cumhuriyet Cumhuriyet Nedir? Cumhuriyet, başta devlet başkanı olmak üzere, devletin başlıca temel organlarının belli aralıklarla yinelenen seçimlerle göreve getirildiği bir “yönetim biçimi”dir Cumhuriyet adı verilen yönetim biçimlerinde halk, yönetimini beğenmediği yöneticileri, belli aralıklarla yinelenen seçimlerde değiştirebilmek olanağına sahiptirBu nedenle yöneticiler, toplumu k eyfi biçimde yönetemezler; halkın isteklerini ve beğenilerini gözönünde tutmak zorunda kalırlar Bir başka deyişle, yöneticilerin iradesi mutlak değil, halk iradesi ile sınırlıdır Aslında cumhuriyet bir yönetim biçimidirTürk insanı için cumhuriyet, bir rejim ama Atatürkçü düşünce sistemine dayanan bir rejimi ifade etmektedirBugün her Türk'ün sorumluluğu, Türkiye Cumhuriyetinin niteliklerini iyi bilerek onu korumak ve geliştirmek olmalıdırEskiden ülkeleri tek kişi yönetirdi Ülkelerini diledikleri gibi yöneten bu kişilere padişah, şah, kral, hakan, sultan denirdi Yönetim çoğu zaman babadan oğula geçerdiCumhuriyet yönetiminde söz ulusundur Cumhuriyet; yurttaşların seçme ve seçilme hakkının olduğu bir yönetimdir Ulus temsilcilerinin kabul ettiği yasalarla ülkenin yönetilmesidirAtatürk kurulan Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk Cumhurbaşkanı olduCumhuriyet'i korumak, kollamak, yaşatmak her yurttaşın ödevidir Türkiye'de Cumhuriyet Nasıl İlân Edildi? Türkiye'de Cumhuriyet yönetimine, 29 Ekim 1923 tarihinde geçilmiştir; ancak 23 Nisan 1920 tarihinin, Cumhuriyet yönetiminin de fiilî başlangıcı olduğunu söylemek gerekir23 Nisan 1920'de “egemenliğin kayıtsız şartsız ulusa ait olduğu” ilân edilmiş; ulusun seçtiği TBMM'nin denetimindeki hükümet, ulusun kaderini belirlemek üzere çalışmaya başlamıştırBu gelişmelere karşın, Padişahlık ve Saltanatın hukuken kaldırılması için 1922 yılına kadar beklemek gerekmiştirTBMM, 1 Kasım 1922 gecesi verilen bir kararla, “Halifelik”le “Saltanatı” birbirinden ayırmış; Saltanatı kaldırmıştır B)KAZANDIRDIĞI HAKLAR Yapmış Olduğu İnkilaplar’ı Örnek Verebiliriz I-Siyasi alanda yapılan inkılaplar: 1- Saltanatın Kaldırılması (1 Kasım 1922) 2- Cumhuriyet’in ilanı (29 Ekim 1923) 3- Halifeliğin Kaldırılması (3 Mart 1924) II-Toplumsal yaşayışın düzenlenmesi: 1- Şapka İktisası (giyilmesi) Hakkında Kanun (25 Kasım 1925) 2- Tekke ve Zaviyelerle Türbelerin Seddine (kapatılmasına) ve Türbedarlıklar ile Birtakım Unvanların Men ve İlgasına Dair Kanun (30 Kasım 1925) 3- Beynelmilel Saat ve Takvim Hakkındaki Kanunların Kabulü (26 Aralık 1925) Kabul edilen bu kanunlarla Hicri ve Rumi Takvim uygulaması kaldırılarak yerine Miladi Takvim, alaturka saat yerine de milletlerarası saat sistemi uygulaması benimsenmiştir 4- Ölçüler Kanunu (1 Nisan 1931) Bu kanunla ölçü birimi olarak medeni milletlerin kullandıkları metre, kilogram ve litre kabul edilmiştir 5- Lakap ve Unvanların Kaldırıldığına Dair Kanun (26 Kasım 1934) 6- Bazı Kisvelerin Giyilemeyeceğine Dair Kanun (3 Aralık 1934) Bu kanunla din adamlarının, hangi dine mensup olurlarsa olsunlar, mabet ve ayinler dışında ruhani kisve (giysi) taşımaları yasaklanmıştır 7- Soyadı Kanunu (21 Haziran 1934) 8- Kemal Öz Adlı Cumhurreisimize Atatürk Soyadı Verilmesi Hakkında Kanun (24 Kasım 1934) 9- Kadınların medeni ve siyasi haklara kavuşması: a- Medeni Kanun’la sağlanan haklar b- Belediye seçimlerinde kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanıyan kanunun kabulü (3 Nisan 1930) c- Anayasa’da yapılan değişiklerle kadınlara milletvekili seçme ve seçilme hakkının tanınması (5 Aralık 1934) III- Hukuk alanında yapılan inkılaplar: 1- Şeriye Mahkemelerinin kaldırılması ve Yeni Mahkemeler Teşkilatının Kurulması Kanunu (8 Nisan 1934) 2- Türk Medeni Kanunu (17 Şubat 1926)Dini hukuk sisteminden ayrılarak laik çağdaş hukuk sisteminin uygulanmasına başlanmıştır Saltanatın kaldırılması (1 Kasım 1922) Cumhuriyetin ilanı (29 Ekim 1923) Halifeliğin kaldırılması (3 Mart 1924) Saltanatın kaldırılmasından ve Mehmet VI Vahdettin'in İstanbul'dan ayrılmasından sonra, TBMM'nin 18 Kasım 1922'de halife seçmiş olduğu Abdülmecit Efendi, eski rejim yanlılarının tek umudu haline gelmiş, bundan güç alan Abdülmecit Efendi de, yeniden törenler düzenlemeye, demeçler vermeye bazı İslâm ülkelerinin kendisine bağlılık bildirmeleri üstüne, İslâm dünyasının önderi tavrı takınmaya başlamıştı Bu durumun yeni kurulmuş cumhuriyet yönetimi için tehlikeli olabileceğini kavrayan Atatürk, İzmir'deki ordu tatbikatları sırasında ordu komutanlarına hilafetin kaldırılması konusunda düşüncesini açıklayıp, yasanın meclis gündemine getirilmesini kararlaştırdı 1 Mart 1924'teki bütçe görüşmelerinde halifeye ve Osmanlı hanedanına verilecek ödenek konusunun gündeme getirilmesinden sonra, 3 Mart 1924'te kabul edilen yasayla, halifelik kaldırılıp, ilerde saltanat ve halifelik iddiasında bulunmamaları için Osmanlı hanedanı üyelerinin de yurt dışına çıkarılmaları kabul edildi Şeriye ve Evkaf Vekâleti'nin kaldırılması (3 Mart 1924) Şeriat hükümlerine dayalı Osmanlı hukuk düzeninin yeni Türk toplumuna uyarlanamayacağının anlaşılması sonucunda, TBMM'nin hilafetin kaldırıldığı gün Şeriye ve Evkaf Vekâletini'ni de kaldırmasıyla (3 Mart 1924), Türk hukuk sisteminde yeni düzenlemeler yapılması gereği de açıkça ortaya konmuş oldu 20 Nisan 1924 tarihli ikinci Anayasa'yla birlikte, hukuka ilişkin bir dizi yasa yürürlüğe girdi Medeni Kanun'un kabulü (17 Şubat 1926) Osmanlı İmparatorluğu döneminde hukuk işleri din kurallarına göre yönetilmekte olduğundan, çağdaş toplumlar düzeyine erişmek isteyen Türk toplumunun temel gereksinmelerinin, söz konusu hukuk yapısıyla karşılanamayacağı anlaşılmıştı Tanzimat Dönemi'nde hazırlanan Mecelle, bazı yenilikler getirmekle birlikte, kişilerin hak ve borçları, aile kurumu, işleyişi ve sona ermesi, mülkiyet ilişkileri, miras sorunları, kiralama, satın alma, ödünç verme vb ilişkiler açısından, gerçek bir Medeni Kanun sayılamazdı Bu nedenle İsviçre Medeni Kanunu örnek alınarak hazırlanan Medeni Kanun, 17 Şubat 1926'da TBMM'de kabul edilerek, yürürlüğe kondu Bunu, öbür temel yasalar ile, ceza hukuku alanındaki boşlukları gideren Ceza Kanunu'nun kabul edilip (1 Mart 1926) yürürlüğe konması izledi Tarikatların kaldırılması, tekke ve zaviyelerin kapatılması (30 Kasım 1925) Laikliğin kabulü (1928-1937) Kadın haklarının tanınması (1930-1933 ve 1934) Osmanlı toplumunda hemen hiçbir toplumsal ve siyasal hakkı bulunmaya kadınlara Medeni Kanun'la bazı haklar tanınmış olmakla birlikte, siyasal haklar açısından bir değişiklik yapılmamıştı Atatürk'ün girişimiyle kadınların iktisadi ve siyasal yaşama katılmaları yönünde bir dizi değişiklik yapılarak, 1930'da belediye seçimlerinde seçme, 1933'te çıkarılan Köy Kanunu'yla muhtar seçme ve köy heyetine seçilme, 5 Aralık 1934'te Anayasa'da yapılan bir değişiklikle de milletvekili seçme ve seçilme haklarının tanınmasıyla, Türk kadını o yıllarda Avrupa devletlerinin çoğundaki kadınlardan daha ileri haklar elde etti ve çok geçmeden toplumda erkeklerin çalıştığı her alanda yerini aldı Şapka ve kıyafet devrimi (25 Kasım 1925) Takvim, saat ve ölçülerde değişiklik (1925 ve 1931) Cumhuriyet döneminden önce Batı uluslarından ayrı takvim, saat, sayı ve ölçülerin kullanılması, hafta tatillerinin cuma günü olması, takvimin başlangıcı olarak Hazreti Muhammet'in Mekke'den Medine'ye göç ettiği tarih olan 622 yılının alınması (hicri takvim), sayı olarak eski sayıları, ölçü olarak da okka, dirhem, arşın, endaze vb ölçülerin kullanılması, Türk toplumu ile Batı toplumları arasındaki ilişkilerde büyük karışıklık ve güçlüklere yol açmaktaydı 26 Aralık 1925'te miladi takvimin kabul edilip, alaturka saat yerine Batı'da kullanılan alafranga saatin kabul edilmesiyle, 23 Mart 1931'de çıkarılan yasayla da gram, kilogram, ton, metre, kilometre gibi ölçülerin benimsenmesiyle, bir yandan Batı ülkeleriyle ilişkiler kolaylaştırılırken, bir yandan da yurdun her yerinde tutarlı bir ölçü ve ağırlık düzeni kurulmuş oldu Soyadı yasasının kabulü (21 Haziran 1934) Soyadı bulunmamasının günlük yaşamda yarattığı güçlük ve karışıklıkların önüne geçmek amacıyla 21 Haziran 1934'te çıkarılan yasayla, her Türk kendine uygun bir soyadı almakla yükümlü kılındı 24 Kasım 1934'te çıkarılan bir yasayla da TBMM Mustafa Kemal'e Atatürk soyadını verdi Aynı yıl çıkarılan bir başka yasayla ayrıcalıkları belirten eski unvanların yasaklanmasıyla, yasalar önünde eşitlik ilkesinin gerçekleştirilmesinde önemli bir adım atılmış oldu Eğitim ve öğretim devrimi (3 Mart 1924) Osmanlı toplumundaki medreseler ile iptidai, rüştiye, idadî türünde okulların toplumun gereksinme duyduğu elemanları yetiştirme açısından özellikle sayı bakımından yetersiz kaldığını gözleyen, eğitimin önemini yaptığı konuşmalarda sık sık vurgulayan Atatürk'ün yol göstericiliği altında TBMM, eğitim ve öğretim işlerini Milli Eğitim Bakanlığı'na verip, 3 Mart 1924'te çıkardığı Öğretimin Birleştirilmesi yasasıyla, mahalle mektepleri ve medreseleri kaldırdı Anadolu'nun çeşitli kentlerinde meslek okulları, teknik okullar, öğretmen okulları, ortaokul ve liseler açılırken, çıkarılan Üniversiteler Kanunu'yla Darülfünun kaldırılıp, yerine İstanbul Üniversitesi kuruldu Harf yada yazı devrimi (1 Kasım 1928) Öğrenilmesi son derece güç olan Arap abecesinin okuryazar sayısının artmasını engellediğini, ayrıca Türkçe sesleri dile getirmede güçsüz kaldığını anlayan Atatürk'ün, 1926'dan başlayarak yaptırdığı araştırmalar sonucunda, Türkçe'nin yapısına en uygun abece olduğuna karar verilen Latin abecesi alınıp, yeniden düzenlenerek, 1 Kasım 1928'de çıkarılan Türk Harfleri Hakkında Kanun'la yürürlüğe kondu ve Atatürk'ün kendisinin de katıldığı yaygınlaştırma çalışmaları sonucunda, kısa süre içinde benimsendi Tarih anlayışında gerçeğe dönüş (12 Nisan 1931) Dil devrimi (12 Temmuz 1932) Atatürk'ün Bize Kazandırdığı Hak ve Özgürlüklerle İlgili Sözleri Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir Türk Milleti yeni bir iman ve kesin bir milli azim ile yeni bir devlet kurmuştur bu devletin dayandığı esaslar "Tam Bağımsızlık" ve "Kayıtsız Şartsız Milli Egemenlik"ten ibarettir Yeni Türkiye devletinin yapısının ruhu Milli Egemenliktir Milletin Kayıtsız Şartsız Egemenliğidir Ey yükselen yeni nesil, istikbal sizindir Cumhuriyet'i biz kurduk, O'nu yükseltecek ve sürdürecek sizlersiniz Biz büyük bir inkılap yaptık Memleketi bir çağdan alıp yeni bir çağa götürdük Milli egemenlik öyle bir nurdur ki, onun karşısında zincirler erir, taç ve tahtlar batar, mahvolur Milletlerin esirliği üzerine kurulmuş müesseseler her tarafta yıkılmaya mahkumdurlar Türk milletinin karakter ve adetlerine en uygun olan idare, cumhuriyet idaresidir Hürriyet olmayan bir memlekette ölüm ve çöküş vardır Her ilerleyişin ve kurtuluşun anası hürriyettir Toplumdaki başarısızlığın sebebi, kadınlarımıza karşı gösterdiğimiz ihmal ve kusurdan doğmaktadır Ey kahraman Türk kadını, sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın Biz Türkler, bütün tarihimiz boyunca hürriyet ve istiklâle timsal olmuş bir milletiz |
|