Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Genel Bilgiler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
alanlarında, araçlar, iletişim, kullanılan, nelerdir, sağlık, teknolojik, ulaşım

Sağlık, Ulaşım Ve İletişim Alanlarında Kullanılan Teknolojik Araçlar Nelerdir?

Eski 09-11-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Sağlık, Ulaşım Ve İletişim Alanlarında Kullanılan Teknolojik Araçlar Nelerdir?



Sağlık, Ulaşım Ve İletişim Alanlarında Kullanılan Teknolojik Araçlar Nelerdir?
Sağlık, Ulaşım Ve İletişim Alanlarında Kullanılan Teknolojik Araçlar Nelerdir?

GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE ULAŞIM TEKNOLOJİLERİ

ARABA
Araba, insan ve yük taşımaya yarayan tekerlekli motorlu ya da motorsuz her türlü kara taşıtı Motorsuz olanlar hayvanlarla ya da insanlar tarafından yürütülmektedir Çek çek’ler, el arabaları insan gücüyle yürürken, kağnı, koçu öküz ve mandayla, fayton, briska, kupa ve benzeri arabalar atla yürütülmektedir Hollanda ve Belçika'da keçilerin koşulduğu hafif arabalar da vardır

Arabaların MÖ 3000 yıllarında tekerlek ve kızağın bulunmasından sonra ortaya çıktığı düşünülmektedir İlk çağ kavimlerinin (Sümer, Mısır, Yunan, Asur) arkası açık iki tekerlekli savaş arabaları kullandıkları bu dönemle ilgili adak heykelciklerinde görülmektedir

İki tekerlekli ve parmaklıklı ilk arabaları İÖ 2000’li yıllarda savaş amacıyla Hititliler yapmıştır Frigler, Yunanlılar ve Romalılar dağlık ve sarp bölgelerde arabaların devrilmemesi için teker açıklığı kadar mesafede birbirine paralel giden oyuk yollar yaptığı bilinmektedir

9 yüzyıldan itibaren arabaların üstü kapanmaya başlamış 1400’lü yıllardan sonra arabalarda yay makas kullanılarak sarsıntıların azaltılmasında önemli başarılar sağlanmıştır yine aynı dönemde Uzakdoğu’da çekçek, Anadolu’da kağnı, Almanya’da koçu arabaları yapılmıştır

Fayton ve kupa yapımına 1500’lü yıllarda İngiltere’de, 17 yüzyılda Berline’ler Fransa’da başlanmıştır Demiryolu ulaşımının başlaması ve 20 yüzyılda otomobillerin geliştirilmesi ile atlı arabaların önemi oldukça azalmıştır

Osmanlılarda Tanzimat'a kadar yalnızca padişahlar, şeyhülislamlar ve kazaskerler arabaya binebilmekte idi Tanzimat’tan sonra bu araba ayrıcalığı kaldırılmış, İkinci Meşrutiyetten sonra ise kadınlarla erkekler aynı arabaya binmeye başlamışlardır

İstanbul’da ilk kullanılan araçlar öküzle çekilen koçu arabaları idi Daha sonra talikalar kullanılmış, binek olarakta fayton, landon ve berline tipi arabalara binilmiştir

Türkiye’de 1950’li yıllara kadar İstanbul’da faytona binilirken , 1964 yılına kadar Ankara sokaklarında fayton dolaşmıştır Günümüzde ise İstanbul Adalarda, İzmir de ve kıyı kentlerimizde turistik amaçlarla fayton taşımacılığı yapılmaktadır

BİSİKLET
İlk bisiklet çok ilkel biçimde 12 yüzyılda Çin'de görülmüştür Fransız Sirvac yaptığı sağ ve sol ayakların itmesiyle yürüyen bisiklet yapmıştır "Celerifere" adını taşıyan bu alet 1791 tarihlidir Baron Karl Von Drais, Drais de Senerbol'un yaptığı bisikleti geliştirmiş ve bisiklete gidon eklemiştir Bu bisiklet 1816 yılında yapılmıştır Bu bisiklet tahtadan imal edilmiştir 1818'de bisiklette metal kullanılmaya başlanmıştır

Leonardo Da Vinci'nin çizimleri kullanarak ilk pedallı bisikleti üreten Kirkpatrick Mac Millan'dır 1839-1840 yılları arasında İskoçya'da yapılan bu bisiklet, halen Londra Science Museum'da sergilenmektedir 1855'te Fransız Ernest Michaux'un bisikleti pedalı etkin olarak kullanmıştır 1870ten sonra geliştirilen yeni bisikletlere "Bicyole" denilmiştir Bu modelde ön tekerliğin çapı bir ila 1,5 metre arasında değişmiştir

İlk seri üretim bisiklet "Michaux Company" tarafından yapılmıştır Şirket, yılda yüzkırk bisiklet üretiyordu Bisikletin ilgi görmesi dönemin devletlerinin de dikkatini çekmiştir 1800'lerin ikinci yarısında Fransa Savunma Bakanlığı bisiklet üretimini destek vermiş ve 1871'de imal edilen bisikletlerAlmanya ile yapılan savaşta kullanılmıştır

Trufaut, içi boş kauçuk lastiğini bulmuş, bunu İngiltere'de eşit tekerlekli komple kadrolu, bilyalı ve milli bisikletlerin yapılması ve ardından ortadan katlanan portatif bisikletler izlemiştir

İrlanda'da 1888 yılında havalı plastik biskletler piyasaya sürülmüştür Bu durum, bisiklet endüstrisini geliştirmiştir Bisiklet üretiminde kullanılan malzemenin fiyatının yüksekliği, işçilik maliyetlerinin yüksekliği nedeniyle halka inememiştir 1800'lerin sonundan fabrikaların artması ve seri üretimin hızlanmasıyla maliyetlerde yaşanan düşüş bisikletin geniş kitlelere ulaşmasını sağladı Özellikle Fransa, Belçika, İngiltere, İtalya veİspanya'daki bisiklet fabrikaları bisikletin bu ülkelerde yaygınlaşmasına ve bisiklet sporunu gelişmesine önayak olmuştur

I Dünya Savaşı'nda Avrupa ülkeleri bisikleti askeri amaçla (ordu süratinin artırılması) amacıyla kullanmışlardır

Günümüzde bisiklet, her toplumda kullanılan yaygın bir ulaşım ve eğlence aracıdır

FAYTON
Fayton, körüklü, dört tekerlekli, atlı binek arabası

Osmanlılar zamanında arabalara genellikl kupa adı verilirdi Son zamanlarda talika, kinto, kâtip odası, lando denilen çeşitli tipte arabalar yapıldı Bütün bunlarla sadece insan taşınırdı Otomobilden sonra fayton yavaş yavaş bırakıldı, büyük şehirlerde tamamen ortadan kalktı, Anadolu kasabalarında ise sayısı azaldı son yıllarda tekrar canlanan fayton kültürü bir çok şehirde çoğaldı bu yüzdende manisa akhisarda fayton fabrikası kuruldu bu fabrika dünyanın bütün ülkelerine fayton gönderiyor

Lando ile kupaların oturma yerleri tamamen kapalıdır Tek veya çift atla çekilen faytonların körükleri yarı yarıya ve öne doğru kapanacak şekildedir, sürücü için ön kısımda yüksek bir yer vardır İstanbul adalarında motorlu taşıt kullanma yasağı olduğu için faytonlar bu adaların özelliğini teşkil eder

MİNİBÜS
Minibüs, 35 - 4 metrelik kapalı aracın içine koltuklar yerleştirilerek yolcu taşımacılığında kullanılan hafif ticari araçtırSadece altı koltuk ile on dört koltuk sınırı içindeki taşıtlara Minibüs adı verilir

Araç otomobilden daha çok yolcu taşımak amacıyla kullanılırÖzellikle toplu taşıma Minibüsleri kısa mesafelerde her şehirde çalışan araçlardırBir başka tip ise özel Minibüsler veya VİP MinibüslerdirBunlarda araç sahibi tarafından kendi isteği doğrultusunda yönettiği kullandığı araçlardır

OTOMOBİL

* 1680 — Çalışabilen ancak kullanışlı olmayan ilk içten yanmalı motor 1680 yılında Hollandalı Christiaan Huygens’in yaptığı barutun yanması ile çalışan pistonlu makine oldu Kapalı bir silindir içinde patlayan barut kayabilen bir pistona etki ederek piston’un hareket etmesini sağlamaktaydı
* 1698 — İngiliz Thomas Savery ilk buharlı makineyi yaptı
* 1769 — İngiliz James Watt uzun süreli çalışan buharlı makineyı yaptı
* 1769 — Kendi kendine hareket hareket eden ilk araç Fardier Fransız mühendis ve topçu yüzbaşı
1769 Fardier
1769 Fardier
Nicolas Joseph Cugnot (1725-1804) tarafından yapıldı
* 1787 — Oliver Evans Amerikada yolcu taşıyan araç yapmıştır
* 1801 — İngiltere’de Richard Trevithick buharlı otomobil yaptı
* 1824 — İçten yanmalı motorların, özellikle dizel motorlarının temel ilkeleri, genç bir Fransız mühendisi Sadi Carnot tarafından ortaya atıldı
* 1830 — 15 – 20 km hızla giden buharla çalışan 14 yolcu taşıyabilen yolcu otobüsleri imal edildi
* 1860 — İngiliz Parlementosu bütün arabaların iki sürücüsü ve önünde gündüz kırmızı bayrak gece kırmızı fener bulunmasını şart koşan kanun çıkardı Bu kanun motor gelişim hızını biraz durdurdu 1896 yılında bu yasa kaldırıldı
* 1860 — Hava gazı ile çalışan ticari bakımdan elverişli ilk motor Belçikalı mühendis Jean Joseph Etienne Lenoir ( 1822-1901 ) tarafından yapılmıştır
* 1862 — Fransız mühendisi Alphonse Eugene Beau de Rochas (1818-1893) 4 zamanlı çevrimin esaslarını ortaya koydu
* 1867 — Alman mühendis Nicholaus August Otto ve Eugen Langen (1833-1895), Rochas’ın bulduğu prensipleri pratiğe çevirerek dört zamanlı çevrime sahip motoru yaptılar
* 1876 — Nikolaus August Otto (1832- 1891), ilk dört zamanlı gaz motorunu üretti
* 1877 - Otto yaptığı motorun patentini Amerikadan aldı
* 1878 — İngiliz mühendisi Dugal Clerk iki zaman esasına göre çalışan ilk motoru yaptı
* 1880 — Amerika’da George Brayton benzin yakıtlı motor yaptı
* 1885 — Benzinle çalışan içten yanmalı motora sahip ilk otomobil Alman mühendis Carl Friedrich Benz tarafından yapıldı
* 1889 — Viyanalı Siegfried Marcus (1831-1898) geliştirdiği motorla viyana sokaklarında 12 km hızla gezerken halkın panik yaşamasına sebep olmuş birkaç kaza yapmıştır 17 suçtan mahkemeye verilen Marcus keşif yapmayı bıraktı
* 1890 — Herbert Akroyd Stuart Bir kaza sonucunda kızgın bir yere değen gaz yağının hava ile karışarak yandığını gördü Bu olaydan etkilenerek yaptığı deneylerle motorunu geliştirdi ve patentini aldı Motorunda yakıt emilen ve hafifçe sıkıştırılan hava içerisine bir memeden gönderilerek patlayıcı ve yanıcı bir karışım oluşturulmaktaydı Bu karışımın yanabilmesi için cidarları yüksek derecede ısıtılan ve buharlaştırıcı adı verilen bir ön yanma odası vardır Ana yanma odasına bir kanalla birleştirilen bu oda ilk hareket için dışarıdan alevle ısıtılmaktadır Bu motorda havanın ısısının sıkıştırma oranıyla arttığı düşünülmediğinden verim düşük olmuştur
* 1890 — Bir Alman mühendis olan Capıtaine, Akroyd’un motoruna benzeyen bir motorun patentini aldı Bu motorlar yarım dizel (kızgın kafalı) motorların esasını oluşturdu
* 1890 — İlk otomobillerin çoğu, dişlileri olmadığı için yokuş çıkamıyor, önce durup sonra geriye doğru inmeye başlıyordu 1893’da yapılan Benz Victoria marka arabada bir deri kayışı küçük bir kasnağa bindiren bir kol kullanılmıştı Bu düzenek tekerleklerin daha yavaş dönmesini ve yüksek manivela gücünün arabayı yokuş yukarı tırmandırmasını sağlıyordu Zincir çekişli Velo tipi araçtada bu şekilde üç ileri bir geri kasnağı vardı Çekişin kolaylıkla arka tekerleklere iletilmesi için motor her zaman arkaya ya da sürücünün altına konuyordu
* 1892-1897— Münih yüksek teknik okulu mühendislerinden Rudolf Diesel dizel motoru yaptı ve geliştirdi
* 1893 — Amerikanın ilk başarılı otomobili “duryea” , JFranck ve Charles Edgar Duryea tarafından yapılmıştır
* 1894 — İlk resmi otomobil yarışı düzenlenmiştir
* 1898 — Fransa Otomobil Kulübü (AFC) Paris'teki Les Tuiliers'in güneşli bahçelerinde ilk otomobil fuarını organize etmiştir
* 1902 — İstenildiğinde benzinli istenildiğinde elektrik motoruyla ilerleyebilen ilk aracı 27 yaşındayken Ferdinand Porsche yapmıştır 1902 yılında “Mixte-Wagen” adını verdiği aracı tanıtmıştır Viyanalı bir fayton üreticisi olan Ludwig Lohner ile birlikte çalışan Porsche 4 silindirli bir Daimler motoruna aküler, bir jeneratör ve elektrik motorları ekledi Bu haliyle Mixte benzinli motor stop edildiğinde bile akülerin çalıştırdığı elektrikli motorla ilerlemeye devam edilebiliyordu

* 1903 — Fransız Gustave LİEBAU ilk emniyet kemerini tasarladı ve patentini aldı
* 1904 — Kısa adı FIA olan Uluslararası Otomobil Federasyonu kuruldu
* 1905 — İsveçli mühendis Alfred Büchi egzoz gazlarından yararlanarak çalışan bir türbin vasıtasıyla dört silindirli bir motora aşırı hava yüklemeyi başardı
* 1905 — İlk 4WS ve 4WD sistemi Latil marka traktöre uygulandı

İlk 4WS ve 4WD sistemi Latil marka traktöre uygulandı
İlk 4WS ve 4WD sistemi Latil marka traktöre uygulandı

* 1905 — İlk tampon takılan araç İngilterenin Kilburn kentindeki Simms Manufacturing Co tesislerinde üretilen 20 HP gücündeki Simms-Welback marka araçtır Aynı yıl tamponun patentinin FR Simms tarafından alınmasına karşın aslında bu fikir yeni değildi 1897 yılında Moravya’daki İmperial Nesseldorf vagon fabrikasında yapılan çek malı Prasident marka otomobilin önüne tampon konmuş ancak Viyana yakınlarında yapılan denemelerde ilk 10 milden sonra tampon düştüğü için bir daha takılmamıştır
* 1908 — ABD'li Henry Ford T modeli adındaki ilk seri üretim otomobili yaptı İlk üretim bandı fikrinin de babası olan Ford 1913 de günde 1000 araba üretebiliyordu
* 1918 — İngiltere’de “ Royal aırcraft establıshment “ fabrikaları mekanik püskürtmeli dizel yakıt sistemini geliştirdi Böylece yüksek devirli dizel motorları oluşturularak hafif taşıtlarda kullanılmasına zemin hazırlandı
* 1919 — Avrupanın ilk seri üretim otomobili Type A Citroen tarafından piyasaya verildi Citroen aynı yıl dünyada ilk organize satış sonrası hizmetleri yapılandırdı
* 1920 — Voisin firması hidrolik olarak çalışan ABS'nin atası üzerine çalışmalar yaptı" Frenlemenin tekerlekleri kitlemesini önleyici donanımı " tanımıylada Almanyada 671925 nosuyla ilk patentini aldı
* 1924 — Citroen dünyanın ilk çelik karasörlü otomobili B10’üretti
* 1924 — MAN'ın ürettiği bir kamyon direk enjeksiyonlu dizel bir motoru kullanan ilk vasıta oluyordu
* 1934 — Citroen seri olarak önden çekişli araç üretmeye başladı
* 1938 — Citroen Hidropnömatik süspansiyon sistemini icat etti
* 1938 — İsviçreli kamyon üreticisi Saurer ilk turbo motorlu kamyonu üretti
* 1938 — Klima'yı standart olarak kullanıma sunan ilk marka Studebaker Commander'dir
* 1938 — GM tasarımcısı Harley Earl ilk elektrikli cam sistemini Buick y'ye monte etti
* 1954 – Döner Pistonlu Motor (Rotary-Wankel motoru) Felix Wankel tarafından geliştirildi
* 1957 — İlk hız sabitleyicisi (cruis control) Imperial marka araçta kullanıldı
* 1958 — İsveç'teki Volvo Fabrikasında mühendis olan Nils Bohlin Üç noktalı emniyet kemeri olarak bilinen sistemin patentini aldı
* 1962 — İlk seri üretim turbo motorlu otomobil Chevrolet Corvair Monza tanıtıldı Daha sonra bu modeli Oldsmobile F85 Jetfire takip etti
* 1963 - Wankel motoru ilk kez NSU Spider marka araçta kullanıldı
* 1967 — İngiliz otomobil firması Jensen İlk ABS'yi otomobillerine uyguladı
* 1973 — Avrupa'da seri olarak turbo motorla üretilen ilk otomobil BMW 2002 oldu
* 1978 — Modern ilk ABS sistemi BMW 7 serisi ve Mercedes S serisinde uygulandı
* 1984 — Turbo üreticisi Garrett intercooler adını verdiği bir turbo soğutucusu geliştirdi Bu sayede türbine giren hava soğutularak turbonun performansı artırıldı
* 1986 — Çift turbo takılan ilk araç Porsche 959 oldu
* 1987 — Bosch ilk üretici olarak ABS sisteminin daha gelişmişi olan ASR sistemini piyasaya sürmüştür
* 1993 — Fiat Croma TdiD değişken geometrili turboyla donatılan ilk otomobil oldu Sistem düşük motor devirlerinde turbonun verimini önemli oranda artırıyordu
* 1995 — Bosch 1995 yılında ESP sistemini aktif sürüş emniyetini sağlamak üzere üretime almıştır Özellikle virajlarda ve ani yol değişikliklerinde ESP sistemi, yıldırım hızı ile motor, şanzıman ve frene müdahale ederek aracın savrulmasını önler
* 2004 — Çift turbo takılan ilk seri üretim dizel motorlu otomobil BMW 535d oldu
* 2005 — Mercedes üç turbolu v6 dizel motorla donatılmış konsepti Vision SLK 320 Cdi’yi Cenevre otomobil fuarında tanıttı

DENİZ YOLU ULAŞIMI

Denizyolu ulaşımı, gemi, vapur, ve benzeri deniz araçlarıyla yapılmakta olan bir ulaşım şeklidir Daha çok uluslararası ticaret'te önem taşımaktadır Üç tarafı denizlerle çevrili olan Türkiye'de deniz ulaşımını gerçekleştiren doğal limanlar olduğu gibi, dalgakıranlarla korunmuş yapay limanlar da vardır

Türkiye'de denizyolu ulaşımı

Cumhuriyetten önceki dönemde, limanlar arasında ulaşımı gerçekleştiren gemilerin pekçoğu ve deniz ticareti, yabancıların elindeydi Lozan Antlaşması ile limanlarımız arasındaki taşıma hakkı, sadece Türk gemilerine verildi Buna kabotaj hakkı denir Bu hak, 1 Temmuz 1926 yılında yürürlüğe girdi

Deniz yollarıyla ulaşım, Denizcilik Bankası Türk Anonim Ortaklığı'nın kurulması ile gelişme gösterdi Mevcut limanlar geliştirildi ve bunlara yenileri eklendi Bu sayede Türkiye, modern bir filoya sahip oldu Bugün, bazı Türk firmaları, uluslararası deniz taşımacılığında da söz sahibi olmaya başladı

Yük ve yolcu trafiği bakımından Türkiye'deki en işlek limanlar; İstanbul, İzmit, İzmir, Mersin, İskenderun ve Samsun'dur

HAVAYOLU ULAŞIMI
Havayolları 1dünya savaşından sonra ulaşım amaçlı kullanılmaya başlanmıştırÜlkemizde ilk ulaşımda kullanılan havayolu araçları ufak 2 kişilik planörlerdi Şimdi ise birçok havayolu firması ülkemizde günün24 saatinde hizmet vermektedir

DEMİRYOLLARI

Şehir içi
* Tramvay
* Tünel
* Hafif Metro (LRT)
* Metro
* Monoray-Havaray
Şehir dışı

* Tren
* Hızlı tren

TREN:
Tren, dünyada ilk kez 1800'lü yılların başında, İngiltere'de kullanılmaya başlanmıştır Tren, Richard Trevithick adında bir mühendis ile İngiltere'nin Pennydarran bölgesinde bir maden sahibinin iddialaşmaları yüzünden doğmuştur Mühendis Trevithick, 10 ton ağırlığındaki demir yükü, kendi yapmış olduğu buharlı makineyle Pennydarran'dan Cardiff'e kadar raylı bir yol aracılığıyla hiç zorlanmadan taşıyabileceğini iddia ediyordu Böylece 6 Şubat 1804 tarihinde Tram-Waggon adlı bir lokomotif 10 tonluk demir yükü ve ayrıca 70 yolculu bir arabayla Cardiff'ten hareket etti 16 km uzunluğundaki Pennydarran-Cardiff yolu, beklemeler ve tamirler de hesaba katılırsa, tam 5 saatte aşılabildi Elde ettiği bu başarılı sonuca karşın Trevithick'in şansı yaver gitmemiş bu yeni makineyi daha fazla geliştirememiş ve böylece makinenin o günlerdeki yaygın ulaşım aracı hayvanlardan daha üstün ve etkin olduğunu ispatlayamamıştır İşte bu nedenledir ki, trenin bulunuşu, başka bir İngiliz'e, George Stephenson'a mal edilir George Stephenson, daha sonraki yıllarda, peron, lokomotif ve vagon tasarımları çizmiş ve bunları gerçekleştirmiştir Böylece o günün buharlı lokomotifi gelişimin bir simgesi halini almıştır Stephenson, 27 Eylül 1825 tarihinde yalnızca yolcu ve yük taşıyarak Dünya'nın ilk demiryolu taşımacılığını gerçekleştiren treni, İskoçya'da Darlington ile Stockton arasında kullanmıştır Yine Stephenson, bu tarihten beş yıl sonra saatte 24 km hızla gidebilen ve Rocket adını taşıyan yeni bir lokomotif modeliyle büyük ticari önemi olan Liverpool-Manchester hattındaki yarışmayı kazanmıştır

50 km uzunluğundaki Liverpool-Manchester hattından sonra, İngiltere'de on yıl içinde yapımı bitmiş veya tamamlanmış durumda olan demiryollarının uzunluğunun toplamı 2000 km'ye ulaşmıştır 1831'de Amerika Birleşik Devletleri'nde, 1832'de Fransa'da 1835'te Belçika ve Almanya'da 1837'de Rusya'da ve 1848'de İspanya'da demiryolu kullanılmaya başlanmıştır

TRAMVAY:
Tramvay Şehirlerde yol üzerinde döşenmiş özel raylarda hareket eden yolcu taşıtıİsim Fransızca kökenli olup Tramway olarak bilinmektedir Kaynak TDK (Türk Dil Kurumu)

Tramvay taşımacılığının kent içi trafiği açısından yol boyunca yerleştirilmiş ray ve elektrik hattı gereksinmesi gibi bazı sakıncaların olmasına karşılık, bir yandan da duman çıkartmamak ve her gün fiyatı biraz daha artan petrol ürünleri yerine elektrikle çalışmak gibi üstün yanları vardır

Tarihçesi
Atlı tramvay, 1800'lü yılların sonu, Gdansk, Polonya
Atlı tramvay, 1800'lü yılların sonu, Gdansk, Polonya
Çelik halatla çekilen tramvay, San Francisco, ABD
Çelik halatla çekilen tramvay, San Francisco, ABD
Dresden, Almanya´da bir kargo tramvayı
Dresden, Almanya´da bir kargo tramvayı

Öbür makineli taşıtlar gibi tramvay da 1800'lü yıllarda dünyanın görünüşünü değiştirmeye başlayan endüstri devriminin bir ürünüdür

Kent içi yolcu taşımacılığında ilk raylı taşıma hattı 1832 yılında New York'un Harlem mahallesinde hizmete açıldı Taşıtın "motoru" sadece bir çift attan oluşuyordu Son durakta atlar aracın önünden alınarak arkasına takılıyor ve böylece taşıt ters yönde sefere çıkabiliyordu Avrupa'da ise yine atla çekilen ilk tramvay hattı 1853'te Paris'te açıldı Raylar sayesinde "otuz kadar yolcuyu saatte 10 km hızla taşıyabilmek için" bir çift at yetiyordu

Ancak uygarlığın gelişimi, ilkel çekim hayvanı at ile endüstrinin bir ürünü olan demir rayların bağdaşmasına engeldi Makine çağının hızlı gelişimine uygun başka çözüm yolları aramak gerekiyordu

Örneğin kablolu çekim, sıkıştırılmış havalı motor ve kömürsüz buharlı motor gibi yöntemler denendi Kabloyla çekiş Amerika Birleşik Devletleri'nde oldukça büyük ilgi gördü Çelik bir halat, tüm hat boyunca rayların arasında bulunan kanalda kayıyordu Halat tabii ki tramvaya bağlıydı Son durakta bulunan sabit bir buharlı makine aracılığıyla bir çarkın üzerine sarılan çelik halat, tramvayın bir duraktan başka bir durağa çekilmesini sağlıyordu Çelik halatla çekiş sistemi çok dik yollar için çok uygun olup bugün teleferiklerde kullanılmaktadır

Buharlı motorlarla çekiş sisteminde en büyük sorun, çıkan duman ve kazanı ısıtmak için kullanılan kömürün kapladığı büyük yerdi Bu sorunları çözmek için sıcak suyla çalışan lokomotifler yapıldı Bu lokomotiflerde su, trenlerde olduğu gibi taşıtın üzerinde bulunan kazanlarda ısıtılmıyordu Yerdeki bir kazanda kaynatılıyor, kaynar olarak kazana aktarılıyor, bu yoldan buhar elde ediliyordu Böylece her sefer için yeni kaynar su gerekmiyordu

1879 yılındaki Berlin sergisinde saatte 12 km hız yaparak üç küçük vagonu çekebilen bir elektrik motoru sergilendi Ancak bu motorun da çok büyük bir sakıncası vardı Enerjiyi motora iletmek için enerji yüklü üçüncü bir raya gereksinim vardı Bu ray yeni bir masraf kapısı açmaktan başka, yolda yürüyen insanlar için büyük tehlike oluşturmaktaydı

Üçüncü ray önerisi metrolarda uygulama alanı buldu tramvaylar için başka bir çözüm üretildi İki ana ray diğer araçların trafiğini engellememek için parke taşları arasına yerleştirildi Elektrik akımı ise kablolardan sağlandı Hat boyunca yerden 5 m yükseklikte kablolar gerildi Böylece "trolley" adı verilen metal çubuklar aracılığıyla enerji kablodan tramvayın motoruna aktarılabiliyordu

Osmanlı Devleti ve Türkiye'deki gelişimi [değiştir]
Halen kullanılan tarihi tramvay, Taksim, İstanbul
Halen kullanılan tarihi tramvay, Taksim, İstanbul

30 Ağustos 1869 tarihindeki "Dersaadet'de Tramvay ve Tesis İnşaası" na dair bir sözleşmeyle İstanbul caddelerinde yolcu, eşya taşımacılığı için demiryolu yapılarak hayvanların çektiği araba işletmeciliği, 40 yıl süreyle Konstantin Krepano Efendi'nin kurduğu "Dersaadet Tramvay Şirketi" isimli şirkete verildi

İlk atlı tramvay 1871 yılında Azapkapı-Galata, Aksaray-Yedikule, Aksaray-Topkapı ve Eminönü-Aksaray olmak üzere 4 hatta çalışmaya başladı İlk işletme yılında 430 at kullanılarak 4,5 milyon yolcu karşılığında 53000 TL gelir elde edildi

Daha sonraları Voyvoda'dan Kabristan sokağı-Tepebaşı-Taksim-Pangaltı-Şişli, Beyazıt-Şehzadebaşı, Fatih-Edirnekapı-Galatasaray-Tünel, Eminönü-Bahçekapı gibi hatlar açıldı

Osmanlı İmparatorluğu sınırları içinde çalışmaya başlayan atlı tramvaylar daha sonra imparatorluğun büyük şehirlerinde de kurularak önce Selanik daha sonra da Şam, Bağdat, İzmir ve Konya'da işletmeye açıldı Savunma Bakanlığı, tramvay atlarını 1912 yılında başlayan Balkan Savaşı sırasında, 30000 altın karşılığı aldı ve bu yüzden İstanbul bir yıldan fazla süreyle tramvaysız kaldı

İstanbul'da 1869 yılında çalışmaya başlayan atlı tramvay, yerini 1914 yılında elektrikli tramvaya terk etti
Zeytinburnu-Kabataş hattında çalışan modern tramvay, İstanbul
Zeytinburnu-Kabataş hattında çalışan modern tramvay, İstanbul

12 Haziran 1939 gün ve 3642 sayılı yasayla Hükümete devredilen Tramvay İşletmesi, daha sonra İstanbul Belediyesi'ne ve 16 Haziran 1939 gün ve 3645 sayılı yasayla da İETT`ye bağlandı

12 Ağustos 1961 günü Avrupa yakasından, 14 Kasım 1966 tarihinde ise Anadolu yakasından kaldırılarak İstanbul'da Tramvay İşletmeciliği son buldu

1990 yılının sonlarında Tünel-Taksim arasında tarihi tramvay tekrar işletmeye alınmış olup halen 3 motris (çekici), 2 vagonla 1640 m'lik hat üzerinde turistik bir işlev görmesinin yanında yılda 14600 sefer ve 23944 km yaparak günlük ortalama 6000 yolcu taşımaktadır

Zeytinburnu-Kabataş arasında hizmet veren tramvay hattının, 1992 yılında Sirkeci-Aksaray-Topkapı bölümü, Mart 1994 tarihinde Topkapı-Zeytinburnu bölümü ve Nisan 1996 tarihinde Sirkeci-Eminönü bölümü hizmete açıldı 30 Ocak 2005 tarihinde yapılan törenle hat Kabataş'a uzatıldı

Alıntı Yaparak Cevapla

Sağlık, Ulaşım Ve İletişim Alanlarında Kullanılan Teknolojik Araçlar Nelerdir?

Eski 09-11-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Sağlık, Ulaşım Ve İletişim Alanlarında Kullanılan Teknolojik Araçlar Nelerdir?



bn sadece yrum ypıcam çünkü aynı şeyi bnde arıyorum ama bulamıyorum
Alıntı Yaparak Cevapla

Sağlık, Ulaşım Ve İletişim Alanlarında Kullanılan Teknolojik Araçlar Nelerdir?

Eski 09-11-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Sağlık, Ulaşım Ve İletişim Alanlarında Kullanılan Teknolojik Araçlar Nelerdir?



Sağlık alanında kullanılan teknolojik ürünler nedir,
Sağlık alanında kullanılan teknolojik ürünler nelerdir, isimleri,

Sağlık alanında kullanılan teknolojik ürünler; röntgen cihazı, stetoskop, tansiyon aleti, MR cihazı, işitme cihazı, diyaliz cihazı gibi ürünlerdir aşşağıdakiler sadece birkaçı

RÖNTGEN NEDİR?

Görüntüleme ünitemizde konvansiyonel
röntgen cihazı kullanılmaktadır
Konvansiyonel röntgende hastayı geçen
x ışınları doğrudan gümüş bromür
emülsiyonu taşıyan röntgen filmi üzerine
düşürülerek fotografik bir görüntü elde
edilir Bu incelemede iyonizan radyasyon
kullanılır

Radyasyon, atomlardan enerji salınmasıdır Bu salınma elektromanyetik
titreşimler şeklinde olursa X ışınları oluşur
Üzerinde görüntü oluşmuş röntgen filmine radyografi veya röntgenogram
denir Radyografi ya incelenecek bölgeden doğrudan X ışını geçirerek
(direkt-düz radyografi) veya incelenecek yapının içine veya çevresine
kontrast madde verdikten sonra X ışını geçirerek (kontrastlı radyografi)
yapılır

Görüntüleme ünitemizde direkt röntgenografi çekimi ve kontrastlı
çekimlerden İVP (intravenöz Pyelografi) tetkiki yapılmaktadır

RÖNTGEN İLE HANGİ ÇEKİMLER YAPILABİLİR?

Röntgen, kemik yapılar, akciğerler, meme, sindirim sistemi ve üriner
sistemin incelenmesinde kullanılır
Düşük doz verilerek yumuşak doku incelemeleri de yapılabilir

RÖNTGEN CİHAZININ ÖZELLİKLERİ NELERDİR?

Röntgen cihazı, içerisine film kaseti yerleştirilebilen büyük düz bir masa,
masanın üzerinde hareket ettirilebilen X-ray tüpü, masanın uç tarafında
ayakta yapılan çekimler (Akciğer grafisi vb) için kullanılan ve içine film
kaseti konulan statif levhası ve çekim dozlarının ayarlandığı kumanda
panelinden oluşur

RÖNTGEN ÇEKİMİNE GELİRKEN DİKKAT
EDİLMESİ GEREKEN DURUMLAR NELERDİR?

Gebe ve gebelik şüphesi olan
durumlarda çekim ertelenmeli veya hasta
kendi doktoruna danışmalıdır

Çekimin yapılacağı bölgeye göre takılar,
gözlük veya metal objeler çıkarılmalıdır

Akciğer veya kemik yapıların çekimi
için önceden hazırlık gerekmez

İVP ve direkt üriner sistem çekimlerinden
önce mutlaka randevu alınmalı ve gereken hazırlıklar öğrenilmelidir

Stetoskop

Stetoskop genelde üç ana kısımdan meydana gelir;
  • Diyafram,
  • Tüp (elastik boru şeklinde)
  • Kulaklık
Bazı stetoskoplarda ayrıca çan denilen ve alçak perdeden sesleri yükseltmeye yarayan bir kısım da bulunur Diyafram, stetoskobun tüp kısmının ucunda bulunan ve dinlenmek istenen bölgeye değdirilen yassı koni şeklinde bir parçadır Bu parçanın içinde ortamdan yalıtılmış bir zar vardır Yüzeydeki sesle titreyen zar konik parça içindeki havaya basınç uygular ve bu basınç tüp içinden kulaklığa kadar ulaşır ve uygun yapıdaki kulaklık parçaları, sesi kulak içine yayar Basit bir mantıkla çalışan stetoskop, bir nevi mekanik yükselticidir
Stetoskopla en çok dinlenen sesler şunlardır;
  • Kalbin atışı
  • Akciğerlerin çıkardığı sesler
  • Bağırsaklarda ve midede ortaya çıkan sesler
  • Nabız
Ayrıca kan basıncını ölçmek için de kullanılır
Stetoskop ile vücuttaki sesleri dinleme işine oskültasyon (auscultation) denir Oskültasyon, tecrübe gerektiren bir teşhis yöntemidir Stetoskop ile kulağa ulaşan sesin normal olup olmadığını anlamak, eğitim ve deneyim gerektirir Mesela kalpten yayılan birçok ses vardır ve bu seslerin bazısı insandan insana farklılık gösterebilir

Tansiyon Aletleri ve Kan Basıncı Birimi

Tansiyon Hastalığı, Tansiyon Hakkında Bilgi
Tansiyon, sfigmomanometre adı verilen aletle ölçülür Bu alete de tansiyon aleti denir Kan basınç birimi mm Hg'dir Yani mm yüksekliğindeki civa basıncı 1 birim kan basıncına eşittir

Tansiyon aleti ile ölçülen sistolik basınç üste, diastolik basınç ise biraz alta yazılır Örneğin; 130/80 mmHg gibi Bu örnekte 130 rakamı sistolik basıncı, 80 rakamı da diastolik basıncı gösterir Sistolik ve diastolik basınç arasında normal tansiyonda 30-50 mmHg'lik bir fark vardır Bu farka, nabız basıncı denir

Normal kan basıncı erişkinlerde 130/80 mmHg'dir Çocuklarda ise 110/ 60 mmHg'dir Kan basıncı ırk, cins, yaş ve zamana göre değişiklik gösterir Fi*ziksel hareketler ve psikolojik etkenler, tansiyonu etkiler
Kan basıncı normalden yüksek ise, hipertansiyon, normalden düşükse hipotansiyon olarak tanımlanır

Tansiyon aletlerinin bir çoğu aynı bölümlerden yapılmıştır

Tansiyon aletlerinin ortak özellikleri şöyledir

1 Manşet
Manşet, kola sarılan ve içi hava ile doldurulan parçadır Manşet şişirilince damara basınç yaparak kan akışını durdurur Manşet çocuklara, şişmanlara ve normal insanlara uyacak ölçüde olmalıdır

2 Lastik Pompa
Avuç içine sığacak kadar büyüklüktedir Lastik pompa, manşete hava pompalamaya yarar Lastik pompa sıkılınca spobu kapanır ve içindeki havayı lastik kanal ile manşete gönderir Gevşetilince arkasındaki sipaplı deliğinden içine hava alır Lastik pompanın bir tarafında parmaklara desteklik yapan metal kılıfı vardır

3 Vida
Lastik pompanın manşete bağlanan ucunda vida vardır Bu vida sıkıştırılınca hava doğrudan manşete gider Vida gevşetilince manşet içindeki hava, vidada bulunan ince kanaldan dışarı çıkar Böylece manşet boşalır

4 Lastik Hortumlar
Lastik hortumlardan birisi, pompa ile manşet arasında ikincisi ise, manşet ile manometre arasında yer alır Lastik hortumlar, hava akışını sağlayan yollardır

5 Manometre
Manometre, tansiyon aletinin göstergesidir Manometre göstergesi saat kadranı gibi, dikey civa sütunu gibi veya dijital rakam göstergeli olarak üretilmiştir Manşetteki hava yavaş yavaş boşaltılmaya başlayınca damardan kan akışı başlar Kalp atışları, manometre ibresinden izlenir

6 Steteskop
Steteskop tansiyon aletinin bağımsız bir parçasıdır Tansiyon ölçerken damardaki ilk ve son atımı (dalgalanmayı) duymaya yarar Bazı manşetlere monte edilen steteskoplar vardır

Steteskoplar kalp ve akciğer seslerini dinlemeye yarayan önemli bir araçtır Steteskoplar, sesi toplar ve yükselterek kulağa iletirler
Steteskop, diyafram, hortum, kulaklık borusu ve kulaklıktan oluşur

MR nedir?

Vücudun herhangi bir bölgesinin kesitsel olarak görüntülenmesidir MR cihazı dev bir mıknatıstan oluşmaktadır İnceleme sırasında hasta cihaz masasına yatırılmakta ve dev mıknatısın içinde bulunan tünele masa ilerletilmektedir İnceleme sırasında mutlaka hareketsiz durmanız gerekmektedir

İşitme Cihazı Nedir?

İşitme kaybı; doğumda ya da hayatın herhangi bir döneminde, bir rahatsızlığa bağlı olarak aniden veya yavaşça ortaya çıkmış olabilir İşitme kaybının yavaşça ortaya çıktığı durumlarda kişi, işitmesinin kötüye gittiğini algılayamaz Kendisinden önce arkadaşları ve ailesi bu durumun farkına varır

İşitme kaybının bir çok nedeni vardır ve sorun işitme sistemini oluşturan parçalardan kaynaklanırKulak Burun Boğaz (KBB) uzmanı veya odyolojik tanı merkezleri problemin nedenini ve nereden kaynaklandığını belirleyebilir Testler sonucunda elde edilen bulgular mevcut işitmenin iyileştirilmesi ve daha da kötüye gitmemesi için alınacak önlemlere ışık tutar

İşitme Sistemi

İnsan kulağı karmaşık bir yapıya sahiptir Ses dalgalarının beynin anlayacağı elektrik sinyallerine dönüştürülme işlemi ise daha da komplekstir

Ancak basit anlatımla denebilinir ki, işitme dış kulakta başlar, kulak kepçesi ses dalgalarını toplar ve kulak kanalına yönlendirir,bu dalgalar kulak zarını titreştirir

Orta kulağı oluşturan üç kemikçik (çekiç, örs, üzengi) bu titreşimlerin gücünü yükselterek iç kulağa iletir Asıl işitme ve denge organı iç kulakta bulunur İç kulakta işitmeden sorumlu Koklea (salyangoz) daki tüylü hücreler titreşimi algılar ve bunları elektrik sinyallerine dönüştürerek beyine iletilmek üzere işitme sinirine iletir

İç kulaktaki tüylü hücreler titreşimi algılar ve bunları elektrik sinyallerine dönüştürerek beyine iletilmek üzere işitme sinirine iletir

İşitme Cihazı

İşitme cihazı basit anlatım ile kulağa gelen seslerin, işitme kaybı kadar elektronik devreler yardımı ile yükseltilmesidir işitme cihazı uygulaması ile işitme kaybı olan kişilerin iletişim yeteneğini arttırmak amaçlanır

Ses, bir mikrofon aracılığı ile alınır ve elektrik sinyallere dönüştürülür Daha sonra amplifikatör yardımıyla seslerin şiddeti arttırılır ve hoparlör ile yükseltilmiş ses kulak kanalına iletilir

Diyaliz Makinesi

Böbrek yetersizliği çeken hastaların belirli zamanlarda bağlanmak zorunda kaldıkları suni böbrek makinasına verilen addır

İki tüpten oluşan bu makinenin tüplerinden biri hastanın bileğindeki atardamarına, diğeri ise toplardamarına bağlanıyor Tüpün içersinde kanın düzenli akışını sağlayan iki pompa var Damarlar-dan çıkan tüpler, üzeri yarı geçirgen bir zarla kaplı olan başka bir tüpün etrafını dolaşıyor Bu bü-yük tüp, içinde diyaliz denilen tuzlu solüsyonun bulunduğu bir kabın içinde duruyor Hastanın zararlı maddelerle kirlenmiş kanı birinci tüple alınıyor ve diyaliz solüsyonunun içinden geçirilerek bu zararlı maddelerden arındırılıyor Daha sonra temizlenen kan diğer tüple yeniden damara verilerek diyaliz işlemi sonuçlanmış oluyor


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.