|
|
Konu Araçları |
birlik, düşünceleri, düşüncesi, gaspıralıda, hakkında, nelerdir |
Gaspıralı'da Birlik Düşünceleri Nelerdir, Gaspıralı'da Birlik Düşüncesi Hakkında |
09-10-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Gaspıralı'da Birlik Düşünceleri Nelerdir, Gaspıralı'da Birlik Düşüncesi HakkındaGaspıralı'da Birlik Düşünceleri Nelerdir, Gaspıralı'da Birlik Düşüncesi Hakkında Gaspıralı'da Birlik Düşünceleri Nelerdir, Gaspıralı'da Birlik Düşüncesi Hakkında Türk kültürünün evrensel kültüre katkısı ve diğer kültürlerle alışverişi ile bir zenginlik kazanması, bugün bile göz ardı edilmeyecek bir olgudur Tarihten bugüne insanlık sadece kültürel anlamda alışverişlerin içinde olmamış, ticaret, ekonomi ve siyasal alanlarda da farklı milletler değişimlerde, alışverişlerde bulunmuştur Tarih içinde sürekli bir hareketlilik ve göçler yaşayan Türk dünyasının kültürü, sosyal yapısı ve ekonomisi de bu alışverişler, değişimler ve dolayısıyla zenginleşmeden nasibini almıştır 20 Yüzyılla birlikte bu değişimler ve alışverişler, gitgide başat olan kültürlerin, güçlü ekonomilerin baskısıyla birleşmelere ve bunun altında da asimilasyonlara yönelmiştir Günümüzde küreselleşme adı altında tüm bu alanlarda milletler kitlesel olarak ürettikleri kültür unsurlarını, ekonomik değerleri değişir olmuşlar Yine başat olan, ekonomik alanda güçlü olan milletler kendi kültürel unsurlarını ve ticari mallarını yüksek değerlerle piyasaya sürdükleri gibi, bir yaşam biçimini de tüm dünyaya dayatır olmuşlardır Bu tür bir ilişkiye girmeden önce milletlerin her alanda güçlü olmaları ve asimilasyon tehlikesi riskini göze almaları gerekmektedir İşte bunun içindir ki Avrupa Topluluğu vb gibi bir entegrasyona girişmeden önce, “ülke içinde kültürel, sosyal, ekonomik ve siyasal alanlarda bir birlikteliğin sağlanması, bir homojenliğin kurulması koşulu” teorik olarak ileri sürüldüğü gibi bu zorunluluğun pratik olarak da gerektiği gözlenmektedir İçine entegre olmaya çalıştığımız ve maddi nimetlerinden yararlanmayı umduğumuz birlik içinde söz konusu alanlarda “var olmak” bir diğer anlamıyla asimile olmamak için güçlü, üretken ve yaratıcı bir sosyal, kültürel ve ekonomik yapı oluşturmamız gerektiği ortadadır Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde bütün bölgeler kültürel, sosyal ve ekonomik olarak aynı seviyelerde kalkınmışlığı ve üretkenliği yakalamalıdır Bu homojenliği sağlamanın ilk yolu ise dil birliğinden geçmekte olduğu gözden kaçırılmamalıdır Türk dünyasının bu şekilde bir birlikteliğinin söz konusu olduğu günümüzde de bu siyasal, kültürel ve sosyal teorik koşulun ne derece önem kazandığı ortaya çıkmaktadır 19 yüzyılın sonunda Avrupa ve Rusya’da ülkeler içinde bu yönde gelişmelerin olduğu bir dönemde, İsmail Gaspıralı 1851 yılında Kırım’da dünyaya geldi Gaspıralı, yerel bir Müslüman okulunda başladığı öğrenimini Akmescid Erkek Gimnazyumu’nda sürdürdü Daha sonra Voronej ve Moskova’da askerî bir öğrenim gördü Moskova’daki öğrenim yıllarında Rus fikir hayatını ve aydınlarını yakından tanıma olanağı buldu Tanıştığı Rus aydınlarına saygı duymakla birlikte okuldaki panslavist hava üzerinde aksi tesir yaptı Gaspıralı İsmail bundan sonraki yaşamı boyunca, bu dönemdeki aldığı eğitimin sonucu olarak, Türk dünyasını uyandırma ve girilen yeni bir çağın kültürel, siyasal ve ekonomik gereği olarak “birlik” olması gerektiği inancını taşıdı Gaspıralı, aldığı eğitim sürecinde, 19 Yüzyıl başlarından itibaren Avrupa’da Almanya’nın, İtalya’nın başta dil alanında olmak üzere sosyal ve giderek siyasal bütünlüklerini sağladıklarını görmüştü İlk gençlik yıllarının heyecanıyla Girit isyanında Osmanlı ordusuna katılmak üzere bir arkadaşıyla gizlice Türkiye’ye geçmek istemiş ancak yakalanmıştı Bu olaydan sonra askerî öğrencilik süreci sona eren Gaspıralı 1868’de Bahçesaray’a dönerek Zincirli Medrese’de Rusça öğretmenliğine başladı Bu dönem içinde yoğun bir şekilde Rus edebî ve felsefî eserlerini okumaya yöneldi 1872 yılında da Kırım’dan ayrılarak İstanbul üzerinden Paris’e gitti Burada Rus yazar Turgenyev’e asistanlık yaparak hayatını kazandı Bu dönem Avrupa’da ülkelerin kendi içlerinde bütünleşmeyi tamamladıkları yıllar olması da dikkat çekicidir Almanya Bismark önderliğinde Prenslikler halindeki bölünmüşlükten kurtularak sosyal, kültürel, dilsel ve ekonomik birliğini kurmuştu İtalya ise 20 Yüzyılın başlarına doğru böylesine bir bütünleşmeye yönelmek üzereydi Gaspıralı içinde bir ukde olarak tuttuğu askerlik mesleğini uygulamak üzere 1874 yılında Osmanlı zabiti olmak arzusuyla İstanbul’a gitti Burada bir yıl boyunca cevap bekledi Ancak bu arzusunu gerçekleştirme fırsatı eline geçmedi ve Kırım’a döndü 1878’de Bahçesaray başkan yardımcılığına seçilince siyasî hayata atılmış oldu Ertesi yıl belediye başkanlığına atandı ve 1884 yılına dek bu görevde kaldı Bu dönem içinde Gaspıralı İsmail Polonya ve Litvanya’daki Tatar yaşantısıyla da çok ilgilenmiştir Belediye başkanlığı süreci içinde 1881 yılında genç Gaspıralı yerli Tatar halkı daha yakından tanımak amacıyla Vilno’ya gitmiştir Vilno’da bulunduğu sıralarda Vilnus camisini de ziyaret etmiştir Askeri öğrenciliği sırasında yakın arkadaşı olan Mustafa Davidoviç Litvanyalı bir Tatardır |
|