Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Genel Bilgiler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
edilmiştir, etti, icadı, icat, olmuşturtelefonu, telefon, telefonun

Telefon Nasıl İcat Edilmiştir? Telefonun İcadı Nasıl Olmuştur?Telefonu Kim İcat Etti?

Eski 09-11-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Telefon Nasıl İcat Edilmiştir? Telefonun İcadı Nasıl Olmuştur?Telefonu Kim İcat Etti?



Telefon Nasıl İcat Edilmiştir? Telefonun İcadı Nasıl Olmuştur?Telefonu Kim İcat Etti?
Telefon Nasıl İcat Edilmiştir? Telefonun İcadı Nasıl Olmuştur?Telefonu Kim İcat Etti?





XIX yüzyılın son çeyreğinde Morse telgrafı standart araçları, kuralları ve uzmanlarıyla tam örgütlenmiş bir kamu hizmeti durumuna gelmişti Ve sayısız araştırmacılar daha da geliştirmek için harıl harıl çalışmaktaydılar Çabaları özellikle iki yön izlemekteydi: En kısa zamanda masrafları karşılayacak azami hızı ulaşımda sağlamak; bir de Morse alfabesini bir yana bırakıp mesajları normal yazıyla alabilmek…
Birincisini duplex (çift taraflı haberleşme) tekniğiyle yani her iki yönden birden mesaj göndermek yoluyla sağladılar Bu güzel icat iki kişinin eseri oldu: Wheatstone (1852) ve Amerikalı Stearns (1868) Ünlü Thomas Edison da bunu 1871′de guadruplex sistem haline soktu

İkinci sorun için ilk çözüm bulan İngiliz Davit Hughes (1831-1900) oldu1855′te alfabenin harflerine karşılık olan bir klavye teklif etti Ama yine de en köklü çözüm yolunu basit bir telgraf teknisyeni olan Fransız Emile Baudot (1845-1903) gösterdi 1874′te karma bir yol Hughes ile şirketinin kullandığı Morse makinelerinin birleştirilmesini teklif etti Ve bunu gerçekleştirmeyi başardı Böylece yazılı bir telgraf meydana getirmekle kalmadı, birkaç mesajı (5-6 taneyi) birden gönderme imkânını da sağlamış oldu
Açıkgöz bir adam olan Baudot, icadının beratını almaya ve makinesini PTT’ye kabul ettirmeyi başardı Bunun kendisine paraca bir tatmin sağladığı söylenemezse de adının Morse’unki gibi gelecek kuşaklara bir cins isim olarak kaldığını görmek kıvancına erişti
Telefon Baudot’nun ilk denenmesi sırasında icat edildi
Bu icadın da uzun bir geçmişi olmuştur İlkini, sicimi: telefonu (Hooke) bir yana bırakalım; 1782′de sesleri 800 m uzağa götürmeyi deneyen Papaz Dom Gauthey’i de anıp geçtikten sonra, bu alanda ciddi ilk çalışmayı yapmış olan Amerikalı Charles Page’a (1812-1873) gelelim Page yumuşak demir parçacıklarını hızla mıknatıslamak ve mıknatıslığını gidermek yoluyla sesleri almayı başarmıştı Meslektaşı Cenevreli fizikçi Auguste de la Rive (1801-1873) bunu geliştirdi ve işi, telefonun gerçek ön-icatçısı olarak sayacağımız Alman fizikçi Philipp Reiss (1801-1873) ele aldı
Reiss makinesi sesin titrediği bir zardı ve bu titremeler elektrik devresini kapatmaktaydı
Reiss, uluslararası üne sahip bir bilgin değildi Öyle ki, çalışmaları kendini aynı çalışmalara vermiş olan Amerikalı profesörün kulağına rastlantıyla çalındı Bu bir diksiyon profesörünün oğlu olup 3 Mart 1847′de Edinburg’da doğan Graham Bell idi Kendisi de babası gibi fonetikle konuşma mekanizması ve sağır dilsizlerle ilgilenmişti Bu alandaki incelemeleri sırasında Holmholtz’un “İşitme Duyusu Açısından Müziğin Fizyolojik Teorisi” (1863) adlı eserinden, elektromıknatısın etkilediği bir diyapazon aracılığıyla nasıl sesler elde edilebileceği hakkında fikir edinmiş ve elektrik konusunda incelemeler yapmaya başlamıştı
1872′de ABD’ye göç eden ve Boston Üniversitesine ses fizyolojisi profesörü olarak atanan Bell, sağırlarla ilgili projelerini bir yana atmış değildi; hatta bir sağır kadınla evlenmişti O kadar ki, 1875′te bir telgraf maniplesi aracılığıyla bir diyapazonu onlar için titreştirmişti Günün birinde diyapazonun yerine mıknatıslı maden parçaları kullandı ve bunlardan birinin kuru bir ses çıkararak elektromıknatısa gidip yapıştığını gözlemledi Ani bir esinlemeyle irkildi Maden parçacıklarının yerine bir zar yerleştirdi ve zarı titreşimlerine göre direnci değişen bir elektrik devresine bağladı Sonra telin öbür ucunda çalışmakta olan asistanına seslendi: “Bay Watson, gelin! size ihtiyacım var” Watson şaşkın ve ürkek bir tavırla koşup geldi: Patronunun sesini telefondan duymuştu
Bu olay 10 Mart 1876′da olmuştu O zamanlar ilim adamları bu icadı Amerika’nın en olağanüstü buluşu olarak nitelemekteydiler, ama o haliyle çok olduğu da bir gerçekti Bir elektrik jeneratörüyle çalışmıyordu Elektrik akımını yaratan, vericideki manyetik alanın değişimleriydi ve bu telden geçerek alıcıdaki elektromıknatısı harekete getiriyordu Bu durumda 10-12 metreyi aşamazdı Aygıtı ilk geliştiren Edison oldu (1876) Vericiye bir pil bağlayarak gücünü artırdı 1878′ de Hugnes mikrofon’u icat etti ve böylece zarların titreşimleri sonucu elde edilen sesleri büyük oranda yükseltmek mümkün oldu
Böylesine olağanüstü bir buluş, sözgelişi, New York’ta iken Boston’daki arkadaşının sesini duymak görülmemiş bir heyecan yarattı; olaylara, kıskançlıklara, kinlere ve davalara konu oldu ilk davayı açan Amerikalı değerli teknisyen Elisha Gray (1835-1901) idi içine kapanık bir araştırmacı olan Gray telefonu Graham Bell’le aynı zamanda bulmuş, ama ne yazık ki beratını ondan iki saat sonra istemişti Bu 120 dakikalık gecikme mahkemelerin, haklarını reddetmesi için yetti Graham Bell’in, icadını telgraf şirketi Western Union’a teklif edip (1877) reddedilmesinden sonra kurulan Bell Telephone Şirketi aleyhine; sözde başka mucitler, geliştiriciler ve rakipler tarafından bir yığın davalar açılmaya başlanmış, bir yandan da berat meseleleri çevresinde tatsız didişmeler ve açgözlü çekişmeler almış yürümüştü
Bütün davalar art arda gerçek mucidin lehine sona ermekteydi Telefon da bir yandan durmadan yayılmakta, teller şehirlerden şehirlere uzanmaktaydı 1880 yılında Amerika’nın 35 eyaleti telefon santralına kavuşmuş ve 70000 abone kaydetmişti Bell 4 Ağustos 1922′de Halifax’da öldüğünde ABD ve Kanada’daki 17 milyon abonelik şebekede ulaşım bir dakika durduruldu
1876′da telefonun icadı bunca hayranlık dolu bir şaşkınlık yarattıktan sonra fonografın etkisi ne oldu, bir gözünüzün önüne getirin Oysa bu konu da ani olarak patlak vermemiş, çalışmalar az çok kulaktan kulağa duyulmuştu Bilim adamları uzunca bir süreden beri uğraşmaktaydılar; hatta 1857′de yarı yola varmışlardı bile O yıl mütevazı bir basın musahhihi olan Fransız Edouard-Leon Scott (1817-1879), gerçek bir kaydedici fonograf imal etti Bu, altında bir silindirin döndüğü madeni bir sivri uç ve buna bağlı bir zardan oluşmuştu Bu zarın önünde konuşulunca ya da şarkı söylenince sesler sivri madeni uç aracılığıyla silindirin üzerinde titreşimli izlet bırakıyordu

Bu kaydetmenin tersinin olabileceği yani sivri ucu bu izlerden bir daha geçirmek yoluyla söz ya da müziği yeniden meydana getirmek bambaşka bir alandı elbet Ve kolay kolay kimsenin aklına gelecek şey de değildi Bunu ilk düşünen Charles Cros (1842-1888) adında bir Fransız oldu Cros şair, mizahçı, hem de bilim adamıydı Bir yandan şiirler yazıyor, bir yandan da teorik olarak renkli fotoğraf, gezegenlerarası ulaşım ve fonograf tasarlıyordu Tasarıları gerçekleşti ve 1877′de Bilimler Akademisine, “paleophone” adını verdiği gerçekte bir fonograf olan bir aletin planını sundu
Edison’un bu çalışmadan haberi oldu mu? Yoksa yalnızca bir rastlantı sonucu olarak mı bilmiyoruz; tıpatıp aynı ilkelere dayanan makinesi için berat istedi Edison’u bu makinenin önünde çocukça bir şarkı olan “Mary had a little lamb -Mary’nin minik bir kuzusu var” şarkısını söylerken görenler, makinenin az sonra hımhım bir sesle bunu tekrarladığını duydular
1878′in fonografı bir oyuncaktı, ama inanılmaz bir gelişme gösterdi ve günümüzün elektrofon ve mikrosiyon plaklarına bir yığın yeni buluş ve icatlara yol açtı…
Teknik Bilgi
Telefon nasıl çalışır: Bir elektrik devresi üzerinden bir telefon konuşmasının yapılması sırasında meydana gelen olaylar şöylece sıralanabilir:
1 Ses enerjisi mekanik enerjiye dönüşür
2 Mekanik enerji elektrik enerjisine dönüşür
3 Elektrik enerjisi nakledilir
4 Karşı tarafta elektrik enerjisi manyetik enerjiye dönüşür
5 Manyetik enerji mekanik enerjiye dönüşür
6 Mekanik enerji ses enerjisine dönüşür
Elektrik titreşimlerinin iletkenlerdeki yayılma hızı esas titreşimlerinin havadaki yayılma hızından birkaç yüz bin kere daha fazla olduğundan (200-300 bin km/sn mertebesinde) telefon ile konuşanlar, aradaki uzaklığa rağmen, karşı karşıya bulunuyorlarmış hissine sahiptirler Telefon sistemi üç ana görev yapar İki abone arasında konuşma irtibatını sağlar ve aboneler arasında çağırma, meşgul çevirme, ses sinyalleri üretir Otomatik olmayan manyetolu telefonlarda bu işlemler elle yapılır
Bir telefon aletinde bulunan belli başlı parçalar şunlardır:
1 Ses alıcı (mikrofon),
2 Mikrofon akım kaynağı,
3 Ses verici (kulaklık),
4 Çağırma ve çağrılma düzenleri,
5 Devre açıp kapayıcılar, anahtarlar,
6 Çağırma kadranı
Manuel ve otomatik santrallara bağlı telefon aletleri birbirinden farklıdır Herbirinde yukardaki parçaların bazıları bulunur Telefonun ahizesi sesi elektrik enerjisine ve elektrik enerjisini de sese çevirir Otomatik telefon cihazında ahize kaldırıldığında devreyi açan bir anahtar ve ön tarafta numaratörü mevcuttur Telefon ahizesi kaldırılınca telefonla santral arasında elektrik devresi kurulur Ahizeden ton sesi duyulur Numaratörden, mesela 6 rakamı çevrilince elektrik devresi altı defa açılıp kapanmış olur Elektrik devresindeki açılıp kapanmalar sinyal olarak santralda devreler vasıtasıyle sayılır
Muhaberenin konuşma şeklinde olması şart değildir Lokal santrallara konulan bilgisayarlar gönderilen sinyal cinsine göre seçim yaparak dağıtımı analog telefon, sayısal telefon, faksimile, teleks, televizyon bilgi işlem şekillerinde terminallere ulaştırır Böylece telefon konuşmaları yanında televizyon, faksimil resim ve yazı, teleks, bilgisayar işlemleri de çok süratli ve kaliteli olarak yürütülür
Muhabere hatları: Muhabere (haberleşme) imkanları çok çeşitlidir Bunlar:
1 İki telli analog radyo sinyal hattı (1 konuşma)
2 Anolog radyo röle link hattı (30 konuşma)
3 Sayısal radyo röle link hattı (1920 konuşma)
4 Çok kollu koaksiyel kablo hattı (7680 konuşma)
5 Fiberoptik kablo hattı (10000 konuşma ve üstü)
6 Muhabere uydular hattı (20000 konuşma)
İki telli konuşma devreleri uzak mesafelerde kayıplar çok arttığı ve kanal sayısı sınırlı olduğu için şehir içi dağıtım sistemi dışında kullanılmaz Muhabere sistemleri radyo yayınlarından istifadeyle kapasite ve kalite yönünden çok gelişmiştir Telefon konuşmaları hem doğrudan analog sinyal olarak hem de bu analog sinyalin sayısal sinyal haline çevrilmesinden sonra yayınlanarak yapılabilmektedir Analog sinyal de yankı problemi ve sinyal gürültü seviyesi yüksek olduğu için terk edilmiş sayısal sinyal sistemine geçilmiştir
Sayısal sinyal sistemlerinde, analog sinyal dilimlere bölünerek düzgün palslara ayrılır Bu palslar daha sonra kodlanarak verici anteninden ‘0′, ‘1′ sayısal yayın olarak gönderilir Kodlanma işlemi her konuşma için ayrı ayrı yapılabildiği için bir antenden aynı anda binlerce sayıda konuşma palslar halinde yayınlanabilir Alıcı telefon, istasyondan alınan bu binlerce yayın tekrar kod çözücüde çözümlenerek, odyo sinyal haline çevrilerek santral mantık devresinden geçerek abonelere ulaşır Kodlanmış palslar antenden yayınlanabildiği gibi koaksiyel kablolardan da gönderilebilir Koaksiyel kablolarda kayıplar çok azalır Koaksiyel kablo yerine bundan daha süratli yüksek kapasiteli ve kayıp oranı çok düşük optik fiber kablolar da kullanılabilir Optik fiber sisteminde kodlanmış sayısal sinyaller optik sinyallere çevrilerek gönderilir Karşı santralde optik sinyaller önce elektronik sinyallere daha sonra da odyo analog sinyale çevrilerek lokal santral mantık devresinden abonelere ulaştırılır
İki telli muhabere sisteminde aynı anda bir konuşma yapılır Halbuki pals kod modüleli sayısal radyo link muhabere sisteminde 30 kanal mevcuttur Koaks kablolu sayısal radyo link muhabere sistemiyse en az saniyede 30 megabit bilgi gönderme kapasitesine sahip olup, 1920 kanallıdır 1985 senesinde F Almanya’da hizmete girmiş olan böyle bir sistem saniyede 565 mbit kapasiteye; bir başka ifadeyle aynı anda 7680 konuşma veya bilgi aktarmaya müsaittir Fiberoptik sistemler 140 mbit/saniye ve daha yukarı kapasitede görev yapmaktadır Fiberoptik muhabere sistemi kapasite yüksekliği, montaj kolaylığı, bakım istememesi, yüksek kaliteli bilgi göndermesiyle mevcut sistemlerin en mükemmelidir
Özet olarak telefon santrallarının isimleri şunlardır: Elektromekanik telefon santralı, elektronik telefon santralı, otomatik telefon santralı, şehirlerarası telefon santralı, transit telefon santralı, yarıelektronik telefon santralı, yarıotomatik telefon santralı, mahalli (yerel) telefon santralı… olmak üzere çeşitleri vardır (1994)
Telefonun tatbikatta sağladığı en büyük fayda muhaberenin süratli bir şekilde yapılmasıdır Fiberoptik, koaksiyel kablo ve elektromanyetik yollarla uydulardan yansıtılarak yapılan telefon görüşmeleri dünyanın her köşesini birbirine bağlamıştır Telefon sistemlerinin kanal kapasiteleri her geçen gün artmaktadır Kanal sayısında artışlar telefonu daha da pratik bir hale sokmaktadır Telekomünikasyon arasındaki önemli gelişmelerden biri de, telsiz telefonun ortaya çıkmasıdır Kısa dalga radyo alıcı-vericilerin normal telefon sistemine bağlamasıyla hareket halinde telefonla konuşma imkanı ortaya çıkmıştır Bu sistemle bölgeler arası kesintisiz bağlantı olduğu gibi, çok uzun menzilli yolculuklar yapan bile istediği yeri anında arayabilir
Alıntı

Alıntı Yaparak Cevapla

Telefon Nasıl İcat Edilmiştir? Telefonun İcadı Nasıl Olmuştur?Telefonu Kim İcat Etti?

Eski 09-11-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Telefon Nasıl İcat Edilmiştir? Telefonun İcadı Nasıl Olmuştur?Telefonu Kim İcat Etti?



TELEFONUN İCADI

Edinburg doğumlu Alexsander Graham Bell, Amerikan yurttaşlığına geçmişti ve sağır bir kıza aşıktı Sağırlara nasıl yardımcı olabileceğini düşünüyordu Boston Üniversitesi'nde ses fizyolojisi profesörü iken sesleri mekanik olarak yeniden üretme fikri kafasını sürekli meşgul ediyordu

Ses dalgaları, elektrik akımına dönüştürülebilirse, o zaman elektrik akımının da bir devrenin öteki ucunda yeniden sese dönüşürülebileceğini düşünüyordu 1876 yılıydı Bir gün sesi taşımak üzere tasarladığı bir araçla deney yaparken, pilin asiti pantolonuna döküldü Asistanı Thomas Watson'dan, Watson'ın binanın başka bir tarafında olduğunu bilmeden yardım istedi

Bundan sonra neler olduğunu laboratuvar notlarında şöyle anlatır: "Ağızlıktan şu tümceyi söylemiştim: 'Bay Watson, buraya gelin Sizi görmek istiyorum' Şaşılacak bir şey, ama geldi ve söylediklerimi duyup anladığını söyledi O'ndan sözlerimi yinelemisini istedim Harfi harfine yineledi Sonra yer değiştirdik Watson, kitabın birinden ağızlığa birkaç bölüm okurken alıcıdan dinledim Çıkan seslerin alıcıdan geldiğine hiç kuşku yoktu Duyulan ses yüksek, ama anlaşılmaz ve boğuktu Ne söylendiğini çıkaramadım, ama rastgele bazı sözcükler çok açıktı; en sonunda da çok açık ve anlaşılır biçimde "Bay Bell, söylediklerimi anladınız mı" tümcesi duyuldu

Bell, bir yıl sonra telefonun patentini aldı Birkaç ay sonra Bağımsızlık Bildirgesi�nin yayımlanışının 100 yıl kutlamalarının en coşkulu günleriydi Konuk Brezilya İmparatoru 2Pedro, "Bu konuşuyor" diye haykırarak onu bütün dünyaya duyurdu

Telefon bulunduğu sıralarda, Amerikalı bir belediye başkanı "Bir gün her kentte bir tane olacak" dediğinde cüretkar bir öngörü sayıldı İngiltere�de de Postane Başmühendisi Sir William Preece, bir halk komitesinde, "Amerikalıların telefona ihtiyaçları var, ama bizim yok Bizim elimizde bir yığın haberci çocuk var" dedi

Arthur C Clarke, yirminci yüzyılın sonlarından önce dünyadaki her köyde değil, her evde bir telefon olacağını daha o günden tahmin etmişti

Thomas Edison, telefonu geliştirdi, gramofonun habercisi olan fonografı buldu Joe Nickell, bu şeyin kolay kabul görmediğini şöyle anlatır: "1878'de, Fransız Bilimler Akademisi�nin üyeleri Du Moncel�in, Thomas Edison�un son buluşu ile ilgili olarak gerçekleştireceği bir gösteriye tanıklık etmek için toplanmışlardı Toplantıya ünlü fizikçi Jean Bouilland da katılmıştı Küçük, ilkel fonograf konuşmaya başladığı sırada (Du Moncel�in biraz önce söylediği sözleri yanlışsız yinelerken) 82 yaşındaki Bouilland, fizikçinin üzerine atılıp boğazına sarıldı

"Seni sefil!" diye bağırdı"Bir vantroluğun hileleriyle bize aldatmak istemeye nasıl cüret edersin! "Bouilland, bir tek insanların konuşabildiğini, makinelerin konuşamayacağını "kavramış" biriydi!"

Maxwel�in konuyla ilgili makalesi aslında 1865 yılında yayınlanmıştı

Maxwel'in Elektromanyetik Dalga Kuramı, büyük bir düşünsel başarıydı ama bazı İngiliz ve Avrupalı bilim adamlarının fazlaca ilgisini çekmemişti Makalesinin yayınlanışından tam 23 yıl sonra 1887 yılında Alman fizikçi Heinrich Hertz (1857-1894), elektromanyetik dalgaların varlığını denel olarak kanıtladı

Hertz, bunu başarabilmek için, dalgaları yayan bir verici ve bir alıcı yapmıştı Böylelikle dalgaların iddia edildiği gibi hareket ettiklerini kanıtlayabilecekti; ama o zamanların iyi donanımlı laboratuvarlarının çoğunda bulunabilecek basit elektrikli teçhizatı kullanmıştı

Hertz'in vericisi, aküyle çalışan bir endüksiyon bobiniydi; yani günümüz otomobillerinde bulunan ateşleme bobinine (kontakt) benzeyen ve ayarlanabilir bir kıvılcım boşluğu bulunan bir kıvılcım veya endüksiyon bobiniydi Ayrıca vericinin üzerinde çift kutuplu anten olarak işlev gören iki tane düz metal plaka bulunuyordu

Hertz'in alıcısı küçük bir boşlukla ayrılmış bir tel devreydi Vericilerin boşluğundaki salınım yükü, Uzay'da ışıyan elektromanyetik dalgalar, alıcıya ulaşırken, telde bulunan sabit elektronların hareket etmesine ve devredeki boşlukta bir kıvılcımın oluşmasına neden oluyordu

Sonuçta, Hertz'in laboratuvarında kıvılcımlı telsiz telgraf sistemi doğmuş oldu Üzerinde yapılacak önemsiz değişikliklerle Hertz'in cihazı, kodlu mesajlar gönderebilecek bir biçime dönüştürülebilrdi Ama ne var ki Hertz, iletişim teknolojisiyle ilgilenmiyordu

Sonuçta o, Maxwell'in kuramsal çalışmasının önemli bir kısmını deneylerle doğrulayan bir bilim adamıydı Hertz'in yaptığı deneyleri açıklayan popüler, çağdaş yorumlar, bu deneylerin olası pratik kullanımlarından söz ediliyordu; ama Hertz, araştırmasının bu yönüne ilişkin olarak hiçbir yorumda bulunmadı

Bu sıralarda İngiltere�de Sir Oliver Lodge (1851-1940) da benzer çalışmalar yapıyordu Bu çalışmaların aksayan yanları bulunmasına karşın, Hertz, telsiz dalgalarının, telgrafın keşfinde ilk adımları yansıtır

Hertz ve Lodge, verici ve alıcı cihazları belirli bilmsel ilkeleri kanıtlamak amacıyla yapmışlardı; ama yine de Lodge, Alman meslektaşına kıyasla, teknolojik sorunlarla daha fazla ilgileniyordu Sözgelimi, elektrik dalgaları üzerine yaptığı araştırma, fırtınalı havalar sırasında yeterli koruma sağlayamayan yıldırımsavarların gelişkin hale getirilmesine yönelik bir araştırmadan türemişti

Uygulamaya yönelik ilgisine ve elektromanyetik ışıma hakkındaki üstün bilgisine rağmen Lodge, telsiz telgraf düşüncesine ilk yönelenlerden birisi olamadı

1892 yılında bir başka İngiliz fizikçi (tabi ki o da bir Sir), Sir William Crookes, popüler bir bilim dergisinde, Hertz'in keşfettiği dalgaların mucizelerini öven bir makale yazmıştı Crookes'in kehanetlerine göre bu dalgalar, gelecekte hava koşullarının kontrol edilmesini, daha iyi ürünler yetiştirilmesini, aktarım telleri kullanmaksızın evlerin aydınlatılmasını sağlayacaktı; o sıralarda ise tellere, direklere, kablolara veya pahalı aletlere gerek duymayan bir telgraf sisteminin yaratılmasında kullanılabilirlerdi

Tarihçi Hugh GJAitken ise, 1892 yılının telsizle iletişimin gelişiminde bir sınır çizdiğine inanıyor Önceleri, elektromanyetik dalgalar üzerine yapılan deneyler, Maxwell Kuramı'nı geçerli kılma amacını güdüyordu Ama 1892 yılından sonra deney yapan kişiler, sinyal gönderme sistemlerine, yeni cihazların geliştirilmesine veya icat edilmesine ve bilimsel makaleler yerine, patent başvuruları gerektiren ticari gelişmelere yöneldiler

Lodge, 1894 yılında İngiliz Bilim Geliştirme Derneği'nin yıllık toplantısında, icat ettiği vericiyi tanıttı Yaklaşık 55 metrelik bir uzaklığa, mors alfabesiyle sinyaller gönderdi ve telsiz telgrafın sunacağı olanakları anlattı O sıralarda Lodge, telsizle iletişim konusunda bilimsel ve teknolojik gelişmeleri yakından takip ediyordu ve bu alandaki bilgisi oldukça fazlaydı

Bunun yanısıra, bu konunun gelecekte çok büyük bir etkiye sahip olacak yönleri üzerinde de çalışmalarda bulunuyordu ki bunlar arasında en önemlisi 'seçici akort' tu Bu buluş, telsizle iletişimden yararlanan kişilerin daha düşük frekanslarda haberleşmelerini sağlayacak ve böylelikle başka sinyallerin araya girmesini engelleyecekti

Maxwell, 19 yüzyılın büyük öncülerinden biridir Bir gazın sıcaklığının o gazın molekülleriyle ilişkisini açıkladı ve "gazların kinetik kuramı" nın oluşmasında belirleyici rol oynadı Aynı matemaktiksel hünerini, elektrik ve manyetizma olayları arasındaki ilişkiyi açıklayan denklemleri kurarken de kullandı O, gerçek bir araştırmacıydı Mekanik ve astronomi ile de ilgilendi 1861 yılında renkli fotoğrafı ilk olarak o çekti

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.